26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 31 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ‘Herkes, Her Şeyden, Herkese Karşõ Sorumludur’ Albert Einstein, “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz” diyerek insanoğlunun “arı ko- vanına çomak sokmasının” dünyanõn sonunu getireceği- ni anlatmak istemiştir. Küresel õsõnmanõn getirdiği doğal afetlerin yanõnda bir de arõ neslinin hõzla azalmasõ düşündürücüdür. İnsanoğlu durup dururken, “arı kovanına çomak” sok- mayõ pek sever. Bu, insanõn genetik yapõsõndan kaynaklanan alõşkanlõğõ olmalõdõr. Almanya’nõn, savaşçõ Cermen kabilelerinin bir araya gel- mesinden oluştuğu söylenir. Çocukluğundan beri, “arı ko- vanına çomak sokmayı” çok seven, Adolf Hitler adõnda bir “akıl hastası”, Alman halkõnõ “dolduruşa getirip” Mart 1933’te yapõlan seçimleri kazanõr ve partisi de parlamen- toda çoğunluğu sağlar. Ve Hitler de Almanya Başbakanõ olur. Her ülke, her õrk kendine özgü bir “toplumsal genetik” oluşturmuştur. Bu genetik bir anlamda õrklarõn parmak izi niteliğini taşõr. Almanlar, õrklarõnõn, saf ve diğer õrklarõn üstünde oldu- ğuna inanõrlar. Adolf Hitler de, savaşçõ üstün Cermen õrkõ genlerini ta- şõmaktadõr. Bu õrkõn “aşırı milliyetçilik ve istilacılık” gen- leri sayesinde Başbakan olmuştur.. Artõk, bütün Avrupa’yõ, Almanya topraklarõna katma zamanõ gelmiştir. Bu fõrsatõ değerlendirmek için de kollarõnõ sõvamaya başlar. Savaş hazõrlõklarõ hõzla sürer ve 1 Eylül 1939 günü de Al- man ordularõ Polonya’ya saldõrõr. 6 yõl süren 2. Dünya Savaşõ, Avrupa’da 1945 yõlõ Mayõ- sõ’nda Almanya’nõn kayõtsõz-şartsõz teslim olmasõyla son bulur. 2. Dünya Savaşõ dünyanõn yaşadõğõ en büyük felakettir. Savaş sõrasõnda dünyanõn tanõk olduğu en büyük “insanlık suçu” işlenmiş; 6 milyon Yahudi, toplama kamplarõnda ço- cuk, kadõn erkek, genç yaşlõ demeden alçakça gaz odala- rõnda öldürülmüştür.. Bu, tarihin gördüğü en büyük cina- yet, en büyük soykõrõmdõr. Bu soykõrõm yalnõz Almanya’da değil, Almanya’nõn iş- gal ettiği bütün ülkelerdeki Yahudileri de içine almõştõr.. Polonya’da Nazilerin yaptõğõ soykõrõmõna kurban giden Yahudiler üç milyonu bulmaktadõr. Adolf Hitler adõndaki “bir akıl hastasının” peşine takõlan milyonlarca Alman’õn işlediği bu insanlõk suçunun bede- lini bütün dünya çok ağõr ödemiştir. Savaşõn bitiminde, savaşõn etkilediği ülkelerde 25 milyon asker, 42 milyon sivil, 6 milyon soykõrõma uğrayan Yahudi olmak üzere 73 milyon insanõn, Adolf Hitler adõndaki “bir deli” ile onun peşinden gidenlerin yüzünden “yok yere” yaşamlarõ ellerinden alõnmõştõr.. Ekim 1945’te Almanya’nõn Nürnberg kentinde, savaş suç- lularõnõ yargõlamak için Uluslararasõ Askeri Ceza Mahke- mesi kurulur. 73 milyon insanõ “bile bile öldürenler” insanlõk suçu, savaş suçlarõ, dünya barõşõna karşõ işlenen suçlar ve sava- şa sebep olmaktan yargõlanõr.. 73 milyon çocuk, kadõn, genç yaşlõ insanõn “katilleri” bu mahkemede yargõlanõr. 73 milyon insanõn “katilleri” yalnõzca 24 kişidir. Bun- lardan 11’i, asõlarak idam edilir, diğerleri çeşitli hapis ce- zalarõ alõr. Dünya üzerinde adalet bir kez daha “yerini bulmuş” ve 73 milyon insan ise “yok yere” ölmekle kalmõştõr. “Suç ve Ceza”nõn yazarõ Dostoyevski (1821-1881) ise bu insanlõk suçunu “çok önceleri” bütün insanlara pay- laştõrmõştõr: “Herkes, her şeyden, herkese karşı sorumludur.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN HARBİ SEMİH POROY 31 Ağustos Çark Etme Havası İşler sarpa sarınca, akıl- danelerde, düşkırıklığı ile karışık çark etme havası egemen oldu. Özetle di- yorlar ki: “Uluslararası konjonk- tür nedeniyle Türkiye böl- gede önemli rol üstlensin istendi. Bu çerçevede Kürt açılımı devlet proje- siydi. AKP’nin tek başına üstleneceği bir proje de- ğildi. İstihbarat teşkilatı ve asker dahil, devlet bü- rokrasisi bu projeyi AKP’nin gerçekleştirebi- leceğini öngörüyordu. Yani, AKP açılımı kendi- si gündeme getirmedi, üstlenmeye itildi. Projeyi yürütmede de AKP yön- tem hataları yaptı ve bu- güne gelindi.” Oysa, baştan beri inanmamızı istiyorlardı ki; açılım, AKP’nindi ve baştan aşağı sivildi. Bize ne! Türkiye’yi “vesayetçi an- layış”tan kurtardığını sananlar, on- lara kananlar ve ağa düşen sazan- lar düşünsün. Ekmek Elden, Su Gölden Apo beyin “Türkiye mo- deli”ne bakılılırsa, ayrı devlet istemiyorlarmış... Ama: Parlamentoları olacak- mış... Parlamento binasını kim yapacak? Maaşları kim tıkır tıkır ödeyecek? Te.Ce! Etnik dilde eğitim yapan okulları olacakmış... Derslikleri kim donata- cak? Öğretmenleri kim atayacak? Te.Ce! Belediyeleri olacakmış... Kaynağı kim bulacak? Yolu kim yapacak? Suyu kim getirecek? Te.Ce! Savunma güçleri ola- cakmış... Onları kim besleyecek, kim giydirecek? Te.Ce! Te.Ce’yi kandıramaz- larsa, tüm isteklerini ABD üstlenmez mi? Üstlenir, seve seve. Apo bey devlet istemi- yor, niye istesin ki? Kurtuluş Savaşı Bitmedi Kardeşliğin hep var olduğunu, sürgit olabi- leceğini kanıtlayan Di- yarbakır Emniyet Mü- dürü Gaffar Okkan, öl- dürülmeden birkaç sa- at önce gazeteci Nuri- ye Akman ile uzun bir söyleşi yapmıştı. İşte o söyleşiden bir bölüm: “Nuriye Akman - (Teyp kapanıyor. Uzun uzun dış ülkelerin Türki- ye üzerindeki emellerini anlatıyor bana. Teybi açıyorum tekrar) Gaffar Okkan - Bizim kurtuluş savaşımız daha bitmedi. Sevr’i tekrar ortaya çıkarmak iste- yenler var. Sevr emelle- ri birilerinin hâlâ aklında. Başka bir ülkede faili meçhul cinayetler işleten devletler var ve biz on- ları biliyoruz. Nuriye Akman - Ama işi dış oyunlara bırakmak bir kolaycılık. Sen ne yapıyorsun diye kendi- mize sormamız lazım değil mi? Size değil la- fım elbette ama... Baş- kaları da yapsaydı gö- revlerini. Mesut Yılmaz buraya geldi, Avrupa Birliği’ne girmenin yolu Diyarbakır’dan geçer, dedi. Ne diyorsunuz bu- radan geçer mi yol? Nuriye Akman - (Tey- bi kapat diye işaret edi- yor. Konuşmayacağını söylüyor bu konuda)” Gaffar Okkan, artık hiç konuşamıyor. 2001 yılında şehit edildi! “Sivil Örümceğin Ağında” kitabının ya- zarı Mustafa Yıldırım’dan; Deniz Bay- kal’ın “açılım”ın yol haritasının çizildiğini söylediği Atlantik Konseyi’nin nisan ayın- da yapılan toplantısına 14 Türk, Kürt ve Iraklı dışında katılanlardan kimilerine iliş- kin bilgiler: Mike Amitay: Washington Kürt Ensti- tüsü direktörüydü. Daha sonra Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’ne geçti. Stephen Laarabee: CIA ile bağlantılı Radio Liberty ve Radio Free Europe’ta ça- lıştı. ABD Başkanlık Ulusal Güvenlik Ko- mitesi bürosunda memur. ABD’nin iki önemli kuruluşu CFR ile RAND’da görevli. Bahçeşehir Üniversitesi Türk Amerikan İlişkileri Merkezi’nin danışmanı. Cynthia E. Romero: Atlantik Konseyi Program Müdür Yardımcısı. 1980-83’te Dışişleri görevlisi olarak Hindistan’daydı. Ross Wilson: 2001’de Rusya’da “key officier” (genellikle istihbarat elemanları için kullanılır) olarak görevliydi. 2007 se- çimlerinden önce Türkiye’de en aktif bü- yükelçiydi. Charles Wald: ABD ordusundan emek- li general. 2002-2006’da Almanya’da görevliydi. Şimdilerde uzay ve savunma sanayisinde danışman. Jay Garner: Sınırda tampon bölge oluşturarak Türkiye’nin Irak ile ilişkilerini kesen, Irak’ın kuzeyinde Kürt aşiretlerine güvenlik sağlayan Çekiç Güç kuman- danlarından. 1991’de Irak’a Amerikan saldırısı sırasında Operasyon ve Planla- ma’dan sorumlu Genelkurmay Başkanı Yardımcısı. İşgal sonrasında Irak’ın ye- niden yapılandırılması ekibinin başka- nıydı. Bağdat Belediye Başkanı olarak da tanındı. Silah sanayisine de danışmanlık yapıyor. Prof. Carole A. O’leary: ABD’nin Ba- rış Enstitüsü adına, anlaşmazlıklarda et- nik kimliğin rolü üstüne çalıştı. Irak işga- li öncesi ABD’de kurulan Irak muhalefe- tini ve Kürtleri destekledi. Nisan Toplantısı PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Milletsiz Milliyetçilik Olur mu? (2) Anımsayalım; 1960’lı yıllardan itibaren özellikle sol kesimde, Anadolu Kürtleri tanımlanırken, “Kürt mil- liyeti” kavramı kullanılırdı, fakat 12 Eylül’den sonra sol’un sesinin kısılmasına koşut olarak bu kavram sos- yalist sol çevreler dışında pek duyulmaz oldu. Benim kullandığım, birçok okurumun tepkisine yol açan “ulus” tanımını da bir yana koyacak olursak Tür- kiye’deki Kürt varlığını, nesnel, tarihsel olgu ve sü- reçleri göz ardı etmeden nasıl tanımlayacağız? Doğ- ru tanım önemlidir, çünkü birlikte yaşama koşulları- nın yaratılması ancak doğru tanımlanan temeller üze- rinde gerçekleşebilir. Yukarıdaki başlığa dönecek olur- sak, “Kürt ulusu/milleti” ya da “Kürt uluslaşma- sı/milletleşmesi” eğer yoksa, o zaman çoğumuzun varlığında hemfikir olduğu Kürt milliyetçiliği nasıl var olabiliyor? Belki ben yanılıyorumdur, Anadolu Kürtleri ulus- laşmamıştır/milletleşmemiştir ya da böyle bir süreç yaşamamışlardır, yaşamamaktadırlar. Bu durumda Kürt milliyetçiliği kavramı havada kalmış olmuyor mu? Öyleyse hayatta karşılığı olmayan bir kavramı niçin kullanıyoruz? Tartışmaya değmez mi? Dün tüm yurtta coşkuyla kutladığımız 30 Ağustos, 19 Mayıs 1919 günü başlayıp 9 Eylül 1922 günü son- lanan Kurtuluş Savaşı sürecinde kazanılan en büyük askeri zaferin sahibi ordumuzun bize armağan etti- ği büyük bir bayramdır. Zafer Bayramı’nı kutlarken, bu zaferin sahibi orduyu yenik, çökmüş, yorgun, yok- sul ve yoksun bir ülkede hiç yoktan var etmenin yol- larını döşeyen Erzurum ve Sıvas kongrelerini, Mü- dafaai Hukuk Cemiyetlerini, Heyeti Temsiliye’yi, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni de böyle önemli gün- lerde anımsamak, saygıyla anmak gerekir. En başta da ordusunu besleyen, birbiriyle kenet- lenmiş farklı etnik kökenlerden halkımızı. Bu kenet- lenme farklı etnik kökenlerden insanların birbirlerine olan karşılıklı güven, anlayış ve saygılarının ürünüdür. Bu, bizi 30 Ağustos Zaferi’ne götüren sivil siyasetin başlıca temellerinden biridir. Belgelere bakalım. Erzurum Kongresi Beyannamesi’nden: “Trabzon vilayeti ve Canik sancağıyla Doğu Vilayetleri namını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Elaziz, Van, Bit- lis Vilayeti ve bu saha içindeki bağımsız livalar hiçbir sebep ve bahane ile yekdiğerinden ve Osmanlı top- luluğundan ayrılmak imkânı tasavvur edilemeyen bir bütündür. Mutluluk ve felaketle tam ortaklığı ka- bul ve geleceği hakkında aynı maksadı hedef alır. Bu sahada yaşayan bütün İslami unsurlar, yekdiğerine kar- şılıklı bir fedakârlık duygusuyla dolu ve ırki ve toplumsal durumlarına saygılı öz kardeştirler.” (7 Ağustos 1919) (Bk. Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, S. 168 vd) Sıvas Kongresi Beyannamesi’nden: “Devleti Âliye- i Osmaniye ile İtilaf Devletleri arasında aktedilen ateş- kes antlaşmasının imza olunduğu 30 Ekim 1918 ta- rihindeki hududumuz dahilinde kalan ve her nokta- sında İslam ezici çoğunluğunun oturduğu Osmanlı memleketleri kısımları yekdiğerinden ve Osmanlı topluluğundan ayrılması kâbil olmayan ve hiçbir se- beple bölünmez bir bütün oluşturur. Belirtilen ülke- de yaşayan bütün İslami unsurlar, yekdiğerine karşı- lıklı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu ve yekdiğerinin ırki ve toplumsal hukukları ile çevre şartlarına tama- mıyla saygılı öz kardeştirler.”(11 Eylül 1919) (Anado- lu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Sıvas Kongresi’nce kabul edilen Beyannamesi - Tarih Vesikaları, C.1, Sayı 1, S.7) Atatürk’ün hazırladığı 19 Ocak 1920 tarihli ilk Mi- sak-ı Milli taslağı: “…bütün İslami kavimler yekdiğe- rine karşı milli ve yerel hukuk ve karşılıklı güvence esa- sı üzerine ortak vatanı müdafaa ve muhafazada bir- leşmişlerdir.” (Harp Tarihi Başkanlığı Atatürk Arşivi, klasör 21, fihrist: 2-1’den aktaran Atatürk Haftası Ar- mağanı, No: 6, s.41) Birleştirici bir anlayışı yansıtan bu belgelerden alı- nacak çok ders vardır. (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ k_urgenc@yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Dürüm gibi sarõlmõş yufka arasõna ceviz ve fõstõk dol- durularak ya- põlan bir ha- mur tatlõsõ... Uzaklõk işare- ti. 2/ Karak- ter... Sõrtta ta- şõnan yük. 3/ M a d a g a s - kar’õn plaka imi... Halat ucu. 4/ Bir- leşmiş Milletler Gõ- da ve Tarõm Örgü- tü’nün simgesi... Es- ki ayakkabõ. 5/ İslam devletlerinde maaş yerine ya da hizmet karşõlõğõ olarak be- lirli süreler için asker ve ricale bõrakõlan toprak... Hizmet hayvanlarõnõn ayağõna çakõlan de- mir. 6/ Şiddetli belirtilerle başlayõp kõsa sürede ağõrlaşan hastalõk için kullanõlan sözcük... Der- viş selamõ. 7/ Onarõm... Tabut. 8/ Uzak... İlk da- mõtõlan ve içinde anason bulunmayan rakõ. 9/ Bi- limsel niteliği olan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir kadõnõ aşağõlamak için kullanõlan sözcük. 2/ Büyük akarsu... Bir oyun ya da filmde dinlenme süresi. 3/ Bir nota... Bitkilerden elde edilen ilaç- larla bir hastalõğõ iyileştirmek. 4/ Müslümanlarõn, bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra Allah’a şükretmek amacõyla kestikleri kurban. 5/ “Yüce dağ başõnda yanar bir --- / Düşmüşem derdine ol- muşam âşõk” (Türkü)... Tümör. 6/ Hayvanlarõ ya- kalamak için kullanõlan ucu ilmikli ip... Tavlada “üç” sayõsõ. 7/ Çocuğun eğitim ve öğretimiyle il- gili erkek bakõcõ... Kõrgõzistan’õn para birimi. 8/ Bir cetvel türü... III. Selim’in şiirlerinde kullandõğõ mahlas. 9/ Bir süs taşõ... Haberci. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B A S K E T B O L U L U S R O D A R A K P A Y A M A Ş P İ P O K A L E E Z G İ A K O Z R L K E D E R Ş A M E K İ N İ A D E P E N T A T L O N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 “Türkiye bu değişiklikleri kendi başına yapabilecekse o zaman AB’ye ihtiyacımız kalmazdı.” “Bazı çevreler, laikliğin tek yolunun, ordunun siyasete aktif müdahalesi olduğunu düşünüyor.” “Hatta Başbakan, maale- sef henüz gerçek kanunlar- la yönetilmediğimizi söyledi.” Orhan Pamuk’un son açıklamalarında yer alan bu üç ayrı tümceyi Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel’e dil özeni açısından irdelemesi için ilettik. Kısaca değerlen- dirdi: “İlişikteki tümcelerin he- men hepsi bulanık, hepsi düşük.” Pamuk, aynı açıklamada diyor ki: “Türkiye’yi, Türklere an- latmaya çalışıyorum.” Anlatacak anlatmasına da, Türkçe anlatamıyor, sorun orada. Türklere Türkçe Kim ne derse desin... CHP; - AKP’nin açılım çorbası- na katkı olmaktan uzak du- ran siyaseti ile, - Çözüm için terörün so- na erdirilmesi koşulu ile, - Etnik kimliğe değil, etnik kimliğin siyallaştırılmasına karşı gösterdiği direnç ile, - ABD politikalarına teslim olmuş çevre ve kuvvetlere yaptığı uyarıları ile, Türkiye Cumhuriyeti’ni ku- ran parti olduğu konusunda güven tazelemiştir. Güven dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear