28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2009 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Toparlama SOL kanatta Baykal’ın yapamadığını sağ kanatta Demirel-Cindoruk ikilisi başaracağa benziyor. Sayın Hüsamettin Cindoruk’un Demokrat Par- ti Genel Başkanlığı’na seçilişi küçümsenecek bir olay sayılamaz; ardından ANAP’la başlayıp sağ kanadın uçlarına kadar olmasa bile herhalde or- talarındaki partileri aynı çatı altında toplamaya yönelik başka girişimler de olacaktır. Öyle bir bek- lenti zaten uzun süredir vardı; şimdiki ikili, sağdaki toparlanmayı sağlamak için biçilmiş kaftan sayıla- bilir. Onların sağduyusu ve tarihten ders çıkarabilme yetenekleridir böyle bir girişimden iyi sonuçlar çık- masını sağlayacak olan. Ama, cumhuriyetçi sağ kanadı bekleyen iki tuza- ğa düşmemek koşuluyla. Böyle bir deneyim ve teenni birikimi bunun için gerekli. Yoksa, muhafaza- kârlığı laiklik karşıtı bir dincilik olarak yorumlamak ve ekonomik kalkınmanın sosyal boyutunu ihmal etmek, bu yeni girişimi de DP’nin daha önce düştüğü durumlara sürükleyebilir. Sol kanadın toparlanmasına gelince, şu satır- ların yazılışı sırasında henüz sonuçlanmamış olan DSP genel başkanlık seçimlerinin sağ- dakine benzer bir gelişmeyi başlatması beklen- emez. Kadrolar yeterli değil. Cumhuriyetçi kanadın şimdiki görüntüsü, CHP’nin kaçırdığı ve kaçırmakta olduğu büyük fırsatın ne olduğunu da gösteriyor. Gerçekten, daha önceki yanlışlara eklenen kriz koşullarıyla büsbütün kötüleşmiş bir sosyal- ekonomik tablonun nasıl olup da ana muhalefet partisini yeni bir “Türkiye projesi”yle meydana çık- maya itmemiş olmasını anlamak çok zor. Öyle bir tablo ki bu, insan onun karşısında planlı kalkın- ma düşüncesini, ulusal birikime dayalı yatırımcılığı, karma ekonomi ilkesini ve kamunun gücüne özel kesimin dinamizmini ekleyen bir ulusal gelişme seferberliğini akla getirmeden duramaz. CHP böyle bir tablo karşısında yeni bir Türkiye pro- jesini öne çıkarıp cumhuriyetçiliğin sol kanadın- da geniş bir toparlanma sağlayabilirdi. Bunun yapılmamış olması, dıştan telkin edilen reçeteleri bırakıp ülkenin kendi gereksinim- lerine uygun bir kalkınma planıyla ortaya çıkmak için geç kalındığı anlamına gelmez. Cumhuriyetin getirdiği düşünce bağımsızlığını vurgulayarak plancılıktan ve karma ekonomiden yana tutumuyla, güvenilir kadrolarıyla ortaya çıkan bir parti bu kriz ortamında geniş halk kitlelerinin beklentilerine yanıt verip birdenbire ağırlık kazanabilir. Türkiye’nin önünü açacak olan, çaresiz karam- sarlık değil, iyimser kararlılıktır. Bezmiş gençler bunu yapamamışsa, kurtuluş için yorulmamış yaşlıların gençleşmesinden başka yol kalmamış demektir. mumtazsoysal@gmail.com Sevgili Mustafa Balbay, Geçenlerde Antalya’da CUMOK’lar top- lantõsõ vardõ. Arkadaşõmõz Hicran Karabu- dak senin elinle yazõlmõş mektubunu dağõt- tõ salondakilere. Adõn içerdeki yurtsever ay- dõnlarõmõzla birlikte anõldõ ve salondan in- sanõ duygulandõran bir alkõş koptu. Mektubun ivedi yazõlmõş, ama düzgündü. Bildiğimiz biçem. Diline yine şeker ezilmiş. Mektubunun bir yerinde şiir gibi bir söz: “...şu anda odamdan gökyüzü görünüyor. Tüm Cumok’lara yerden gökyüzüne ka- dar selam olsun...” Sevgili Balbay, umutsuzluğun senin sem- tine bile yaklaşamayacağõnõ biliyorum. Dõ- şarõda zaman zaman kötümserliğe düşülmü- yor değil. (Can Yücel bu sözcüğü g…serlik diye yazardõ.) Karamsarlõk geçici bir duygu... Umutsuzluk ise tehlikeli! Böyle bir duygu top- lumu sararsa “işte o zaman yandı ayak”. Bu söz bizim oralõ (Akçay) bir deyimsel söz. 12 Eylül’ün en azgõn günlerinde içerde zo- ra düşmüş pek çok genç arkadaşa mektup- larõmla dayanõşma göstermeye çalõştõm. Çoğu ile bir çay içmişliğim yoktu. Ama Nâ- zım’õn dediği gibi: “Dostlar ki bir kere bi- le selamlaşmadık/ aynı ekmek, aynı hür- riyet için ölebiliriz”. İçerdeki arkadaşlarõn sõğõnağõ şiir olmuş- tu. Onlara mektuplarõn satõrlarõ arasõna ser- pilmiş dizeler gönderir, onlar da içerde bü- tünlerlerdi. Işõklar içinde yatsõn Emmi (Mu- sa Uysal) bunlardan biriydi ve ona Nâ- zõm’õn “Hapiste Yatacak Olana...” şiirini bu yöntemle göndermiştim. O yõllarda Nâ- zõm fõsõltõyla konuşulurdu. 8-9 Mayõs günleri Manisa/ Salihli Şiir İkindileri’nin konuğuydum. “Enver Gök- çe Bölümü” dolayõsõyla kõsa bir konuşma yaptõm. 1980 yõlõnda Enver Gökçe Antal- ya’da deniz kõyõsõnda çadõrõmõn yanõna kur- duğum küçük bir çadõrda konuğum olmuştu. 1959 yõlõnda evinin basõlõp, Pablo Neruda çevirilerinin bir torbaya doldurulup götürü- lüşünü anlatmõştõ; küllenmiş bir öfke ve ke- derle... Enver Gökçe’nin Neruda çevirileri 27 Mayõs’tan sonra basõlabilmiştir. Salihli’de bu olayõ anlattõm. Ve dedim ki: 1959’da bunlar oluyor. 2009’da yine evlere girilip gazetecinin, yazarõn, çizerin anõ def- terindeki satõrlardan, yazacağõ yazõlarõ için ya- rarlanacağõ notlardan suç ve suçlu üretiliyor. 50 yõl sonra demokrasimizin geldiği yer için bir alkõş... Salondaki alkõş bana değil, sana ve içerde benzer durumdaki yurtseverlere gönderil- miştir. Sevgili Balbay, Nâzõm’õn andõğõm şiirin- den şu dizeler armağanõm olsun: “İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin kuyunun dibindeki taş gibi. Fakat öbür tarafın öyle karışmalı ki dünyanın kalabalığına sen ürpermelisin içerde dışarıda kırk günlük yerde yaprak kımıldasa” Balbay’a Sesleniş... Metin DEMİRTAŞ Şair Sevgili Balbay, umutsuzluğun senin semtine bile yaklaşamayacağõnõ biliyorum. Dõşarõda zaman zaman kötümserliğe düşülmüyor değil. Karamsarlõk geçici bir duygu... Umutsuzluk ise tehlikeli! Böyle bir duygu toplumu sararsa “işte o zaman yandõ ayak”.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear