Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
8 EYLÜL 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Adi Adımlarla
Örtülü Faşizme...
Her eylül ayının 6’sında adli tatilin bitmesi nedeni
ile düzenlenen törenler, yüksek yargının şikâyet ve
önerilerinin Yargıtay başkanları tarafından dile ge-
tirilişini izleyen “yürütme organı”nın başları, yani
Cumhurbaşkanı ve Başbakan için bir tür “zorunlu
kös dinleme” seansları olmuyor mu?
Devlet protokolünde, 1 ve 3 numaralı koltuklara
oturmak, sonra dakikalarca süren ve cumhuriyet ile
demokrasinin birbiri ile çelişen değil, aslında örtü-
şen iki ana kurum olduğunu anlatan dersi sonuna
kadar dinlemek zorunda kalmak!.. O dersin anla-
tımında, yargının bağımsızlığının değerini vurgula-
yan bölümlerde, ağırlaşan göz kapaklarında kimi
beklenti düşlerine yer vermek.
Parti ile uyumlu bir yargı...
Konuşma kürsüsünü sanal bir hedef tahtası gi-
bi düşünmek. O tahtanın önüne, “kelle” dediği şe-
hitler için açılmış bir hakaret davasında kendisini
suçlu görerek “1” kuruş tazminat ödemeye mah-
kûm eden Kartal Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ka-
dın yargıcını getirtip, Adalet Bakanlığı
müfettişlerinin eziyet etmesini hayal etmek!.. Ay-
nı görünümü bir de, Sincan Ağır Ceza Başkanı için
tekrar etmek.. Erzincan Cumhuriyet Başsavcı-
sı’ndan, bir daha tarikat yuvaları üstüne gitmeye-
ceğini belgeleyen bir “pişmanlık yazısı” alındığının
rüyasını görmek...
HSYK’nin, yargıç ve savcıların atanma, terfi ve
görev yeri değişimlerinde, “iktidar partisinden ge-
lecek listelere uyum sağlayan bir yapının ya-
salaşması” için yandaş medyada açılmış olan kam-
panyayı, tüm basın organları için geçerli kılmak...
Sayın Hasan Gerçeker’in bu yılki açış konuş-
masında, “HSYK’ye Adalet bakanının başkanlık et-
mesi, yargı bağımsızlığını zedeleyen bir olgudur. Ku-
rulun oluşumunda, yasama ve yürütme organı
‘Cumhurbaşkanı’ tarafından üye seçimi planlan-
dığı belirtilmiş olmakla, yargı bağımsızlığı noktasında
mevcut durumun dahi gerisine düşmek söz konu-
sudur” demekle yetinmeyerek, açık açık “yasama
ve yürütme organına, hâkim ve savcılar ara-
sından HSYK’ye üye seçimi görev ve yetkisinin
verilmesinin, kurumsal olarak yargıyı, birey
olarak da yargıcı siyasal iktidarın etkisi ve
kontrolü altına sokacağı”nı de bildirmesi, Türki-
ye’nin önümüzdeki yasama yılında nasıl bir dehli-
ze götürülmek istendiğinin en somut haberi değil
mi? Bu kadar uzun ve tumturaklı tümceler ile sa-
de yurttaşlara tehlikeyi yeterince anlatamamak kor-
kusunu da gidermek için olmalı, Yargıtay Başkanı
dün törenin bitişinde gazetecilere, 2009 Adalet Yı-
lı konuşması ile ilgili haberler için çok anlamlı bir de
başlık önermiş oluyor.
Medyadan sonra yargıyı da
yandaşlaştırmak...
“Yandaş yargı olmak istemiyoruz” diyor. Öy-
lesine açık söylemeyi, bulunduğu görev yüzünden
maslahata uygun görmüyor belki. Ama bu “yandaş
yargı”ya dönüştürülme kuşkusu ile -satır araların-
da- “Türkiye’nin örtülü faşizme yönelmiş olduğunun”
işareti de verilmiş oluyor.
Kâğıt üstünde kalmaya mahkûm bir “demokra-
tik açılım” masalı ile avutuluyor toplumumuz kaç
yıldır.
İktidar partisinin sanki elini tutan var da, o yüz-
den demokrasi kurumunu güçlendirecek önlemleri
alamıyormuş havasını sürekli olarak gündemde tut-
ma stratejisini başarı ile uygulayan Başbakan, iki
gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin if-
tar yemeğinde “statüko”nun, açılım isteklerinin
önündeki duvar oluşundan dertliymiş gibi görün-
mek istiyordu.
Yandaşlarına o duvarın da yakın gelecekte or-
tadan kalkacağı müjdesini verirken, anayasanın
değişmez olarak nitelendirilen maddelerinin altı-
nı oyabilecek sayısal gücü parlamentodaki san-
dalyelerine taşıma hayalini dile getiriyor. Öyle bir
çoğunlukla, o değişiklik olasılılığına geçit verme-
yecek bir Anayasa Mahkemesi’nin yerine “Baş-
ka bir arzunuz yok mu?” diyecek kadar yerinden
oynatılmış yargı kurumlarını yürürlüğe koyacak “Ali
Dibo Eylem Planının” uygulanabileceği bir Türki-
ye mi isteniyor?
Reichstag binasını kundaklattırıp suçu Yahu-
dilerin üstüne atmakla yetinmeyen, bu yolda yar-
gıdan hüküm aldırtmayı başaran Adolf Hitler de-
ğil miydi, o ağzından demokrasi söylemlerini dü-
şürmeyen?
obirgit@e-kolay.net;Faks: 0 216 302 82 08
ENTERNET / MEHMET SUCU
Ofis çalışanlarının internet orta-
mındaki sanal topluluklara katılmaları
ve buralardaki faaliyetleri, çalıştıkla-
rı kurum ve marka itibarına zarar ve-
rebilir mi? Şirket yönetimlerinin çalı-
şanların bu faaliyetlerini kısıtlamaya
hakkı var mı? Son günlerin en can alı-
cı sorusu bu.
Deloitte şirketi de bu konu üzerin-
de yoğunlaşmış. Deloitte’un “2009
Kurumsal Etik ve İş Ortamı” raporu
sosyal ağlar ve kurumsal itibar riski
konusuna odaklanmış.
ABD’de 2 bin çalışan ve 500 üst dü-
zey yöneticinin katılımıyla yapılan
araştırmada, sanal ortamların ku-
rumsal itibara zarar verip vermediği
yolundaki soruya, zarar veriyor se-
çeneği için çalışanların yüzde 74’ü
“kesinlikle” veya “katılıyorum” yanı-
tını verdi. Buna karşılık çalışanların
yüzde 53’ü, sanal topluluk siteleriy-
le ilgilenmenin işverenin işi olmadığını
belirtiyor. Çalışma bu konuda yöne-
ticiler ve çalışanlar arasında ciddi bir
görüş ayrılığının bulunduğunu ortaya
koydu.
Araştırma hakkında bilgi veren De-
loitte Türkiye Etik Lideri ve ortağı Si-
bel Türker şunları söylüyor: “Birey-
lerin kendi bilgi ve düşüncelerini di-
ğer kişilerle paylaşmalarını, birbirleriyle
iletişim kurmalarını ve çeşitli fikirlerin
yaygınlaşmasını sağlayan sanal top-
luluk ağları, sürekli gelişme gösteriyor.
Günümüz dünyasında yaşanan bu
güçlü olguyla birlikte bireylerin özel ya-
şamı ve kurumsal kimlikleri arasında-
ki ince çizgiler de giderek silinmeye
başlıyor. Bireylerin online ortamda ile-
tişim hakkı olmasına karşılık, bu or-
tamlardaki iletişim, kurumların ve
markaların itibarını etkileyebilecek
olumsuz sonuçlara da yol açabiliyor.”
Deloitte 2009 Kurumsal Etik ve İş
Ortamı Araştırması’na yanıt verenle-
rin yüzde 74’ü Facebook, Twitter ve
Youtube gibi sanal topluluk siteleri-
nin marka itibarına zarar verme po-
tansiyeli açısından belirli riskleri ta-
şıdığı kanısında.
Kurumlar, çalışanların kendisini ra-
hatça ifade edebildikleri bu sitelerde
kurumsal itibarına zarar veren du-
rumlara karşı zaman zaman mücadele
vermek zorunda kalabiliyor. Belli
başlı küresel markalarla ilgili yapılan
haberlerin önemli bir kısmı ise online
ortamda gerçekleşen tartışma, öne-
ri ve eleştirilerden ciddi ölçüde etki-
leniyor.
Deloitte araştırmasına yanıt veren
üst düzey yöneticilerin yüzde 15’i yö-
netimin sanal topluluk ortamlarında-
ki itibar risklerine karşı hazırlıklı ol-
duğunu ifade ederken, yüzde 58’i ise
yönetimin bu konunun farkında ol-
duğunu ve önlemleri tartıştığını söy-
ledi. Buna karşılık görüşülenlerin sa-
dece yüzde 17’si bu konuda bir
programa sahip olduklarını vurgulu-
yor.
Yöneticilere sanal ortamdaki risk-
lere karşı şirketin ne tür önlemler al-
dığı sorulduğunda, yüzde 27’si “Yö-
netici ekibimiz sanal topluluklarla ilgili
kurumsal riski azaltma konusunda
düzenli olarak tartışıyor” , yüzde 22’si
“Şirket çalışanlarının sanal topluluk
araçlarını ne şekilde kullanacağını ta-
nımlayan resmi kurallar var”, yüzde
22’si “Kıdemli yönetici ekibimiz şirket
genelinde sanal topluluk ağlarının
nasıl kullanılacağını açıkladı”, yüzde
17’si ise “Şirketimin, sanal topluluk ağ-
larıyla ilişkili riskleri izlemek ve azalt-
mak için geliştirdiği özel bir programı
bulunuyor” yanıtını verdi.
Yöneticilerin yüzde 60’ı, sanal sos-
yal topluluk ağı ortamına katılanların
kendilerini nasıl tanımladıklarını şir-
ketin “bilme hakkı” bulunduğunu sa-
vundu. Çalışanların yüzde 53’ü ise sa-
nal topluluk siteleriyle ilgilenmenin iş-
verenin “işi” olmadığı görüşünde.
Bununla birlikte, çalışanların yüzde
61’i, işveren sanal topluluk ağlarını iz-
lemeye karar verirse kendilerinin bu
konudaki yaklaşımlarını değiştirme-
yeceğini, zira sanal topluluk ağların-
da bulunmanın çok özel bir durum ol-
madığını ve dahası, sanal ortamda-
ki profillerini istedikleri gibi düzenle-
me esnekliği olduğunu söylüyor.
Sosyal topluluklara katılım konu-
sunda kurum içinde sıkı kural ve po-
litikalar oluşturulurken, şirketin iş kül-
türüne ve değerlerine özellikle vurgu
yaparak bunları hatırlatmak, çalışan-
ların işbirliğini sağlamak açısından
önem taşıyor.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
Facebook Kurum Kimliğini Etkiler mi?
Üçüncü iddianame ile birleştirilen ikinci Ergenekon davasõnõn dünkü oturumu tartõşmalarla başladõ
İddianameninözetiokunacakHATİCE TUNCER /
HİLAL KÖSE
Üçüncü iddianame ile birleştirilen
ikinci Ergenekon davasõnõn dünkü
oturumunda, sanõklar ve avukatlarõ,
yargõlamayõ uzatarak mağduriyete ne-
den olacağõ gerekçesiyle 4 bin sayfa-
yõ aşan iddianamelerin okunmamasõ-
nõ talep etti. Mahkeme heyeti, iddia-
namelerin “çok kısa ve özetlene-
rek” okunmasõna karar verdi. Mah-
keme Başkanõ Köksal Şengün’ün tu-
tuklu sanõk Tuncay Özkan’õ alkõşla-
yan izleyicileri salondan çõkarmak
istemesi tartõşmalara neden oldu.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen
108 sanõklõ ikinci Ergenekon davasõ-
nõn üçüncü oturumuna Gazetemiz
Ankara Temsilcisi ve yazarõmõz Mus-
tafa Balbay’õn da aralarõnda bulun-
duğu 49 tutuklu sanõk katõldõ. Oturu-
ma, emekli orgeneraller Hurşit Tolon,
Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz, emek-
li Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal
Şenel, eski YÖK Başkanõ Kemal
Gürüz, gazeteci yazar Yalçın Küçük,
Erol Mütercimler, ATO Başkanõ Si-
nan Aygün, eski 19 Mayõs Üniversi-
tesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay,
eski Uludağ Üniversitesi Rektörü
Mustafa Yurtkuran ile 32 tutuksuz
sanõk geldi. Tutuksuz sanõklardan ga-
zetemiz yazarõ Erol Manisalı ise ke-
moterapi tedavisinin devam etmesi ne-
deniyle oturuma katõlamadõ.
Şahin’e kimlik tespiti
Tutuklu sanõk İbrahim Şahin’in,
duyma problemi olduğu gerekçesiyle
kimlik tespiti öğleden sonra yapõldõ.
Duymasõnõ sağlayan cihazõn ceza-
evinden getirilmesi üzerine kimlik
tespiti yapõlan Şahin, “Duyuyorum
ama çok az” dedi. Tuncer Kõlõnç’õn
avukatõ Hasan Gürbüz, 3 bin 500 say-
fayõ bulan iddianamelerin avukatlar ve
sanõklar tarafõndan okunduğunu be-
lirterek “İddianame okunmadan sa-
vunmalara geçilmesini talep edi-
yorum. Aksi halde tutuklu sanıkla-
rın mağduriyetine yol açacaktır” di-
ye konuştu. Emekli Orgeneral Hurşit
Tolon ve Prof. Dr. Mehmet Habe-
ral’õn avukatõ Köksal Bayraktar,
CMK’nin 191. maddesinin “yargıla-
mada aleniyet sağlanması” için id-
dianamenin okunmasõna hükmettiği-
ni ifade ederek, şunlarõ söyledi:
“Bütün avukatlar ve sanıklar id-
dianameyi okudular. Basında tef-
rika halinde her gün yayımlanı-
yor. Aleniyet unsuru gerçekleşti.
Yararların dengesi açısından id-
dianame okunmamalıdır. Özet ha-
linde dahi okunmadan savunma
aşamasına geçilmesi gerekir.”
Söz alan gazeteci Tuncay Özkan, bi-
rinci Ergenekon davasõnda iddiana-
menin özetlendiğini anõmsatarak, “De-
mek ki yasalar size bir serbesti ta-
nıyor. Bir yıldır tutukluyum. Cum-
huriyet mitinglerine ‘sözde’ diyen
başsavcı Recep Tayyip Erdoğan’ın
‘bindirilmiş kõtalar’ sözcüğüne atıfta
bulunan, Başbakan’ın atadığı sav-
cıların hazırladığı bu iddianame
ile yargılanıyorum” dedi. Danõştay
sanõklarõndan Süleyman Esen’in tah-
liyesini eleştiren Özkan, “Fethullah
Gülen’in şeyh müridi, bombaları te-
min eden Süleyman Esen’i neden
tahliye ettiğinizi, Mustafa Kemal’in
müridi, aydınlanmanın yolcusu
Tuncay Özkan’ı neden tuttuğunu-
zu açıklayın” dedi.
‘Öyle bir atarım ki...’
Özkan’õn açõklamalarõnõn ardõndan
izleyicilerin alkõşlamasõ üzerine Baş-
kan Şengün, jandarma komutanõn-
dan sanõklarõn aileleri dõşõndakilerin sa-
londan çõkarõlmasõnõ istedi. Buna tep-
ki gösteren Tuncay Özkan ayağa kal-
karak “Bunu yapamazsınız” diye
bağõrdõ. Başkan Şengün, uyarõlarõna
karşõn oturmayarak bağõrmayõ sür-
düren Özkan’õn da salondan çõkarõl-
masõnõ istedi. “Beni dışarı atamaz-
sınız, çıkmıyorum” diyen Özkan’a
Başkan, “Öyle bir dışarı atarım ki
buranın adabından sorumlu olarak
oturun yerinize diyorum. Burası
alkış yeri değil. Tansiyonu yükselt-
mek kimseye fayda sağlamaz” de-
di. Bazõ sanõk avukatlarõnõn da ayağa
kalkarak bağõrmalarõyla salonda kar-
gaşa ortamõ oluşmasõ üzerine Başkan
Şengün, “Bu sergilediğiniz tavır de-
ğil” diyerek duruşmaya ara verdi.
Aradan sonra yeniden söz alan Öz-
kan, “Beni seven insanlar alkışla-
masınlar” deyince Başkan Şengün,
“Burası mahkeme, alkış gönülden
olur” dedi. Oturuma katõlan diğer sa-
nõk ve avukatlarõnõn iddianamelerin
okunmamasõnõ istemeleri üzerine Baş-
kan Şengün, “Birinci davadan avu-
katlar var aranızda. Talep üzerine
birinci iddianameyi özetledik. 11 ay
sonra itirazlar başladı. Yeniden
okunmasını istediler” diye konuştu.
Başkan Şengün, sanõk ve avukatlarõ-
nõn talebi üzerine iddianamenin çok kõ-
sa bir şekilde özetlenerek okunacağõ-
nõ açõkladõ. Cumhuriyet Savcõsõ Meh-
met Ali Pekgüzel, ikinci iddianame-
nin özet kõsmõnõ okumaya başladõ.
‘Cemil Bayık’ı vururdum’
İstanbul Üniversitesi Tõp Fakülte-
si’nde tedavisi süren tutuklu sanõk Le-
vent Ersöz, avukatõ aracõlõğõyla mah-
kemeye gönderdiği dilekçede, haya-
tõnõ başkalarõnõn yardõmõyla sürdür-
düğünü kaydederek adli kontrol uy-
gulanarak tahliyesini talep etti. Gizli
tanõk ‘İlk Adım’õn “Levent Ersöz,
PKK yöneticisi Cemil Bayõk ile 2 kez
Hezil Çayı kenarında görüşüp zarf
alıp verdiler” iddiasõnõn gerçekdõşõ ol-
duğunu savunan Ersöz, “Görüşmenin
geçtiği iddia edilen çayın genişliği
20-50 metre arasındadır. Mevsim
durumuna göre çayın en dar ye-
rinde bir kamyonun suya kapıldı-
ğını 1992 yılında gözümle gördüm.
Böyle bir yerde zarf alıp verilmesi
mümkün değildir. Ben Cemil Bayık
isimli teröristi gördüğümde yaka-
layıp adalete teslim ederim. Çatış-
ma ortamında karşılaşsaydık da
vururdum” dedi. Tanõk ‘İlk Adõm’õn
Gaffar Okkan’õn öldürülmesi tali-
matõnõ verdiği yönündeki iddialarõnõn
da iftira olduğunu söyleyen Ersöz, “Bu
şahsın iftiralarına muhatap oldu-
ğum yıllarda Şırnak İl Jandarma
Komutanı’ydım. Bu şahsın o dönem
yapılan operasyonlarda menfaati-
nin kesildiği ve haksız kazanç temin
edemediği için iftira yolunu seçtiğini
düşünüyorum” dedi.
Yasalar izin verirse bu şahsõn kim-
liğini açõklayacağõnõ kaydeden Er-
söz, 1991 ve 1992’deki çalõşmalarõnõn
yasalara uygun olduğunu savundu. Er-
söz, “Sözde Ergenekon terör örgü-
tü hakkında İstihbarat Başkanlığı
yaptığım dönemde, öncesinde ve
sonrasında hiçbir bilgim olmadı.
Böyle bir yapı içinde kesinlikle yer
almadım” dedi.
İzleyicilerin Tuncay Özkan’õn açõklamalarõnõ alkõşlamasõ üzerine Mahkeme Başkanõ Köksal
Şengün, jandarma komutanõndan sanõklarõn aileleri dõşõndakilerin salondan çõkarõlmasõnõ istedi.
Buna tepki gösteren Tuncay Özkan ayağa kalkarak “Bunu yapamazsõnõz” diye bağõrdõ.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kayseri eski İl Jandarma Ko-
mutanõ Albay Cemal Temizöz hak-
kõnda Şõrnak’taki faili meçhul cina-
yetlere ilişkin açõlan davanõn kilit
ismi Mehmet Nuri Binzet, ifadele-
rini geri çekmediğini, kendisine bas-
kõ ve tehditle hazõrlanan bir dilekçe-
nin imzalatõldõğõnõ iddia etti.
Şõrnak’ta işlenen faili meçhul ci-
nayetlere ilişkin verdiği ifadelerle,
Kayseri eski İl Jandarma Komutanõ
Albay Cemal Temizöz hakkõnda 9
kez ömür boyu hapis olmak üzere
6’sõ tutuklu 7 sanõk hakkõnda dava
açõlmasõna neden olan eski korucu
Mehmet Nuri Binzet ifadesinde,
ağabeyi eski Cizre Belediye Başka-
nõ Kamil Atağ’õn evinin alt katõn-
daki sorgu odalarõnda PKK’ye yar-
dõm ettiği düşünülen kişilerin sor-
gulandõğõnõ iddia etti.
Kendisinin de bu sorgulara katõl-
dõğõnõ anlatan Binzet, “O dönemde
binbaşı olan Cemal Temizöz’ün
emri ile Kamil Atağ, İskan Arslan
ile Nadir Neyci adlı şahısları göz-
altına alarak buraya getirdi. Bu-
rada sorgulanan şahıslar daha
sonra infaz edildi” dedi. Ancak
ağustos ayõ başõnda tutuklu bulun-
duğu Midyat Cezaevi’nden Diyar-
bakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
dilekçe gönderen Binzet, ifadelerini
geri çektiğini açõkladõ.
Küçük yaşta kendisini okutmayõp
köy korucusu yapan ailesine ve silah
altõna alõnmasõna onay verdiği için Al-
bay Cemal Temizöz’e karşõ nefret
duygusu beslediğini belirten Binzet,
aile bireyleri ile Albay Temizöz hak-
kõnda abartõlõ ifadelerde bulunduğu-
nu söyledi.
PKK itirafçõlarõ Abdulhakim Gü-
ven ile Hıdır Altuğ’un ardõndan
Mehmet Nuri Binzet’in ifadelerini ge-
ri çekmesiyle 20 faili meçhul cinayetin
aydõnlatõlmasõnõn hedeflendiği da-
vanõn düşmesi gündeme geldi.
Ancak Binzet, avukatõ aracõlõğõyla
yaptõğõ açõklamada ifadelerini geri
çekmediğini, tehdit edilerek içeriği-
ni göremediği bir dilekçenin kendisine
zorla imzalatõldõğõnõ vurguladõ.
TEMİZÖZ DAVASI
İstanbul Haber Servisi
- Üçüncü iddianamenin bi-
rinci sõradaki sanõğõ tutuk-
suz yargõlanan Yalçın Kü-
çük, kalpağõyla konuşmak
için mahkeme başkanõn-
dan izin istedi. Başkan Şen-
gün ise duruşma salonunda
kalpağõ giymemesinin da-
ha uygun olacağõnõ söyledi.
Mesleği sorulan Küçük,
“50 yıldır sürekli huzu-
runuza çıkarım” dedi.
Mahkemeye 1959 tarihli
Yenisabah gazetesini gös-
teren Küçük, gazetenin bi-
rinci sayfasõnda, savcõlõğa
ifade verdiğine ilişkin bir
haberin olduğunu söyledi.
Birinci mesleğinin sa-
vunma yapmak olduğunu
söyleyen Küçük, “Bu sa-
vunmaların bazılarını ki-
taplar haline getirdim.
Onun dışında, bazen hap-
se girerim. Üniversite-
lerde profesörlük yapa-
rım” diye konuştu. İyi pa-
ra kazanan yazar olduğunu
belirten Küçük, “Bu mah-
kemeyi de kitap haline
getireceğim için çok para
kazanacağım. Kitaplar
ayda 5-10 bin lira getiri-
yordu, satışlar bu ara
durdu” dedi.
Binzet:
ifademi geri
çekmedim
TOKİ, 2 bin 57 metrekarelik arsayı 1 milyon 852 bin TL’ye satmak için bugün ihaleye çıkıyor
Atatürk’ün evinin maketinin bulunduğu arazi satõşta
TOKİ’nin Ataköy inadı
İstanbul Haber Servisi - Ata-
köy Sahilindeki 94 bin metre-
karelik arazinin satõşõ için açtõ-
ğõ ihale yargõ kararõyla engelle-
nen Toplu Konut İdaresi (TO-
Kİ), Ataköy 9 ve 10’uncu kõ-
sõmlarda bulunan, içinde Atatürk
büstü ve Atatürk’ün Selanik’te-
ki evinin maketinin bulunduğu
2 bin 57 metrekarelik arsayõ 1
milyon 852 bin TL’lik asgari be-
delle satmak için bugün ihaleye
çõkõyor. Bakõrköy Belediyesi
ise arsayõ satõn almak için iha-
leye katõlma kararõ aldõ.
Bakõrköy Belediyesi Yunus
Emre Kültür Merkezi ve Ataköy
9-10’uncu kõsõm muhtarlõğõnõn
arasõnda bulunan 2 bin 57 metre-
karelik arsanõn TOKİ tarafõndan
satõşa çõkarõlmasõ kararõ, dün ger-
çekleştirilen Bakõrköy Belediye
Meclis toplantõsõnda gündeme
alõndõ.
Meclis üyelerinden ihaleye ka-
tõlma yetkisi isteyen Bakõrköy
Belediye Başkanõ Ateş Ünal Er-
zen, mecliste yaptõğõ konuşmada,
satõşa çõkarõlan arazinin imar
planlarõnda yönetim alanõ olarak
göründüğünü belirtti. Erzen şun-
larõ söyledi:
“Şartnamede ‘Projede Ata-
türk büstü ve Selanik’teki Evi’nin
maketine yer verilecektir’ deni-
yor. TOKİ ihale şartnamesine
‘...Tüzüğü Bakanlar Kurulu’nca
onaylanan, kuruluş amacõnda ti-
cari faaliyetleri olmayan, kamu-
ya hizmet eden derneklerden, hu-
zurevi, kan bağõşõ merkezi ve
sosyal hizmet faaliyetlerinde bu-
lunanlardan bu faaliyetlerini yü-
rüttüğünü gösterir belgelerini ib-
raz edenler ihaleye iştirak edebi-
lecektir’ hükmü koydu. Beledi-
yeyi bu koşullarda kabul eder-
ler mi bilmiyoruz. Ancak, be-
lediye olarak biz ihaleye gir-
meliyiz.”
Erzen’in konuşmasõnõn ardõn-
dan Bakõrköy Belediye Meclisi,
ihaleye katõlma kararõnõ oybirliği
ile onayladõ.
‘Birincimesleğimsavunmayapmak’
Yalçın Küçük.
ERGENEKON SAVCISI ÖZ
‘Topraklarımızdan
lav silahı fışkırıyor’
Haber Merkezi - “Ergenekon” soruşturmasõnõ
yürüten Cumhuriyet Savcõsõ Zekeriya Öz,
Kahramanmaraş’õn merkeze bağlõ Döngel kö-
yünde önceki gün bulunan, 7 lav silahõ ve el
bombalarõ ile ilgili olarak, “Türkiye’nin eko-
lojik dengesi bozuldu. Topraklarımızdan
domates yerine lav silahı çıkıyor” yorumun-
da bulundu. BBP Genel Başkanõ Muhsin Ya-
zıcıoğlu ve beraberindeki 4 kişinin düştüğü
helikopteri ve cesetlerini bulan köylülerin ya-
şadõğõ Döngel köyünde, bahçesini sulamaya
giden bir köylünün ihbarõ ile yol kenarõnda
gömülü halde 7 lav silahõ ile 15 el bombasõ ve
1 sis bombasõ bulunmuştu. Olayla ilgili soruş-
turmayõ genişleten Emniyet Müdürlüğü ekip-
leri, 7 lav silahõnõn MKE, el bombalarõnõn ise
ABD ve Rus yapõmõ olduğu belirledi. Kahra-
manmaraş’ta bulunan mühimmatla ilgili ba-
sõn mensuplarõnõn sorularõnõ yanõtlayan Erge-
nekon soruşturmasõnõ yürüten Cumhuriyet
Savcõsõ Öz, konunun kendisine bildirilmedi-
ğini, konuyu başka bir arkadaşõndan öğrendi-
ğini söyledi. Öz, “Türkiye’nin ekolojik den-
gesi bozuldu. Topraklarımızdan domates
yerine lav silahı çıkıyor” diye konuştu.