24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2009 SALI 14 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Çelişkiler Çelişkisi... Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birin- cilikle bitiren Can Yeğinsü, tören konuşmasında, başarısını annesine borçlu olduğunu dile getiriyor. Can, böylece bugünkü konumunda annesinin etkisini belirterek, soylu bir evlat izlenimi yaratı- yor. Her anne, dünyaya getirdiği çocuğunun iyi ye- tişip adından söz ettirmesini ister. Oğlunun “için- deki yıldızın dışarılarda parlayacağına inanan” anne, bizdeki kötü gidişatı görüp oğlunu Londra’ya uçurmasaydı, belki Can, fakülteyi birincilikle bi- tirip onur kürsüsünden sekiz bin kişiye seslene- meyecekti... Eğitim düzenimizin, insanı geliştireceğine da- ha da gerilettiğini bilen annenin sezgisi de derin. Can’ın, yurtdışında köklerinden ve kültüründen kopmamasına çaba göstermesi, onun öngörülü bir kadın olduğunu da gösteriyor. Can, öğrenciyken aynı kürsüye çıkıp binlerce ki- şiye seslenmiş olan Harvard’lı ABD Başkanı Obama’yla arasında bir benzerlik kuruyor. Obama’nın Harvard’dan önce İngiltere’de Ox- ford’u, Amerika’da Princeton Üniversitesi’ni bi- tirmediğini belirtme gereğini duyduğuna göre, ora- lardan diploma alan Can, alttan alta Obama’ya üs- tünlüğünü vurgulamış olmuyor mu? Çelişki şurada! Obama ülkesinin yetiştirici emeğinin ürünü; Can ise, tam tersine, para gücüyle ülkesinin emeğini sömürüye sunan bir aday! Can, şimdilerde Tony Blair ile Charie Blair’in, “hukuk alanında zirveye çıktığı, insan hakları ve uluslararası ticaret konusunda İngiltere’nin bir nu- maralı hukuk bürosu olan King’s Bench Walk’ta” kapitalist düzenin hünerlerini öğreniyor!.. Can’ın, “en büyük arzusu, İngiltere ve Amerika’da aldığı başarılı eğitim sayesinde edindiği tüm biri- kimini, uluslararası platformda kullanarak Türkiye’yi temsil etmek...” Çelişkiler çelişkisi burada! Türkiye bugüne değin dışarıdan temsil edilmenin bir hayrını görmemiştir. Onun için, Özal’ın prens- lerini, Ecevit’in Kemal Derviş’ini, günümüzün dil bilmekten öte hüneri olmayan politikacılarını çağrıştıran bu tür abartılı sözler, duyanı irkiltiyor. Fethullah Gülen’i bağrına bastıktan sonra, insanımızın içinde ABD’ye karşı tırnak kadar gü- ven kalmamıştır. Dışarıya yönelik böyle tantanalı törenlerden söz edilince, hep Sait Faik’in “Sinağrit Baba” adlı öy- küsünü anımsarım. Bir kişinin aklı ile hiçbir şeyin halledilemeyeceğini düşünen Sinağrit Baba, ya- kamoz yapan ipe bir diş vurdu mu oltaya yaka- lanacak durumdaki balıkları her an kurtarabile- ceğini bilir. Ama kurtarmaz. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin, koşup o yakamoz ya- pan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir sonucu, bir yararı olabileceğine ina- nır. Sait Faik, okura şu soruyu sorar: “Yoksa gidip Sinağrit Baba oltayı kesmiş, biraz sonra Sinağrit Baba tutulduğu zaman kim kese- cek? Kim akıl edecek yakamozu dişlemeyi?..” Yabancı ülke desteği ya da yalakacı sponsor- ların koruyuculuğunda öğrenim görüp Türkiye’ye dönenlerin sayısı acaba kaçtır?.. Ayrıca Tony Blair’in bürosunda hukuk uzmanı olarak yetişen Can Yeğinsü’nün, elindeki olanakları bırakıp Türkiye’ye döneceğini bugünden kim söyleyebilir? Hoş, döndüğünde Can da; prenslerden, protokol bürokratlarından ya da kayırmalı sponsor des- tekçilerinden biri olacaksa, dönmemesi dönme- sinden yeğ değil midir?.. binyazar@gmail.com kultur@cumhuriyet.com.tr İstanbul’da Karadeniz’e kõyõsõ olan kentler buluşuyor İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Sahne ve Gösteri Sanatlarõ’nõn 2009 yõlõ ça- lõşmalarõ kapsamõnda ilk proje 20-28 Mart ta- rihleri arasõnda gerçekleştirilecek. Denizler, kucakladõklarõ şehirlerin zengin- liği… Denizler, kõyõlarõnda yaşayan insanla- rõn mutluluk kaynağõ… Yeter ki o kaynak hoyratça tüketilmesin, kirletilmesin. İstanbul; bir yanõnõ Karadeniz’e, bir yanõnõ Marmara Denizi’ne vermiş, Boğaz’õn iki yakasõnda ke- yifle salõnan, kuşkusuz dünyanõn en şanslõ, en güzel şehirlerinden biri. Ama, yõllar içinde hoyratlõklardan nasibini fazlasõyla almõş. Hõz- lõ sanayileşme, plansõz büyüme, yoğun göç sanki Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sin- de sözünü ettiği “az acı” sularõ biraz daha acõ- laştõrmõş… Bir Intercult (İsveç) organizasyonu olan ve de öncelikle AB Eğitim Programõ çerçevesinde gerçekleştirilen “Black/North SEAS - Karade- niz/Kuzey Denizi DENİZLER” projesi İsveç’ten yola çõkarak Ka- radeniz’e kõyõsõ olan ülkeler ve kent- lerdeki ortak sorunlar üzerine odak- lanmayõ amaçlõyor. Bu sorunlarõ sanki sanat aracõlõğõ ile tartõşmaya açõyor. Intercult’un sanat yönetmeni Chris Torch, kamusal alanlarõn adeta vahşice özelleştirildiğini ve kentsel alanlarda çok geniş ‘tanım- sız alanlar’ oluştuğu gerçeğinin al- tõnõ çizerken, bu durumun özellikle Karadeniz çevresi için geçerli ol- duğunu vurguluyor. SEAS/DENİZLER projesinde farklõ disiplinler buluşuyor. İsveç, Norveç, Hollanda, Ukrayna, Ro- manya, Bulgaristan ve Türkiye, 2009 yõlõnõn yol haritasõnda yer alan ülkeler. Bu süreçte son durak, zaten yüzyõl- lardõr bir kültür başkenti olan İstanbul. GİRİŞLER ÜCRETSİZ Projenin ortak buluşma noktasõ, yukarõda da belirttiğim gibi, Avrupa’nõn Kuzey Denizi’ne ve daha çok da Karadeniz’e dönük yüzü. Söz ko- nusu kõyõlardan, ülkelerden, kent- lerden sanatçõlarõn birlikte yarat- tõklarõ bir süreç. İstanbul’da da sa- natçõlar çalõşmalarõnõ bu kentin in- sanlarõyla paylaşacaklar. Kapalõ ve açõk mekânlarda yaşanacak pay- laşõmlar bunlar. Sokaklardan ti- yatro mekânlarõna uzanacak gös- teriler yeni sorgulamalara, etkile- şimlere yol açacak. Gösterilerin tü- mü ücretsiz izlenebilecek. Burada temel amaç, seyirciye bir hafta gi- bi kõsa bir zaman dilimi içinde olabildiğince geniş bir seçkiden yararlanabilme fõrsatõ vermek. Öte yandan, yerli ve yabancõ kültür ve sanat insanlarõnõn katõlõmõyla dü- zenlenecek Kent Manzaraları (City Scape) başlõklõ oturumlarla sa- natçõlarõn, akademisyenlerin, izleyicilerin katõlacağõ tartõşma alanlarõ da oluşturulacak. “Sanat ve Kamusal Alan”, “Kusursuz Mekân”, “Kesişen Kültürler” farklõ gün- lerde yapõlacak toplantõlarõn ana başlõklarõ. Bu toplantõlarda yurtdõşõndan ve Türkiye’den kültür ve sanat insanlarõ bir araya gelecekler. Bugüne kadar 16 yapõm gerçekleştirilmiş bu proje kapsamõnda. Türkiye’den Şafak Uysal- Bedirhan Dehmen ve Mahir Günşiray SE- AS/DENİZLER’de sürekli çalõşan sanatçõlar. Projenin İstanbul ayağõnda Ayşegül Eryük- sel-Ece Gözmen, Ayrin Ersöz, Tuğçe Tu- na, Zeynep Günsur gibi sanatçõlar da fark- lõ mekânlarda yapacaklarõ gösterilerle konuk olarak katõlõyorlar. SEAS İSTANBUL’un Türkiye’den bir başka konuğu da Baba Zu- la grubu olacak… İsveç’ten deneysel akustik opera çalõşmasõ ile Teater Gilotin, yaşamõ sor- gulayan “Bavullar” ile Tünel Meydanõ’nõ kendine mekân edinecek Plovdiv Tiyatrosu, seslerle “Sınırlar”da dolaşan Norveçli Siri Hermansen, bir İsveç-Bulgar ortak çalõşmasõ olan enstalasyon “Fantomat”, Hollandalõ genç sanatçõlar grubu Wunderbaum’un yi- ne gençlerle yapacağõ atölye çalõşmalarõ, bu sõradõşõ buluşmalarõn bir bölümünü oluştu- ruyor. 20-28 Mart tarihleri arasõnda SEAS/DE- NİZLER’de buluşmak üzere… ‘Denizler/seas’projesiİstanbul’da Türkiye’de ilk kez Selim-Kerim Altõnok yönetiminde görme engelliler orkestrasõ ve korosu kuruldu ÖZNUR OĞRAŞ Selim - Kerim Altınok kardeşlerin kurduğu Tür- kiye’nin ilk görme engel- liler orkestrasõ ve korosu ilk konserini 28 Şubat’ta ‘Kör Fotoğrafçılar Ta- sarısı’ kapsamõnda verdi. Görme Özürlüler Der- neği içinde Bakõrköy Halk Eğitim Merkezi’nin des- teğiyle kurulan Gözder Orkestra ve Korosu’nda yaklaşõk yirmi beş görme engelli müzisyen bulunu- yor. Altõnok kardeşler, “Repertuvarımızda Türkçe pop şarkı- l a r ı n d a n rock müziğe, halk müziğin- den Türk mü- ziğine kadar her türden parça var. İle- ride klasik Batı müziğinden de eser seslendir- meyi düşünüyo- ruz. Bizim için önemli olan bir eserin düzeyli olması, sağlam temelleri bulun- ması. Seçtiğimiz parça- ları koromuza göre ye- niden düzenliyoruz” di- yor. Altõnok kardeşler mü- zikle çocuk yaşlarda ta- nõşmõşlar. Akordeon, org, mandolin, flüt, klasik gitar ve keman çalan kardeşler bugün tanõnan birer mü- zisyen. Hukuk Fakülte- si’nin yanõ sõra İstanbul Üniversitesi Şan Bölü- mü’nü de bitiren kardeşler müziğin yaşamlarõnda bü- yük bir yer aldõğõnõ söylü- yorlar. Ayrõca koroda söy- lemek ya da bir çalgõ çal- mak isteyenlere, dernek üyesi olsun olmasõn, üc- retsiz ders veriyorlar. Ko- royla solfej yani nota eği- timi, ses (şan) eğitimi, ko- ro ve repertuvar çalõşmasõ yapan Altõnok kardeşler, görme engelliler için ka- bartma (braille) notalarla eğitimi sürdürüyorlar. Hiç- bir yerde görme engellile- re kabartma notalarla eği- tim verilmediğini vurgu- layan kardeşler, “Biz kon- servatuvarda çok zorluk çektik, onun için böyle bir sistem geliştirdik. Konservatu- varlarda kulla- nılan ‘La Vi- niak 1 A’ adlı eğitim kitabı- nı ve meto- dunu izliyo- ruz” diyor- lar. “ Ç a l g ı ç a l m a k müzik ku- lağının ge- lişiminde çok yararlı. Gitar dersi alan arkadaşları da koromu- za davet ediyoruz. Bizce müzik bir bütün.. nota, ses eğitimi, repertuvar ve çalgı öğrenme. Yete- neği olan biri hepsini ya- pabilme imkânı bulabil- meli diye düşünüyoruz” diyen Altõnok’lar “İleride ünlü sanatçılara eşlik eden bir müzik toplulu- ğu olmayı hayal ediyo- ruz. Zülfü’nün ya da Se- zen Aksu’nun konserinde ya da albüm kaydında neden Gözder Korosu yer almasın! Bizim bir solistimizle Sertab Ere- ner düet yapsa neler olur acaba?” diyor. Engeller müzikle ortadan kalkıyor Her yerde sinema ama çok kısa Kültür Servisi - ABD, İngiltere, Türkiye, Kanada, Hollanda, İtalya, Belçika ve Almanya’nõn 33 kentinde önümüzdeki mayõsta yapõlacak ‘Art By Chance Ultra Short Film Festival - Raslantõyla Sanat Çok Kõsa Film Festivali’ne başvurular sürüyor. Ülkemizde de İstanbul, Antalya, Eskişehir, İzmir’de yapõlacak festivalin gösterimleri kapalõ film salonlarõnda değil metrolar, otobüsler, trenler, alõşveriş merkezleri ve havaalanlarõndaki ekranlarda yapõlacak. Seçici kurulu Patrical Beckmann-Wells, Kees Brienen, Amyra Bunyard ve Ümit Ünal’dan oluşan etkinliğin izleği ise “yolculuk”. Kurmaca, belgesel, canlandõrma ve video sanatõnõn her örneğine açõk olan festivale son katõlõm tarihi 20 Mart. (0 212 340 48 00) Kültür Servisi - Tiyatrocu Nedim Sa- ban’õn bir internet sitesinde, İBŞT Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’nõn ‘Kendi Gök Kubbemiz’ adlõ oyundaki Yahya Kemal dizelerini sansürlediğini öne sürdüğü yazõsõyla ilgili tartõşmalara oyunun yazarõ Sönmez Atasoy “Alkaya bu işin ustasıdır, üstadımızdır, böyle bir sözü hak etmiyor. Oyunda böyle bir di- ze yoktu, hiçbir zaman da olmadı” di- yerek son noktayõ koydu. Saban, Yahya Kemal’in “Şu kopan fır- tına Türk ordusudur ya Rabbi/Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rab- bi/Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın/Galib et, çünkü bu son ordusu- dur İslamın” dizelerinin gala gecesinde Alkaya’nõn emriyle sansürlendiğini öne sürmüş; Alkaya da Saban’õn yalan söy- lediğini, oyunun hiçbir yerinde, söz ko- nusu dörtlüğün yer almadõğõnõ söylemiş- ti. Saban da bunun üzerine oyuncu Toron Karacaoğ- lu’nun kendi el yazõsõ oldu- ğunu öne sürdüğü bir çalõşma metnini kanõt olarak sun- muştu. Konuyla ilgili görü- şünü aldõğõmõz Karacaoğlu ise “Bu dizeleri rejisörü- müz Engin Uludağ metne kendisi eklemişti. Bense yi- ne kendim okumama ka- rarı aldım. Ve oyunun re- pertuvarda olduğu 1996- 2002 yılları arasında da hiç okumadım bu replikleri. Şimdi Alkaya’ya mal edilmesi hatadır. Bu çalışma defterinin de nasıl ele geç- tiğini bilmiyorum, konuyla ilgili olarak dilekçe vereceğim. Bu olay buram buram kasıt ve düşmanlık kokuyor” dedi. Orhan Alkaya ise “Bu özel bir defterdir, içinde her şey yazabilir, yazanlar hiçbir şeyi is- patlamaz. Şimdi kurum dışı birinin eline böyle özel bir eşyanın nasıl ge- çebildiğini araştırıyoruz. Soyunma odalarımıza dahi giriliyor; bundan son derece rahatsızız” di- ye konuştu. Atasoy’dan tartõşmaya son nokta Selim-Kerim Altınok kardeşler, görme engelliler için kabartma (braille) notalarla eğitim veriyor. OrhanAlkaya ‘KENDİ GÖK KUBBEMİZ’ ADLI OYUNLA İLGİLİ SABAN’IN İDDİASI YALANLANDI 15 MART 2009 PAZAR Saat: 11.00 Konuğumuz Gazetemiz Yazarı Sayın ATAOL BEHRAMOĞLU ile kahvaltılı aydınlanma toplantısında bir araya geliyoruz. KONU “SİVİL DARBE” Tarih : 15 MART 2009 Pazar Saat: 11.00 Yer : MECİDİYEKÖY KÜLTÜR MERKEZİ ALİSAMİYEN STADI YANI, KATLI OTOPARK KAT: 6 (PARK RESTAURANT) Asansör vardır. İletişim : 0532 344 57 22 – 0535 636 59 11 0537 871 82 34 Yazarımız söyleşi sonrası kitaplarını imzalayacaktır. Lütfen yerinizi ayırınız. A. Büfe Kahvaltı Ederi: 20.- TL. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI “BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK” www.cumok.org BASKI VE İŞKENCELER ATATÜRKÇÜLERİ YILDIRAMAZ AYDINLIK GÜNLER YAKIN “BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK” İSTANBUL CUMOK HAYKIRIYOR www.cumok.org SAHİBİNDEN SATILIK DİDİM merkezde denize 100 metre uzaklõkta 800 metrekare arsa. Cep: 0 532 582 31 34 Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. İSMİHAN IŞIK Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Yıldız Çelik
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear