28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2009 PAZARTESİ 10 PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ İHKİB Başkanõ Tanrõverdi, Türkiye’de 2008 Mayõs ayõndan bu yana toplam istihdamõn yüzde 10,6 daraldõğõnõ, tekstil ve hazõr giyim sektöründe ise bunun iki katõ daralma yaşandõğõnõ söyledi ÖZLEM YÜZAK İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi: Hükümet sıcak paraya odaklandı, bizi unuttu. - Ekonomik krizden en ciddi darbe alan sektörlerden biri de tekstil ve hazır giyim sektörü oldu. Binlerce firma kapandı, on binlerce insan işsiz kaldı. Biraz rakamlar üzerinden konuşacak olursak nereden nereye geldi sektör? - Krizden önceki dönemde yüksek faiz düşük kur denklemi içinde zaten epey daralan sektör krizin de etkisiyle ciddi darbe aldõ. Tekstil ve hazõr giyimde kayõtlõ istihdam geçen yõl mayõs ayõnda 865 bin kişi idi. Bu yõl mayõs ayõnõn verileri bu sayõnõn 661 bine düştüğünü gösteriyor. Bu yaklaşõk 200 bin kişilik azalma demek. Kayõt içine girmeyen çalõşanlarõ ve toptan ve perakende sektörünü de katarsak yaklaşõk 1.5 milyon insanõn ekmek yediği bir sektörden bahsediyoruz. Gerçek kayõp tabii bunun çok üzerinde. Şöyle söyleyeyim, 2008 Mayõs ayõndan itibaren geçen 12 aylõk süreç içinde Türkiye’nin toplam istihdamõnda yüzde 10.6’lõk bir daralma olurken tekstil ve hazõr giyimde özellikle imalat sektöründe yüzde 23.38’lik bir istihdam kaybõ yaşandõ. Bu arada şunu da vurgulamalõyõm ki sektördeki firma sayõsõnõn yüzde 6’sõ toplam istihdamõn yüzde 60’õnõ karşõlõyor. Bu yüzden özellikle bu firmalarõ ayakta tutacak bir strateji geliştirilmesi lazõm. ‘AVANTAJI KULLANAMADIK’ - Bu yüzde 6’lık dilimde kaç firma bulunuyor, özellikleri ne ve bunlara yönelik ne yapılmalı? - Mayõs 2008’de 50 ve üzerinde işçi çalõştõran 2 bin 923 firma vardõ. Şimdi ise 2 bin 403 firma kaldõ. 520 firma kapandõ. Ben özellikle istihdam sağlayan bu firmalara özel ayrõcalõk tanõnmasõ gerektiğini düşünüyorum. Bunun yanõ sõra sektörün ihracatõnda da önemli düşüşler oldu. Bu işin sinyali kriz öncesinde de başlamõştõ. Ekim 2008’de yüzde 8.7 ile başlayan ihracat düşüşleri daha sonraki aylarda yüzde 25 hatta yüzde 30’lara ulaştõ. En son temmuz ayõnda ise yüzde 16.5 ihracat düşüşü oldu. Bizim sektörün toplam ihracattaki payõ daha önceki senelerde yüzde 30-40’lardaydõ. Şimdi yüzde 20’lerde... Aslõnda belki küresel krizin bize sağlayabileceği birtakõm avantajlar olabilirdi, Avrupa’ya yakõnlõğõmõzdan, hõzlõ ve kaliteli üretimimizden, yavaş yavaş moda ve tasarõma yönelişimizden kaynaklanan getiriler olabilirdi. Bir rekabet üstünlüğü elde edebilirdik. - Ne oldu? Bu avantajı neden kullanamadık sizce? - Türkiye’nin ekonomi politikasõnõ oluştururken istihdam ve nüfusu da planlayarak tercihleri ve öncelikleri belirlemek gerekiyordu. Türkiye bu tercihini son 3 yõlda farklõ alanda kullandõ. Yüksek katma değerli ürünlere yönelirken istihdam sağlayan bu sektörü de korumasõ ve geliştirmesi gerekiyordu. Sektörün marka ve tasarõma ve daha katma değeri yüksek ürünlere yönelmesi ise ancak belli bir sermaye birikimi ile mümkün olabiliyor. Bugüne kadar buralara gelebilmek için ciddi destek alamamõş, kendi özsermayesi ile işleri yürütmüş bir sektörden bahsediyoruz. Her 7 yõlda bir kriz ortamõ. Bu dönemlerde hep birileri para kaybetmiş, sermaye sürekli el değiştirmiş... Son 3 yõlda da yüksek faiz- düşük kur politikasõ nedeniyle bizim sektörde sermayede çok ciddi erime oldu. Sermaye kaybõ olan bir firmadan yatõrõm bekleyemezsiniz ki... ‘GÖZ ARDI EDİLİYORUZ’ - Yani üretim sektörünün yeterince desteklenmediğini mi söylüyorsunuz? - Evet. Bu noktada baktõğõnõzda kendinizi unutulmuş hissediyorsunuz. Özellikle tekstil ve konfeksiyon sektöründe böyle bir algõ var. Sektör kendisinin gözden çõkarõldõğõnõ düşünüyor. Bir an önce bu algõyõ yõkõp sektörün önünün açõk olduğunu göstermek lazõm. - Üretim sektörünü göz ardı etmek, hükümetin ekonomi politikalarını sıcak para beklentisi üzerine oturtmuş olmasından kaynaklanıyor olabilir mi? - Bugün maalesef hâlâ sõcak para üzerinden yürüyor her şey. Bizim istediğimiz rakamlar çok geliyor ama bugün devlet bankalara sermaye aktarõyor. Yüzde 8 gecelik faizle verdiği parayõ yüzde 10 faizle tekrar geri alõyor. Hem parayõ kendisi veriyor hem kendisi alõyor. Rakamlarõ alt alta koyup hesapladõğõmõzda devletin bankalara ciddi sermaye aktardõğõnõ görüyoruz. Bu paranõn yüzde 5’i bizim gibi imalat yapan sektörlere destek şeklinde olsa, bugün hem firmalar ayakta durup kendilerini geliştirebilirler hem de istihdam sorunu bu kadar vahim hale gelmez. MARKALAŞMA VE PAZAR - Peki ne yapılmalı? - Burada ekonomi yönetiminin vereceği destekler ve bizlerin yapacağõ projeksiyonlar önem taşõyor. Biz bu projeksiyonu yapõyoruz. Türkiye 500 milyar dolar ihracat yapacaksa bunun 100 milyar dolarõ tekstil ve hazõr giyim sektöründen olabilir diyoruz. Sektörde bugünkü altyapõ ise bunu gerçekleştirebilecek konumda. Biz artõk Uzakdoğu’nun ucuz işçiliği ile rekabet edemeyiz. Belki bizim bir müddet sonra organizatör konumuna geçmemiz gerek. İtalya bugün artõk bunu yapõyor. Satõşõnõn yüzde 40’õnõ İtalya’da, geri kalanõnõ dõşarõda kendi markalarõ ile üretiyor. Türkiye’nin de artõk bu sisteme göre gitmesi gerek. Bunun yanõ sõra markalaşma konusunda da elimizi çabuk tutmamõz gerekiyor. Ortadoğu bölgesinde biz sadece markalarõmõzla mağazalaşma yoluna gidebiliriz ancak bence bugün için ondan daha önemli pazar Rusya ve eski Doğu Bloku ülkeleri. Orada markalaşmamõz çok daha kolay, çünkü ciddi anlamda bir altyapõmõz oluşmuş durumda. Kriz döneminde birçok Avrupa firmasõ da Rusya’dan geri çekilmeye başladõ. Tam dönemi. Rusya ve Doğu Bloku ülkelerine iş yapan firmalara özelikle büyük destek vermemiz lazõm. Bu tür hazõr ve hõzlõ modayõ ancak Türkiye’de yaptõrabilirsiniz. Onlar da üretimlerini Türkiye’de yaptõrõyorlar, ne kadar çok markalaşõrsa buradaki üretim ve istihdam o kadar artar... Rusya’da gizli birçok markamõz var. 10’ar 20’şer mağazasõ olan birçok firma var. Örneğin, Gizia Rusya’nõn Versace’si... Ona benzer Balizza var, Colin’s var. Gizia Rusya’da 3000 dolara giysi satõyor. Hadise’nin kõyafetlerini onlar yaptõ. Yunanistan’da 4 tane mağazasõ var. Kamuoyunu çok iyi bilmiyor çünkü iç piyasada çok etkin değiller. Bu firmalar şimdilik Rusya’da gelişme gösteriyorlar ondan sonra bu firmalarõ Avrupa’ya götürüp mağaza zinciri haline getirebilirsiniz... Türkiye faiz sarmalõ ve sõcak paraya kazanç sağlama cüretkârlõğõnõ devam ettirirse krizden çõkmak yerine bu kriz daha da derinleşecektir. Bu yapõ devam ettiği müddetçe Türkiye’nin özkaynaklarõnõn azaldõğõnõ, dõşarõya transfer edildiğini düşünüyorum. Sermaye akõşõnõn azaldõğõ noktada Türkiye ciddi sõkõntõ yaşayacaktõr. - Kriz bitti mi sizce? - Ben genel olarak küresel krizin belli bir durgunluk dönemine girdiğini, bir müddet sonra yavaş yavaş çõkõşa geçileceğini düşünüyorum. Ancak Türkiye açõsõndan orta vadede program açõklanmadan ve IMF ile çalõşmalar netleşmeden bir şey söylemek çok mümkün değil. Türkiye faiz sarmalõ ve sõcak paraya kazanç sağlama cüretkârlõğõnõ devam ettirirse krizden çõkmak yerine bu kriz daha da derinleşecektir. Bu yapõ devam ettiği müddetçe Türkiye’nin özkaynaklarõnõn azaldõğõnõ, dõşarõya transfer edildiğini düşünüyorum. Sermaye akõşõnõn azaldõğõ noktada Türkiye ciddi sõkõntõ yaşayacaktõr. Yurtdõşõndan gelen yatõrõmcõ hâlâ reel olarak yüzde 7-8 oranõnda döviz bazõnda para kazanõp geri dönebiliyor. Bugün faiz oranlarõ Amerika’da yüzde 1’in altõnda, bugün dünyada insanlarõn yüzde 2’lerden fazla kazanamadõğõ bir yerde siz yüzde 8 veriyorsunuz. Bu yapõ sürdüğü sürece sõcak para girişi azalmaz. 1962 Malatya doğumlu olan Hikmet Tanrõverdi lise öğrenimini Haydar- paşa Lisesi’nde; üniversi- te öğrenimini ise İstanbul - Marmara Üniversitesi Siyasal Bi- limler Fakültesi Kamu Yönetimi Uluslararasõ İlişkiler Bö- lümü’nde tamamladõ. Genç yaşta iş hayatõna atõlan Hikmet Tan- rõverdi, 1975 yõlõndan beri tekstil ve hazõr giyim sektörünün içinde. Konfeksiyon, hammadde üretim ve ihracat şirketleri, dõş ticaret sermaye şirketi ve otomotiv sektöründe faaliyet gös- teren şirketlerden oluşan İnci Grup’un Yönetim Kurulu Baş- kanõ. Tekstil ve hazõr giyim sektörü içindeki birçok dernek ve örgütün kurucusu ve/veya yöneticisi olan Hikmet Tanrõverdi yaklaşõk bir yõldan beri İstanbul Hazõrgiyim ve Konfeksiyon İhracatçõlarõ Birliği (İHKİB) Başkanlõğõ görevini sürdürüyor. K üresel krizin bize sağlayabileceği birtakõm avantajlar olabilirdi, Avrupa’ya yakõnlõğõmõzdan, hõzlõ ve kaliteli üretimimizden, yavaş yavaş moda ve tasarõma yönelişimizden kaynaklanan getiriler olabilirdi. Bir rekabet üstünlüğü elde edebilirdik. Ne yazõk ki tam olarak kullanamadõk... PORTRE Kriz bitmedi, sõkõntõ artabilir - Markalaşma süreci için ne tür destekler gerek? - Tasarõm ağõrlõklõ üretim şart ama tasarõm ve koleksiyon Ar-Ge kapsamõna girmediği için bu teşviklerden yararlanamõyoruz. Biz bir çalõşma yaptõk, “Bizim sektörde her 100 kişi çalıştıran firmalarda, 5 çalışan Ar-Ge teşvikinden yararlansın” diye öneride bulunduk. Çünkü en az 5 kişi tasarõm konusu ile mutlaka ilgileniyor. Ama önerimiz kabul görmedi. Diğer desteklerin de yeterli olmadõğõnõ düşünüyoruz. Verilen destekler toplam ihracatõn yüzde 0.29’una denk geliyor. Bu sene fuar, yurtdõşõ tanõtõm ve Turquality için ayrõlan toplam bütçe 500 milyon lira. - Bir dönem nitelikli sanayi bölgeleri konusu gündemdeydi ancak Amerika bu konuda bir türlü ikna edilemiyordu. Şu aralar bir gelişme var mı? - Bizim yõllardõr bu konuda çalõşmalarõmõz var. Ama bildiğiniz gibi gerçekleşmemesi bizden ziyade Amerika’nõn politikasõndan kaynaklanan bir durum. Ama bugünlerde elimizin daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Özellikle Irak ile olan yakõnlaşma, ileride Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde nitelikli sanayi bölgesi oluşumunu hõzlandõrabilir. Bu konuyu yeniden gündeme getirmeliyiz. Özellikle denim gibi emek yoğun imalatta önemli. ABD’ye vergisiz mal gönderme şansõna sahip olacağõmõz için ihracatõmõz hemen ikiye katlanacaktõr. Bugün Ürdün’de ve Mõsõr’da var. Pakistan ve Afganistan arasõnda bir bölgede ise ismi daha değişik olsa bile bir nevi niteliklli sanayi bölgesi oluşturulmasõ konusu ABD Temsilciler Meclisi’nde onaylandõ. Türkiye bu noktada Dõşişleri kanalõ ile biraz daha aktif olabilir. Ben Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn ekonomik konularda biraz daha etkili olmasõ gerektiğini düşünüyorum. Bizim de bu konuda birkaç Amerikalõ firma ile görüşmelerimiz yeniden canlanõyor, bu dönem bu konudaki çalõşmalarõmõzõ hõzlandõracağõz. Tekstil destek bekliyor ‘Tanıtım bütçeleri ve ilgi yetersiz’ Üretim sektörünü desteklemeyi bir yana bõrakõn, ekonomi hâlâ sõcak para üzerinden yürütülüyor. Bizim istediğimiz rakamlar çok geliyor ama bugün devlet bankalara sermaye aktarõyor. Yüzde 8 gecelik faizle verdiği parayõ yüzde 10 faizle tekrar geri alõyor. Bu paranõn yüzde 5’i bizim gibi imalat yapan sektörlere destek şeklinde olsa, bugün hem firmalar ayakta durup kendilerini geliştirebilirler hem de istihdam sorunu bu kadar vahim hale gelmez. ‘ ‘ DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Afgan ‘Demokratik Seçimleri’ Ardından... Afganistan başkanlık (ve yerel) seçimlerinde so- nuçların resmen açıklanması eylül ortasını bulacak. Ancak genel kanı, herhangi bir sürpriz olmayacağı ve Karzai’nin az katılımlı da olsa yeniden seçilece- ği yönünde. Taliban rejiminin yıkılmasının sekizinci yılında ülkede karmaşa egemen olmakta devam edi- yor. Batılı güçlerin ‘dünya dengesi’ açısından önem- li gördükleri bu ülkede sözü edilen dengenin, yedi yıldan bu yana bir türlü sağlanamaması bir yana, bu konuda herhangi bir gelişme de ufukta görünmüyor. Dünyanın en çağ dışı toplumunda, üstelik ABD ve NATO’lu müttefiklerinin yüz bini aşan silahlı gücü, sayıları yüz otuz binin üzerindeki Afgan askerine kar- şın, başkent Kâbil dışından başlayarak ülkenin ne- redeyse üçte birinde at oynatan Taliban çeteleri ara- sında seçim günü dahil şiddetli çatışmaların sürdüğü bir ortamda gerçekleşen ‘demokratik seçimler’in sa- dece Batılı işgal güçlerinin mutemet adamı Karzai’nin iktidarını bir dönem daha uzatmaktan öte anlam ta- şımadığı ise ortada. Tepeden tırnağa dek yolsuzlu- ğa batmış bir yönetimin yerine, çok daha güvenilir bir yönetimin işbaşına gelme şansının sıfır olduğu dü- şünüldüğünde, ‘demokratik’ olarak adlandırılan bu kaba farsın ‘eski hamam eski tas’tan öte sonuç ver- meyeceğinin bilinmesine karşın, hangi akla hizmet için sahnelendiğini anlamak kolay değil. Taliban’ın oy verenlerin parmaklarının kesileceği tehdidi ve ülkede seçimlerin olaysız yaşanması için üç yüz bin güvenlik gücünün varlığına karşın ça- tışmaların sürdüğü bir ortamda, katılımın yüzde el- lilerin altına düşmesi doğal. Ama bu Karzai ve eki- binin işbaşına gelmesi için ise yeterlidir. Seçimler- le ilgili olarak basında yayımlanan fotoğraflarda te- peden tırnağa burkalarına bürünmüş Afganlı ka- dınların oy pusulalarını sandığa yarığı seçemedikleri için işi el yordamıyla tamamladıklarını görmek, oy sandıklarının merkeze ulaştırılması için üç bin eşe- ğin seferber edildiği haberleri gibi iç karartıcı. Dahası, ABD ve NATO’nun yedi yılda Afganistan’da durumu idare etmekten öte hiçbir şey yapmadıklarının yad- sınmaz kanıtı. ABD ve NATO, tıpkı destekledikleri Karzai gibi so- nuçtan hoşnut. Onca para ve politik desteğin seferber edildiği Karzai ve uyuşturucu ticaretinden olduğu gi- bi dış yardımların buharlaştırılmasından ve çeşitli yol- suzluklardan zenginleşen yandaşlarının bir dönem daha iktidarda kalması neredeyse kesin. Buna kar- şın BM, uluslararası yardım örgütü Oxfam’ın verile- rine göre 17 milyon nüfusa sahip Afganistan’ın üç- te biri kıtlık tehdidi altında. Halkın yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında. Her yarım saatte bir Afgan kadını, sağlık hizmetlerinin yetersizliğinden doğum sırasında hayatını kaybediyor. 7.3 milyon insan açlık sınırın- da. (Cumhuriyet gazetesi, 20.8.2009) Ama demokratik seçimlerden, anlaşılan ABD Başkanı Hüseyin Obama da hoşnut. Fransa Cum- hurbaşkanı da sonuçtan mutlu. “Fransa sonuna ka- dar Afganistan’ın yanında olacak” mesajları veriyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon seçimleri kutlu- yor. Anlaşılan, Afgan halkının dışında herkes mem- nun. Batı’nın Afganistan’a silahlı müdahalesinin görü- nen nedeni, bilindiği üzere dünyayı özellikle de El Kai- de ve Taliban teröründen arındırmak. Aslında kazın ayağı pek öyle değil. Bütün bu süslü ve iyimser söy- lemlere bakıldığında insanın NATO’lu ülkelerin bu ül- keye seçimlerden sanki biraz önce geldikleri sanı- lır. Oysa yedi yıldır oradadırlar ve bugünkü durumun baş sorumluları NATO’lu ülkeler ve ayakta kalma- larını sağladıkları Karzai iktidarıdır. Afganistan’ın Geleceği İçin Hareket (Ayenda) adını taşıyan sol formasyonun başkanı Abdullah Nai- bi’ye göre, ülkenin askerden çok, demokrat laik ay- dınlardan oluşacak gerçek bir politik alternatife ih- tiyacı var. Seçim maskaralığına gelince... NATO ül- keye 2001 yılında terorizmle savaşmak, El Kaide ve Taliban’ı yok ederek barış ve demokrasiyi hayata ge- çirmek, insan haklarına saygıyı gerçekleştirmek, ka- dın haklarını savunmak, ülkenin yeniden inşasını sağ- lamak amacıyla gelmişti. Ama NATO bu savaşların tümünü kaybetmiş durumdadır. Buna karşılık bölgede son derecede önemli olan Amerikan ve Batı çıkarlarını korumak, askeri açıdan stratejik konuma sahip olmak için ülkeyi işgal ede- rek yarattığı denetimli bir istikrarsızlık söz konusu ise bunda başarılı olmuştur. Yoksul ülkeler için önemli enerji kaynaklarına sa- hip olmak, zenginlik yaratmaktan çok, paradoksal bir biçimde başının sürekli belada olmasına yol açan bir durumdur. Afganistan’ın talihsizliği ise zengin enerji kaynaklarına açılan yolun üzerindeki stratejik konumudur. ABD’nin işgalden önce büyük Ameri- kan şirketi Unocal’ın zengin Kafkas petrollerini Af- ganistan üzerinden Karaçi’ye akıtacak bir boru hattı konusunda Karzai aracılığıyla, Taliban terö- ristleriyle anlaşma yolu aramıştır. Ancak girişim ba- şarıya ulaşmamıştır. Ne var ki bu, dün olduğu gibi bugün de bir Amerikan rüyası olarak güncelliğini ko- rumaktadır. Obama ve NATO bu yüzden ne olur- sa olsun Afganistan’da kalmaya kararlıdır. Tıpkı se- lefi gibi Kafkasya’nın zengin petrol rezervlerine ulaşmak için ‘ihtiyaç savaşı’ olarak nitelendirilen Af- gan savaşı, Amerikan ve Batı’nın çıkarları için ya- şamsal önemdedir. Afganistan işgalinin asıl nede- ni budur. Terorizmle savaş bahanedir. BAŞSAĞLIĞI Çalõşma arkadaşlarõmõzdan Ali Selim Emeç’in annesi NAZİYE EMEÇ’i kaybettik. Merhumeye Tanrõ’dan rahmet, kederli ailesine ve yakõnlarõna başsağlõğõ dileriz. c Çalışanları
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear