01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 22 N SAN 2011 CUMA 2 ESKİNİN Fransa’sında nakış işleyenlerin kullandığı bir fiilden türetilmiş bir “isim”miş nüans sözcüğü. İbrişimlerde örneğin yeşil rengin koyusundan birkaç sıra sonra daha az koyuya ve sonuçta çok açık yeşile aşama aşama küçük farklarla geçişin adıymış nüans. Zamanla, müzikten düşüncenin ve duyguların anlatımına kadar her sürecin ince farklılıkları için kullanılır olmuş bu deyim; örneğin müzikteki İtalyanca tempo terimleriyle, “largo”yla başlayıp largetto, andante ve andantino’lardan falan geçerek allegro’ya varmak gibi. Kısacası, duyarlılığın ve belli bir özenin belirtisidir nüanslar; ama bu tür özenişlerine sapmanın hep sakıncalı bir yanı olur: İnceliklerle tam ve doğru anlaşılmak isterken büsbütün anlaşılmaz olabilir insan. eçen gün, bu sütundaki yazının başlığı “Yasal İtaatsizlik” diye çıktı; oysa “düşünüşyazışyazılışiletilişdüzeltilişbasılış”tan oluşan bir gazete sürecinde, yazının ilk başlığı “Yasal İtaatlilik” biçimindeydi. Sürecin neresinde böyle bir dönüşüme uğradığını araştırmaya bile gerek yoktu; çünkü hata, “itaat” gibi bir sözcük dururken daha ince bir anlatım olsun diye sonu OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sini göze alabilmektir. Yani, aslında sivil olmayan bir itaatsizliğe karşı itaatli yasallık. orun, genellikle sanıldığından çok daha ciddi ve yaşamsaldır. Çünkü, Atlantik kıyılarından Pakistan’a kadar uzanan bugünün “Genişletilmiş Ortadoğu’sunda” gitgide yaygınlaşan haince bir strateji uygulanıyor: Çoğu zaman çıkarcı nedenlerden ötürü Batı’nın büyük devletlerince beğenilmeyen rejimlerin egemen olduğu ülkelerde haklı ya da haksız nedenlerle sosyal ve kanlı kargaşa çıkarmak, sonra da yine Batı’nın sevdiği bir kavramı, “insan hakları”nı kullanarak dış müdahaleye zemin hazırlamak. Gandhi’ninki kadar bilgece, barışçı, mazlum olmayan ve şiddeti perdeleyen ya da kolayca şiddete dönüşen itaatsizlikler, çoğu zaman başkalarının hesaplarına uygun düşebiliyor. Eğer sonradan herkesi pişman edecek durumlara düşmek istenmiyorsa, “Bunlar ayaklanma provasıdır” diyen MHP liderinin endişesine kulak vermek gerekir. Barut fıçısı önünde oyun oynanacak bir dünyada yaşamıyoruz. İnsanlık Ayıbı… Erdal ATICI Yazar S Nüanslar na “lilik” ekleme ukalalığına kalkışıp herkesi tereddüde düşüren yazarın ta kendisiydi. Yok mu ya, geliştirilmek istenirse “ardek”leriyle geniş olanaklar sunan ve “bayrağımız” sayılan Türkçeyle oynayarak, son günlerin “sivil itaatsizlik” heveslilerine bir şeyler anlatacak. Herhalde demek istiyordu ki, eğer ülkede, geçmişin İngiliz sömürgesi Hindistan’dan farklı olarak, siyasal parti kurup seçime girmek gibi olanaklar varken, Gandhi’cilik oynayıp şık şemsiyelerle yol üstüne oturup yağmur altında poz verme gösterisinin anlamı yoktur ve yasalara itaat ederek de iktidar olmanın yolu açıktır. O halde, böyle durumlarda asıl kahramanca uygarlık, yasalara itaat ederek iktidar mücadele G İnsanlık ayıbı; kısaca, insan olmanın gerektirdiği temel evrensel ilkelere karşı davranış ve eylemlerde bulunmaktır. Yangın, sel, deprem gibi doğal felaketlerde insanlara yardım etmemek, onların mallarını yağmalamak, yaşlılara, çocuklara, bedensel ve zihinsel engellilere şiddet uygulamak, zulmetmek, yaralı insanları ölüme terk etmek, düşkün insanları dolandırmak, savaş esirlerine kötü davranmak, işkence, ilk akla gelen insanlık ayıplarıdır. Bu ve benzeri olayları gazetelerde okuduğumuzda, televizyonlarda izlediğimiz de irkilir, “Bunu yapanlar insan olamaz!” diye tepki gösteririz. Son aylarda kamuoyunda çok yazıldı, çizildi, tartışıldı; Kars’taki “İnsanlık Anıtı”na Başbakan “Ucube” dedi ve yıktırılması sürecini başlattı. Anıt, önümüzdeki günlerde sanatçılarımızın, yazarlarımızın, bilim insanlarımızın ve tüm yurttaşlarımızın gözünün önünde yıkılacak. Hep birlikte bu utanç görüntülerine tanık olacağız. Birkaç duyarlı sanatçı toplanmışlar, anıtın yıkılmaması için, demokratik Arkası Sa. 8, Sü. 3’te Badem... “Liseliler de ayaklandı, memleketin dört bir yanında sokaklara döküldüler” diye haber verdiklerinde, Badem kızdı... Dedi ki: “XXX???!!!QQQ...” O sırada Kürtler ayaklandı... Şehirler savaş alanına döndü... Ölenler ve yaralılar var... Koştular haber verdiler... Badem “XXX???!!!QQQ...” dedi... Medya sokağa indi... Gazeteciler tutuklu arkadaşları için protesto yürüyüşü yapıyorlar, dört bir yanda meydanlara toplanmış hukukmukuk istiyorlar... Badem’e soruldu... “XXX???!!!QQQ...” şeklinde görüşlerini açıkladı... Hapisteki asker aileleri meydanlara çıkmaya başladılar... Daha önce onların hak arayışını “XXX???!!!QQQ” şeklinde değerlendiren Badem, bu sefer de görüşlerini “XXX???!!!QQQ” biçiminde dile getirdi... Gazetecilerin “Suç belli olmadan yıllarca tutukluluk olur mu” sorusuna “XXX???!!!QQQ” diye yanıt vererek, sözlerini şöyle sürdürdü: “XXX???!!!QQQ...” Doktorlar işi bıraktı... Sağlık çalışanları sokakta... Hastanelerde iş durdu... Badem bu konuda da “XXX???!!!QQQ” ifadesini kullandı... “Çevreciler yurdun dört bir yanından sekiz koldan Ankara’ya doğru yürüyüşe geçtiler” dediklerinde... Badem dedi ki: “XXX???!!!QQQ” Ressam bıçaklandı... “XXX???!!!QQQ” açıklaması yapan Badem, polisin dövdüğü işçiler için de “XXX???!!!QQQ” dedikten sonra... Türkiye’de insan haklarının giderek gerilediğini raporunda açıklayan AB’ye de “XXX???!!!QQQ” şeklinde yanıt verdi... Memleket kaynıyor... Huzursuzluk ve korku, yerini isyanlara bıraktı... Dört bir yanda olay var... Şehirler savaş alanı... Toplum paramparça... İnsanlar sokakta... “Valla Badem memleketi idare edemiyorsun” denildiğinde Badem “XXX???!!!QQQ” şeklinde tepki gösterirken, sözlerine şöyle devam etti: “XXX???!!!QQQ...” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear