29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 MART 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 5 kişinin konuştuğu saptandı... Eski CHP Sivas Milletvekili Mahmut Işık sizinle ilgili TBMM’ye soru önergesi verdi... Siz Susurluk’u araştıran komisyona ifade vermeye neden gitmediniz? Sizi koruyup kollayanlar kimlerdi, anlatın bakalım.” Duruşma sırasında davanın müdahili Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın avukatlarına Veli Küçük’ün ajandasından soru sordurulmadı. Sizce ilginç değil mi? Soner Yalçın’ı CHP’nin HALK TV projesinden ötürü “örgüt üyesi” yapanlar, Mustafa Balbay’ı günlüklerinden ötürü “darbeci” olarak iki yılıdır Silivri zindanında tutanlar, Mehmet Haberal’ı hastane hastane dolaştıranlar, Fatih Hilmioğlu’nun hastalanmasına neden olanlar, Tuncay Özkan’ı bir çırpıda harcayanlar, o emekli tuğgeneral hakkında niçin tek satır yazmıyorlar? Sıfır tolerans! Ayrımcılıkla Mücadele Raporu’na göre, Türkiye’de inanç alanında ayrımcılığa uğrayan yaşam tarzını değiştiriyor, devlet etnik grupları tehdit olarak görüp takip altına alıyor C HAN ORUÇOĞLU Silivri’de Sorulmayan Sorular... Gerçekten Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da devrim rüzgârları o ülkelerin halklarına demokrasi ve özgürlük mü getirecek? Tunus, Mısır, Cezayir, Fas, Bahreyn. Halk isyanlarının önünde inançlı Müslümanlar olduğunu söyleyenler mangalda kül bırakmıyor ama olup bitenleri yerinden izleyen meslektaşlarımız, Müslüman Kardeşler’den El Kaide’ye, Hizbullah’tan İslami Hareket’e dek köktendinci terör örgütlerinin isyanların başını çektiğini söylüyorlar. Evet, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde diktatörlerin getirdiği baskıcı rejimler var, yoksulluk var, işsizlik var. Diktatörlerin aileleri özel uçaklarıyla, yatlarıyla, petrolden aldıkları milyarlarca dolarla gül gibi geçinip giderek, “dini inançları sömürdüler” yıllarca. Ne ABD’nin sesi çıktı, ne AB ülkelerinin... Kaddafi’yi bu denli şımartan Fransa, İtalya, İngiltere ve ABD değil miydi? Bizim liberal tosuncuklarla tarikat şeyhlerinin müritleri, Fas’tan Bahreyn’e kadar bölgeyi kapsayan coğrafyada devrim fırtınasının demokrasi ve özgürlük getireceğine inansınlar... Ne diyeyim! Sendikal örgütlerin, işçi sınıfının olmadığı toplumlarda demokrasiyi kurum ve kurallarıyla işletmenin zor olduğunu,Türkiye’nin 100 yıla yakın tarihinden öğrenemediklerine göre, onları düşleriyle baş başa bırakmak gerekiyor. Türkiye’de gazetecisinden bilim adamına değin herkesin kafası karışık. Sözde liberaller, tarikat şeyhlerinin müritleri, gardırop Atatürkçüleri, ulusalcılığı “kör milliyetçilik” sanan kesim el ele verip şimdilerde Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine demokrasi ve özgürlük getirme yarışına başlamışlar. Gardırop Atatürkçüleri, Silivri’de tutuklu olanların tümünü “yurtsever” olarak görüyor, sapla samanı birbirbiriyle karıştırıyor. Silivri’de, Susurluk’ta ortaya çıkan “devlet içinde örgütlü silahlı gücün” asker ayağı olan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’e duruşma sürecinde ne savcılar sordu ne de yargıçlar: “İzmit, Sapanca, Gebze üçgeninde işlenen faili meçhul cinayetler sizin komutanlık döneminizde orada işlendi... Sizin cep telefonunuzdan Yeşil kod adlı Bilgi Üniversitesi, Belgeleme ve Raporlama Yoluyla “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporunda, “din ve inanç” alanında ayrımcılığa uğrayan mağdurların mücadelesini hukuk yoluyla değil, yaşam tarzını değiştirerek gerçekleştirdikleri belirtildi. Dolapdere’deki Bilgi Üniversitesi’nde açıklanan “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporu, Ocak Haziran 2010 arasında bağımsız araştırmacılar tarafından hazırlandı. “Din ve inanç”, “Irk ve etnik köken”, “Engellilik” ve “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği” adıyla dört bölümden oluşan “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporunda, “Din ve inanç” kısmında mağdurların yaşam tarzını değiştirdikleri ön plana çıktı. Raporda, tespit edilen ayrımcılık vakalarında, yüzde 30 ile Aleviler, yüzde 27 ile Sünniler, yüzde 10 ile Protestanlar, yüzde 7 ile ateistler ve Ermeniler, yüzde 3 ile de Ortodoks ve Yehova Şahitleri bulunuyor. “Mal ve hizmetlere erişim”, “İstihdam” ve “Eğitim” alanlarında çeşitli örnekler veren bağımsız araştırmacılar Ergün Kayabaş ve Özgür Mehmet Kütküt, “Mal ve hizmetlere erişim” konusunda, 1622 Nisan tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası boyunca, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yetiştirme yurtlarından okullara, cezaevlerinden anasınıfına, kamu kurumlarından hastanelere kadar pek çok yerde 20 bine yakın etkinliğin yalnızca HanefiSünni inancına sahip yurttaşlar için düzenlenmesini gösterdi. Bu alanda ayrıca, nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin boş bırakılması veya farklı inançların yazılmasıyla ilgili ayrımcı uygulamalar, Alevi yurttaşların cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi ile ilgili taleplerinin reddedilmesi, başörtülü kadınların karşılaştığı ayrımcı uygulamalar, farklı inanç gruplarının dini tanıtma faaliyetlerinin engellenmesi veya devlet tarafından kabul edilmemesi örnek gösterildi. Eğitim alanında, ÖSYM’nin gerçekleştirdiği sınavlarda hiçbir başörtülü adayın başvurusunun kabul edilmemesi, zorunlu din dersiyle ilgili uygulanan ayrımcılık ve ders kitaplarında yer alan ayrımcı ifadeler ve çeşitli inanç gruplarınca yapılan itirazların sonuçsuz kalması ayrımcılığa örnek gösterildi. İstihdam alanında ise KPSS ve KPDS sınavlarına hiçbir başörtülü adayın başvurusunun kabul edilmemesiyle ilgili uygulamalar, çeşitli kurum ve işyerlerinde değişik inanç gruplarından olan kişilerin karşılaştığı ayrımcı vakalar raporda yer buldu. “Irk ve etnik köken” raporunu hazırlayan Seda Alp ve Nejat Taştan ise devletin etnik gruplara yönelik eğitim, sağlık gibi alanlarda çok fazla araştırma yapmadığını belirterek “Fakat devletin güvenlik güçleri etnik grupların nerede yaşadıklarını, ne gibi tehlikeler barındırdıklarını araştırıyor ve kayıt altına alıyor” dediler. Raporda, Roman yurttaşların yüzde 12’si sigortalı çalışırken, Kürt yurttaşların yaşadıkları mahallelerin okullarında görev yapan öğretmenler sürgün olarak bu okullara atandığına dikkat çekiliyor. Rapora göre, ayrımcılığa uğrayan kesimlerin sağlık ve barınma sorunları hakkında da ciddi problemler yaşanıyor. “Engellilik” bölümünde tespit edilen ayrımcılık vakalarında ise memur alımında “engelli olmaması” şartının ayrımcılığı yansıttığı belirtiliyor. Raporda son olarak “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği” bölümünde yaşanan ayrımcı politikalara yer veriliyor. Türkiye’de yaşayan lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüellerin yaşadıkları ayrımcı muamelelere yer verilirken, bu insanlara emlakçilerin ev vermemesi ve saldırıya uğramaları raporda yer alıyor. Rapora konu olan bazı olaylar;  Protestan Kiliseler Derneği Başkanı Zekayi Tanyar, öğrencilerinin din dersine girmemek için velilerden yazılı dilekçe alınmasının zorunlu olduğuna dikkat çekti.  Muş Alpaslan Üniversitesi’nde, asistan alımları sırasında mülakatta, “Allah’a inanıyor musun”, “Cemaatçi misin” diye soru yöneltildi.  Alanya’da İncil dağıtan 4 kişi, misyonerlik suçlamasıyla gözaltına alındı. KEMAL KILIÇDAROĞLU: Statükonun adresi AKP Londra’ya giderken Erdoğan’ı yanıtlayan CHP lideri, ‘’Kendi medyası, kendi yargısı, kendi iş dünyasını yaratan AKP başka kurumları da ele geçirerek mevcut statükoyu pekiştirme derdinde’’ dedi. M YASE LKNUR Susurluk kazasından sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı “Susurluk Raporu”nda, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kullandığı 0542 214.... numaralı cep telefonunun, dönemin Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Veli Küçük’ün üzerinden çıktığı anlatılmıyor muydu? Dönemin CHP Sivas Milletvekili Işık, ne diyordu Başbakan Mesut Yılmaz’ın yazılı olarak yanıtlaması için verdiği soru önergesinde: “Susurluk Raporu”nda belirtildiği gibi bu cep telefonu (0542 214...) size Macaristan’da saldıranlar başta olmak üzere, JİTEM Komutanı Nurettin Ata, Sedat Peker, Sami Hoştan, Abdullah Çatlı, öldürülen Ömer Lütfü Topal’a ait telefonları, Hadi Özcan’ın telefonları sizi aramış mıdır? (Hikmet Çetinkaya/Susurluk’tan Ergenekon’aCumhuriyet Kitapları) Birinci Ergenekon Davası’nda Veli Küçük’e bu soruların hiçbirisi sorulmadığı gibi, Susurluk olayı da çoktan unutulup gitti. Silivri zindanında yatanların pek çoğu masum değil, bu bir gerçek... Çetelerle işbirliği yapanlara, darbe planlayıcılarına dokunulmuyor, Balbay’a, Tuncay’a, Soner ve arkadaşlarına dokunuluyor. O nedenle benim içim acıyor, içim! Gerçek Atatürkçüler, ulusalcılar, yurtseverler, sosyalistler, solcular bu oyuna gelmiyor, o sürecin ne olduğunu çok iyi biliyor. 20032005 darbesi aydınlatılacaksa, emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Aytaç Yalman Silivri’de tanık olarak dinlenmelidir. Biz demokrasi ve özgürlükleri yaşam biçimi olarak görüyorsak, içimize sindiriyorsak... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi statükoculukla suçlayan AKP’nin hedef şaşırttığını, gerçekte değişimin adresinin CHP, statükonun adresinin ise AKP olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, Londra ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerle yaptığı sohbette CHP’nin statükoya karşı mücadele ederken AKP’nin oluşturduğu statükoyu değiştirmeye çalıştığını belirtti. “Gel masaya oturalım, anayasayı değiştirelim diyoruz kaçıyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, bu konudaki açıklamalarına şöyle devam etti: “İç Hizmetler Kanunu’nun 35. maddesini ağzınıza alamazsınız dediler. Değişiklik önergesi verdik. Yanaşmadılar. Faili meçhullarle ilgili önerge verdik. Kaçtılar. Seçimlerde barajı yüzde 5’e indirelim dedik, istikrarsızlık olur diye reddettiler. AKP kendi statükosunu oluşturdu ve bu statükonun bozulmasını istemiyor. Kendi medyası, kendi yargısı, kendi iş dünyasını yaratan AKP başka kurumları da ele geçirerek mevcut statükoyu pekiştirme derdinde. Bir başbakan telefon dinlemelerinden medet umar mı?” lerden dinleyince bakış açılarının da değiştiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Silivri’deki Ergenekon davası duruşmalarının televizyondan canlı yayımlanmasını istedi. Loced davasının Japonya’da televizyondan naklen yayımlandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Eğer Ergenekon davaları da naklen yayımlanırsa yandaş medya, candaş medya tartışmaları da ortadan kalkacaktır. Bu konuda yasa değişikliğine destek vermeye hazırız. Ama AKP statükocu olduğu için bu konuya yanaşmayacaktır. Yassıada mahkemeleri bile 1961’de radyodan naklen yayımlanıyorsa bugün neden yayımlanmasın?” diye konuştu. Necmettin Erbakan ile ilgili de Kılıçdaroğlu, Erbakan ile CHP’nin ortak bir yönü olduğuna dikkat çekerek “O da milliciydi, biz de milliciyiz” dedi. CHP’nin sitesinde Arapça yayın yapıldığının anımsatılıp “Kürtçe de olabilir mi” diye sorulması üzerine CHP Genel Başkanı, “Olabilir. Neden olmasın? Gelecekte düşünülebilir” yanıtını verdi. Samast 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne geniş güvenlik önlemleri altında getirildi. (AA) Dink’in katili suça sürüklenen çocuk olarak yargılanıyor Samast her şeyi unuttu H LAL KÖSE Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürmekten İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanırken cinayet işlendiğinde 18’in altında olduğu için çocuk mahkemesine gönderilen Ogün Samast, İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Duruşmaya Dink ailesi katılmadı. Avukat Fethiye Çetin, “Toplumsal vicdanı sızlatan ve acıları çoğaltan bir seyir izlendi. Bu nedenle bu duruşmayı Dink ailesi izlemeyecek” dedi. Savunmasında olayın üzerinden 4 yıl geçtiği için hiçbir şey hatırlamadığını söyleyen Samast, “Daha doğrusu unuttum. Önceki savunmamı da hatırlamıyorum. Bir şey söylersem yanlış olur” dedi. Samast, “İyi ki Samsun’da yakalandım. Yoksa beni öldüre ceklerdi” dediği anımsatılınca, “Evet böyle bir şey vardı. Bunu kimden duyduğumu bilmiyorum” diye konuştu. Samast, azmettiricilikten yargılanan Yasin Hayal’in kendisine ecstasy hapı verdiğini ancak ne za Çocuk mahkemesindeki ilk duruşmasında Hrant Dink’i öldürdüğü günü ve sonrasını hatırlamadığını söyleyen Ogün Samast, cinayeti Yasin Hayal’den korktuğu için işlediğini savundu. man içtiğini anımsamadığını söyledi. Samast, “Ateş ettiğinde o kişinin Dink olduğuna nasıl kanaat getirdin” şeklindeki soruya, “Bankaya girerken gördüm. Yasin ensesinden vuracaksın demişti. Ben tam arkasında değildim, çaprazındaydım. Olay yerine benimle başka kimse gelmedi. Beni ta kip etmiş olabilirler” karşılığını verdi. Olay günü ve sonrasını hatırlamayan Samast’ın, Trabzon’dan gelirken Metro Turizm’de kendisine bilet kesen kişiyi bire bir tarif etmesi dikkat çekti. Samast, cinayeti Yasin Hayal’den korktuğu için işlediğini söylerken, yargıçların “Neden korktun” sorusuna, “Sabıkası açık bir şekilde neden korktuğumu belli ediyor” diye yanıtladı. Dink ailesinin avukatlarının sorularını yanıtlarken diklenen Samast, “Silahın rengi ile şekli ile uğraşmam. Silahın işlevi lazım. Tekleyip teklemediği önemli. Daha önce mahkemede verilen silah o silahtı. Olayı da ben yaptım” dedi. Mahkeme Başkanı, yaklaşık 7 saat süren duruşma boyunca Samast’a sık sık “sanık” deyip, hatasını “SSÇ” (Suça sürüklenen çocuk) diye düzeltti. ÖRGÜT, AKP’Y SAM M OLMAMAKLA SUÇLADI ‘ şlevi lazım’ PKK eylemsizlik sürecini bitirdi Yurt Haberleri Servisi Terör örgütü PKK, 13 Ağustos’tan bu yana devam eden eylemsizlik kararını sona erdirdiğini açıkladı. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı adıyla örgüte yakınlığıyla bilinen internet sitelerine 13 Ağustos’ta yapılan açıklamada 30 Eylül’e kadar eylemsizlik kararı alındığı belirtilmişti. Eylül ayı sonralarında örgütün yöneticilerinden Murat Karayılan, eylemsizliğin seçimlere kadar uzatılacağını açıklamıştı. Terör örgütünden dün yapılan açıklamada ise eylemsizlik sürecinin sona erdirildiği duyuruldu. Açıklamada AKP hükümetinin Kürt sorununun demokratik çözümü için ne ciddi bir fikir ne de ciddi bir uygulama ortaya koyduğu belirtilerek, “Sadece oyalama ve kandırma taktiğini yürütmüştür. Oysa Kürt sorunun çözümü için hem ulusal hem uluslararası koşullar oldukça elverişli hale gelmiştir. Ama AKP hükümetinin sahip olduğu zihniyet nedeniyle çözmeye yanaşmamış ve gerçek anlamda bir çözümü de düşünmediğini bu pratiğiyle ortaya koymuştur” denildi. Açıklamada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 21 Mart Nevruz sürecinde halkın geliştireceği kitlesel etkinliklere hükümetin yaklaşım politikasının önemli olacağı belirtildi. Bundan sonra örgütün operasyonlara kadar “daha etkili bir savunma” halinde olacağı, ancak operasyona çıkmayan güçlere karşı askeri eylemde bulunmayacağı vurgulandı. DEM RTAŞ: Bölge barut fıçısı gibi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Diyarbakır’da gerçekleştirilen MYK toplantısının ardından, basın toplantısı düzenledi. PKK’nin ‘eylemsizlik’ sürecini bitirme açıklamasını değerlendiren Demirtaş, süreci belirleyecek olanın hükümet olduğunu belirtti. Erdoğan’ın bu konuda ne düşündüğünü derhal açıklaması gerektiğini söyleyen Demirtaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Bölge şu anda barut fıçısıdır. Patlama noktasına gelmiş, kimse bunun farkında değil. Bu insanları yıllarca oyalayarak, hakaret ederek, kandırarak ‘açılım yapıyorum’ diyemezsiniz. Bu insanlar bir gün bir yerde kesintisiz isyana başlarsa kimse bunu durduramaz. Böyle bir patlama noktası biz görüyoruz. Ama bu nasıl bir toplumsal etki yaratır, doğruysa biz kaygıyla izliyoruz.” ‘Demokrasi mitingleri düzenleyeceğiz’ ANKARA / İZMİR (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geniş katılımlı bir demokrasi ve özgürlük mitingi düzenleyeceklerini açıkladı. İzmir ziyareti sırasında Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu gündemdeki konulara ilişkin şu mesajları verdi: HSYK atamaları: AKP’nin yargıyı ele geçirme planının bir parçası. Atamalarda kadınların az olması, AKP’nin kendi siyasal düşüncesine uygun atamalar yapıldığının göstergesi. Libya: Libya’ya karşı olası bir uluslararası müdahaleye Türkiye’nin dahil olması doğru olmaz. Devlet içinden bilgi geliyor: Değişik kanallardan bilgi akıyor bize. Dinlemeler konusu da bunların içinde. Devletin içinde çeşitli kademelerden bilgi aktaranlar oluyor. Bu bilgileri açıklarsak isimleri deşifre olur. Bir tane liste var dinlemelerle ilgili. Ama altı mühürlü değil. Nasıl açıklayacaksınız? Açıklasak diyecekler ki hayali listedir. Taşeronlaşmaya son verilecek: İşsizlik ve çiftçi mitinglerinin ardından şimdi sırada Gebze’de taşeronlaşmaya karşı miting var. Yaklaşık 2 milyon kişi kamuda taşeron çalıştırılıyor. Bunlar kamuda aracılar kaldırılarak doğrudan kadrolu çalıştırılacaklar. Demokrasi mitingi: Kampanyamızın üç önemli başlığı olacak. Ekonomi, demokrasi ve özgürlükler. Gebze mitinginden sonra demokrasi ve özgürlükler mitingi yapacağız. Torba yasa: Cumhurbaşkanı diğer yasalarda olduğu gibi torba yasayı da onayladı. Ama zaten görevi onaylamak. ilivri canlı yayımlansın Avrupa Birliği’nde ve Sosyalist Enternasyonal’de CHP’ye bakışın olumlu yönde değiştiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, yurtdışındaki partilerin CHP’yi AKP ve yandaşlarının anlatımıyla tanıdığını, ancak şimdi CHP’yi CHP’li S C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear