13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2011 CUMA 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara Y 9 6 8 10 12 9 8 6 7 7 10 8 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B Y Y B Y Y B Y B B S S Y 3 4 2 16 15 15 9 13 8 6 3 4 0 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki K Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin B Budapeşte Y Madrid Y Viyana B 2 1 0 10 6 10 13 8 9 4 6 12 4 Belgrad B 9 Sofya B 2 Roma Y 16 Atina Y 13 Zürih Y 9 Moskova PB 7 Aşkabat PB 7 Taşkent B 7 Baku B 9 Bişkek B 3 Tiflis Y 6 Kahire PB 18 Şam Y 13 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun batısı yağışlı geçecek. Yağışlar; genellikle yağmur ve sağanak, Karadeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun güney ve doğusu ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısında karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Ülkemizin iç ve doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayı görülecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Ocak GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK olanların tahliyesini sağlayan yasayı, sonuçlarını bile bile AKP hükümeti bir kez daha neden ertelemedi? Hazırcevap Adalet Bakanı Sadullah Ergin; “Bunun ardı gelmezdi” diyor. Oysa Bakan’ın açıklamaları, hükümetin önceden gereken önlemleri almadığına ilişkin kimi eleştirilerin üstünü örtmüyor. Örtmüyor; çünkü bugün tartışılan konuyu icat eden AKP! 2004 yılında AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın görüşülmekte olan yasaya “kanunda görülen tutukluluk süresi iki katına çıkarılır” diye verdiği önerge kabul ediliyor. Bozdağ’ın önergesi görüşülüp kabul edilirken o sırada AKP Grup Başkanvekili, bugün Adalet Bakanı Sadullah Ergin; 10 yıla çıkarılan tutukluluk süresinin davaları onanmamış olanları salıvereceğini bugün olduğu gibi o gün de biliyor ve… …2011’in ilk gününe kadar ufacık bir çabayla, örneğin “tutukluluk süresini iki katına çıkaran” fıkranın iptal edildiğini içeren ve toplum vicdanını yaralayan tahliyeleri önleyecek bir maddelik bir yasayı TBMM’ye göndermiyor. Acaba neden? Unutkanlık mı? Ya da tahliye rezaletinin kaynağının AKP olduğunun ortaya çıkmasından kaygılandı da gereken yasal önlemi almadı mı? Her olasılık bir yana, AKP dışında bir suçlu aramaktı amaçları. Bir günah keçisi! Medya korosunun da katılımıyla buldular da: Yargıtay! Lakin hükümetin tahliyeleri sağlayan 102. maddeyi bir kez daha ertelememesindeki neden, üstelik Adalet Bakanı’nın açıklamalarıyla birden ortaya çıkıverdi. AKP, yıllardır yüksek yargı organlarını kendi anlayışı doğrultusunda biçimlendirmek istiyor. Bu amaçla 12 Eylül referandumundan geçirdiği anayasa maddeleri ile Anayasa Mahkemesi’nin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bünyesini, üye sayısını arttırarak kendine uygun biçimde değiştirdi. Yıllardır Yargıtay yasasını değiştiremediler. Şimdi yarattıkları fırsatla sıra Yargıtay’da bünye değişikliğine geldi. Bu amacı gerçekleştirmeyi önceden planladıkları anlaşılıyor. Hükümet, yapacağı bünye değişikliğini kamuoyunun sindirmesini sağlamak için toplum vicdanını yaralayan tahliye olaylarını kullanıyor. Bir diğer gerekçesi arşivlerde bekleyen, raflarda tozlanan on binlerce dosyayı göstererek Yargıtay’ı “rahatlatmak”! Davaların süratle ele alınıp karara bağlanması, hükümetin yapmak istediği bünye değişikliğine bir başka gerekçe. Bir yandan da önemli dosyalara öncelik vermiyor diye suçladığı Yargıtay’ı “kurtarmak” için: Ne yapmak gerek, çare nedir? “Yargıtay’a takviye” adını verdiği “çareyi” Bakan Ergin açıkladı: Yargıtay’ın ağır yükünü hafifletmek, Yargıtay’a 80 yeni üye ile yeni daireler eklemek! Hükümet Yargıtay’ın ağır yükünü hafifleteceği, yüksek yargıyı rahatlatacağı havası basarak nasıl bir yasa hazırlayacak? Anayasa Mahkemesi’nin, HSYK’nin bünyesini kendi hesaplarına göre nasıl değiştirdiyse.. aynı yöntemi Yargıtay’a, hatta ola ki Danıştay’a da uygulamaya girişecek. Bu arada ikide bir partilere dava açıp kapanmalarına neden olan Yargıtay Başsavcılığı’nın görevini de kısıtlamayı veya parti kapatma davalarının Anayasa Mahkemesi’nde değil, Yargıtay’da görülmesinin önünü açmayı da gündeme getirebilir. Ağızlarından eksik olmayan yargı reformunu böylece tamamlayacaklar: AKP sever, AKP’ye manen bağlı bir Yargıtay yaratarak! Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, dairelerin arttırılmasına karşı. “Yargıtay’da dosyaların öne çekilmesine direniş var” diyen Bakan Ergin’i yanıtlarken; “Böyle şey olmaz. Bakan Yargıtay’ın nasıl çalıştığının farkında değil” diyor. Siz, biz, onlar… AKP’nin ne yapmak istediğinin acaba farkında mı? Gazetemiz saflarına katılarak bize büyük güç katan Bekir Coşkun’un son kitabı “Başın Öne Eğilmesin” kitapçı raflarında yerini aldı. ‘Cumhuriyet Kadınlarına’ ithaf ettiği kitabında Hürriyet ve Habertürk gazetelerinden ayrılış süreçleri ve Cumhuriyet’e katılış öyküsünü anlatırken aslında Türkiye’nin yaşamakta olduğu endişe verici dönüşümü kaleme almış Bekir Ağabey. Kendi deyişiyle, “Bu kitap; Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin teokratik devlete dönüşmesinin... Dini sermaye yapmış siyasetçiler ve Cumhuriyet’ten intikam almak isteyen tarikatların elinde çağdaşlık yolundan sapma öyküsünün küçük bir parçası...” Kitapta neler yok ki? AKP iktidarının tasfiyesini istediği yazarlar listesi, baskılar karşısında “Boynumuza boğma teli geçirdiler” deme noktasına gelen medya patronları, Hürriyet’ten çıkarılışı için “İlk sarı inek verilmişti” benzetmesini yaptığı kader arkadaşı Emin Çölaşan ile muziplik dolu dostlukları, Hürriyet’ten istifa edeceğini yazısının başlığından anlayan Müjdat Gezen’in önsezisi, Umreden dönen Ertuğrul Özkök’ü lüks balıkçı yerine gözden ırak bir köfteciye ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Başın Öne Eğilmesin götürme niyetinin komik gerekçesi, gazete yöneticilerinin “Aman dokunma” diye uyardıkları ‘Kayserili’, ‘Manisalı’ ve ‘Rizeli’nin kimlikleri... Daha neler neler... Aşçı kılığında çıktığı Habertürk reklam filminin ardından, çok sevdiği eşi Andree Hanım’dan yediği fırçayı; yazı işlerinde ‘Defile’ olarak değişen yazısının muhteşem başlığını; kovulduğunda kendisini ilk arayan siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği ve daha sonra da yerine getirdiği sözün ne olduğunu merak edenler... Mutlaka okumalı bu kitabı. Kâh Ankara, kâh Cunda’da, bazen de otobüslerin arka koltuklarında geçen kitabında öyle şeyler anlatılıyor öyle kahramanlar yaratıyor ki Bekir Ağabey... İlkokulu altı ayrı okulda bitirmesinin şaşırtıcı nedenini; gazetecilik aşkıyla yanarken bir gazeteden ilk kovuluşunu ve birkaç saat sonra yeniden kadroya alınışının trajikomik hikâyesini; okurların tshirt yaptırdığı yazısına aynı gazetedeki türbanlı köşe yazarının gösterdiği tepkiyi; kovulduğunu öğrendiği şehirlerarası otobüste, yanına gelerek ağlamaklı biçimde “Başın öne eğilmesin” diyen adını bile bilmediği Cumhuriyet kadınını; “Bu da geçer” diyerek teselli etmeye çalışan Ege köylüsü Hayrettin’i; reklam filmi için Cunda’da bir aşağı bir yukarı birlikte koştuğu sevgili köpekleri Postal’ı; sokak kedisi Mişa ile ortak yazgılarını... Ve tüm bunlar yaşanırken Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu o sarsıcı türbülansı; Ergenekon, Balyoz, askeri şura ve referandum süreçlerinin Türkiye’yi ve Türk basınını nasıl yakından etkilediğini anlatıyor bir bir... Son bölümde ise aldığı davet üzerine Cumhuriyet ailesine katılışını yazmış: “Burada patron yok... Beni kimse kovamaz... Ne ihale ne istihkak, Özgürlüğü için verdiği diyet farklıydı bu gazetenin: O diyet binaya girince tokat gibi çarpıyor insanın yüzüne; salonların ve koridorların duvarlarında sorgulara bedeni dayanamayan İlhan Selçuk’un, bombalarla öldürülen iki yiğit gazeteci, Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın... Hapisteki Mustafa Balbay’ın fotoğrafları var... Gidenler gitmişti yurt sevdası uğruna, kalanlar Cumhuriyet’i yayımlamaya ve yaşatmaya çalışıyor” Hoş geldin Bekir Ağabey. Gelişinle bu onurlu yükü artık birlikte omuzlayacağız... Kitabında da yazdığın gibi, “Çocuklarımızın, mutsuz bir toplumun endişekorkuyoklukyoksulluk içinde yaşayan bireyleri olmaması; ‘egemenliközgürlükdemokrasiçağdaş toplumçağdaş insan’ denildiği zaman boyunlarını bükmemesi; cemaatlerin, tarikatların devleti ele geçirdiği bir geri toplumun utancını yaşamaması” için... “Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti’ne ‘erken yıkıldı’ denmemesi” için... Tüm bunlar için... Başın öne eğilmesin. BALYOZ DAVASI Yüce Divan talepleri reddedildi HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Balyoz Güvenlik Harekât Planı davasında eski Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Oramiral Özden Örnek, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına’nın Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanma talepleri reddedildi. Heyet, davanın askeri mahkemeye gönderilmesi yönündeki istekleri de dünkü reddi hâkim talebini de kabul etmedi. İddianamenin CMK gereği tam olarak okunmasını kararlaştıran mahkemenin isteği üzerine TRT Genel Müdürlüğü tarafından iki spiker görevlendirildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Cezaevi bitişiğindeki salonda görülen davanın dünkü 3. duruşmasına 181 sanık katıldı. Avukatı aracılığıyla heyete sağlık raporu gönderen eski İstanbul 1. Ordu Komutanı Ergin Saygun’un da aralarında bulunduğu 14 kişi duruşmaya katılmadı. Davaya müdahil olmak üzere dilekçe veren ÖzgürDer yöneticileri Rıdvan Kaya ile Hamza Türkmen de duruşmada hazır bulundu. Yargıda atama dalgası 410 hâkim ve savcının görev yeri değişti. Balyoz davasında 21 sanığın tahliyesine karar veren hâkim Kuban Eskişehir’e atandı. Yargıtay’da 20 savcı görevlendirildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), CMY 102. madde kapsamında yaşanan tahliyeler nedeniyle iktidarın hedefi haline gelen Yargıtay’a, aralarında Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Cıvgın ile adalet müfettişlerinin de yer aldığı 20 ismi cumhuriyet savcısı olarak atadı. Balyoz davasında 21 sanığın tahliyesine karar veren Özel Yetkili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Oktay Kuban ise Eskişehir Hâkimliği’ne getirildi. HSYK, son kararnamesiyle adli yargıda görev yapan 410 hâkim ve cumhuriyet savcısının görev yerini değiştirdi. Kararnameye göre, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimi Oktay Kuban Eskişehir hâkimliğine, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Topuz Bolu Hâkimliği’ne, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hâkimi Mehmet Faik Saban Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na atandı. Saban, Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon davasında tahliyesine karar veren isimdi. Hâkim Oktay Kuban’ın ise görev yeri değişikliği talebinde bulunduğu ve kendi isteği doğrultusunda atmasının yapıldığı savunuldu. Ahmet Karaca Diyarbakır’a Cumhuriyet Başsavcıvekili olarak atandı. Bakanlık tetkik hâkimi İsa Fidan da Samsun Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne getirildi. Temizöz duruşmaya getirildi Faili meçhul cinayetlere ilişkin Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan emekli Albay Cemal Temizöz, dün ilk kez duruşmaya getirildi. Mahkeme üyelerinin reddinin reddedilmesine yönelik itirazın İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini belirten Mahkeme Başkanı Ömer Diken, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin heyetin ara kararlarını açıkladı. Davanın askeri mahkemeye gönderilmesi yönündeki istekleri de reddeden heyet, Fırtına ve Örnek’in görevlerine ilişkin suçlarda Yüce Divan’da yargılanabileceklerini, bu davadaki suçun devletin güvenliğine ilişkin olduğunu belirterek Yüce Divan talebini de kabul etmedi. Sanık Levent Erkek’in avukatı Yılmaz Yazıcıoğlu, Davanın Beşiktaş’taki adliye yerine Silivri’de, cezaevinden ayrı bir girişi olsa da cezaevindeki binaya taşınmasının “olağanüstü bir yargılama yapıldığını” gösterdiğini anlattı. Yazıcıoğlu “Tarafsız ve bağımsız yargılama yapacağına ilişkin kuşkum nedeniyle heyeti reddediyorum” dedi. Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, reddi hâkim talebini reddetti. Tenzili rütbeler YARSAV’ın listesinden HSYK üyeliği seçimlerine katılan Adli Sicil Genel Müdür Yardımcısı Orhan Sungur Kadıköy Cumhuriyet savcılığına, YARSAV üyesi İstanbul Başsavcı Vekili Metin Şentürk da Kocaeli Savcılığı’na tenzili rütbe ile atandı. Adli Sicil İstatistik Genel Müdürü Yardımcısı Abdullah Çelik ise Mersin’e “düz savcı” olarak gitti. Yargıtay Tetkik Hâkimliği’ne 8 isim getirilirken, bu görevi yürüten 13 hâkim başka yere atandı. Çeşitli yerlerde görev yapan 20 ismin de Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’na ataması gerçekleştirildi. Atanan başsavcı vekilleri Ankara’da Eşref Bitlis ve Turgut Özal’ın ölümleriyle ilgili soruşturmaları yürüten özel yetkili cumhuriyet savcısı Hüseyin Görüşen ile KPSS’de kopya iddialarını araştıran Cumhuriyet savcısı Şadan Sakınan terfi ettirilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili oldu. Yine düz savcı olarak görev yapan Murat Esen Ankara’ya, Muzaffer Sayın Malatya’ya, Gürhan Aktaş Kahramanmaraş’a, Orhan Kapıcı Bakırköy’e, İddianamenin 123 sayfası okundu Duruşma savcısı Savaş Kırbaş’ın isteği üzerine, iddianamenin TRT spikerlerince okunmasına karar verildi. Kırbaş’ın talebini kabul eden mahkeme heyeti, TRT İstanbul Müdürlüğü’ne yazı yazdı. TRT İstanbul Müdürlüğü de İstanbul Radyosu’nda 20 yıla aşkın süredir spikerlik yapan Hakan Kıra ile TRT İstanbul televizyonunda spikerlik yapan Ömer Ersöz’ü iddianameyi okumaları için görevlendirdi. Mahkemede, yeminli olarak göreve başlayan spikerlerin, iddianamenin okunması tamamlanana dek röportaj vermeleri yasaklandı. İddianame 123. sayfanın sonuna kadar okunurken dava bugüne ertelendi. MAHKEMEDEKİ TRT SPİKERLERİ RTÜK YASASI MECLİS’TE Cindoruk: Yassıada gibi ALİ AÇAR CD FOTOĞRAFLARI VERİLMEDİ Erdoğan’a yayın durdurma yetkisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis’te kabul edilen Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Yasa Tasarısı’nın 1. bölümüne göre, milli güvenliği açıkça gerektirdği hallerde başbakan veya görevlendireceği bir bakan geçici yayın yasağı getirebilecek. Yayın durdurma kararına karşı Danıştay’da dava açılabilecek. TBMM’de “temel yasa” olarak görüşülen Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Yasa Tasarısı’nın birinci bölümü kabul edildi. Tasarının kabul edilen maddesine göre, milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde veya kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu durumlarda başbakan veya görevlendireceği bakan, geçici yayın yasağı getirebilecek. Yayın durdurma kararına karşı Danıştay’da iptal davası açılabilecek. Düzenlemeye göre siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, dernekler, vakıflar ve bunların ortak oldukları şirketlere yayın lisansı verilemeyecek. Bir medya kuruluşunda toplam yabancı sermaye payı ödenmiş sermayenin yüzde 50’sini geçemeyecek. Hasta tutuklular için özgürlük çağrısı İstanbul Haber Servisi Çok sayıda demokratik kitle örgütü ve sendika temsilcileri, Adli Tıp Kurumu (AKT) önünde bir araya gelerek hasta tutuklu ve hükümlülere özgürlük çağrısı yaptı. Açıklamada, “AKP iktidarının çifte standartı uzun tutukluluk nedeniyle tahliyelerde görülmüştür. Devrimci tutsakların tahliye olmaları engellenirken, Hizbullahçılar birer birer tahliye edilmiştir” denildi. Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD), Tutuklu Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUAD), Devrimci Alevi Komitesi, KESK İstanbul Şubeler Platformu, Emek ve Özgürlük Cephesi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Divriği Kültür Derneği, Halk Cephesi, Kaldıraç, Artı İvme Dergisi, Kaldıraç ve Partizan’ın düzenlediği, eylemde “Bekir Şahin serbest bırakılsın”, “Adli Tıp bir suç örgütüdür”, “Cezaevlerinde son 10 yılda 1659, 8 ayda ise 154 tutsak katledildi” döviz ve pankartları açıldı. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Balyoz davasının dünkü duruşmasında iddianamenin TRT spikerleri tarafından okunmasını Yassıada duruşmalarına benzetti. 1960 yılında Yassıada’da görülen “Yassıada Davası”nı avukat unvanıyla takip eden Hüsamettin Cindoruk, “O dönem de bütün okuma işlemlerini radyo spikerleri yaptı. O bir ihtilal mahkemesi idi. O zaman bile mahkemenin spor salonunda görülmesi hukuka aykırıydı” dedi. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarını da Yassıada uygulaması olarak niteleyen Cindoruk şöyle konuştu: “Mahkeme 80 km. yürütülmüştür. Mahkemenin yeri Beşiktaştır. Bu mahkemelerin adalet sarayında görülmesi gerekir. Bu uygulama ancak demir perde ülkelerinde olur. Bu AB uyum yasalarınada aykırı. AİHM bu davayı temelden bozar. Orada mahkemedeki savcıları ve hâkimleri kınıyorum. Yasaya aykırılıkları gidermek için kurulmuş mahkeme yasaya aykırılığın simgesi haline gelmiştir.” Avukat Ülgen’den çarpıcı açıklamalar Balyoz davasında eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, duraşma salonunun olduğu binanın önünde yaptığı açıklamada, savcılığa verilen 19 CD’nin fotoğrafının mahkeme tarafından kendilerine verilmemesini eleştirerek “Bu fotoğraflar bize verilsin ki buna göre savunmamızı yapalım. Ama mahkeme bu fotoğrafların verilmesini reddetti. Dünyada bir fotoğrafın savunma avukatlarından gizlendiği görülmüş şey değil. Birkez daha mahkemeye başvurarak bu CD’lerin fotoğraflarının ve imajlarının bize verilmesinin mantığını anlatacağız” dedi. Bu fotoğraflarla gerçek ve sahte CD’lerin karşılaştırmasının sağlanabileceğini savunan avukat Ülgen, “19 CD’den 3’ü sahte, diğerleri doğru. Sahte CD’lerin diğerleriyle karşılaştırılması için bütününün fotoğrafı olacak ki o fotoğraflardaki CD’lerdeki silsileleri takip edebilelim, yazıları takip edelim, numaraları takip edelim ve şimdi size söyleyemeyeceğim şeyler var. Savunma makamı bunları incelemek ve irdelemek durumunda” diye konuştu. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear