23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2011 CUMA 8 HABERLER Erdoğan ve Atalay hakkındaki gensoru görüşmeleri Meclis TV’nin yayında olmadığı bugün yapılacak AKP’den gensoru taktiği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında Alman vakıflarıyla, MHP’nin de Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında Van’daki deprem yardımlarıyla ilgili verdiği gensoru önergelerinin ön görüşmeleri, Meclis TV’nin yayında olmadığı bugün yapılacak. MHP de buna karşı gensorusunu çekmeye hazırlanıyor. AKP, Danışma Kurulu önerisi getirerek iki gensorunun da aynı gün yapılmasını istedi. Böylece her iki gensorunun birden bugün yapılması kararlaştırıldı. TRT’nin, Meclis TV yayının Meclis Genel Kurulu’nun normal çalışma süresi olan salı, çarşamba, perşembe günleri saat 19.00’a kadar yayımlama kararı, CHP’nin hakkında gensoru verdiği Başbakan Erdoğan’a da yarayacak. Başbakan Erdoğan’ın, “CHP’li bazı belediyelerin Alman vakıflarından kredi alarak terör örgütüne yardımda bulunduğuna” sözleriyle ilgili CHP’nin verdiği gensoru önergesinin ön görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda bunüne alıyorsunuz bunu. Sansür yapıyorsunuz. Sansürlüyorsunuz ama bunlardan kaçış yok. KHK ile Meclis’i bypass ettiniz. AKP milletvekilleri de devre dışı. Tam bir diktaya doğru gidiyorsunuz. Başbakan Ortadoğu’daki diktatörleri eleştirmeyi bıraksın, biz kendi içimize bakalım. Türkiye’deki diktayı konuşalım” dedi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise gensoruların cumaya alınmasına karşı çıkarken “Basının gözünden, milletin gözünden saklayarak gensoruyu cumaya almanın ne anlamı var. Gece başlayalım sabahlara kadar çalışalım. Ama gelin şu görüşmeleri toplumun gözünün önünden saklamayın, MHP’nin gensorusunu da cumaya aldınız. Biz gensoruyu çekeriz. Biz depremi toplumun gözünde canlı tutmak istiyoruz. Bu milletin gözü önünde tartışılsın, darağacı kurup kimseyi asmayacağız” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Bölünmeyi Önleyebilir Türkiye’nin İlk Akademisyen Cumhurbaşkanı Doç. Dr. Gül, Türkiye Bilimler Akademisi’nde (TÜBA) bölünmeyi önleyebilir. Önceki gün Londra’da konuşmanın sonunda, Akademi ile ilgili endişe dile getiren bir soruyu yanıtlarken “Akademi’ye dışarıdan aday gösterilmesi yeterlidir, bu görüşümü hükümetle paylaştım” dedi. Gül, böylece, doğrudan üye atamak yerine, YÖK / üniversitelerin ve TÜBİTAK’ın aday üye göstermesinin yeterli olacağı ve onlar arasında kesin üye seçiminin Akademi yönetimince yapılması görüşünü zımnen dile getirmiş oldu... Konuşmasına bakalım: “Bilim insanları ve sanatçılar bir ülkenin en değerli varlıklarıdır. Onlara her zaman değer verdiğimin bilinmesini isterim… TÜBA ile ilgili son dönemdeki sıkıntılar ortaya çıkınca TÜBA heyetiyle görüştüm. Kim olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun çok saygı duyulacak insanlar... TÜBA’nın mevcut yapısına ilaveten, toplam üyelerinin 3’te 1’ini üniversitelerin, 3’te 1’ini Bakanlar Kurulu’nun aday göstermesi planlandı… Üniversitelerin kendi içindeki kriterleri belli. Ben doğrusu yüksek seviyedeki bilim insanlarını aday göstermesinin yeterli olacağı kanaatindeyim. Bu fikirlerimi hem kendileriyle hem hükümetle paylaştım.” Bildiğiniz gibi Türkiye Bilimler Akademisi’ne üye atama yetkisinin TÜBİTAK ve YÖK aracılığıyla siyasi iktidara verilmesiyle, evrensel bir yanlış yapılmış ve Akademi’nin kendi üyelerini seçme yetkisi elinden alınmıştı. Bunun üzerine özerk ve özgür bir Akademi kurulması için TÜBA’dan 70 kadar bilim insanı istifa etti, yönetimin ve başka üyelerin de istifası gündeme geldi. Gül’ün önerisi uygulanırsa, Akademi’nin bölünmesi ve iki Akademi’nin ortaya çıkması önlenebilir. TÜBA yönetimi ve üye çoğunluğu, dışarıdan üye adayı gösterilebileceğini kabul ediyor; ancak kesin üye seçiminin Akademi tarafından yapılması gerektiği “evrensel” noktasında duruyor. ??? Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bakanlığının bütçesi görüşmelerindeki konuşmasında ise bu yolda umut vermedi ve sadece “Merak etmesinler, oraya siyasi müdahale yapmayacağız, atamaları yapınca göreceksiniz..” biçiminde konuştu. Bakan, önemli bir sorumlulukla karşı karşıya, bu durumda iki Akademi’nin ortaya çıkması kaçınılmaz gözüküyor. Bakanlığın bütçe görüşmelerinde CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, TÜBA’ya siyasi müdahale üzerine, Akademik özgürlüğü savunan bir konuşma yaptı. Bu arada, bakan, Akademi’ye sadece 2 yabancı üye seçildiğini söylüyor. Akademi’nin 2 değil 3 yabancı üyesi var: Prof. Dr. Carter Vaughn Findley, Prof. Dr. Gyorgy Hazai, Prof. Dr. Bernard Lewis. 4 yabancı üyesi daha vardı, ancak vefat ettiler: Prof. Dr. Hans Gueterbock, Prof. Dr. Andreas Tietze, Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann, Prof. Dr. Stanford Shaw. TÜBA yönetiminde bulunmuş üyeler diyor ki: “TÜBA ancak Türkiye’ye, Türklere önemli katkı yapmış yabancı bilim insanlarını şeref üyesi olarak seçebiliyor.” Yabancı üye seçimini daha geniş tutmalarında yasal bir engel mi var, bilmiyorum. Ama böyle bir kriter belirlemişler. Belki, bunun biraz ötesine çıkılabilir ve Türkiye bilimine önemli katkıları gündeme gelmiş yabancı insanları da gündemlerine alırlar. ??? 600 yıl önce, Bursalı matematikçi ve astronom Kadızade Rumi’nin, devlet yöneticilerinin bilime müdahaleleri karşısındaki tutumu örnek ve evrenseldir: Kadızade, Semerkant Medresesi’nin yöneticisidir. Aynı zamanda Devlet Başkanı Uluğ Bey’in de hocası. Uluğ Bey, bilime astronomiye de meraklıdır. Uluğ Bey, Kadızade’den habersiz, Medrese’nin öğretmenlerinden birini görevden alır. Kadızade bunu öğrenince, ders vermeyi bırakır, evine kapanır... Uluğ Bey bunu öğrenince hocasını evinde ziyaret eder ve nedenini sorar. Şu yanıtı alır: “Biz müderrisliği siyasi kişiler tarafından azli düşünülmeyen bir görev sanırdık. Halbuki, şimdi hüküm sahiplerinin tasarrufunda olduğunu gördük. Bu nedenle...” Uluğ Bey üzülür, öğretmeni eski görevine iade eder ve bir daha böyle bir müdahalede bulunmayacağına söz verir. Değerli bilim insanlarını küstürmeyelim! Sayın Gül’ün önerisi, sorunu çözecek niteliktedir. MHP gensorusuyu çekecek CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, dün bir grup milletvekiliyle TRT önünde basın açıklaması yaparak TRT’nin tutumunu eleştirdi. Gensoru görüşmelerinin Meclis TV’den yayımlanması gerektiğini belirten İnce, “TRT Genel Müdürü’nü, Meclis Başkanı’nı da uyarıyoruz. Halktan gizlemeyin, korkmayın, TRT’yi açın, halkın sesi çıksın, muhalefetin sesini kesmeyin” dedi. CHP milletvekillerinin yüzde 10’uyla TRT’yi taraflı yayın anlayışından dolayı uyarmaya geldiklerini belirten İnce, bir sonrakinde 100 milletvekiliyle gelerek yerleşke içine gireceklerini söyledi. (Fotoğraf: AADİLEK MERMER) CHP’DEN PROTESTO gün yapılacak. Ancak Meclis TV cuma günü yayın yapmadığı için tartışmalar ve muhalefetin eleştirilerini kamuoyu izleyemeyecek. AKP’nin, MHP’nin İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin ön görüşmelerini de aynı gün görüşecek olması MHP’de sıkıntı yarattı. AKP’nin iki gensorunun görüşmelerini bugüne alması TBMM Genel Kurulu’nda sansür eleştirisine neden oldu. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, iki gensorunun cuma gününe alınmasını eleştirirken “Nedir bu telaş? Neyi gizliyorsunuz? Cuma gü ŞÜPHELİ SOYGUN 3. BALYOZ DAVASI Adli Tıp: Örnekler çalınmadı İstanbul Haber Servisi Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu’nun Kimya İhtisas Daire Başkanlığı salı günü soyuldu. Geçen hafta cezaevinde hayatını kaybeden eski MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun vücudundan alınan kan, doku ve saç teli örneklerinin çalınmış veya dosyasının değiştirilmiş olabileceği iddia ediliyor. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ise Kimya İhtisas Dairesi’nde hırsızlık olayı yaşandığı yönündeki iddiaları doğruladı ancak Kozinoğlu’nun şüpheli ölümünü aydınlatacak örneklerin çalınmadığını ileri sürdü. Olayın ardından başlatılan operasyon kapsamında bir kişi gözaltına alındı. Takvim gazetesinin haberine göre kuruma gelen 30 yaşlarındaki bir kişi, “Burayı boşaltın, silikon sıkıp su sebili takacağım” dedi. Hiçbir engelleme ile karşılaşmadan güvenlikten geçen kimliği meçhul kişi, önce Kimya İhtisas Daire Başkanı Doç. Dr. Mahmut Aşırdizer’in odasına girdi. Sözkonusu kişimasa ve Aşırdizer’in ceketinin cebindeki cüzdan, cep telefonu gibi eşyalarını aldı. Ardından laboratuvara yöneldi. Aynı yöntemle personeli de dışarıya çıkardı. Ayrılırken masalardaki bazı eşyaları aldı. İddianamenin kabulüne itiraz İstanbul Haber Servisi 3. Balyoz davasında yargılanan sanıkların avukatlarından Mahir Işıkay, somut delil bulunmadığı ve dijital verilere dayandığı gerekçesiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “iddianamenin kabul kararına itiraz” dilekçesi verdi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önceki gün kabul edilen davanın sanıklarından Yüzbaşı Nail İlbey, Aziz Yılmaz ve Tuncay Küçük’ün avukatı Işıkay, dosyadaki dijital veriler hakkında eksik ve yanlış olduğunu belirtti. Işıkay, davaya dayanak olan Gölcük Donanma Komutanlığı’nda bulunan belgelerin sahte olduğunun Donanma Komutanlığı ve Askeri Savcılık tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkartıldığını savunarak dijital verilerin tek başına delil olarak değerlendirilemeyeceğini anımsattı. Arınç, Adnan Avuka’nın sergisini açtı Gazetemizin Mardin muhabiri Adnan Avuka’nın, “Hoşgörüler Diyarı Mardin” fotoğraf sergisi Bursa Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından açıldı. Arınç, “Avuka, çok başarılı bir gazeteci. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı. Sergiyi görmeye gelen bütün Bursalılar ilk fırsatta Mardin’i ziyaret etmeli” dedi. Avuka ise yıllardır Mardin’i tanıtmak için çalıştığını, fotoğraf sergisinde Mardin’deki güzellikleri göstermek istediğini belirtti. Balyoz sanığı Hâkim Albay Erdem ‘Böyle bir iddianameyi iade ederdim’ dedi ‘Deliller düzmece’ HATİCE TUNCER Örnekleri çalınmadı’ Hırsızlık iddialarını doğrulayan kurum, Kozinoğlu’nun ölümünü aydınlatacak örneklerin çalınmadığını açıkladı. Yapılan açıklamada, “Söz konusu materyaller, hırsızlık olayının gerçekleştiği ofis bölümünden ayrı, kart kontrollü, bağımsız ve başka bir kapı ile ayrılmış bulunan laboratuvar kısmında bulunmaktadır. Bu bölüme, yetkisi ve kartı olmayan hiçbir kimsenin girmesi mümkün değildir. Morg İhtisas Dairesi’nde her olgu için ayrıca ‘şahit numune’ alınmakta ve şifreli dolaplarda muhafaza edilmektedir. Kayıtlar incelenmiş ve buralara yetkisiz herhangi bir kişinin girmediği de tespit edilmiştir” denildi. Balyoz Harekât Planı davasında tutuklu sanık Hâkim Albay Ahmet Erdem, 1. sınıf hâkim olması nedeniyle kendisini yargılama yetkisinin Yargıtay’da olduğunu savundu. İddianamenin düzmece delillere dayandırıldığını savunan Erdem, “Yıllarca askeri hâkim olarak görev yaptım. Böyle bir iddianameyi getirseler hemen iade ederdim” dedi. 1. ve 2. Balyoz iddianame kapsamları birleştirilerek görülen 223 sanıklı davaya 1 buçuk aylık aradan sonra dün devam edildi. Davanın 50. duruşması gerçekleştirildi. Başkan Ömer Diken, Eskişehir’de emekli Albay Hakan Büyük’te bulunan belgelere dayanarak hazırlanan 2. iddianame sanıklarından Erdem’i savunmasın yapması için çağırdı. Erdem, “Cumhuriyet savcısı hakkımda tek bir dijital veriye dayanarak başkaca bir araştırma yapmadan ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldır ? 37 yıllık askerliğinin son 14 yılında askeri mahkeme başkanı görevinde bulunduğunu ve 1. sınıf hâkim olduğunu belirten Erdem, “Yıllardır oturduğum bu mahkeme kürsüsünden sanal iftiralar ile sanık sandalyesinde oturmak... Bu zulmü tarif için sözler yetersiz” dedi. mak’ suçundan cezalandırılmam talebiyle dava açmıştır. İsnat edilen suç tamamen dijital sahte bir word dosyasına ve kanaate dayandırılmıştır. Atılı suçla ilgili somut bir maddi delil dava dosyasında yer almamaktadır. İddia tamamen bir iftira niteliğinde ve asılsız olduğu gibi benim de böyle bir eyleme kişilik olarak katılmam ve karışmam mümkün olmadığından hakkımdaki suçlamaları reddediyorum” dedi. ğiştirerek istediği tarih ve saatte istediği kullanıcı adıyla belge üretebilir ve bu belgeleri flash diske aktarabilir. Şeref ve haysiyet kavramlarıyla tanışmamış haysiyet cellatları tarafından üretilen, hiçbir maddi delil içermeyen tamamen sahte verilere dayanarak estirilen dijital terör sonucu şüpheli sandalyesine oturtuldum.” 19 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Emniyeti’ne gönderilen ihbar içerekli eposta üzerine 20 Şubat’ta emekli albay tutuklu sanık Büyük’ün evinin arandığını, operasyonun başladığını belirten Erdem, şunları söyledi: “Biraz dikkat ve özen gösterildiğinde, ihbarcı ve mensubu olduğu iftira çetesi ortaya çıkarıla caktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal olarak karanlık güçler ce düzenlenmiş bir saldırı altında olduğu anlaşılmaktadır.” Tutuklu sanık emekli Orgeneral Bilgin Balanlı’ya “1. Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi ve Askeri Savcılığı’nda görevli hâkim ve askeri savcıların durumlarıyla ilgili bir belge gönderdiğinin” iddia edildiğine dikkat çeken Erdem, ağlamaklı bir sesle konuşarak “Hâkim Binbaşı Mustafa Aydın’a ‘Bana bir şey olursa eşim, çocuklarım sana emanet’ demiştim. Böyle şeyler söylediğim biriyle ilgili bilgi verdiğim iddia ediliyor” dedi. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’le birlikte süresinden önce emekliğini isteyen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Orgamiral Eşref Uğur Yiğit ve emekli Koramiral Atilla Kıyat da duruşmayı izledi. GENELKURMAY’DAN AÇIKLAMA Dijital sahte belge Oraj Harekât Planı’na ilişkin belgelerle suçlanan Erdem, şöyle devam etti: “Sahte bir dijital veri hazırlamak isteyen herkes bu iş için kullanılan bilgisayarların sistem saat ve tarihi ile kullanıcı isimlerini de Eşref Uğur Yiğit de izledi Bakıcı’ya soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, İnternet Andıcı davasında hakkında yakalama kararı bulunan ve yurtdışına kaçtığı belirtilen emekli Tümgeneral Mustafa Bakıcı hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı, dün yaptığı açıklamada, basında yer alan üç konuya açıklık getirdi. Son günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili konularda bazı medya organlarında çeşitli haberler yayımlandığı belirtilen açıklamada, komutanların Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan askeri ziyaret etmesine ilişkin “Hasdal’da tutuklu bulunan silah arkadaşlarımızı ziyaret; silah arkadaşlığı dayanışmasının, insani ve vicdani duyguların tezahür ettiği ve oldukça önemsediğimiz askeri savcılıktan müsaade alınarak ve cezaevi kurallarına uyularak bireysel olarak gönüllülük esasına göre yapılan bir faaliyettir” denildi. Açıklamada, emekli Tümgeneral Bakıcı ile ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı belirtildi. Genelkurmay, açıklamasında 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in isminin kışladan kaldırılması yönünde bir çalışmanın olmadığını da bildirdi. Balyoz kazanı Şüpheli gözaltında Öte yandan polis, şüphelinin kullandığı otomobilin plakasını tespit etti. Plakanın kiralık bir otomobile ait olduğunu belirleyen polis, aracın kiralandığı Avcılar’daki bir adrese operasyon düzenleyerek Cihan A. adına sahte kimlik düzenlemiş olan Gürsoy E’yi gözaltına aldı. Şüphelinin karıştığı bir hırsızlık olayından dolayı cezasını çektiği Sincan Açık Cezaevi’nden 22 gün önce izinli çıktığı ancak geri dönmediği öğrenildi. Ersanlı: Kolay bir zorbalık olmuş İstanbul Haber Servisi KCK operasyonları kapsamında 1 Kasım’da tutuklanan Prof. Büşra Ersanlı, 19 Kasım’da Marmara Üniversitesi’ndeki odasının duvarlarına tehdit mesajları yazılması olayıyla ilgili bir mektup yazdı. Ersanlı mek tubunda “ ‘Seni buraya sokmayız, arka daşların da savunmaktan vazgeçsin’ mesajıdır bu. Zaten bozuk olan kapım ve kilidimi kırmak çok kolay olmuştur. Kolay bir zorbalık olmuş yani! Ayıp etmişler, hatadan vazgeçsinler, ‘errorist’ olmasınlar!” ifadelerine yer verdi. Yurdakul’a sağlık tahliyesi istemi İstanbul Haber Servisi Odatv davasının tutuklu sanığı gazeteci Doğan Yurdakul’un avukatı, mahkemeye dilekçe vererek müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesini talep etti. Yurdakul’un avukatı Hüseyin Ersöz, dilekçesinde “Müvekkilimizin 65 yaşında olduğu göz önüne alındığında, cezaevi koşullarında, süregelen sağlık sorunlarının kontrol ve tedavisinin mümkün olmadığı ortadır” dedi. Dilekçede, Yurdakul’un uzun süredir kardiyolojik sorunlar yaşadığı ve felç riski taşıdığı kaydedildi. Silivri Cezaevi’nin yeri bilinmiyormuş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) klu CHP Milletvekili Melda Okur, 8 tutu ı kart am bayr e teciy gaze 2 ile kili milletve gönderdiğini, zarfların üzerine “Silivri k Cezaeviİstanbul” yazdığını belirtere iğigeld geri ların kart iği derd gön vekillere şu: ni söyledi. Onur, “Üzerindeki gerekçe oldu evi ceza a fazl İstanbul’da birden ğundan dolayı yerleri bilinmiyor” diye konuştu. CHP’li Onur, yaşanılan durumun u ancak “Levent Kırca skeçlerine” kon kıhak e rleşm habe k rtere beli olabileceğini nın ihlal edildiğini savundu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear