23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak B Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara B 22 19 23 22 22 21 21 21 20 19 21 18 19 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B PB Y B B B B B B S S S 20 19 16 24 27 25 19 22 18 19 13 10 11 Oslo PB 8 Belgrad Y 13 Helsinki PB 2 Sofya Y 7 Stockholm Y 0 Roma Y 14 Londra Y 5 Atina Y 21 AmsterdamY 6 Zürih K 2 Brüksel B 5 Moskova K 2 Paris Y 7 Aşkabat B 14 Bonn Y 5 Taşkent PB 16 Münih Y 3 Baku Y 11 Berlin K 3 Bişkek PB 7 BudapeştePB 7 Tiflis Y 16 Madrid B 9 Kahire A 24 Viyana B 6 Şam B 22 CUMHURİYET 23 KASIM 2010 SALI Ülkemizin geneli parçalı, batı kesimleri çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz ile Eskişehir çevreleri ve Konya’nın batı ilçeleri sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara’nın batısı ile Kıyı Ege’de kuvvetli olacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Kasım EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Hazirana Altı Ay Var! Hazirana altı ay mı kaldı? Altı ay sonra Başbakan’ın özgürlükten ne anladığı ortaya çıkmayacak mı? Ne demişti: “Benim özgürlükten anladığım başka.” Demek özgürlüğümüz, özgürlüklerimiz seçimden başarıyla çıkmış AKP’ye göre yeni bir biçim, yeni bir anlam kazanacak! AKP dedim, ama gerçekte Tayyip Bey’e göre... Tek adam yönetiminde olduğumuzu unutmayalım. İtalya’nın Mussolini’si, Almanya’nın Hitler’i, İspanya’nın Franko’su, Portekiz’in Salazar’ı... Kimi on beş, kimi yirmi beş, kimi kırk yıl tek başlarına saltanat sürdü. Bazısı seçimle gelmiş, bazısı darbeyle... Ama aralarında hiç fark olmadı! Haziran 2011’de bizleri işte böyle bir tek adam yönetimi beklemeyecek mi? Seçimde CHP’ler, MHP’ler öteki ufak tefek partiler yüzde on’ları az çok geçseler de, Tayyip’in partisine engel olamayacaklar. Yüzleri aşan temsilcileriyle AKP bir beş yıl daha, hem de kendi eliyle yazdığı yeni anayasayla yönetime el koyunca, Atatürk Türkiyesi’nden, cumhuriyet, demokrasi denen şeylerden söz edilebilir mi artık! Tehlike büyüktür. Bağıra bağıra geliyor hem de! Kulakları sağır edercesine!.. Atatürk Cumhuriyetinin yaşamasından yana olanların vakit geçirmeden eyleme geçmeleri gerek! Dağınıklık bitmeli, partiler ayrı ayrı savaşmaktan vazgeçip tek bir cephede birleşmelidir. Bahçeli bir yanda, Baykal bir yanda, Kılıçdaroğlu başka yanda, Perinçek’ler, solcular, devrimciler ayrı havada kaldılar mı, yenilgi kaçınılmaz olacaktır. Uğur Mumcu’nun “Tarikat Siyaset Ticaret” kitabını bir kez daha inceledim. Bakın daha 1987’de şu hesabı yapmış: “1981’de 28, Ekim 82’de 32 bin, 83’te 37 bin, 84’te 40 bin öğrenci, imam hatip liselerinden mezun olmuş. Aynı tarihlerde öğretmen okullarından 1981’de 3 bin, 82’de 4 bin... Tarım okullarında ise 1981’de 3 bin, 82’de 1588; sağlık okullarında da, ticaret okullarında da durum böyle... İmam hatip liselerinden çıkanlar, hepsinden kat kat fazla...” Bir de 1987’den bu yana geçen bunca yılda farkın kaç kat arttığını varın siz hesaplayın!.. İş o hale vardı ki Diyanet İşleri Başkanı bile gerçeği görüp görevini bırakmak zorunda kaldı. Başbakan’ın haziran seçiminden sonra neler yapabileceğini kendi ağzından dinledikten sonra, “Özgürlükte benim anlayışım başkadır” sözünden sonra!.. Hazirana altı ay var. Tehlike büyük. Süleyman Demirel’in 70’li yıllarda eylemci öğrenciler, emekçiler için söylediği bir söz vardı: “Yollar yürümekle aşınmaz...” Bu arada 12 Eylül darbesi yaşandı, insanlar işkenceden geçirilip zindanlarda çürütüldü, kitaplar yakıldı, darağaçları kuruldu... Geldik bugünlere... 2009 yılının Eylül ayında İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen 30 TAYAD’lı (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmış... İstenilen ceza üç yıl... Suçları, yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma ve polise direnme... TAYAD üyeleri, cezaevlerinde tecridin kaldırılmasını, işkencelerin durdurulmasını, hasta tutuklu ve hükümlülerin özgürlüğünü istiyorlar. İki yıl önce Başbakan Erdoğan’ı protesto eden 18 İTÜ öğrencisi 1 yıl 3’er ay hapis cezası aldı. Nasıl demokrasi ama!.. Bu konuda Türkiye’nin pek çok cezaevinden tutuklu ve hükümlülerin mektupları geliyor bana. Demokrasinin ve özgürlüklerin geliştiğini söyleyen sözde liberaller, 30 TAYAD’lı için istenen üç yıl hapis cezasına ne diyorlar? Tüm bu yaşadıklarımız Türkiye’de 70’lerden 2010’lara uzanan süreçte demokrasinin ve POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Türkiye Demokratikleşiyor(!).. özgürlüklerin sözde kaldığını gösteriyor. Acı ama gerçek bu. Siyasal iktidarın yazılı ve görsel basını sindirmesi, gazetecilerin yazdıkları haber ve kitaplardan ötürü yargılanmaları, hem AB ülkelerinin hem de ABD’nin dikkatini çekmiyor mu? ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley’nin Türkiye’de AKP hükümetinin önde gelen medya kuruluşlarını sindirmeye çalıştığını açıklaması ilginçti. Biz boşu boşuna “yandaş, tarikatçı, dinci medya” demiyoruz. TRT’nin kanallarına şöyle bir bakın. Özel yapım şirketlerine yaptırılan ve “belgesel” adı altında yayımlanan programlar gerçekten yürekler acısı. Bilindik ve daha önce işlenen konuları sağdan soldan araklayarak “belgesel” diye bize yutturuyorlar. Tartışma programları da öyle... Belli bir düzey yok. Daldan dala atlayacağım ama olsun... AKP hükümeti cemevlerini Başbakanlık’a bağlamak istiyor... Alevi yurttaşlarımız da haklı olarak tepki veriyor: “Devletin tabelasını cemevine asmayız.” Olay ortada: AKP cemevlerine ideolojik ve siyasal olarak yaklaşıyor, kimi Alevileri yanlarına alarak. AKP, 2002’den beri iktidarda ama Alevi inancının çevresinde dolaştı durdu. Devlet, Alevilerin üzerinden elini çekmedi, kendi siyasal ideolojisini gerçekleştirmek için çaba harcadı. Bir inanç, devletin denetiminde ve güdümünde olur mu? Yeniden başa dönüyorum.... TAYAD üyesi 30 kişinin 3 yıla dek hapis cezasıyla yargılanmalarının istenmesi, medya üzerinde siyasal iktidarın sindirme girişimleri... Avukat Fikret İlkiz’in, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı “Bizim Gazete”de “Basına Demokratik Baskı” başlıklı yazısının giriş bölümü aslında her şeyi anlatıyor derinliğine: “2009 yılı İlerleme Raporu’nda Türkiye’den yapılan başvurular hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen 381 No’lu kararda Türkiye’nin AİHS’yi ihlal ettiği sonucuna varıldığına değinilmişti. Başvuruların yüzde 11’i ifade özgürlüğü, yüzde 5’i işkence yasaklarıyla ilgiliydi. Genel olarak AİHM’ye Türkiye aleyhine yapılan daha çok sayıda başvuru vardı.” İlkiz’in yazısından öğreniyorum ki, 2010 yılında da bu başvurular değişmedi... 2010 İlerleme Raporu’nda (ifade özgürlüğü bölümünde), Kürt ve Ermeni sorunu, azınlık hakları, ordunun rolü gibi kimi duyarlı konular yer alıyor. TCK’nin 301. maddesinde yer alan “Türklüğe hakaret” düzenlemesi hâlâ suç sayılıyor, özellikle Terörle Mücadele ve Basın Yasası’na çok sık başvuruluyor. Ergenekon davasıyla ilgili haber yapan gazetecilere “soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri” gerekçesiyle 4 binin üzerinde dava açılıyor. Tüm bunlar gözümüzün içine batarken, suskunluğumuz nedense sürüyor... Türkiye demokratikleşiyor, özgürleşiyor, yeni yasalar çıkarılarak dağlarımız, ormanlarımız, ovalarımız, koylarımız, büklerimiz, çokuluslu “altın avcıları”na, Arap şeyhlerine kiralanıyor... Türkiye demokratikleşiyor, özgürleşiyor, ekonomisi büyüyor. Yerseniz! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet. com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Mustafa’ya Mektup... Benim için hapishaneden yazdığın “Hoş geldin” yazısını okuyunca, ancak böyle yanıt verebiliyorum. Bana senin yanındaki odayı verdiler, üçüncü katta... Sabahları gazeteye geldiğimde gözüm hep o kapıya takılıyor... Bu mevsim Ankara güzeldir bilirsin... Binamızın olduğu sokağa sabahları yapraklardan sarıkahverengi desenli bir halı seriliyor... Evlerin bahçelerindeki güller henüz canlı, kuş sesleri eksik olmuyor... Şu ağaçlar biraz size benziyorlar; yaprakları dökülüyor, renkleri solgun, dallar yalnızlaşmış... Ama dimdikler... Geçen mevsimlerde de varlardı ağaçlar, gelecek mevsimde de olacaklar... Cumhuriyetin ilk yıllarında ekmişler ağaçların çoğunu. Buralar Cumhuriyetin ilk filiz verdiği Çankaya sırtları... O günden bu yana ağaçlar köklerini saldılar bu topraklara. Ve karakış gelip geçip de bahar geldiğinde yine tomurcuklar yapraklara dönüşecek, dallar biraz daha büyüyecek, ağaç yine yeşerecek, göreceksin... Bana “Hoş geldin” diyen yazını on binlerce okurumuz ile birlikte okuduk... Sağ ol... Seni, Tuncay Özkan’ı, Mehmet Haberal hocamızı çok yakından tanıdığım için, öbür tutukluların da en azından çoğunun ne kadar haksız yere orada olduklarını biliyorum. Keşke seninle ikimiz üniversitelerde gençlere “Demokrasiden ve hukuktan başka yol yok” diye öğüt verdiğimizde, savcılarınız birer öğrenci olarak orada olsalardı... İlhan Ağabey’in o gece bize söylediği doğruymuş; Cumhuriyet Babıâli’de bir ada... Sokakta, çarşıda, markette Cumhuriyet’i okuyanlar ile karşılaşıp, dolu dolu gözlerine baktığımda, ayaküstü söyleşip boyunlarına sarılarak ayrıldığımızda... Arkalarından “Ya siz olmasaydınız...” diye şükrettiğimde, bunu daha iyi anlıyorum... Bilgisayarımın tıkırtısı durduğunda seslerine kulak veriyorum, ikimizin penceresinin baktığı ağaçlarda kumrular var. Sonbahar günleri... Sadece yapraklar ağaçları terk etti... Ağaçlar dimdik ayaktalar... bcoskun@cumhuriyet.com.tr AKP’ye tepki gösteren öğrenciler 15 ay hapis cezasına çarptırıldılar Protestocuya ceza Verilen hapis cezasının, Başbakan ve bakanlara yönelik eylemlerin önünü kesmeyi amaçladığnı belirten öğrenciler, “Bu karar, ileri demorkasiyi değil, AKP faşizmini gösterir. Bu kararla olası gösteriler için gözdağı veriliyor” dedi. ALİ AÇAR CHP YASA ÖNERİSİ VERECEK CHP’den AKP’lilere öneri Darbe mağduru askerlere destek ERDEM GÜL ‘Balbay’ı okuyun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun dünkü toplantısında “pasta” tartışması yaşandı. Komisyon Başkanı Mustafa Açıkalın’ın odasında Genel Sekreter Büyükelçi Volkan Bozkır’ın doğum günü kutlaması yapılırken kesilen pastanın sadece iktidar milletvekillerine ikram edilmesi, CHP’lilerin şaka yollu tepkisine neden oldu. CHP’li Mustafa Özyürek, “İktidar pastasını bile paylaşmıyor” dedi. Muhalefet milletvekillerinin, “Hiç pastayı paylaşmak isterler mi” diyerek laf atması üzerine Devlet Bakanı Egemen Bağış, “Sizin için de pasta söyleyelim” diyerek CHP’lilerin gönlünü almaya çalıştı. Özyürek, “Latife yapıyorum” sözleriyle ortamı yumuşattı. Toplantıda tutukluluk sürelerini gündeme taşıyan Özyürek, iktidar milletvekillerine gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın son kitabı “Silivri Toplama Kampı: Zulümhane”yi okumalarını önerdi. Özyürek, “Balbay’ın Silivri ile ilgili çok güzel bir kitabı var. İki yıldır orada neler çektiği belli. Yargılama süreleri makul değil” dedi. Özyürek, “Yargılama süresinin kısaltılması hakkında hükümet ne düşünüyor” diye sordu. ANKARA Referandumun ardından 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen askerler için hükümetin formülü henüz netlik kazanmazken, ilk adımı CHP atıyor. CHP Edirne Milletvekili Rasim Çakır, ihraç edilenlerin haklarının iadesi için yasa önerisi vereceğini açıkladı. AKP’de, hâkim ve savcılar için getirilen dava açma, iadei itibar ve özel yasa çıkarılması seçenekleri üzerinde duruluyor. Model kabul edilirse atılan askerler YAŞ’a başvuru yapabilecekler. Ancak atılan askerler, bu seçeneğe, “mağduriyetin telafi edilmeyeceği, hakların iadesi anlamına gelmeyeceği” gerekçesiyle olumsuz yaklaşıyor. AKP’de ikinci seçenek olarak iadei itibar ve tazminat modeli üzerinde tartışılıyor. Bununla, TSK’den çıkartılan askerlere maddi tazminat ödenmesi öngörülüyor. Ancak askerler, “itibarlarını yitirmediklerini ve itibarın tazminatla ölçülemeyeceğini” belirterek bu seçeneğe de karşı çıkıyor. AKP formül arıyor, CHP hazırlık yapıyor AKP’de Emekli İnkılap Subayları (EMİNSU) adıyla 4 ayrı yasayla verilen hakların 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde atılan askerler için de verilmesi seçeneği üzerinde de duruluyor. Atılan askerler böyle özel bir yasayı istemelerine karşın AKP’de bu seçeneğin, parti yönetiminden yeterince destek alamadığı için gerçekleşme şansı zayıf olarak görülüyor. AKP’nin kararı beklenirken CHP, sorunu TBMM’ye taşımaya hazırlanıyor. Kendisi de 12 Eylül’de TSK’den atılan CHP Edirne Milletvekili Rasim Çakır, “askeri personelin mağduriyetlerinin önlenmesi ve haklarının iadesinin sağlanması” amacıyla bir yasa önerisi hazırlığı yaptığını açıkladı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) 2008 Akademik yılı açılış törenine katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı protesto ettikleri gerekçesiyle Öğrenci Kolektifi üyesi 18 öğrenci 1 Yıl 3 ay hapis, 80’er TL para cezasına çarptırıldı. Hapis cezasının, Başbakan ve bakanlara yönelik eylemlerin önünü kesmeyi amaçladığını belirten öğrenciler,“Bu karar, ileri demokrasiyi değil, AKP faşizmini gösterir. Bu kararla olası gösteriler için gözdağı veriliyor” dediler. İTÜ’nün 12 Eylül 2008’de gerçekleştirilen akademik yıl açılış töreninde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “Üniversitelerimizi AKP’ye bırakmayacağız”, “İTÜ medrese, rektörlük, AKP’nin şubesi değildir”, “Bir AKP hükümeti filmi... AKP’nin üniversiteyi işgalinin hikâyesi” pankart ve dövizleri açarak protesto eden Öğrenci Kolektifi üyesi 18 öğrenci, yargılandıkları Sarıyer 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 1 yıl 3 ay hapis ve 80’er lira para cezasına çarptırıldı. Mahkeme öğrencilerin iyi halini göz önüne alarak cezayı 5 yıl eylem yapmama şartıyla erteledi. Kararı gazetemize değerlendiren İTÜ öğrencisi Neval Kösedağı, “Bu karar Türkiye’de demokrasi ve düşünce özgürlüğünün olmadığını, AKP faşizminin var olduğunu gösterir” dedi. Kararın Erdoğan’ın dokunulmazlık ve gücünü gösterdiğini anlatan Kösedağı, Başbakan’dan üniversite ve öğrencilerden korkmamasını istedi. Başbakan’ı protesto eden üniversite öğrencilerine yönelik müdahaleyi 200 öğretim görevlisinin kınadığını anımsatan Kösedağı, cezanın kınanması için hocalarla ortak çalışma yaptıklarını anlattı. Öğrencilerden Meltem Çavdar da cezanın kendilerini yıldıramayacağını belirterek “AKP’nin yalancı söylemlerini” her yerde açıklamaya devam edeceklerini söyledi. Başbakan’ı protesto eden 18 öğrenci 1 yıl 3’er ay hapis, 80’er TL para cezasına çarptırıldı. MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ KABUL EDİLDİ Çiçek: İrticanın hukuki tanımı yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, toplantıda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin (MGSB) kabul edildiğini söyledi. Çiçek, “Yeni belgede, geleneksel güvenlik sorunları yanında kamu düzeni ve güvenliği, enerji arzı güvenliği, gıda ve su güvenliği, sanal ortam güvenliği, afetler ve kamu sağlığına yönelik riskler gibi sorun alanları da yer almaktadır. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğini esas alan bir yaklaşımla güvenliğin sağlanması yanında temel hak ve özgürlükleri kullanmasının kolaylaştırılması da dikkate alınmıştır” dedi. ‘Tarifi yapılmamış’ Çiçek, yeni belgede ‘irtica’ tanımının çıkarıldığının hatırlatılması üzerine, “Hukuken tanımlanması mümkün olmayan kavramlar bu metninde yok. Çünkü bir şeyi tanımlayamıyorsanız milli güvenlik siyasetine zarar verir. İrtica kavramı hep konuşulmuştur ama bu bir siyasi suçlama aracı olarak konuşulmuştur. Geriye dö nük hiçbir metinde de bunun ne olduğuyla ilgili yazılı bir tarif söz konusu değildir. O nedenle toplumda yeni kamplaşmalara, kutuplaşmalara, suçlamalara meydan verecek ve içini herkesin kendisine göre dolduracağı ifadeler, kavramlar bu metnin içinde yok” dedi. Çiçek, belgenin içeriğine ilişkin soru üzerine “Kendi milletini tehdit olarak gören devlet, bir millet olmaz. O dışarıdan bir algılamadır. Milleti tehdit olarak gören bir anlayış, zaten bu belgenin içinde söz konusu olmaz” diye konuştu. Savcılık kazayı soruşturacak Bitlis dosyası açılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1993 yılında uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitiren eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın “takipsizlik” kararı verdiği soruşturma dosyası, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaştı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen, askeri savcılıktan konuya ilişkin dosyayı istemişti. Görüşen’in talebine olumlu yanıt veren Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, soruşturma dosyasını ekleriyle birlikte başsavcı vekilliğine gönderdi. Dosyayı incelemeye alan savcı Görüşen’in, bazı kişilerin, tanık sıfatıyla ifadelerine başvuracağı öğrenildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear