Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İstanbul Haber Servisi - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Baş-
kanõ Gençay Gürsoy, “emeğin örgütlenmesinin ve hak mü-
cadelesinin önündeki bütün engelleri kaldıran, her türlü ve-
sayeti reddeden, eşitlik ve barış kavramlarını içselleştirmiş
ve ruhuna sindirmiş bir anayasa” istediklerini söyledi. Ye-
ni bir anayasa hazõrlanmasõnõ reddedip, bu amaçla yapõlacak ça-
lõşmalarõ iktidarõn insiyatifine bõrakan çevreleri eleştiren Gür-
soy, uyardõ: “Bu, anayasa değişikliklerinin AKP’nin taba-
nının talepleriyle sınırlanmasına ve çoğunluk hegemonya-
sının güçlenmesine neden olur.”
TTB Başkanõ Gençay Gürsoy, yeni anayasa tartõşmalarõna ba-
kõş açõsõnõ, yapõlmasõnõ istedikleri düzenlemeleri ve izlenme-
si gereken süreci, gazetemize anlattõ. Beklentilerine uygun bir
anayasanõn tarifini yapan Gürsoy, “İnsan hak ve özgürlüklerine
sonuna kadar saygılı, demokratik, laik ve sosyal hukuk dev-
letinin geliştirilmiş çağdaş normlarına uygun, emeğin ör-
gütlenmesinin ve hak mücadelesinin önündeki bütün en-
gelleri kaldıran, her türlü vesayeti reddeden, eşitlik ve ba-
rış kavramlarını içselleştirmiş ve ruhuna sindirmiş bir ana-
yasa, bugünkü TTB yönetiminin ortak talebi. 1982 Ana-
yasası, 1987’den bu yana yapılan çeşitli değişikliklere kar-
şın, bu talepleri karşılamaktan çok uzak” dedi.
Yeni bir anayasaya ihtiyaç olmadõğõnõ savunarak, tüm ini-
siyatifi iktidara terk eden yaklaşõmõ doğru bulmadõğõnõ ifa-
de eden Gençay Gürsoy, bu şekilde işletilecek bir sürecin,
anayasa değişikliklerinin AKP’nin kendi tabanõnõn taleple-
riyle sõnõrlõ kalmasõna ve çoğunluk hegemonyasõnõn güç-
lenmesine neden olacağõ uyarõsõnõ yaptõ. Gürsoy, “Bunu en-
gellemenin yolu, parlamento dışı demokrat toplumsal mu-
halefeti yanına alarak, siyasi muhalefeti genişletmek ve
anayasa tartışmalarına ortak olmaktır” dedi.
‘KONU MECLİS’E HAPSOLMAMALI’
Yeni anayasanõn, salt Meclis içine hapsedildiği bir süreçte
ele alõnmamasõ gerektiğini belirten Gürsoy, “Demokratik ör-
gütlerin, sadece iktidar ve ana muhalefet liderlerinin iti-
barına mazhar olanların değil, halktan temsil onayını al-
mış bütün siyasi partilerin ve aktörlerin özgürce tartışa-
bileceği bir ortama ihtiyaç var” diye konuştu.
Gerek sağlõk emekçilerinin haklarõ ve sağlõk hizmetinin su-
numu, gerekse bütünüyle haklar ve özgürlükler konusunda, ye-
ni anayasadan temel beklentilerini de aktaran TTB Başkanõ, “Her
şeyden önce, başlangıç ilkelerindeki temel felsefe itibarıy-
la, evrenselliği yansıtan, etnik, dinsel, ırksal aidiyetleri işa-
ret etmeyen bir yurttaşlık kimliği benimsemeli” görüşünün
altõnõ çizdi. Gürsoy, şu vurgularõ yaptõ: “Sağlığın temel bir in-
san hakkı olduğu, her yurttaşın eşit ve ulaşılabilir sağlık hiz-
metlerinden yararlanması ve devletin yurttaşların sağlığı-
nın korunması konusunda her türlü olanağı seferber etmesi
gerektiği net şekilde vurgulanmalı. Anayasaya sağlık hiz-
metlerinin kamusal niteliğinin korunması konusunda sı-
nırlayıcı önlemler getirmeli. İşçi sağlığı ve işyeri güvenliğini
sağlayacak yasal düzenlemeler hazırlanmalı.”
CMYB
C M Y B
18 MAYIS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
YARIN: TKP GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ, ESKİ İSTANBUL BAROSU BAŞKANI TURGUT KAZAN, HUKUKÇU SÜHEYL BATUM, EMEP GENEL BAŞKANI LEVENT TÜZEL
İstanbul Haber Servisi - 1982 Anayasasõ’nõ
hazõrlayan Danõşma Meclisi’nin Genel Se-
kreteri Emekli Hâkim Abbas Gökçe (83),
Türkiye’de siyasal İslam akõmõnõn güçlen-
mesinde en büyük etkenlerden bir tanesinin
12 Eylül Anayasasõ olduğu özeleştirisinde bu-
lundu.
1982 Anayasasõ’nõ hazõrlayan Anayasa
Komisyonu’nun Genel Sekreteri Abbas
Gökçe, darbe anayasasõna yönelik düşün-
celerini anlattõ. 1982 Anayasasõ’nõn bir “tep-
ki” niteliği taşõdõğõnõ ve içerisindeki mad-
delerin o günün koşullarõna göre değerlen-
dirilmesi gerektiğini belirten Abbas Gökçe
şunlarõ söyledi: “1982 Anayasası o günün
koşullarına göre hiç de kötü bir anayasa
değil çünkü Türkiye’de ne mal ne de can
güvenliği kalmıştı. İnsanlar sokağa çıka-
mıyordu, iller birbirine düşman haldey-
di. Ancak bu anayasanın bir tepki ana-
yasası olması nedeniyle içerisinde elbet-
te antidemokratik maddeler var. Laik -
demokratik - sosyal - hukuk devleti olma
iddiasını taşıyan bir ülkede din dersinin
zorunlu olması ile Diyanet İşleri’nin dev-
lete bağlanması kabul edilemez bir olgu.
Bu maddeler bizim tüm çırpınmalarımı-
za karşın Kenan Evren ve çevresinde onu
destekleyen kişilerce konuldu.”
“Hangi demokratik ülkede din dersinin
zorunlu olduğu görülmüş?” diye soran
Gökçe şöyle devam etti:
“Türkiye’de Alevi var, Hıristiyan var,
ateist olan yurttaş var. Sen onlara din der-
sini nasıl zorunlu kılarsın? Diğer taraftan
Diyanet İşleri’nin devlete bağlanması da
anlaşılır gibi değil. Devletin dine el atma-
ya hakkı yoktur. Madem devlet laik, Di-
yanet İşleri’ni neden devlete bağlıyor-
sun? Türkiye’deki Diyanet İşleri Baş-
kanlığı da maalesef yalnızca Müslüman
Hanefi meznebini tanıyor. Bu ülkede bir
tek Hanefi mi var?”
‘ANTİDEMOKRATİK 10-15
MADDE ÇIKARILSIN’
Hâkimler ve Savcõlar Kanunu’nun da an-
tidemokratik olduğunu söyleyen Gökçe, üye
seçiminin savunulacak bir yanõ olmadõğõnõ, se-
çimlerde Adalet Bakanõ’nõn gösterdiği ada-
yõn desteklendiğini, kurulun verdiği karara yö-
nelik yargõ yolunun ise kapalõ oldğunu anõm-
sattõ. Gökçe, “Ve ne kadar üzücüdür ki
1982 Anayasası’nı hazırlayan konsey ken-
dilerinin yargılanamayacağına dair bir
madde koydurmuştu. Bu madde bizim
Meclisimizden geçmedi ancak anayasanın
kabulünün ardından konsey bunları geçi-
ci madde olarak anayasaya ekledi” değer-
lendirmesini yaptõ.
Gökçe sözlerini şöyle sürdürdü: “1982
Anayasası’nın antidemokratik olmasının
bir nedeni de ‘istikrarõ’ sağlamaktı. Bugün
AKP yeniden bir anayasa hazırlamak is-
tiyor. Oysa buna hiç gerek yok. Demo-
kratik olmayan 10-15 madde çıkarılıp ye-
rine yenileri eklense son derece sivil ve öz-
gür bir anayasa çıkar ortaya. Biz o ana-
yasayı hazırlarken bir elimize 1961 Ana-
yasası’nı, diğer elimize de Türkiye’nin
fotoğrafını aldık. Bu nedenle 1961 Ana-
yasasıyla 1982 Anayasası’nın korumak
istediği temel hak ve özgürlüklerde para-
lellik vardır.” Gökçe, “Benim de arala-
rında bulunduğum bazı isimlerin anaya-
sayı hazırlayan konseyle ilgili derin şüp-
helerimiz vardı. Bunların hak ve hukuk ta-
nımadan hareket edeceğinden korkuyor-
duk” diye konuştu.
‘AKP’NİN TASLAĞI MANTIKSIZ’
Gökçe, son olarak şu değerlendirmelerde
bulundu: “Bugün AKP’nin Türkiye’yi yö-
netmesi Türkiye için büyük bir şanssızlık.
Umuyorum ki kısa zamanda seçmen
AKP’ye dersini verir. Ancak şu da bir ger-
çektir ki siyasal İslamın güç kazanmasın-
da dönemin şartları ile 1982 Anayasası’nın
etkisi var. AKP’nin kısa zaman önce mi-
ni paket olarak hazırladığı taslaktaki
maddeler son derece mantıksız. Cumhur-
başkanının görev süresinin 7 yıla çıkarı-
lacağı söyleniyor. Cumhurbaşkanının gö-
rev süresi zaten 7 yıl, bu kazanılmış bir
haktır, geri alınamaz. Öte yandan Anayasa
Mahkemesi üyelerinin bir kısmının Mec-
lis tarafından seçilmesi de kabul edilemez.
Halihazırda siyasallaşmış olan Yüksek
Mahkeme, bu yolla iyice siyasallaşacaktır.”
‘İçerikten önce usul konuşulmalõ’
‘1982 Anayasası AKP’yi yarattı’
ZEYNEP ŞAHİN
İstanbul Kadõn Kuruluşlarõ Birliği (İKKB)
Koordinatörü hukukçu Nazan Moroğlu,
bugüne kadar yapõlan anayasa değişiklikle-
rinde kadõn erkek eşitliği açõsõndan hep
ilerleme kaydedildiğini ancak bunun
AKP’nin Prof. Ergun Özbudun başkanlõ-
ğõndaki komisyona hazõrlattõğõ taslak ile
terse döndüğünü belirterek, “Cumhuriyet ta-
rihinde ilk kez bir anayasa hazırlığında ka-
dın haklarında geri adım atıldı” dedi.
“Nasıl bir anayasa?” sorusunun yanõtõ-
nõ, “İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, bi-
reyin özgürlüğü temelinde çağdaş de-
mokrasinin kurum ve kurallarına işlerlik
kazandıracak ve Cumhuriyetin kuruluş
felsefesinde önemli yeri olan kadın erkek
eşitliğini fiilen yaşama geçirecek hüküm-
lere yer verilen bir anayasa” sözleriyle ya-
nõtlayan Moroğlu, hazõrlõk aşamasõnda uzlaşõ
sağlanmasõnõn önemine de değindi. Mo-
roğlu, “Bir partinin hazırlattığı anayasa
taslağı, sadece o partinin anayasası olarak
görülecektir. Güven ortamı sağlanma-
dıkça, siyasi partilerin uzlaşması mümkün
olmadığı gibi; toplumsal mutabakatın
olmadığı bir ortamda da yeni bir anaya-
sa yapılması mümkün değil. Yapılacak de-
ğişiklik için siyasi partilerin, hukuk ku-
rumlarının ve il-
gili sivil toplum
kuruluşlarının
görüşleri dikka-
te alınmadan
yola çıkılmama-
lı” dedi.
Anayasada ka-
dõnõn yeri konu-
sunda da değer-
lendirmelerde
b u l u n a r a k ,
AKP’nin yaşama
geçirmek istediği
düzenlemeleri
eleştiren Moroğ-
lu, şu öneri ve
uyarõlarõ sundu:
“Bugüne kadar
yapılan anaya-
sa değişiklikle-
rinde kadın erkek eşitliğinde hep ilerleme
kaydedilmişken, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez bir anayasa hazırlığında kadın hak-
larında geri adım atıldı. AKP tarafından
Prof. Ergun Özbudun başkanlığında bir
komisyona hazırlatılan taslağın eşitlik
maddesinde, ‘Kadõnlar ve erkekler eşit
haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür’ hük-
müne yer verilmedi. Nüfusun yarısını
oluşturan kadınları erkekle eşit kabul et-
meyen bir zihniyetle, ‘Kadõnlar, çocuklar,
yaşlõlar ve engelliler gibi özel surette ko-
runmayõ gerektiren kesimler için alõnan ted-
birler, eşitlik ilkesine aykõrõ olarak yorum-
lanamaz’ şeklinde bir düzenleme yapıldı.
Hazırlanacak yeni anayasada, öncelikle
‘Kanun önünde eşitlik’ maddesinin 2. fık-
rası; ‘Kadõnlar ve erkekler eşit haklara sa-
hiptir. Devlet, bu eşitliğin fiilen yaşama geç-
mesini sağlamakla yükümlüdür. Bu amaçla
alõnacak özel önlemler ve ayrõmcõlõğõn kal-
dõrõlmasõ için yapõlacak düzenlemeler imti-
yaz sayõlmaz’ şeklinde düzenlenmeli.”
YÜZDE 30 TEMSİL ŞARTI
Moroğlu, kadõnlarõn ülke yönetiminde
daha fazla söz sahibi olmasõ için hukuksal gü-
vencenin zorunluluğundan hareketle, ana-
yasanõn “TBMM’nin Kuruluşu” başlõklõ 75.
maddesinde değişiklik yapõlmasõnõ istedi.
Moroğlu maddenin; “Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi, her bir cinsin en az yüzde 30
oranında temsil ve katılım esaslarına uy-
gun olarak genel oyla seçilen beş yüz elli
milletvekilinden oluşur” şeklinde düzen-
lenmesini önerdi. Ayrõca, yerel yönetimler-
de de kadõnlar ve erkeklerin en az yüzde 30
oranõnda yer almasõna yönelik ilkeye de ana-
yasada yer verilmesini isteyen Moroğlu, bu
değişikliklerinin 2011 Genel Seçimi’nde
uygulanmasõ talebinde de bulundu.
NAZAN MOROĞLU
‘İlk kez kadın
haklarında
geri adım’
‘AKP’nin inisiyatifine bõrakõlmamalõ’
MELTEM YILMAZ
Eski YÖK Başkanõ ve ana-
yasa profesörü Dr. Erdo-
ğan Teziç, AKP hü-
kümetinin anayasa
değişikliğinin ön-
cülüğünü yapõ-
yor olmasõ ve de-
ğişiklikte, doğru
bir yöntem belir-
leyemeden içerik
konusunu günde-
me getirmesi ne-
deniyle “Tür-
kiye’nin iki yıl
kaybettiğine”
dikkat çekti.
Yeni bir anayasa
yapmanõn hukuki bir
zemini olmadõğõnõ belir-
ten Teziç, “Ben bir ana-
yasa değişikliğinin Tür-
kiye için gerekli olduğuna
inananlardanım. Ancak yü-
rürlükteki anayasamızın de-
ğiştirilemez maddeleri var. Bu
değiştirilemez hükümler karşısın-
da bütünüyle yeni bir anayasa
yapmak hukuken mümkün
değil” dedi.
Anayasanõn değiştirilmesi
için öncelikle “güven or-
tamının” oluşturulmasõ ge-
rektiğinin altõnõ çi-
zen Teziç, çeşitli
kişi, kurum ve ku-
ruluşlarõn değişik-
liklerin içeriği ile
ilgili görüş beyan
etmeden önce par-
lamentodaki parti-
lerin bir araya gel-
mesinin gerektiği-
ni belirtti.
“Şu an Türkiye’nin tıkandığı nokta neyin
yapılacağı değil, nasıl yapılacağı” görüşünü
dile getiren Teziç, şöyle devam etti: “Siyasi
partileri anayasa değişikliği konusunda na-
sıl bir araya getireceğiz, bu önemli. İçerik-
ten önce bir araya gelebilme usulü konu-
şulmalı. Güven ortamının oluşturulması
konusunda Türkiye’nin iki yıldır zaman kay-
bettiği, çok büyük yanlışlar yapıldığı ka-
naatini taşıyorum. Öncelikle hükümetin,
anayasa değişikliğinin öncülüğünü yapıyor
olması yürürlükteki hukukun da benimse-
mediği bir adım. Bilindiği gibi kanun yap-
ma sürecinde iki kavram vardır. Bunlardan
biri ‘kanun tasarõsõ’ -ki anayasa da bir ka-
nundur- diğeri de kanun teflifidir. Tasarı de-
diğimiz zaman bu, hükümet kanadından ge-
len bir girişimi bize anımsatır. Ancak teklif
dediğimiz zaman milletvekillerinden gelen,
hükümetin dışarda kaldığı bir girişim söz ko-
nusudur. Anayasa değişikliği farklı teklif ile
karar yeter sayılarını gerektirir. Bir başka
söyleyişle bir hükümet girişiminin söz konusu
olamayacağı bir du-
rumdur bu. Anaya-
sada ve iç tüzükte
anayasa tasarısından
söz edilmiyor, sadece
anayasa teklifinden
söz ediliyor. Bu ku-
rala uyulmadan atı-
lan yanlış adımlar,
anayasa değişikliği
çalışmalarına olan
katılım ortamını da bozuyor.”
‘TARAFSIZLIK VE
İNANDIRICILIK YOK’
Anayasa yapõmõnda tarafsõz ve inandõrõcõ bir
ortamõn esas alõnmasõ gerekliliğinin altõnõ çizen
Teziç, “Hükümetin iki yıldır anayasa çalış-
malarının öncülüğünü yapması, bu taraf-
sızlık ve inandırıcılık ilkelerini ortadan kal-
dırıyor” dedi.
Teziç, bu girişimin daha iki yõl önce Meclis
başkanõndan gelmesi gerektiğini belirterek
şunlarõ söyledi: “Ben anayasa yapma konu-
sundaki girişimi, Sayın Hüsamettin Cindo-
ruk’un başkanlığındaki gibi gene TBMM
Başkanı’ndan beklerdim. Cumhurbaşka-
nı’nın da bu konuda etkili olabileceğini
sanmıyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı da bir
anlamda, önceleri mensup olduğu AKP’den
yana ‘taraf’ kimliğine büründü. Asıl inisiyatifi
ele alması gereken, tarafsız bir makamda
oturan Meclis başkanıdır. Kendisinin gerek
hukukçu olması, gerekse geniş bir mutaba-
kat ortamından seçilmesi nedeniyle inandı-
rıcı bir kimliğinin olması, partilerin bir
araya getirmede önemli bir rol oynayabile-
ceğinin göstergesiydi. Meclis başkanının,
partilerin eşit sayıda temsilcileriyle belli
zamanlarda bir araya gelerek çizeceği bir yol
haritası, ortak konuların masaya yatırılarak
sağlıklı bir yöntem oluşturulmasını sağla-
yabilirdi. Ancak bakın, iki senedir taslaklar
hazırlanıyor fakat hep bir kaçış var. Bu du-
rum hem güvenilirliği zedeliyor hem de
Türkiye’ye zaman kaybettiriyor. Usul be-
lirlenmeden içerikle ilgili konuların tartı-
şılmasının bir anlamı yok.”
Her partiden eşit sayõda temsilcinin bir ara-
ya gelmesiyle oluşacak “Anayasa çalışma gru-
bunun” gerekliliğinin altõnõ çizen Teziç, “Bu
ortamın yaratılamaması, hem güvenilirliği
zedeliyor hem de hükümeti ‘amacõn nedir?’
sorusuyla muhatap bırakıyor” dedi.
Anayasal bir düzenlemenin yapõlmasõ halinde
büyük bir “değişiklik paketine” gerek olma-
dõğõnõ belirten Teziç, “içeriğin” Türkiye’nin
gündeminden yola çõkõlarak oluşturulmasõ ge-
rektiğini ifade etti. Teziç, “Amaç temiz top-
lumsa hangi maddelerden yola çıkılacak. Hâ-
kim olan, sosyal devletin yeniden inşa soru-
nuysa nasıl bir yol izlenecek? Güvenilir ve
gecikmeyecek bir yargıdan söz ediliyorsa
hangi düzenlemeler yapılacaktır? Toplum-
da beliren sıkıntılardan yola çıkılırsa, içerikle
ilgili gündem de kendiliğinden oluşmaya baş-
layacaktır. Çünkü hukukta usul esası be-
lirler” diye konuştu.
Eski YÖK Başkanõ Prof. Dr. Erdoğan Teziç, AKP hükümetinin yanlõşlarõndan dolayõ Türkiye’nin iki yõl kaybettiğini söyledi
1982 Anayasasõ’nõ hazõrlayanlardan Gökçe: Zorunlu din dersi, Diyanet İşleri’nin devlete bağlanmasõ gibi 10-15 madde siyasi
İslamõn güç kazanmasõna neden oldu. Bu antidemokratik maddeler çõkarõlõrsa Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacõ olmaz
TTB Başkanõ Gençay Gürsoy yeni anayasa hazõrlanmasõnõ iktidara bõrakan çevreleri uyardõ
İKKB Koordinatörü Moroğlu,
“Güven ortamõ sağlanmadõkça, si-
yasi partilerin uzlaşmasõ mümkün
olmadõğõ gibi; toplumsal mutabaka-
tõn olmadõğõ bir ortamda da yeni bir
anayasa yapõlamaz” dedi.
Gökçe, 1982 Anayasasõ’nda son derece antidemokratik olma özelliği taşõyan
10-15 madde olduğunu söyleyen Gökçe: Bunlar arasõnda bulunan zorunlu din
dersi eğitimi ile Diyanet İşleri’nin devlete bağlanmasõ gibi maddeler, siyasal
İslamõn güç kazanmasõna neden olarak bugünkü AKP’nin oluşumuna temel
oluşturdu. Diğer yandan bu ve bu gibi maddelerin çõkarõlmasõ halinde anayasada
hiçbir sorun kalmaz çünkü geriye kalan maddeler 1961 Anayasasõ’ndan alõnmõştõ.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU: Kişile-
rin temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen, sınırlayan ya da orta-
dan kaldıran her türlü yargı kararı için Anayasa Mahkemesi’ne
bireysel başvuru hakkı tanınmalı. Ancak bu aşamaya gelinceye
kadar, işlemekte olan hukuki süreç tüketilmeli. Bu düzenleme-
nin Anayasa Mahkemesi’nin yükünü çok arttıracağı yolundaki
teknik sorunlar üstesinden gelinmeyecek engeller değil.
OMBUDSMANLIK: Ombudsmanlık kurumu, çağdaş toplumlar
için kaçınılmaz bir ihtiyaç. “Hikmetinden sual olunmaz” dev-
let anlayışının aşılması yolunda, bu kurum önemli bir araç
olabilir.
PARTİ KAPATMANIN ZORLAŞTIRILMASI: Siyasi partilerin
kapatılması kuşkusuz zorlaştırılmalı. Ancak bu güvencenin pra-
tikte sadece iktidar partisi için işlemesini sağlayacak düzenle-
melerden mutlaka kaçınılmalı.