23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2010 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Cemaat, CHP, Diğerleri - Alo Baykal Bey, Pensilvanya’dan, Fethullah Hocaefendi adına arıyorum... - Buyrun ben Deniz Baykal.. - Şu kaset olayıyla ilgili... Mahrem konularınıza girildiği için Hocaefendi de çok üzüntülü.. ‘Bunu bizimkiler mi yaptı, bir araştırın..’ talimatı üzerine baktık, bu olayda bizimkilerin bir dahli yoktur, bunu özellikle bilginize sunuyoruz... - Teşekkür ederim, bu açıklamanız içimi rahatlattı, sizin yapmadığınıza güveniyorum.. vb... İşte buna benzer bir konuşma geçti “Pensilvanya” ile Baykal arasında. Baykal ve CHP’liler çok hassaslar Pensilvanya konusunda!.. “Biz yapmadık” deyince, inanıyorlar. Benzer hassasiyeti Kılıçdaroğlu’nda da görüyoruz sanki. Çoook dikkatli! “Mezarda yatanları bile kaldırıp gidip evet oyu verin, denildiği zaman güvenim sarsılır” noktasında duruyor! Peki, ya o lafı etmeseydi?! Diyelim ki bu bir politik yanıt. Ama CHP’nin cemaat konusunda belirgin ve saydam bir politikası olmadığının da göstergesi!.. Politik berraksızlık şu demektir: Ürkütmeyelim, karşımıza da almayalım, ne olur ne olmaz, gelecek seçimlerde bize de destek çıkabilirler... Bu bir hayaldir! Cemaat iktidara tırmanmış, dişlerini tırnaklarını iktidara, devlete ve ana kurumlarına geçirmişken ve kene gibi yapışmışken... Kendisinin yerine iktidara gelmek isteyene destek mi verecek?! Kaset olayı Fethullahçıların veya iktidarın, kimin işi olduğu hiç önemli değil... Cemaatin hanesinde yüzlerce olay var! Adamlar iktidardalar, polisteler, yargıdalar, eğitimdeler, ordudalar... Ve iktidar ortağı ve iktidarla el ele, defter dürmekle, bertaraf etmekle meşguller.. Karşılarında kimler varsa! Önce büyük güçleri... Oradan, piramidin aşağılarına doğru iniyorlar... (*) Cemaat ne zaman CHP’ye yanaşır? Gücü büyüdüğünde ve iktidara gelebileceği anlaşıldığında! (Artık öyle bir olasılık ortaya çıkabilirse!) O zaman cemaat yelyepelek CHP’ye yanaşır! Neden? Çünkü amacı, o güne kadar ulaşmış olduğu bütün pozisyonlarını korumaktır! Cemaatin yükseliş stratejisini yazdım, ama kimse anlamamış! Türkiye’nin gerçekleri tartışma beyninin kısırlığına hayret ediyorum! Ama ülkenin bu duruma itilmesine baktıkça da hiç şaşırmıyorum! Cemaatin, Fethullah Gülen’in bütün hayatı, iktidarlara yaltaklıkla geçmiştir! Hangi siyasi (ve askeri!) güçte yükselme ve iktidara gelme şansı varsa, oraya destek çıktı cemaat! Ana sloganının “hoşgörü” olması rastlantı değildir! Hoşgörü, ama kendisine hoşgörü! Bu hoşgörü seline kapılan aptallarla dolu ortalık, ve aralarında bir zamanların Kemalistleri de vardır! 12 Eylül askeri darbecilerinin baş destekçisidir Fethullah! Evren’e cennette yer ayırmıştır! Bugün de ipini çekenler safındadır! Ecevit’e destek de çıktı, çünkü Ecevit iktidara gelmektedir o günlerde! Cemaat, iktidar destekçiliği ile büyüdü! Böylece her iktidar altında bir dokunulmazlık kazandı... Bugün cemaat iktidardadır! Öyle, böyle veya şöyle! Bu bakımdan artık maskesini indirmiştir ve kimseye de “amanin” demesine ihtiyacı yoktur! Dahası, amanin, senden yanayım dediklerinin defterini dürmekle meşguller! Bir hedefleri de MHP’dir şimdilerde! Önce kendi yakınlarındakileri yutuyorlar ve yutacaklar! Tıpkı bir karadelik gibi! (*) Veee Bekir Coşkun’u bertaraf ettiler! Habertürk’ün yayın yönetmeninden tutun sahibine kadar hepsi, Bekir’in atılmaması için son derece çaba sarfettiyse eğer, demek gazetenin esas patronu iktidar, yani Erdoğan, Gül, Egemen Bağış veya Fethullah gibiler... Turgay Ciner de emanetçi patron! “Ya iktidar yoluna girersin ya da malını mülkünü kediye yüklersin” tehdidi varsa, esas patron iktidar demektir! Gerisi fasa fiso! Basın üzerinde iktidar zulmünün bakalım hangi örneklerini daha göreceğiz. Bekir Coşkun’un bertaraf edilmesi, iktidarın “demokrat” sahtekârlığı ardında sakladığı açık faşist yüzünün dışa vurumudur! Ve bu iktidarın safında yer tutan sosyalist liboşların, Ahmet İnsel’lerin de, bu faşizmle ortaklığıdır!.. Bekir, “kovulmayacak yerine” gelmelidir... BARKIN ŞIK ANKARA - Komutanõ olduğu Deniz Harp Okulu’na yapõlan saldõrõlar sõrasõnda kendisine sahip çõkõlmadõğõ gerekçesiyle istifa eden Tuğ- amiral Türker Ertürk, Cumhuriyet’e çarpõcõ açõklamalarda bulundu. Cemaatin TSK içinde uzantõlarõ ve imamlarõ olduğunu; bunlarõn bil- gi sõzdõrdõğõnõ söyleyen Ertürk, Türkiye’nin transformasyona uğratõlmaya çalõşõldõğõnõ kay- detti. Ertürk, Deniz Kuvvetleri Komutanlõğõ’na yapõlan operasyonun diğer kuvvetlere de sõçra- yacağõnõ belirtirken, “Teknolojiye sorgula- madan, tedbirini almadan geçtik, fecaat bil- gileri buradan verdik” dedi. Telefon dinle- meleri nedeniyle insanlarõn paranoyaklaştõğõnõ ifade eden Ertürk, “Resmi telefonlarda bize ko- ta tanınır. Eskiden kotalar yetmezdi. Şimdi dörtte biri bile doldurulmuyor” diye konuş- tu. Ertürk, istifa etmesinin ardõndan Cumhu- riyet’e verdiği röportajda, Deniz Kuvvetleri Ko- mutanlõğõ’nõn en önemli eğitim kuruluşu olan Deniz Harp Okulu Komutanlõğõ’nda 2008 - 2010 yõllarõ arasõnda yaşadõklarõnõ anlattõ. Başõndan geçenleri kitaplaştõracağõnõ da ifade eden Er- türk’ün değerlendirmeleri şöyle: Görüntüleri cemaat uçuruyor: 11 Ağustos 2008’de Deniz Harp Okulu’ndaki görevime başladõm. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanõ Oramiral Metin Ataç, ‘Türker se- ni ateşin ortasına gönderiyorum’ dedi. Gö- reve başladõktan sonra saldõrõlar artarak devam etti. Nisan 2009’dan sonra konsantrasyon kuv- vetlendi. ‘Bu okulda fuhuş yapılıyor, ibadet yasak, dindarlığa izin verilmiyor, Alevi ya- pılanması var, eşcinseller var’ şeklinde sal- dõrõlar oldu. Bir öğrenci, ziyaretçi salonunda, dõ- şarõdan gelen bir kõz arkadaşõnõn elini tutunca bile bu görüntüler hemen okul dõşõna uçurula- rak, exagere (abartma) ediliyor. ‘Bu okulda ah- laksızlık yapılıyor, bu okulda götüren götü- rene’ diye yayõn yapõlõyor. Cemaat uçuruyor. İçeride uzantõlar var. Kimin olduğuna anlama- nõza imkân yok. Uzun süredir yatõrõm yapõlõyor bu işe. Her seviyede var uzantõlar. Bunlar ge- nelde, disiplinsiz, çalõşma performansõ düşük in- sanlar değil. Belki benim bile en gözde suba- yõmdõr, astsubayõmdõr. Öğrencilerimi sorgulatmadım: 32 öğrencimi imzasõz ihbar mektubu ile ‘eşcinsel’ diye ihbar ettiler. Deniz Kuvvetleri Komutan- lõğõ’ndan bir heyet geldi. ‘Bu öğrencileri sor- gulayacağız’ dediler. Böyle bir iddia ile sizi sor- gulasalar, ‘Sizin kuruma güveniniz kalır mı? Motivasyonunuz kalır mı’ diye sordum. ‘Ben bunu yaptırmam, uygun değil’ dedim. O dönemin Eğitim Öğretim Komutanõ Kadir Sağdıç’õ aradõm. ‘Komutanım, bu çocukların ruhlarında onarılmaz yaralar bırakırız. Bu 20 sene sonra subayken, komutanken tesir eder’ dedim. ‘Türker haklısın’ dedi. Metin Ataç’tan onay aldõ, heyeti bir şey yaptõrmadan geri gönderdik. Bu olay çok kõsõtlõ personel ara- sõnda döndü ama bu bilgi de basõna sõzdõ. Hak- kõnda iddia bulunan öğrencileri daha sonra ken- di kurduğum bir heyetle ben 25 saat aralõksõz sorguladõm. Sorgularõ ses kaydõna aldõrdõm. Da- ha sonra deşifre etirmek için. Bu ses dosyala- rõ da dõşarõ çõktõ. Çok kõsõtlõ tutmama rağmen. Bulamadõm kim? Komutan, ‘Bul’ diyor bula- mõyorum. İçerden bilgi verildi mi bunu bulmanõz çok zor. İhbar mektuplarõ ile ilgili bir dosya oluş- turdum, Kuzey Deniz Askeri Mahkemesi’nde dava açtõm, mart ayõnda. Savcõ, herkesi tek tek soruşturdu. Çocuklarõ GATA’ya sevk ettiler. Hepsi, ‘görevini yapabilir’ diye rapor aldõ. Kötü çıkmaz bunlardan: 28 Şubat ön- cesinde 6 kişi attõm ben. Birisi elektronik ast- subayõ, takdirname vermişim 1 ay önce. En gü- vendiğim adam. Yõkõldõm ben bu adam çõkõn- ca. ‘Bize bir gün emir gelecek bu gemiler bu- radan kalkmayacak’ diye ifade verdi. Gözüm kapalõ güvendiğim bir çocuk. Kötü asla bula- mazsõnõz. Bunlarõn arasõndan çõkmaz. 1977 - 78 yõllarõ, bizim okuldan ilmi yetersizlikten atõlan Arman Yavaşoğlu isimli bir arkadaşõmõz var. Okuldan atõldõ İTÜ’ye girdi. Bizden ayrõlamõ- yor tabii. Bir gün Kadõköy’de buluştuk. Türker dedi: ‘Bir dergi var üniversitede dağıtıyor- lar. Derginin adı Sızıntı. Bunu Fethullah Gülen çıkarıyor’ dedi. Ben ilk defa adõnõ o za- man duyuyorum. ‘25 - 30 yıl sonra iktidara ge- leceğiz diyorlar’ dedi. ‘Yok artık’ dedim. Dosya tutanla bir tutulmamalıy- dım: Ben savaşõyorum. Elimde kõlõç cephe- deyim. İsabet alõyor muyum, alõyorum. Belki hatalar da yapõyorum. Ama ben kendimi şöy- le düşünüyorum; 1571 İnebahtõ Deniz Savaşõ, 20 bin şehit veriyoruz. Sõkõ bir dayak yiyoruz. Geriye kalanlarõ Uluç Ali Paşa kurtararak İs- tanbul’a getiriyor. Sarõ Selim padişah, Sokul- lu Sadrazam, onlarõn takdirine mazhar oluyor. Ben de savaştan çõkmõştõm. Ben de muzaffer de- ğildim ben de isabet almõştõm ama elimde kõ- lõç savaşõyordum. Dosya tutanla bir tutulma- malõydõm. Terfi önemli değil. Önemli olan amir- lerin tarafõndan takdir edilmemek. Bana taarruz etmiyorlar: Bunlara darbe yapmasõnõ öğretiyorlar, demokrasi öğ- retmiyorlar diye yayõn yapõyorlar. Amirlerime telefon açõyorum. Komutanõm basõn turu dü- zenleyelim diyorum. Karşõdan ses alamõyorum. Diyorum ki; ‘Bizim okulda sosyal dal bile yok. 5 tane mühendislik dalı var. Biz burada ma- tematik, termo dinamik, akışkanlar meka- niği, yapay zekâ okutuyoruz. Burada de- mokrasi ile yan yana gelmeyecek ne var?’ Ya susalõm. ‘Komutanım bana taarruz etmi- yorlar. Deniz Harp Okulu’na taarruz edi- yorlar’ diyorum. ‘Uğraşalım bunlarla’ diyo- rum. ‘Zaten tirajları düşük, ilgilenen de yok biz üstüne gidersek olay büyüyor sus.’ Bana taaruzlarõ nedeniyle tetikçi gazeteler aleyhine dava açtõm. Ama kaybettikleri tazminatlarõ ödemiyorlarmõş. 300 trilyon borcu olan yayõn organõ nasõl yayõn yapõyor? Soruyorum size. Deniz Harp Okulu Komutanlõğõ görevinden istifa eden Tuğamiral Türker Ertürk Cumhuriyet’e konuştu ‘TSK içindeimamlarvar’ ‘Başörtüsünde hata yaptık’ ‘Telefon kotaları kullanılmıyor’ Biz yüksek teknolojiye çabuk geçtik. Sorgulamadan geçtik. Bunlarõn karşõ tedbirini almadan geçtik. Fecaat bilgileri buradan verdik. Şimdi daha yeni yeni tedbir alõnõyor. TSK operasyona maruz kaldõkça kabuğuna çekiliyor. Emekli olana kadar, çocuklarõma sos- yal paylaşõm sitelerine, MSN’e girme- melerini istedim. Çocuklar dedim; ‘ben böyle bir görevdeysem ve ülkemiz sa- vaştaysa’... Anlatmanõn zorluğunu his- sediyorsunuz değil mi? 15 yaşõnda 20 yaşõnda çocuğa bunu anlatmanõn zorlu- ğunu anlõyorsunuz değil mi? Bize tahsis edilen resmi telefonlarda ko- ta tanõnõrdõ. Kotalar eskiden yetmezdi. Şim- di insanlar bu kotalarõn dörtte birini bile doldurmuyor. Telefon dinlemeleri insanõ paranoyak yapõyor. İnsanlarõn arasõnda gü- ven kalmadõ. En büyük hata imzasõz ihbar mektuplarõnõ işleme koymak. Yõllarca büyük hatalar yaptõk. Yõllarca bu başörtüsü meselesine taktõk. Kendi- mize küvezler yarattõk. Dõşarõya hiçbir katkõmõz olmadõ. Başörtüsü meselesi ya- sakladõkça, engelledikçe demokrasi mü- cadelesine döndü. Hata yaptõk. Türk Si- lahlõ Kuvvetleri’nin morali bozuk. Sa- vaşta esas iş, karşõ tarafõn savaşmak azim ve iradesini ortadan kaldõrmaktõr. Amaç, taş üstünde taş koymamak değil- dir. Şimdi, TSK’nin savaşmak azim ve iradesi kõrõlmõştõr. Bu kadar ağõr taarruz altõnda kalan herkes hata yapar. Şimdi ben iki sene boyunca iki ayda bir odamda, konutumda, konferans salonunda elektronik arama yaptõrõyorum. Kim için yaptõrõyorum? Ruslar için değil, Yunanistan için değil, İran için değil kim için yaptõrõyo- rum? Hanefi Avcı kitabõnda yazõyor dinle- meleri. Hanefi Avcõ, bunu ağustosta yazdõ. Ben bunu şubatta Deniz Kuvvetleri Komu- tanlõğõ’na yazdõm. ‘Operasyon böyle yapı- lıyor’ diye. Ama yöntem daima sessizlik. Benim yazõlarõma hiç yanõt gelmedi. Söz uçar yazõ kalõr onun için yazdõm. Operas- yonlar polis tarafõndan yapõlõyor, savcõnõn önüne konuluyor. Hanefi Bey, kurumlarõn imamlarõ diyor, ben uzantõlarõ diyordum. Bizde de kesin- likle imam vardõr. Hem TSK de hem de Deniz Harp Okulu’nda kesinlikle imam var. İmamõ bulabilmek için istihbarat örgü- tü lazõm. TSK’nin bunu engelleyecek istih- barat teşkilatõ yok. Bizim istihbarat subay- larõmõz var, teşkilatõmõz yok. ‘Kimin için arama yaptırıyorum?’ Ertürk 2008 yılında Deniz Harp Okulu Komutanlığı’na getirildi. Ge- çen Yüksek Askeri Şûra’da bir üst rütbeye yükselmeyi bekleyen Er- türk, terfisi gerçekleşmeyince istifa etti. Yüksek Askeri Şûra, Ertürk’ün aynı rütbedeki görev süresini bir yıl uzatarak, Mersin’deki Akdeniz Bölge Komutanlığı’na atamıştı. Er- türk, Balyoz soruşturması kapsa- mında ifade vermiş, ancak hakkın- da takipsizlik kararı çıkmıştı. Pişman değilim İstifa ederken söylediğim, ‘dost ateşi’ sözünden pişman değilim. Amirlerim destek değil köstek oldular. İstifa edeceğimi kimse bilmiyordu. Ben istifamı törende açıkladım. Deniz Harp Oku- lu’na atanan birisi terfi eder. Deniz Harp Okulu’ndayken ter- fi etmemiş hiçbir isim yok. Ben görevimi tümamiralden devral- dım. Bu adam ‘dönüşmez’ dedi- ler. ‘Bu adam bizden değil. Yük- sek sesle ifade ediyor’ dediler. Bir numaralõ hedef TSK, orda da Deniz Kuvvetleri merkezde. Bu kesimde 28 Şu- bat’õn mimarõnõn Deniz Kuvvetleri Ko- mutanlõğõ olduğu yönünde bir algõ var. Özellikle Güven Erkaya nedeniyle. Ay- rõca personel yapõsõ daha laik, laiklikten taviz vermez. Daha yenilikçi. Bu operas- yonu tetikleyen dõş odaklar var. İrtica, Suudi Arabistan, İran kaynaklõ diye düşü- nürseniz hata yaparsõnõz. Bizde irticanõn kaynağõ Batõ. Türkiye’yi dindarlaştõrmaya çalõşan Batõ. Türkiye’yi transformasyona uğratmaya çalõşõyorlar. Niye dönüştürme- ye çalõşõyorlar? Adõna BOP deyin ne der- seniz deyin, bu coğrafyadaki kaynaklarõn üzerine oturmak, buradaki insanlarõ sö- mürge haline getirmek için. Kuruluş fel- sefesi 1923’te şekillenmiş Cumhuriyet, bu operasyona engel, baş ağrõsõ. Onun için bu cumhuriyet dönüştürülmeli. Cumhuri- yet’in kõrmõzõ çizgileri var. Bunlara TSK öncü, sonuna kadar sahip. Eğer, TSK’nin Türkiye halkõ üzerindeki kredibilitesini düşürmezseniz bu operasyonu yapamazsõ- nõz. O zaman ne yapmak lazõm? TSK’nin güvenilirliğini, inanõrlõlõğõnõ yok etmek la- zõm. Amaç kurumu yok etmek. Türker Er- türk umurlarõnda değil onlarõn. ‘Hedef Cumhuriyet’ obursali@cumhuriyet.com.tr TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com “Demokratik konfederalizim”, “demokratik cumhuriyet” ve “demokratik özerklik”... Türkiye, Kürt siyasetinin dayatmaya çalıştığı bu tanımlamaların anlamını çözmeye çalışırken PKK lideri Abdullah Öcalan dini esas alan yeni bir söylem geliştirdi!.. Bu söylem PKK’nin son iki yılda geliştirdiği muhafazakârlaşma politikasını giderek derinleştireceğini de gösteriyor. Gelin, Öcalan’ın “dini özerklik” de denilebilecek bu yeni söylemine geçmeden önce Güneydoğu’da son dönemde yaşanan çarpıcı gelişmelere dikkat çekelim: PKK hem 1990’larda örgüte yönelik kanlı saldırılar gerçekleştiren Hizbullah’ın propagandalarını kırmak, hem de son yıllarda Kürt sorununda aktör olmaya çalışan Fethullahçıların önünü kesmek için muhafazakâr çevrelerle ilişkilerini yoğunlaştırmıştı. BDP mitinglerinde Said Nursi posterlerinin açılması, Kuran taşıyan imamların örgüt gösterilerinde ön saflarda yürümesi, BDP’li belediye başkanlarının imamlara iftar yemeklerinde gümüş hediyeler sunması, ramazan nedeniyle eylemlerin durdurulması gibi yaklaşımların tek nedeni, Doğu ve Güneydoğu’daki Nakşi-Nurcu yapılanmanın PKK üzerindeki olumsuz etkilerini yıkmaktı. Diğer yandan, PKK içinde “Ya Allah bismillah serokeme (liderimiz) Abdullah” diye başlayan yeni sloganlar, Öcalan’ın Urfa’nın Halfeti ilçesindeki evinin duvarlarına yüz sürmeye kadar giden tuhaf uygulamalara uzanmıştı!.. Öcalan’ın 4 Nisan’daki doğum gününde, evinin bahçesinden muska için toprak almak ve mutfaktaki kuru sac ekmeğini kapışmak, şeyh-mürit ilişkisindeki ritüelleri anımsatmıştı! BDP-PKK çizgisi yanlızca bu yaklaşımlarla yetinmemişti... PKK’nin askeri kadrosu ile kırsaldaki milisleri, tüm bu yakın ilişkilere rağmen örgüt aleyhine çalışan unsurlara şiddet uygulamaktan da kaçınmadı. Örneğin başta BİM olmak üzere İslami sermayeye ait çok sayıda market, Fethullahçılara ait dershane, işyeri ve araçlar kundaklandı; Fethullahçı, Nurcu ve benzeri çizgideki tarikat ve cemaatlerin üyeleri ve yöneticileri de baskı altına alındı. Cemaate tehdit!.. PKK’nin yayın organları bu tehditleri haber yaparak duyurmaktan da kaçınmadı. Örneğin 8 Eylül’de örgütün yayın organı ANF’de yayımlanan, “Halk İnisiyatifi’nden Gülen Tarikatı’na sert uyarı”başlıklı haberde, Fethullahçılara ait dershane ve okulların adları da verilerek şöyle denildi: “Aksu Köyü bölgesinde çıkan operasyonda 9 PKK’linin yaşamını yitirmesinden sonra bir açıklama yapan Hakkâri Halk İnisiyatifi, Fethullah Gülen Cemaati’ne bağlı okul ve dershanelere çocuklarını gönderenlerin en ağır şekilde cezalandırılacağını bildirdi. Gülen Cemaati ile ilişkisi olan ve AKP Hakkâri teşkilatına üye olan herkes hedeflerimiz arasında olacaktır.” PKK’nin ramazan ayı ve referandum progandası sürecindeki kimi uygulamaları ise bölgede tepki çekti. Örgütün yayın organlarında 31 Ağustos’ta yayımlanan “Karlıova’da boykota karşı dini istismar” başlıklı haberde, bir imamın adı açıkça yazılarak şu iddialara yer verildi: “Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Kalencik köyünde daha önce PKK’lilerin cenazelerine gitmediği için köyden kovulan imam M. B. bu kez referandum için ev ev dolaşarak, ‘Boykot derseniz hem devlet hem de Allah tarafından cezalandırılacaksınız’ tehdidinde bulunuyor. İmamın eski Hizbullahçı olduğu ve Fethullahçılara yakın durduğu söyleniyor.” Ancak Hakkâri bölgesinde PKK aleyhine çalıştığı öne sürülen iki imam Karlıova’daki din adamı kadar şanslı değildi!.. Hakkâri’deki Hacı Sait Camii’nde görev yapan 31 yıllık imam Aziz Tan, 23 Ağustos sabahı namazdan çıktıktan sonra 8 kurşunla vurularak öldürüldü. Tan, PKK’nin silahlı kanadı HPG tarafından, 22 Haziran’da hedef gösterilmişti. 6 din adamının ismini sıralayan örgüt bildirisinde, “Halkımızın dini duygularını ve yoksulluğunu istismar ederek yoksul ailelerin çocuklarına eğitim imkânı sunma adı altında ajanlaştırma ve Türkleştirme faaliyetleri yürütmektedirler” denilmişti. Zaman gazetesi 25 Ağustos tarihli sayısında “PKK, cami imamını şehit etti, Hakkâri ağlıyor” başlıklı bir haberde Tan’ın öldürülmesine geniş yer verdi. Şırnak’ın İdil ilçesinde oturan ve yöre insanlarının “Molla Emin” diye adlandırdığı M. Emin Hezer adlı din adamı ise 6 Eylül akşamı evine giderken uğradığı saldırıda öldürüldü. Eylemi PKK’nin yaptığı ortaya çıktı. Demokratik İslam!.. PKK lideri Abdullah Öcalan önceki gün avukatlarıyla görüşürken yalnızca Hakkâri’de 9 yurttaşın ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırının failleriyle ilgili düşüncelerini açıklamadı, Güneydoğu’da 15 yıl aradan sonra yeniden başlayan imam cinayetlerine de değindi. Öcalan, Fethullah yanlısı olduğu ileri sürülen Aziz Tan ve M. Emin Hezer adlı iki din adamının öldürülmesine değinirken örgütünü “Bu konulara dikkat edilmelidir” diye de uyardı. Öcalan’ın bundan sonraki açıklamaları ise PKK’nin dine yaklaşımıyla ilgili yeni bir açılımı haber veriyor! Örgüt “Demokratik özerlik” planı içerisinde propaganda, eylem ve stratejilerini yeniden belirlerken Öcalan’ın şu açıklamaları çok tartışılacağa benziyor: “Din konusunda da şunları belirtebilirim. Geçmişte Hizbullah ile fiziki soykırım, bugünkü manevi soykırım Diyanet imamları aracılığıyla yapılmaktadır. Hizbullah’ın yerini bugün Diyanet almıştır. Halkımız bugün faşist-devletçi propaganda yapan imamlara rağbet etmemelidir, bunlar öldürülsün demiyorum, ama bu tür imamlardan uzaklaşmalıdır, onları yalnız bırakmalıdır. Bu imamları boykot etmelidir.” Öcalan’ın açıklamaları bunlarla da kalmadı. PKK lideri bundan sonraki satırlarda hem yeni din yaklaşımının adını koydu hem de ayrı dini merkezlerde örgütlenilmesi gerektiğine dikkat çekti. İşte sözleri: “Ben, sahte imamların verdikleri hutbeleri çok iyi biliyorum. Bu hutbeler faşist zihniyetle verilen hutbelerdir. O yüzden dini bütün halkımız ‘demokratik İslami’ zihniyetle gerekirse parasını kendileri karşılayarak ibadetlerini mahallelerde kuracakları mescitlerle-camilerle gerçekleştirebilirler. Manevi-dini soykırım yapan camilere de gitmezler, buraları boykot ederler.” PKK’nin “demokratik özerklik” adını verdiği plan Güneydoğu’da eğitim, güvenlik ve yerel yönetimin özerkleşmesini hedefliyor! Öcalan’ın son açıklamaları da gösteriyor ki, PKK bölgedeki tarikat- cemaat kuşatmasını yarmak için kendi dini yapılanmasını kurmak istiyor!.. Bize de vay anasını demek kalıyor!.. Muhafazakârlaşan PKK ve ‘Demokratik İslam’!.. İmam Aziz Tan öğrencileriyle birlikte.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear