Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
14 EYLÜL 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Başbakan’ın net bir biçimde söylediği “Artık
servetler el değiştiriyor, ayağınızı denk alın”
tespiti ve referandum sonucu küresel
sermayenin kazanması ile süper ligde olmayan
aile şirketlerinin kurumsal bir yapıya
dönüşmesini daha da önemli hale getirmiş
durumda. Çünkü aile şirketleri aile fertlerinin
anlayış dengesine oturmuştur. Bu yüzden
farklı anlayışlardaki çatışma aile şirketlerini dış
etkilere karşı daha dayanaksız hale
getirmektedir. Hele AKP burjuvazisi olma
yolundaki telkin ve baskıların olacağı
düşünüldüğünde bu durumun hassasiyeti
ortaya çıkmaktadır.
Bunun için aile şirketleri büyümeyi
yönetebilmek, başarıyı sürekli kılabilmek ve dış
etkilere karşı güçlü kalabilmek için kurumsal
yönetim ilkelerini uygulamak zorundadır.
Bir kere aile fertlerinin büyümesi şirketin
büyümesinden bağımsız gerçekleşmektedir.
Diğer yandan hem hissedar hem çalışan,
çalışıp hissedar olmayan, ne hissedar olan ne
de çalışan aile bireylerinin çıkarları ve şirkete
bakış açıları farklılık arz etmektedir. Öte
yandan bilinmektedir ki aile şirketlerinin
gelecek kuşaklara aktarılamaması, pek
çoğunun lider girişimcinin vefatı veya iş
göremez duruma düşmesinden
kaynaklanmakta, bu da uzun vadeli
planlamanın olmaması ve kurumsallaşmanın
başarılmadığını göstermektedir.
Burada kurumsallaşmayı, şirketi müdürler,
direktörler bolluğuna çevirmek olarak
anlamamak gerekir. Kurumsallaşma, şirketin
devamlılığını belli kişilerin, özellikle lider
kişinin varlığına bağlı olmayan bir sistem
oluşturarak sağlamaktır.
Bunun için öncelikle bir “aile anayasası”
hazırlamak gerekir.
Bu anayasanın birinci maddesi, “kurumsal
yönetim temel ilkelerimiz” olmalıdır. Bu ilkeler:
Adil olma ve hakkaniyetli davranma/yasal
düzenlemelere karşı sorumluluğun
sağlanması/şeffaflık/hesap verilebilirlik gibi
temel ve değişmez ilkeler olmalıdır.
İkinci madde, “Aile Konseyi” kurulması ve
çalışması ile ilgilidir. Bu konsey hissedar olan-
olmayan tüm 18 yaşını doldurmuş aile
bireylerinden oluşur. Senede iki kez önceden
hazırlanmış ve bireylere dağıtılmış gündemi
görüşmek üzere toplanır. Aile konseyinin
alacağı kararlar şirket yönetim kuruluna
tavsiye niteliği taşır. Yönetim kurulu bu
tavsiyeleri özenle dikkate alır.
Üçüncü madde: “Aile Kurulu”nu tanımlar.
Bu kurulu sadece hissedar aile bireyler
oluşturur. Belli stratejik konularda icrai nitelikte
kararlar alır. Bu kararların ne olacağı aile
konseyinde tespit edilir. Bu kurul Türk Ticaret
Kanunu hükümleri çerçevesinde toplanacak
ortaklar kurulu kararlarına da ışık tutar.
Dördüncü madde: “Danışma Kurulu”nun
oluşturulmasıdır. Danışma kurulu şirketin
avukat, mali müşavir, aile ile yakın bağları olan
deneyimli uzman kişilerden oluşur. Danışma
kuruluna seçim Aile Kurulu tarafından yapılır.
Beşinci madde, “Haleflik Planlaması”
olacaktır. Lider hissedarın kendisinden sonra
başkanlığı kime ve nasıl vereceği bu maddede
belirlenir. Bu madde çok önemlidir. Kurucu
ortakların ve lider hissedarın yetki devri
yapması genellikle zordur. Ya devredilecek
kişilere güvenilmez ya da ben daha iyi
yönetirim anlayışı bencillik yaratır. Burada
diğer bir husus da yetki devrini kardeşler veya
çocuklar almak istemezler, başka alanlarda
çalışmak isterler. Ancak bu sorunların aşılması
çok önemlidir. Yeni nesillere haleflik
planlaması aile şirketlerinin devamlılığının
temelidir.
Bundan sonra hisse devirlerinin nasıl
yapılacağı, imtiyazlı hisseler, hissedar
olamayan aile bireylerinin hisse almaları,
çocukların ne zaman ve nasıl ortak olacakları
ve işletmede nasıl çalışacakları, risk yönetimi
ve iç kontrol sisteminin esasları, muhasebe ve
mali işlerin organizasyonu ve etkin çalışması,
iç denetim ve raporlama, dış denetim hususları
anayasaya kısa maddeler halinde yazılır.
“İç Denetim ve Raporlama” hususu aile
şirketlerinde varlığın korunması açısından çok
önemlidir. Şirketlerin büyümesi ile şirket
ortaklarının şirketteki her işlemi kontrol altında
tutmak istekleri ancak iç denetimle karşılanır.
Dış denetimler belli çerçevede yapıldığından iç
denetimden beklenenleri sağlamaz. Hırsızlık,
verimlilik, işi kaytarma, işlem hataları,
uygulama sorunları iç denetimle ortaya çıkar.
Vakıfların sahip olduğu şirketleri de aile
şirketi sayabiliriz. Bu şirketler için de yukarıda
yazılanlar geçerli olup baskı ve etkiye daha
açık durumda olduklarını unutmamalıyız.
Kurumsallaşma yapamayacak şirketlerin
küresel sermayenin Türkiye uzantılarından
fazlası ile etkilenebileceğini belirtmek
gerekiyor ve bu şirketlerin kârlarından
ayıracakları bir miktar parayı sağlam bir yatırım
aracında, örneğin altında ihtiyat fonu olarak
saklamalarında da fayda görüyor ve tavsiye
ediyoruz.
Aile Şirketlerinin Kurumsallaşmalarının
Önemi Daha da Arttı
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Erdoğancılık
soner@cumhuriyet.com.tr
“Laik ideoloji gömüldü, Erdoğancılık diye bir
yönetim oturdu”.. Başbakan Erdoğan’ı pek
sevmeseler de, referandum sonuçları ile iktidarını
pekiştirdiğini savlayan İsrail gazetesinden alıntı
cümleler, liberal olarak tanımlanamayan kendine
özgü bir yönetim, iktidar anlayışını kastediyor olsa
gerek. Hani megalomanlık yapsam benim çok sık
kullandığım “Erdoğanizm” sözcüğünden kopya
çekmişler diyeceğim. Oysa besbelli onlar da
Başbakan Erdoğan, partisi, ne kadar aksini
savlasalar da merkeze oturmuş parti kimliğini
üzerlerinde taşıyamamalarını anlatma çabasının
ürünü adından esinlenmişler..
Referandum sonuçlarını sevinçle karşılayan bir
kısım AB siyasi liderlikleri, medyası da, haber
yorum başlıklarında Türkiye’de laik Cumhuriyet’in
döneminin kapanması vurgulaması ile referandum
sonucundan duydukları memnuniyetin altını
çizseler de, referandumla anayasa değişikliği
içeriğinin getirdiği demokratikleşmeye de Erdoğan
iktidarının bundan sonraki demokrasi açılımlarına
da kefil olamıyorlar. Anayasa değişiklik paketi için
“Bir avuç demokrasi” tanımlamasına yer verilirken
Başbakan Erdoğan iktidarının baskı gücünü
arttırmasından duyulan kaygılar vurgulanıyor.
İçerde evetin tonlarında, farklı sularda yüzmeyi
seçenler elbette sonuçtan çok mutlular,
gerekçelerini askerin iktidarı ile, onların deyimi ile
katı laik Cumhuriyetin derin devlet iktidarına son
verilmesi olarak açıklıyorlar. Dikkatimi çeken bu
anlamdaki zafer sarhoşluklarının üzerine, daha ilk
gününden evetin tek gerekçesi yapılmış
demokratikleşme konusundaki tezlerinin
buharlaşması. Başbakan Erdoğan, AKP iktidarının
bundan sonraki hamlelerinin demokratik
olabileceği konusunda referandum öncesi
kefaletlerini hemen geri almışlar..
İster Amerika’daki başta cemaatler
cephesinden, isterse AB lobicilerinden, 2.
Cumhuriyet cephesinden olsunlar, Başbakan
Erdoğan’ın referandum sonrası genelde olumlu
kabul edilen konuşmasının daha önceki daha
olumlu örneklerden çark edilmiş olması gerekçesi
ile güvence sayılamayacağını vurgulamak gereğini
duyuyorlar. Referandum sonucu ile iktidarın
gücünü katlamış olması, bağlantılı baskıcı
eğilimlerinin artabileceğini söyleyerek,
olabileceklerin sorumluluğundan uzak durmayı
seçiyorlar.
Demokrasinin özünde yeri olmayan, dünyada
da, hele de biçimsel de olsa demokratik rejimlerin
geçerli sayıldığı ülkelerde örneği çok sık
görülmeyen inanç örgütlenmelerinin, cemaatlerin
bu referandumda açık, militanca taraf olmalarının
sorgulanmasına karşı açık yanıtlar da ilginç;
“demokratikleşmeyi savunma, geniş anlamda
siyaset için referandumda taraf olmuşlar, ancak
doğrudan Başbakan Erdoğan ve partisinin
desteklenmesine bulaşmamışlar..” Referandum
sonuçları sayesinde Erdoğanizmin yapacaklarına
kefil olmadıkları gibi, sorumluluk da almamış
oluyorlar. Eski solcu evetçiler ilk günden
kendilerini temiz tutma adına daha bir mızıkçı
çıktılar; Erdoğan ve ekibinin seçim kampanyası
süreci çıkışları ile iyi sınav vermediğini, kazandığı
güçle baskıcı eğilimlerin katlanabileceğini
söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Referandum
kampanyası boyunca hayırcıların ortaya koymaya
çalıştıkları riskleri saymakta yarışıyorlar..
Tabii ki bu köprülerin altından çok sular akacak.
AKP’nin umutsuz seçmeninden bir miktar oy
kaybetmiş olması gerçeğine rağmen,
referandumda kendi oylarının, anketlerin
öngördüğünün de üstünde çıkmasına katkıda
bulunan evetçilerden bana göre en kazançlılar
Kürt evetçiler. İlk saatlerden açık açık iktidardan
beklentilerini, önceliklerini sayabiliyorlar; “Bütün
baskılara karşın boykotçuların önemli bir oranı
bulmaları, bölgelerinde ağırlıklarını koyabilmiş
olmalarından sonra iktidarın kaçarı yok. Hele de
MHP’den de apaçık önemli bir oy kayması
sağlanmışken, MHP engeli kırılmışken, Kürtlerin
AKP’ye evet demiş önemli seçmenlerinin de
beklentilerine uygun çözüm üretilmesi, hükümetin
birincil, acil görevi olmalı..”
Hayırcılar cephesi, bizim cephede moraller
yerlerde. Beklentilerin, anketlerin altında hayır oyu,
abartılı bir karamsarlığı, yanlış yerlerde suçu
arama eğilimleri ile birlikte üretiyor. Sonradan
söylemesi kolay, ama gazetecilik pratiği ile birçok
kez evetçiler kampanyasına katılan kimileri
demokratik, demokrasinin gereği içinde, kimileri
antidemokratik örgütlenmelerin oy toplamı
üzerinde kafa patlattım. Mantıklı sonuç çok çok
yüksek oranlarda evetin çıkması. Üstüne medya
çağında, çoğunluğu iktidarın doğrudan elinde,
gerisi güdümünde medyatik yönlendirme,
algılamaları çarpıtmayı de ekleyin. Elbette Erdoğan
iktidarlarının yıpranmışlığı, pervasız diktatoryal
yönetim eğilimleri, yolsuzluklar bataklığı, gelir
dağılımı çarpıklığı katlanması, sosyal devletten
sapmalar, sadaka düzenindeki partizanlıklar,
siyasal kayırmacılık, işsizliğin büyümesi, sessiz
dev bir tepkiyi de besleyecekti. Yine de oy takası
ile 60-40’ı beklemek, gerçekçi, doğal bir sonuç
değil miydi?
Tamam seçime yönelik iktidar gücü katlaması
hesabı tuttu. Yine de seçime kadar bu köprülerin
altından çok sular akacak..
Sanayicilere göre artõk seçim ortamõndan çõkõlõp ekonominin birinci plana alõnmasõ gerekiyor
Ekonomi Sevrisi - İş dün-
yasõnõn önde gelen sivil top-
lum kuruluşlarõ uzun süredir
Türkiye’nin gündemini meş-
gul eden, ciddi kutuplaşmala-
ra neden olan anayasa deği-
şiklik paketine ilişkin yapõlan
referandumun artõk geride kal-
dõğõnõ, artõk seçim ortamõndan
çõkõlõp ekonominin birinci pla-
na alõnmasõ gerektiğini dile ge-
tirdiler.
İş dünyasõ referandum so-
nucunun, Türkiye’nin daha de-
mokratik ve özgürlükçü, her-
kesin mutabõk olduğu yeni bir
anayasaya ihtiyaç olduğunu
ortaya koyduğunu aktardõ. Sa-
nayicilerin referandum sonu-
cuyla ilgili görüşleri şöyle:
Sabancõ Holding Yönetim
Kurulu Başkanõ Güler Sa-
bancı: Referandum öncesinde
son dönemlerde görmediğimiz
kadar ciddi bir kutuplaşma ya-
şanmõştõr. Bugün artõk, Türki-
ye’nin iradesine hepimizin say-
gõ göstermesi, bu kutuplaşma-
larõ geride bõrakõp, ülkemizin
enerjisini geleceğe dönük da-
ha iyi bir Türkiye’yi gerçek-
leştirmek için kullanmalõyõz.
Bunun için birbirimizi daha
iyi dinleyip, farklõlõklara hoş-
görüyle bakõp, birbirimizin
kõymetini daha çok bilerek,
hep beraber elele vererek daha
çok çalõşmalõyõz.
Reformlar
yasalaşsın
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanõ Rifat Hisar-
cıklıoğlu: Yeni anayasa, top-
lumsal mutabakat metni ol-
malõ. Yeni anayasa çalõşma-
larõna geniş halk kesimlerini
temsil eden mesleki ve sivil
toplum örgütleri aktif olarak
katõlmalõ. Böyle bir yeni dö-
nemin başlamasõ, istikrarõ ve
güven hissini güçlendirecek,
ekonominin toparlanma süre-
cine destek olacaktõr. Mec-
lis’te uzun süredir bekleyen ve
reel sektörü güçlendirecek ye-
ni Ticaret Kanunu ve Borçlar
Kanunu gibi yapõsal reformlar
bir an önce yasallaşmalõ.
Türkiye Giyim Sanayicileri
Derneği Başkanõ Cem Neg-
rin: Referandum sürecinde
yaşanan ve tüketici güvenini
olumsuz etkileyen tartõşma ve
kutuplaşmalar giderilerek,
2011 seçimlerine taşõnmama-
lõ. Yapõsal reformlara hõz ve-
rilerek özellikle istihdam pi-
yasasõndaki sorunlar çözül-
meli ve kamu yüklerinde iyi-
leştirmeler yapõlmalõ. Seçim-
ler öncesinde af ve benzeri gi-
rişimler yerine sanayinin re-
kabet gücünü arttõracak kalõcõ
destekler sağlanmalõ.
Bu üsluptan
vazgeçin
İstanbul Hazõrgiyim ve
Konfeksiyon İhracatçõlarõ Bir-
liği Başkanõ Hikmet Tanrı-
verdi: Kurun dip seviyeye
indiği ortamda referanduma
nokta koyup ekonomi ve ih-
racata kilitlenmeliyiz. Bu or-
tamda ihracatçõ kan kaybe-
derken ithalat patlar. Bozulan
cari açõk dengesi, gelecekte
Türkiye’yi zora sokar. Eko-
nomi yönetimi bu gerçeği göz
önünde bulundurup, Türkiye
ekonomisinin rotasõnõ ona gö-
re belirlemeli. Türkiye’nin it-
halata değil, üretim, ihracat ve
istihdam odaklõ büyümeye ih-
tiyacõ var.
Türk Girişim ve İş Dünya-
sõ Konfederasyonu Başkanõ
Celal Beysel: Referandum sü-
recinde yeterince özen göste-
rilmemiş olan ve seçim nede-
niyle önümüzdeki dönemde de
var olma potansiyeli taşõyan,
halkõ ve sivil toplum örgütle-
rini ülke menfaatlarõ doğrul-
tusunda bütünleştirme yerine
kamplara ayõrõcõ siyasi üslup-
tan vazgeçilmesini istiyoruz.
Ekonomi seçim psikolojisiyle
siyasete kurban edilmemeli.
Tel Aviv havaalanında
süresiz grev
İsrail’de Tel Aviv’in Ben-Gurion Havaalanõ
çalõşanlarõ süresiz grev başlattõ. Havaalanõ
sözcüsü Maayan Malkin, uçuşlarõn durduğunu,
şu an seferde olan uçaklarõn inişlerine izin
verileceğini ancak yer hizmeti
yapõlmayacağõndan yolcularõn bagajlarõnõ
alamayacaklarõnõ söyledi.Hükümetten,
emeklilik ücretlerine ilişkin güvence isteyen
havaalanõ çalõşanlarõnõn İsrail’de tatil zamanõ
hava trafiğinin en yoğun olduğu dönemde
başlattõğõ grevden sadece bugün 30 bin
civarõnda yolcunun etkileneceği belirtildi.
Kerkük-Yumurtalık’ta
imzalar atılıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanõ Taner Yõldõz,
Kerkük-Yumurtalõk Ham Petrol Boru Hattõ
anlaşmasõnõn yenilenmesi için tüm hazõrlõklarõn
tamamlandõğõnõ ve bu hafta sonunda
imzalayacaklarõnõ açõkladõ. Söz konusu
anlaşmanõn aslõnda geçen ay tamamlandõğõnõ,
fakat yoğun programlarõ nedeniyle imzalarõn
atõlamadõğõnõ kaydeden Yõldõz, “Kerkük-
Yumurtalõk Ham Petrol Boru Hattõ önemli ve uzun
yõllardan beri hizmet veren bir proje. Türkiye için
olduğu kadar Irak’õn normalleşmesini de
hõzlandõracak bir proje” dedi.
Borsa tarihi zirvesinde
Ekonomi Servisi - Anayasa değişiklik paketi re-
ferandumundan yüzde 58 ile ‘evet’ sonucu çõkmasõ
ve dõş piyasalardaki pozitif seyrin desteğiyle İMKB
yüzde 2.73 yükselerek 62 bin 260 puan ile tarihi zir-
vesinden kapandõ.
Endeks açõlõşta yüzde 2.14 artõşla 61 bin 905 pua-
na çõktõ.Gelen alõmlarla 62 bin seviyesinin üzeri-
ne çõkan borsaya son dakika gelen alõmlar endeksin
yeni rekor seviyesinden günü tamamlamasõnõ
sağladõ. Referandumdan yüzde 50-55 civarõ ‘evet’
oyu çõkmasõnõ fiyatlamõş olan piyasalarda yüzde
58 ‘evet’ sonucunun çõkmasõnõn gelecek yõl ya-
põlacak seçimlerde tek parti hükümeti çõkmasõ ih-
timalini kuvvetlendirdiğini söyleyen analistler, bu-
nun da hisse senedi, bono ve TL üzerinde alõm yö-
nünde etkisinin olduğunu düşünüyor. Orion In-
vestment Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar, so-
nuçlarõn beklentilerin çok üzerinde olduğunu belirtti.
Salar, “Referandum AKP iktidarının devamına yö-
nelik bir referans olarak algılanabilir. Bu durum
da kısa vadede alış getirecek. Üzerine bir de yurt-
dışı etkisi var. Biz tatilde iken dışarıda önemli yük-
selişler yaşandı” dedi.
Dolar 1.50’nin altında
Geçen haftayõ 1.5150 TL’den tamamlayan dolar
güne düşüşle başladõ. Sonrasõnda bir toparlanma ile
dolar 1.4970 TL’ye çõktõ. Gösterge faiz ise yüzde 8’in
altõna geriledi.
Referandum
sonucuna dõş
piyasalarõn
desteği de
eklenince
İMKB 62 bin
260 puanla
tüm
zamanlarõn
rekorunu
kõrdõ.
ÇİN RÜZGÂRI
Çin para birimi yuan ABD
Dolarõ karşõsõnda değer
kazanmaya devem ederken
yuanõn paritesi 6.7509 ile
2005’ten beri olan en güçlü
konuma geldi. Bu durum
Çinli ihracatçõlarõn rekabet
gücünü daha da arttõrõyor.
Öte yandan, Çin’den gelen
sanayi üretimindeki yüksek
büyüme ve Basel sermaye
yeterlilik kurallarõ
konusunda anlaşmaya
varõlmasõ küresel piyasalarõ
yukarõ taşõdõ. Çin’de sanayi
üretiminin ağustosta yüzde
13.9 artmasõ büyüme
beklentileri ile ilgili
olumsuz havanõn biraz
dağõlmasõnõ sağladõ. Basel
kurallarõ, Avro’nun da dolar
karşõsõnda yükselmesine
neden oldu. Avrupa
borsalarõ yüzde 1-2
civarõnda değer kazanõrken,
bankalar en fazla kazananlar
arasõnda yer aldõ.
Madencilik hisseleri Çin
verileri ile yükseldi.
Güler Sabancı: Önümüzde
çözmemiz gereken önemli
konularõmõz var. Öncelikle
yüksek büyüme ve daha çok
istihdam yaratma
sorumluluğumuz var.
Hikmet Tanrıverdi: Kurun dip
seviyeye indiği ortamda referanduma
nokta koyup ekonomi ve ihracata
kilitlenmeliyiz. Türkiye’nin ithalata
değil, üretim, ihracat ve istihdam
odaklõ büyümeye ihtiyacõ var.
Cem Negrin: Türkiye siyaseti
tartõşõrken ekonomiyi göz ardõ etme
lüksüne sahip değil. Hükümet,
muhalefet, sivil toplum kuruluşlarõ ve
iş dünyasõnõn ortak çözüm
noktalarõnda birleşmesi gerekiyor.
Ekonomiye odaklanalõm
ABD’den, Suudi Arabistan’a
60 milyar dolarlık silah satışı
Ekonomi Sevrisi - ABD’nin, Suudi Arabistan’a
60 milyar dolar tutarõnda silah satõşõnõ öngören an-
laşmanõn bu hafta ya da sonraki hafta ABD Kon-
gresi’ne gelmesi bekleniyor.
Anlaşmanõn Kongre’den sorunsuz geçmesi du-
rumunda, ABD’nin bugüne kadarki en büyük silah
satõşõ gerçekleşmiş olacak. Obama yönetimi, Suu-
di Arabistan ile savaş gemisi ve füze savunma sis-
temi modernizasyonu konusunda da görüşmeleri-
ni yürütüyor. ABD yönetimi, 60 milyar dolarlõk pa-
ketin en az 75 bin kişiye istihdam sağlayacağõnõ dü-
şünürken, anlaşmayõ, İran’a karşõ yürütülen daha ge-
niş bir politikanõn parçasõ olarak da görüyor.