26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Balbay, Darwin, Anayasa... Ankara temsilcimiz ve yazar arkadaşımız Mus- tafa Balbay’ın tutuklandıktan sonra, avukatları- mız tutukluluğuna itiraz etmişlerdi. 14. Ağır Ce- za Mahkemesi heyeti, geçen pazartesi günü, iti- razı, “mevcut delil durumunu” dikkate alarak reddetti. Mahkeme, Balbay’ı serbest bıraksa elbette çok güzel olurdu. Ne var ki, asıl üzücü olanı, mahkemenin red- detmesinin hemen ardından, “Tempo 24” adlı bir internet sitesi, Balbay’ın “darbe günlükleri”ni medyaya sunuyordu. Söz konusu siteye nereden ulaştırılmıştı bunlar? Savcılık ya da polis değilse kimlerden? Ergenekon soruşturması yasalara aykırı bi- çimde yürütülüyor... Balbay’ın yaptığı görüşmelerde tuttuğu “not- lar”da, üst düzey komutanların AKP’nin iç ve dış politikalarından duydukları rahatsızlık dile getiri- liyor. Notlarda eski Jandarma Genel Komutanı Eruygur’un adı ön planda. Güzel de, bu “notlar”dan nasıl bir darbe plan- landırıldığını bir türlü anlamadık! Mustafa Balbay, ulusal gazeteler içinde en eski Ankara temsilcisi olarak, “gerilim yılları”nı anlatıyor: AKP’yi iktidara taşıyan süreci ve AKP’nin ilk yılla- rındaki devlet katlarında yaşananları açıklıyor. Gerçekten bir dizi soru var: Dışişlerinde neler yaşandı? TSK’de ne tür tartışmalar gündeme gel- di? Hükümetle askerlerin ilk buluşma yeri Aralık 2002 YAŞ toplantısında neler konuşuldu? Kıbrıs gerilimi nasıl tırmandı? TSK’nin en temel kaygısı neydi? “Genç Subaylar Rahatsız” haberinin per- de arkası neydi? Gazetemizde yeni bir yazı dizisinde bunları Bal- bay’ın kaleminden ayrıca bulacaksınız. Bildiğimiz kadarıyla, Balbay notlarıyla, tarihe önemli bilgiler kazandırmıştır. Ancak unutulmamalı, Balbay, bir gazeteci ola- rak sağlamıştır bunları: Hep dendiği gibi, “Halkın gerçekleri öğrenme hakkı adına bir tür kamusal gö- rev yapan gazeteci, herkesle görüşür. Güç odak- larının temsilcileriyle haydi haydi görüşür; kapalı kapılar arkasında da yapar bunu ve bunlara askerler de dahildir.” Mustafa Balbay’ın eylemine bu açıdan bakıl- malıdır. Olmazsa, yanlışlara saplanılır, dikkat! Darwin’in 200. doğum günü ve Türlerin Köke- ni adlı dev eserinin 150. yıldönümü kutlanıyor uy- gar dünyada. Türkiye de yer almalıydı bu anmada. Orada burada, ciddi yazılar okuyoruz; İlhanilhan Kitabevi de Darwin’in temel eserlerini yıllar ön- cesinde çevirtmiş ve yayımlamıştı. Başka diller- de nice güzel eserler yazılıyor ve yayımlanıyor. Bizde ise, TÜBİTAK’taki skandal patladı. Bu, devletin öncülüğüyle doğmuş bir bilim ku- rumu; çok da yararları oldu. Ne var ki, AKP’nin iktidara gelişiyle, kurum çök- tü: Kuran kursları, türban, imam hatipler ve dev- lette kadrolaşma, onun da sonunu getirdi. Nükhet Yetiş ile Ömer Cebeci’yi unutmamalı! Kafalar, malum Âdem ile Havva masalına per- çinlenmiştir ve dumura uğramıştır. İslam bu mu? İslam kültürünün yükseliş yüzyıllarında, Dar- win’den önce konuya değinmiş bilginlerden de söz ediliyor. Ayrıca, Kuran yeni bir yoruma tabi tutu- lamaz mı? İlla Âdem ile Havva masalı mı? Kapitalizmin bunalımı ile bizi de gelip bulan yı- kım, günden güne korkunçlaşıyor: Yeni bir anketin öğrettiğine göre, işsizlik Cumhuriyet tarihinde gö- rülmemiş bir noktada. “Yeni liberalizm”in eseridir bu! Oturup kalkıp liberallere “ne bu” diye sormanın yararı yok. “Piyasa güçleri” keseleri doldurup bir köşeye çekilmiştir. Dürüst iktisatçılarımız da var: Geleceğin daha da çetin olacağını söylüyorlar. Önlemler istiyorlar. AKP’nin altından çıkabileceği bir dava değildir bu. Son günlerde, yeni bir anayasadan da bahse- dilir oldu. Konu, asıl sorunu gözlerden kaçırma. Halk bu seçimde uyanırsa, güzel olacak... STÖ’ler sahip çıktı Cumhuriyet mitinglerinin “darbe girişimi” olarak nitelendirilmesine 30 sivil toplum örgütü yaptõklarõ ortak açõklamayla tepki göstererek “Demokratik bir halk hareketidir” denildi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ergenekon soruşturmasõnõn ikinci iddianamesinde Cumhuriyet mitinglerinin “darbe girişimi” olarak nitelendirilmesine 30 sivil toplum örgütü (STÖ) yaptõklarõ or- tak bir açõklamayla tepki gösterdi. Açõklamada, Cumhuriyet mitingle- rinin demokratik bir halk hareketi olduğu belirtilerek “Cumhuriyeti- mizi ve onun kazanımlarını sa- vunmak terör değil, anayasal bir yurttaşlık görevidir” denildi. Cumhuriyet mitinglerine katõla- rak destek veren toplam 30 farklõ STÖ temsilcisinin katõlõmõyla dün Türk Hukuk Kurumu’nda gerçek- leştirilen açõklamada, Cumhuriyet mitinglerinin demokratik bir halk hareketi olduğu vurgulandõ. Açõk- lamada, Cumhuriyetin temel değer- lerine karşõ yürütülen ciddi saldõrõ- lar karşõsõnda bir araya gelen bü- yük halk kitlelerinin 14 Nisan 2007 tarihinde Tandoğan’dan başlayarak tüm Türkiye genelinde yapõlan mi- tinglerde yurttaşlõk haklarõnõ kul- landõklarõ belirtildi. Mitinglere “Tam bağımsız Türkiye için; de- mokratik, laik, halkçı, sosyal hu- kuk devleti için; ülkemizin ve halkımızın birliği için; toprakla- rımıza, tarımımıza, sanayimize, Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmak için; irticaya dur diyebil- mek için; aydınlık bir Türkiye için” ifadeleriyle yurttaşlarõn çağ- rõldõğõ belirtilen açõklamada, “Meydanlardan taşan halk, güzel yurdumuzun AB ve ABD karşı- sında siyaseten ve iktisaden ba- ğımsız olmasını, toplumsal yaşa- mımızın laiklik ilkesine göre dü- zenlenmesini, vatan toprakları- nın satılmamasını, özelleştirmele- rin durdurulmasını, etnik ve din- sel ayrımlarla halkın bölünme- mesini istiyor ve cumhuriyet için üniter birliği savunuyordu. On- lar, bağımsızlığın ulusalcılıkla el- de edileceği bilincindeydi” denil- di. Mitinglerin gerçekleştirildiği dö- nemde demokratik haykõrõş karşõ- sõnda sessiz kalanlarõn bugün Cum- huriyet mitinglerini “darbe girişi- mi” ve “terör eylemi” olarak ka- ralamak istediği kaydedilen açõkla- mada, “Cumhuriyetimizi ve onun kazanımlarını savunmak terör değil, anayasal bir yurttaşlık gör- evidir” denildi. Hukuka ve hukuk devletine olan inancõn sarsõlmasõ- nõn topluma herhangi bir suçun ve- receği zarardan çok daha büyük za- rarlar vereceği belirtilen açõklama- da, şöyle devam edildi: “Cumhu- riyet hukukçularını iddianame- lerdeki hukuksuzluğa karşı göre- ve davet ediyor, Cumhuriyeti her durumda savunma kararlılığımı- zı bir kez daha ilan ediyoruz.” ÇEBER DAVASINA BAKAN MAHKEMENİN ÇEKİLME KARARI REDDEDİLDİ Mahkemeden ağõr itham ‘Ses kayõtlarõ, Tolon’a ait değil’ İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda örgütün üst düzey yönetici- si olduğu iddia edilen ve ikinci iddianamede şüp- heli olarak yer alan emekli Orgeneral Hurşit To- lon’un avukatõ İlkay Sezer, internetteki ses ka- yõtlarõnõn müvekkiline ait olmadõğõnõ belirterek ses kaydõnõn “elektronik sahtekârlık örneği” oldu- ğunu bildirdi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde gazetecile- re yazõlõ açõklama yapan avukat Sezer, 17 Mart 2009’da Zaman gazetesinde ve ertesi günkü Ta- raf gazetesinde ‘Tolon ihtilale hazırlanıyor’ baş- lõğõ ile yayõmlanan haberlerin asõlsõz olduğunu be- lirterek “İleri dijital teknoloji ile bir kişiye ait ses kaydının, bir başkasının sesinin frekansına dönüştürülmesinin mümkün olduğu günü- müzde hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan gerçekleşmemiş beyanın, soruşturmanın bu aşamasında yayımlanması adil yargılamayı et- kilemek ve bilgi kirliliği yaratmaktır” dedi. Se- zer, “Yapılan yayınların, basının haber verme hakkı ve özgürlüğü kapsamında değerlendi- rilmesi mümkün olmadığından sorumluları hakkında yasal yollara başvurulacaktır” dedi. HİLAL KÖSE Engin Çeber’i, Metris Cezaevi’nde işkenceyle öldüren kamu görevlileri- ni yargõlayan Bakõrköy 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin davadan çekilme is- temi reddedildi. Çekilme kararõnõ de- ğerlendiren Bakõrköy 15. Ağõr Ceza Mahkemesi, Çeber ailesi ve müdahil avukatlarõnõ “Davayı siyasal zemine çekmek isteyen bir kısım mihraklar” olarak niteledi. Çekilme kararõnõ reddeden Bakõrköy 15. Ağõr Ceza Mahkemesi, Çeber da- vasõna bakan mahkemenin, yargõlama sõrasõnda taraflara yeteri kadar söz verdiğini, tüm aşamalarda usule uygun davrandõğõnõ kaydetti. Mahkemenin bü- yük ölçüde delillerin toplanmasõna gayret ettiği belirtilerek bazõ avukatlarõn dosyanõn özüyle ilgili olmayan konu- larda mahkeme heyetini eleştirdikleri ifade edildi. Sanõklarõn kişisel du- rumlarõna ve yargõlama sonunda de- ğerlendirilebilecek tutum ve davra- nõşlarõna ilişkin konularda mahkeme- nin ‘ihsası reye’ varabilecek şekilde müdahalesini talep ettikleri belirtilerek “Bu tür davalarda sıkça rastlandı- ğı üzere yargılamanın hukuk boyu- tundan çıkarılıp siyasi zemine çek- mek isteyen bir kısım mihrakların mahkeme heyetine baskı kurma yo- luna gitmek için özellikle bu tür ta- leplerde bulundukları” ileri sürüldü. Çeber ailesinin avukatõ Taylan Ta- nay, çekilme kararõnõ değerlendiren mahkemenin avukatlara ilişkin siya- sal tespitlerde bulunmasõnõn kabul edilemeyeceğini söyledi. Tanay, “Mahkemenin ‘bir kõsõm mihrak’ dediği avukatlar ve barolar, mah- kemeden sahte izin belgesi düzen- lenmesi, cezaevindeki kamera gö- rüntüleriyle oynanması konuların- da suç duyurusunda bulunmasını is- tediler. Polislerin avukatlara ha- karet etmesine mahkemenin hoş- görüsünü eleştirdiler” dedi. 8 kişi İstanbul’a getirildi İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda Silopi’deki kuyularda yapõlan kazõlarla ilgili gözaltõna alõnan 8 kişi İstanbul’a getirildi. Soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnan 8 kişi önceki gece geç saatlerde Diyarbakõr’dan uçakla İstanbul’a gönderildi. Uçaktan indikten sonra Adli Tõp Kurumu’nda sağlõk kontrolünden geçirilen 8 kişi daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. Gözaltõna alõnan 8 kişinin emniyetteki işlemlerinin sürdüğü öğrenildi. ‘Kuyularõ 20 yõl önce gündeme getirdik’ İstanbul Haber Servisi - İP Merkez Karar Kurulu üyesi Yalçın Büyükdağlı, Siirt’in Kasaplar Deresi’nde 1989’da ele geçirilen cesetler ile Silopi kuyularõnõ yaratan kişilerin “aynı merkezden” olduğunu belirterek, o dönem Kasaplar Deresi cinayetlerinin üzerine giden İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek ile diğer İP ekibinin, bugün Ergenekon davasõ kapsamõnda tutuklu bulunduğunu söyledi. İP binasõnda dün yapõlan basõn açõklamasõnda, Büyükdağlõ, “Silopi kuyularının üzerine 20 yıl önce biz gittik, ancak ülkemizdeki Gladyo faaliyeti, Amerikan derin devleti tarafından örgütlenmiştir ve bu merkeze bağlı olarak yürütülmektedir” dedi. Eruygur’un eşinden yazılı ifade İstanbul Haber Servisi - Ergene- kon soruşturmasõ kapsamõnda örgü- tün üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilen ve hazõrlanan 2. iddianamede şüpheli olarak yer alan emekli Or- general Şener Eruygur’un eşi Mu- kaddes Eruygur, GATA’daki ses kay- dõ için İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’nda tanõk olarak yazõlõ ifade ver- di. Eruygur, avukatõ ve korumasõ Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten sav- cõlar Zekeriya Öz ve Fikret Seçen’in odasõnõn bulunduğu kata çõktõklarõ sõ- rada Eruygur’un korumasõ ile bir ga- zeteci arasõnda tartõşma yaşandõ. GATA’daki kayõtlara ilişkin iki so- ruşturma yürütülüyor. Kadõköy Cum- huriyet Başsavcõlõğõ, ortam dinleme- sine ilişkin Eruygur’un şikayeti üze- rine soruşturma başlattõ. İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ ise içeriğe ilişkin soruşturma yürütüyor.Silopi’de kazõlar yeniden başladõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - 1990’lõ yõllarda kaçõrõlarak öldürülenlerin cesetlerinin Silopi’deki kuyulara atõldõğõ iddialarõnõn ardõndan kayõp yakõnlarõ ve Şõrnak Barosu’nun başvurusu üzerine yapõlan kazõlara dün yeniden başlandõ. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlarõn talimatõyla başlanan kazõlar, BOTAŞ Karakolu ve BOTAŞ Dolum Tesisleri’nde sürdü. Kazõlarda herhangi bir bulguya ulaşõlamadõ. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ PKK terörünün bitirilmesine yönelik çabalar heyecan verici bir beklentiye doğru ilerlese de, Türkiye’yi nisan ayından itibaren zorlu bir sü- reç bekliyor. Peşmergeler teröristlere “silah bı- rak” çağrısı yapmaya hazırlanırken PKK’liler da- vet edilmedikleri bir konferans için çözüm öne- rileri sıralıyor! Hatta örgüt, tarihinde ilk kez mi- litanların yeniden organize edilebileceğinden ve yeni görevler üstlenebileceğinden bile söz ediyor! Örgüt mevziden mi çıkıyor?.. Cumhuriyet’te 15 Kasım 2003’te, “KADEK’lilere Irak kimliği: Örgüt yö- neticileri CIA’nın silahsızlanmaya kar- şı vatandaşlık önerisini kabul etmedi” başlıklı yazıyı kaleme aldığımda kimi çevreler bu planı ütopya olarak yo- rumlamıştı. Oysa ABD, o dönemde Kandil Dağı’nda başta Osman Öcalan, Murat Karayılan ve Cemil Bayık ol- mak üzere örgütün üst düzey yetkili- leriyle adeta mekik diplomasisi yapı- yordu. Washington, PKK’nin Kandil Da- ğı’ndan çıkarılması konusunda Talabani ve Barzani’yi ikna etmişti. PKK- peşmerge ça- tışmasının alevi sönmüş, 2 bin civarındaki te- rörist ise örgütten kopup henüz KDP safları- na sığınmamıştı. 2003’teki o yazıda, “Türkiye’nin PKK/KA- DEK’in bölgeden temizlenmesi yolundaki bas- kılarının artması üzerine örgütün üst düzey yö- neticileriyle geçen hafta Kandil Dağı’nda üçün- cü kez bir araya gelen 5 kişilik CIA heyeti, ‘Böl- geyi boşaltın, Irak vatandaşı olun’ çağrısı yap- tı” denilmişti. Kandil’e katırlarla çıkan CIA ekibinin giri- şimlerinin üzerinden 6 yıla yakın süre geçti. Tür- kiye’nin ABD üzerinden başlattığı baskı poli- tikası doruğa ulaştı. İran’da PJAK, Kuzey Irak’ta PÇDK ve Suriye’de PYD pasif konuma getirildi. ABD, Türkiye ve Irak’ın oluşturduğu üç- lü mekanizmanın yaklaşık 2 yıldır sürdürdüğü çabaların ardından Kuzey Irak’ın Erbil kentinde PKK’ye karşı bir askeri komuta merkezi oluşturuldu. Yani örgütün hem lojistiğinin kesilmesi, hem de militan transferinin önlenmesi için her türlü önlem alınmış oldu. Başta İngiltere, Fransa, İsveç ve Al- manya olmak üzere Avrupa ülkelerinde iki yıldır yürütülen çalışmalar ise PKK’nin ekonomik gücünü önemli oranda za- yıflattı. Artık açıkça PKK’lilerin bir bö- lümünün İmralı’ya bir bölümünün İs- veç’e gönderilmesi, askeri gücünün de Kuzey Irak vatandaşlığına alınması planı uy- gulanmaya çalışılıyor. Bu kapsamda örgüte si- lah bırak çağrısı yapılması için hazırlıklar da hız- lanıyor. PKK muhatap kavgasında!.. Peşmergeler işte bu hedef uğruna ABD’nin koordinasyonunda nisan ayında Erbil’de bir Kürt konferansı düzenleyecek. Dünya Su Fo- rumu için İstanbul’a gelen Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ulusal bir konferansta PKK’ye silah bırakması çağrısı yapılacağını açıklayın- ca, örgütün tavrı da merak edilmeye başlan- dı. Peşmerge yöneticileri, KDP, KYB, ABD ve Türkiye’den yetkililerle bölgedeki Kürt grupla- rın katılacağı toplantıya PKK’nin de dolaylı ola- rak çağrılabileceğini açıkladı. Oysa şu ana ka- dar örgüte konferansla ilgili bir davet gitmedi. Örgüt muhatap alınmaması yüzünden tepkisini arttırırken bir yandan da diyalog kapısını açık tutmaya çalışıyor. Bu politika hem Öcalan’ın hem de PKK’lilerin açıklamalarına yansıyor. Örneğin Abdullah Öcalan, 6 Mart’ta avu- katlarıyla görüştüğünde, Erbil’deki Kürt kon- feransının, “Kültürel haklar ve ekonomi ilkesi, birlik ilkesi, demokratik ilke, savaş ve barış il- kesi” olmak üzere beş ilke üzerinden toplan- masını bile önerdi. Öcalan önerisini anlatırken şöyle dedi: “Konferansa tüm parçalardaki (Ortadoğu) Kürtler katılabilir, Avrupa’dan da Kürtler katı- labilir. Silahsızlanma konferansı değil, adı ‘De- mokratik Uzlaşı ve Barış Konferansı’ olabilir. Konferans kendi içinde bir uzlaşı heyeti, yani bir icra heyeti de seçebilir. Bu heyet Kürtler adı- na İran’la Suriye ile görüşülebilir. Irak’ta zaten kendileri içindedirler. Bu heyet Türkiye’ye de ge- lip buradaki Kürtlerin durumunu görüşebilir.” Avrupa’da ilk atak!.. Öcalan’ın bu açıklamalarından 6 gün sonra çok ilginç bir gelişme yaşandı. 12 Mart’ta Stoc- holm’de bir Kürt konferansı toplandı. İsveç Par- lamentosu’nda, düzenlenen “Güney Batı Kür- distan ve Suriye” konulu konferansta, PKK’nin Şam’daki uzantısı olan PYD’nin Başkanı Fu- at Ömer söz aldı. Ömer, “Kürt kimliğinin ta- nınması çözüm için bir başlangıç olabilir” diye konuştu. Öcalan’n çıkışı ve hedeflenen konferanslar- dan ilkinin Avrupa’da yapılmasının ar- dından PKK ikinci kez görüş açıkladı. Örgüt yöneticilerinden Duran Kalkan, önceki gün yaptığı açıklamada, Er- bil’den önce Diyarbakır’da bir konferans düzenlenmesini önerirken örgütün için- de bulunduğu ikilemi de ifşa etti: “Pratik olarak Kürt Ulusal Konferan- sı çalışmaları nasıl yürüyor? Bu konu- da bizimle temasa geçmiş herhangi bir kimse söz konusu değildir. Tüm hazır- lık çalışmaları sürecinde içinde yer al- madığımız bir konferansa elbette katıl- mayız. Böyle bir konferansın alacağı kararlar da bizi bağlamaz. Kim hazırlığını yapmışsa onla- rın konferansı olur.” Peki, PKK nasıl bir konferans istiyor?.. Kal- kan bu soruya yanıt verirken örgütün 30 yıllık tarihindeki belki de en ilginç ve şaşırtıcı açılı- mını da duyurmuş oldu: “Eğer böyle bir çalışma yürütülürse (muha- tap kabul edilirlerse) buna baştan itibaren hiç- bir şart koşmadan katılmaya ve büyük katkılar sunarak çalışmaya hazırız. Elbette Kürt soru- nunun çözümü doğrultusunda adımlar atılırsa, mevcut biçimiyle bir savaşın gerekli olmayacağı gibi dağda mevzilenme de gerekmez. Silah- sızlandırma değil de, yeni görevler üstlenme- sinden söz edilebilir. Bu çerçevede militanla- rın yeniden organizasyonu da gündeme gele- bilir.” Örgütün yayın organlarından ANF’nin dün ya- yımladığı “Silahlardan önce yapılacak çok şey var” başlıklı analizde ise PKK’nin çok tepki çe- kecek beklentileri şöyle sıralandı: “Konferans PKK’nin silahsızlandırıl- ması gibi olmayacak bir platforma dö- nüşmemeli. Aksine dört parçada da (Türkiye, Irak, İran, Suriye), Kürt soru- nunun nasıl çözülmesi gerektiği husu- sunda ulusal bir deklarasyon ve yol ha- ritası çıkarabilmelidir. Bölge ülkeleri Kürtleri inkâr etmekten vazgeçmeli. Kürt coğrafyasında uygulanan askeri po- litikalara son verilmeli. Kürtlerin tüm hak- ları anayasal güvenceye kavuşturul- malı ve devletler bu temelde yapısal ola- rak kendilerini yenilemelidir. Zira silah- ların teslimi en son tartışılması gereken bir hu- sustur.” PKK artık kesinlikle uluslararası etkili bir gü- cün silah bırak çağrısına muhatap olacağını bi- liyor. 2007 sonundan bu yana TSK’nin hava saldırısı altında tahribat yaşayan ve yalnızla- şan örgüt, çevresindeki askeri, siyasi ve dip- lomatik çemberin daraldığını da görüyor. PKK 30 yıl sonra “Yeni görevler üstlenmekten” bu yüzden söz edebiliyor! Peki Kandil’dekiler örgütü çözecek bu açılımın tüyosunu kimler- den ve hangi taviz karşılığında aldı?.. İşte asıl mesele bu!.. mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com PKK Mevziyi Terk mi Edecek?.. Celal Talabani. Duran Kalkan. GÖZALTILAR İŞÇİ PARTİSİ: BOTAŞ TESİSLERİ:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear