24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada adının takılmasıyla birlikte gün kavramının yerinin sa- atler, hatta dakikalar-saniyeler aldı. Belki de bugün tanımı şöyle yapmak gerek: Yeryüzünde hiçbir şey bir saat önceki haber ka- dar bayat değildir! Haber nedir? Bunun da t-onlarca tanımı üretilebilir ama, en ge- niş ve gerçekçi ifadeyle şu söylenebilir: Topluma ulaştırılması gereken her türlü bilgiye, ha- ber denir! İletişim teknolojisi burada da büyük bir gelişim gös- terdi. Artık kutuplarda bir buzulun kırılışını dahi can- lı izleyebiliyoruz. Sadece buzulun kırılmasını mı, nak- len savaş dönemini yaşıyoruz. Dünyanın neresinde ne yaşıyorsa, anında med- yada. Her şey parmaklarınızın ucu kadar size yakın! Medyanın bir haberi verirken bir konuyu işlerken şu üç ilkeyi mutlaka göz önünde bulundurması ge- rekir: 1- Şiddet içermemesi. 2- Cinselliği kötüye kullanmaması. 3- Kişilik haklarına saldırılmaması! Buraya kadar olan bölüm; genel doğrular. Şimdi geçelim, yaşanan gerçeklere! Artık habercilik büyük ölçüde, toplumun bilmesi gereken bilgilerin verilmesi değil; şuna döndü: Topluma verilmesi planlananların aktarımı! Bunu yaparken yukarıda sözünü ettiğimiz üç ilkenin de dikkatten uzak tutulduğunu görüyoruz. Özellik- le üçüncü şık kimsenin umurunda değil. Masum yı- ğınların içinde şöyle bir deyim vardır: “Tanrı kimseyi bu medyanın diline düşürmesin!” Son isyan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın eşi Ahsen Hanım’dan geldi. Öncelikle Unakıtan’a acil şifalar diliyoruz. Sağlığın şakası yok, dileriz bir an ön- ce iyileşir, yine ağız tadıyla yaptıklarını eleştiririz! Ahsen Unakıtan şöyle diyordu: “Ben dünyanın hiçbir yerinde böyle kişilik hakla- rına saldıran bir medya olduğunu sanmıyorum. Bı- rakın demokrasiyle yönetilen ülkeleri, kabile devlet- lerinde, çadır devletlerinde bile bu kadar olmaz...” Unakıtan’ın sağlığıyla ilgili spekülatif haberler eşini neredeyse isyan etme noktasına getirdi. Bir de medyadaki Ergenekon saldırganlarının yaptıkları haberleri, hedef kişileri ne hale koyduğu- nu düşünün! Yukarıda sözünü ettiğimiz evrensel değerler, ne yazık ki medya tarafından tam tersi amaçlarla kul- lanılıyor. Bilgi sahibi olmak için medyaya başvuran bir kişi, tamamen yönlendirilmiş, kurgulanmış ha- berlerle ya allak bullak hale geliyor ya da hedeflen- diği şekilde biçimlenmiş oluyor! Pazartesi günleri, tam sayfa medyadaki gelişmelere yer ayırıp ahlaktan, habercilikten söz edenler, her şey bir yana kişilerin sağlık sorunlarını bile neredeyse alay konusu yapabiliyorlar! Ortaçağın engizisyon mahkemeleri bile 21. yüz- yılın medya mahkemelerinden daha vicdanlıydı! Sanki topluma her türlü haber canlı canlı verili- yormuş, demokrasi tam anlamıyla rayına oturuyor- muş gibi gösteriliyor... Verilen haberin ne anlama geldiği, hedefinin ne ol- duğu toplumdan gizleniyor. Haber giderek daha “canlı” hale geliyor... Ama habercilik ölüyor... Haber, bir iktidarı seçeneksiz kılmanın, toplumu sindirmenin araçlarından biri olarak kullanılıyor. Girişte sözünü ettiğimiz tanımlar bir yana, bugü- nün medya haberciliğini şöyle de tarif edebiliriz: Işığı kişinin gözünün içine sokup, hiçbir şey gör- memesini sağlamak! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA9 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET 17HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 14 Edirne Y 13 Kocaeli Y 16 Çanakkale Y 13 İzmir Y 14 Manisa Y 14 Aydın Y 14 Denizli Y 13 Zonguldak Y 17 Sinop Y 16 Samsun Y 16 Trabzon Y 18 Giresun Y 17 Ankara K 9 Eskişehir Y 9 Konya Y 9 Sıvas K 9 Antalya Y 17 Adana Y 19 Mersin Y 18 Diyarbakır Y 11 Şanlıurfa Y 14 Mardin Y 12 Siirt Y 11 Hakkâri K 2 Van K 6 Kars K 0 Oslo B 5 Helsinki B 2 Stockholm B 0 Londra Y 6 Amsterdam Y 6 Brüksel Y 6 Paris Y 6 Bonn K 3 Münih B 4 Berlin B 5 Budapeşte Y 6 Madrid Y 14 Viyana B 5 Belgrad Y 4 Soyfa Y 14 Roma Y 14 Atina B 16 Zürih B 6 Moskova K 2 Aşkabat Y 15 Astana Y -7 Taşkent B 18 Bakû B 7 Bişkek PB 14 Tiflis K 4 Kahire Y 24 Şam Y 24 Bütün bölgelerimiz par- çalı çok bulutlu ve ya- ğışlı geçecek. Yağış- lar; Marmara’nın güney ve doğusu, Ege, Batı Akdeniz, İç Anado- lu’nun kuzey ve doğu- su, Batı ve Orta Kara- denizin iç kesimleri ile Düzce, Erzincan ve Tunceli çevrelerinde et- kili olmak üzere sağa- nak yağışlı geçecek. SİYASİLERLE askerler arasındaki ilişkiyi anayasallaştırmak için bulunan Milli Güvenlik Kurulu gibi bir çözümün bazı sorunlar yaratması, galiba “ulu- sal güvenlik” kavramını farklı yorum- lamaktan kaynaklanıyor. Politikacı için, ulusal güvenlik içte polisin, dışa karşı da Silahlı Kuvvet- ler’in işidir. Jandarma, sadece, bu iki kanadın bağlantı noktası sayılır. Oysa, ulusal güvenlik, bir bütün ola- rak Cumhuriyetin güvenliğidir. Yani resmi adıyla “Büyük Millet Meclisi Or- duları”nca kazanılmış bir İstiklal Har- bi sonrasında “devrim”le kurulan Tür- kiye Cumhuriyeti’nin. Dolayısıyla, ordu da Cumhuriyete kendi “evlad”ı olarak bakar. Böyle ol- duğu için, Cumhuriyetin bütün nitelik- leriyle korunmasını ister; yani bağım- sızlığın olduğu gibi, demokrasinin de, laikliğin de, hukukun da, sosyal devletin de korunmasıyla ilgilenmek onun hak- kıdır. Zira, cumhuriyetçi bütünlük kal- mazsa iş başa düşecektir: Kuruluşta ol- duğu gibi, “millet”e ve “ordu”ya. Türkiye’deki “ulusal güvenlik” kav- ramına dayandırılan bu denklemin felsefesi içe ve dışa iyi anlatılmadığı içindir ki, içteki mırıltı ve dıştaki dırıl- tı bir türlü bitmez: İkinci cumhuriyet- çiler, dinci ve sözde ilerici kanatlarıyla, 31 Mart Vakası’nı unutarak “Asker la- iklik konusuna, eğitim sorunlarına, işsizliğin artmasına, sosyal dengele- rin bozulmasına niçin karışacakmış” derler; Avrupa Birliği başta olmak üzere, dıştakiler kendi ordularının halktan kopuk geçmişini bir yana bı- rakarak “Siyaset-asker ilişkileriniz ev- rensel demokrasi ilkelerine uygun bi- çimde yeniden düzenlenmeli” deme- yi asla ihmal etmezler. Her iki taraf için de sanki bu halkın köklü bir asker sevgisi, bu Cumhu- riyetin kendine özgü bir geçmişi ve il- keleri olamazmış, sanki yeryüzünde farklı devlet ve demokrasi biçimleri- nin olması doğal değilmiş gibi. Sanki Anglikan Kilisesi’ne bağlı ol- mayan bir kişinin hükümdar olama- dığı, Avam Kamarası’nın papaz dua- sıyla açıldığı bir İngiltere’de ya da bü- tün anayasalarına “laiklik” perçinlenen, ancak resmi dilde ulusal eğitim veri- len bir Fransa’da böyle zorlamalar var diye, demokrasi yokmuş gibi. Sanki devletin başkanı başkomutan sayılsa da, Amerika Pentagon’suz yönetilebiliyormuş gibi. Sanki, evrensel insan haklarına saygılı olma koşuluyla her halkın, ulusal tarihe ve toplumsal yapıya uy- gun yöntemleri bulup kendini yönet- me hakkı olamazmış gibi. Ordunun demokratik ve laik Cum- huriyete kanat germesinde hiç mi hatalar olmadı? Ülkenin yakın tarihi- ni gözden geçirip o hatalardan ulusal dersler çıkarmak da yine ancak biz- lerin soğukkanlılıkla başarabileceğimiz bir iştir. mumtazsoysal@gmail.com 1. KOŞU: F: Sterlicya (10), P: Ede (3), PP: Ramina (7), S: Nurhat (6). 2. KOŞU: F: Ezhatõm (3), P: Kan- demirkõr (4), PP: Keskinay (5), S: Saphakõzõ (10). 3. KOŞU: F: İlterişhan (6), P: Başaksoylu (3), PP: Do- lunay (7), S: Coşkungül (5). 4. KOŞU: F: Aleko (7), P: Crispino (5), PP: Can I Touch (4), S: Bostanyerli (6). 5. KOŞU: F: Tumbul Fatoş (12), P: Bürçe (4), PP: Ser- vet Yõldõzõ (9), S: Mercanağa (7). 6. KOŞU: F: Spe- ed Monster (6), P: Şahname (8), PP: Uğurstar (9), S: Ammon (1). 7. KOŞU: F: End Of (2), P: Elasel (10), PP: Noblehor- se(1), S: Burat (3). 8. KOŞU: F: Altõnayak (5), P: Babasalim (14), PP: Yaz Güneşi (4), S: Rotinda (12). ALTILI GANYAN 6 7 12 6 2 5 3 5 4 10 7 4 9 1 5 6 7 1 2 1 Dünya ve Biz... bakımından çok hayırlı olacaktır. Türkiye, her bakımdan önemi gün geçtikçe artan bir coğrafyada var oluşu- nu dengeli ağırlığıyla ka- nıtlamak zorundadır. En uç noktalardaki bir dinci mücadeleyi Filistin’in çıkarlarından da üstün tu- tan Hamas’la bütünleş- mek ya da böyle bir gö- rüntü vermek bugünkü ve yarınki dünyada ülkeye verilecek en büyük zararı Türkiye’ye taşır. C Baştarafı 1. Sayfada AÇI MÜMTAZ SOYSAL Varan İki: Ordu ve Politika BARIŞ YAMAN KONYA - DSP Genel Başka- nõ Zeki Sezer, AKP iktidarõna ve CHP’nin çarşaf ve Kuran kursu açõlõmõna yüklendi. Sezer, “İş- sizlik ve diğer sorunlar durur- ken, inanç üzerine siyaset ya- pılmaya devam ediliyor. Bunu söylerken sadece AKP’yi kas- tetmiyorum. Bugün ebedi mu- halefet partisi olan CHP, sanki Kuran’ı yeni keşfetmişler gibi onlar da bunun üzerinden si- yaset yapmaya başladı” dedi. Partisinin Konya adaylarõnõn tanõtõm toplantõsõ için Rixos Otel’de düzenlenen toplantõda ko- nuşan Sezer, AKP ve CHP’yi din üzerinden siyaset yapmakla suç- ladõ. Siyasetin giderek kirlendiğini ve rayõndan çõktõğõnõ belirten Se- zer, AKP’nin gerilim ve sorun üre- ten bir örgüt gibi çalõştõğõnõ söy- ledi. Sezer, “İşsizlik ve diğer so- runlar dururken, inanç üzerine siyaset yapılmaya devam edili- yor. Bunu söylerken sadece AKP’yi kastetmiyorum. Bugün ebedi muhalefet partisi olan CHP, sanki Kuran’ı yeni keş- fetmişler gibi onlar da bunun üzerinden siyaset yapmaya baş- ladı. Bize bugün dinimizi, kül- türümüzü, Atatürk’ümüzü öğ- retmeye çalışıyorlar. Bizim on- lara ihtiyacımız yok” dedi. Partilerin halktan kopuk bir si- yaset izlediğini ifade eden DSP li- deri Zeki Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Holding binaları gi- bi binalarda oturarak halk si- yaseti yapamazsınız. Sizin kır- sal kesimi kalkındırıp, oraları şehirleştirip, şehirlerde yaşa- yanları bu taraflara yönlendir- meniz lazım. DSP olarak bizler halkı kucaklayan bir siyaset iz- liyoruz. Tıpkı Yunus gibi.” Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanõ Şimon Peres ile tartõşarak top- lantõyõ terk etmesine de değinen Sezer, AKP’nin yõllardõr ezik bir dõş politika izlediğini söyledi. Sezer, “Irak’ta 1 milyon Müs- lüman öldürüldü. O zaman ne- redeydin Başbakan?” dedi. ‘Siyaset rayından çıkıyor’ Sezer, inanç üzerinden siyaset yapmakla suçladõğõ CHP’nin çarşaf ve Kuran kursu açõlõmlarõnõ doğru bulmadõğõnõ söyledi BAŞBAKAN ERDOĞAN AHMET KURT KOCAELİ - Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan, yine CHP’ye yüklendi. Erdoğan, “CHP’nin kitabında belediyecilik, hiz- met yok. Bunların kitabında iftira var. Bu zihniyet kirlidir. Bu zihniyet bere- ketsizdir” dedi. AKP’nin Kocaeli mitinginde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin son 6 yõlda çok de- ğiştiğini ve büyüdüğünü savundu. Erdo- ğan, “Türkiye’ye biçilen o kaftan, artık bu bedene dar geliyor. Mehmet Akif di- yor ya ‘Yõrtarõm dağlarõ enginlere sõğmam taşarõm’. Şimdi bu vizyonu, bu ruhu ye- niden yaşıyor, yeniden kazanıyoruz” di- ye konuştu. AKP iktidarõnda belediyeler arasõnda parti ayrõmõ yapmadõklarõnõ belir- ten Erdoğan, İstanbul’da belediye başkan- lõğõ yaptõğõ dönemde İstanbul metrosu için teminat mektubu verilmediğini savundu. ‘Bunlar güzel gelişmeler’ İstanbul metrosunu 500 milyon dolarlõk yatõrõm yaparak bitirdiklerini ifade eden Erdoğan, “Bu CHP’nin kitabında beledi- yecilik, hizmet yok. Bunların kitabında iftira var” dedi. CHP’nin Kocaeli büyük- şehir belediye başkan adayõ Sefa Sir- men’in, “Her mahallede Kuran kursu” açma projesine de değinen Erdoğan, “Her mahalleye Kuran kursu diyorlar ya. Ama bunlar güzel gelişmeler. Rozet tak- maları bile güzel. Herhalde AKP’ye ka- patma davasını açanlar bunları da sey- rediyordur” ifadesini kullandõ. EMRE DÖKER İZMİR - Anayasa Mahkemesi’nin aldõğõ ka- rarõn ardõndan İstanbul ve Ankara büyük- şehir belediyeleri, üniversite öğrencilerine burs verme işlemlerini durdurdu. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise karar Resmi Gazete’de yayõmlanõncaya dek burs ver- meyi sürdüreceğini bildirdi. Mahkeme ka- rarõnõ CHP aleyhine kullanan AKP’lilerin, “takıyye” yaptõğõ belirtiliyor. İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin aldõğõ kararõn ardõndan du- rumu politika malzemesi yapmõş, reklam panolarõnõ ve ulaşõm araçlarõnõ “CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davanın ardından alınan karar nedeniyle burs veremiyoruz” afişleriyle donatmõştõ. İs- tanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yapõ- lan açõklamada, yapõlan hukuki inceleme sonucunda belediyenin burs yardõmõ yapa- mayacağõnõn anlaşõldõğõ belirtildi. Bu açõklamaya karşõn geçen hafta İzmir Bü- yükşehir Belediyesi 10 bin öğrenciye, 3 aylõk alacaklarõ olan 300’er TL’yi banka hesaplarõna yatõrdõ. Büyükşehir belediyesi, değerlendirmesi tamamlanan 8 bin öğren- ciye daha ödeme yapacak. CANIM TÜRKELİM, DOST KARDEŞİM. KARDEŞLİĞİN, DOSTLUĞUN, DAYANIŞMAN, FEDAKÂRLIKLARIN; SÜREKLİ PAYLAŞTIĞIN BİLGİLER; AKLIN VE YÜREĞİN... HER ŞEY İÇİN SANA TEŞEKKÜR EDİYORUM. SENİ YETİŞTİREN ANNECİĞİN; SENİNLE YETİŞEN KARDEŞİN VE BİZLER... HER SÖZÜNÜN YANINDAYIZ, ÜLKEMİN AYDINLIK YÜZÜ. SENİ ÇOK SEVİYORUM , SENİ ŞİMDİDEN ÇOK ÖZLEDİM, TÜRKEL.. KARDEŞİN BEGÜM YAVUZ BİR DOSTA SESLENİŞ ‘AKP’ye kapatma davası açanlar bunları da görsün’ MAHKEME KARARI Şimdi de burs takıyyesi yapılıyor DSP lideri Sezer, partisinin Konya adaylarının tanıtım toplantısı için düzenlenen toplantıda konuştu. Kaçak inşaata suç duyurusu Kadir Topbaş’ın danışmanı Fethi Turgut’a yönelik iddialarını yineleyen CHP’li Soysal, Topbaş’ın oğlunun kaçak inşaatıyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul Mil- letvekili Çetin Soysal, İstanbul Büyükşehir Be- lediye (İBB) Başkanõ Kadir Topbaş’õn imar- dan sorumlu danõşmanõ ve İDO Yönetim Ku- rulu Üyesi Fethi Turgut’un evinde meydana gelen hõrsõzlõkla ilgili emniyete “eksik” be- yanda bulunduğunu, hõrsõzlarõ tanõdõğõ iddiasõyla kendisine gelen bir kişinin de emniyete ifade vermesini engellediği iddialarõnõ yineledi. soy- sal, İBB Başkanõ Kadir Topbaş’õn oğlunun Ru- melihisarõ’ndaki kaçak inşaatõyla ilgili de bu- gün Sultanahmet Adliyesi’nde suç duyurusunda bulunacaklarõnõ açõkladõ. Partisinin Kâğõthane’de gerçekleştirilen et- kinliğinde konuşan Soysal, Turgut’un evindeki hõrsõzlõkla ilgili emniyete verdiği ifadesinde, hõr- sõzlarõn evdeki kasalardan birini aldõğõnõ ve ka- sada “15 bin TL, 200 bin dolar ve 300-400 gram ağırlığında altın” olduğunu beyan et- tiğini ileri sürdü. Turgut’un hõrsõzlõğõn meydana geldiği tarihte tatilde olduğunu ve evinde oğullarõndan birinin bulunduğunu da söyleyen Soysal, “Turgut, emniyete olaydan 10 gün sonra haber vermiştir” dedi. ‘Turgut da hırsızları tanıyordu’ Soysal, hõrsõzlarõ tanõdõğõnõ iddia eden bir ki- şinin kendisine mektup gönderdiğini belirterek, söz konusu mektupta çalõnan para ve altõn mik- tarõnõn beyan edilenden fazla olduğuna ve mektubu gönderen kişinin Turgut’a da hõrsõz- larõ tanõdõğõnõ söylemesine karşõn “Ben hır- sızlardan alacaklarımı ahirete bırakıyo- rum” yanõtõyla karşõlaştõğõnõ söyledi. Soysal şunlarõ söyledi: “Turgut ve ailesinin tatilde olduğu bir gün eve gelen bir kızın Turgut’un oğlunu uyuttuğu ve eve gelen hırsızlara da kapının bu kız tarafından açıldığı tarafıma bildirilmiştir. Bilgilere göre evdeki kasadan ‘950 bin dolar, 280 bin Euro ve 2 kilo civarõnda altõn’ çıkmış. Hırsızlıkta rol alan kadının akı- betinin sorgulanmaması, olayın polise geç bildirilmesi ve bu miktarda bir paranın ne- den Turgut’un evinde bulunduğu incelen- melidir. Turgut, bir şeyleri gizliyorsa suç iş- liyor. İBB’nin bürokratları ne zaman bu ka- dar zenginleşti? Maliye Bakanı’nın yastık- altı dediği paralar buralara mı gitti?” CUNDA, MİNİBAŞ’I BAĞRINA BASTI OYA UĞRAL AYVALIK - Prof. Dr. Türkel Minibaş’õn cena- zesi, Ayvalõk’õn Cunda Adasõ’nda toprağa ve- rildi. Minibaş için düzenlenen törene İstanbul’un yanõ sõra Ege’nin dört bir yanõndan gelen yurttaş- lar katõldõ. Cunda Hamidiye Camisi’nde gerçek- leştirilen törende konuşan Çağdaş Yaşamõ Des- tekleme Derneği Genel Başkan Yardõmcõsõ Filiz Meriçli, “Aydınlık bir Cumhuriyet kızını son- suzluğa uğurlamanın derin acısını yaşıyoruz. Ama onu gençlerimizde, projelerimizle yaşa- tacağız. Çağdaş Türkiye için atılan her adım- da o bizlerle olacak. Türkiye’nin başı sağ ol- sun” dedi. GÜMÇED adõna konuşan Mehmet Akif Öznal da “Onu yaşarken bağrımıza bas- mıştık. Körfezliler olarak şimdi de Cunda’da bağrımıza basıyoruz. Onu mücadelemizle ya- şatacağız” dedi. Konuşmalarõn ardõndan Mini- baş’õn cenazesi, Cunda Mezarlõğõ’na defnedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear