26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Açılıma gizli oturum! Şeffaflığı Amerikan bezine saracaklar! YağmurDeniz CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Milletsiz Milliyetçilik Olur mu? (1) Tartışmalar sırasında kafama bana önce önem- siz gibi gelen, ama düşündükçe mutlaka bir yanıt bulması gerektiğine inandığım bir soru takıldı: “Mil- letsiz/ulussuz milliyetçilik/ulusçuluk olur mu?” Soru basit gibi görünse de önemli, çünkü Kürt sorununa ilişkin olarak kendileriyle tartıştığım birçok kişi or- taya attığım “Kürt milleti/ulusu” kavramını kesinlik- le reddederken, aynı zamanda da “Kürt milliyetçili- ğinden/ulusçuluğundan” söz ediyorlardı. Doğrusu bu bana önemli bir çelişki gibi geliyor. Çünkü “ulus” ya da “uluslaşma” nesnel, altyapısal bir olgu, “mil- liyetçilik/ulusçuluk” ise öznel, üstyapısal bir ideolo- ji, siyasal bir görüştür. Bu, kuramsal olarak da, yer- yüzünde 250 yıldır tanık olunan tüm uygulamalar- da da böyledir, milliyetçilik/ulusçuluk ancak millet- le/ulusla ortaya çıkar. Kimi dostların, “ulus” - “üniter devlet” ilişkisinde evrensel düzeyde genel-geçer olmayan yaklaşım- ları var. Örneğin, üniter bir devlet ve resmi dili Fars- ça olan İran’da toplam nüfusun yüzde 24’ünü oluş- turan Azeriler bir ulustur, İranlılarla kardeşçe bir ara- da yaşamaktadırlar; ülkenin sınır komşusu olan Azerbaycan Cumhuriyeti ile birleşmek gibi bir eği- limleri de yoktur. Üniter bir devlet ve resmi dili Bul- garca olan Bulgaristan’da nüfusun yüzde 9,4’ünü oluşturan Türklerin de Türkiye ile birleşmek gibi bir eğilimleri olmadığı gibi. Dahası, Katalanya ve Bask olmak üzere iki özerk bölgesi bulunan İspanya da “üniter” bir ulus-devlettir. Anayasasında “İspanyol ulusunun ve ülkesinin bölünmezliği”, “resmi dilinin İspanyolca olduğu” gibi ülkede “İspanyol ulusunu oluşturan farklı milliyetler bulunduğu”, “özerk böl- gelerde konuşulan dillerin o bölgelerde resmi dil ni- teliği taşıdığı” maddesi de yer alır. Özetle, yeryüzünde her ulusun, her dilin ille de bir devleti olmasını öngören anlayış, bir kural yoktur. Sürdürelim, İsviçre diller arasındaki eşitliği koru- ma kaygısıyla üst-resmi dil olarak hiç konuşulma- yan Latinceyi kabul etmiş (devletin resmi adı Latin- ce Confoederatio Helvetica’dır - ‘CH’), dört resmi dilli (Fransızca, Almanca, İtalyanca, Romanş), fe- deratif, ama aynı zamanda bir ulus devlettir. Yine bir ulus devlet olan İtalya’nın resmi dili İtalyancadır, ülkenin kuzeyinde, 30 bin nüfusa sahip Ladin vadi- lerinde Ladince, 500 bin nüfusla Trentino-Güney Tirol özerk bölgesinde Almanca, kuzeybatıdaki 126 bin nüfuslu Aosta vadisinde Fransızca, kuzeydo- ğudaki 141 bin nüfuslu Grozia özerk bölgesinde de Slovence konuşulmaktadır. Bu dillerin her biri “böl- gesel-resmi” dil olarak tanınmış ve 1999 yılında çı- kartılan bir yasayla koruma altına alınmıştır. Ameri- ka Birleşik Devletleri, çok çeşitli uluslardan göç- menlerin kaynaşarak oluşturduğu tek dilli, federatif bir ulus devlettir, Almanya’da. Bu örneklerden de görüleceği gibi hiçbir devlet bir diğerine model oluşturmaz, her toplum kendi ko- şulları içinde kendi sürecini yaşar, devlet de var olan ya da süreç içinde oluşan nesnel koşullar temelin- de ortaya çıkar. Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ya- pıda bir devlet olarak kurulması da, Türkçenin res- mi dil olarak belirlenmesi de birer nesnel, tarihsel zo- runluluktu; bu zorunluluk günümüzde de geçerlidir. Nitekim Kürt sorunu çerçevesinde tartışmacıların en keskinleri bile üniter devlet, resmi dil konusun- da görüş birliğindedirler. Soruna ilişkin anlaşmazlık öncelikle Türkiye’deki Kürt varlığının toplumbilimsel/siyasal tanımından kaynaklanmaktadır. Kürt varlığını nasıl tanımlaya- cağız? “Kürt halkı” ya da “Kürt toplumu” tanımları- nın etnik-sosyolojik tanımlamalar ötesinde anlam- ları yoktur; “Kürt azınlığı” diyemiyoruz, çünkü Tür- kiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan Lozan An- tlaşması’nda azınlıklar belirlenmiş, Rum ve Ermeni nüfus dışındaki etnik unsurlar bu kavram içinde de- ğerlendirilmemiştir. Yarın devam edelim. Bugün “Zafer Bayramı”- mõz... Bağõmsõzlõğõmõzõn efsane gü- nünü kutlarken yurdun her yöre- sinde coşkuyla söylenecek türkü- lerimizden biri de “Hoş Gelişler Ola, Mustafa Kemal Paşa”... Aynõ zamanda “halk oyunu” olarak da Atatürk sevgisini ku- şaktan kuşağa taşõyan bu Kars türküsü acaba nasõl bestelendi? Karslõ halk müzisyeni, emektar akordeoncu Celal Baydak anlattõ; ben de okurlarõmõza “bayram ar- mağanı” olarak sunuyorum.. Azeri müziğiyle Türkünün sözlerini yazan ga- zeteci Mehmet Türker’in yazõ- hanesi, 60’larda Ekinci gazetesi- ni çõkaran Cengiz Ekinci’nin matbaasõndan dört dükkân aşa- ğõdaydõ... Atatürk’ün 6 Ekim 1924’te Kars’a geleceğini öğre- nince, Azeri lehçesinde şu şiiri yazmõştõ: “Eskerin milletin rehmin ba- sırsen Kemal Dâhisi gazisi bilgisi sensen Kemal Serfi inaz eyle bu gademleri Tebrik eyleriz Kars’a gel- meni Min sene yaşa möhterem pa- şa Baş eğip tamam tebrik eyle- riz...” Şair gazetecinin müzikten an- layan kardeşi, bir şiir de “bes- te”ye gelecek şekilde yazmasõnõ isteyince, ünlü türkümüzün söz- leri doğar: “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa Askerin milletin bayrağınla hür yaşa Arş ileri, marş ileri / Dönmez geri Türkün askeri Sağdan sola soldan sağa Al da bayrağı düşman üstü- ne...” Böylece sõra artõk “beste”len- mesine gelmiştir. Bunun için de Kars’ta yaşayan Azerbaycanlõ sanatçõ “Hanenda Tagı Am- ca”ya başvururlar. Halk arasõnda “Kör Tagı” denen halk müziği ustasõ, şiirdeki “ses”lerin ve “vur- gu”larõn ünlü bir Azeri şarkõyõ anõmsattõğõnõ belirterek söyle- meye başlar: “Olum boyun gurbanı / sen- sen Şeki ceyranı Gara gözün garası / oda eşkin fermanı...” Şarkõnõn melodisi ile “Hoş Ge- lişler Ola...” öylesine uyumludur ki aynõ müziğin “devşirilerek” kullanõlmasõ önerisi hemen kabul görür... Yakõnda 77. yaşõnõ karşõlama- ya hazõrlanan Celal Baydak diyor ki: “Her ikisini de dinlediği- nizde, hem benzerliğini, hem de uyarlamadaki güfteye ve anla- mına uygun yeni katkıları he- men fark edersiniz...” Nitekim Mehmet Türker de bu sonuçtan heyecanlanõnca, gö- rev sõrasõ artõk dö- nemin ünlü “akor- deoncu”su Seyit ile “nağaracı” (def çalan) İbra- him’in çalõp söy- lemelerine gelmiş- tir... Birkaç prova- dan sonra Ata’yõ karşõlama konseri muhteşem olur... Müzisyenler ara- sõnda “Klarnetçi İsrafil” de yer al- mõş; kõzlar oğlanlar geleneksel giysilerle oynamõş; binlerce Kars- lõ da türküye “koro” olarak ka- tõlmõştõr. Belediye başkanına sözümüz var... Kars’õn öteden beri Cumhuri- yete ve Atatürk’ün çağdaş Tür- kiye hedefine derin bağlõlõğõnõ simgeleyen türkünün öyküsünü anõmsarken, yeni Belediye Baş- kanõ Nevzat Boşkuş’a da bir anõmsatma yapmak gereğini duy- dum; geçenlerde Hürriyet’te Yal- çın Bayer, Milliyet’te de Melih Aşık özetle şunu yazdõlar: “Kars’ın yüz akımız olan çağ- daş kültür ve kimlik değerleri- ne saygısızlık yapılıyor. Önce- ki dönemde dikilen heykeller kaldırılırken, kültür ve sanat et- kinlikleri iptal ediliyor, kentin simgesi ‘Altõn Kaz’ Film Festi- vali’nin heykeli bile kaldırıl- dı...” Bu tutumlar, ulusumuza ve hatta dünyanõn tüm bağõmsõzlõk özlemindeki halklarõna armağanõ olan “Hoş Gelişler Ola Musta- fa Kemal Paşa” türkümüzü ya- ratmõş bir kentin yerel yönetimi- ne asla yakõşmõyor. Zafer Bayramõmõz kutlu ol- sun... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN HARBİ SEMİH POROY 30 Ağustos ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ‘Hoş Gelişler Ola...’nõn öyküsü 30 AĞUSTOS 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Lekeli Avni Kurtuldu: “Sezen Aksu AKP’nin açılımını destekliyor; AKP Sezen Aksu’nun Kardelenleri’ni fişliyor. Bu durumda iki cihanda lekeli olan kim?” Hüzzam Işık İşgüden: “Açılımın fon müziği, hüzzam olsun: Açmam açamam!” Mankurt Zekai Buluç: “AKP’nin amacı halka üç öğün makarna-ekmek yedirerek postmodern ‘mankurt’ yetiştirmek!” Erken gelen ramazanın modası ÇANKAYA’DAKİ AKP’linin geçen yıl şehit ailelerine ve gazilere iftar yemeği vererek başlattığı Ramazan modası AKP-FG koalisyonunun “Kürt açılımı” münasebetsizliği nedeniyle bu yıl da moda oldu. Çankaya’daki AKP’linin karısı, başı bağlı baş bayan Hayrünnisa’nın orucunun bozulmaması için olsa gerek erkek şehit yakınları ile gazilerin elini sıkmadığı bu yılkı iftar yemeğinde çok özel mönünün bir kısmı şöyleydi: “Enginar çorbası, kremalı mantarlı krep, dağ kekiği soslu tavuk.” Özellikle “kremalı mantar krep”in bu yıl şehit ailelerinin sofrasında vazgeçilmez yemeklerden birinin olması beklenirken Tolga Taşçı sormadan edemiyor: “Çankaya Köşkü’nün özel yemekleri acaba şehit anaların boğazından geçti mi?” Ramazan ve moda deyince, Elif Şafak adındaki yazarın son moda romanı “Aşk”taki bir sahne Ahmet Ordu’nun merakına mucip olmuş: “363. sayfada romanın kahramanlarından Mevlana’nın karısı Kerra ‘Bu yıl ramazan erken geldi’ diyor. Ancak erken gelişinin gerekçesini söylemiyor. Yaşım 60, bildim bileli ramazan hep gelmesi gereken zamanda gelmiştir. Ramazan ayının o yıl niçin erken geldiğini Kerra’dan öğrenemeyeceğimize göre yazarından biz cahilleri aydınlatmasını bekliyoruz!” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÇANKAYA’DAKİ AKP’li fotoğrafı çok beğenmiş olmalı ki Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesine koymuşlar. Fotoğrafta soldan sağa Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Meclis’in AKP’lisi eski imamlardan Mehmet Ali Şahin, Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül, AKP-FG koalisyonunun başı ve baş AKP’li Recep Tayyip Erdoğan; oturdukları koltuklarda kıkır kıkır gülüyor... Gülünce yüzünde güller açıyor derler ya devletin zirvesi aynen öyle. Fotoğraf; Oramiral Metin Ataç’ın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini Oramiral Eşref Uğur Yiğit’e devrettiği törende çekilmiş. Emekliye ayrılan Metin Ataç’ın esprilerle dolu konuşması devletin zirvesinin yüzünde güller açtırmış. Komutanların devir teslim törenindeki veda konuşmaları içindeki önemli mesajlar nedeniyle dikkatle dinlenirdi; Ataç sayesinde gülücükler arasında dinlenir oldu. Daha geçen gün Genelkurmay Başkanı’nın 30 Ağustos Zafer Haftası için yayımladığı mesajda “ulusal devlet, üniter devlet, bölünmez bütünlük” gibi laflar bulunması iktidar yalakası medyada ağır eleştiri konusu olmuştu. Hatta profesör sıfatlı liberal faşistlerden biri mesajı “kepazelik” olarak niteledi. Neyse ki Metin Ataç giderayak yalakaların yüreğine su serpti: “Bir çocuk beni beyaz üniformayla görünce evliya sandı.” Kah, kah, kah... “Denizde subaylık ada vapuru ile yolculuk yapmaya benzemez.” Kih, kih, kih... “Askeri liseye girdiğimde verdikleri askeri elbise sıfır beden olsa büyük gelirdi.” Hoh, hoh, hoh... Metin Ataç, askerlerin konuşmasından hoşlanmayan çevreler için geç keşfedilen ve fakat keşfedilirken emekliye ayrılan bir komutan olarak tarihe geçti. Yalakalar, bundan sonrası için Metin Ataç’ı örnek gösterebilir. Örneğin gelecek yılın 30 Ağustos mesajı şöyle olabilir: “Temel kışlanın çevresinde devriye nöbeti tutuyormuş; 30 Ağustos töreni için garnizondan çağırmışlar. Temel, ‘Kocatepe’ye mi geldik’ demiş!” Kah, kah, kah... Sevgili Atatürk, eşsiz başkomutan, saygın devlet adamı, devletimizin kurucusu, büyük devrimci, ulusunu ve yurdunu karşılıksız seven insan, affet bizi. Fotoğraf SESSİZ SEDASIZ (!) ekinci@cumhuriyet.com.tr Mustafa Kemal Paşa Kars’ta. 6 Ekim 1924. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir spor da- lõ. 2/ Bartõn’õn bir ilçesi... Düzgün sarõl- mõş halat yu- mağõ. 3/ Üzeri- ne yazõ yazõlan tabaklanmõş ceylan derisi... Halk dilinde bademe veri- len ad. 4/ Ye- mek... Ucun- daki lüle içine tütün konulan ve yakõlarak dumanõ çekilen tütün içme aracõ. 5/ “Yâr dediğin demir --- / Ya alõnõr ya alõnmaz” (Karacaoğlan)... Me- lodi. 6/ Saban, pulluk ya da traktörün top- rakta açtõğõ iz... Lüb- nan’õn plaka imi. 7/ “ --- durmadan çiçek açar içimizde” (A. H. Tanpõ- nar)... Suriye’nin başkenti. 8/ Kültür... Alõnmõş bir şeyi geri verme. 9/ Beş ayrõ dalda yapõlan atletizm yarõşmasõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hz. Muhammed’in miraca çõkarken bindiği bi- nek hayvanõ... Sipersiz şapka. 2/ İyi terbiye edil- memiş, vahşi binek hayvanõ... Kurnaz, açõkgöz. 3/ Kore’ye özgü, pirinçten elde edilen bir cins bira... Kerestesi ve reçinesi makbul bir orman ağacõ. 4/ Kõrgõzistan’õn plaka imi... Kolayca geçit vermeyen, aşõlmasõ çok güç doğal engel. 5/ Çemberin çevresi- nin çapõna oranõnõ gösteren sayõ... Siper, hendek. 6/ Daha çok sirklerde kullanõlan bir cimnastik aracõ... Köpek. 7/ İzmir’e özgü, daha çok sabah kahvaltõ- sõnda yenen bir tür börek... Kadõnlarõn omuzlarõnõ örtmek için kullandõklarõ geniş atkõ. 8/ Yeniçeri kõş- lasõ... Bir sõvõnõn içindeki alkol derecesi. 9/ Mik- roskop camõ... Rusya’da bir göl. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 M A B E Y İ N H A B A R A İ D A B A R S İ M İ T E R B E N Ş U Y A S E M İ N N İ İ N İ A L İ N İ M N A N A Y D İ Ş L A L E H A T U N İ Y E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear