23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 4 MAYIS 2011 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Kanal ısrarı stanbul’un suyunu azaltacak, havayı bozacak, Marmara’yı çamur basacak Susuzluk ve ölüm İstanbul Haber Servisi Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Kanal İstanbul projesinin etkilerine ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, kanalın İstanbul’un suyunu yüzde 10 oranında azaltacağı, inşaatı sırasında büyük bölümünü tarım alanlarının oluşturduğu 25 kilometrekarelik alanın kaybedileceği, yeraltı sularının tuzlanacağı, kent çevresinde yeni bir hava koridoru oluşacağı, hava kalitesinin bozulacağı yönünde uyarılar sıralandı. Odanın İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk tarafından açıklanan raporda kentin en az kirlenmiş su havzası olan Terkos’un yarısının kanalın batısında kalacağı ifade edilerek “İstanbul’un suyu yüzde 10 azalacak. Kanal civarındaki yapılaşmanın su tüketimine yüzde 10 yük getireceğini kabul edersek bu kanal İstanbul için yüzde 20 susuzluk anlamına geliyor” denildi. Tuzlu su ile dolu olan kanalın tabanı ve çevresi izole edilmezse yeraltı sularının tuzlanacağı, tarım başta olmak üzere bölgede suya bağlı faaliyet gösteren tüm işletmelerin etkileneceği belirtildi. Kanalın yapımı sırasında Karadeniz ve Marmara Denizi’nde 30 metre derinliğe kadar deniz dip sedimentinin kaldırılacağı kaydedilerek “Hem kanal yapımı hem de deniz taramasından kaynaklanan dip çamurları Marmara Denizi’nin dibini kaplayacak, dip yaşamı ve deniz verimliliği olumsuz etkilenecektir” denildi. ‘Devrimden Sonra’ “Muhteşem 1 Mayıs”ın coşkusunu düşünerek yürüdüm akşamın alaca karanlığında. Sayıları yüzleri bulan “örgüt”, “çevre”, “girişim”in bu büyük karnavaldaki kederli neşesini, 1977’nin talan edilmiş, katledilmiş Taksim Alanı’na sığmayan hayalini düşündüm. Benim de kendimi içinde bulduğum bu kederli, neşeli nostaljinin, içinden umut filizleri fışkıran hayalin, farkına varamadığımız bir uzlaşmanın sonucu olmasından da ürktüm açıkçası. Sonra bir başka hayali izlemek için geceyi bekledim. “Ya Türkiye’de devrim olursa”nın hayalini izlemek için, Atlas Sineması’nın geçmişe çağıran kapısından içeri girdim. Çoğunu tanıdığım insanlarla “Devrimden Sonra”yı seyrederken, çilelerle, sevinçlerle dolu yaşamını dünyanın en alçakgönüllü kitabı, “12 Eylül Anıları”yla, “bu yaşananlar sizin kabahatiniz değil” der gibi, özür diler gibi insanlığa sunan Doğan Görsev ve hepimizin Nesrin Abla’sı da oradaydı. Bu geçip gitmiş mücadelelerin sürüp giden ve bitmeyen çabasının eylemli tanığı, gözlerinde umutla devrimden sonrasını hayal etmek için gelmişti. Hayal ettik hep birlikte. Böyle bir çalışmada yer almayı onur ve gurur sayan, şöhretli ama cesur oyuncular, suda yüzer gibi oynamışlardı filmde. Tanınmamış olanlarsa sokaktaki insanı oynuyorlardı ve zaten sokaktaki insandılar. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’ni de bu film için kutlamak gereklidir. Ve kuşkusuz kıymadan, kıyasıya eleştirmeli bu filmi. Devrim bir hükümet değişikliğinden ibaret değildir. Onun dağdağasını, büyük bir altüst oluşu içinde barındıran coşkusunu anlatabilmek, herkes de biliyor ki kolay olmaz. Belki bir ikincisinde, üçüncüsünde Gladkov’un ‘Çimento’sunun kahramanları gibi kahramanlar ve o kahraman hayat da devreye girer. Gelmiş geçmiş, ama birikimlerini bize ağır bir magma gibi bırakmış devrimler, hâlâ inatla direnen devrimler de üstümüze çökerler ve biz devam ederiz hayal etmeye. Ben hep, “iyidir bu, iyidir hayal, iyidir beni kendim olmaya doğru uçuran her şey” diye düşündüm. “İyidir sakladığım bütün sevdaları bir bir yazan, yazanı belli olmayan kitap” diye söylendim hep. “Cehennemin dibine gitsin, cehennemde yansın umutsuz başlayan her şey, hayaldir gerçeğin aynasında kendini gösteren kırmızı güller” diye de yazdım. “Ah” dediğimi de hatırlıyorum, “geçip giden zaman içinde bilmezsiniz ne kadar gerçektiler” dediğimi de... Filmin sonunda usta oyuncuların ve hayatlarını yaşayan kahramanların gözlerine bakarken de “iyidir bu hayal” diye düşündüm. Geleceği hayal ederken hep geçmişe bakmak gerektiğini, geçip gitmiş devrimlerin de hep geçmişe bakarak, o eski zamanların devrimlerini hiç unutmadan, kendi dağdağaları içinde var olduğunu, kendi altüst oluşlarını yaşadıklarını da hatırladım Sinemacıların diliyle “6 Mayıs’ta Atlas Sineması’nda vizyona giriyor Devrimden Sonra”. Zaman yaratın, gidin, izleyin “Devrimden Sonra”yı. Filmi yapanların umutla, hor görülmesi imkânsız bir cesaretle, ne kadar zor bir işe giriştiklerini göreceksiniz. Gülümseyerek ve içinizde bir kıvılcım kalmışsa, işte onu yakarak çıkacaksınız sinemadan. Zordur hayal kurmak. Serbest piyasanın gittikçe katlanan ağır sömürüsünü, kanlı cinayetlerini sokakta, ülkede, dünyada gördüğümüz, yaşadığımız bugünlerde daha da zordur. Hele geleceği hayal etmek... İşte o zor işi başardıklarını göreceksiniz arkadaşların. Sakın küçümsemeyin. “Kanal” değil, devrim hayal ediyorlar çünkü. Asıl neden rant Raporda Sakarya Nehri üzerinden zmit Körfezi’ne kanalla inişin daha uygun olmasına karşın bu güzergâhın tercih edilmemesinin ardında rant planlarının yattığı belirtildi. Kanal içinde emniyetli bir deniz trafiği oluşturmanın mümkün olmadığına dikkat çekilen raporda, “Deprem de göz önüne alındığında kanal projesi ve deniz yapıları riskli projeler haline geliyor” denildi. ‘Dedem istiyor’ stanbul Haber Servisi Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Erdoğan, Kanal İstanbul projesi kapsamında iki şehir inşa edileceğini ve şu anda deprem riski altındaki konutları, bu iki yeni şehir planı içinde eritmek istediklerini ifade ederek İstanbul’un ve “İstanbulluların bu tehdit altında yaşamaması gerektiğini” kaydetti. Muhalefetin de sürekli İstanbul’un deprem tehdidi altında olduğunu söylediğini anlatan Erdoğan, yine de bu yönde atacakları adımları engellemeye çalıştıklarını savundu. Erdoğan, “Projeyi benim dedem istedi. Abdülmecit bunun mimari projesini yaptı. Biz de onun bu projesini yapıyoruz. Bütün engellemelere rağmen Kanal stanbul Başbakan Erdoğan: Kanal stanbul’un güneyinde bir tüpgeçit daha yapacağız değildir” diyerek karşı çıktığını söyleyen Erdoğan, “Aklı olmayanın, hesap bilmeyenin bu işten anlaması mümkün değil” dedi. Erdoğan, o dönemde gazeteci Nadir Nadi’nin de “Bu köprü sağcıların köprüsüdür” şeklinde ifadesinin bulunduğunu söyleyerek “O zaman geçme üzerinden. Nasıl olsa sandal var, sandalla geçersin” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kanal İstanbul projesiyle ilgili “Burada insan unsuru yok” dediğini anımsatarak, “Herhalde bizim animasyona takıldı. Çünkü o animasyonda kanalda gemi gidiyor. Arkadaşım dedi ki ‘keşke gemi yerine insan yürütseydin’ O zamanda diyecek ki ‘yüzme bilmiyor’” diye konuştu. projesini tamamlayacağız. Onun güneyinde otomobil geçişi için bir tüp geçit daha yapacağız” dedi. Keban Barajı 196575 arasında inşa edilirken “CHP’lilerin aynı şekilde projenin karşısında durduklarını”, o projede emeği geçen siyasinin şimdi CHP’ye hizmet ettiğini ifade eden Erdoğan, bir CHP milletvekilinin TBMM’de “Bu kadar elektriği ne yapacaksınız, toprağa mı vereceksiniz?” dediğini belirtti. Erdoğan, “Bunların mantığı bu... nanın bunların, bu ülkeye faydası diye bir şey yok” dedi. Aynı tavrı İstanbul’a köprü yapımında da sergilediklerini, dönemin Mimarlar Odası’nın köprüyü “ stanbul’un başına gelen en büyük felaket” olarak nitelendirdiğini, bir CHP milletvekilinin, köprü için “akıl ve hesap işi Abdülmecit Prestijli görev Kürt sorunuyla ilgili panel engellendi, Sebahat Tuncel TÜ kampusuna alınmadı Sarıkaya Ankara’ya atandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK Birinci Dairesi, mesleğe tekrar kabul ettiği eski Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya’yı adli yargıda en prestijli yerlerin başında gelen Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atadı. Şemdinli’de kitabevi bombalamasının ardından hazırladığı iddianamede, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt hakkında çete liderliği suçlaması ile suç duyurusunda bulunan Sarıkaya, 2006’da HSYK tarafından ihraç edilmişti. 12 Eylül referandumundan sonra getirilen düzenlemeyle Sarıkaya için ihraç kararı kaldırılmıştı. HSYK Birinci Dairesi, önce Sarıkaya hakkındaki meslekten çıkarma kararını kaldırmış, ardından mesleğe tekrar kabul etmişti. Birinci Daire dün çıkardığı kararname ile Sarıkaya’yı Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atadı. Mesleğe dönüşü sağlanan eski Derik Cumhuriyet Savcısı Hasan Fatih Ekiz ise Kars Selim Cumhuriyet Savcılığı’na getirildi. Birinci Daire, Ankara Adliyesi’ndeki takipsizlik kararlarının itiraz mercii olan Sincan Adliyesi’nde de değişikliğe gitti. Sincan Cumhuriyet Başsavcısı Erkan Boyacı Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atanırken yerine Sincan Cumhuriyet Başsavcı Vekili Murat Gökçe getirildi. Üsküdar Cumhuriyet Başsavcı Vekili Celal Avar İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne terfi ettirildi. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Canbaz İstanbul Anadolu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Adagül Üsküdar, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu Bakırköy başsavcılıklarına, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bekir Rayif Aldemir İstanbul Anadolu, Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Yakup Alıcı ise İstanbul Anadolu başsavcı vekilliklerine atandı. Şenliğin sadece adı özgür Failleri bulun Toplumun utançtan kurtulması için gerçeğin araştırılması, tüm faillerin kimliklerinin tespit edilmesi ve adalet istediklerini kaydeden Celalettin Can, “Artık biliyoruz ki 5 No’lu Cezaevi’nde yaşananlar Kürt kimliklerinin yok edilme uygulamalarıdır. Burada yapılanlar insanlığa karşı suçtur. Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların failleri bu suçu işlemiştir ve tespit edilerek cezalandırılması gerekmektedir” dedi. Sebahat Tuncel’in kampusa alınmaması üzerine öğrenciler oturma eylemi düzenledi. Eyleme Sırrı Süreyya Önder de katıldı. Yasaklanan forum üniversitenin önünde yapıldı. İstanbul Haber Servisi 25. İTÜ Öğrenci Şenliği kapsamında düzenlenmek istenen “Kürt Sorunu, Tarihsel Gelişimi ve Bugünü” konulu panel üniversite yönetimi tarafından engellendi. Panele davet edilen BDP milletvekili Sebahat Tuncel’in kampusa girişinin engellenmesi üzerine etkinlik üniversitenin kapısının önünde gerçekleştirildi. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde önceki gün şenlik kapsamında “Akademik Demokratik Özgürlük”, “Basın Özgürlüğü” ve “Kürt Sorunu, Tarihsel Gelişimi ve Bugünü” başlıklı paneller ve forumlar gerçekleştirilmek istendi. Özgürlük Günü diye adlandırılan şenliğin ilk gününün son forumu olması planlanan Kürt sorununa ilişkin toplantıya izin verilmedi. Panelistlerden Tuncel, Taşkışla’daki kampusa alınmayınca öğrenciler oturma eylemi yaptı. Eyleme Tuncel, bağımsız milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder, Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan ve Ayhan Bilgen de katıldı. Yasaklanan forum geniş katılımla üniversitenin önünde gerçekleştirildi. Forumda üniversitenin antidemokratik tavrı, YSK’nin veto kararı ve seçimler tartışıldı. ‘ nsanlık suçuna zamanaşımı işlemez’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR 12 Eylül darbesinin en karanlık ve zalim taraflarından Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşananlarla ilgili yaklaşık 250 kişi Diyarbakır’da toplu suç duyurusunda bulundu. Aralarında cezaevinde yaşamını yitiren Bedii Tan’ın oğlu, BDP’nin desteklediği bağımsız aday Altan Tan, kendini yakarak cezaevini protesto eden ve yaşamını yitiren Ferhat Kurtay’ın eşi Sakine Kurtay, faili meçhul cinayete kurban giden, ancak darbe sonrasında cezaevinde tam 90 gün boyunca çok yoğun işkenceye maruz kalan eski DEP Diyarbakır il başkanı Vedat Aydın’ın eşi Şükran Aydın ve 78’liler Vakfı Girişimi Sözcüsü Celalettin Can’ın da bulunduğu grup, Büyükşehir Belediyesi’nden adliye sarayına kadar yürüdü. Ortak suç duyurusu dilekçesini basına okuyan Can, insanlık bilincinin 12 Eylül darbesi ve sonrasında Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde yaşananları, Türkiye Cumhuriyeti ve toplumunun bir utancı olarak açığa çıkardığını belirtti. BDP lçe Başkanı Ferzende Ata Bilgi almaya gitti gözaltına alındı Yurt Haberleri Servisi Urfa Merkez ile Viranşehir ilçesinde sabah saatlerinde ev baskınları yapıldı. Viranşehir’de 5, Urfa merkezde ise 3’ü 18 yaşının altında 6 kişi gözaltına alındı. Viranşehir’de ayrıca Demokratik Çözüm Çadırı’nda da arama yapıldı. İlçede gözaltına alınanların Serdar Karatepe, Menduh Tavşan, Hüseyin Bozkurt, Mehmet Ali Yıldırım ve Abdullah Güven oldukları öğrenildi. Gözaltındakilerin durumunu sormak için İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giden BDP İlçe Başkanı Ferzende Ata da hakkında arama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. 30 Nisan’da Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde Boğaz, Kırpınar, Gelincik ve Yokuşlu köylerine baskın düzenlenmiş, 33 kişi gözaltına alınmıştı. “KCK’nin kırsal yapılanmasına lojistik sağladıkları” iddiasıyla İl Jandarma Komutanlığı’nda 4 gündür ifadeleri alınan 33 kişi adliyeye sevk edildi. HAKKÂR ’DE ÇATIŞMA: 1 ER ŞEH T HAKKÂRİ/TUNCELİ (Cumhuriyet) Hakkâri Çukurca’da teröristlerin saldırısı sonucu çıkan çatışma sırasında elinde bomba patlayan er Rıdvan Adam şehit oldu. Edinilen bilgilere göre, Çukurca ilçesi dağlık arazi kesiminde, Kuzey Irak’tan yurda sızma girişiminde bulunan bir grup terörist sınır güvenliğini sağlamakla görevli güvenlik güçlerine taciz ateşi açtı. Çıkan çatışma sırasında, er Adam’ın teröristlere atmak istediği el bombası elinde patladı. Ağır yaralanan Adam şehit oldu. Adam’ın cenazesi bugün Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Zaferiye köyünde toprağa verilecek. Öte yandan Tunceli’nin Pülümür ilçesinde 7 PKK’linin öldürülmesinden sonra teröristler, dün Mazgirt’teki Ataçınar Jandarma Karakolu’na saldırı girişiminde bulundu. Mevzilere yaklaşan teröristler yoğun ateş altına alındı. Bölgede operasyon başlatıldı. CHP’L DEĞER ‘ANAYASAL ÇÖZÜM’ DED MAHMUT ORAL DİYARBAKIR CHP Parti Meclisi Üyesi Mesut Değer, Kürt sorununun görmezden gelinerek veya insan hakları çerçevesinde çözülemeyeceğini, bunun için anayasal düzenleme gerektiğini söyledi. “Benim için Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunları vardır” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştiren Değer, Kürtlerin bir halk olduğu gözetil diğinde çözüm için anayasal düzenleme gerektiğini vurguladı. İnsan hakları kapsamında ele alınan dil sorununun seçmeli dersle sınırlı olabileceğini ifade eden Değer, anayasal düzenleme yapılması durumunda ise Kürtçe dili üzerindeki kısıtlamaların kalkabileceğini anlattı. Değer “Kürtlerin eğitim, sağlık, sosyal, sınıfsal, kültürel, ekonomik hakları bir bütündür ve bütüncül olarak ele alınmalıdır” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear