Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK  Baştarafı 1. Sayfada  hukuksal saptamaları içeriyor:  Yasa gereği Kurulun Başkanı Adalet Bakanı veya  onun adına toplantılarına başkanlık eden bakanlık  müsteşarı HSYK nin çalışmasını engelliyorlar.  Önemli, fakat AKP nin politikalarına uygun  olmayan bir karar çıkması olası mı? Ya bakan ya da  müsteşarı toplantıya gelmiyor. Kurul çalışamıyor.  Karar alamıyor...  Bu nedenle örneğin h kimlerle savcıların  atamalarıyla ilgili kararname aylarca sürüncemede  kalıyor...  Kamuoyunda isimleri üzerinde olumsuz  tartışmaların yapıldığı kimi h kim ve savcıların  başka görev yerlerine nakledilmeleriyle ilgili bir  kararname söz konusu mu?  HSYK toplanamıyor. Bakan da müsteşarı da  arazi!  Bu örnekler iktidarın yargı üzerinde kurguladığı,  uygulamaya koyduğu yaptırımlara birer örnek.  AKP grubunda konuşan Başbakan ı dinleyince  bu örneklere zaten gerek kalmıyor.  AKP indinde istifa edenlerin bulunduğu  HSYK nin ne kadar zararlı bir kurum olduğu  anlaşılıyor.  RTE nin AKP grubundaki HSYK ye saldırı içeren  konuşmasını RTE ye söylenmiş gibi okursak;  Bay  Başbakan; HSYK nin sizinle işi yok. İşi yargıyla  diye  söze başlayabilir ve şöyle devam edebiliriz:  HSYK ye rahat durmadınız, diyorsunuz.  Oysa, ağzınızı her açışınızda yargıya, yargının en  üst kurulu HSYK yi saldırılarınızı yanıtlamak zorunda  bıraktınız..  Saldırınızdaki amacın ne olduğu anlaşılıyor.  Askeri kışlaya, gerçekleri söyleyen ve yazanları  Silivri ye hapsettiniz.  Basını türlü yollardan sindirdiniz.  Devlet kadrolarını AKP yandaşları ile  doldurdunuz.  Geride kala kala yargı bağımsızlığı ve ele  geçirmeniz gereken yargının üst kurulu HSYK  kalmıştı. Şimdi çıkıyorsunuz kürsüye; görevleri sizi  alkışlamak, onaylamak olan AKP  grubunda tecahülü arifaneden gelmenin dik  l sı  bir tavır takınıyor, nalıncı keseri gibi olayları  kendinize yontarak siyasal demagojiye eşsiz bir  örnek veriyorsunuz ve:  Siyasal açıklamaları biz yapmadık, saldırınıza  gereken yanıtı vermek zorunda kalan HSYK yaptı  diyebiliyor, HSYK yi ve kimi üyelerini  suçlayabiliyorsunuz.  Devam edelim:  HSYK ye, ama gerçekte bir türlü sindiremediğiniz  yargı bağımsızlığına saldırmak, yargıyı AKP ye  akortlu teksesli konuma getirmek amacıyla biz  değil siz makamınızı bir araç gibi kullandınız.  Siz siyasetçi olarak yetkinizi milletten aldığınızı  söylüyorsunuz; ama, bağımsız yargı da millet adına  karar veriyor. HSYK de istifalar oldu; dediğiniz  gibi elbette hayırlısı neyse o olacak!  Bizi istifa ederek dört dörtlük şov yapmakla  suçluyorsunuz. Ne ki siz, şovu siyaset dünyasında  kimlerin meslek haline getirdiğini en iyi bilenlerin  başında geliyorsunuz..  İstifaların geç kaldığını söylüyorsunuz.  Sizi bu denli mutlu edeceğini bilseydik;  istifalarımızı daha önce açıklayabilirdik.  Yeni suçlamanıza gelince:   Deyin ki  Bizim Yargıtay da Danıştay da  adaylarımız var onun için çalışacağız  onu söyleyin   diyorsunuz.  Bu açıklamayla, ayın 17 sinde Yargıtay ve  Danıştay daki HSYK ye üye seçiminde kimi adaylar  lehine çalışmak için istifa ettiğimizi söylemek  istiyorsunuz.  Bu asılsız bilgiyi nereden aldığınızı sormak bile  istemiyoruz. Bu, malumu ilan olur. Ancak:  Seçimlerde kimileri için etkili olmayı yeğleseydik,  HSYK den istifa etmez, bu Kurul un etki alanını  kullanabilirdik.  İstifalarımız, bizden kurtulduğunuzu müjdelediği  için, kuşkusuz sizi mutlu etmiş olmalı...  Öyleyse bu denli hırçın, dolaylı biçimde yargının  tümüne saldıran bir konuşma yapma gereğini  neden duydunuz?  Yoksa, yoksa?..  HSYK ile ilgili  saptamalarımdan ders alın ha  diyerek yeniden  oluşacak yüksek yargı organlarını bugünden  uyarmak mı amacınız?  SAYFA 14 EK M 2010 PERŞEMBECUMHUR YET  8 HABERLERİN DEVAMI  TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Ekim  Oslo B 9  Helsinki B 7  Stockholm B 9  Londra B 12  AmsterdamB 13  Brüksel B 12  Paris PB 13  Bonn PB 11  Münih PB 14  Berlin PB 13  BudapeştePB 14  Madrid PB 19  Viyana PB 13  Belgrad B 11  Sofya Y 12  Roma Y 20  Atina Y 26  Zürih PB 13  Moskova Y 5  Aşkabat B 22  Taşkent B 26  Baku Y 20  Bişkek PB 19  Tiflis Y 20  Kahire B 35  Şam B 29  İstanbul Y 20  Edirne Y 18  Kocaeli Y 22  Çanakkale Y 23  İzmir Y 26  Manisa Y 26  Denizli Y 26  Zonguldak Y 19  Sinop Y 18  Samsun Y 19  Trabzon Y 19  Giresun Y 20  Ankara Y 20  Eskişehir Y 20  Konya Y 21  Sıvas Y 18  Antalya Y 28  Adana Y 30  Mersin Y 30  Diyarbakır Y 26  Şanlıurfa Y 29  Mardin Y 21  Siirt Y 23  Hakk ri Y 18  Van Y 16  Kars Y 15  Ülke geneli parçalı  çok bulutlu, aralıklı  sağanak ve gökgü  rültülü sağanak ya  ğışlı geçecek. Yağış  ların Marmara, Batı  Karadeniz, Orta Ka  radeniz in iç kesimle  ri ile Yozgat, Sivas,  Çankırı, Ankara nın  kuzey ilçelerinde kuv  vetli olması bekleni  yor. Hava sıcaklığı ba  tı bölgelerde 2 ila 4  derece azalacak, ku  zey ve iç kesimlerde 3  ila 5 derece artacak.  Laik demokratik hukuk devletinin  bir inancı  dinsel  desteklemek gibi  bir yükümlülüğü olabilir mi?  12 Eylül askeri faşizmi, laik devlet  adına  din dersi ni zorunlu hale  getirdi; aradan geçen 30 yıla karşın  bu  zorunluluğu  hiçbir siyasal  iktidar kaldırmadı.  Alevi yurttaşlarımız bu nedenle  eyleme başladılar.  Laik bir devlet, din, dil, ırk, renk ve  mezhep ayrımı gözetmez, imam  hatip okulları açmaz.  Laik, demokratik bir hukuk  devletinde Diyanet İşleri  Başkanlığı, imam hatip okulları,  Kuran kursları olmaz.  Bireyin temel hak ve özgürlükleri,  laik demokratik devlet tarafından  korunur, insanlar dinsel  inançlarından ötürü dışlanmaz.  Dinsel inanç sistemi Türkiye de  ağır basıyor, insanların giyim  kuşamları üzerinden siyaset  yapanlar,  Bu ülkede inançları  yüzünden kızlar üniversitelere  sokulmuyor, çarşaflı kadınlar işe  alınmıyor  diye konuşuyor.  Türkiye ne Suriye, ne Mısır, ne  Endenozya, ne Pakistan ne de  Malezya dır.  Mustafa Kemal 1934 yılında  kadınlara seçmeseçilme hakkı  tanıdı...  Oysa o yıllarda kimi Avrupa  ülkelerinde kadınların böyle bir hakkı  var mıydı?..  1923 Aydınlanma Devrimiyle  ülkemizde parlamenter sisteme  geçilirken, elbet demokrasi ve  bireysel özgürlükler yoktu. Ama  Türkiye, parlamenter sisteme  geçen dünyadaki sekiz ülkeden  birisiydi.  Demokrasi bir yaşam biçimidir...  Bireysel temel hak ve özgürlüklerin  olmadığı, gazetecilerin ve yazarların   günah keçisi  olarak görüldüğü,  telefonların dinlendiği, muhaliflerin  adım adım izlendiği bir ülkede  demokrasi yaşam biçimi olamaz.  Bir tarikat şeyhi ve onun  müritleri, devletin önemli  kurumlarındaki örgütlenmeyi   cennetcehennem  söylemiyle  dinsel baskı uygulayarak sağlarken,  Hanefi Avcı yı savunan gazeteci  arkadaşlarıma karşı bir linç  kampanyasının yandaş medya  tarafından başlatılması bence çok  önemlidir.  Avcı yı savunanları   itibarsızlaştırmak  için her yol geçerli  sayılıyor.  Ben Hanefi Avcı nın Diyarbakır ve  İstanbul da İstihbarattan Sorumlu  Emniyet Müdürü olduğu dönemde,  faili meçhul cinayetlerin işlendiğini,  insanların kaçırılarak öldürüldüğünü,  yargısız infazlar yapıldığını elbet  biliyorum.  Eğer o dönemden hesap  sorulacaksa, dönemin  Başbakanı ndan İçişleri Bakanı a,  OHAL e, kimi polis müdürlerine,  askersivil bürokratlara, JİTEM e dek  uzanılmalıdır.  O ayrı bir konu...  Benim altını çizdiğim konu,  Avcı nın  Haliç te Yaşayan Simonlar   kitabının ikinci bölümünde yer alan  tarikatçı yapılanmaya ilişkin  görüşlerin Belma Akçura, Ruşen  Çakır ve Nedim Şener gibi  gazeteciler tarafından yazıldığı öne  sürülüp, üç meslektaşımızı linç etme  girişiminde bulunulması.  Bir de 28 Şubat sürecinde  dinlenen meslektaşlarımızın  kasetlerinin, Avcı nın  tutuklanmasından sonra ortaya  çıkması.  Hanefi Avcı, Edirne ve Eskişehir  gibi kentlerde adı  dinleme   olaylarına karıştığında bu kasetler  neredeydi? Avcı da mı yoksa başka  bir yerde mi?  Dinci ve tarikatçı internet siteleri  birilerinin buyruğunda bu tür  haberleri yayıyorlar...  Acaba amaçları ne?  Gerçekleri yazan, muhalif yanları  bulunan, sol kültürden gelen  gazetecilere gözdağı verip  susturmak mı?  Laik demokratik devlette,  hacılardan hocalardan, tarikat  şeyhlerinden buyruk alınarak devlet  yönetilmez.  Bakıyorum okyanus ötesinden bir  internet sitesinde aba altından sopa  gösteren Hocaefendi, hoşgörüden,  cennetcehennemden söz edip  devletin önemli kurumlarındaki  örgütlenmeyi  sızma değil teşvik   olarak görüyor...  Benim yıllardır anlamadığım,   Muhterem Hocaefendi nin din  adamı mı, siyasetçi mi, yoksa  işadamı mı  olduğudur.  Bir de ABD de 12 yılı aşkın süredir   Yeşil kart  almadan kalabildiğini  açıklaması ki, bu çok önemlidir.  Çünkü bu konuda değişik   rivayetler  vardır. Bu da  Hocaefendi ye pardon,  Fethullahçılara yarar değil zarar  getirmektedir.  Bir de,  alaylı takımı ndan Hüseyin  Gülerce ye  ileri geri konuşma  dese  genç müritlerin yüreğine su  serpecektir.  Laik demokratik bir hukuk  devletinde gazeteciler, askersivil  bürokratlar, yargıçlar, savcılar  izleniyor.  Bir yanda imam hatip okulları,  tarikatçı yapılanma, Kuran kursları,  sıkmabaş, zorunlu din dersleri,  Alevi yurttaşlarımızın haklı tepkisi...  Nerede demokrasi nerede temel  hak ve özgürlükler?  Gazetecilerin çapraz ateşe  alındığı, insanları itibarsızlaştırmak  için her yolun geçerli olduğu bir  dönemden geçiyoruz.  Elazığ Bağımsız Milletvekili Fevzi  İşbaşaran ın  AKP eski milletvekili   başına gelenleri okuyunca,  meslektaşlarımın ve kendimin başına  gelecekleri düşünüp, irkildim...  Bunca yıllık gazetecilik  yaşamımda böyle bir dönem  yaşamadım; askeri darbeler de  bunun içinde...  POLİTİKA GÜNLÜĞÜ  HİKMET ÇETİNKAYA  Gazetecilere Çapraz Ateş...  hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr  Faks numaramız: 0212 343 72 69  Haber Merkezi  Ataşehir Belediyesi, UNICEF  tarafından bu yıl 3. sü düzenlenen 15 Ekim Dünya  El Yıkama Günü nde Ataşehir deki çocukları mik  roplara karşı bilinçlendiriyor. Ataşehir Belediyesi  Sağlık İşleri Müdürlüğü ve Veteriner İşleri Müdür  lüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte Dün  ya El Yıkama Günü nü kutluyor. Ataşehir deki 35  ilköğretim okulu ve anaokullarında eğitim alan ço  cuklara el yıkamayı özendirmek amacıyla mikrop  lardan korunma temalı çizgi filmler ve slaytlar iz  letilecek, müzik dinletilecek.  Anaokulu ve ilköğretim okulu 123. sınıf öğren  cilerine kadar verilecek bilgilendirme eğitimleri de  bir ay kadar sürecek. Bir günde sabit 5 öğüne ayrı  lan zamanlarda ellerini yıkayan öğrenciler bir hafta  lık karnelerini başarı ile dolduracaklar. Bu öğrenci  lere Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve  Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Dr. Şaban Ka  rataş imzalı  15 Ekim Dünya El Yıkama Günü  El Yıkama Sertifikası  verilecek.  Ataşehirliçocuklarelele  İstanbul Haber Servisi  Hür  riyet gazetesi yazarı Ertuğrul  Özkök, tutuklanan Emniyet Mü  dürü Hanefi Avcı nın ofisinde  bulunduğu öne sürülen kayıtlarla  ilgili ifade verdi. Türkiye de her  kesin herkesi dinlediğini ifade  eden Özkök,  Karınızla cilvele  şirken meğer grup seks yapı  yormuşsunuz. 5 kişi daha sizi  dinliyor  dedi.  Cumhuriyet Savcısı Kadir Al  tınışık a ifade veren Özkök, sav  cılıkta 4 veya 5 tane dinleme ta  pesinin gösterildiğini belirtti. Ha  yatı boyunca illegal dinlemele  re karşı mücadele ettiğini, bu ka  yıtları yapan ve saklayanların da  bulunmasını istediğini kaydeden  Özkök,  İllegal telefon dinle  melerinin hangi toplumda  olursa olsun insan haklarına  karşı yapılmış en büyük sal  dırılardan bir tanesi olduğunu  inanıyorum  dedi. Kaydedilen  konuşmalarında suç unsuru ol  madığını ifade eden Özkök şunları  söyledi:  Ben telefon dinleme  mağduruyum. Bundan 12 yıl  önce telefonlarım dinlendi ve  radyolardan oradan buradan  Doğru Yol Partisi tarafından ka  muoyuna duyuruldu.    Özkök, 14 yıl önce yapılmış te  lefon konuşmasının kimlerce sak  landığını bilmediğini belirterek  sözlerini şöyle sürdürdü:  Bir  insan ruh hastası değilse, sapık  değilse, niye saklar bunu? Za  manı gelince kullanmak için  saklar. Ben o yüzden bugün  kendisini güçlü gören insanla  ra da seslenmek istiyorum. Ben  Hürriyet in genel yayın yönet  menliğinden ayrıldığım zaman  dedim ki artık rahatladım ama  bırakmıyormuş yakamızı. Te  lefon konuşmalarınız 14 yıl son  ra gene geliyor sizin önünüze.  Bu hepimizin sorunu. Bugün bu  soruşturmayı yürüten savcıla  rın da, devletin başında bulu  nan insanların da, 14 yıl sonra  onların başına da gelebilir.   Devlette herkesin herkesi din  lediğini vurgulayan Özkök,  Ba  zen bizler yüzünden gereksiz in  sanlar da dinleniyor. Onların  hayatları da kayıyor. Ben önem  li insan değilim, bundan yırttım  diye kimse bakmasın  dedi.  Özkök, Hanefi Avcı yı haya  tında hiç görmediğini, kim ol  duğunu bilmediğini söyledi. Öz  kök, 1997 ve 1998 yılında orta  ya çıkan telefon kayıtlarının ay  nı kaynaktan servis edildiğine  dikkat çekti. Özkök,  Hürriyet  santralı mı dinlenmiş  sorusu  na ise  Ben bilmiyorum onu si  ze söyleyecek durumda deği  lim. O yıl dinlendi de bu yıl  dinlenmiyor diye bir şey yok   yanıtını verdi.   Grup seks yapıyorsunuz   Bu konunun toplumca önem  senmesi gerektiğini vurgulayan  Özkök, şöyle konuştu:  Tele  fonda karınıza  Seni seviyo  rum  diyorsunuz. Bunun du  yulmasını ister misiniz? Karı  nızla özel konuşursunuz, seni is  tiyorum dersiniz. Düşünebiliyor  musunuz siz şimdi. Siz karınızla  küçük bir cilveleşme yaptığını  zı zannediyorsunuz, meğer grup  seks yapıyormuşsunuz. 5 kişi  daha sizi dinliyor. Bu benim so  runum değil anladınız mı, bu  nu anlatmaya çalışıyorum. Ben  alıştım zaten.   İstanbul Haber Servisi  8. Cumhurbaşkanı  Turgut Özal ın eşi Semra Özal, Turgut Özal ın  Bulgaristan Büyükelçiliği nde düzenlenen bir  resepsiyonda ikram edilen limonataya konulan  zehirle öldürüldüğünden şüphelendiğini belirte  rek  Kocam ölürken ağzından beyaz köpük  geldi  dedi.  Semra Özal suikast iddialarına ilişkin dün Ka  naltürk televizyonunda Tarık Toros un sundu  ğu  Merkez Siyaset  programında çarpıcı açık  lamalar yaptı. Turgut Özal ın öldüğü gün spor  yapmadığını belirten Semra Özal,  Ben yürü  yordum arkamdan geliyordu, birden küt diye  düştü. Düşünce hemen ben çevirdim. Ağzın  dan beyaz bir köpük geliyordu.   Özal ın ambulansla taşındığı açıklamalarını  yalanlayan  Ambulans olsaydı sedyeyle taşı  nırdı  diyen Özal  O sırada Köşk te doktor  yoktu, ambulans yoktu. Yaverler ve garson  lar kucaklayıp makam aracına koydular. Bir  de hastaneye girişi var. Özal hastaneye, yave  ri ve garson tarafından karga tulumba yerde  sürüklenerek sokuldu  diye konuştu.  Limonata şüphesi  Ölümünden bir gün önce Özal ın Bulgaristan  Büyükelçiliği nde bir resepsiyona katıldığını  söyleyen Semra Özal  Kaya Toperi, ısrarla  kokteyle katılmasını istedi. Orada  Siz içki iç  mezsiniz diye bu limonatayı hazırladık  diyerek  limonata vermişler. Turgut Bey iki şey sev  mezdi. Limonata ve kurufasulye. Ayıp olma  sın diye içmiş  dedi.  Toperi iddiaları yalanladı  Semra Özal a yanıt veren dönemin Cumhur  başkanlığı Sözcüsü Toperi, Özal ın resepsiyona  kendisinin zoruyla katıldığı iddiasını  Sayın  Cumhurbaşkanı Bulgaristan gezisindeyken  bir heykeltıraş gelerek  Vejdi Raşidov  Tür  kiye de açacağı sergisinin açılışını yapmasını  istedi. Sayın Cumhurbaşkanı da kabul etti.  Ancak biz Orta Asya gezisindeyken sergi  açılmış. Bu sebepten programı o gece akşam  saat 18.00 de müsait olduğu için gittik  diye  yanıtladı. Toperi,  Özal a limonata verildi mi   sorusunu üzerine ise  Hatırladığım kadarıyla  bir tepsi içinde içecekler geldi ve herkes iste  diğini aldı. Limonata mı içti Furuko mu içti  onu bilemem  diye konuştu.  Gazeteci Özkök, tutuklanan Emniyet Müdürü Avcı nın ofisinde bulunduğu öne sürülen kayıtlarla ilgili ifade verdi   Herkes herkesi dinliyor    Kocam  zehirlenerek  öldürüldü    BEN DE 28 ŞUBAT MAĞDURUYMUŞUM   Hürriyet gazetesinde yaklaşık 20 yıl genel yayın yönetmenliği  yaptığı için devletin her kademesi tarafından dinlendiğini  dile getiren Özkök şöyle konuştu:  MİT i de dinlemiş Ge  nelkurmay da dinlemiş istihbaratı da dinlemiş. Eğer ka  nunen dinleme varsa benim itirazım yok. Ama ben kanun  suz dinlemelerden özel hayatla ilgili kayıtların tutulmasın  dan şik yetçiyim. Gösterilen tapelere bakarken aklımdan  şöyle bir şey geçti. Herkes beni 28 Şubat çı diye biliyor  ama meğer ben de 28 Şubat ın mağduruymuşum. Çünkü  yapılan dinlemeler 28 Şubat sürecine ait dinlemeler.   TURGUT ÖZAL IN EŞ SEMRA ÖZAL  Doğan: Bakan emriyle çalışma yaptık  İstanbul Haber Servisi  Diyarbakır  Cumhuriyet Başsavcılığı nın yürüttüğü  faili meçhul cinayetlerle ilgili soruştur  ma kapsamında İstanbul Cumhuriyet  Savcılığı nda talimatla ifade veren 2. Er  genekon davasının tutuksuz sanığı  emekli Albay Arif Doğan, JİTEM in  Jandarma Genel Komutanlığı nın em  riyle Jandarma Asayiş Bölge Komu  tanlığı bünyesinde ikinci bir emre kadar   Jandarma İstihbarat Terörle Mü  cadele Grup Komutanlığı  adı altın  da deneme amaçlı kurulduğunu söyle  di. JİTEM in kurucusunun kendisi ol  duğunu, yapının oluşturulma emrini  ise Jandarma Genel Komutanı Burha  nettin Bigalı nın verdiğini söyleyen  Doğan, JİTEM in kadrosunun subay  lardan oluştuğunu,  Yeşil  kod adlı  Mahmut Yıldırım ın ise paralı ajan ol  duğunu belirtti.  Doğan, Genel Komutanlık emri, İç  işleri Bakanlığı ve Genelkurmay ona  yıyla kurulan bu istihbarat teşkilatının  kuruluşuna ilişkin yasal mevzuatı ba  kanın onayına kendisinin sunduğunu an  lattı. Dönemin İçişleri Bakanı nın Mus  tafa Kalemli ve Emniyet Genel Mü  dürü nün ise Saffet Arkan Bedük ol  duğunu anımsatarak  Gerek jandarma,  gerek polis mıntıkasında da bakan  emri ile istihbarat çalışmaları yapı  yorduk. İstihbarat elemanları prim  karşılığında çalışırdı. JİTEM ope  ratif istihbarat birimiydi  dedi.  1990 yılında görevden ayrıldığını ve  görevi o dönem albay rütbesindeki  emekli Tuğgeneral Veli Küçük e dev  rettiğini söyleyen Doğan, Küçük ün  Olağanüstü Hal  OHAL  bölgesi dışın  da görevli olduğunu, JİTEM isimli  OHAL bölgesi sınırları içerisinde kalan  görev alanına ilişkin yetkisini kimseye  devretmediğini söyledi.  Mahmut Yıldırım ın mükemmel bir  istihbaratçı olduğunu savunan ve sade  ce bir kere beraber yemek yediklerini an  latan Doğan,  Kendisi Jandarma İs  tihbarat Grup Komutanlığı na bağ  lı bir elemandı. Maaşlı bir ajandı.  Kendisinin iki sene çalıştığını biliyo  rum. Ben Mahmut Yıldırım ın va  tanperver biri olduğunu bilirim  di  ye ifade verdi.
            
    
