28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Ulusum Adına Özür Dilerim Sayın Türkan Saylan… Sevgili Türkan Saylan Hanımefendi, Ben bu satırları kaleme alırken “12. dalga” kap- samında eviniz aranıyormuş. Bir de aynı zamanda başkanı olduğunuz ve binlerce üyesinden biri ol- maktan gurur duyduğum ÇYDD’nin merkezi ve çe- şitli şubelerine de baskınlar yapılmış. Öncelikle ülkem adına, size reva görülen bu mua- meleden dolayı, şahsınızdan özür diliyorum. Gözal- tına (“henüz!”) alınmamış olsanız da yapılan ayıbın de- recesi değişmiyor. Bu ülke bu seviyede bir irtifa kay- bını hak etmiyordu Sayın Saylan. Bu yaşadıklarınız- dan dolayı inanın sonsuz utanç içindeyim. Sizin evde neler bulunacağını çok iyi biliyorum. 1989’dan beri süren dostluğumuz çerçevesinde, yıllardır sizinle her türlü yakın işbirliğim oldu. Yur- dun dört bir köşesinde kaç defa beraber panelle- re katıldık. Kaç projeyi beraber tasarladık. Bu ne- denle sizi ve ülkemize yönelik tüm “niyet”lerinizi, Türkiye’de en iyi bilenlerden biriyim. Yaşadığınız “arama” operasyonu çerçevesinde, en büyük üzüntülerimden biri, büyük bir disiplinle biriktirdi- ğiniz arşivinize bir zarar verilmiş olmasıdır. Siz, hep ülkemizin, “Çağdaş Yaşam”ın gerekleri çer- çevesinde, eğitime, kültüre, Cumhuriyet değerlerine, sosyal devlete, vatandaşlarımızın sağlığına ve demo- kratik haklarına sonsuz bir önem verdiniz. Evinizi arayanlar, çok ürkütücü bilgilere ulaşa- bilirler Sayın Saylan: Orada gözlerini kamaştıran bir aydınlanma ışığı, bitmez tükenmez bir Atatürk sev- gisi ve halk sevgisi, bilime ve eğitime yönelik sonsuz bir inanç ve saygı bulacaklar. Bu değerlerin tercümesi de şöyle oluyor: Darwin kuralından, laik demokrasi- den, Mustafa Kemal’in irtica üstüne sarf ettiği söz- lerden, Atatürk Cumhuriyeti’nin tüm temel değerle- rinden rahatsız olanlar, sizin evinizde bu rahatsızlık- larını besleyecek sonsuz malzeme bulacaklar! Siz ve ÇYDD olarak, bu kimilerine “tehlikeli”(!) ge- len faaliyetleriniz çerçevesinde, en çok gençlere ve onların eğitimine önem verdiniz. Sizin gözünüzde gençler, bu ülkenin, aydın, güler yüzlü, sağlam bir eğitim ve kişilikle yetiştirilmesi gereken sigortaları oldular. Çünkü siz hep “Atatürk’ün Gençliğe Hi- tabesi”ne inandınız Sayın Saylan… Bu doğrultu- da Cumhuriyet meşalesinin hep hukukun üstünlü- ğü, bilim, kültür ve Atatürkçülüğe inanan gençlerin elinde yanmaya devam edeceğine inandınız. Siz, hep saçınızı süpürge ettiniz bu değerler için Sayın Saylan. Hastalığınızı hiçe saydınız. Kendi rahatınızı, sağlığınızı hiçbir zaman gö- zetmeden, gece gündüz bu değerlerin peşinden koştunuz. Bir kere daha ulusum adına size te- şekkür edip ellerinizden öpüyorum. Aylardır, hiç kimseyi ikna etmeyen bu soruşturma kapsamında, kendisi gibi düşünmeyen 2. Cumhuri- yetçi veya (ılımlı!) İslamcı olmayan herkesi “jurnalle- meye” devam eden malum medya mensuplarının, bu son operasyonu hangi keyifle izlediklerini siz de bi- liyorsunuz. Onlar, iddia ettiklerinin tersine, gazeteciliğin de, demokrasinin de, insanlığın da birer utanılacak müsveddeleridir. Onlara göre, Cumhuriyet mitingle- rine katılan veya CHP’ye destek veren herkes suç- ludur! Bu kadar zavallı bir dar görüşün esiridir onlar. Fütüristik yazılarımda sözünü ettiğim “beyin okuma” yoluyla, iktidar ve malum yandaş medyanın görüş- lerini paylaşmayan herkes, bu kirli torbanın içine atıl- malıdır bu acınası profillere göre! Her gün sözde ha- ber kanalları arasında dolaşan bu hilkat garibeleri medyacı değil, dinci faşist bir zihniyetin “liberalizm” kılıfıyla kamuflaja alınmış zavallı maşalarıdır. Sayın Saylan, siz her konuşmanızda “ne şeriat ne darbe” diyerek hep dimdik ayakta durdunuz. Size ve diğer tüm Atatürkçü demokrat insanlara re- va görülen muamelelerin onda biri, 28 Şubat’ta bu gruba uygulansaydı nasıl bir “demokratik” tepki ve- rirlerdi, düşünebiliyor musunuz? “Sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapma” diye bir söz var- dır. İşte bu hem hukuk devletinin, hem de dinlerin te- melinde yatan “etik” insanlık anlayışından hiç na- siplerini almamıştır bu insanlar… Ben, ulusum adına sizden ve bu terörü dün ve bugün yaşayan başta Sayın Mehmet Haberal ve Erol Manisalı ile eski-yeni rektörler-akademisyenler ol- mak üzere tüm Atatürkçü aydınlardan özür dili- yorum Sayın Saylan. Bir gün adalet yerini bulacak ve taşlar yerine oturduğunda, çok kişinin yüzü kıza- racak! Buna eminim; derin saygılarımla… bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65 PERİHAN ERGUN ABD Başkanı Barack Oba- ma’nın NATO toplantısından sonra ilk ziyaret yerinin Türkiye olması “Yeni bir süreç” nitele- mesini içerdi. Güleç yüzü, sıcak tavırlarıyla iyi niyet elçisi oldu- ğu izlenimini yarattı. Bunun ilk göstergesi Anıtkabir’den baş- layarak, TBMM ile İstanbul’da Tophane-i Amire’de genç öğ- rencilerle yaptığı söyleşilerde, Atatürk’ün özgür ve laik, cum- huriyet ilkeleriyle donattığı ulu- salcılıkla, toplumuna getirdiği çağdaşlıkla aydınlanma ışığı olduğunu üstüne basa basa açıklamaları takdire değerdi. Çünkü bugüne değin AKP ikti- darı temsilcilerinin hiçbirinden bu nitelikte söylemler duyma- mıştık. Bu onlara da ders niteliğini taşımalı. İkinci ve en önemlisi, F tipinin getirdiği, ABD’nin da- yattığı ne idüğü belirsiz Ilımlı İs- lam tanımı ki Obama’dan önce ülkemize gelen Hillary Clinton “Bizim Ilımlı İslam diye bir der- dimiz yok, farklı inançlar için öz- gürlük ve laiklik kavramları ye- terlidir” demişti. Obama da hep bunu tekrar- ladı ve “İslam dünyasıyla hiçbir sorunumuz yoktur. Amerika’da da birçok Müslüman vardır, ben de öyle bir aileden geliyo- rum” diye bu camiaya da me- saj verdi. George Bush’un Stratejik Ortaklık kavramının aksine “Model Ortaklık”, yani kültürlerin ortaklığı tanımıyla siyasi anlayış farklılıklarını ortaya koydu. Bunların dışında daha önce- den bilinen ABD’nin çıkarları ve stratejilerin özel ve genel top- lantılarında ısrarla öne sürdü. PKK’nin terör örgütü olduğunu kabul etmekle birlikte bizlere yıl- lardır ekonomik, askersel, top- lumsal çileleri getirdiği, onları destekleyen bir partinin her zeminde üniter devletimize kar- şıtlığı bilinirken “Kürt mesele- sinde demokratik çözüm ol- sun. Azınlık hakları tanınsın. Af- ganistan’a zırhlı güç gönderilsin. Irak’tan işgal güçleri çekilirken büyük destek verilsin” dedi. -O arada habersizce Irak’a giderek Talabani ile Barzani’nin sırtını sıvazlamaktan da geri kalmadı.- “Ruhban Okulu açılsın!” Bizim taraflı, eski solcu, ABD ve onun ipine sarılı iktidar yanlısı med- ya da bunları arşı âlâya çıkara- rak desteklemekten geri kal- mıyor. Oysa; 38 sene önceye kadar yüksek eğitimini sürdüren Ruh- ban Okulu’nun öğretime kapa- tılması bizden değil, Patrikha- ne’nin YÖK ve anayasa kural- larına uymayıp, İlahiyat Fakül- tesi koşulunu yadsımasından kaynaklanıyor. Halen MEB’e bağlı, öteki azınlık okulları gibi Heybeliada Rum Lisesi’nin Rum ve Türk müdürleri görevlerine devam ettikleri halde orayı iş- levsizleştiren de onlardır. Lo- zan’la getirilen uluslararası ku- rallara ters düşenler de gene onlar. Obama’nın seçim dönemin- de, her zaman olduğu gibi iki toplumun da acısı olan, 1915’te Osmanlı’nın Ermeni-Kürt ça- tışmasını önlemek için yer de- ğiştirme eylemini, o günlerin iş- galcisi İngilizin ısrarı ve imza- larıyla getirdiği göç kırımlarının adı “sözde Ermeni soykırımı” ol- du. Türkiye’ye düşmanlıklarını bunu öne sürerek, tüm ulus- lararası konularda başımızı eğ- dirmek istemeleri gerçeğine karşın Obama da “İmzam ye- rinde duruyor” diyerek zararla- rımızı göz ardı etti. Bu yetme- di, “Ermenistan sınırı açılsın!” di- yebildi. Oysa; Tek Millet, İki Devlet diye kardeşliğimizi övün- çle tanımlayan Azerilerin Yukarı Karabağ ve Hocalı’ya 1991’de Ermenilerin kanlı baskınlarıyla uğradıkları soykırım hiç önem- senmiyor. Bizim o günden bu yana gelmiş geçmiş tüm hü- kümetlerimizce “Bu işgal kal- dırılmadıkça sınır açılamaz” ka- rarımız hiçe sayılıyor. Baskın güç olarak kullanılıyor. Dışişlerimizdeki gevşek duruş da başta Ermeni hükümetini şı- martarak sınırlarını Kars’a kadar çizmek densizliğini bile getire- biliyor. Türkiye’yi sömürgeleri sananlara sırtlarını dayayarak bize kafa tutma cüretini de gös- terebiliyor. Hatta Dışişleri Ba- kanları, Cumhurbaşkanı A. Gül’ün onlara gitmesinden güç alarak, rövanş maçının Türki- ye’de yapılacağı 7 Ekim 2009’a kadar sınırın açılacağını kendi kamuoyuna bildirebiliyor. Şu anda kardeş Azerbaycan’ın bu durumda bize ters düşmesi ve karşı tavırlar alması haklı değil mi? Bu nedenle Aliyev Türki- ye’deki Medeniyetler toplantı- sına katılmadı. Karşıtlığını si- temle belirtti. Her ne kadar Başbakan koşulların devam ettiğini söylese de Cumhur- başkanı’yla A. Babacan’ın söz- leri epeyi güven yitirici. Aynı Fogh Rasmussen’in yeni NA- TO Genel Sekreterliği’ne seçil- mesine karşıtlığımızda gevşek davranışımızın getirdiği sonuç gibi. Adam peygamberimizi aşa- ğılayan karikatür için özür dile- mediği gibi memleketi Dani- marka’da kartpostallara basılıp satışa sunuldu. Roj TV’yi ka- patmadı. Çünkü o bir Türk ve İslam düşmanı... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 14 Nisan Türkiye’den Obama Geçti HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 14 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Kamuda beklenen yeni atamalar! RADYO ve Televizyon Üst Kurulu’nda Ankara şehirlerarası otobüs terminali imamının idari ve mali işler daire başkanı, savunma sekreterliği bekçisinin de personel müdürü yapılmasından sonra bazı kamu kurum ve kuruluşlarında yeni atamalar gündeme geldi. Buna göre Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu’nda İstanbul mezarlıklar müdürlüğü mezar kazma ekibi kıdemli kazmacısının, atomik reaksiyonları inceleme grup başkanlığına getirilmesi bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nda Konya belediyesine yardım için fahri görev üstlenen gezici mahalle baş vaizinin, verilerin trigonometri ile analizi şube müdürü yapılacağı öğrenildi. Üniversiteler Arası Kurul’da Kayseri merkez okul talebelerine yardım derneği erkek yurdundan sorumlu ağabeyin, rektörlerle eşgüdüm merkezi genel sekreterliğine atanacağı belirtildi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nde yaylalara cami ve mescit yaptırma ve yaşatma derneği kurucu genel başkanı emekli müezzinin yağmur duası bölüm başkanı yapılacağı söyleniyor. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nde medyanın en yalaka köktendinci yazarının, başbakanlık basın akredite merkezi müdürlüğüne tek seçici olarak getirilmesi bekleniyor. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÜÇ yanı denizlerle çevrili Türkiye’den bir “denizcilik dramı” anlatıyor Prof. Dr. Doğan Sorguç: “Denizci devlet, denizci millet diye övünenlerin devrinde İstanbul’dan başta İzmir, Çeşme ve Bodrum olmak üzere Ege ve Akdeniz limanlarımıza bir tek feribot seferi yok. İki yıl nasıl olduysa Samsun ve Ankara feribotlarını İstanbul- Bodrum-İstanbul hattında tarifeli olarak çalıştıran Deniz AŞ bu yıl bu hattı kapatmış. İnternet sayfalarına iki satır yazı koymuşlar, ‘2009’da yokuz’ diyorlar. 21. yüzyılda Türkiye’nin sahil kentlerini birbirine yolcu gemileriyle bağlayan bir tek denizcilik şirketi yok, bir tek tarife yok! Bu ayıp, aynı zamanda denizciliğimizin ve toplu taşımacılığımızın da büyük ayıbıdır. Her fırsatta üç yanımızın denizlerle çevrili olduğunu ve ulaşımda çağdaş yolun toplu taşımacılıktan geçtiğini söyleyen yetkililer, İstanbul-İzmir ve İstanbul- Bodrum seferi yapan Samsun ve Ankara feribotlarını ‘özelleştirme’ adı altında devletten satın alanların iki yıl işlettikten sonra, hatları iptal etmelerine ne diyeceklerdir? Devleti temsil edenler bu soruna ‘Özel sektörün işidir, biz karışmayız’ diyemezler. Zira konu, ciddi bir ülke ve devlet sorunudur. Bunu, başta özel sektör denizciliğinin yarı resmi sesi olan Deniz Ticaret Odası olmak üzere yetkililerimiz her fırsatta ‘denizci devlet, denizci millet’ sloganıyla ifade ediyorlardı. O zaman denizci devlete, denizci millete umudumuz özelleştirme ardından ne oldu diye sormazlar mı? Ayrıca, ‘kullanmayanın malını yerler’ özdeyişine uygun olarak Yunanistan’ın çevremizde yüzlerce ada arasındaki bağlantıyı rahatça yürüttüğü gerçeği üzerinde, her şeyden önce devletimizin durması gerekir. Aksi halde etrafımızdaki denizin bizim olduğunu nasıl savunabiliriz? Devlet bu amaçla var olan kuruluşunun yönetimini siyasilerin yağmasına bırakınca, doğan zararlar nedeniyle çözüm, kuruluşun ‘özelleştirme’ adı altında devredilmesi olmuştur. İki gemiyi satın alan Deniz AŞ bu hizmeti sürdürmeyi üzerine almışsa da. 2009 yılı itibarıyla bu işten vazgeçmiştir. Oysa günümüzde küresel serbest piyasa ekonomisi ve özel işletmeciliğin ülkesi ABD’nin yeri geldiğinde, dev özel firmalarını doğrudan veya dolaylı biçimde desteklediği görülmektedir. Türkiye’de ise tam tersi oluyor!” Denizler SESSİZ SEDASIZ (!) Foya M. Fikret Yılmaz: “Almanya’dan gelse de yolsuzluk dosyaları. Kılıfına uygundur hırsızlık foyaları. Artık dikiş tutmuyor, döküldü boyaları!” Fırsat Hikmet Keskineğe: “Recep’in dediği gibi kriz fırsata döndü ve Türkiye’de yeni bir işkolu doğdu: İşsizlik!” Suç Ümit Eser Çakır: İddianamenin üçüncü cildinde sanıklara yüklenecek olası suç: Seçimler yolu ile hükümeti devirmeye kalkışmak!” Son dalga: Kapının önüne konmama operasyonu! YağmurDeniz BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İçinde insan, hay- van ve doğa öğele- ri bulunan resim ya da heykel için kul- lanõlan sözcük. 2/ “Delice” de deni- len, taneleri zehirli olan ve ekin tarlala- rõnõ saran bir ot... Bir öğretim kuru- mu. 3/ ABD’de, bo- şanmanõn kolay olu- şuyla ünlü kent... Parola. 4/ Antalya’nõn bir ilçesi... Orhan Hançerli- oğlu’nun bir romanõ. 5/ İskambilde bir kâğõt... Do- ğu Anadolu’da bir göl. 6/ Yunanistan’a özgü bir halk dansõ. 7/ Meslek... Diyar- bakõr’õn bir ilçesi. 8/ Sinir hücrelerinde bulunan pro- tein... Asaf Halet Çele- bi’nin bir şiir kitabõ... Ke- miklerin yuvarlak ucu. 9/ Satõrlarõ blok olarak basan diz- gi makinesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Derebeylik. 2/ İran’õn plaka imi... Notada durak işare- ti... İnsan sesiyle ezgili sesler çõkarma, müzik yapõtlarõnõ ses- lendirme sanatõ. 3/ “Sõcak” anlamõnda eski sözcük... Tel- li bir çalgõ. 4/ Nazar değmesine karşõ tütsü olarak kullanõ- lan bir bitki. 5/ Bir soru sözü... Almanya’da bir sanayi böl- gesi. 6/ Telefon sözü... Kolsuz erkek fanilasõ. 7/ Boru se- si... Atõ, sabunu ve saçõ vardõr. 8/ Terlemekten ya da sõcaktan vücutta görülen küçük pembe kabartõlar... Müzikte yapõt an- lamõnda kullanõlan “opus” sözcüğünün kõsa yazõlõşõ. 9/ Top- lumda kadõnõn yararlanacağõ haklarõ çoğaltmak ve erke- ğinkine eşit kõlmak amacõnõ güden düşünce akõmõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S İ S M O L O J İ A R E K E İ N R İ O A D İ G E I S D A R K O B Ç A L İ M A L A İ D A N A O H Ç U L T A R I T E M A Y A R T I K A L A Ç L A R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kalbinizi Koruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear