25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli B Zonguldak PB Sinop B Samsun Y Trabzon Y Giresun Y B Ankara 21 27 21 23 26 27 24 16 16 17 15 14 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B Y Y B Y Y Y Y Y Y Y Y Y 21 19 15 25 24 24 19 22 18 19 16 15 13 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 13 19 17 17 15 15 16 15 19 17 21 23 15 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y Y Y Y Y PB PB PB PB B B PB 28 22 25 22 13 14 29 38 18 32 20 27 24 Yurdun kuzey iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta ve Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Isparta ve Antalya’nın doğu ilçeleri sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. 15 MAYIS 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Mayıss GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Meydan konuşmalarında, örneğin Kürt sorununa akla yakın çözümler içeren herhangi bir öneriye rastladınız mı? Başarıyla yarıştıkları tek konu fakir fukaraya ya aylık bağlamak ya da bir torba kömür, yiyecek dağıtmak! Ama giderek boyutlanan, büyüyen, ülkenin geleceğini tehdit eden Kürt sorununa çözümü görmezlikten geliyorlar. Güneydoğu, Doğu illerinde, fırsat buldukça büyük kentlerde terör örgütü yandaşı ayağına yatan gösteriler eksik olmuyor. Partiler basılıyor. Sokaklarda molotof bombaları cirit atıyor. Gün ortasında polisler öldürülüyor. Dağdaki terörist kentlere inmiş. Asker üzerine gidiyor. Türk, Kürt aydınlar TV’lerde medyada askerin operasyonlardan vazgeçmesini savunuyor. İmralı’daki terörist başı ya 12 Haziran’dan sonra Kürt sorununa (tabii dayatmaları koşutunda) çözüm getirirsiniz ya da kıyamet kopar diye devleti tehdit ediyor. Genel manzara bu iken… …PKK koşutundaki Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi’ne bağlı sözde bağımsız Kürt milletvekili adaylarına meydan boş. Siyasal ve askersel operasyonların durdurulmasından Kürtçe eğitime, bağımsızlık içeren dayatmalara kadar, hatta bölgesel özerklik adı altında ayrışmanın temellerini atan yoğun propaganda yapıyorlar. Kürt sorunundaki kaygı verici gelişmeler liderler açısından başka bir ülkenin sorunu sanki. Sorunu içinden çıkılmaz hale dönüştüren Başbakan, “Kürt sorunu bitmiştir” diye demeçler veriyor. Diğer partiler gerçeğe aykırı bu söze karşı bir zahmet, “Ya’vu Kürt sorunu bitmişse Güneydoğu ve Doğu illerinden hemen her gün kaygıyla izlenen ayaklanma gösterilerinin ve dayatmalarının anlamı nedir?” diye sormuyor. Seçim propagandalarında Kürt sorunu ve çözümü adeta konuşulması yasak bir konu! İktidarı muhalefeti sanki aralarında şu temel ilkede anlaştılar: Meydanlarda Kürt sorunundan söz etmeyelim! Bu konuda halkı aydınlatmak gerekmiyor mu? Partilerin olası yanıtı: “Sırası, zamanı değil!” Anladık, sorun duyarlı bir sorun. Ama zaman üniter devlet aleyhine gelip geçiyor! İnsanın aklına ister istemez bu açmazda rol alanlarla ilgili kimi yakıştırmalar geliyor. Örneğin WikiLeaks belgelerindeki “RTE analizi!” ABD’nin Ankara Büyükelçisi (Eric Edelman), Washington’a gönderdiği bir raporda RTE için, “Tanrı’nın ona Türkiye’yi yönetme görevi verdiğine inanıyor” diye yazıyor. Bu belge on yıl tek başına iktidar olan Adnan Menderes’in Londra’da düşen uçaktan sağ salim kurtulduktan sonra çevresine söylediği bir sözü anımsattı. O da “Allah’ın Türkiye’yi yönetmekle görevlendirdiği kişi olduğu için” kazadan sağ kurtulduğuna inanıyordu! Çevresi henüz RTE için böyle yakıştırmalar yapmıyor ama kimi gazete başlıkları, örneğin yardımcısı Bülent Arınç’ın, daha önceleri “civanmert” dediği RTE’yi padişahlıktan peygamberliğe terfi ettirdiğini müjdeliyor. Arınç, TV’lerden duyuruyor, “Neler çektiğini bir bilseniz. O sabır örneği. Hazreti Eyüp gibi maşallah!” diyor. Günümüzün Hazreti Eyüp’ü, oysa muhalefetin eleştirilerine dayanamıyor, sabırsız. Muhalefete söylemediğini bırakmıyor. Eski defterleri karıştırıyor. Bir tarihte Demirel’in CHP için söylediklerini meydanlara taşıyor. Lakin o tarihlerde CHP’nin Demirel’e söylediklerine değinmiyor. Allayıp pullayıp demokrasi yıldızlığına yükselttiği Menderes’in 1950’den sonra İnönü’ye, ailesine ve geçmiş hizmetlerine, “tarihin sayfalarında kalan bu adamın” diye başlayıp nasıl yüklendiğini anımsamıyor… …ve bir gün gelecek, muhalefet partilerine bugünlerde söylediklerinin aynısını başkalarının kendisi için söyleyeceğini hiç düşünmüyor. Bu ülkede ileri demokrasi diye kendine özgü demokrasiyi savunarak muhalefete bugün ağır hakaretlerde bulunan RTE’nin yarın aynı biçimde anımsanacağını hesaba katmıyor. Muhalefete diline egemen olmasını salık veriyor. Oysa Hazreti Eyüp sabrını, RTE’ye bir türlü git diyemeyen halkımız temsil ediyor! MHP’de dört üst düzey yöneticinin gizli çekilen video görüntülerinin yayınlanması üzerine partideki görevlerinden ve milletvekili adaylıklarından istifa etmek zorunda kalmalarının ardından şimdi de hedefte parti lideri Devlet Bahçeli var. Kendilerini ‘Başbuğ Ülkücüleri’ olarak tanıtan bir grup, önceki kasetlerin yayınlandığı bir sitenin ismini kullanarak internet aracılığıyla yayınladıkları mektuplarında Bahçeli’yi 18 Mayıs’a kadar istifaya çağırdı. Mesajdan, partinin diğer yöneticilerine ait gizli ses ya da görüntü kasetlerinin de önceki kasetleri gündeme süren çevrelerin elinde olduğu anlaşılıyor. Gelişmelerin MHP ekseninde değerlendirmesinden şu unsurlar ön plana çıkıyor: 1. Kişisel değil kurumsal mücadele: Önceki dört isimde olduğu gibi, son mesajda da hedef parti yöneticileri. Yani mücadele bir ya da birkaç yönetici ile sınırlı kişisel bir mücadele değil. Doğrudan Devlet Bahçeli ve onun liderliğindeki MHP yönetimi hedef tahtasına konulmuş durumda. 2. Öncelik sandığı etkilemek: Hazırlığının uzun bir süre alması gereken bu gizli takiplerin seçimlere bir ay gibi kısa bir süre kala açıklanması, öncelikli hedefin seçim sandığı olduğuna işaret ediyor. MHP içi çekişme olsa bu kasetler 13 Haziran sabahı çıkarılırdı. Şimdi yayınlanmaları MHP’nin seçimlerde baraj altı kalmasının amaçlandığı izlenimini doğuyor. 3. Bahçeli tavrını muhafaza eder: Bugüne kadar konuya ‘ahlak’ çizgisinde bakarak özel hayatlarıyla ilgili kasetleri çıkan tüm yöneticilerini istifa ettiren Bahçeli’nin benzer yeni kasetler söz konusu olursa aynı tavrı koruması sürpriz olmamalı. Ancak yayınlanacak belge ya da görüntüler bu kişilerin özel hayatları değil de parti içi çekişmelerle ilgili çıkarsa Bahçeli parti içi hesaplaşmayı se killendirildiği bir seçim olarak tarihe geçecek. Türk demokrasisine yakışmayan bu tablo düzeltilebilir mi? Biraz geç kalınmış olsa da düzeltme imkânı var. Bunu yapabilecek kişiyi de tanıyoruz: Başbakan! Tayyip Erdoğan, tek amacı seçimleri kazanmak olan parti genel başkanı değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm güvenlik ve istihbarat kurumlarının yaklaşık 9 yıldır bağlı olduğu ‘başbakan’dır. Türk siyasetinin, insanların yatak odalarını röntgenleyen yasadışı kasetler aracılığıyla tasarımına samimi biçimde karşıysa, emrindeki tüm birimleri harekete geçirerek CHP ve MHP üzerinde oynanan bu oyunları ve sorumlularını rahatça ortaya çıkarabilir. Ancak maalesef, seçim meydanlarında her iki muhalefet partisi liderine yüklenirken ‘kaset siyaseti’ni malzeme olarak kullanmadaki ısrarı bu beklentileri daha baştan boşa çıkarmaktadır. AKP iktidarı, siyasetin özel hayatın yasadışı takibi ve ifşası yoluyla şekillendirilmesine son verecek adımları kararlı biçimde atmadığı sürece, sadece demokrasimizin üzerine gölge düşmekle kalmayacak, Başbakan Erdoğan ve partisi de, latince “cui bono?” yani “en çok kime yarıyor?” sorusunun ilk muhatabı olmaya mahkum kalacaktır. YARGI KARARLARI ANIMSANDI Cui Bono? çim sonrasına bırakabilir. Bu tartışmanın MHP’yi aşan çok önemli bir boyutu da var. Kritik öneme sahip bir referandum arifesinde ve seçimlere bir yıl kala ana muhalefet partisinin o dönemki lideri Deniz Baykal bir kasetle devrildi. CHP’de yeni yönetim işbaşına geldi. MHP’de ise dört kurmayını gözden çıkarmasına rağmen Devlet Bahçeli hâlâ şantaj ve tehditlerle karşı karşıya. Yakın tarihimizde Türk siyasetinin bu tür yasadışı takiplerle şekillendirildiği bir başka dönem yok. Gelişmeler böyle devam ederse, 12 Haziran seçimleri her şeyden önce siyasetin kasetlerle şe RTÜK geri adım attı FIRAT KOZOK L BERAL EKONOM N N ÇÖKÜŞÜ Geçtiğimiz hafta tüm ekonomi yazarları cari açıktaki tehlikeli artışı işlediler köşelerinde. Ancak bu rakamlardan çok önce konuya değinen ender isimlerden biri eski turizm bakanlarından olan Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev Coşkun olmuştu. “Küresel Kriz: Liberal Ekonomi’nin Çöküşü, Ulusalcı Ekonominin Yükselişi” isimli son kitabında küresel krizin sarsıntılarını tamir için büyük ekonomilerin ‘devlet müdahalesi’ denebilecek önlemler aldığını anlatan Coşkun, bu müdahalelerin tüm dünyada giderek artacağı öngörüsünde bulunuyor. Türk ekonomisinin sanıldığı gibi güçlü olmayıp ‘sıcak paranın’ etkisinde büyüdüğünün altını çizen Coşkun’un kitabındaki “Türk ekonomisinin en zayıf halkası giderek yükselen cari açıktır” tespiti şimdi herkesin dilinde. Eczacılar, sağlıkta dönüşüm programına karşı tek yürek olup seslerini yükseltti: Sağlık haktır, satılmaz İstanbul Haber Servisi Eczacılar, 14 Mayıs Eczacılık Günü nedeniyle sağlıkta dönüşüm programına, marketlerde ve internette ilaç satışına, ilaç reklamlarına, SGK’nin dayatmalarına karşı beyaz önlükleri ile Taksim’de yürüyüş yaptı. Tünel’de toplanan eczacılar ve eczacılık fakültesi öğrencileri, “İlaçta reklam öldürür”, “İnternetten ilaç satışına hayır”, “Sermaye elini eczanemden çek”, “Sağlık haktır satılamaz” pankart ve sloganları ile Taksim Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın mağduru olduklarını belirten eczacılar, günlerini kutlamalarla değil AKP hükümetinin uygulamalarına protestolarla geçirdi. Eczacılar, “14 Mayıs kutlama değil eylem günü” diye haykırdı. Meydanı’na yürüdü. İnternetten ilaç satışının yapıldığı “imjo” sitesinin adının yazılı olduğu siyah pelerinler giyen eylemciler de çığlık maskeleri ile yürüyüşe katıldı. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör, sektördeki olumsuz gelişmeler nedeniyle 14 Mayıs’ı kutlama değil eylem günü olarak gördüklerini söyledi. Tüm uyarılara karşın “bitkisel” adı altında birçok ürünün denetimsiz olarak satılmaya devam ettiğini, sağlık hizmeti alamayan insanların bu ürünlerle kendi kendini tedaviye yönlendirildiğini vurgulayan Güngör, önceki gün Bartın’da altın çilek ekstresi kul landıktan sonra bir kadının hayatını kaybettiğini anımsattı. Sıkıntılar büyük Güngör, mesleki sıkıntıları şöyle özetledi: “Sigortalıların ilaçlarına ücretsiz ulaşacağı konusunda yalan söyleniyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı bizim için daha fazla çalışma saati, daha fazla ödeme kesintisi demek. SGK’nin geri ödeme kapsamından çıkarılan ilaçlarının sayısı her geçen gün artmaktadır.” ANKARA İki daire başkanının atanmasına ilişkin iptal istemini reddeden yerel mahkemenin kararını bozan Danıştay’ın verdiği kararı 2 aydır uygulamayan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), gazetemizin haberi üzerine geri adım attı. Mahkeme kararının uygulanması için karar alan Kurul, şimdi yeni formül arıyor. Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanı Cengiz Özdiker, görevinden alınmış, Danıştay ve idare mahkemelerinin göreve iade kararı vermesi üzerine önce Diyarbakır Bölge Müdür Yardımcılığı’na, ardından da Adana Bölge Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı. Aynı dönemde Halil İbrahim Gül Araştırma Geliştirme Dairesi Başkanlığı’na; Nurullah Öztürk de İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’na getirilmişti. Özdiker’in açtığı davalar sonucunda Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi bazı RTÜK üyeleri hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan hapis kararı vermiş, Yargıtay’da da cezaya onama istenmişti. Üyelerin imdadına AKP’nin görevini kötüye kullanma suçuna verilen cezaların üst sınırını 2 yıla indiren ve cezaevi tehdidini kaldıran yasa değişikliği yetişmişti. Bu sırada Danıştay bir sürpriz karara daha imza atmıştı. 5. Daire, Özdiker’in talebini reddeden ve Öztürk’ün atanmasında aykırılık bulmayan yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Ancak, RTÜK Danıştay kararının ardından konunun yerel mahkemede tekrar görüşüleceği gerekçesiyle 2 ay boyunca karara ilişkin bir adım atmamıştı. RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Cumhuriyet’e Üst Kurul’un yargı kararını bekletmesi ya da yerine getirmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirterek, “Danıştay ‘yeniden karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye verilmesine’ karar vermiştir. Dolayısıyla şu anda yerel mahkemenin bu konuda vereceği kararı bekliyoruz” demişti. Gündeme alındı Demiryolu çalışanlarının adalet için Ankara’ya başlattığı yürüyüş sürüyor ‘Kadrolaşmaya karşı yürüyoruz’ COŞKUN YAMAN Ancak, konunun gazetemizde haber olmasının ardından Danıştay’ın ilgili kararı 2 ay sonra RTÜK’ün gündemine alındı. Geçtiğimiz hafta yapılan Üst Kurul toplantısında, yerel mahkeme kararı beklenmeksizin adım atılması kararlaştırıldı. Kurulda yaşanan tartışmaların ardından Başkan Davut Dursun ve üye Abdulvahap Darendeli’nin karşıoylarına rağmen 7 üyenin oluruyla mahkeme kararının uygulanması yönünde karar alındı. Konunun önümüzdeki günlerde Hukuk Müşavirliği’ne gönderilmesi bekleniyor. Kurul bundan sonra ya Nurullah Öztürk’ü görevden alarak yerine Cengiz Özdiker’i atayacak ya da kararı askıya alacak. BALIKESİR KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) İzmir kolunun, TCDD uygulamalarına karşı 11 Mayıs’ta 6 koldan Ankara’ya başlattığı yürüyüş sürüyor. BTS İzmir kolu önceki akşam saatlerinde Balıkesir’e ulaştı. ‘Acılarımız sürüyor’ Cumartesi Anneleri, 1731 Mayıs Kayıp Haftası etkinliklerine katılım ve destek çağrısı yaptı. 1995 yılında zmir’de gözaltına alınan Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Başbakan birçok açılım yaptı en sonuncusunu da bizimle yaptı. Bu açılım bize bir çare olmadı. Ben onlara ‘çilingir hükümet’ diyorum. Kapıları açıyorlar ama hangi kapıları? Halkın acılarına açılım yapamadılar” sözleri ile tepkisini dile getirdi. VAL L K: MAKSATLARI HIRSIZLIKTI Mardin’de ‘dur’ kurşunu: 2 ölü MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’de güvenlik güçlerinin yol kontrolü sırasında kablo hırsızlığı yaptıkları anlaşılan 2 kişi “dur” ihtarına uymayarak açılan ateş sonucu öldü Bir PKK’li teröristin patlayıcı madde tuzaklarken meydana gelen patlama sırasında öldüğü MardinDiyarbakır karayolunun 40’ıncı kilometresinde terör örgütünün mayın ve el yapımı patlayıcı madde tuzaklanması ve son dönemdeki tel hırsızlığına karşı güvenlik güçleri zırhlı araçlarla önlem aldı. Zırhlı araçtaki termal kemaradan şüpheli iki kişiyi tespit eden güvenlik güçleri, “dur” ihtarında bulundu. Ancak bütün uyarılara karşın kaçmayı sürdüren şüpheliler açılan ateşte yaşamını yitirdi. ‘Halk için’ BTS Genel Merkez Yöneticisi Coşkun Çetinkaya, “Demiryolu yönetiminin uyguladığı adaletsizlikler nedeniyle yürüyoruz. Sendikal tercihimiz nedeniyle ayrımcılığa uğradığımız için yürüyoruz. Siyasi kadrolaşma halkın ve demiryolcuların güvenliğini tehdit ettiği için yürüyoruz. TCDD yönetimi çalışanlar arasında yandaşlık ilişkisi üzerinden ayrımcılık yapmayı, adam kayırmayı kurumsallaştırmıştır” diye konuştu. Fotoğraf: VEDAT ARIK HAVA OPERASYONU BAŞLADI ŞIRNAK’TA 12 TERÖR ST ÖLDÜRÜLDÜ Rüşvet operasyonu: 45 kişi tutuklandı İstanbul Haber Servisi Mali polis, İstanbul, Bursa, Hakkâri, İzmir ve Kocaeli’nde düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen şüpheliler, buradaki işlemlerinin ardından Büyükçekmece Adliyesi’ne sevk edildi. Adliyeye getirilen şüphelilerden 15’i savcılık ifadelerinin ardından serbest bırakılırken “Hayali ihracat, yolsuzluk, rüşvet alıp vermek ve resmi belgede sahtecilik” suçlarına karıştıkları iddia edilerek nöbetçi mahkemeye sevk edilen dokuzu kamu görevlisi 45 kişi tutuklandı. Hakkâri’de 1 şehit HAKKÂRİ (AA) Hakkâri’nin Çukurca ilçesine bağlı Üzümlü köyü dağlık arazi kesiminde yürütülen arazi aramatarama faaliyeti sırasında mayın patlaması sonucu jandarma er Çoşkun Çalı şehit oldu. Bölgede hava destekli operasyon başlatıldı. Çalı’nın, Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesine bağlı Yolçatı köyündeki evine gelen yetkililer baba Hasan ve anne Aysel Çalı’ya oğullarının şehit olduğu haberini verdi. Bu sırada sinir krizi geçiren anne Aysel Çalı’ya, sağlık ekipleri müdahale etti. PKK’ye ağır darbe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nca, Şırnak Uludere’de Irak’tan ağır silahlarla sınırdaki üs noktalarına sızma girişiminde bulunan terör örgütü PKK üyeleriyle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda son 2 gün içinde 12 PKK’linin öldürüldüğü açıklandı. Açıklamada nisandan itibaren bu tarzda 13 eylem yapıldığı belirtildi. Çatışmalarda 2 Kalaşnikof, 2 Biksi tüfek, 4 RPG7 roket atar, 1 Doçka uçaksavar silahı, 39 el bombası ele geçirildiği bildirdi. ‘Eldiven takıyorlardı’ Mardin Valiliği’nden olayla ilgili yapılan açıklamada; “Havanın aydınlanması ile icra edilen olay yeri incelemesi sonucunda olay yerinde 2 şahıs ölü olarak bulunmuştur. Bir şahsın her iki elinde eldiven olduğu görülmüş, ayrıca hırsızlık maksadıyla kullanıldığı değerlendirilen kürek ile 12 rulo halinde telefon direklerinden kesilmiş toplam 500 metre telefon teli olay yeri civarında ele geçirilmiştir. Ölen şahıslardan birinin 7 ayrı hırsızlık suçundan suç kaydının bulunduğu tespit edilmiştir” denildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear