26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 MART 2009 PAZAR 10 MÜZİK haticetuncer@hotmail.com HATİCE TUNCER S ertab Erener geçen yõl çõkardõğõ “Otobiyografi” adlõ konser kayõtla- rõnõn yer aldõğõ DVD’nin ardõndan, “Buda” şarkõsõna çektiği kliple yaşam felse- fesini de dinleyicileriyle paylaşmõş oldu. Erener bugünlerde Demir Demirkan ile uzun zamandõr çalõştõklarõ albüm projesini tamamlamanõn heyecanõnõ taşõyor. Painted on Water adõnõ verdikleri grupla aynõ adõ taşõyacak albümün son çalõşmalarõnõ yap- mak için Demirkan ile New York’a yerleşen Sertab Erener, bu kez şarkõlarõ grup müziği içerisinde söylüyor. Erener ile Amerika’ya gidip gelmeleri ara- sõnda buluşup Painted on Water projesinden söz ederken müzik yaşamõnda “otobiyogra- fik” bir gezinti yaptõk. Erener ve Demirkan, çoğunlukla Amerikalõ müzisyenlerle kur- duklarõ “Painted on Water” grubuyla caz, blues ve etnik tõnõlarla bütünleşen bir dünya müziği albümü hazõrlõyor. Geçen yõl kayõtla- rõnõ tamamladõklarõ albümün kapağõ bile ha- zõrlanmõş. Haziranda ABD’de ve Avrupa’da satõşa sunulacak albümün tanõtõm işleri, rö- portajlar için adaptasyonu sağlamak amacõy- la New York’ta bir ev tutmuşlar: “Proje bizim çocuğumuz, biz doğur- duk. Zaten ben çok egosantrik solist ol- mayı seven biri değilim. Konservatuvar- dan beri grup müziğinin tadını bilen biri olduğum için aslında solist olarak önde şarkı söylerken de kendimi bir grubun parçası olarak hissediyorum” diyor. KURBAN PSİKOLOJİSİ Sertab Erener “Şarkılarımız her zaman ağlayan şarkılarıdır. Kimse pek mutlulu- ğu anlatan şarkıların etrafında toplanmı- yor” diyor ama kendisi hep umut veren ve ayaklarõ yere basan bir dünya sunan şarkõlarõ tercih ettiğini anlatõyor: “Acı çekmek büyük bir motivasyon. Buna ‘kurban psikolojisi’ diyorlar. Kendi- ni kadere teslim etmek ve kurban gör- mek. ‘Bu sahnede kendine nerede görüyor- sun?’ derseniz.. Bu hissin insana mutluluk getirmediği doğrultusundaki felsefeyle ilişkili olarak hayatımda acı çekmek yeri- ne mutluluğu seçmek gibi bir yolculukta- yım. İnsanları daha çok motive eden, ha- yata bağlayan sözler söylemeyi tercih edi- yorum. Hiçbir zaman ‘öldüm bittim, mah- voldum’ gibi sözleri söylemedim. Karak- terime de uymuyor. ‘Dağ gibi taş gibiyim, vur yüreğim dayan’ gibi laflarım var.” OTOBİYOGRAFİ Sertab Erener’in müzik kariyerinin 15. yõlõ nedeniyle 11 Eylül 2007’de Harbiye Açõk- hava Tiyatrosu’nda verdiği unutulmaz kon- ser, geçen aylarda “Otobiyografi” adõyla DVD formatõnda dinleyicileriyle buluşmuş- tu. Sezen Aksu, Demir Demirkan’õn da ko- nuk olduğu konserin DVD’si Sertab Ere- ner’in müzik yaşamõnõn öyküsünü bir müzi- kal film gibi izleyicilerine sunuyor: “Prodüksiyonunu Sezen Aksu’nun yap- tığı ilk iki albümümdeki ‘Lal’ ve ‘Yalnõz- lõk Senfonisi’ kendimi bir şekilde devam ettirebileceğimi gösterdiğim şarkılar ol- ması açısından benim için dönüm nokta- larıdır. Sonra ‘Sertab Gibi’ albümü mü- ziklendirilmesi, prodüksiyonuyla, biraz toplumun önünde bir kalitede bir şey sunması anlamında benim için önemli. Risksiz başarılar gelmiyor bence. Bu dö- nemlerde kendi sözümü yazmaya, beste- mi söylemeye başladım. ‘Sertab’ albü- mündeki ‘Vur Yüreğim’ bana ait ve umut veren bir şarkı olduğu için enteresandır.” KAHRAMAN PİLOT ÖRNEĞİ Eurovision 2003’teki birincilik Erener için kuşkusuz ki büyük bir dönüm noktasõ: “Ben New York’tayken arızalanan uçağı Hudson Nehri’ne indiren pilot ‘kahraman’ olmuştu. Bir röportajda ‘Siz kahraman mõsõnõz’ diye sordular. Pilot ‘Ben o uçağõ kimsenin burnu kanamasõn di- ye indirmeye çalõşõrken kahramanlõk diye bir şey yoktu. Sadece insanlarõn canõnõ kur- tarmak, ilk başta da kendi canõmõ kurtarmak vardõ’ dedi. En önemlisi gerçekten işini iyi yapmaya çalışmak. ‘Sertab onurumuz’ gibi kelimeler değerli ama kariyerimi bu- nun üzerine de oturtmadım. Hayatımı sade tutmaya çalışıyorum. Ben tek başı- ma yaşamayı, kendi temizliğimi, alışveri- şimi, yemeğimi yapmayı seviyorum. Yok- sa star kurumu bir bağımlılık ve kölelik noktasına getirebiliyor insanı farkında olmadan. Kendi koyduğun kurallardan hapishane yaratıyorsun.” Sertab Erener, ABD’de Demir Demirkan ile bir grup albümüne hazõrlanõyor ‘İnsanları hayata bağlamalıyım...’ E rener, Amerika’daki müzik piyasası gözlemlerini anlatırken dünyayı etkileyen bir pazar olduğundan ve bağlı olarak büyük rekabetten söz ediyor: “Kime dokunsanız çok iyi şarkıcı, çok iyi müzisyen. O kadar büyük bir rekabetin olduğu markette kendimi hiç yenik hissetmedim. Kendi birey özelliğimi, sahip olduğum farklılığı taşıyabildiğimi düşünüyorum. Beni ben yapan şeyleri elemeden, onların altını çizerek orada var olabilmek... Sahip olduğum, bu toprağın gırtlağını orada taşımak... Kimse benim gibi söyleyemez çünkü. Ama benim yorumumla onların kulağının yakın olduğu bir şeyi bir potada erittiğimde çok özel bir şey haline geliyor. Hem yetenek ile zekânı birleştirip, bütün entelektüel birikimini ve kültürünü de beraberinde taşıyarak farklılaşıyorsun. O zaman diğer bütün en yeteneklilerin içinden de sıyrılabiliyorsun.” Yenik hissetmemiş U Z A K D O Ğ U F E L S E F E S İ “B uda” şarkõsõna çekilen yeni klibinde, bağdaş kurup yõpra- tõcõ dünya hallerinden uzak- laşmayõ anlatan Erener, uzun zamandõr Uzakdoğu felsefeleriyle ilgileniyor. Bu ko- nuda okumuş, görüşmeler yapmõş ve kendi- ni tanõmaya çalõşmõş: “Bütün Uzakdoğu felsefesinin anlattığı şey ego ile nasıl başa çıkabileceğini öğ- renmek. Çinlilerin bir simgesi var. Ego öküzle anlatılır, yani mankafadır, zor ida- re edilen bir hayvan gibidir. Onun üzerin- de küçük bir çocuk oturur ve güler. O zih- nin farkındalık yani aydınlanma hali. Egoyu öyle güzel kontrol etmiştir ki üs- tünde gülerek onu yönetir.” Erener, Türkiye’deki müzik kariyerinin bilinmediği Ameri- ka’da kendini her şeye sõfõrdan başlamõş hissedi- yor ve bundan hiç rahat- sõz olmadõğõnõ anlatõyor: “Bence bu kendini nereye koyduğunu, kendi değeri- ni azaltmadan, abartma- dan sağlam durabilmeyi sağlõyor. Başka türlü bir kulüpte sõfõr noktasõndan şarkõ söylemek insanõn pek de yedirebileceği bir şey olabiliyor. Yeniden başlamak bazõ noktalarda insanõn özgürlüğünü, ya- ratacõlõğõnõ çoğaltan bir şey olabiliyor. Kendini tekrar ettiği bazõ kalõplarõ- nõ kõrmaya neden oluyor.” Sertab Erener, bu çalõşmalarõn dõşõnda yeni bir solo albüm hazõrlõğõ içinde. Eski şarkõlarõ söylemeye sõkõldõğõ noktada yeni şarkõlar hazõrlamaya başladõ. Yeni albümlerin piyasaya çõkar çõkmaz internette yayõldõğõ bir dönemde şarkõ- larõ izleyiciye nasõl bir formatta ulaştõrmasõ gerektiğini düşünüyor: “Artõk oyun tamamen değişti. Herkes yeni bir yayma şekli bulacak. Ne yapacağõmõ ben de bilmiyorum ama bence müzik insanõ iyileştiren, güzelleştiren bir şey. Terapidir müzik, ya da sanatõn kendisi. Kendinle baş başa kalmayõ sağlar. Kötü örnekler vardõr ama sanatçõlar çok kötü insanlar olmazlar genellikle.” Erener: ‘Star kurumu bir bağımlılık ve kölelik noktasına getirebiliyor insanı farkında olmadan. Kendi koyduğun kurallardan hapishane yaratıyorsun.’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear