23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2011 ÇARŞAMBA kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR ‘Katı sansüre geri adım’ Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Nadine Gordimer, Güney Afrika’daki ‘gizlilik’ yasa tasarısını eleştirdi Kültür Servisi Nobel Edebiyat Ödü tileri, geçen hafta yasa tasarısının Güney lü sahibi Güney Afrikalı yazar Nadine Afrika parlamentosundan geçtiği günü Gordimer, Güney Afrika hükümetinin “kara salı” olarak nitelemişlerdi. Yeni tasarı, içerdikleri bilyeni gizlilik yasası tasarıgiler kamu yararına olsa bisına sert bir dille karşı çıktı. Roman ve öykülerinin ? Gordimer, tasarı le yetkililer dışındaki kişilerin erişmesine izin verilmeyanı sıra, insan hakları koyasalaşacak olursa yen belgelerin yayımlanmanusundaki denemeleri ve eylemleriyle de tanınan basın ve yazarların sını yasaklıyor ve hükümetin her türden bilgiyi “gizli” Gordimer, tasarının yasaağır baskı altına olarak sınıflandırabilmesini laşması durumunda, gireceğini, tasarıyı olanaklı kılıyor. Tasarı ya“apartheid” (ırk ayrımı) salaşacak olursa, bu türden dönemindeki katı sansür hazırlayanların bilgileri açığa vuran herkes yönünde bir geri adım atılifade özgürlüğünü ya da yayımlayan gazeteci ve mış olacağını söyledi. devlet için bir yayın yönetmenleri 25 yıla “Başka Dünyalar” , kadar hapis cezasına çarptı“Yaşamaya Bak”, “Oğtehlike olarak rılabilecek. lumun Öyküsü”, “July’ın gördüklerini Güney Afrika’nın önde İnsanları” gibi yapıtları belirtti. Ünlü yazar, gelen aydınları, tasarıyı, hüdilimize de çevrilmiş olan kümetin kendisiyle ilgili yaGordimer, “Observer” gaiktidardaki Afrika zılıp çizilenleri denetim altına zetesinde yayımlanan maUlusal Kongresi almasının bir yolu olarak kalesinde, Güney Afrika’da partisiyle ilgili görüyorlar ve getirdiği koyıl sonuna kadar yasalaşşullar çok geniş kapsamlı ması beklenen tasarıda ifaolarak, “İnsanlar de özgürlüğünün devlet iktidara geldiler mi olduğu için edebiyat alanındaki ifade özgürlüğünü bile için bir tehlike olarak gökendilerini iktidara köstekleyebileceğini öne sürüldüğünü ileri sürdü. rüyorlar. getiren idealleri Ülkenin önde gelen yoGordimer da, basın özgürrumcuları, yayın yönetunutuyorlar” dedi. lüğüne saldırının aslında hermenleri ve muhalefet parkesin “öğrenme ve düşünme hakkı”na saldırı olduğunu, bunun da tüm yazarların yapıtlarını etkileyeceğini vurguladı. Yasanın yalnızca basını değil, şairler, romancılar ve oyun yazarlarının kurgusal karakterlerinin eylemleri ve düşüncelerini de baskı altında tutacağını belirtti. İktidardaki Afrika Ulusal Kongresi partisi ise “ülke casusların ve yabancı istilasının tehdidi altında olduğu için” bu tür yasaların gerekli olduğunu savunuyor. Devlet Güvenlik Bakanı Siyabonga Cwele de, yasa tasarısına karşı çıkanların “yabancı casusların yerel vekilleri” olduklarını söylüyor. Gordimer da, buna karşılık, “İnsanlar, iktidara geldiler mi, kendilerini iktidara getiren idealleri unutuyorlar” diyor. Yeni yasa tasarısına karşı çıkan Gordimer, “apartheid” döneminde, Siyahlara uygulanan baskılara karşı savaşım vermişti. Gordimer’ın üç kitabı ve Güney Afrikalı Siyah şairlerden derlediği şiir antolojisi ırkçı yönetim tarafından yasaklanmıştı. O günlerde, Beyazların yönetimince yasaklanan Güney Afrika Ulusal Kongresi partisi saflarında etkin eylemlerde bulunan Gordimer, 1990’da serbest bırakılan Nelson Mandela’nın görmek istediği ilk kişilerden biriydi. Salihli Şiir İkindileri Salihli’de 1985’ten bugüne süren bir şiir etkinliği var: Salihli Şiir İkindileri. Eski belediye başkanlarından Zafer Keskiner’in Şadan Gökovalı’nın danışmanlığında başlattığı bu etkinlikler günümüzde Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay ile Tuğrul Keskin yönetiminde sürdürülüyor. Günümüz dünyasının en uzun soluklu şiir şenliklerinden biri olma özelliğini de taşıyor. Geçen cumartesi günü 46’ncısı düzenlenen Şiir İkindileri’nde Dionysos ödülü Nihat Behram’a verildi. Nihat Behram, 1960’ların sonlarında başladığı şiir serüvenini günümüze dek aralıksız sürdürdü. Çıkış yıllarında 68 kuşağının tipik özelliklerini taşıyan şiirler yazdı. Kuşağının devrimci savaşını, dinamizmini, coşkusunu yansıtıyordu bu şiirler. Ozanlara çok yakışan yalın yürekli bir sesi vardı bu şiirin. Yoğun duygu dünyasını öfkesine de, sevincine de pay edebiliyor, daha iyi bir dünya için savaşımla yaşama sevincini ortak bir paydada birleştirebiliyordu. Nihat Behram şiirindeki bu temel çizgi günümüze dek değişmedi. Ne 12 Mart’ın tutukluluk dönemleri ne de 12 Eylül’ün yurttaşlıktan çıkarma sonucu on yedi yıllık zorunlu yurtdışı sürgünlüğü, bu çifte su verilen çeliği eğip bükemedi. Her koşulda yenilgiyi reddeden bir şiirin sürdürücüsü oldu. Salihli’de Nihat Behram’ı dinlerken içim direnen bir hayatın ve şiirin heyecanıyla doldu. Son yirmi yıldır şiirimizin genelinde görülen içe dönüşün, sönükleşme duygusunun bende yarattığı umutsuzluğun bir ölçüde de olsa kırıldığını hissettim. Şiirin ve hayatın direniş coşkusuyla kendini nasıl yeniden üretebileceğini görmekten sevinç duydum. OSMAN HAMDİ BEY KADIKÖY BELEDİYESİ’NİN DÜZENLEDİĞİ ETKİNLİKTE ANILACAK a ğ a b m ‘Kaplu ecisi’ Terbiy ılar Sanatç da n ’ ı ğ a k o S Kültür Servisi Ressam, arkeolog, Arkeoloji Müzesi ve Güzel Sanatlar Okulu’nun kurucusu olmasının yanı sıra, Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olan Osman Hamdi Bey, Kadıköy Bahariye Caddesi’ndeki Sanatçılar Sokağı’nda anılacak. 3 Aralık’ta saat 19.00’da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek etkinlik, Osman Hamdi Bey’in yaşamının anlatılacağı belgesel gösterimi ile başlayacak. Ardından gerçekleştirilecek söyleşide, Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilüfer Öndin ile “Kaplumbağa Terbiyecisi” adıyla Osman Hamdi Bey’in hayatını romanlaştıran Emre Caner birer konuşma yapacak. Kadıköy Belediyesi Sanatçılar Sokağı’nda, bundan sonra her ay bir etkinlik düzenlenecek. ŞAFAK PAVEY İRAN ANILARINI KİTAPLAŞTIRDI ‘Nereye m e s r e d Gi ü z ü y k ö G ’ r i d m i n Be Kültür Servisi Şafak Pavey’in İran’da kaldığı süre boyunca biriktirdiği anılarını kaleme aldığı “Nereye Gidersem Gökyüzü Benimdir” adlı kitabının tanıtımı Beşiktaş Kültür Merkezi’nde (BKM) yapıldı. Kırmızı Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım gününe aralarından Rakel Dink, Balçiçek İlter’in de olduğu pek çok dostu katıldı. Şafak Pavey, kitabı “Kendi çaresizlikleri ile yola çıkmış genç bir insani yardım görevlisinin görev yaptığı ülkenin çaresizlikleri ile baş etme hikâyesinin unutulmaması için, daha iyi yaşamak için kötüsünü inşa etmiş olanların pişmanlıklarını hatırlamak için, nereye giderse gökyüzünün sahibi olduğuna inanan kederli sürgünleri anmak için” yazdığını vurguluyor. Şu dünyadan geçerken, yalnızca suya, toprağa ve hayata taptım kulu olarak, şarkısı ruhumda alazlandıkça daha da yoğunlaştı yağan kara, tutan köke, öten kuşa inancım; narda saydım sevinci, taştan sordum direnci, döne döne aradım kendimi her tınıda Bu yılki etkinliklerde Rutkay Aziz’e de Dionysos Sanata Emek Ödülü verildi. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 1970’lerden günümüze ulaşan efsane serüveninin başrolündeki bu önemli tiyatro insanımız, son Antalya Film Festivali’ndeki muhalif tonlu konuşmasıyla halkımızın geniş bir kesiminin gönlüne bir damla su serpmişti. Rutkay Aziz, o konuşmasında sanatın “ülkenin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlü” olduğunu hatırlatırken günümüzün temel bir gerçeğini de Goethe’nin sözleriyle vurgulamıştı: “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.” ??? Salihli, bildiğiniz gibi antik çağdaki Lydia ülkesinin başkenti Sardes’in kurulduğu yer. Bozdağ’dan inen Paktolos Çayı’nın sürüklediği altınlar kenti zengin etmiş. Dünyanın ilk parası burada basılmış. Gediz Irmağı’nın suladığı verimli ova da doğa bereketini getirmiş. Salihli Belediyesi, Şiir İkindileri’nin yanı sıra kültür yayınlarıyla da bu zengin tarihsel geçmişine sahip çıkıyor. Bu yayınların sonuncusu Clive Foss’un “Bizans ve Türk Dönemlerinde Sardis”i (Çeviren: Çiğdem Önal Emiroğlu). Kitabın yazarının 1965’ten bu yana Sardis’teki araştırmalara katılan bir bilim adamı olması yapıtı daha da önemli kılıyor. 2. KAPADOKYA CAZ GÜNLERİ BUGÜN BAŞLIYOR Peri Bacaları’nda caz başkadır Kültür Servisi Geçen yıl ilki gerçekleştirilen, Kapadokya’nın doğası ile caz müziğini bir araya getiren Kapadokya Caz Günleri’nin ikincisi bugün başlıyor. Geçen sene olduğu gibi bu sene de bütün etkinlikler halka açık ve ücretsiz olacak. 4 Aralık’a kadar devam edecek Caz Günleri’nin açılış konseri, bugün Şenol Filiz ve Önder Focan’ın da üyesi olduğu Swing A La Turc tarafından Nevşehir Kapadokya Kültür Merkezi’nde saat 20.30’da gerçekleştirilecek. 2. Kapadokya Caz Günleri’ne katılacak sanatçılar arasında İmer Yahya Dai ÖZNUR GÜZEL KARASU İngiltere’deki eğitiminin ardından Almanya’da teorik araştırmalarına devam eden Dolanbay, Türkiye’deki ilk kişisel sergisiyle Pg Art Gallery’de izleyicilerin karşısında. “Heavy PaintingsBeyond Traces / Ağır Resimler İzlerin Ötesinde” başlıklı sergisi, uzun yıllardır üzerinde çalıştığı “Heavy Paintings”in bir devamı niteliğinde. Sergide sanatçının “Untitled Act” adlı performansları da tuvallerine eşlik ediyor. Eğitiminiz sırasında yaptığınız araştırmalar dikkat çekici. Bu araştırma sürecinde başladığınız “Heavy Paintings” adlı çalışmanızdan bahseder misiniz öncelikle? “Heavy Paintings” çağdaş sanatta günümüz resim estetiğini araştıran bir görsel dil çalışması. Bu çalışmayla çağdaş sanata yön veren dönemleri sanatçı, sanat ve yaşam üçleminde inceleyip, tarihsel değişimlere paralel ortaya çıkan sanat teorilerini, döneminin sanata etki eden faktörleriyle ilişkisel olarak araştırdım. Bu teorik çalışmaya bir anlamda eşlik eden “Berlin Diary / Berlin Günlüğü” serisi nasıl oluştu? İngiltere’de öğrencilik yıllarımda, yaygın görüş resim sanatının bitiyor Görsel dilin gücü Ali Dolanbay’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi 17 Aralık’a kadar Pg Art Gallery’de olduğuydu. Bu anlayışa tepkisel, 60’lar sonrası gelişen Alman sanatı öğelerini önemsemiş biri olarak, bir yıl boyunca Almanya’da “Yeni Alman Resmi ve Sosyal Politikayla İlişkisi” konulu bir araştırma yaptım. Bulgularımı resim pratiğine taşıyarak gerçekleştirdiğim bu seri de, Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesiyle olu şan yeniden yapılanmayı alegorik kodlamalarla irdeleyen bir resim pratiğinin başlangıcı. Şu anda da “Performative Journeys / Performatif Yolculuklar” serisi üzerine çalışıyor, çağdaş resim sanatının yeni estetik anlayışını da “performatif estetik” olarak tanımlıyorsunuz... Günümüz sanat pratiğinin, performatif öğeleriyle felsefenin önüne geçtiğini düşünüyorum. Günümüzde, felsefe hâlâ geleneksel yöntemlerle gerçekleri anlayıp yorumlamaya çalışırken birçok sanat pratiği olup bitenlere doğrudan etki ederek gerçek adına bir bütünün aktif parçası oluyor. “Performative Journeys” serisi resim sanatının çağımız estetiğini performatif zaman diliminde tekrarlanan “act / hareket” olgusu olarak betimliyor. Bu çalışma resimde alegoriyi, temsil ve öznelliği reddediyor, hikâye anlatmıyor, gerçeği yorumlamıyor, izleyicisinden de yorum talep etmiyor. Boyayla sürekli tekrarlanan act olgusu her marjinal zaman diliminde tuval üzerinde formlar oluşturuyor. Oluşan formlar ve sanatçının iç diyaloğu arasındaki karşılaşmalarla yaşanan tecrübe, resmetme sürecini yönlendiriyor. (Sergi 17 Aralık’a kadar Pg Art Gallery’de) Demirer Quartet & Ayşe Gencer, Onur Ataman Trio & Yahya Dai, Alp Ersönmez Yazısız, Ozan Musluoğlu Quartet & Meltem Ege ve Ülkü Sunat gibi isimler yer alıyor. Konserlerin yanı sıra sanatçılarla yapılacak söyleşilerle, dinleyiciler caz müziği hakkında bilgi ve fikir paylaşımında bulunma şansı yakalayacaklar. Caz günleri kapsamında ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik “Gençler İçin Caz” projesi de hayata geçirilecek. www.kapadokyacazgunleri.com 2 bin kişilik metro konseri Kültür Servisi Venezüella’da Simon Bolivar Orkestrası’nın da içinden çıktığı “El Sistema” bünyesindeki 23 müzik topluluğundaki 2 bin çocuk, farklı metro istasyonlarında eşzamanlı konser verdiler. Topluluk üyelerinden 10 yaşındaki Jose Cuevas, “bugün erken kalkıp buraya gelmiş olmaktan çok gururluyum” dedi. Gustavo Dudamel yönetimindeki orkestra, 1975’ten bu yana sosyal açıdan dezavantajlı çocuk ve gençleri klasik müzik eğitimi ile hayata kazandırmayı amaçlıyor. ARALIK AYINDA 95 YAPIM SAHNELENECEK DT sahnelerinde sekiz yeni oyun Kültür Servisi Devlet Tiyatroları aralık ayını sekizi yeni, 95 oyunla karşılıyor. 21 ildeki 44 yerleşik sahnesi ile 13’ü değişik turne sahnesinde sanatseverlerle buluşacak olan DT 799 kez perde açacak. Öne çıkan yeni oyunların arasında Antalya Devlet Tiyatrosu’nun Işıl Kasapoğlu rejisiyle sahneye koyduğu Haldun Taner’in “Eşeğin Gölgesi” ve Bursa Devlet Tiyatrosu’nun Ayşe Lebriz Berkem’in yöneteceği Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun C MY B C MY B “Tek Kişilik Yaşam” oyunu dikkat çekiyor. Sahnelenecek yabancı eserler arasında ise Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun Carsten Krüger Volker Ludwig’in yazdığı “Islık Sever Max”, Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun Eric Chappell’in “Herkes (mi) Hırsız?” ve Adana Devlet Tiyatrosu’nun Ephraim Kishon’un yazdığı “Karımla Evleniyorum (Nikâh Kâğıdı)” yer alıyor. Ayrıca Aytül Akal, Mavisel Yener ve Nilay Yılmaz’ın yazdığı, Tuna Öztunç’un yönettiği “Kırmızı Şemsiye” adlı oyun İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda, Tomris Çetinel’in yönettiği Tarık Buğra imzalı “İbiş’in Rüyası” Konya Devlet Tiyatrosu’nda ve Hasan Öztürk’ün “Kedi Göz Danışmanı” İzmir Devlet Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear