28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 MART 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Bir Yurtsevere Mektup Sevgili Balbay, Yüreğim kanıyor, ama dimdik ayaktayım, ayakta- yız, tıpkı senin geçenlerde, benim fena halde “dip- lere daldığım”da söylediğin üzere: - Zaten oturmaya hakkımız yok ki!.. Radyo dersen, “Sesli Gazete” dersen sevgili kar- deşim, son 16 yıldır olduğu gibi aynen, kesintisiz de- vam ediyor, tıpkı benim olmadığım günlerde senin beni müthiş bir performansla “idare ettiğin gibi” ben de seni kolluyorum bilesin!.. Gelen binlerce mesaj- da, yanında olduğunu söyleyen dinleyicilerin de… Ama aslında buna da gerek yok, biliyor musun; sen yoksun, ama oradasın!.. Kendi sesinle, hiç es- kimeyecek yorumlarınla, kahkahalarınla, kelime oyunlarınla, o benim ve de tüm dinleyicilerinin, okur- larının, yüreğinde kocaman açan bir özgürlük, bir kocaman açan dürüstlük, bir kocaman açan yurt- severlik çiçeğinin farkında mısın?.. - Farkında olmayanların, olamayanların, olup da değilmiş gibi görünenlerin içine düştüğü “acıklı gül- dürü”yü izliyor musun?!.. Koşullar nedeniyle kaçırmış olabilirsin, sana ge- lişmeleri özetleyeyim: - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Deniz Feneri soruşturmasına “gizlilikyasağı” koydu!.. Orhan Bur- salı, salı günü köşesinde soruyordu: “Bu soruşturmanın gizliliği konusunda, size ikti- dardan, Adalet Bakanlığı’ndan veya benzer kurum- ların şurada veya buradaki adamlarından herhangi bir işaret geldi mi?.. Veya ‘saf hukuk’ ve yasaların uygulanması konusunda ne kadar titiz olduğunuzu kamuoyunaduyurmakmıistediniz?Eğerbuşıkkıse- çiyorsanız, bugüne kadar elinizdeki dosyalar üze- rinde soruşturma safhasında kamuoyuna bir bilgi yayımlandı mı, yayımlanmadı mı? Yayımlandıysa, hazırlık aşamasındaki soruşturmanın gizliliğinin ih- lalinden, haklarında hiçbir soruşturma açtınız mı? Açtınızsa ne oldu? Eğer soruşturma açma gereği duymadınızsa, Deniz Feneri konusundaki bu derin hassasiyetinizin nedenini açıklar mısınız?” Yerinde sorular, değil mi?!.. Sevgili Bursalı, bu ka- rarın kamuoyunda nasıl algılandığını da şöyle açık- lıyordu: “İktidarın Deniz Feneri’nden korunması!..” - Deniz Feneri’ne bu yasak gelirken, senin ek ifa- den, sen daha savcının odasındayken servise veril- mişti bile, komik değil mi?!.. Alçak yanaşmaların ya- yınlarını izlerken, okurken, gülmekten gözlerimden yaş geldi. Sanki birileri senin “İran Raporu”, “Suriye Raporu”, “Devlet ve İslam”, “Balkanlar”, “78’liler” ki- taplarından pasajlar okuyorlardı!.. Biliyor musun, es- kiden, kavganın, tartışmanın, hatta karalamanın bile bir haysiyeti vardı, bunu yapanlara “alçak” demek bi- le ayıp, Hüseyin Cahit’in çok uzun yıllar önce söyle- diği gibi bunlara ancak “çukur” payesi yakışır!.. Bili- yorum, sen olsaydın, bunları izleseydin, “Acaba ay- naya bakarak mı yazıyorlar, konuşuyorlar” derdin!.. Son olarak; sana bugün yaşayacağımız “şöleni” anlatmak istiyorum: Bugün, gazetemizin İstanbul Şişli’deki merkez bi- nasında bir araya geliyoruz; biz Cumhuriyet yazar- ları tam kadro ve diğer gazetelerden, televizyonlar- dan seni seven, senin sevdiğin yazarlar birlikte se- nin kitaplarını, sana vekâleten imzalayacağız… Tıp- kı geçen cumartesi günü Bursa Kitap Fuarı’nda yap- tığımız gibi… Hani deyim yerindeyse Bursa “ayağa kalkmıştı”, bugün de bizim gazete “yıkılacak” bile- sin!.. Bekir Abi, Sevgili Çölaşan, tabii ki Yalçın Ba- yer, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Necati Doğru, Hasan Pulur, Melih Aşık, Metin Uca ve adları bu sütuna sığması imkânsız herkes ama herkes orada olacak. - Ve sen de aramızda olacaksın!.. Sevgili kardeşim, tüm içimdekileri anlatmaya kalk- sam buna Cumhuriyet gazetesinin tamamı yetmez!.. Eminim, sen orada yeni yazılar, hatta yeni kitaplar üretiyorsundur, rahat durmazsın bilirim!.. - Seni izleyicilerin, dinleyicin ve okuyucuların adı- na, bir yurtseverin olanca sıcaklığı ve gücüyle ku- caklıyorum kardeşim… A. M. CELAL ŞENGÖR* Sevgili Orhan, Günlerdir gelen sayısız e- posta mesajı ile ve gazete ve televizyon haberleri vasıtasıyla TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Ömer Cebeci’nin, TÜBİTAK’ın dergisi Bilim ve Teknik’in ka- pağındaki Darwin ve Beagle kompozisyonunu ve içindeki on beş sahifelik Darwin haberi- ni veto ederek dergiden çıkart- tırdığını öğrendim. Üstelik der- ginin yazıişleri müdürü Çiğden Atakuman da işinden olmuş. Bu haber doğruysa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Ömer Cebeci’yi kulağından tuttuğu gi- bi TÜBİTAK’tan ve üniversite- den def etmesi gerekir. Cebe- ci’nin yaptığı iddia edilen şey, bilime ve insanlığa ihanettir. Üstelik kendisinin böyle bir yet- kisi olamaz. TÜBİTAK, bilimin ülkemizde üretilmesine ve ya- yılmasına yardımcı olması ama- cıyla kurulmuş bir kurumdur. Bir kişi buna engel olmaya kal- karsa kurumun işlemesini sa- bote ediyor demektir. Şimdi birisi ordumuzun veya MTA’nın işlerini sabote etmeye kalkarken yakalanırsa ne muamele gö- rürse, bu zatın aynı muamele- yi görmesi gerekir. Bu yazımla bir kurumumu- zun çalışmasını alenen sa- bote eden bir kişi hakkında tüm savcılarımıza suç duyu- rusunda bulunuyorum. Böyle bir işi yapan bir zatın bilimi yö- netmekle ve öğretmekle so- rumlu kurumlarda işi olamaz. Bunu bütün bilim kurulu bir araya gelse de yapamaz. Bili- mi çarpıtarak sabote etmeleri- ne izin verilemez. Kendisinin yaptığı iddia edilen işin yalnız- ca üç muhtemel izahı vardır: Cehalet, aptallık, ahlaksızlık veya bunların bir bileşeni. Bu özelliklerin herhangi birisine sahip bir kişinin ellerine ülke gençliği ve bilimi (ve dolayısıy- la geleceği ve emniyeti) teslim edilemez. Ömer Cebeci yaptığı işin ku- ramlar arasında tercihten kay- naklandığını iddia edemez ve- ya pek çok bilgisiz ve/veya akılsız evrim düşmanının yap- tığı gibi “henüz tartışmalı bir ku- ramın yayımlanmasına izin ver- medim” gibi bilim dışı bir özrün arkasına sığınması da mümkün değildir. Çünkü beş paralık bi- lim felsefesi bilen ve ömrü ha- yatında bir nebze bile bilim yapmış olan bir insan bilir ki, ta- mamen varoluşsal ifadelere dayanmayan her kuram her zaman tartışmaya açıktır. Bu durumda yerçekimi de tartışmaya açık bir kuramdır. Keşke Ömer Cebeci, Darwin kuramının takdimini yasakla- maya kalktığı cesaretle, yerçe- kiminin de ne denli tartışmalı ol- duğunu göstermek amacıyla TÜBİTAK binasının en tepe- sinden şöyle boşluğa doğru bir adım atıverse de deneysel olarak yerçekimi hakkındaki bilgilerimize bir yenisini kat- sak. Belki de kendisi yeni bir buluş yaparak yere düşmeden havada yürüyüverir, biz de ye- ni bir şey öğrenmiş oluruz. Bu- na ne kadar cesaret edebilirse, Darwin’in kuramının öğretilme- sine “bilimsel kaygılarla” o ka- dar engel olmaya kalkabilmeli- dir. Öyle değilse, yukarıda vur- guladığım gibi bu ya zır cahil- liktir, ya aptallıktır, ya da ah- laksızlıktır veya bunların her- hangi bir bileşimidir. Ömer Cebeci, verilen haber- ler doğruysa, ülkesine, bilime ve insanlığa karşı suç işlemiştir. Savcılarımız buna el atmazlar- sa ben bizzat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderek gençlerimizin öğrenme hakkını ellerinden almaya kalkan bu zatı dava edeceğim. Türkiye bu derin utancı hak etmemiştir. Bunu ülkemizde halledip bu zatı, tekrar ediyorum, söylenen suçu gerçekten işlediyse, ibret- i âlem olması dileği ile teşhir et- meli ve cezalandırmalıyız. Ülkeyi bu tür işler yapan, bu- na cesaret edebilecek derece- de uygarlıktan kopuk insanlara teslim eden de onların suç or- tağıdır. Hele bir zamanların ba- siretsiz YÖK Başkanı, Profesör unvanlı Mehmet Sağlam’ın söylediği, “Ne olmuş canım, belki bir sonraki sayıda kullana- caktı” türünden iğrendirici özür- ler, kendisinin, milletin aklını da kendisininki kadar sanma- sının neticesidir. Türkiye, aklı ve bilgisi bu düzeydeki insanların elinden kurtulduğu nispette uy- garlaşacak, yükselecektir. * İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitü- sü, Türkiye Bilimler Akademisi Aslî üyesi, Aacademia Europaea asli üyesi, ABD Ulusal Bilimler Akademisi ve Rusya Federasyonu Bilimler Aka- demisi yabancı üyesi Bilime Sabotajcılar Atılmalı KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com Evrim Tayfun Timoçin: “Evrim Teorisi’ni kabul edememeleri normaldir çünkü insan uygarlığına geçiş sürecini henüz tamamlayamadılar!” Gözaltı İlker Çamkır: “Bir soruşturma kapsamında, hafızasında belge ve bilgi bulunan sekiz bilgisayar daha tutuklandı!” Kılivınt Avni Kurtuldu: “Sağlıkta İslami reform: Sağlık ocağından sevk edilecek hastanenin seçimi dua yöntemiyle yapılmaya başlandı!” Çocuğun ensesindeki tırnak izleri İslam âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep, maiyetiyle birlikte Aydın vilayetinde halkı teftiş ederken, 13 yaşında bir çocuk zat-ı şahanelerine “Allah cezanızı seçimlerde verecek” diyerek dil uzatma cüretini gösteriyor. Bunun üzerine sultan, çocuğu yanına çağırtıp elini ensesine doğru uzatarak “Niye böyle dedin” diye soruyor ve bilahare zaptiyelerine dönüp “Bırakın gitsin” diyor ve çocuğu azat ediyor. Asıl mesele bundan sonra başlıyor! Çocuk ensesinde bir yanma hissi duyunca ailesiyle birlikte hastaneye gidiyor ve ensesinde tırnak izleri ve kızarıklıklar bulunduğu hekimler tarafından tespit edilip “darp raporu” düzenleniyor! Çocuk, ensesini sultan hazretlerinin tırnakladığını söylüyor. Çocuk, 13 yaşında. İslami kurallara göre evlilik yaşına girmiş olabilir ama hem mevcut laik yasalar çocuğu reşit saymıyor hem de beyan delil olmuyor. Bu bakımdan çocuğun beyanının, adli hekimlerin incelemesine tabi tutulması gerekiyor. Çocuğun ensesindeki tırnak yarasından alınacak doku örnekleri ile sultanın tırnaklarının arasından alınacak doku örneklerinin karşılaştırılması gerekiyor. Böylece bacak kadar çocuğun bile iftirasına maruz kalabilen sultan hazretlerinin aslında ne kadar mağdur ve mazlum bir zat olduğu bir kez daha anlaşılacaktır! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” ÇIKTI, çıktı; müjdeler olsun, Ergenekon dalgalarındaki iddianamelerin ikinci cildi de çıktı! Birinci cilt 2 bin 455 sayfaydı. İkinci cilt 1909 sayfa oldu. Görenlerin söylediğine göre ilaveten 250 haydi bilemediniz 300 klasör belge de var! Ergenekon müneccimi gazetecilerin buyurduğu gibi her bir iddianın en somut kanıtları klasörlerin içindeki dosyalarda duruyor. Olaya hukuki yönden olduğu kadar matematik bilimi açısından yaklaşanlar iddianamenin iki cilde ulaşması ile bilimsel gerçeklerin biraz daha öne çıkacağını belirtiyor ve aynen şöyle diyor: Bilindiği gibi birinci cildin sayfa sayısı ile ikinci cildin sayfa sayısının toplamı 4 bin 364’tür. Bu bilimsel gerçeğe kimsenin en küçük bir itirazı olamaz. İddianamenin iki cildinin toplam sayfa sayısındaki rakamlar kendi arasında toplandığı zaman başka bir gerçek ortaya çıkmaktadır: 4 artı 3 artı 6 artı 4 eşittir 17. Elde edilen 17 sayısındaki rakamlar da kendi arasında toplandığında; 1 artı 7 eşittir 8 sayısına ulaşılmaktadır. 8 sayısı bilimsel bir gerçek olduğu kadar ondalık sayı sisteminin üst sıralarında yer almaktadır. 9’dan küçük olmasına rağmen 1’den 7’ye kadar olan bütün rakamların büyüğüdür. Genelde bakıldığında ondalık sistemin büyüklerindendir ve aynı zamanda 2’nin 4 katı, 4’ün 2 katıdır. Bütün dünyanın kabul ettiği şekilde 2’ye ve 4’e bölünürken ortaya küsuratsız sayılar çıkarabilmektedir. Bütün bu bilimsel gerçeklerin ışığında 8, 2’ye bölününce 4 olmaktadır. Herkesin bildiği gibi 4, orgenerallerin omuzlarındaki dört yıldızın karşılığıdır. 8, 4’e bölündüğünde 2 olmaktadır. Yine herkesin çok iyi bildiği gibi teğmenlerin, yarbayların ve tümgenerallerin omuzlarında iki yıldız vardır. 8, 8’e bölündüğünde elde edilen 1 ise teğmenlerin, binbaşıların ve tuğgenerallerin omuzlarındaki tek yıldızın karşılığıdır. Ergenekon örgütlenmesinde teğmenden orgenerale kadar uzanan sistemli bir emir komuta zinciri altındaki askeri düzenin varlığı başka bir belgeye gerek kalmadan matematik biliminin yardımıyla kanıtlanmaktadır. Bu vesileyle başka bir sultanımızın buyurduğu şekilde; olmaya devlet cihanda bir nebze akıl sağlığı gibi! Gerçekler SESSİZ SEDASIZ (!) Bugün 12 Mart! Gözaltı ve tutuklamalar aynen devam ediyor! YağmurDeniz 12 Mart BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Elazõğ yöre- sine özgü, yuf- ka içine ceviz konularak yapõ- lan bir tatlõ. 2/ Kesilen ağacõn yerde kalan kü- tük dibi... “Misket limo- nu” da denilen, acõ sulu küçük limon cinsi. 3/ Metal parlatmaya ya- rar aygõt. 4/ Tanrõ... İstanbul’un bir semti. 5/ Hindu inanõşõnda, Tanrõsal bir varlõğõn dünyadaki bir kötülü- ğe karşõ koymak üze- re insan ya da hayvan bedenine bürünmesi. 6/ Bir nota... Cinsel güçsüzlük. 7/ Van Gölü kõyõsõnda, Urartu döneminden kalma ünlü ka- le... Bir soru sözü. 8/ Ceviz büyüklüğünde bir doma- tes cinsi... Kõr ya da köy yaşamõnõ anlatan kõsa şiir. 9/ Birbiriyle ilgili sözcük ya da kavramlarõ dizelerde toplama sanatõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ekmeği süt, ayran ya da yoğurt içine doğrayarak yapõlan yiyecek. 2/ Umman’õn plaka imi... Herhangi bir nedenle armağan kabul edenin vermek zorunda olduğu karşõlõk. 3/ Kapõ, pencere ya da kapak kenar- larõna açõlan, genellikle dik açõlõ girinti... Ödünç alõ- nan ya da verilen şey. 4/ “Kuru gazel gibi göğe sav- rulma / --- poyraz gibi esip yorulma” (Karacaoğlan)... Hüseyin Cahit Yalçın tarafõndan İstanbul’da ya- yõmlanan günlük gazete. 5/ Hõristiyan. 6/ Adana’nõn Kozan ilçesinde, MÖ 3. yüzyõla tarihlenen ünlü kale. 7/ Bezginlik anlatan bir ünlem... Tavlada “iki” sayõ- sõ. 8/ Yelkenli gemilerde, gabya çarmõklarõnõ ana di- reğe bağlayan kõsa çarmõklar... Siirt yöresine özgü, üzüm şõrasõnõn kaynatõlmasõyla elde edilen bir tatlõ. 9/ Eski dilde su... Kõrõk kemikleri bir arada tutmaya yarayan nesne. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A F K A S Ö R A L İ B İ D E R D A L Y A N F İ I R E T A M İ N R A İ Ş M A K O G Ş İ Ş E K L A K M İ K A D O A S T İ R A J U V A L A A N İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 e-posta: umitzileli@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear