Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 2009 CUMARTESİ
12 DIŞ HABERLER
CMYB
C M Y B
dishab@cumhuriyet.com.tr
28 MART 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER 13dishab@cumhuriyet.com.tr
Moskova’da
Afganistan
toplantısı
Dış Haberler Servisi
- Şanghay İşbirliği
Örgütü’nün (ŞİÖ)
Afganistan konferansõ
dün Moskova’da yapõldõ.
Konferansa ŞİÖ üyeleri
Rusya, Çin ve Orta Asya
ülkelerinin yanõ sõra
Türkiye, Afganistan,
Pakistan, Hindistan,
İran, G-8 ülkeleri, İslam
Konferansõ Örgütü ve
NATO’dan temsilciler
ile BM Genel Sekreteri
Ban Ki-mun katõldõ.
Rusya Dõşişleri Bakanõ
Sergey Lavrov, NATO
ile işbirliğine hazõr
olduklarõnõ söylerken,
Dõşişleri Bakanõ Ali
Babacan, Afgan
güvenlik güçlerinin
eğitiminde önemli rol
alabileceklerini söyledi.
İKÖ önerisi
kabul edildi
Dış Haberler Servisi
- BM İnsan Haklarõ
Konseyi, “dine hakareti”
hak ihlali sayan karar
tasarõsõnõ kabul etti. İKÖ
adõna Pakistan
tarafõndan önerilen
tasarõ, 11 olumsuz ve 13
çekimser oya karşõlõk,
23 oyla kabul edildi. AB
üyeleriyle insan haklarõ
örgütleri, tasarõnõn ifade
özgürlüğünü
kõsõtladõğõnõ açõklamõştõ.
‘Krizden beyaz
adam sorumlu’
Dış Haberler Servisi
- Brezilya Devlet
Başkanõ Luiz Inacio
Lula da Silva, küresel
ekonomik krizden “mavi
gözlü beyazlarõn”
sorumlu olduğunu
belirterek, yerlilerin ve
siyahlarõn faturayõ
ödemesinin yanlõş
olduğunu belirtti.
Obama Pakistan’õ hedefe koydu
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINTON - ABD Başkanõ Barack
Obama iki aydõr üzerinde çalõştõklarõ
Afganistan stratejisini açõkladõ. Obama,
Afganistan’õn geleceği ile Pakistan’õn ge-
leceğinin birbirine sõkõ bir biçimde bağlõ
olduğunu söyleyerek bölgedeki durumun
“giderek tehlikeli” hale geldiğini ifade et-
ti. El Kaide’nin Pakistan üzerinden
ABD’ye saldõrõ planlarõ yaptõğõ yönünde
istihbarat bilgileri geldiğine işaret eden
Obama, terör örgütünün sõğõndõğõ sõnõr böl-
gesinin “ABD halkı için dünyadaki en
tehlikeli yer” olduğunu söyledi.
Bölgeye yönelik kapsamlõ bir strateji ge-
liştirdiklerini ifade eden Obama, “açık ve
odaklı bir hedefleri olduğunu” söyle-
yerek bunu “Pakistan ve Afganistan’daki
El Kaide örgütünü dağıtmak, parçala-
mak, yenmek ve gelecekte bu ülkelere
dönmesini önlemek” olarak tanõmladõ.
Obama, El Kaide’ye seslenerek “Sizi ye-
neceğiz” diye konuştu.
Taliban ile ‘uzlaşı süreci’
Pakistan’õn ülkesindeki terörist unsur-
larla mücadele etmesinin önemine de de-
ğinen Obama, Pakistan halkõna yönelik 5
yõl boyunca yõllõk 1.5 milyar dolarlõk
ekonomik yardõm yapõlmasõ için Kon-
gre’ye çağrõda bulundu. Obama ayrõca Ta-
liban’õn içinde uzlaşõlabilir unsurlarla gö-
rüşmeler için Afganistan’da “uzlaşı sü-
recinin” başlatõlacağõnõ da açõkladõ.
Afganistan-Pakistan (AfPak) stratejisi
olarak bilinen planõn unsurlarõ şöyle:
Strateji için büyük mali kaynaklar ay-
rõlacak. Afganistan savaşõ için ABD’nin
aylõk 2 milyar dolarõ bulan askeri harca-
malarõnõn yüzde 60 artmasõ bekleniyor.
Afgan ordusunu eğitmek için ek 4 bin
ABD askeri daha bölgeye gidecek.
ABD yönetimi Afganistan ve Pakis-
tan’dan ülkelerinde istikrarõ sağlamalarõ
için belli kõstaslar belirleyecek. Afganis-
tan’a yönelik yolsuzlukla mücadele, uyuş-
turucu kaçakçõlõğõ gibi konular gündeme
gelirken Pakistan askeri istihbaratõnõn
Taliban ile ilişkilerini kesmesi istenecek.
ABD-Afganistan-Pakistan arasõnda
üçlü diyalog mekanizmasõ ve sõnõr boyunca
askeri istihbarat işbirliği geliştirilecek.
Bölgesel diplomasi çalõşmalarõna baş-
lanarak Rusya, Çin, Hindistan ve İran ile
temasa geçilecek.
NATO üyelerinden Afgan güvenlik
güçlerini eğitmek için ek asker istenecek.
2011 yõlõna kadar Afgan ordusunun 134
bine ve polis güçlerinin 82 bine çõkarõlmasõ
hedefleniyor.
Afganistan ve Pakistan hükümetlerinden
yapõlan açõklamalarda, yeni ABD strate-
jisinin olumlu karşõlandõğõ kaydedildi.
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - Yerel seçimlerin hemen
öncesinde Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün Brüksel ziyareti, durma
noktasõndaki AB sürecinin
hareketleneceğine dair gerçekçi işaretler
vermedi. Diplomatik kaynaklara göre
hükümet nisan ayõnda gerekli yasal
düzenlemeleri yapmadõğõ takdirde
haziran ayõna kadar açõlmasõ beklenen
vergilendirme ile sosyal politika ve
istihdam başlõklarõnõn açõlmasõ
tehlikeye giriyor. Bu durumda
müzakere sürecinin başladõğõ 2005
yõlõndan bu yana ilk kez 6 aylõk
dönem başkanlõğõnõn hiçbir başlõk
açõlamadan sona ermesi ihtimali
ağõrlõk kazanõyor. AB kaynaklarõ,
Gül’ün ziyaretine dayanarak,
“Türkiye AB ilişkileri rayında
gidiyor” mesajõnõn kabul
edilemeyeceğinin ve pek çok alandaki
sorunlarõn hiçbirinin hâlâ
aşõlmadõğõnõn altõnõ çiziyor.
Bir türlü gündeme gelemeyen en
önemli sorunlarõndan birinin de vize
konusu olduğu kaydediliyor. AB’nin
dört temel özgürlüğünden biri olan
serbest dolaşõm hakkõnõn TC
vatandaşlarõ için engellenmesinin,
hükümetin atabileceği etkili adõmlarla
önüne geçilebileceğinin altõ çiziliyor
ve Türkiye’nin bu alanda etkin
adõmlar atamamasõna dikkat çekiliyor.
Yeni fasıllar açılamıyor
AB ile müzakere süreci fasõllar
açõsõndan da tõkanma noktasõna doğru
sürükleniyor. Bugüne kadar 33 faslõn 10
tanesi açõldõ. Sadece 1 fasõl
kapatõlabildi. Geriye kalan 23 faslõn
12’si Kõbrõs meselesi ve Fransa’nõn
bloke etmesi yüzünden açõlamõyor.
Açõlmasõ mümkün olan 11 faslõn ise
açõlõş kriterlerinin yerine getirilmesi
gerekiyor. Engelsiz açõlmaya hazõr
sadece 2 fasõl kaldõ.
Cumanamazında
intiharsaldırısı
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve
İspanya Başbakanõ Jose Luis
Zapatero’nun ev
sahipliğinde, 6-7 Nisan’da
İstanbul Çõrağan Sarayõ’nda
düzenlenecek Medeniyetler
İttifakõ Zirvesi’ne Deniz
Feneri gölgesi düştü.
Zirvenin “Bilgi Toplumu ve
Medya” başlõklõ
oturumunda, Almanya’da
görülen Deniz Feneri
davasõnda “baş sorumlular”
arasõnda gösterilen RTÜK
Başkanõ Zahid Akman da
konuşacak. Akman,
medyanõn medeniyetler arasõ
diyaloğa olan katkõsõnõ
anlatacak.
ABD Başkanõ Barack
Obama’nõn da konuklarõ
arasõnda yer aldõğõ zirveye,
NATO genel sekreterliği için
destek arayõşõnda olan
Danimarka Başbakanõ
Anders Fogh Rasmussen de
katõlacak. Rasmussen’in
karikatür krizi ve Roj TV’ye
ilişkin Türkiye aleyhtarõ
tutumu nedeniyle iki ülke
arasõnda esmeye başlayan
soğuk rüzgârlarõ tersine
çevirmeye çalõşacağõ
belirtiliyor.
İki gün sürecek zirve
çalõşmalarõ sõrasõnda
göçmenlerin entegrasyonu,
eğitim, gençlik, kadõn, ticaret
ve bilgi toplumu konularõnda
12 çalõştay ve 16 çalõşma
kahvaltõsõ düzenlenecek.
Cami enkazının altında çok sayıda kişi olduğu
sanılıyor. (Fotoğraf: AP)
Dış Haberler Servisi - Pakistan’da bir
camide cuma namazõ sõrasõnda intihar
saldõrõsõ düzenlenmesi sonucu 50 kişi
hayatõnõ kaybetti. Afganistan sõnõrõ
yakõnõndaki Cemrud kentinde meydana
gelen olayda, intihar komandosu
üzerindeki bombalarõ patlattõ.
Yetkililer, saldõrõda yaklaşõk 70 kişinin de
yaralandõğõnõ, enkaz altõnda çok sayõda
insan bulunduğunu ve ölü sayõsõnõn
artabileceğini duyurdular. Saldõrõda iki
katlõ caminin çöktüğü öğrenildi.
Saldõrõnõn sorumluluğunu henüz üstlenen
olmadõ. Ancak bölgede hükümetin
ABD’ye desteğine karşõ çõkan aşõrõ dinci
militanlar faaliyet gösteriyor. Hayber
bölgesi yetkililerinden Tarık Hayat Han,
“Cihat yaptıklarını söyleyenlerin cuma
namazında camide intihar saldırısı
düzenlemeleri şaşırtıcı” diye konuştu.
Cemrud, Afganistan’daki NATO ve ABD
güçlerine malzeme taşõyan kamyonlara
militanlarõn son zamanlarda saldõrõlarõnõ
arttõrdõğõ Hayber bölgesinde bulunuyor.
CAMİ YIKILDI: 50 ÖLÜ
Afganistan’a 4 bin asker daha gönderileceğini söyleyen ABD Başkanõ, stratejik hedefin
Pakistan’õn bu ülke ile sõnõr bölgelerindeki El Kaide üslerinin yok edilmesi olduğunu vurguladõ
Zirvede Deniz
Feneri gölgesi
MEDENİYETLER İTTİFAKI
BRÜKSEL TEMASLARI
Gül’ün
AB’ye imaj
ziyareti İran’da devlet
eliyle gelişen
kapitalizmin dönüş-
türücü etkileriyle Şah’õn baskõcõ reji-
minin yabancõlaştõrõcõ etkilerinden olu-
şan patlayõcõ karõşõma dönersek, ironik
olan şu ki, bu karõşõma, fünyeyi, za-
manõn ABD Devlet Başkanõ Car-
ter’in dõş politika yöneliminin taktõğõnõ
görüyoruz. Sonra da bu fünyeyi, top-
lumsal tabanõ son derecede zayõf, do-
layõsõyla eylemlerinin verili sõnõflar
matrisi üzerindeki olasõ etkilerini dü-
şünme kapasitesinden yoksun Şah re-
jiminin, bizzat Şah’õn kendisinin, kriz
karşõsõndaki aptalca, mülk sahipleri-
ni ve giderek işçileri çileden çõkaran
küstahlõktaki tepkileri patlattõ.
Soğuk savaş ortamõnda, ABD’nin
gerileyen imajõnõ yeniden inşa etmek
için, bir insan haklarõ, demokrasi pro-
pagandasõ kampanyasõ başlatan Carter
yönetimi “tek mermilik” devlet ola-
rak gördüğü Şah rejiminin meşruiyet
zemininin çok dar olmasõndan da en-
dişe ediyordu. Carter yönetimi, Şah re-
jiminin meşruiyet zeminini demokra-
tikleştirmeler yoluyla güçlendirmeye,
hatta mümkünse bir alternatifini oluş-
turmak amacõyla, insan haklarõ alanõnda
demokratik açõlõmlar için baskõ yap-
maya, Carter yönetiminin, insan hak-
larõ yöneliminin havasõndan etkile-
nen Uluslararasõ Af Örgütü gibi ku-
ruluşlarõn baskõlarõ artmaya başladõ.
Şah, rejimin doğasõnda bir değişik-
lik yapmaya yönelmeden, bu baskõya
cevap vererek siyasi tutuklularõ serbest
bõrakmaya, aydõnlara kentli orta sõnõ-
fõn muhalefetine göz yummaya başla-
yõnca, iç tutarlõlõğõnõ kaybetmeye baş-
ladõ. Bu gevşeme ortamõnda ortaya çõ-
kan muhalefet, rejimin zemininin ne
kadar zayõf, Şah’õn halkõn durumuna
ilişkin algõlarõnõn ne kadar yanlõş ol-
duğu ortaya koydu. Muhalefet sokak
eylemlerine başladõktan sonra, Şah
rejimi hõzla denetimi elinden kaçõrdõ:
Her uzlaşma çabasõ, her acõmasõz bas-
tõrma girişimi mu-
halefeti biraz daha
güçlendiriyordu.
1970’lerin ortasõnda İran’da ekonomik
kriz, dönemin koşullarõna paralel ola-
rak önce enflasyon, sonra ekonomik ya-
vaşlama ve hõzla artan işsizlik olarak
kendini gösterdi. Şah rejimi enflasyo-
nu önce büyük sermayeyi, yolsuzluk
iddialarõyla sõkõştõrõp baskõ altõna ala-
rak sõnõrlamaya çalõştõ. Bu işe yara-
mayõnca bu kez, fiyatlarõ siyasi, poli-
siye yollarla düşürmeye kalktõ ve or-
ta sõnõflarõ, çarşõ esnafõnõ, fõrsatçõlar vb.
suçlamalarõyla taciz etmeye başladõ.
Rejime güvenini kaybeden büyük
sermaye ülke dõşõna sermaye kaçõrmaya
başlar, dolayõsõyla krizi daha da de-
rinleştirirken, çarşõ esnafõ geleneksel
olarak yakõn ilişkide olduğu Şii yapõ-
lanmasõna sõğõnmaya başladõ.
Şah kısa sürede herkesi
karşısına aldı
Hükümetin anti-enflasyonist eko-
nomi politikalarõ, ekonomiyi daralt-
maya, sanayi üretimini vurmaya, iş-
sizliği arttõrmaya, reel ücretleri dü-
şürmeye başlayõnca bu kez Şah, işçi-
leri tembellikle suçlamaya başladõ.
Böylece, Şah kõsa sürede, hem beyaz
yakalõlar, maaşlõ orta sõnõflar, çarşõ es-
nafõ ve ücretli işçileri, büyük bir ba-
şarõyla kendi karşõsõna almayõ, cep-
heleşmeye itmeyi, hem de çarşõ ve kõr
yoksullarõyla Şii yapõlanmasõnõn bağ-
larõnõ güçlendirmeyi başardõ.
Devrimci kriz (diğer bir deyişle
yönetenlerin eskisi gibi yönetilmek is-
temediğinin belirtileri) önce orta sõnõfõn
kültürel siyasi tepkileriyle (demokra-
si talebiyle) su yüzüne çõkmaya baş-
ladõ. Ekonomik krizle birlikte devrimci
süreç hõzla yeni bir boyut kazandõ. Bu
yeni boyut, önce çarşõ esnafõnõn (orta
sõnõfõn ekonomik etkinliğe bağlõ kesi-
minin) tepkileriyle belirginleşti, işçi-
lerin kitlesel katõlõmõyla da devrimci
süreç yõkõcõ enerjisine ulaştõ.
‘Carter Baharı’
iyasal İslamõn ihaneti
Buraya kadar özetlediklerimiz,
umarõm İran devriminin iki
özelliğini gözler önüne sermiştir. Bi-
rincisi Iran devrimi, her devrim gi-
bi kendiliğinden başladõ. Herhangi
bir sõnõfsal örgütsel liderlik ve prog-
ramdan yoksun olmasõna karşõn, ilk
aşamada demokratik bir orta sõnõf ref-
leksinin ürünü olarak gelişti, sonra gi-
derek kitleselleşti, işçi sõnõfõnõn katõ-
lõmõyla da sosyalist özellikler ka-
zanmaya başladõ. Bu sürecin liderlik so-
runu ancak devrimin son aşamasõnda
1979 Şubat’õnda çözümlendi. Bu çö-
zümlenme süreciyse demokrat, liberal,
sol, sosyalist özellikli ilerici güçlerin tas-
fiyesi, siyasi iktidarõn Şii teokrasisinin
eline geçmesi dolayõsõyla bir karşõdev-
rim olarak yaşandõ.
Bu trajik durumun ortaya çõkmasõn-
da, üç etken rol oynadõ. Birinci et-
ken siyasal İslamõn, özellikle Hu-
meyni’nin yalanlarõ, manevrala-
rõydõ. İkincisi, Şah döneminde iyi-
ce zayõflatõlmõş olan demokratik
ve sol muhalefetin, bu yalanlara ka-
narak, belki de kendi zaaflarõnõn bi-
lincinde olarak, Humeyni liderliği-
ni kabuk etmekte çok acele etme-
leriydi. Üçüncüsü, solun çok parçalõ
yapõsõ ve siyasal İslamõn karakteri-
ni, devrimi ele geçirmesinin anla-
mõnõ kavramakta, birbirlerine ihanet
edecek kadar başarõsõz olmalarõ.
Bağlayıcı demeçler
vermedi
Humeyni’nin sürgünde kaldõğõ 15
yõl boyunca, Şah karşõtõ güçler ara-
sõnda kendisine yönelik tepkileri
engellemek için, hiç doğrudan, kamu-
ya açõk alanlarda konuşmadõğõnõ, bağ-
layõcõ yazõlõ demeçler vermediğini, he-
men hiçbir sosyal program açõklamadan
yalnõzca Şah’õn emperyalizmle ilişki-
lerini ve otokratik özelliklerini vurgu-
ladõğõnõ görüyoruz. Humeyni’nin, az sa-
yõda ve içerik olarak bulanõk ve aracõ-
lar yoluyla verilen demeçlerinde, kõsa
konuşmalarõnda, özellikle 1978’den iti-
baren, ulusal bağõmsõzlõk, demokrasi, ka-
dõn haklarõ, sosyal adalet vaat ettiğini gö-
rüyoruz. Humeyni, Şah’õn otokratik re-
jiminin yerine bir teokratik rejim ku-
rulmayacağõnõ, tüm sivil toplum ör-
gütlerinin, örgütlenme haklarõnõn ko-
runacağõnõ, yeni rejimin hem demokratik
hem İslami hem de cumhuriyet olaca-
ğõnõ söylüyordu.
Böylece her sõnõf ve tabaka, Humey-
ni’nin pozisyonunu kendilerine göre
yorumluyor ve umut bağlõyordu. Li-
beraller ve sol Humeyni’yi antiemper-
yalist, ulusalcõ-halkçõ bir lider olarak al-
gõlõyordu. Humeyni’nin söyleminin iç
çelişkileri, “ait olduğu hakikat reji-
minin” bu vaatlere getirdiği kõsõtlama-
larõ ise o zaman kimse görmek isteme-
di. Humeyni’nin özellikle genç ente-
lektüeller arasõnda bu kadar kolay kabul
görmesinin bir nedeni de Şeriatmeda-
ri adlõ bir Şii liderin õlõmlõ ve modernizm
yağõna batmõş İslam anlayõşõnõn yaygõn
etkisiydi. Bu õlõmlõ, Şii İslamõ yorumu,
adeta bir köprü gibi, seküler kesimden
dini kesime geçişi kolaylaştõrõyordu.
Diğer taraftan Şii hareketinin tarihsel
özelliği, seçkinci, teorik ve hiyerarşik ya-
põsõydõ. Bu yüzden hareket 1979’da
Şah devrilene kadar gerçekten kitlesel-
leşerek, örneğin Mõsõr’daki Müslüman
Kardeşler gibi bir siyasal İslam hareketi
yaratamadõ. Bu süreç Şii hiyerarşisi
devleti ele geçirdikten sonra, toplumsal
yaşamõn hõzla Şii disiplini altõna alõna-
rak sivil toplumun imha edilmesine
paralel olarak gerçekleşti. Kimi göz-
lemciler, 1978’den itibaren Şii liderli-
ğinin Şah rejiminin liderliğiyle yumu-
şak bir devir teslim gerçekleştirmenin
yollarõnõ araştõrmakta olduğunu, hatta
Amerika’nõn da bu süreci yakõndan iz-
lediğini ileri sürüyorlar… Şii hareke-
tinin bu seçkinci özelliği, devrime iha-
net hazõrlõğõ içinde olmasõ onun en bü-
yük zaafõydõ; demokratik ve sol/sosya-
list güçler açõsõndan önemli bir şanstõ;
ama kullanamadõlar…
Sol meşruiyet kazandırdı
Şii hareketinin devrimin liderliğini ele
geçirmesini kolaylaştõran en büyük
özelliği hiyerarşik yapõsõ, ideolojik
açõklõğõ, çarşõ orta sõnõflarõndan en azõn-
dan 1980’li yõllara kadar bütünlüklü, top-
rak sahiplerinden ise hiç sarsõlmayan bir
destek almasõ, bu sayede hõzla yaygõn
ilişkiler ağõ kurma kapasitesiydi. Solun
verdiği destek ise Şii hareketine bir meş-
ruiyet ve ilericilik “fantezisi” ekleye-
rek aydõnlar, işçi sõnõfõ ve kent
yoksullarõyla Şii hareketi arasõn-
daki bağlarõn oluşmasõnõ kolay-
laştõrdõ.
Demokratik ve sosyalist akõm-
lar içinde, Humeyni’ye destek
öncelikle, orta sõnõf eğilimlerinin
hâkim olduğu Ulusal Cephe ve
Kurtuluş hareketinden geldi. TU-
DEH Sovyet şabloncusu bir eği-
lim olarak, antiemperyalizm ve
“kapitalist olmayan yol” fante-
zisine dayanarak başõndan beri
hep Humeyni hareketini destek-
ledi. Hatta Mücahidin ile Hu-
meyni hareketi arasõnda çõkan mi-
ni iç savaşõn ardõndan Mücahi-
din’in kadrolarõnõn ve liderlerinin
yakalanõp imha edilmesinde, Fe-
dain ile birlikte Şii rejimine yar-
dõmcõ oldu. Mücahidin, sosya-
lizmle Şii geleneğini birleştirmeye ça-
lõştõğõ için hiçbir aşamada Şii ruhban sõ-
nõfõndan bağõmsõzlaşamadõ. Fedain ise
yine Sovyetçi, Stalinist geleneğe bağlõ
kalarak Humeyni rejimini devrimin ilk
aşamasõ olarak görüyor, ikinci aşama-
ya kadar onunla birlikte barõş içinde ya-
şayabileceğine inanõyordu.
SÜRECEK
Humeyni’nin özellikle genç
entelektüeller arasında kabul
görmesinin bir nedeni de
Şeriatmedari adlı bir Şii liderin
ılımlı ve modernizm yağına
batmış İslam anlayışının
yaygın etkisiydi.
Devrimin başında İslamcılarla birlikte
yürüyen solcular böylece kendi sonlarını da
hazırlıyorlardı.
S
İlerici güçlerin tasfiyesi, iktidarın teokrasiye geçmesiyle devrim karşıdevrime dönüştü
Carter yönetimi, Şah
rejiminin meşruiyetini
demokratikleştirmeler
yoluyla güçlendirmeye,
hatta bir alternatif
oluşturmak için,
demokratik açılımlar
için baskı yapmaya
başladı.