01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 3 Bir milyon iyi insan aranıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kampanyalarla kan bağışı ihtiyacının ancak yüzde 60’ının karşılandığını 2011 yılı hedefinin ise 1 milyon 350 bin ünite olduğunu açıkladı. Bakan Akdağ, Türk Kızılayı’nın yürüttüğü “1 Milyon İyi İnsan Aranıyor” güvenli ve gönüllü kan bağışı davranış değişikliği kampanyası kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuştu. Kızılay’ın projesi öncesinde, 1 milyon 200 bin ünite olan ülkenin kan ihtiyacının ancak 300 bininin karşılanabildiğini anımsatan Akdağ, Kızılay’ın yürüttüğü çalışmalarla bugün artık kan bağışlarının bir milyon üniteyi geçtiğini anlattı. Akdağ, bunun ihtiyacın yüzde 60’ını karşıladığını, 2011 hedefinin ise 1 milyon 350 bin ünite olduğunu belirtti. Halkın duyarlılığının önem taşıdığını vurgulayan Akdağ, “Vatandaşlarımızı gönüllü, düzenli kan bağışçısı olmaya davet ediyorum” diye konuştu. Sokakta infaz AYDINLANMA EMRE KONGAR ‘Oda parfüm’lü kamera talimatıyla 15 KuAntalya Emniyeti’ninsavcılıkdinlemeilde gerçekleştirilen “3.Serlak” adı verilen yasadışı operasyonunda gözaltına alınan 62 kişiden 52’si talimatı ile serbest bırakıldı. best bırakılan zanlıların çoğunun kendilerini aldattığından şüphelendikleri eşlerini dinlettiği öne sürüldü. Zanlılarla birlikte ele geçirilen malzemeler basına gösterildi. Malzemeler arasında oda parfümü, gözlük, kol saati, müzikçalar, dijital masa saati görünümlü kamera ve dinleme cihazları dikkat çekti. (Fotoğraf: AA) GAZİANTEP (Cumhuriyet) Üniversite öğrencisi Pınar Türkmen (21), sokak ortasında kafasına tabancayla 3 el ateş edilerek öldürüldü. Gaziantep Üniversitesi Beden Eğitimi bölümü 4. sınıf öğrencisi Türkmen önceki gün saat 19.30 sıralarında Yeditepe Mahallesi 210 numaralı sokakta yürürken kimliği belirsiz bir kişinin saldırısına uğradı. Genç kızın başına 3 el ateş edilirken çevre sakinleri silah sesleriyle sokağa koştu. Türkmen’in vurulduktan yaklaşık 10 dakika sonra yaşamını yitirdiği belirlendi. Soruşturma sürüyor. Soner Yalçın ve Odatv Olayı Haksızlık ne kadar büyükse, bu haksızlıkları dile getirenlere karşı yapılan saldırılar da o kadar şiddetli oluyor! Bu aslında evrensel bir kural: İktidar sahipleri, iktidarlarını genişletmek ve derinleştirmek istediklerinde başvurdukları yöntemler tepki doğurdukça, baskılarını arttırır. Her baskı daha çok tepki doğurur. Daha çok tepki daha çok baskıya yol açar. Sonunda zulüm bütün topluma egemen olur! İşte demokrasi, laiklik ve hukuk devleti, bu baskıtepkibaskı sarmalı olmasın, yöneticiler zulüm yapmasın diye icat edilmiş kavramlardır. Soner Yalçın ve Odatv olayı münferit, tekil bir olay değildir. Tek başına ele alındığında olayın önemi ve anlamı iyice idrak edilemez. Odatv’ni basılması, dokümanlarına el konması, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Ayhan Bozkurt’un gözaltına alınması ve ilk üçünün tutuklanması, öncesi ve sonrası olan bir sürecin bir aşaması olarak görülüyor. İktidar sözcüleri ne yazık ki bu olayı bir “Men Dakka Dukka” anlayışı içinde, “Dün bana, bugün sana” yaklaşımı ile ele alıyor; bu yaklaşımın arkasının “Yarın yine bana” biçiminde gelmesine çanak tuttuklarını fark etmiyorlar. Oysa bugün yapılan haksızlıklar için geçmişte yapılanların gerekçe olarak kullanılması çok yanlıştır ve gelecekteki haksızlıklara da önceden ortam hazırlar. Soner Yalçın ve Odatv olayında iktidar da bazı medya mensupları da iyi bir sınav veremiyor. Konu, ya üç yıl önce başlamış olan “Ergenekon Terör Örgütü” davasına bağlanıyor ya da “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddialarına. Birtakım yazarlar ise Odatv’nin ya sert muhalefeti üzerinde duruyor ya da kendileri hakkında yaptığı haberleri anımsatarak “Oh olsun!” havasında “Üzülmedim” diyorlar. Ya Soner Yalçın kişisel olarak linç ediliyor ya da Odatv. Oysa olay, devam eden sürecin bir parçası olarak çok daha vahim. Şimdi bu süreci kısaca anımsayalım: 1) Siyasal iktidar sürekli olarak yüksek yargı organlarını eleştirmeye başladı. 2) Referandum yapıldı, siyasal iktidarın HSYK’yi ve yüksek yargıyı yeniden biçimlendirme önerileri kabul edildi. 3) Siyasal iktidar HSYK’yi yeniden biçimlendirdi. 4) HSYK, referandum öncesi “Aman dokunmayın, yargılama sürecine etkide bulunmayın” denilen bazı tasarrufları gerçekleştirdi, Silivri’de görülen davalarda tahliye kararı veren yargıçların yerlerini değiştirdi. 5) Silivri’deki davalarda daha önce tahliye edilenler de dahil olmak üzere yeni kitlesel subay tutuklamaları yapıldı. 6) Odatv basıldı, belgelere el kondu, sahibi ve çalışanları gözaltına alındı. 7) Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu tutuklandı. 8) Dört ay sonra genel seçimler yapılacak. Bu süreç çevresinde Soner Yalçın ve Odatv olayı Türkiye’de hem siyasal iktidaradalet ilişkilerini, hem siyasal iktidarın muhalif medyaya karşı tutumunu, hem iktidarın artık internet haber sitelerine de yöneldiğini, hem de belki en önemlisi, önümüzdeki genel seçimlerin güvenilirliğini gündeme getiriyor. Ana muhalefet partisinin, medyanın büyük bir bölümünün ve meslek kuruluşlarının, yapılan baskına ve tutuklamalara karşı tepkilerini bu bağlamda görmek gerek. Dış dünya da artık uyanmaya başlamış görünüyor: ABD’nin yeni Büyükelçisi Ricciardone’nin Odatv baskınına ilişkin olarak, “Bir yanda özgür basın deniyor bir yanda gazeteciler gözaltına alınıyor, biz bunu anlamıyoruz” demesi önemli. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley’in, Washington’daki basın toplantısında Büyükelçiye destek vererek, “Türkiye’de gazetecilere yönelik davranışlar konusundaki endişelerimizi Türk hükümetine ilettik” biçiminde konuşması belki daha da önemli. Bu arada The Economist dergisi de olayı şöyle yorumluyor: “Ülkenin en büyük medya holdingini dize getirmesinin ardından, hükümet, şimdi de başka muhalif sesleri hedef alıyor. Son kurban ise ordu yanlısı eğilime sahip internet haber sitesi Odatv oldu.” Yazımı bitirirken, nedense aklıma, aramızdan yeni ayrılan İsmail Gülgeç’in SAKSI KAFA MEDYA GAZETECİSİ DEVEKUŞU tiplemesi geldi! [email protected]; www.kongar.org Marmara depremi geliyorum demiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fransa’daki Grenoble Üniversitesi tarafından 1999’da 17 bin kişinin öldüğü Marmara depremiyle ilgili yapılan araştırma Science dergisinde yayımlandı. Araştırmada, sismik kayıtlarda depremden 45 dakika önce fay hattından ön sarsıntıların dalga dalga gelmeye başladığı, son 20 dakikada beş küçük sarsıntı olduğu tespit edildi. Ön sarsıntıların “Pdalgası” ve “Sdalgası” diye tabir edilen iki ayrı dalga biçiminde birbirlerini izledikleri ve bir Pdalgasını 2.4 saniye sonra, daha yüksek titreşim genişliğinde bir Sdalgasının izlediği görüldü. Genç kızın şüpheli ölümü ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Gelibolu ilçesinde, Eda D (17), bir apartmanın 2. katında pompalı tüfekle ağır yaralandı. Evdeki arkadaşlarının yardım talebi üzerine, yoldan geçen bir araca konularak hastaneye kaldırılan genç kız kurtarılamadı. Arkadaşları genç kızın pompalı tüfekle fotoğraf çektirirken tüfeğin ateş alması sonucu yaşamını yitirdiğini söyledi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear