26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Prof. Dr. NECLA ARAT 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı bu yıl da yurdun her köşesinde törenlerle kutlayacağız. Bizleri çok önemli iki konuyu, ulusal egemenliğimiz ve ülkemi- zin geleceği demek olan çocuk- larımız konusunu daha iyi de- ğerlendirmeye; geçmişi, bugünü ve geleceği birlikte düşünmeye yöneltmesini beklediğimiz 23 Ni- san’lar, gerçekte özeleştiri yap- mamızı ve çözümler üretmemizi gerektiren anlamlı günler.. 20. yüzyılın en ünlü felsefeci- lerinden J. P. Sartre, “Konuşul- ması gereken yerde suskunluk, yüklenilen bir suç ortaklığıdır. Or- taklaşa suçtur” diyordu. Bu ne- denle, önemli günlerde söylen- mesi gerekenler mutlaka söy- lenmelidir. Ulusal egemenlik, ulu- sun iradesinin üzerinde başka hiçbir gücün bulunmaması ve ulusal iradenin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından temsil edilmesi anlamına geliyor. 23 Ni- san ise dinsel-geleneksel bir si- yasi otoriteye karşı ulus ege- menliğine dayanan ulus devletin kurulacağını müjdeleyen bir tarih.. 1920’den bu yana tam 89 yıl geç- ti. 1920’de kurulan ve Gazi Mec- lis diye de anılan ilk Meclis, Mus- tafa Kemal’in önderliğinde bütün dünyaya ulusal egemenliğini ilan eden ve emperyalist ülkelere karşı Anadolu halkının o gör- kemli başkaldırısını, “Kutsal İs- yanını”, yani ulusal Kurtuluş Sa- vaşı’nı başlatan Meclis’ti. Kurtuluş Savaşı, bütün dün- yanın desteklediği emperyalist güçlere ve onların kışkırtıp peş- lerine takmış oldukları şımarık uşaklarına Kuvayı Milliye ruhu ile atılan tarihsel bir tokattı. Bu sa- vaşın bayraklaşan ilkesi “Ya ba- ğımsızlık ya ölüm” idi. Ulusal güçler, bağımsızlığa, özgürlüğe ve yurt topraklarına duyulan o coş- ku ve inanç dolu sevgi ile Batı’nın “hasta adam” olarak niteleyip yok etmek istediği bir ulus ve devletten genç Türkiye Cumhu- riyeti’nin doğmasını sağladılar. Ulusal Ant sınırları içinde yep- yeni bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, çağdaş demokrasiye erişebilmek için laik yaşam biçi- minin ve yönetiminin gerçekleş- mesi, ülkeyi çağdaş uygarlığa ulaştıracak Aydınlanmanın be- nimsenmesi ve bu yönde gereken düzenlemelerin yapılması, 89 yıl önce Mustafa Kemal’in önderlik ettiği ilk Meclis’in attığı adımlar- la gerçekleşti. Mustafa Kemal, 16 Mart 1923’te Ankara’da yaptığı bir konuşmada, “Türkiye Büyük Mil- let Meclisi’nin bütün programla- rının ilkesi şu iki esas olmalı: İs- tiklali tam; bağılsız, koşulsuz ulu- sal egemenlik” diyordu. 18 Ocak 1923’de İzmit’te yap- tığı bir konuşmada ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yalnız ve yalnız milletin emrine uymak zo- runda olduğunu, milletin bu hak- kını adı ve makamı ne olursa ol- sun bir kişiye bırakamayacağını ve teslim edemeyeceğini vurgu- luyordu. Öte yandan, onun 23 Mart 1923’te Afyon’da belirttiği gi- bi, “Halka dayanmayan dış siya- setler de daima mahkûm edilir- lerdi.” Bugün ilk Meclis’in kuruluşun- dan 89 yıl sonra, Mustafa Ke- mal’in çizdiği yol haritasında Tür- kiye Büyük Millet Meclisi’nin ne- rede durduğunu sorgulamamız gerekiyor. 2000’li yıllara dam- gasını vuran küreselleşmenin ürünü olan yeni dünya düzeninin; ekonomide çokulusluluğun; ya- banıl boyutlardaki özelleştirmenin; “güçlünün işine geleni adalet sa- yan” bir demokrasi anlayışının an- lamlı bir biçimde ulusal ege- menlikten söz etmemize ve Ke- malist devrimin temel ilkelerinden tam bağımsızlığı savunmamıza fırsat verip vermeyeceğini tartış- mamız gerekiyor. Mustafa Kemal, daha 1920’li yıllarda “Artık durumu düzelt- mek, hayat bulmak, insan olmak için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bü- tün dersleri Avrupa’dan almak gi- bi bir zihniyet ortaya çıkmıştı. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki yabancıların nasihatleri ile yük- selebilsin” diyordu. Ve yine Mustafa Kemal’in an- latımı ile “Memleketimizin kay- nakları, ulusal davamızın güven- le sonuçlandırılmasına yeterlidir. Ulusal gücümüz, dış devletlerden borç almadan, yetersizlikler için- de olmasına rağmen, memleke- ti yönetebilecek ve amacına ulaş- tırabilecek durumdadır... Bizim bugünkü uğraşımızın amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlık ile gerçekleşebilir.” Büyük önderimizin yol göste- riciliğinde tam bağımsızlığı sür- dürebilmemiz için, her şeyden ön- ce yeraltı ve yerüstü kaynakları- mızı korumamız gerekirdi. Oysa bugün para eden tüm taşınmaz- larımızın satılmış olduğunu, Pet- rol Yasası ile yabancılara uzun sü- reli imtiyazlar verildiğini, iletişim sektörünün tamamının, bankala- rımızın bir bölümünün, bazı li- manlarımızın yabancıların eline geçtiğini görmekteyiz. (Örneğin: Türk-Telekom Arapların; Telsim İngilizlerin; Avea Lübnanlıların; Türkcell’in yarısı Finlandiyalıların; Denizbank Belçikalıların; Ada- bank Kuveytlilerin; Yapı Kredi Bankası’nın yarısı İtalyanların; Kuşadası Limanı İsraillilerin; İzmir Limanı Hong-Kong’luların elinde) Öte yandan Cumhuriyet tari- hinin en büyük cari açığı, iç ve dış borçla karşı karşıya bulunduğu- muz da acı bir gerçek.. 400 mil- yar dolara yaklaşan iç ve dış borcun yanı sıra işsizlik ve yok- sulluk da almış başını gidiyor. Kısacası, Kemalist Cumhuriyet artık ekonomik anlamda tam ba- ğımsız değil.. Örneklendirmeye çalıştıklarımız bir yana, Mustafa Kemal’in temellerini attığı ku- rumların çok büyük bir bölümü de küresel sermayenin eline geçmiş durumda.. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ İki Dev Arasında Ezilmek!.. Vatan gazetesinin son Pazar ilavesi tarihi nitelik- teydi… Sürmanşette 46 yıllık hukukçu, İstanbul Baro- su’nun eski başkanı, sevgili Uğur Mumcu’nun avu- katı Turgut Kazan vardı. Her zamanki gibi gayet ya- lın ifadelerle Ergenekon sürecine dair görüşlerini anlatıyor, “12 Mart’ta 3.5 yıl hapis yattım, 12 Eylül’de büyük davalarda müdahillik yaptım. Ama ben böyle bir soruşturma görmedim… Sanık olmayanların adı- nın yazıldığı, özel yaşama ilişkin bölümlerin konulduğu, fantezilerin, küfürlerin yer aldığı iddianame de gör- medim. Bu, toplumda dehşet yaratıyor” diyordu! Ar- dından da şu çarpıcı yargısını dile getiriyordu: - Van olayı, Ergenekon’un provasıydı!.. 100. Yıl Üni- versitesi’nde 4 yıl önce yapılan soruşturmada üni- versite rektörü tutuklanmış, yardımcısı intihar etmiş- ti… O zaman, “Van olayı iktidarın muhaliflerini ezmek için yargı formatını kullandığı bir modeldir, arkası ge- lecektir” demiştim. Van savcısını daha sonra gören yok. ABD’de, Utah’ta. 46 yıllık avukatım, Utah’a git- sem param ancak bir hafta, on gün yeter!.. Bir hukuk duayeni Ergenekon’u işte böyle özetli- yordu!.. Sayfanın ortası Mehmet Altan röportajına ayrılmıştı… Ergenekon sürecinin yılmaz ve de ateşli savunucusu, hatta 10. dalgadan sonra, “Ergenekon tablosunun deh- şetini yok saymanın nedeni nedir?” sorusunu sorup ardından adeta sorgu odasından henüz gelmişçesi- ne, “galiba bunu da medyadaki Ergenekon çözülün- ce anlayacağız. Bakarsınız bu da tahminlerden önce gerçekleşir” diyebilecek denli gözünü karartan bu zat- la yeğeni Sanem Altan konuşmuştu. Amca ile yeğenin tatlı sohbetinde birçok inci vardı tabii ama biri nere- sinden baksanız itiraf niteliğindeydi; yeğeninin “AKP gerçekten Ergenekon’un üstüne gidiyor mu?” soru- suna amcası şu yanıtı veriyordu. - Bence AKP’ye kalsa Ergenekon kapanır bile. AKP’yi aşan bir irade Ergenekon’un peşinde… Dün- ya sistemi Ergenekon’u tasfiye ederek Türkiye’yi te- davi ediyor. Ama bunu kendi kendimize yaparak iyi- leşmemizi istiyorlar. Burası NATO ülkesi. Burada NA- TO’nun ve ABD’nin istemediği hiçbir darbe olmaz. Bu sefer darbeyi yapamadılar, çünkü Amerika istemedi.. Bazıları, bu açıklama karşısında şaşkınlıklarını di- le getirdiler ama ben hiç şaşırmadım!.. Bu arkadaşın, The Taraf Newspaper’ın Chef Editor’ı olan kardeşi Ah- met Altan daha ocak ayında, bir başka dalganın üze- rine aynen şöyle yazmıştı: “… Çünkü bütün bu olanlar sadece Türkiye’nin ken- di arzusu ve kararı gibi görünmüyor bana. Yanılıyor olabilirim ama olanları izlerken hep bir ‘Dünya Ope- rasyonu’ izliyormuşum izlenimine kapılıyorum…” Nasıl, kopyası gibi değil mi? Yalnızca Mehmet, da- ha önce Ahmet’in söylediklerini biraz daha açmış, o kadar… - Aile boyu yetenek bunlar canım!.. Vatan Pazar’ın ilk sayfasındaki üçüncü röportaj, ta- nımaktan büyük mutluluk duyduğum Genco Erkal’la yapılmıştı. Aydın Doğan tiyatro ödülünün parasal kıs- mını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağış- ladığı gece kürsüde, “Hepimizi mürit yapmadan vaz- geçmeyecekler” diyen Genco Erkal, bu röportajda da o soylu çıkışını sürdürüyor, “başka bir derin devlet ge- liyor” uyarısında bulunuyor ve şu çağrıyı yapıyordu: - Umarım sesini yükselten arkadaşların sayısı ar- tar!.. Mehmet Altan’a içim acıdı; iki dev adam arasında ezilmişti!.. Bir yurtsevere mektup (VII) Sevgili kardeşim, kendi köşende yazdığın mektu- bu görünce nasıl mutlu oldum bilemezsin. Hele Cü- neyt Arcayürek ve Bekir Coşkun’un köşelerinde yaz- dıklarını okuyunca, “tamam” dedim, “bizim Balbay is- tim üstünde”. Avukat Bülent’ten Erol Manisalı ve Fa- tih Hilmioğlu’nun sana komşu olduklarını öğrenince iyice yüzüm güldü. Benim de sana iki haberim var. “Cumhur’un Trajedisi- Karşıdevrimin kısa tarihi” ki- tabım çıktı. Kızım Ümit Su ile birlikte tutsak yurtse- verlere armağan edilmiştir!.. Bu pazar gününden iti- baren de, Avrasya Televizyonu’nda pazar günleri se- nin saatinde, yani saat 11.00’de sana vekâleten “Ses Ver Türkiye” programını başlatıyorum. Tabii ki senin koltuğunda! Seni bir yurtseverin olanca gücü, sıcaklığı ve ka- rarlılığıyla kucaklıyorum. Artık sen yazacaksın, Türkiye okuyacak, sevgilerimle… e-posta: umitzileli@gmail.com Ulusal İradenin Temsilcisi Olan TBMM Susmamalıdır KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com23 Nisan HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 23 NİSAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 19 Bugün 23 Nisan. Gözaltı sırası çocuklarda! Vezirköprü Samsun’un Vezirköprü ilçesinde her pazartesi sabahı belediye hoparlöründen müftünün okuduğu dua ile haftaya başlandığını biliyor musunuz? Bülbül Servet Torun: “Ayrılıkçı teröristler için bülbül kesilen Avrupa, yurtsever aydınlarımız için dut yemiş bülbül gibi!” Adalet Gülfatma Carlık: “Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yargının siyasallaşmadığını söyleyerek siyaset yapıyor!” YağmurDeniz Adaletin temeli siyasi iktidardır! ADALET ve Kalkınma Partisi Meclis Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün Ergenekon dalgalarında mahkeme karar verene kadar kimseye suçlu veya suçsuz denilemeyeceğini söyledi. Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen de “Herkes suçsuzluğunu kanıtlayıncaya kadar suçludur” diyerek taşı gediğine koydu. AKP Müslümanı Nihat Ergün’ün açtığı yoldan giderek konuyu biraz daha açalım: “Herkes Adalet ve Kalkınma Partisi’ne üye oluncaya kadar potansiyel suçludur.” “Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermeyen herkes darbe destekçisi ve demokrasi düşmanıdır.” “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını eleştirmek olası bir darbe girişime kalkışmakla eş anlamdadır.” “Rüyasında darbe ortamı gören herkes darbecilerle işbirliği yapabilecek karakterdedir; bunların saptanarak toplu seanslarla tedavi edilmesi gerekir.” “Darbeye meyilli insanların saptanması demokrasinin temel ilkesidir ve bu amaçla herkesin her türlü telefon konuşmasının dinlenmesi caizdir.” “Çekiçle halledilebilecek işlerde darbeli matkap kullanmak, darbeye çağrı yapmak demektir.” “Yargı bağımsızdır; adaletin temeli iktidardır.” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” DİYORLAR ki bugün bayram; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Diyorduk ki; 23 Nisan, neşe doluyor insan! Yüreğinizin neşe ile dolduğundan emin misiniz? Hani, ulusal egemenlik nerede? Bırakın egemenliği ulus nerede? Ulus kavramı en sakıncalı, en tehlikeli, en belalı, kavramlar arasında yer alıyor artık; insanlar ulusalcı oldukları için hapishanelere tıkılıyor. Ulusal kahramanımızın “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözünü alıp “Türkiyelilik” yaratıyorlar. Polis, evleri basıp ulusal kahramanımızın söylevlerini “suç kanıtı” olarak topluyor. Taktıkları “aydın” etiketi ile ortalıkta dolaşan kimileri ulusal kahramanımızın fotoğraflarının okullardan indirilmesini konuşuyor. Çocukların sınavlara hazırlandığını bahane edip okullarda 23 Nisan’a ilişkin kompozisyon ödevi verilmesini yasaklamadılar mı? 23 Nisan kompozisyonlarını yasaklayıp yerine “Peygamberin Kutlu Doğumu” kompozisyon yarışmalarını koymadılar mı? Okullarda öğretmenlerin yerine müftüler, imamlar almadı mı? İmam, cumhuriyetin öğretmenini yenmedi mi? Şu günlerde neşe dolan birileri varsa, cumhuriyeti yıkmaya yemin etmiş yobazlardır, karşıdevrimcilerdir, işbirlikçilerdir, mandacılardır. Egemenlik, küresel efendi Amerika Birleşik Devletleri’nin eline geçmiş. Hem de kayıtsız ve koşulsuz olarak. Türkiye, Avrupa Birliği’nin kapısına zincirle bağlanmış. Hem de ucu açık bırakılarak. Yurdun ulusal varlıkları, ulusal kaynakları yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş. Hem de göz göre göre. Ülke sınırlarının değiştirildiği haritalar işportaya düşmüş. Hem de “stratejik ortak”ların marifetiyle. Sonra sen kalk, “ulusal egemenlik” diye bayram yap. Çocuklar bile inanmaz buna. Üstüne bir de hem çocuk bayramı yap hem de çocuklara cinsel tacizde bulunan yobaz için rapor üstüne rapor hazırlat. Çocukların her ortamda uğradığı şiddeti, açlığı, yoksulluğu, hele kız çocuklarının eğitimsizliğini, kızların dokuz yaşında evlendirilmesini görmezden gel ondan sonra, koltuğuna çocuk oturtup nutuk at. Bugün 23 Nisan; M. Kemal Atatürk’ün manevi huzurunda kahroluyor insan! 23 Nisan SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Gelibolu Yarõ- madasõ’nda, Ça- nakkale savaşlarõ- nõn önemli çarpõş- malarõna sahne ol- muş bir burun. 2/ Sukabağõndan ya- põlmõş ya da ağaçtan oyulmuş maşrapa... Karõşõk renkli. 3/ Talyum elementi- nin simgesi... Güneş doğmadan önceki alacakaranlõk... Yemek. 4/ Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu... İzmir’in Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu. 5/ Bir karayolunun yokuş bö- lümü... Güzel kadõn. 6/ Felç... Döl verme yetkin- liğine gelmiş olan. 7/ Bü- yük ve süslü balõkçõ kayõ- ğõ. 8/ Ateş, baş ağrõsõ, bu- run tõkanõklõğõ ve akõntõsõyla beliren, yüz sinüslerinin ilti- haplanmasõ. 9/ “Mesela bir akşam üstüdür --- / Bahçeler ve dağlar üzre hükümran.” (Ahmed Arif). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Goscinny-Uderzo ikilisi tarafõndan yaratõlan ünlü çiz- gi roman. 2/ Bilyeli yatak... Dolma yapmak için hazõrlanan karõşõm. 3/ Sahip... Asya’da bir ülke. 4/ Bulgur, biber, so- ğan, domates, maydanozla yapõlan ve asma yaprağõna sa- rõlõp çiğ olarak yenen bir yiyecek... Kadifeye benzer bir ku- maş. 5/ Bilgiçlik taslayan kimse... Üye. 6/ Bir soru sözü... Niğde, Nevşehir yörelerinde yetişen ve kaliteli bir şarap ve- ren beyaz üzüm cinsi. 7/ Sodyum elementinin simgesi... Ayakkabõ çekeceği. 8/ Muğla’nõn bir ilçesi... Bir içki. 9/ Or- ta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilere verilen ad. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H E L L İ M S E Ö Ğ E Ç E Ç İ L Ş E N D E R E İ M T İ L A V E T E B O Ş K İ Ş R A E S İ R S İ T E Ğ İ İ D E M A T İ N E İ Z R İ İ N Ö N Ü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear