26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2009 PAZAR 8 HABERLER Erdoğan düzenlediği 10 mitingde, açõkça tehditler savurarak bazõ gazetelere karşõ boykot çağrõsõ yaptõ Medyaya savaş açtıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye’deki tüm medya organlarõnõ tek ses ha- line getirmek isteyen Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn eleştirel haberlere yönelik tahammülsüzlüğü 2009’da “tavan yaptı.” Erdoğan, seçim meydanlarõnda ve parti top- lantõlarõnda hükümetin icraatõnõ anlatmak, sorunlara yönelik projeleri açõklamak yerine medyaya saldõrmayõ gelenek haline getirdi. Başbakan Erdoğan’õn son dönemdeki medyaya yönelik olumsuz tutumunu açõkça ortaya koyan bazõ açõklamalarõ şöyle: ? 27 Ocak AKP Grup Toplantısı: “Siz basına yasaklar getiriyorsunuz” dediler. Hayõr, ben basõna yasak getirmiyorum. Bu- rada sivil inisiyatif kullanõyorum. Yalan yanlõş haber yapan medyaya karşõ, gelin al- mama kampanyasõnõ yapalõm. Boşuna para- nõzõ niye veriyorsunuz? ? 11 Şubat Kastamonu mitingi: Bazõ medya kuruluşlarõ rahatsõz oluyorsa biliniz ki bunun tek sebebi, hortumlar kesiliyor da onun için. “Yalan yanlış haber yapan, ha- ber yazan, uyduran, iftira atan medyaya ilginizi kesin” diyorum. Bakõn isim vermi- yorum ama “Yalan yanlış haber” diyorum, “İftira atanlar” diyorum, “Düzmece, uy- durma haber yapanlar” diyorum. Bunlara karşõ millet olarak sizler de “Sivil inisiyati- finizi kullanın, tavrınızı koyun” diyorum. ‘SEVGİLİ KÖPEKLERİ VAR’ ? 13 Şubat Sıvas mitingi:... Ama, bunla- rõn şu anda yandaş medyalarõ var. Yandaş medyalarõn oralarda yandaş köşe yazarlarõ da var. Oralarda benim vatandaşõma, “AKP’ye oy vermişse bunlar göbeğini ka- şıyanlar” diyemez. Bunlarõn sevgili köpek- leri vardõr, onlarla yatarlar, onlarla kalkar- lar. Benim milletime bunu yakõştõrmaya, kimsenin hakkõ yoktur. ? 14 Şubat Sinop mitingi: Yalan yanlõş haber yapan medyayõ evinize sokmayõn. ? 14 Şubat Amasya mitingi: Bu yandaş medyalarõyla bir şey yapamazlar. Benim milletim bunlarõn ne olduğunu biliyor, o ya- lan yanlõş haberleri yapan medyanõn da ne olduğunu iyi biliyor. Hangi medya yalan ha- ber yapõyorsa evinize sokmayõn diyorum. (CHP’yi kastederek) Bunlar muhalefeti ta- şeronlara vermişler. Bu taşeronlar kim? Yandaş medyalarõ. Kargadan kõlavuz olmaz. ? 15 Şubat Samsun mitingi: Demokratik tepkinizi ortaya koyun. Hem bunlara hem de bunlarõn yandaş medyasõna gereken ce- vabõ verin. Biz siyaseti gazete sayfalarõn- dan, televizyon ekranlarõndan, Babõâli’den, İkitelli’den yapmayõz. Biz siyaseti, milleti- mizle birlikte milletin içinde yaparõz. ? 17 Şubat Kırıkkale mitingi: Bunlar Türkiye’yi, eski Türkiye zannediyorlar. Mu- halefet partileri ülke hayrõna bir proje üret- miyor. Onlarõn halkla işi olmaz, onlar med- ya plazalarõnda dolaşõr. Sadece bu yüzden onlara “iftiracı medya partisi” diyeceğim. Biz, bazõ medyanõn, yandaş medyanõn köşe yazarlarõnõn düşünceleri ile hareket eden bir parti değiliz, olmayacağõz, zaten çoğunu da okuma gereği hissetmiyorum. ‘KILAVUZU KARGA OLANIN’ ? 22 Şubat Adıyaman mitingi: Şu anda bir CHP medyasõ var. O medyanõn avukatlõ- ğõnõ da Sayõn Baykal yapõyor. ? 24 Şubat Yozgat mitingi: Benim Sayõn Aydın Doğan’a bir sözüm oldu. Dedim ki “Bak, belden aşağı vurmayın. Çocukları- mızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gelip de gazetelerinize basmayın.” Ben teşkilatõma bir sivil inisi- yatif olarak şunu söyledim, “şu gazete” de- medim. Yalan yanlõş haber yapan gazeteleri boykot edin, almayõn, dedim. Niye? Çünkü habercilik doğru olmayõ gerektirir. (muhale- fete) Her sabah yandaş gazetelerini açõp boy boy fotoğraflarõnõ görüyorlar. Kendilerini dev aynasõnda görüyorlar. Onlara buradan sesleniyorum: Medyadan kõlavuz olmaz, kõ- lavuzu karga olanõn... İKİTELLİ’DEKİ MEDYA GRUBU ? 24 Şubat Çorum mitingi: Sayõn Bay- kal, “Ben onların avukatıyım” diyor ama şimdi kendine yeni bir mükellef daha buldu. Kim o? Bir medya grubunun da avukatlõğõnõ üstlendi. Çünkü o medya grubu da onun ta- şeronluğunu yapõyor. Sayõn Baykal mey- danlarda konuşma yerine işi nereye verdi? İkitelli’ye verdi. İkitelli’deki medya grubu götürüyor işi. ? 27 Şubat Van mitingi: Siz hakaret ede- ceksiniz, suçlayacaksõnõz, biz eleştirmeye- ceğiz. Kendimizi savunmayacağõz. Böyle demokrasi olur mu? Basõnõn kendisini sor- gulama zamanõ geldi de geçiyor. Faşizm rejimine doğru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meslek örgütleri, AKP döneminde basõna yönelik baskõlarõn arttõğõ görüşünde birle- şirken medyayõ boykot çağrõsõ, gazeteci- lerin akreditasyonlarõnõn iptal edilmesi ve çeşitli yollarla gazetelerin susturulmaya çalõşõlmasõna tepki gösteriyor. Meslek ör- gütleri başkanlarõ, AKP dönemindeki ba- sõna yönelik uygulamalarõ değerlendirdi:  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç: AKP, son 50 yõlda görülmemiş bir ölçekte ya- yõnlarõndan hoşlanmadõğõ yayõn organlarõnõ ve yazõla- rõndan hoşlanmadõğõ gazete- cileri suçlayan ve hedef ha- line getiren bir yöntem uy- guluyor. Bu arada gazetecilerin meslek kavramlarõna da yeni anlamlar kazandõr- maya çalõşõyor. Bunun uç örneklerinden biri de yalan haber kavramõnõn yeniden gündeme getirilmeye çalõşõlmasõ. Siyasal iktidar doğrudan ya da dolaylõ olarak em- rinde bulunan devlet kurumlarõ aracõlõğõy- la da baskõ uygulama dönemini başlattõ.  Basın Konseyi Başkanı Oktay Ek- şi: Başbakan Erdoğan’õn bilmediği ve medyada sabit olan bazõ kavramlar var. Bunlardan bi- ri demokrasi, ikincisi de de- mokrasinin ayrõlmaz bir par- çasõ olan iletişim (basõn) öz- gürlüğüdür. Başbakan basõnõ özgür olmayan demokrasi modeli inşa edebileceğini sanõyor galiba. O yüzden ağ- zõnõ her açõşta basõnõn özgür- ce görev yapmasõndan duyduğu rahatsõz- lõğõ dile getiriyor. Ancak böyle inşa ede- bileceği rejimin adõnõn demokrasi değil, faşizm olacağõnõ da belli ki bilmiyor.  Çağdaş Gazeteciler Derneği Baş- kanı Ahmet Abakay: Başbakan kendisi- ne muhalif gazetelerin alõnmamasõ yö- nünde kampanya yürütüyor. Bir başbaka- nõn halkõna, insanlara “Okuyun, daha çok okuyun. Her gazeteyi okuyun” di- ye kampanya başlatmasõ gerekirken gaze- te okumamayõ teşvik etmesi belki Afrika ülkelerindeki başbakanlarda görülen bir şey olur ama demokratik ülkelerdeki baş- bakanlarõn ya da ülke yöneticilerinin böy- le bir şey yapmasõ ayõptõr, hokkabazlõktõr.  Türkiye Gazeteciler Sendikası Ge- nel Başkanı Ercan İpekçi: Erdoğan’õn ailevi bağlarõnõn olduğu bir medya gru- bunda grev var. Çalõşanlar kanun dõşõ ola- rak işten atõlõyorlar. Basõn siyasetin göl- gesinde olmamalõdõr. Medya ile siyaset arasõnda kamu kaynaklarõnõn kullanõlmasõ açõsõndan bir ilişki olmamalõdõr.  Parlamento Muhabirleri Derneği Başkanı Göksel Bozkurt: Basõn özgür- lüğüne yönelik dünyanõn hiçbir yerinde eşi görülmeyen gazetecileri, gazeteleri okurlarõyla birlikte hedef haline getiren yaklaşõm biçimi kabul edilemez. MESLEK ÖRGÜTLERİ TEPKİLİ Muhalefet temsilcilerinden Başbakan’a sert tepki: Dikta zihniyeti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalefet tem- silcilerinin, Başbakan Er- doğan’õn miting meydanla- rõnda medyayõ hedef alma- sõna tepkileri şöyle: ? Hakkı Süha Okay (CHP Grup Başkanvekili): Siyasal iktidar Türkiye’yi, toplumu ayrõştõrmaktadõr. “Biz” ve “ötekiler” anlayõ- şõnõ egemen kõlmak iste- mektedir. Siyasi kavgalarõ sadece partilerle değil, med- yayla-toplumladõr. Basõnõn bir kõsmõnõ hedef olarak göstermektedirler. Bu faşi- zan bir anlayõştõr. Elinden gelse bazõ basõn organlarõ ve basõn mensuplarõnõn üze- rine çarpõ işareti koymak is- temektedir. ? Oktay Vural (MHP Grup Başkanvekili): Başba- kan medya aracõlõğõyla as- lõnda halkõ sindirmek isti- yor. Asõl amacõ ve hedefi halkõ susturmak. Medya şu ya da bu şekilde halkõn bilgi edinme gücünü kullanõyor. Böyle bir ortamda Başba- kan medyaya saldõrõrken as- lõnda halkõn gelişmelerden haberdar olmamasõnõ iste- yen, diktatör, baskõcõ, totali- ter bir zihniyeti yansõtõyor. Adeta sansür devrini ve ar- zusunu yansõtan bir başba- kanla karşõ karşõyayõz. ? Akın Birdal (DTP Di- yarbakõr Milletvekili): Baş- bakan muhalefetsiz ve ba- sõnsõz, sözsüz ve sessiz bir toplum istiyor. Bu, Başba- kan’õn demokrasi anlayõşõ- nõ, benmerkezci yaklaşõmõnõ yansõtõyor. Bu tavõr kamuo- yu yoklamalarõ sonuçlarõnõn kendisini telaşlandõrmõş ve bu ruh haline dönüştürmüş olmasõndan kaynaklanõyor. Başbakan, ben yaptõm oldu anlayõşõnda. 29 Mart seçim- leri, ezilen emekçi halkõmõ- zõn onun neoliberal politi- kalarõna yanõtõ olacaktõr. ? Ahmet Tan (DSP İs- tanbul Milletvekili): Başba- kan Tayyip Erdoğan Cum- huriyet’in boş sayfasõna ba- kõp boşuna sevinmesin. Cumhuriyetçiler, iktidar baskõsõndan yõlmayacak ve asla boş vermeyecektir. İstanbul Haber Servisi - AKP hükü- metinin basõna son dönemde artan baskõ- larõ, basõn kuruluşlarõnõn yöneticilerinin hem tepkisini çekiyor hem de geleceğe ilişkin endişelendiriyor. Basõnõn 12 Eylül askeri darbesinden bu yana hiçbir dö- nemde bu kadar engellenmediğine dikkat çeken gazetelerin genel yayõn yönetmen- leri, son dönemde yaşananlarõ Cumhuri- yet için değerlendirdi:  Sedat Ergin (Milliyet Gazetesi Ge- nel Yayõn Yönetmeni): Türkiye’de basõn özgürlüğü alanõnda ciddi sorunlarõn ya- şandõğõ, bu özgürlüğe saygõnõn tümüyle güvence altõnda olmadõğõ bir dönemden geçiyoruz. Yanlõş anlaşõlmasõn, bunu ben söylemiyorum; Avrupa Birliği’nin Tür- kiye’yi konu alan İlerleme Raporu söylü- yor. ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’nõn hazõr- ladõğõ Türkiye ile ilgili insan haklarõ ra- poru, AB’ninkinden daha ağõr. Salt bu iki rapor bile, AKP hükümetinin basõn özgürlüğü alanõndaki siciline Batõ dünya- sõ tarafõndan kõrõk not verildiğinin bariz bir kanõtõdõr. Son olarak Doğan Grubu’na tahakkuk ettirilen astronomik vergi ceza- sõ da siyasal iktidardan bağõmsõz basõn gruplarõnõn ödemeye zorlandõğõ bedeli gösteriyor. Bu alandaki temel sorun, Başbakan Erdoğan’õn eleştiri karşõsõnda- ki mutlak tahammülsüzlüğüdür. Benzer şekilde özgür haberciliğe de tahammülü yok. Bu konuda çok çarpõcõ bir örnek vermek istiyorum. Başbakan, geçenlerde bir devlet hastanesinde yaşanan aksaklõk- larla ilgili bir haber üzerine şunlarõ söy- ledi: “Eksikler, hatalar olabilir... Ba- kan da görmemiş olabilir. Medyanın bir görevi denetimdir. Bu görevi sebe- biyle ilgili bakanlığı ararsın, hakika- ten ilgilenilmiyorsa gel başbakanı ara. Başbakan da duyarsızsa, o zaman yaz.” Başbakan, bu sözleriyle neyin ya- yõmlanõp neyin yayõmlanmayacağõnõ ön- ceden belirleme hakkõnõ kendinde görü- yor. Böyle bir talep, bir başbakan tarafõn- dan ancak totaliter bir rejimde dile getiri- lebilir. Basõn özgürlüğü konusunda baş- ka bir şey söylemeye gerek var mõ ki? ‘BÖYLE ŞEY GÖRMEDİM’  Tayfun Devecioğlu (Vatan Gazete- si Genel Yayõn Yönetmeni): Basõna baskõ konusunda iki önemli unsur öne çõkõyor. Bir tanesi, iktidar devlet gücünü kullanõr- ken medyayla ilgili tamamen farklõ dav- ranõşlar gösteriyor. Bunu Sabah - ATV’nin ihalesinden sonraki finansman- la ilgili süreçte gördük. Özel bankalarõn finanse etmeye yanaşmadõğõ bir satõn al- ma işlevini, devlet bankalarõ üstlendi. Burada devlet gücünün bir medya şirke- tinin lehine kullanõldõğõ intibaõ var. Diğer nokta; Sayõn Başbakan ve iktidarla ilgili haberleri tarafsõz vermeye çalõşan medya grubu üzerinde vergi yoluyla baskõ kur- maya çalõşõldõğõ görülüyor. Vergi uz- manlarõnõn çok büyük bölümü, hatta ne- redeyse tamamõ Doğan Grubu’na verilen cezanõn, haksõz ve abartõlõ olduğu görü- şünü savunuyor. Sayõn Başbakan, de- mokrasiyi sadece kendisi istiyormuş gibi bir görüntü veriyor. Bir yandan “Beni bir şiir yüzünden mahkûm ettiler, si- yaset yasağı getirdiler” diye çõkõşlar ya- põyor; öte taraftan aynõ Başbakan evren- sel anlamda çok makul karikatürlere kar- şõ davalar açõyor. Bu bir çelişki. Fikir öz- gürlüğü, serbest basõn, hür basõn ilkeleri- ne aykõrõ şeyler. Tüm bunlara “gazete almayın” kampanyasõnõ da eklersek, “Demokrasi sadece bize işlesin” demek oluyor. Bunlara birçok uluslararasõ basõn örgütü tepki gösterdi. AB İlerleme Rapo- ru’na, ABD’nin İnsan Haklarõ Raporu’na girdi. Sadece basõnda değil, insanlarõn içindeki endişe giderek artõyor. Bu duru- mun bizi iyi bir yere götürmeyeceği bel- li. 12 Eylül döneminde gazeteci değildim ama büyüklerimiz anlatõyorlar; korkunç baskõ olduğunu, karargâha çağrõlõp fõrça atõldõğõnõ... Ondan sonra Türkiye çok da- ha özgür bir medya ortamõna kavuştu. 1986’dan beri gazeteciyim, son birkaç yõlda yaşanan ortamõ ne muhabirliğimde ne de yayõn yönetmenliğinde gördüm. ‘SANSÜRÜ AŞAN TEK GAZETE’  Fatih Altaylı (Habertürk Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni): Türkiye’de egemen olan güçler basõna yönelik san- sürün herhangi türünü mutlaka uygula- mõştõr. Basõna uygulanan baskõ sadece AKP iktidarõnõn eseri değildir. Ama AKP iktidarõ, diğer iktidarlara oranla da- ha güçlü olduğu için, Başbakan Erdoğan tüm güçleri elinde topladõğõ için sansür daha da sert uygulanõyor. Türkiye’deki sansürü, bazen siyasi güçler, bazen eko- nomik güçler, bazen TSK, bazen de TÜ- SİAD uygulamõştõr. Türkiye’de güçlü ol- duğunu hisseden herkes, güçlü olduğu dönem içinde basõna karşõ bu gücü kul- lanmakta tereddüt etmemiştir. Ama bu, bugün vardõr yarõn yoktur. Çünkü basõn hiçbir zaman baskõ ve sansüre boyun eğ- memiştir. Sansürü aşabilen tek gazete Cumhuriyet’tir, çünkü reklam veren ol- madan da gazeteyi çõkaracak ekonomik bağõmsõzlõğa sahiptir. Genel yayõn yönetmenleri Erdoğan’õn medya üzerinde denetim kurmaya çalõştõğõna dikkat çekti Başbakan tahammülsüz ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Uluslararasõ Basõn Enstitüsü (IPI) Türkiye Komitesi Başkanõ ve Hürriyet gazetesi yazarõ Ferai Tınç, Başbakan Erdoğan’õn uzun süredir medyaya karşõ düşmanca bir tutum içerisinde ol- duğunu, bunun bir se- çim stratejisi haline geldiğini söyledi. Tõnç, şöyle konuştu: “Aynı hafta içerisin- de Doğan Medya Gru- bu’na ezici bir vergi cezası kesilmesi, Çuku- rova grubunun patronunun eski bir bantla ilgili olarak Ergenekon çerçevesinde sorgulanması ve Cumhuriyet gazetesinin ortaklık yapısını incelemek üzere harekete geçilmesi, tesadüf olamaz. Ayrıca son olarak RTÜK’ün Show TV’ye yönelik girişimi de aynı şekilde muhalif haberlerin susturulması- nı amaçlayan girişimlerdir.” ‘Operasyonlar tesadüf olamaz’ YARIN: GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SANSÜR UYGULAMALARI, ABD VE AB İLERLEME RAPORLARINDA SANSÜR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear