Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon
savcõlarõndan Zekeriya Öz, Dost tarikatõ
lideri İhsan Güven ve eşinin 2004’te öl-
dürülmesiyle ilgili davanõn görüldüğü
mahkemeye gönderdiği raporda, şarkõcõ
Çelik Erişçi’nin, fikri birlikteliği olduğu
İhsan Güven ve Necip Hablemitoğlu gibi
öldürülmemesini “manidar” bulduğunu
yazarak, ifadesinin alõnmasõnõ istedi. Hu-
kukçular ise bu istemin “hukuka aykırı
ve açıkça hukuk ihlali” olduğunu vurgu-
ladõlar.
İstanbul Barosu Genel Başkanõ Avukat
Muammer Aydın, Savcõ Öz’ün böyle bir
değerlendirme yapamayacağõna dikkat
çekti. Aydõn, “Böyle bir taleple kişiyi ha-
sım göstermiş oluyorsunuz, hasım ol-
mazsa da şüpheli durumuna düşürüyor-
sunuz. Bu açıkça hukuk ihlalidir. Masu-
miyet karinesine aykırıdır” dedi. İstan-
bul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ersan Şen de
savcõnõn böyle bir talimat veremeyeceğini
ifade ederek şöyle konuştu: “Savcı yön-
lendirme yapamaz. Mahkemeye bir sav-
cının talimat vermesi mümkün değildir.
Savcı bilgi, belge gönderebilir, delil top-
layabilir.”
Öz, emekli Binbaşõ Güven ve eşinin öl-
dürülmesiyle ilgili 7 sanõğõn yargõlandõğõ
14’üncü Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönder-
diği raporda, şarkõcõ Erişçi’nin, fikri birlik-
teliği olduğu Güven ve Hablemitoğlu gibi
öldürülmemesini manidar ve düşündürücü
bulduğunu yazdõ. Çelik’in, Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan
Atilla Uğur ile bağlantõlõ olduğu ve onun
emrinde çalõştõğõ yönünde iddialar bulun-
duğunu belirten Öz, Erişçi ve Ümit Sa-
yın’õn ifadelerinin alõnmasõnõ talep etti.
Raporda, Güven ile eşi Sibel Güven’in
Ergenekon örgütü üyesi olduklarõnõ, ci-
nayetlerin de Ergenekon örgütü tarafõn-
dan işlendiği öne sürüldü. İstanbul 14.
Ağõr Ceza Mahkemesi de sanõklardan
Sayõn’õn tanõk sõfatõyla dinlenmesine,
Erişçi ve Ayşe Ersoy’un da duruşmaya
zorla getirilmelerine karar verdi.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2009 SALI
6 HABERLER
SALI
ORHAN BURSALI
Deniz Feneri Kokusu
Ankara’da, çok önemli bir “hukuksal gelişme”
oldu! Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kap-
lumbağaların sırtında 5.5 ayda Türkiye’ye getiri-
len Deniz Feneri dosyası soruşturmasına “gizli-
lik yasağı” koydu! Özel bir yasak değil bu, zaten
“soruşturmanın gizliliği”, bu aşamadaki bir dava
dosyası hakkında yayın yapmayı yasaklıyor!
Şimdi Başsavcılığı bu hukuksal titizliği nedeniyle
övmeli, tebrik mi etmeli? Bak işte gördünüz mü,
savcılık dedin mi böyle olacak. Nedir o Ergenekon
davasındaki rezalet, falan mı demeliyiz?
Öyle dersek bile kimseyi kandıramayız! Ne ya-
zık ki başsavcılık da, hukuksuzluk konusunda Tür-
kiye kan revan içindeyken, kalkıp da iktidarı bi-
rinci derecede ilgilendiren Deniz Feneri soruş-
turması konusunda “hukuk”u koruduğuna, şu Tür-
kiye’de inandıracak tek kişi bulamaz!
AKP içinde bile bulamaz! Kuşlar, balıklar, kar-
galar, koyunlar, inekler.. tüm börtü böcek buna
kahkaha ile güler!
İktidar ve yandaşları “düşman”ı her türlü hu-
kuksuzluk silahı ile her gün vurur, delik deşik eder-
ken.. devletin ve iktidarın neredeyse hemen her
kademesi bu hukuksuzluğun sırtını sıvazlarken...
İktidarın en önemli baş ağrısı olan, Deniz Feneri
olayı Almanya’da mahkûm edilirken.. mahkûmi-
yetin buradaki ayakları teşhir edilirken ve hemen
hepsi AKP iktidarının adamları iken.. bu adamlar
korunup kollanır iken.. Alman savcıların şöyle bir
buraya gelse de tanışsak, diye yolunu gözledik-
leri baş adamlardan biri hâlâ RTÜK denen kuru-
mun başında oturur iken...
Başsavcılığın, kalkıp böylesine netameli bir
dosya üzerinde soruşturmanın gizliliğinin titizlik-
le korunacağını bütün Türkiye’ye ilan etmesinin tek
yorumu, algılaması vardır: İktidarın Deniz Fene-
ri’nden korunması... Ne zaman hem de? Seçim-
lere az bir süre kala!
Başsavcılığa iktidara muhalefet kamuoyu adı-
na sormak isteriz:
Bu soruşturmanın gizliliği konusunda size ikti-
dardan, Adalet Bakanlığı’ndan veya benzer ku-
rumların şurada veya buradaki adamlarından
herhangi bir işaret geldi mi?
Yoksa kendiliğinizden mi böyle bir anımsatma
yaptınız?
Veya “saf hukuk” ve yasaların uygulanması ko-
nusunda ne kadar titiz olduğunuzu kamuoyuna
duyurmak mı istediniz?
Eğer bu şıkkı seçiyorsanız, bugüne kadar eli-
nizdeki dosyalar üzerinde soruşturma safhasın-
da kamuoyuna bir bilgi yayımlandı mı, yayımlan-
madı mı? Yayımlandıysa, hazırlık aşamasındaki so-
ruşturmanın gizliliğinin ihlalinden, haklarında hiç-
bir soruşturma açtınız mı? Açtınızsa sonucu ne ol-
du?
Eğer soruşturma açma gereğini duymadınızsa,
Deniz Feneri konusundaki bu derin hassasiye-
tinizin nedenini açıklar mısınız?
Başbakan’ın Deniz Feneri konusundaki son
açıklamasını anımsar mısınız? 25 Şubat’ta Bay-
kal’a verip veriştirirken, demişti ki:
Almanya dosyasının benimle, partimle ne ilişkisi
var. İsimler arkadaşım olabilir, dostum olabilir.. bu-
nu bahane edemezsiniz.. senin nice arkadaşın yar-
gılanıyor.. sana laf ettim mi.. Etmem, bu kavun mu
ki dibini koklayasın..
İnsanın bazen nutku tutulur ya! Gelirler Müdü-
rü’nü bir emirle yerinden ettiğine göre, dosyada
adı geçen adamını hâlâ RTÜK’ün başında tutması
karşısında, Deniz Feneri olayındaki arkadaşları-
nın tam tersine kavun gibi seçilerek alındığı ko-
nusunda derin bir kanaat oluşuyor... Deniz Feneri
dosyasındaki pek çok kaybın izlerinin satın alınan
gemilere kadar uzandığına ilişkin iddialar varken...
Başbakan’ın kalkıp da, “benimle ilgisi varsa Al-
manya’daki dosyanın o zaman ispat et” demesi-
ni pek düzgün bir tavır olarak görmek zor..
Dosyanın 5.5 ayda ancak getirilmesi, üstüne üst-
lük seçimlerden hemen önce gizlilik yasağı...
RTÜK’çünün orada duruyor olması..
Bütün bunlar, dosyadan iktidarınızı ilgilendire-
cek çok koku yayıldığına ilişkin kanaatler uyan-
dıracak işaretlerdir...
obursali@cumhuriyet.com.tr
Petrol merkezi Batman, 1999 yılı sonlarına ka-
dar şiddetin korkuyu insan bedenine nakşet-
tiği bir kent halindeydi!.. Terörün yarattığı ka-
os, varoşları militanların eğitim merkezine
dönüştürmüştü!.. Kentin ana caddeleri ise
ölüm korkusuna terk edilmişti! Havanın karar-
masına yakın saatlerde Batman’ın herhangi bir
sokağında silahlar patlar ve terörün pençesi-
ne bırakılan insan bedenleri soğuk
betonlara düşerdi!.. 17 Ocak 2000’de
İstanbul Beykoz’da yapılan Hizbullah
operasyonunun ardından Batman’ın
üzerine örtülen puşının rengi yeşilden
kırmızıya döndü!.. Orada artık PKK et-
kindi!.. Peki, şimdilerde bu kentte ne-
ler değişiyor?..
2000’li yılların ortalarında Hizbul-
lah’a yönelik büyük operasyonlar
olumlu sonuçlar vermiş, Takarov
marka tabancalar susturulmuştu!
Batman, insanlığın arkadan vurul-
duğu bir kent olmaktan çıkarılmıştı!
Orada yerel gazeteler artık, “Dün Batman’da
kimse öldürülmedi” şeklinde yürek yakan baş-
lıklar da atmıyordu!
2004 yılına gelindiğinde Hizbullah’ın askeri ya-
pılanması tamamen çökertilmişti. Siyasi birimleri
ise yeraltına çekilmişti. PKK ise milis yapılan-
masında güç kazanmış, siyasi alanda atağa
geçmişti! Belediye başkanlığı koltuğuna 2004
seçimlerinde HADEP’li Abdullah Akın otur-
muştu. Belediye meclisinde bugünkü Beledi-
ye Başkanı Hüseyin Kalkan da vardı. Meclis
bir toplantıda kentin en büyük bulvarına dö-
nemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in
adını verdi. Bu davranışla aslında laik, Ata-
türkçü bir devlet yöneticisi üzerinden şeriatçı
bir örgüte mesaj da gönderiliyordu!..
Aradan 5 yıl geçti ve Hüseyin Kalkan 1999
seçimlerinde Batman belediye baş-
kanı seçildi... Ancak 29 Mart seçim-
lerinde yeniden aday gösterilmedi. O
da giderayak “vefa” duygusunu anım-
sadı! 8 Mart etkinlikleri nedeniyle be-
lediye meclisini topladı ve çok ilginç
bir karar aldı. Sezer’in adı bulvardan
silinecek yerine “Zilan Bulvarı” yazılı
tabela asılacaktı!..
“Zilan” ismi aslında Güneydoğu’da
12 yıldır adeta bir “efsane” gibi anılı-
yor. Abdullah Öcalan kadın konusu
geldiğinde ondan hep övgüyle söz
ediyor. PKK yöneticileri de, DTP’liler
de 8 Mart’larda, 21 Mart’taki Nevruz’larda ya
da kadınlarla ilgili her etkinlikte onun adını anı-
yor.
Ölümü alkışlamak!..
Örneğin DTP Genel Başkan Yardımcısı Emi-
ne Ayna, geçen hafta Tunceli’de düzenlenen
kadın mitinginde, “Lütfen, Zilan için bir alkış lüt-
fen. Bu kadın arkadaşlarımızdır bugün bizleri bu-
rada toplayan” diyerek kitleyi alkışlattı.
PKK Yürütme Komitesi’nin 7 Mart’ta yaptı-
ğı duyuruda, “İçinden Besey, Beritan, Sema, Zi-
lan, Nuda ve Viyanlar çıkaran Kürdistan kadı-
nının serhıldanına (başkaldırı) dönüşen 8 Mart
kutlamalarını selamlıyoruz” denildi.
PKK’nin kadın örgütlenmesi “YJA Star” da ay-
nı gün, “Bese ve Zilanların yeri Dersim’de
başlayan, tüm Kürdistan’da yayılarak süren öz-
gür kadın eylemlerini selamlıyoruz” diye açık-
lama yaptı.
DTP Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır, Şır-
nak’ın Silopi ilçesinde 8 Mart Dünya Emekçi Ka-
dınlar Günü nedeniyle DTP’nin düzenlediği et-
kinlikte ondan söz etti. Bayındır Kürtçe yaptı-
ğı konuşmada, “Bizi dağda, ovada, bayırda, şe-
hirde nerede olursa olsun, dağıtsalar yeniden
toplanırız, yeniden diriliriz. Beritan ve Zilan gi-
bi özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz. Onlar
bizim yolumuzu açtı” diye konuştu!
Mardin’in Nusaybin ilçesinde düzenlenen 8
Mart mitinginde konuşan DTP Diyarbakır Mil-
letvekili Gültan Kışanak ise “Bize mücadele et-
meyi öğreten ve direniş gücü veren kadınları,
kadın mücadelesini yaratan önderimizi selam-
lıyor. Kadının özgürlüğü önderinin özgürlü-
ğünden geçer” dedi! DTP PM üyesi Hatice Ço-
ban ise “Dersim’de Zilan’ı selamlayarak Nu-
saybin’de Beritan’ı selamlamaya geldik. Kadınlar
İmralı tecridine son diyor” dedi.
Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin
(DÖKH), Batman’ın Koçerler Bulvarı’nda dü-
zenlediği mitingde, “Beritan’ların, Zilan’ların ru-
huyla 8 Mart’ı selamlıyoruz” pankartı açıldı.
Zilan adı “İstanbul 8 Mart Kadın Platfor-
mu”nun Kadıköy İskele Meydanı’nda düzen-
lediği mitingde de gündeme getirildi. DTP İs-
tanbul Milletvekili Sebahat Tuncel kitleye,
“Leyla’lar, Beritan’lar, Zilan’lar’ın yoldaşları
merhaba” diye seslendi.
Bu ders kime?..
“Zilan” adı hangi çaba ya da kahra-
manlıktan dolayı bir bulvara verilmiş-
ti?.. Gazeteciler DTP’li Belediye Baş-
kanı Hüseyin Kalkan’a bu ilginç isim
değişikliğinin gerekçesini sormuşlar.
Kalkan, Sezer’in adının, demokratik
söylemleri ve insan hakları konusunda
gösterdiği duyarlılık nedeniyle bir bul-
vara verildiğini anımsatmış. Kalkan, Se-
zer adının silinmesine gerekçe olarak
da, “Fakat o dönemde Sezer, ortaya
koyduğu icraatlarla söylemlerinin tam aksini yap-
tı. Bazı mevkilere gelenler sonrasında tutumları-
nı değiştirirlerse, bu karar onlara bir derstir” di-
ye tuhaf bir açıklama yapmış.
DTP’li başkan, “Zilan” adının birçok kavrama
ve kişiye gönderme yapabileceğini de öne sür-
müş; örneğin “Zilan”ın Batman’ın Beşiri ilçesin-
de yaşayan “Seyyid Mevlana Muhammed Ka-
sım-i Zilan Hazretleri” ile 1930 yılında Sason il-
çesinde güvenlik güçlerine isyan ederek 100 as-
keri şehit eden “Zilan aşiretini” de çağrıştırabi-
leceğini söylemiş!..
Oysa Güneydoğu’da herkes “Zilan”ın ne an-
lama geldiğini çok iyi biliyor!.. Neden mi?..
Tarih 30 Haziran 1996... Akşam saatleri...
Tunceli Cumhuriyet Meydanı’nda bayrak töreni
yapılıyor. O sırada genç bir kız aniden bando ta-
kımı ile tören kıtasının arasına dalıyor! Ve birkaç
saniye sonra korkunç bir patlama yaşanıyor! Or-
talık kan gölüne dönüyor, göndere bayrak çek-
meye çalışan fidanların bedenleri haykırışlar
içinde çevreye saçılıyor!..
Bu eylemde genç kızın üzerindeki 15
kiloluk bomba 9 askeri şehit ediyor, 33
eri de yaralıyor. Yapılan incelemede ey-
lemi yapan kişinin Malatya nüfusuna
kayıtlı, “Zilan” kod adlı PKK’li Zeynep
Kınacı olduğu belirleniyor.
Kınacı’nın saldırısı PKK’nin ilk inti-
har eylemiydi. Daha sonraları “Beri-
tan” , “Sema” , “Şilan” , “Nuda” ve
“Viyan” kod adlı teröristler de Kınacı’yı
örnek alarak benzer eylemler yaptı-
lar. Oysa onun şöhreti ilk eylemci ol-
ması ve saldırısının güvenlik güçleri-
ne çok büyük zarar vermesinden kaynaklanı-
yordu!..
Bir saygınlık abidesi olan 10. Cumhurbaşkanı
Sezer’in adı önümüzdeki günlerde Batman’ın
en büyük bulvarından silinecek!.. O tabelaya “Zi-
lan Bulvarı” diye yazılacak!..
Bilemiyorum, “Zilan”ın bayrak asarken şehit
ettiği askerlerden birinin adı, yurdun bir köşe-
sinde, bir tabelada yazıyor mudur?..
Bildiğim tek şey var: 12 Eylül sonrası PKK da-
vasından iki yıl hapis yatan DTP’li başkan he-
pimize çok acı bir “ders” veriyor! Dersimiz: Si-
yasallaşma... Konumuz: Zul!..
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Zul... ‘Ziyan’... Batman!..
Hukukçular, gazetemiz Ankara Temsilcisi Balbay’õn tutuklanmasõyla sonuçlanan hukuki aşamalarõ eleştirdi
‘Adilyargõlamaihlaledildi’
İstanbul Haber Servisi - Gazete-
miz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal-
bay’õn ilk gözaltõna alõnõşõndan 8 ay
sonra sorgulanarak tutuklanmasõ sü-
recini değerlendiren hukukçular, “hu-
kuk dışı, adil yargılanma hakkının
ihlali ve eziyet” olarak değerlendir-
diler.
İstanbul Barosu Başkanõ Muammer
Aydın, tutuklamalarõn yasanõn aradõ-
ğõ koşullar varsa gelişmelere göre
olabileceğini, aksi takdirde CMK’nin
110. maddesinde adli kontrol tedbir-
lerinin bulunduğuna işaret etti. Yurt-
dõşõna çõkõş yasağõ gibi kontrollerin ol-
duğunu anõmsatarak “Tutuklama
tedbirine müracaat etmek zorunda
değilsiniz. Aslolan kişinin serbest bı-
rakılmasıdır, tutuklama istisnadır”
dedi. Tutuklama koşullarõnõn yanõn-
da, Balbay’õn İstanbul’a getirilişini, da-
vetiyesiz yakalama çõkarõlmasõnõ eleş-
tiren Aydõn şöyle devam etti:
“Balbay insan haklarına aykırı
bir şekilde on saat sorgulandı. Mo-
la verilmeden, yasak sorgu yönte-
miyle yapılan sorgulamadan elde
edilenlerin hukuka uygun delil ol-
madığını düşünüyoruz. Çünkü ger-
çekten bu bir eziyet. Bir insanın din-
lenme arası verilmeksizin eziyet
edercesine sorguya alınması, o sı-
rada söylediklerine itibar edilerek
karar oluşturulması hukuka uy-
gun değildir. Bu tür yasak sorgu
yöntemleriyle elde edilen delillerle
özgürlük kısıtlanamaz.”
Eski İstanbul Barosu Başkanõ Ka-
zım Kolcuoğlu ise Balbay’õn tutuklu
yargõlanmasõnõn adil yargõlanma hak-
kõnõn ihlali olduğunu söyledi. Şüphe-
lilerin aç, uykusuz, yorgun bõrakõlarak
ifadelerinin alõnmasõnõn, ciddi bir usul
hatasõ olduğunu belirten Kolcuoğlu,
hiçbir modern hukuk devleti mahke-
mesinin, bu yöntemle alõnmõş ifadeyi
geçerli kabul etmeyeceğini söyledi.
Hüseyin Kalkan. Zeynep Kınacı.
ŞARKICI ÇELİK RAPORU ATILAY ERGÜVEN:
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Devlet Denetim Ele-
manlarõ Derneği (DENETDE) Baş-
kanõ Atılay Ergüven, Ergenekon
soruşturmasõ ve Ankara Temsilci-
miz Mustafa Balbay’õn tutuklan-
masõna ilişkin olarak “Hukukun si-
yasallaşması” kaygõsõ taşõdõklarõnõ
dile getirdi. Türk Ceza Yasasõ’nõn
(TCY) “delilden sanığa gitme”
mantõğõ üzerine kurgulandõğõnõ be-
lirten Ergüven, “Yaşananlar önce
sanığı tespit edip, daha sonra de-
lile ulaşmayı hedefliyor ki, bu
çağdaş hukukta kabul edilebilir
bir şey değil” diye konuştu.
Her şeyden önce hukukun ege-
men olmasõ gerektiğini, bu çerçe-
vede de Balbay’a yöneltilen ileri
suçlamalarõn “varsa delilleriyle
ortaya konulması gerektiğini”
kaydeden Ergüven, “Hukuk ege-
men olmadığı takdirde keyfilik
başgösterir. Bu ortamda da her
türlü davranış tarzıyla karşılaş-
mak mümkün” değerlendirmesini
yaptõ. Balbay’õn Türkiye’de herkes
tarafõndan tanõnan bir gazeteci ol-
duğunu belirten Ergüven, “Toplu-
mun gözü önünde olan insanları
gazeteciler, meslek odası baş-
kanları, devlete cansiperane bi-
çimde katkısı olmuş, devletin gü-
venliği için canını ortaya koyarak
mücadele etmiş, bedel ödemiş in-
sanların gasp çetesi gibi yaka pa-
ça gözaltına alınması, iyi niyet ile
davranılmadığını ortaya koyu-
yor” dedi.
Gazetecilerde yazacaklarõ kitap-
lar, haberler, diziler için her zaman
belge, bilgi bulunabileceğini kay-
deden Ergüven, “Balbay’ın ikinci
defa erken saatlerde, çocuklarının
gözü önünde alınıp medyaya yan-
sıdığı şekilde götürülmesini tasvip
etmiyoruz. Verilen bir yetkinin iyi
niyetli olarak kullanılmadığı dü-
şüncesindeyiz” diye konuştu.
‘Suikast’
zanlıları
serbest
Hukuk
siyasallaşıyor
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın geçen
cumartesi günü katıldığı,
Adana mitingi öncesinde,
saldırı girişiminde
bulunacakları ve
Ergenekon örgütüyle
bağlantıları olduğu
gerekçesiyle gözaltına
alınan biri kadın 5 kişi
Terörle Mücadele Şubesi
ekiplerince
sorgulandıktan sonra
adliyeye sevk edildi.
Zanlıların mahkemeye
bile sevkini yapmayan
savcılık, serbest
bırakılması kararını verdi.
Akli dengesinin yerinde
olmadığı öne sürülen 20
yaşındaki Arzu Özkan
isimli zanlı, ruh sağlığının
tespiti için Ekrem Tok
Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi’ne sevk edildi.
Kararı değerlendiren bazı
siyasi çevreler, Mersinli
çiftçide olduğu gibi olayın
“polis senaryosu”
olduğunu savladılar.
(YUSUF BAŞTUĞ)
İstanbul Barosu Başkanõ
Muammer Aydõn, “Tutuklama
tedbirine müracaat etmek
zorunda değilsiniz. Aslolan
kişinin serbest bõrakõlmasõdõr,
tutuklama istisnadõr” dedi.
İNSAN HAKLARI STANDARTLARI ÇİĞNENDİ
E
rgenekon davasõnda yargõlanan Prof. Dr. Kemal
Alemdaroğlu’nun avukatõ eski yargõç Metin Çe-
tinbaş da tutuklama kararõnõ veren mahkemenin
Balbay’õn kaçma şüphesini doğuran somut olgu ve de-
lilleri, delilleri karartma girişimini ya da tanõklarõ mağ-
durlarõ yönlendirme, etkileme çabasõnõ gösteren bulgularõ
ortaya koymasõ gerektiğine dikkat çekti.
Balbay’õn sekiz aydõr kaçma girişiminde bulunmadõ-
ğõna, sekiz ay önce mahkemece serbest bõrakõldõğõna işa-
ret ederek tutuklamanõn yasada öngörülen şartlar oluş-
madõysa hukuksuz olacağõnõ vurguladõ. Dava açmak için
yeterli şüphe, tutuklama içinse “kuvvetli şüphe”nin ge-
rektiğini söyleyen Çetinbaş, “Dosya içindekileri bilmi-
yoruz. Somut deliller ne bilmiyoruz. Tutuklama kararõ
veren mahkeme gerekçesini de ayrõntõsõyla yazmalõ” de-
di. Avrupa insan haklarõ standartlarõna göre iki saat-
ten fazla sorgu yapõlamayacağõnõ dile getiren Çetinbaş,
“Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi iki saatten fazla sor-
gu alõnmasõnõ ve bir günde altõ saatten fazla sorgulamayõ
hak ihlali sayõyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘Savcı Öz’ün
ifade istemi
hukuka aykırı’
Muzaffer İzgü:
Dimdik
ayaktayız
direneceğiz
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)
- Gazetemiz Ankara Temsilcisi Mus-
tafa Balbay’õn tutuklanmasõnõn ar-
dõndan gazetemize destek mesajlarõ sü-
rüyor. Yazar Muzaffer İzgü ilettiği
destek mesajõnda, “Cumhuriyete, la-
ikliğe inananları yıldıramazlar. Dim-
dik ayaktayız, direneceğiz. Laikliği
ve Cumhuriyeti koruyacağız” gö-
rüşlerine yer verdi. Ege Üniversitesi
Tõp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ferhan G. Sağın, “Türkiye Cum-
huriyeti’ni ayakta tutacak en önem-
li unsurun bağımsız yargı ve adalet
olduğuna inancımla Sayın Balbay’ın
en kısa sürede kalemiyle buluşmasını
diliyorum” dileğini iletirken DSP Ka-
rabağlar İlçe Başkanõ Hilmi Değir-
menci, “Oluşturulmaya çalışılan
korku imparatorluğunun, basın ve
muhalefet üzerindeki baskısı açıkça
görülmektedir” dedi. Aralarõnda Prof.
Esin Emin Üstün, Prof. Zeki Arıkan,
emekli savcõ Ayhan Sun’un da bu-
lunduğu çok sayõda okurumuz da geç-
miş olsun dileklerini ilettiler.