Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
24 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Macahel...
Doğru dürüst bilimsel çalışmalar yapılmadan
Doğu Karadeniz derelerinin HES’lere (hidro-
elektrik santral) kurban edilmesi süreci, Gürcis-
tan sınırındaki doğal cennet Macahel’e gelmiş bu-
lunuyor.
Gürcüce maca (bilek) ve hel (el) sözcüklerinin
birleşimi olan Macahel, bu anlamı yansıtan “bir
büyük ve beş daha küçük” köyden oluşuyor.
Avlanılması çeyrek asırdır yasak olan Dağala-
sı’nın (kırmızı benekli alabalık) doğal yaşam ala-
nı Macahel, Artvin’in öbür ucunda, yeşilin tüm
tonlarının ve biçimlerinin iç içe geçtiği; yeraltı su-
larının tepelerden sızarak derelere dönüştüğü; çi-
çeklerin, otların hışırtısının kuş seslerine karıştı-
ğı bir doğa harikası.
Çok sayıda “karşı” bilimsel ve teknik çalışma,
Macahel’i HES saldırısından korumaya yetmi-
yor. Örneğin, Küresel Çevre Fonu’nun 2000 yı-
lından bu yana yürüttüğü biyolojik çeşitlilik ve
doğal kaynak çalışmaları; UNESCO’nun, Çev-
re ve Orman Bakanlığı’nın başvurusuyla, 27 Ha-
ziran 2005’te Türkiye’de bir ilk ve bugüne dek
tek Biyosfer Rezerv Alanı, yani, biyolojik koruma
alanı ilan etmesi; TEMA’nın raporlar çıkışı bun-
lar arasında sayılabilir.
Daha da önemlisi, yöre halkının “helessa heyy”
(elbirliğiyle) diyerek HES yapılmasına karşı çık-
ması göz ardı ediliyor.
Şu sırada Macahel’de “sekiz” hidroelektrik
santral (HES) kurulmasına çalışılıyor (Radikal, 18
Ağustos).
Bunlardan yalnızca “biriyle” ilgili haberde yer
alan bilgiler bile, yaşanacak doğal yıkımın ağırlı-
ğını ve boyutlarını kanıtlıyor. HES kuracak şir-
ketlerden birinin ortağı olduğunu söyleyen, ancak
ortaklığı Ticaret Sicili kayıtlarında yer almayan Yrd.
Doç. Dr. Hayrettin Gülbin, HES’e karşı çıkılma-
sını “maksatlı” ve “bilimsellikten uzak” bulduktan
sonra şöyle diyor:
“Ne kadar su bırakılacağının formülleri var, bu-
na uyulmazsa çevre kanununa ters düşmüş olu-
ruz. İnşaat sonucunda 220 bin metreküp hafriyat
çıkacak. 500 metreküp ağaçlık alan zarar görecek,
bu da tahmini 600 ağaç. Bunun karşılığında ke-
silen ağacın dört katı fidan dikim ücreti ve beş yıl-
lık bakım ve maliyeti Çevre Bakanlığı’na ödeniyor.”
Bu anlatım gerçekleri yansıtmıyor.
HES için kilometrelerce tünel yapılıyor; dere su-
larının yaklaşık beşte dördü elektrik üretimi için
tünele alınacak, kalanı da dere yataklarına bı-
rakılacaktır.
Derelerin doğal yatağına bırakılacak suyun mik-
tarının “formülleri” olması kuşkusuz bunlara
uyulacağı anlamına gelmez. Kaldı ki bu el değ-
memiş doğanın yaşam kaynağı olan suyun ya-
tağından uzaklaştırılması yalnızca suda yaşayan
canlıların değil, havzanın tüm canlılarının yaşa-
mını da altüst edecektir. Devlet de, sanki, Ma-
cahel’in başında mevzuata “ters düşmeyi” dü-
zeltmek üzere bekliyor.
Ya sonrası?
Yalnızca bir inşaattan 220 bin metreküp toprak
çıkacağı açıklanıyor; tek başına bunun bir “doğa
soygunu” olduğu düşünülmüyor. Dahası, “500
metreküp ağaçlık alan zarar görecek” sözleri, tek
sözcükle ürkütücüdür; bu 500 metreküp, neye gö-
re hesaplanıyor; gökyüzüne doğru hangi yük-
sekliğe denk geliyor?
Sonra, derelerle ilgili veriler gibi kesilecek ağaç
sayısı “tahmini” alınıyor ve 600 deniyor. Bunların
yerine, dört katı yani 2 bin 400 fidanın “dikim üc-
reti” ve “beş yıllık bakım maliyeti”nin ödeneceği
müjdeleniyor! Ancak, verilecek diğer doğal zararlar
açıklanmıyor.
Kurulacak olan sekiz HES’in doğaya vereceği
zararın boyutları her türlü öngörünün ötesindedir.
Yapılacak HES’ler yalnız o güzelim doğayı yok et-
meye yönelmiyor; yöre halkını, insanlığı ve bilimi
de hiçe saymayı içeriyor.
Aralarında asırlık çamların, ıhlamurların, kesta-
ne ve köknarların bulunduğu 1020 bitki türünün
varlığı saldırı altındadır. Yalnızca onlar mı? Cıvıl,
cıvıl kuş seslerinin, pırıl pırıl akan suyun şakrak şar-
kılarının ya da “saklı cennet”in yok edilmesi gün-
demdedir.
Yöre halkının Sak Kafkas Arısı ile yaptığı arıcı-
lık ve turizm gibi ekonomik kazanımları da balta-
lanıyor; yok ediliyor. Halk, göçe zorlanıyor.
Macahel doğası, başta kendi doğa dostu hal-
kı olmak üzere, UNESCO, TEMA ve tüm çevre-
ci güçler tarafından mutlaka korunmalıdır.
Başyazarımız İlhan Selçuk’un bir an önce sağ-
lığına kavuşmasını diliyorum.
yakupkepenek06@hotmail.com
“Ramazan ayı başlarken İslam dünyası
bir mezbaha”. Bu başlık bana değil, Lüb-
nan’da yayımlanan The Daily Star ga-
zetesinin başyazısına ait (21/08/09).
Başyazı, ramazan ayının televizyon ka-
nallarında nasıl bir tüketim hummasına
alet edileceğine işaret ettikten sonra bu
sırada İslam dünyasının adeta bir mez-
baha gibi olduğunu, Irak, Afganistan,
Cezayir, Mısır, İran, Filistin, Lübnan,
Endonezya veya Pakistan’da top-
lumsal çatışmalara sahne olmaya, kan
akmaya devam ettiğine dikkat çekiyor.
Yazar haklı, ancak Afganistan ve
Irak ve öbür gönderme yaptığı ülkele-
rin yanı sıra, ramazan öncesinde So-
mali’de yoğunlaşan çatışmalar, özellikle
Gazze’de Hamas’ın gerçekleştirdiği
katliam yeni, önemli gelişmelere işaret
ediyor.
Bu savaşlar bitecek gibi değil…
ABD yönetimi halkına, Irak’a neden
gittiğini (enerji kaynaklarını ele geçirmek,
küresel jeopolitikte stratejik bir yer elde
etmek gibi), bu yüzden kukla bir hükü-
met bile kursa çıkamayacağını açıkça
söyleyemedi. Siyasetçiler, özellikle
Obama, Irak’tan bir an evvel çıkmayı va-
at ettiler. Şimdi, çıkma sürecinin, halkın
gözünde ertelenemez hale geldiği nok-
tada, hızla tırmanan bombalı saldırılar,
ABD halkına ve ele güne, Irak yöneti-
minin güvenliği sağlamaktan çok uzak
olduğunu kanıtlıyor; böylece, ABD güç-
lerinin bir süre daha kalmasını, hatta Kürt
bölgelerine yeni birliklerin gönderilme-
sine ilişkin önerilerin gündeme gelme-
sini çok kolaylaştırıyor.
Afganistan’da yapılan seçimler, yo-
ğunlaşan Taliban saldırılarına, İngiliz
ve ABD güçlerinin sayısı hızla artmaya
başlayan kayıplarına, özellikle İngilte-
re’de bu savaşa karşı yükselen kamuoyu
tepkisine karşın, olumlu bir sinyal ve-
recek, demokratikleşme sürecinin yo-
lunda ilerlediğini gösterecekti.
Ancak, gerek seçimlere katılan aday-
ların özellikleri, gerek seçimlere katılım
oranı, oy verme sürecindeki yolsuzluk-
lar yüzünden bugün bu iddiaları satın
alacak birisini bulmak çok zor. Dahası,
feodal etnik aidiyetler altında ve-
rilen blok oylar temelinde ger-
çekleşen seçimlerden demokra-
si beklemek hayal. Karzai, Peş-
tun oyunu almak istiyordu. Ama,
baş düşmanı Taliban da bu etnik
gruba ait olduğundan, Türki-
ye’den Dostum’u getirerek Özbek
oylarını da almaya çalıştı. Kar-
zai’nin karşısındaki aday, eski
dışişleri bakanı Abdullah Abdul-
lah (bir başka ABD imalatı) da Ta-
cik oylarına dayanıyor. Tüm bun-
lara ek Afgan halkına, Pentagon
çevresi analistlerinden Thomas
Barnett’ın vurguladığı gibi “işgalci sü-
pergücün, rejimi devirmeden önce gün-
deme getirdiği, sonra iktidara oturttuğu
adamı, üstelikde ikinci kez seçmek ka-
lıyor… Gerisini siz düşünün…” (Esqui-
re, 20/08/09)
Rüzgâr eken fırtına biçer
Dindarlık söz konusu olduğunda kim-
seyi yeterli bulmayan siyasal İslamın ki-
mi önde gelen grupları, şimdi onları ye-
terince Müslüman bulmayan radikal
gruplarla hesaplaşmak zorunda kalı-
yorlar. 15 Ağustos günü Gazze’nin gü-
neyinde Hamas güçleri İbn-i Taymiye
camisine saldırdılar, çıkan çatışmada,
“Cünd-ü Ensarullah” (Allah’ın izinden gi-
denlerin askerleri) adlı gruptan 28 mili-
tan öldü, onlarcası yaralandı. Somali’de
İslami hareketin içinden gelen Şeyh Şe-
rif Ahmet hükümeti şimdi, kendisini ılım-
lı bulan El Şahbah adlı radikal bir grup-
la çatışmak zorunda kalıyor. Kuveyt’te
yayımlanan El Ceride gazetesi de 13
Ağustos başyazısında “Ilımlı olmak ne-
den bizi teröristlerden kurtaramadı?” di-
ye soruyormuş (Mshari Al Zaydi, El
Şark El Evsat, 20/08/09).
Müslüman Kardeşler geleneğinden
gelerek “Tek çözüm İslam” sloganıyla
gelişen, yaygınlaşan siyasal İslam, şid-
deti yadsıdığını söylüyor, kendisini ka-
tı laik rejimlere karşı mücadele veren
ılımlı demokratik bir akım, radikal akım-
lara karşı bir güvence olarak sunuyor,
seçimlerle iktidara gelmenin önemini
vurguluyordu. Siyasal İslam, meşruiyetini
Müslümanlığın gerçek temsilcisi olma id-
dialarına dayandırıyor, bu yolla geniş bir
siyasi cepheyi şemsiyesi altında tutmaya
çalışıyor. Bu arada siyasal İslam içinde
yaşadığı toplumları Müslümanlığın dini
ilkelerine (hakikat rejimi) ve yaşam ku-
rallarına (biyopolitiği) uygun bir biçim-
de yeniden şekillendiriyordu.
Ne ki, siyasal İslamın sözcüleri, şid-
dete karşı olduklarını vurgulamakla bir-
likte, ne Mısır’da ne Filisitin’de ne de bir
başka yerde, kendi şemsiyeleri altında
barınan radikal Salafi/Cihadi akımların
eylemlerine karşı kesin tavır almadılar.
Dahası siyasal İslamın sözcüleri, çoğu
kez bunları ortak bir düşmana kar-
şı savaşan gönüllüler ya da laik dev-
letlerin haksız baskılarına dayana-
mayan sabırsız çocuklar olarak ta-
nımlayarak, durumu idare etmeye
çalıştılar.
Hamas 1987’de Müslüman Kar-
deşler’in bir dalı olarak, barış sü-
recini, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün
laik, ulusalcı politikalarını yadsı-
mak, İsrail’i yok edene kadar sa-
vaşmak üzere, kimi yorumculara gö-
re de, Filisitin ulusal hareketini böl-
mek isteyen İsrail’in onayıyla ku-
ruldu. Zaman içinde Hamas önce siyasi
bir partiye dönüştü; çalışmalarını Gaz-
ze’de yoğunlaştırdı, 2007’de Filistin
birlik hükümetinin çökmesinden sonra
bir siyasi darbeyle yönetimi ele geçirdi.
Bundan sonra Hamas’ın Gazze’de ya-
şamı giderek İslami ilkelere göre ör-
gütlemeye başladığını, toplumu İslamın
biyopolitiğine uygun bir biçimde dene-
tim altına almaya başladığını görüyoruz.
Hamas bu yaklaşımına yönelik eleştiri-
lere cevap olarak, Filistin siyasetine, El
Kaide tipi Salafi örgütlerin sızmasına
karşı bir engel oluşturduğunu ileri sü-
rüyordu (El Hayat, 17/08/09). Ancak za-
man içinde Hamas’ın, Gazze’nin yö-
netimini üstlenmesine karşın, gerek
halkın yaşamında beklenen iyileşmele-
ri gerçekleştirmedeki, gerekse geçen yıl
İsrail saldırıları karşısında güvenliği sağ-
lamaktaki başarısızlıkları Gazze’de top-
lumsal havanın değişmesine, özellikle
gençlik içinde radikal arayışların art-
masına neden oldu.
Saleh el Naami’nin, El Ahram’ın,
Gazze’deki İbn-i Taymiye Camisi ola-
yından önceki sayısında yayımlanan yo-
rumunda dikkat çektiği gibi (12/08/09)
Hamas, artık Gelgelt adlı, birçok küçük
gruptan oluşan Salafi/Cihadi bir şekil-
lenmeyle karşı karşıyaydı. Bu şekillen-
menin içindeki gruplar, 15 Ağustos’ta
Gazze’de bir İslami emirlik ilan ettik-
ten sonra, 28 militanı Hamas güçleri ta-
rafından öldürülen grubun lideri Şeyh
Abdul Latif Musa gibi, Hamas’ın de-
jenere olarak artık seküler (laik eğilimli-
E.Y) bir gruba dönüştüğünü düşünü-
yorlardı. Abdül Latif Musa’nın Hamas’ı
suçlarken “Kendini sahtekâr bir bi-
çimde İslamla ilişkilendiren Tayyip Er-
doğan gibi” ifadelerini kullanması da
dikkat çekiyordu (Ghassan Charbel, El
Hayat 17/08/09). El Şark El Evsat’tan
Tarık Alhomayed da Musa’nın bu
sözlerinin, “Erdoğan’la, radikal İslam ara-
sındaki balayının bittiğini gösterdiğine”
(18/08/09) işaret ettiğini düşünüyor;
buna karşılık Müslüman Kardeşler’in
liderliğinin Erdoğan’ın İslam için çok ya-
rarlı işler yaptığına inanmaya devam et-
tiklerini aktarıyor.
İktidara gelmek için radikallerle aynı
çatı altında toplananlar, şimdi radikal-
lerin kendilerine bakıp, “Bu hainler bu-
rada ne arıyor?” diye sorduğunu gö-
rünce çok şaşırıyorlar. Siyasal İslam,
dün toplumları kendi hakikat rejimi-
ni egemen kılarak değiştirirken ek-
tiklerini artık biçmeye başladı. Ne ki bu
kanlı bir hasat olacağa benziyor…
‘İslam Dünyası Bir Mezbaha’
erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.comDÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA
Artan banka kredileri emlak fiyatlarõnõ hõzla yükseltti. Yeni kriz oluşabileceği izlenimleri piyasalarõ altüst etti
Çin’dekiemlakbalonuürküttü
PELİN ÜNKER
Amerika’da emlak sektörünün aşõrõ şişmesiyle
başlayan küresel krizin etkileri hâlâ sürerken,
Amerikan hazine tahvillerinin özellikle borsa ve
emlak piyasasõnda etkili olduğu Çin’de emlak fi-
yatlarõnõn yükselmesi krizin reel sektöre sõçra-
yabileceği yönünde korku yarattõ. Küresel kriz-
den çõkmada bir kapõ olarak görülen Çin’de ar-
tan banka kredilerinin emlak balonu oluşturdu-
ğu yönündeki izlenimler piyasalarõ altüst etti. Çin
hükümeti riski kontrol altõna almak için düzelt-
me adõmõnõ attõ. Ancak, kredilerde ani bir da-
ralmanõn birçok devlet destekli projeyi bitmemiş
halde bõrakabileceği ve yeni sorunlu krediler or-
taya çõkarabileceği vurgulanõyor.
Dünyanõn en büyük gelişen piyasasõ Çin, son
haftalarda içine girmiş olduğu sert düşüşler ile
gözleri birden üzerine çekti. Çin borsasõ, temmuz
sonunda yõlbaşõna göre yüzde 90’a yakõn değer
kazanmõştõ. Çin bankalarõnõn ilk yarõda verdiği
1 trilyon dolarlõk kredi, borsa ve emlak piyasa-
sõna aktõ. Geçen yõlõn aynõ dönemine oranla 3 kat
artan krediler, bir süredir Çin’de borsa ve em-
lak balonu tartõşmalarõ
yaratõyordu. Hafta ba-
şõnda hayal kõrõklõğõ ya-
ratan kârlar ve hüküme-
tin emlak spekülasyonu-
nu engelleyeceği yönün-
deki tartõşmalarõn etki-
sinde Çin borsalarõ 9 ayõn
en büyük kaybõnõ verdi. Düşen emtia fiyatlarõ ve
hükümetin likiditeyi kõsõtlayacağõ iddialarõ, his-
se senetlerinin yüzde 20 düşmesine neden oldu.
Emlak ve emtia şirketleri düşüşün başõnõ çekti.
Hükümetin düzeltme adõmõ piyasalara fren yap-
tõrdõ, birkaç haftadõr devam eden sert düşüşlerin
ardõndan perşembe Şanghay Borsasõ yüzde 4.5
yükselerek son altõ ayõn en yüksek sõçramasõnõ
yaptõ, yükseliş cuma günü de sürdü. Yükseliş-
te, bankalarõn geçen aya göre kredileri arttõracağõ,
gevşek para politikasõnõn devam edeceği iddia-
larõ ve petrol fiyatlarõ etkili oldu.
Havanõn olumluya dönmesi, küresel ekono-
minin gidişatõna dair endişeleri şimdilik bastõr-
sa da Çin piyasasõndaki bu değişimler Çin’de
beklentilerin altõnda olasõ bir durgunluğun ilk sin-
yallerini vermeye başladõ. Geçen haftanõn sonuna
gelindiğinde, Çin endeksi haftalõk bazda 3000
desteğinin altõnda kapandõ. Böylece önemli bir
değişimin ilk tekniksel sinyali de verilmiş oldu.
Bu da Çin hükümeti tarafõndan atõlan kredi pi-
yasasõndaki önemli adõmlarõn Çin piyasasõ ve
ekonomisi üzerinde oluşturduğu temel ekonomik
etkilerin daha devam edeceği anlamõna geliyor.
Çin hükümetinin, son olarak cuma günü ban-
kalarõn sermaye yeterliliklerini sõkõlaştõrmayõ
planladõğõnõ açõklamasõ, bankalarõn kredileri
azaltmak ya da hisse satmak zorunda kalacağõ-
nõ, kõsacasõ borsada yüzde 60 ralli getiren rekor
kredilerin önünü kesebileceğini gösteriyor.
Dünyanõn en fazla döviz rezervine sahip
Çin’de 2 trilyon dolarõn üstünde yabancõ para sto-
ku bulunuyor. Rezervlerin artõşõ yabancõ yatõ-
rõmlarõn Çin’e akõşõna bağlanõrken Çin Halk Mer-
kez Bankasõ döviz kurunun yükselmesini önle-
mek için giren dolarlarõn çoğunu satõn alõyor.
Çin’in elindeki döviz rezervinin büyük kõsmõ
Amerikan Dolarõ.
Çin, dolar rezervlerinin büyük çoğunluğunu
kamu fonu aracõlõğõyla yurtdõşõ yatõrõmlarõnda kul-
lanõyor. Avustralya, Brezilya, Sibirya, Papua Ye-
ni Gine, Sudan, Kazakistan, Türkmenistan gibi
ülkelerde ortak yatõrõm ya da tamamen Çin’e ait
şirketler bulunuyor. Çin’de 2002’de 143 milyon
dolar olan yurtdõşõ yatõrõmlarõ 2008’de 40.7
milyar dolara çõkarken, geçen ay 23 Çinli şirket
yatõrõm yapmak için Türkiye’ye gelmişti.
ABD tahvilleri
büyük değer yitirdi
Çin Ticaret Bakanlõğõ’nõn açõkla-
masõna göre, küresel krizin etkisiyle ülke-
deki yabancõ yatõrõmlar da ardõ ardõna 10
ay düşüş gösterdi. Geçen ay 5.4 milyar do-
lar olan doğrudan yabancõ yatõrõm mikta-
rõ yüzde 35.7 azaldõ. Çin’in haziranda çek-
tiği 9 milyar tutarõndaki yabancõ yatõrõm-
lar bir önceki yõla göre yüzde 6.8 azalmõştõ.
Çin’in yõlõn ilk yarõsõnda cari hesap
fazlasõ geçen yõl aynõ döneme göre yüzde
32 düştü. Geçen yõl 191.72 milyar dolar
olan cari hesap fazlasõ altõ ayda 130 mil-
yar dolara indi.
Amerikan hazinesinin bir numaralõ
kreditörü Çin, elindeki Amerikan hazine se-
netlerini haziranda 801.5 milyar dolardan
776.4 milyar dolara indirdi. Amerikan Ha-
zine Bakanlõğõ’nõn raporuna göre, 25.1 mil-
yar dolar tutarõndaki yüzde 3.1 oranlõk sa-
tõş, Çin’in elindeki Amerikan tahvillerin-
de son dokuz yõlda oransal olarak en bü-
yük indirim oldu.
Çin’de kamu şirketlerinin kârlarõ
ocak-temmuz döneminde yüzde 22.8 azal-
dõ. Çin Maliye Bakanlõğõ verilerine göre,
kamu şirketlerinin kârõ 110.5 milyar dolar
oldu. Merkezi hü-
kümet tarafõndan
kontrol edilen
şirketlerin kâr-
larõ yüzde 16.6
düşerken, ye-
rel hükümetler
tarafõndan des-
teklenen şirket-
lerin
kârlarõ yüzde
36.4
azaldõ.
Gürcistan 2 Türk
gemisine el koydu
TRABZON (Cum-
huriyet) - Doğu Kara-
deniz İhracatçõlar Birliği
Yönetim Kurulu Başka-
nõ Ahmet Hamdi Gür-
doğan, Türk firmalarõnõn
son yõllarda Gürcistan
tarafõyla sorunlar yaşa-
dõğõnõ ve Abhazya’ya ih-
racat yaptõklarõ ileri sü-
rülerek 2 Türk gemisine
el konulduğunu söyledi.
Gürdoğan, ‘korsanca’
el konulan Buket ve Af-
rostar gemilerinin Gür-
cistan tarafõndan satõşa
çõkarõldõğõnõ açõkladõ.
Gürdoğan, ihracatçõ fir-
malarõn nakliye masraf-
larõnõ düşürebilmek için
deniz nakliyesini kul-
landõğõnõ anõmsattõ. Bu
yolla giden firmalarõn
gemi satõn aldõklarõnõ
vurgulayan Gürdoğan,
şöyle konuştu:
“Bu yolla ihracatla-
rını sürdüren firmala-
rımız son yıllarda Gür-
cistan tarafıyla sorunlar
yaşamakta ve Abhaz-
ya’ya ihracat yaptıkla-
rı ileri sürülerek gemi-
lerine el konulmakta-
dır. Yakın dönemde bu
gerekçeyle adeta kor-
sanlık yaparcasına el
konulan ve Gürcistan
tarafınca satışa çıkarı-
lacağı duyurulan gemi-
ler Türk firmalarına
aittir. Gemi kaptanları
apar topar çıkarıldık-
ları mahkemece ‘Sõnõr
ihlali’ gerekçesi ile tu-
tuklanmış, personeller
ise gemide gözaltında
tutulmaktadır. Hükü-
met yetkililerince ko-
nunun Gürcistan Baş-
bakanlığı’na iletilmesi
önem arz etmektedir.”
Avea’dan125binaboneyeindirim
Ekonomi Servisi - Avea’nõn “Doya Doya Alõşveriş
Kampanyasõ” ile yaklaşõk 8.5 milyon liralõk alõşveriş yapõ-
lõrken, 125 binden fazla abone 1.5 milyon liralõk indirimden
yararlandõ. Avea’nõn gençlik plat-
formu Patlican üyeleri için sun-
duğu indirimli alõşveriş fõrsatõnõ
tüm abonelerine ulaştõrarak baş-
lattõğõ kampanyada otomobilden
elektroniğe, uçak biletinden tatile,
sağlõktan internete ve oyuncağa ka-
dar birçok markada yüzde 40’a
varan indirim fõrsatõ sunuldu. Abo-
nelerin en fazla tercih ettiği ürünler gi-
yim, ayakkabõ ve uçak bileti oldu.
Güzellik Mersin’den çıkacak
Ekonomi Servisi - Kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanõla-
bilecek kente özgü endemik bitkileriyle dikkat çeken Mersin,
yatõrõmcõlarõ bekliyor. Mersin Teknopark Genel Müdürü Öz-
gür Durmaz, “Var olan 10’un üstündeki endemik bitki çesi-
diyle kozmetik devleriyle rekabet edebiliriz. Güzelleşmenin sõr-
rõ olarak gösterilen kozmetikte iddialõyõz. Yatõrõmcõlarõ bekli-
yoruz” dedi. Ülke potansiyeli henüz farkõna varõlmadõğõndan
sektörün ham madde açõsõndan ithalata bağõmlõ olduğunu vur-
gulayan Durmaz, genç nüfustaki artõşõn göz
önünde bulundu-
rularak bu alana
daha çok ilgi gös-
terilmesi gerekti-
ğini söyledi.
Pek çok kişinin dünyanõn
resesyondan çõkmasõnda öncü ülke
olarak gördüğü Çin’de borsa ve emlak
piyasasõna akan yüklü miktarda kredi,
“yeni bir balon” endişesi yarattõ. Çin
hükümetinin büyüyen riskleri kontrol
altõna alma adõmõ, oluşabilecek yeni
balonu şimdilik durdurdu, ancak
kredilerdeki büyümenin yaratacağõ
tehlikeler devam edeceğe benziyor.
Gelecek yıl büyüme zor görünüyor
2007’de Çin, 890 milyar
dolarlõk iç tüketimi ile Amerika,
Japonya, İngiltere ve Alman-
ya’dan sonra beşinci sõrada
yer alõyordu. MCkinsey’in ra-
poruna göre, Çin hükümeti da-
ha geniş finansman politikala-
rõ, iş ve yatõrõm projeleri ve da-
ha güçlü bir sosyal güvenlik ağõ-
nõ kapsayan daha agresif reform
programlarõ benimserse 2025’te
1.9 trilyon dolar değerinde bir
iç tüketime ulaşabilir.
Çin, 600 milyar dolara
yaklaşan teşvik programlarõ-
nõn etkisiyle bu yõlõn ikinci çey-
reğinde geçen yõlõn aynõ döne-
mine göre yüzde 7.9 büyüdü.
Altyapõ harcamalarõ 2009’daki
büyümeye büyük katkõ sağladõ.
Ancak bu yõlki mali teşviklerin
güçlü olmamasõ nedeniyle, gay-
ri safi yurtiçi milli hasõlanõn
2010’da da bu büyümeyi sür-
dürmesi zor görünüyor.
Çin Devlet Bilgi Merkezi
Çin’de GSYH’nin üçüncü çey-
rekte yüzde 8.5 büyümesini bek-
liyor.
Çin’de ihracat geçen ay
2008’in aynõ dönemine göre
yüzde 22.9, ithalat da 14.9
düştü.
Çin’in en büyük iş ve iş-
çi bulma bürosundan yapõlan
açõklamaya göre, Çin bu yõl so-
nunda yüzde 8 büyüse bile 24
milyon işsizin sadece yarõsõnõn
iş bulabileceği belirlendi.
Ekonomi Servisi - İstanbul-Kayabaşõ’nda özel sektörle birlik-
te 65 bin konut yapõmõnõ planlayan Toplu Konut İdaresi (TOKİ),
ikinci etap satõşlarõna bugün başlõyor. Başvurularõn 30 Eylül’e ka-
dar olduğu Kayabaşõ’nda, 504’ü yoksul, 5 bin
275’i alt gelir grubuna yönelik olmak üze-
re toplam 7 bin 898 konut satõşa su-
nulacak. Yoksullara yönelik konutla-
rõn taksidi 100, alt gelir gruplarõna yö-
nelik konutlarõn taksidi de 228 lira ola-
rak belirlendi. Konut alacaklarda,
“İstanbul’da son 3 yõldõr ikamet et-
me, üzerine kayõtlõ konut olmama, TO-
Kİ’den kredi kullanmamõş olma” gi-
bi şartlar aranõyor.
TOKİ Kayabaşı satışları başlıyor