26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 20 MART 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Arapsaçına Dönen Bir Seçim Hani derler ya: “Bu yaşıma geldim; ama böyle bir şey görmedim” diye. 1946’dan bu yana düzenli olarak seçmenlik görevini yerine getirmeyi çok partili parlamen- ter demokrasiye olan inancının gereği sayan bir yurttaş olarak, aynı şeyi, ben de 9 gün sonraki ye- rel seçimler için söyleyeceğim. Televizyonlarda ve yazılı basında günlerdir, TC kimlik numarasını almakta gecikmiş seçmenlerin nüfus dairelerinde geceli gündüzlü kuyrukta bek- leyişlerini gösteren görüntüler yayınlanıyor. Vatandaşların başına onca karmaşayı ve çile- yi açan o seçmen kütükleri yazımını, yargı dene- timini olabildiğine gevşeterek İçişleri Bakanlı- ğı’nın emrine veren yasa değişikliğini öneren ik- tidar partisi ile o öneriyi inceleme gereğini duy- madan kabul eden muhalefet partilerinin millet- vekilleri, şimdi şaşkınlık içindeler. O şaşkınlık halini, TBMM’nin ayrılmaz unsur- ları olan parti gruplarının başkanvekilleri de, hat- ta yasayı bir noter gibi hemen onaylamakta sa- kınca görmeyen Cumhurbaşkanı da yaşıyor. Öyle ki, seçime 11 gün kala TBMM’deki AKP, CHP, MHP ve DTP grup başkanvekillerinden oluşan bir ekip, YSK’yi ziyaret ederek Kurul’un başkanından acele yardım dilenmekte sakınca görmüyorlar. Bir parlamenterin uyarıları Yasama organı adına yapılan bu “istirham baş- vurusu”ndan birkaç saat sonra, bu defa Sayın Cumhurbaşkanı’nın YSK Başkanı’nı Çankaya’ya davet ederek 11 gün sonra yaşanacak karmaşa için çözüm arayışına girdiğini öğreniyoruz. Sorunu daha başından, yani 298 sayılı yasa- yı değiştiren 5479 sayılı yasanın Cumhurbaş- kanı tarafından onaylandığı 21 Mart 2008’den bu yana büyüteç altına alarak ilgilileri uyarmak amacıyla çaba gösteren belki de tek parlamen- to üyesi olan Tayfun İçli, bu Köşk davetinin ana- yasanın 67, 79, 104 ve 138. maddelerinin hü- kümlerine açıkça aykırı olduğunu anımsatıyor. Söz konusu maddelerde, “seçimlerin yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi altın- da” yapılacağının yazılı olduğunun altını çiziyor. İçli yine Sayın Cumhurbaşkanı’na anayasanın 138. maddesinin 2’nci fıkrasında yazılı olan “Hiç- bir organ, makam ve kişi, yargı yetkisinin kul- lanılmasında tavsiye ve telkinde bulunamaya- cağını” da hatırlatarak 7 hâkim üyeden oluşan YSK’nin başkanını çağırmasının bir anayasa su- çu olduğunu, Gül’ün öylelikle hukuk devleti ilke- sini zedelediğini de söylüyor. İçli’nin de vurguladığı gibi “Yüksek Seçim Ku- rulu bu görüşme talebi ve ardından gerçekleşen görüşme ile çok zor duruma düşürülmüştür. YSK Başkanı’nın basın mensuplarının soruları karşı- sındaki açıklamaları bunun açık göstergesidir.” Yüksek Seçim Kurulu’nun “TC kimlik num- arası bulunmayan nüfus kimliği taşıyan” seç- menlere kolaylık sağlanmak gerekçesi altında ön- ceki akşam aldığı karar sadece bir tür psikolojik tedavi anlamında değil midir? O tür kimlik cüz- danlarını değiştirme güçlüğü çeken seçmen, ay- nı nüfus idaresinden yine onaylı nüfus kayıt su- reti almak için sıraya girecek. Nüfus daireleri bu amaçla seçim gününe kadar geceli gündüzlü ça- lışacak! Ve nihayet Danıştay’dan çıkan ara karar Devletin, YSK gibi bir yargı organının ve siyasi erkin arapsaçına dönen bu sorun yumağı karşı- sındaki çaresizliği sürecek. 18 Şubat günü Danıştay’a başvurarak o yasa- nın anayasaya aykırılığı nedeni ile Anayasa Mah- kemesi’ne götürülmesini isteyen, ayrıca söz ko- nusu İçişleri Bakanlığı genelgesinin de iptali ile yürütmenin durdurulması için dava açan Tayfun İçli, tam bir aydır sabırla bekleyen Tayfun İçli, dün öğleye doğru, geciken adaletten çıkan ara kara- rı öğrendi. Danıştay Dava Daireleri, İçli’nin seçmen kü- tükleri ile ilgili İçişleri Bakanlığı genelgesinin yü- rütmesinin durdurulması isteğini geri çevirmişti! Oy verme gününe 9 gün kala, aksi bir kararın tam anlamı ile sürpriz olacağını bir hukuk adamı olmanın yanı sıra, politikacı kimliği ile de özüm- semiş olan İçli, “Sağlık olsun” diyor. “Dava dos- yasını yasanın söz konusu hükümlerinin anaya- saya aykırı olduğu görüşü ile yüksek mahkemeye götürebilirsem, kendimi görevini yapmış bir mil- letvekili olarak mutlu sayacağım.” Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net 1 980 sonrasõ tüm dünyada küreselleşme, piyasalaşma, özelleştirme sloganlarõyla yürütülen neoliberal politikalar, bu sermaye birikim tarzõ, 2008’de ABD’de patlayan finansal krizle, tüm dünyada derin bir yara aldõ. Merkez ülkelerden, Türkiye gibi çevre-bağõmlõ ülkelere de yansõyan bu küresel krizin, cari neoliberal politikalarõn icrasõnõ, bu tarihten sonra aksatmaya, dahasõ tõkamaya başladõ. Bu durum, Türkiye’de de küçülme, daralma olarak yaşanmaya başlanõldõ bile. Gündemdeki IMF ile anlaşma, sadece, Türkiye’den alacaklõ finansörlerin ve borçlu sermayedarlarõn derin nefes almasõnõ getirecek. Ama Türkiye’ye, ezberinde olan yeni sõcak para akõşõ ve ihracata dönük büyümeyi getirmeyecek. Mali disiplin sevdalõsõ IMF, bütçe üstünden topluma yeni kemerler sõktõracak ve bu Türkiye’ye her anlamda kan ve zaman kaybettirecek. Artan işsizliğe, yoksullaşmaya karşõ bugün, merkezi düzeyde, krize karşõ savunulmasõ gereken emek yanlõsõ bir sosyal dayanõşma programõ, yerelde de geçerli kõlõnmalõ; çöküşe geçen neoliberal politikalara karşõ, emeğin belediyelerini inşa etmenin modelleri denenmelidir. Halkın belediyeleri için... Yüzde 83’ü belediyelerden hizmet alan nüfusun kentsel ihtiyaçlarõ için merkezi bütçeden, yerele daha çok kaynak aktarõmõ sağlanmalõ, bu kaynağõn, bölgeler, kentler arasõnda tahsisinde, sadece nüfus değişkeni değil, ülkede bugüne kadar önlenemeyen bölgesel uçurumlar ve farklõlõklar da dikkate alõnmalõdõr. Aynõ nüfusa sahip olmalarõna karşõn, çok farklõ gelişmişlik düzeyinde bulunan batõ ile doğu illeri, kentleri arasõnda, başka düzeylerde olduğu kadar, belediyeler üstünden de yapõlacak müdahalelerle farklõlõklar azaltõlmalõdõr. Bu anlamda, merkezin kaynak tahsisinde, bölgesel farklõlõklar mutlaka akõlda tutulmalõdõr. Kent arsalarõnõn spekülatif amaçla kullanõmõ önlenmeli, her şeyden önce sağlõklõ, yaşanabilir, halkõn her tür çevre beklentisine uygun kentleşme projeleri ön plana alõnmalõdõr. Barõnma hakkõ, her tür spekülasyonu reddeden bir çerçevede ele alõnmalõ, neoliberallerinkinden tamamen farklõ bir konut ve yerleşme politikasõ geliştirilmelidir. H alkõn temel ihtiyacõ olan õsõnma (doğalgaz), su, temizlik, vapur, otobüs, metro ile sağlanan ulaşõmda, kâr saiki değil, sosyal fayda öne çõkarõlmalõ; bu mal ve hizmetlerin fiyatlanmasõ, tüketici kentlinin gücüne göre farklõlaştõrõlmalõdõr. Daha çok doğalgaz, su tüketene daha farklõ tarife... Ulaşõm, işe gidiş ve dönüş saatlerinde daha ucuz fiyatlarla gerçekleştirilmelidir. Özellikle alt ve orta gelirli kentlinin tükettiği mal ve hizmetten uğranõlacak zarar, sübvanse edilmeli, merkezi bütçede, bu “belediyelerin görev zararları” adõyla bir kalem olarak yer almalõdõr. Başka bir ifadeyle, merkezi bütçenin bir kõsõm kaynaklarõ, belediyelerin bu tür “zararlarını” karşõlamalõdõr. Belediye meclisleri , oluşturulacak mahalle konseylerine, sokak meclislerine hesap vermeli, toplantõlarõ yerel TV’lerden, internetten izlenebilmelidir. En küçük yerel birimler eleştiri ve önerilerini, belediye meclislerine, yürütmeye aktarõp takipçisi olabilmelidir. Böylece, yerelde, belediyeler, muhtarlõklar düzeyinde oluşturulan bu oluşumlar, daha demokratik, daha eşitlikçi bir toplumun nüveleri, çekirdekleri olarak şekillenmeli, hayat bulmalõdõr. 29 Mart yerel seçimleriyle yeni bir döneme başlayacak yerel yönetimler, daralan, küçülen bir konjonktürün belediyeleri olacaklar. Bu, belediyelere, küçülen ekonomi ile vergi geliri azalan merkez bütçeden daha az kaynak aktarõmõ demek, yerel gelirlerin de azalmasõ, dõş borçlanmanõn daralmasõ, dolayõsõyla daralan bütçelerle belediyecilik demek. Neoliberal belediyeciliğe devam etmek, belediye emekçileri için anti-sendikal, emek- karşõtõ tutum, yeni tensikatlar demek; kaynak için, kent arsalarõnõn, imar yolsuzluklarõ ile, ne pahasõna olursa olsun, peşkeşi demek; belediyece üretilen mal ve hizmetlerin daha fahiş fiyatlarla arzõ demek. Neoliberal belediyeciliğin alternatifi, zor bir konjonktüre karşõn, uzun vadede perspektifine demokratik, katõlõmcõ, emeğin sömürüsüne son verme hedefli bir toplum projesini koyan, yerelde de bu perspektifi gözeten bir yaklaşõm olabilir... Kentlinin, başta barõnma hakkõ olmak üzere, çağdaş yaşam için gerekli her tür kentsel hizmet hakkõnõ, ucuz ve güvenli ulaşõm hakkõnõ gözeten; temiz bir çevre, hijyenik ortam, çocuk ve gençler için oyun, spor, yeteneklerini geliştirebilecekleri sosyal donatõlara önem veren, katõlõmcõ, demokratik bir yerel yönetim anlayõşõ hâkim kõlõnmalõdõr. Krizle birlikte belediyelerin hem kendi kaynaklarõ hem de merkezi bütçeden aldõklarõ paylarda azalma yaşanacak. Özellikle IMF ile yapõlacak anlaşmada belediye kaynaklarõnõn tõrpan yemesi kaçõnõlmaz. Kentliyi müşteri gibi gören rantçõ, birçok mal ve hizmeti fahiş fiyatlara satan AKP belediyeciliğinin yerine katõlõmõ, kentliye en düşük fiyatla mal ve hizmet üretimini, arzõnõ hedefleyen, kentsel rantlarõ kamuya mal eden halkçõ bir belediyeciliğe yönelmeli... Kâr amacõ değil sosyal fayda öne çõkarõlmalõ N eoliberaller, yerellerin, kentlerin, piyasaya açõlarak, kentin değerlerini metalaştõrarak küresel sermayeyi çekmelerini, bu yolla gelişmenin sağlanmasõnõ öneriyorlar. Bu amaçla, kentleri, bölgeleri birbirleriyle kõyasõya yarõştõran, bu bölgelere kalkõnma ajanslarõ kurdurarak her bölgeyi, yelkenine küresel rüzgâr kapmaya özendiren, özünde tüm kentsel hizmetleri de metalaştõran ve kentliyi yerel hizmetler üstünden de soyan, sömüren bir yaklaşõmõ öneriyorlar. Buna “yerellik üstünden kalkınma” yaftasõnõ yapõştõrõp demokratik bir parõltõ da eklemeyi ihmal etmiyorlar. Hinlik ve tuzak Özünde, yereli neoliberalleştirerek merkezi devleti küçültme hinliği içeren, Dünya Bankasõ ve piyasa yanlõsõ AB’cilerce pazarlanan bu tuzağa kimi sosyal demokratlar da düşebiliyor. Küresel sermaye çekmek için kentleri yarõştõrma tuzağõ, İstanbul’u içinden çõkõlmaz sorunlara sürüklediği gibi, birçok büyük kenti de küresel sömürünün piyasacõ, özelleştirmeci alanõna aldõ. Gaz, su, ulaşõmda şimdiden özelleştirmelerle, ya da belediye eliyle piyasacõ yaklaşõmlarla kentli, gündelik yaşamõnõn idamesinde sömürü çarkõnda. ‘Yerellik üstünden kalkõnma’ yaftasõ B İ T T İ Neoliberal - rantçõ belediyeciliğe alternatif olarak halkõn belediyeciliği yaşama geçirilmeli Kaynak dengeli dağõtõlmalõ Neoliberalizmin alternatifi üretilmeli M erkezi olarak, istihdamõ korumayõ ve genişletmeyi, adil bölüşümü, bağõmlõlõğõ azaltmayõ, yerli üretimi, tasarrufu ön planda tutan, bütün bunlarõ de- mokratik, katõlõmcõ bir merkezi planlama ile kamu girişimciliğinin yeniden ihdasõ ile ger- çekleştirmeyi hedefleyen yaklaşõm, yerelde de neoliberalizmin alternatifini üretmelidir. Bu alternatif, merkezdeki kararlara yere- lin daha çok katõlõmõnõ öngören, bu katõlõm- la merkezden üretilen demokratik planõ yü- rütmede, icrada, yerelin daha çok sorumlu- luk ve yetki ile donatõldõğõ bir çerçeveyi içer- melidir. Bu anlamda, demokratik yerellik perspektifi, merkezi kararlara daha çok ka- tõlõm ve merkezi planõn icrasõnda yerelin da- ha çok inisiyatif ve sorumluluk, yetki alma- sõ demektir. Bu, merkezde oluşturulan he- defleri gerçekleştirmede, yerele daha çok kay- nak ve icra inisiyatifi demektir. Yerel yapõ- lar da, bu hedefleri gerçekleştirmede, daha ka- tõlõmcõ, daha demokratik, şeffaf yapõlarõ oluşturmalõdõrlar. Yerelde, neoliberallerin, kentin kalkõn- masõnõ, gelişmesini küreselleşme rüzgârõna tabi kõlmak biçimindeki yaklaşõmõn (bunu bazõ sol liberaller sosyal demokratlara da sa- lõk veriyorlar) tam tersine, halkõn beledi- yesini inşa etme peşinde olanlar, piyasayõ, kâr dürtüsünü, küresel sermaye çekme kaygusunu arka plana atarak, halkõn, ken- tlinin gündelik yaşamõnõ kolaylaştõracak, kentlinin, kentsel mal ve hizmetin finans- manõna, geliri ölçüsünde katõlabileceği bir yaklaşõma sahip olmalõdõr. N eoliberal ekonomik politi- kalarõn en önemli sonuçla- rõndan biri gelir dağõlõmõnõ bozmasõ ve yeterli istihdam yarat- mayarak işsizliği arttõrmõş olmasõdõr. Özellikle kent yoksulluğunun hõzla tõrmandõğõ AKP iktidarõnda, yok- sulluğa pansuman ve bunu oya tah- vil etmeye yarayan “hayırsever politikalar”õ ya da “sadaka poli- tikaları”nõ uygulamada da beledi- yelere önemli görevler verildi. AKP’nin “hayırsever” etiketli sa- daka politikasõnõn en önemli araç- larõnõ Yeşil Kart, belediyelerin nak- di ve ayni yardõmlarõ, Sosyal Yar- dõmlaşma ve Dayanõşmayõ Teşvik Fonu ile AKP yandaşõ özel sektör, cemaatler, vakõflar ve dernekler oluşturdu. AKP, bunlarla önemli bir ağ oluşturmuş ve bir yandan yok- sulluğu derinleştiren neoliberal po- litikalarõn icracõsõ olurken, bunu perdeleyerek derinleştirdiği yok- sulluğa, “sadaka” politikalarõyla müdahil olmuş ve bunu da oya, ta- bana tahvil etmiştir. AKP’li beledi- yelerin hemen hemen tümünde “muhtaçların” başvurusu duru- munda gõda, yakacak, barõnma ve gi- yim yardõmõ yapan birimler oluştu- rulmuştur. Kömür ve erzak yardõmõ ile ramazan çadõrlarõ AKP’li bele- diyelerin bildik faaliyetleri arasõna girmiştir. Bu yardõmlarõn kaynaklarõnõn be- lediye bütçelerinde yer almadõğõ, da- ha çok belediye ile iş yapan, teda- rikçi tüccarlardan, müteahhitlerden alõnan bağõş/yardõm havuzlarõndan sağlandõğõ bilinmektedir. Neoliberal politikalarõn yarattõğõ tahribat ve tahakküm, artan ölçüde emekçilerin, yoksullarõn, toplumun hücre yapõsõnõ değiştirdi. Yoksullu- ğun ve eşitsizliğin derinleşmesi, güvencesizliğin artmasõ emekçilerin ve yoksullarõn acil-ferahlatõcõ uy- gulamalara olan ihtiyacõnõ ve ba- ğõmlõlõğõnõ arttõrdõ. Bu kitlelerin politik tercihlerinde de bu ihtiyaç ve bağõmlõlõk başat rol oynuyor. İşte tam bu noktada AKP’nin, diğer mecralarõn yanõnda, belediyeleri de bu politikalarõn mağ- duru olan kitleleri yatõştõrmada, uy- sallaştõrmada kullandõğõ görülmek- tedir. ‘Sadaka’politikalarõndabelediyeler AKP’nin yerel seçimler öncesi Tunceli’de beyaz eşya dağıtması büyük tartışma yarattı. İstanbul’da toplu taşımacılıkta çözüm olması için hayata geçirilen metrobüs projesi, tam olarak bitirilmeden hizmete sokulunca büyük sorunları da beraberinde getirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear