Catalog

C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Yazıişleri Müdürleri: Güray Öz (Sorumlu) Dış Haberler: Özgür UluMurat Ataş Miyase İlknur (Ek Yayınlar) soy Kültür: Celal Üster Spor: Arif Kızılyalın Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara BilgiBelge: Edibe Buğra Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), İbrahim Yıldız (Başkan Yardımcısı), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Emre Kongar, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Utku Çakırözer Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211, Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bülent Yener Satış: Fazilet Kuza Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.19 Güneş: 6.46 Öğle: 12.25 İkindi: 15.20 Akşam: 17.52 Yatsı: 19.11 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 20 ŞUBAT 2011 / IŞIL ÖZGENTÜRK Gelinlik siparişi katlandı 68’li Yıllar ve Masumiyet n yıldır, film atölyesi öğrencilerime ilk derste şöyle derim: “Hayat her zaman sanattan ileridedir. Sanatın bütün dallarının yaptığı, hayatın sunduğu hikâyeleri belli bir disiplin içinde, belli bir siyasal görüşle yoğurup yeniden bize göstermektir.” Oya’nın ve Melek’in (BaydarUlagay) büyük bir cesaretle Türkiye’yi ve kendilerini anlattıkları “Bir Dönem İki Kadın” adlı kitabı okurken, hayatın ne denli güçlü olduğuna bir kez daha inandım. Hiçbir kurmaca öykü, gerçek hayat hikâyelerinin önüne geçemez. Çünkü hayat binlerce bilinmeyeniyle daima bir öyküden, bir filmden daha etkileyicidir ve şaşırtıcıdır. Kitabı bir solukta okudum ve kitabı kapatıp kendi kendime sordum. “Işıl bu kitapta seni en çok ne etkiledi?” Uzun düşünmeden hemen yanıt verdim: Masumiyet. Gerçekten, inanılması güç 68 hikâyelerinin birbiri ardından anlatıldığı kitapta her iki kadının da anlattıklarında insanı acıtan bir masumiyet var. Belki de dönem gereği bir masumiyet bu. Hani bir cesaret edip ben de yaşadıklarımı anlatsam bu masumiyet duygusu beni de takip eder sanıyorum, o dönemi yaşamış bütün yüreği hâlâ genç ama saçları beyazlaşmış dostları da... Anlatılanlarda, dünyanın daha iyi, daha adil bir yer olacağına duyulan inanç öylesine canlı ki, dönemi yaşamamış birilerine “bunlar da amma safmış” dedirtebilir. Kendi kızım bile böyle düşünebilir, “çok safmışsınız”. Doğrudur ama bu ne biçim bir saflıkmış ki, bugün bile yakamızı bırakmıyor ve ne biçim bir masumiyetmiş ki, içimizden biri öldüğünde kendimizden bir parçayı gömdüğümüze hâlâ tüm yüreğimizle inanıyoruz. Kızlar beni ne kadar çok ağlattınız, hele o Deniz’lerin asıldığı bölüm üstüne konuştuklarınız, nasıl da canım yandı. Gerçekten haklısınız, “bir devrimci ölür bin tane doğar” sözüne öylesine yürekten bağlanmıştık ki, ölülerimizin yasını bile doğru dürüst tutamadık. Doğru dürüst ağlayamadık, sokaklara çıkıp bağıramadık. Sessizce, kimsesizce acımızı içi O mize gömdük. Hayret bir şey gene ağlayacağım. Oyacığım hani Aydın’la yakalanmadan önce içtiğiniz o güzelim konyak hikâyesine başladığında benim de aklıma hemen Arjantinli yönetmen Solanas’ın El Sur (Güney) filmindeki o dramatik sahne düştü. İşte hayatla sanatın buluşması bu olsa gerek. Orada da karıkoca evlerinin basılacağını bilirler ama teslim olmayacaklardır.. birlikte kadeh tokuşturup ellerinde silahlar askerleri beklerler. Melek senin Filistinli babalarına, onların seni sahiplenmesine, kaçak göçek yaşarken rastladığın sıradan insanların merhamet duygularına hayran kaldım. Hep birileri var, hiç ummadığımız zamanlarda bize dostlarımızdan, arkadaşlarımızdan daha yakın duran birileri... Sonra aşklar... Neyse ki, kadınlar 68’i anlatmaya başladılar ve aşk tüm parıltısıyla ortaya çıktı. Yeni kuşaklar neredeyse sürekli erkeklerden dinledikleri 68 hikâyelerine bakıp “Yahu bunlar politikadan başka hiçbir şeyle ilgilenmemişler” diyesi olmuşlardı. Yaşanan bütün ölümlere, bütün işkencelere, savrulmalara rağmen aşk da vardı, mizah da... Hayatı güzelleştirme isteği de... Bu kitabı yazarken Oya’nın da Melek’in de çok ağladıklarını, kendilerine çekinceler koyduklarını tahmin etmek zor değil. Ama Melek’in, Bora’nın ölümüyle geçirdiği sarsıntı, daha sonra yeniden Filistin’e gidip orada bir şehit ailesi mertebesine yükselmesi ve oralar, oralardaki dayanışma duygusu öylesine etkileyici ki, içimden “Tanrım” dedim, Melek yemesin içmesin bunu bir senaryo olarak yazsın, filmini çeksin diye düşündüm. Bizim şimdilerde böylesine birinci ağızdan anlatılmış gerçek hikâyelere ihtiyacımız var. Sadece bizim mi, hayır en çok yeni kuşakların, birçok filmde, romanda devrimciler gözü kara, katil ruhlu insanlar olarak çizildiler, o filmleri yapanlar, romanları yazanlar belki utanırlar. Sağ olun Oya, Melek... zmir rakip tanımıyor H CRAN ÖZDAMAR ZM R zmir, Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’yla Avrupa ve Arap ülkelerinde gelinlik sektöründe liderliğe oynuyor. Son 5 yıldır gerçekleştirilen ve her yıl büyüyen “IF Wedding zmir Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı”yla firmalar, siparişlere yetişebilmek amacıyla yatırımlara öncelik veriyor. Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Nedim Örün, “Fuarlar öncesinde yüzde 5 oranında ihracat yapan zmir, bugün bu oranı yüzde 30’a çıkardı” dedi. Nazar Moda Yönetim Kurulu Başkanı Levent Çakaloz, özellikle Arap ülkelerinden birçok firmayla görüştüklerini ve gelecek dönem için sipariş aldıklarını anlattı. ‘Ateş Kuşu’ Budapeşte’de M acar oyuncu ve koreograf Yvett Bozsik’in dans topluluğu başkent Budapeşte’de sunduğu “Ateş Kuşu” (Firebird) gösterisiyle sanatseverleri büyüledi. Rus ve Batı müziğini ustalıkla harmanlayan kompozitör gor Stravinski’nin (18821971) 1910 yılında bestelediği eserde Valencia James ve Tamas Vati’nin seksi dansı büyük alkış aldı. (AFP) Yılmaz, Türkiye’den kaçırılan eserlerin peşini bırakmıyor İz sürücü gibi Tarihi eserleri talan edilen 118 ülke olduğunu belirten Yaşar Yılmaz, aydınların özellikle kültürel ve tarihsel mirasa sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Yılmaz, 1925’te Sart harabelerinde yeniden kazı yapmak için başvuran ABD’ye, “3 yıl önce, 55 sandıkla kaçırdığınız eserleri geri getirin” şartı koşulduğuna dikkat çekti. METE KIZIK Ünlü manken Sema Şimşek’in de podyuma çıktığı IF Wedding dün sona erdi. (AA) isilozgenturk@gmail.com İZMİR Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin peşine düşerek iki yılda 40 bin kilometre yapan, 70 bin tarihi eseri fotoğraflayan 68 dönemi İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı İnşaat Mühendisi Yaşar Yılmaz, aydınları kültürel mirasa sahip çıkmaya çağırdı. Yılmaz, eserleri talan edilen ülkelerin de, eserlerini yeniden kazanmak için ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Konak Belediyesi’yle Cumali Seferis Gökyüzü Sanat ve Kültür Derneği tarafından düzenlenen “Kaçırılan Hazine lerimiz” konulu söyleşide konuşan Yılmaz, gezdiği müzelerden ayrılırken çok hüzünlendiğini anlattı. “Sanki bir parçam orada kalıyormuş gibi” diyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Londra British Museum’un girişinde, ağırlığı 8 ton olan bir Datça aslanı heykeli var. İngilizler bunu 1860’lı yıllarda bir zırhlıya koyup kaçırmışlar. Berlin’de Hitit dönemindeki 8 10 tonluk taşı kesip, 200300 kiloya indirip götürmüşler. Bazılarını da yüzeyden 1015 santimetre kazıyıp, L tipi kesip götürmüşler.” C MY B C MY B