22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 KASIM 2011 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER MEB, ilköğretim okullarında öğrencilere ve öğretmenlere, ailede konuşulan dilden cezaevinde yatan olup olmadığına, psikolojik sorun bulunup bulunmadığına kadar birçok özel soru soruyor 7 Fişleme gibi anket MAHMUT LICALI Mırın Kırın Etmeden Erkekçe Konuşmalı Gerçek teşhisi, “Partimizin kurucusu Atatürk’ü soykırımcı ilan etmek istiyorlar” sözleriyle CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter koydu. Önceki gün Alanya’da “Türkiye sadece Dersim’i değil, İskilipli Atıf Hoca’yı da konuşmalı... Şüphesiz Atatürk hayattadır ve sorumlu bir hükümet vardır. İsmet Paşa da başvekildir. Dersim olayı, Osmanlı döneminde başlayan aşiret ayaklanmalarının nihayeti, 1937 ve 1938 yılları arasında CHP’nin iktidar olduğu tek parti döneminde bugün Tunceli olarak bildiğimiz Dersim’dedir.” Yukarıdaki açıklama Bülent Arınç’a ait. AKP’nin 2 numaralı isminin, Dersim olayları konusundaki görüşlerinde, “1” numaradan, başka bir deyişle patronundan küçük de olsa fark var. Erdoğan 74 yıl önce devlete yönelik ayaklanmaları bastırırken yapılmış bir Alevi katliamını gündeme getirip konuyu bugünkü CHP yönetiminden hesap sormaya indirgiyor. Yardımcısı ise aşiret ayaklanmalarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde feodalitenin başkaldırısı olarak başladığını anımsatarak söze giriyor. Ama sonunda her ikisi de olup bitenlerden Atatürk ve İnönü dönemlerini sorumlu göstermek istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü Başbakanı Sayın Erdoğan, sık sık devlet arşivlerini açmaktan söz etmekle kalmıyor... Karşıtlarını da o arşivleri irdelemeye adeta meydan okurcasına çağırıyor. Arşivler, bölgede feodaliteye dayanan Kürt kökenli “ağa”ları, İngiltere’nin yeni kurulan Cumhuriyete karşı nasıl kışkırttığını; altın, para ve silah yardımı yaptığını da yazar. Dahası ünlü İngiliz casusu Lawrence’nin de özel olarak bölgede çalıştığı bilinir. Şeyh giysileri içindeki Lawrence, göğsüne yerleştirdiği pil destekli bir ampullü cihazla zavallı bölge halkına, kendisini peygamberimizin elçisi olarak anlatırken göğsündeki cihazı kullanarak vücudunun nurla aydınlandığını söylermiş. Bu “miş”li anlatım o başkaldırılarda cepheden cepheye koşmaktan yorgun düşmüş genç zabitlerimizden merhum eniştem Edip Tokalp’indir. Eşkıyaya esir düşen Mülazım (teğmen) Edip, ayakları başına bağlanarak bir tepeden aşağıya yuvarlanarak yok edilmek istenirken Kürt kadınları tarafından kurtarılmış ve kaçması sağlanmıştır. Cumhuriyetimizin 61’inci Başbakanı Sayın Erdoğan’a anlatmaya çalıştığım, yeni kurulmakta olan devletin dış düşmanlara karşı yorulmuş olan silahlı kuvvetlerinin o yorgun anında bile başkaldırılarla uğraşmak ve dolayısıyla sorumlu görülenlerin istiklal mahkemelerinde yargılanmasını sağlamak olduğudur. Bugün 88 yaşında olan devleti yıkmak isteyenlerin bulunduğunu ileri sürerek Silivri’de oluşturduğu özel yetkili mahkemelerde ‘Ergenekon’ ya da ‘Balyoz’ davalarının sanıklarını dört yıldan bu yana tutuklu olarak yargılatmakta olan bir hükümetin 1925’lere,1937 ve 1938’lere kadar uzanarak eski defterleri aramasının anlamı nedir? “Tarihimizle yüzleşmek, hesaplaşmak” diyor iktidar partililer. O hesabı ararken de kendi başöğretmenleri merhum Necip Fazıl Kısakürek’in yazdıklarına dayanmak istiyorlar. Sözünü ettikleri “Üstat” “Kaldırımlar” ya da “Sakarya” şiirleriyle edebiyatımızın altın sayfalarında yer alan şair Kısakürek değildir . “Büyük Doğu” adı altında Cumhuriyete karşı başkaldırının altyapısını işleyen ve partileşmeyi amaçlayan bir cemiyetin kurucu reisidir. “Üstat”ın talih oyunlarına fena halde zaafı vardır ve dolayısıyla sık sık Beyoğlu’nda görülmesi o dönemde bile muarızlarınca kullanılmak istenmiştir. Cumhuriyetin ilk atılımlarından birisi olan ve Atatürk’ün de pay sahipleri arasında bulunduğu, daha sonra o payları vasiyetiyle CHP’ye devrettiği Türkiye İş Bankası’nda müfettişlik de yapan Kısakürek, böylelikle tek parti döneminin ekmeğini yiyenler arasına da adını yazdırmıştır. Çok partili döneme geçildikten sonra bu ad yazdırma olayını unutmak için olmalı şairi, Büyük Doğu dergisini çıkartırken özelikle “sağır” diye adlandırmaktan zevk aldığı İsmet Paşa’ya hücum eden yayınlarla görürüz. Başbakan’ın İsmet İnönü düşmanlığı denebilecek tutumunda, İkinci Dünya Savaşı sırasında Cumhurbaşkanı olan ve ülkesini o savaşa sokmamak amacıyla uykusuz geceler geçiren dönemin Milli Şef’i İsmet Paşa’nın ilk sıralarda yer almasında Kısakürek’in etkisi çoktur. Necip Fazıl, 1960’ta Uşak İstasyonu’nda başına taş atılan Garp Cephesi Komutanı İnönü için, Büyük Doğu’da “Leşini yerde sürükleyecek gülleden ne haber” diyen bir başyazıya da imzasını atmış, bu tür yazıları nedeniyle CHP ve İsmet İnönü tarafından açılan davaların mahkumiyetle sonuçlanma aşamasında, davacıların avukatı olan bu satırların yazarına mahkeme koridorunda aynen “Ben bu para karşılığında yapmak zorunda olduğum servisten pişmanım. Lütfen İlhami Sançar Bey’e de söyleyin. Davalardan vazgeçilsin” demiştir. Kısakürek’e dönemin hükümeti tarafından örtülü ödenekten ödenen paralar ve dergiye verdirilen devlet bankaları reklamlarının belgeleri de devlet arşivinde, yani Başbakan’ın elinin altında olmalıdır. Sayın Erdoğan İkinci Dünya Savaşı sırasında silah altına alınan askerin kışlalara sığmadığı için sınır bölgelerindeki kasaba ve kent camilerimizde konaklamasını da anlayamaz. “Camileri ahır yaptılar” diye CHP’yi eleştirir. Oysa o camilerde ezan okunmasının, Hitler Almanyası ve Sovyet Rusya askerlerinin çizmelerinin topraklarımızı çiğnemekten kaçınmalarının İsmet Paşa’nın dâhiyane politikası sayesinde olduğunu da bilmezden gelir! 27 Mayıs darbecilerinin çıkarttığı basın suçlarına af kanunuyla kamu davaları düşmüştü. İnönü de şahsi davalarından vazgeçti ve Kısakürek ile CHP arasındaki husumet öylelikle kapandı. Anlaşılan Başbakan bu defteri açarak gündemi değiştirmeyi kendi açısından yararlı görüyor. Tabii benim anlattıklarımı bilmesine yaşı el vermediği için olmalı. Umarım bu hızlı tarih dersi, bundan sonraki konuşmalarını etkiler. Atatürk ve İnönü için Cumhuriyetimizin tek parti dönemi için bir Cumhuriyet hükümeti başbakanına hiç yakışmayan sözlerden alıkonur. Erkekçe konuşmak varken mırın kırın etmenin ne gereği var? ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Aşamalı Devamsızlık Yönetimi (ADEY) kapsamında tüm ilköğretim okullarında gerçekleştirdiği ankette öğrenciler ve veliler hakkında pek çok kişisel ve özel bilgi talep ediliyor. Pedagojik açıdan tartışmalı soruların yer aldığı anketin bir bölümü doğrudan öğrenciler tarafından, bir bölümü öğrenciler ile yaptığı görüşmelerin ardından öğretmenler tarafından yanıtlanıyor. 30 Kasım 2011’e kadar tüm ilköğretim okullarında yapılacak anketteki sorulara veliler tepki gösterirken öğretmenler de anketteki pek çok sorunun öğrencilere yöneltilemeyecek sorular olduğunu belirtiyor. İlköğretim birinci kademeye yönelik anketin düzenlenen “Risk Değerlendirme Formu” adlı ilk bölümünde öğretmenler, öğrencilere “Ailenin sana kötü davrandığını düşündüğün olur mu?”, “Ailen tarafından dışlandığını hisseder misin?”, “Ailen sana önem veriyor mu?” “Fiziksel kavgalar aileniz içinde ne sıklıkta çıkar?”, “Evinizde ne sıklıkta bir küslük veya tartışma yaşanır?” gibi ailenin özel yaşamına ilişkin sorular yöneltiliyor. Öğrencilerin söz konusu soruların tamamına doğrudan yanıt vermesi isteniyor. Bir ayda 5 bin artçı VAN (Cumhuriyet) Van’da önceki gece 02.48’de merkez üssü Van Gölü olan 4.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem, yerin 5 kilometre derinliğinde meydana geldi. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), 23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin ardından 1 aylık sürede 5 bin 205 artçı deprem meydana geldiğini belirtti. Yapılan açıklamada, “Bu deprem aktivitesinin sayısının azalarak devam edeceği tahmin edilmektedir. AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı’nca çözümü yapılan artçı şoklardan 3 bin 329 adedi 2 ile 3 arasında, 1670 adedi 3 ile 4 arasında, 152 adedi 4 ile 5 arasında, 11 adedi 5 ile 6 arasında hesaplanmıştır” denildi. Sarıgül öğretmenevi yaptıracak VAN (Cumhuriyet) Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Van İl Afet Acil Durum Müdürlüğü binasına gelerek, Vali Münir Karaloğlu’nu makamında ziyaret etti. Ziyaretin ardından Şişli Belediyesi’nin yaptıracağı “Van Şişli Öğretmenevi” protokolü için imza töreni düzenlendi. Vali Münir Karaloğlu, törende, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü bu yıl buruk kutladıklarını belirterek, “50 öğretmenimiz enkazdan kurtuldu, halen tedavisi devam edenlere acil şifalar diliyoruz” dedi. Şişli Belediye Başkanı Sarıgül ise “Çok kısa süre içerisinde depreme dayanıklı, Türkiye’nin en güzel öğretmenler evini, Van’a kazandırmayı arzu ediyoruz. Burada yapacağımız öğretmenevi, gerçekten 5 yıldızlı oteli aratmayacak” diye konuştu. Feodalitenin ağaları ve İngiltere Öğretmene ayrı form Türkçeden farklı dil sorusu Anketin Genel Riskleri Değerlendirme bölümünde de yöneltilen sorular arasında öğretmenler öğrenciler hakkında “Dil sorunu var mı?” sorusuna yanıt verirken “Evde konuşulan dil Türkçeden farklıysa ve Türkçeyi yeteri düzeyde anlamıyor ya da kendisini Türkçe yeterince ifade edemiyorsa dil sorunu olabilir” açıklaması yapılıyor. Öğretmenler anket kapsamında öğrencilerin alkollü içki ve sigara kullanıp kullanmadığı; kullanıyorsa ne sıklıkla kullandıklarını da yanıtlıyor. Ankette öğrencilerin kiminle yaşadığı, yaşadığı evin kime ait olduğu ve kaç oda olduğu, kim tarafından büyütüldüğü, kiminle yaşadığı gibi sorular da yer alıyor. Öğretmenlerin veliler ile yaptığı görüşmelere dayanarak yanıtlaması istenilen sorularda ailenin özel yaşamı, kişisel ve özel bilgilere ilişkin pek çok soru yer alıyor. Soruların öğretmenin gözlemine dayanarak yanıtlaması talep ediliyor. Özel riskler başlığı altında öğretmenler öğrenciler hakkında şu soruları yanıtlıyor: ? Aile içinde travmatik bir yaşantı oldu mu? ? Ebeveynlerden birinde tanı konulmuş psikiyatrik bir sorun var mı? ? Ailede çocuktan başka bir çocuk ihmal ve istismar mağduru mu? ? Sosyal hizmetler bakımı altında ya da adalet sistemi içinde olan ailenin diğer bir çocuğu var mı? (Çocuk dışında, ailede başka bir çocuğun yetiştirme yurdunda kalması ya da cezaevinde/ıslah evinde olması ya da geçmişte kalmış olması.) ? Çocuğun ebeveynleri ya da başkaları tarafından fiziksel istismara uğradığına dair bulgular var mı? Başbakan’ın başöğretmeni Vanlı aileye listede adınız yok denildi, tesisten çıkarıldı. Yanlış fark edilince 22 kişiye bir oda ve altı ranza verildi Bürokrasi içerde Bir yanda Van’da yaşamını yitiren öğretmenlerin acısı, bir yanda atanamayan öğretmenlerin çilesi... Buruk kutlama Haber Merkezi 24 Kasım Öğretmenler Günü, Van’da meydana gelen deprem felaketinde yaşamını yitiren 75 öğretmen dolayısıyla buruk kutlandı. ? VAN Öğretmenler Günü dolayısıyla, Van Valiliği önündeki Atatürk anıtında tören düzenlendi. Öğretmenler Erciş’te, Öğretmenler Günü’nü gözyaşlarıyla karşıladı. Erciş Kaymakamlık binası önünde tören düzenlendi. Kaymakam Ramazan Fani’nin konuşma yapmadığı törenin ardından ilçe mezarlığına gidilerek öğretmen mezarları ziyaret edildi. Deprem sırasında hayatını kaybeden 30 yaşındaki Kenan Halifoğlu’nun babası Seracettin Halifoğlu, “Oğlum üniversiteyi yeni bitirdi. Atama bekliyordu. Enkaz altında kalarak yaşama veda etti” dedi. Van Öğretmenler Derneği (VÖDER), hayatını kaybeden 75 öğretmen anısına mevlit okuttu. aile dışarda ABİDİN YAĞMUR ek ödeme verilirken öğretmen ve diğer eğitimbilim çalışanlarının yok sayıldığını ve kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapıldığını belirtti. ? İZMİR Tireli öğretmenler, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde ağızlarına taktıkları siyah bantla “öğretmenlik haklarını” istedi. Tekel işçilerine destek amacıyla yaptıkları yürüyüşün ardından geçen yıl haklarında dava açılan ve 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü hâkim karşısında kutlayan öğretmenlerden 24’ü hakkında, iki ay önce yaptıkları basın açıklaması nedeniyle soruşturma başlatılmıştı. Tire’de İstasyon Alanı’ndan Cumhuriyet Alanı’na dek slogansız taşıdıkları dövizlerle yürüyen öğretmenler, haklarında açılan soruşturmaların geri çekilmesi gerektiğini vurguladılar. MERSİN Van’da yerel bir radyo istasyonunu işleten Yavuz Görentaş, ailesi ve akrabalarıyla birlikte Van Valiliği’ne başvurarak başka bir şehre naklini talep etti. Van Valiliği, Görentaş’ın akrabalarından oluşan 6 aileyi Mersin’in Erdemli ilçesindeki Alata Bahçe Kültürleri Enstitüsü’nün sosyal tesislerine yönlendirdi. Görentaş ailesi kendi olanaklarıyla Mersin’e ulaştı, sosyal tesislere yerleştirildi. Aile tesislerde 10 gün boyunca kaldı, fakat 22 Kasım sabahı saat 06.00 sıralarında tesislere gelen Erdemli Kaymakamlığı görevlileri, Görentaş ailesinin adının kendilerine verilen listede olmadığını, ailenin tesisten çıkması gerektiğini bildirdi. Görentaş, Van Valiliği ve İl Afet Yönetim Müdürlüğü tarafından hazırlanan listelerde adlarının olduğunu belgeledi, ancak kaymakamlık yetkilileri “Bize gelen otobüs listesinde adınız yok” diyerek direndi. Ailesiyle birlikte dışarda kalan Yavuz Gönentaş Mersin Valiliği’ne başvurdu. Görentaş, “Bizi ‘listede adınız yok’ diye tesisten attılar, ama vali yardımcısındaki listede adımız vardı. Sayın vali önce il afet müdürlüğünü aradı, listeyi güncelledi, sonra da ‘Kaymakamlığı arayın’ dedi. Sorunumuzu çözecek diye düşünürken bana ‘Senin sosyal güvencen varmış, o nedenle tesise alınmamışsın’ dedi. Van’daki devlet memurlarının çoğu Erzurum’daki tesislere yerleştirildi. Bunları anlattım, sonunda bizi Silifke ilçesinde bir tesise yönlendirdiler. Bir oda, 6 ranza. Klima yok, ısıtma yok, buzdolabı yok. Sadece benim ailemden 4 öğrencimiz var. Biz orada nasıl kalalım. Düştük bir bürokrasi çarkının içine” dedi. Hiçbir gelirlerinin olmadığını söyleyen Görentaş, Erdemli Kaymakamı İbrahim Özefe’ye de tepki göstererek “Biz 22 kişi vicdansızca sokağa atıldık” dedi. Ömer Dinçer başkanlığında, 81 ilden gelen temsilci öğretmenlerin ve bakanlık bürokratlarının bulunduğu heyet dün 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti. Eğitimİş üyesi öğretmenler ise bakanlığın önünde basın açıklaması yaptı. Eğitimİş Genel Başkanı Veli Demir, hükümetin eşit işe eşit ücret adıyla yaptığı düzenlemeyle daha üst düzey yöneticilere ? ANKARA Milli Eğitim Bakanı Cenazeyi karıştırmışlar VAN (Cumhuriyet) Van’ı 7.2 ile vuran depremin ardından haber alınamayan öğretmen Dursun Demir’in öldüğü belirlendi. Demir’in cenazesinin Yüksekova’daki bir cenazeyle karıştığı anlaşıldı. Öğretmenler Günü’nde oğullarının ölüm haberini alan aile ise yasa boğuldu. Demir’in ablası Kezban Aslan, kardeşinin öldüğünü depremde ölenlerin fotoğraflarını teşhis ederek öğrendiklerini bildirdi. Aslan, “Er C MY B C MY B ciş Savcılığı’yla temasa geçtik. Erciş Devlet Hastanesi’nde İsa Tekin’e ait olduğu belirlenen sahipsiz bir ceset vardı. O cesedin ailesinin yanlışlıkla Dursun’un cesedini götürdüklerini belirledik. O aile de kardeşimin cesedini Yüksekova’da toprağa vermiş. Her ihtimale karşı DNA sonuçlarına göre hareket edeceğiz” dedi. Aslan, kardeşini Ankara’da toprağa vereceklerini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear