25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Özür ve ASALA Kafası!.. Olayın saçmalığına, daha şu ünlü, abes ve son irdelemede ırkçı özür kampanyası başladığında dik- kati çekmiştim. “1915’ te Osmanlı Ermenilerinin ma- ruz kaldığı Büyük Felaket dolayısıyla onlardan özür” dileyen davranışa karşı çıkarken, bu arada bizim “aydınlar”dan esinlenen bir kısım Ermeni ay- dınlarının da, Türklerden özür dilemeye kalkışma- larının saçma olduğunu belirtiyor, bizim özür dileyen aydınları eleştirirken, “asıl Ermeniler bizden özür di- lesin” diyenlere de karşı çıkıyordum. Bu özür kampanyaları hangi yandan gelirse gel- sin yanlıştı, aptalcaydı ve kimsenin böylesine ırk- çı bir tavırla halkları suçlamaya hakkı yoktu. Tarihin en sürekli ırkçılık olayı Yahudilere karşı yürütülenidir. Antisemitizmin, popüler propagandalarından biri de, “Yahudilerin İsa’yı astırmış olmalarıdır.” Ta- bii bu safsatayı tartışacak değilim. Ama Jean Paul Sartre bir yazısında “Varsaya- lım ki, zamanında İsa’yı, kimi Yahudiler ihbar edip astırmış olsunlar; ama bu nedenle bir ırkı yüzyıllar boyu suçlamak en halisinden bir ırkçılıktan başka nedir ki?” diyordu. Dikkat edilirse, bu tavır aynıyla ASALA’nınkine benzemekteydi; varsayılan bir soykırım yüzünden yıllar yılı, kuşaklar boyu bir ulusu suçlamak ve onun temsilcilerini öldürmekti ASALA tavrı ve Sartre’ın tarifine tıpatıp uyuyordu. Aynı şekilde, ne olup bittiğini tam bilmeden, olay- ları belgelere ve arşivlere dayanarak açıklamadan, bir kısım aklı evvelin özür dilemeye kalkması hiç de- ğilse zımni olarak, bir ulusun, kuşaklar boyu, yıllar süresince tarihi bir olayın sorumlusu ilan edilmesi anlamını taşıyordu. Bir ulusun bu yüzden suçlan- ması Sartre’ın değindiği ırkçı tavra benzemiyor mu? Bu yüzdendir ki, Türkler adına da, Ermeniler adı- na da özür dilenmesinin saçmalığını vurgulamaya çalıştım hep. Ermeni kardeşlerimizden, Taşnak ci- nayetleri dolayısıyla özür dilemelerinin istenmesi- nin de saçma olduğunu, Ermeni halkının Taşnak cinayetlerinin sorumlusu olarak yıllarca suçlan- masının da çok yanlış olduğunu, ihatası biraz dar kafalara anlatmak pek zor oldu doğrusu... 1 Şubat tarihli Radikal gazetesinin 6. sayfasın- da yer alan Adnan Gündoğan / Ertuğrul Mavi- oğlu imzalı ve sözü geçen aptal kampanyaya kar- şı çıkanları “ırkçı ve faşist çevreler” olarak nitele- yen haberleri de, dar kafalara gerçeği anlatmanın ne kadar zor olduğunun bir kanıtı. Aynı haberde belirtildiğine göre, Avustralya’nın Sydney kentindeki Macquari Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Ermeni Diyalog Grubu Eşbaşkanı Dr. Armen Gakavian da, ASALA cinayetleri dolayısıyla Türklerden özür dileyen bir bildiri hazırlıyormuş. Dr. Armen Gakavian, eğer ASALA örgütüne geç- mişte bulaşmış veya mitinglerle bunu destekle- mişse, özrüne bir anlam vermek mümkündür. Tabii hemen belirtmeliyiz ki, bu takdirde de, söz konusu olacak olan kişisel bir özürdür ve özellik- le altının çizilerek belirtilmesi de zorunludur. Yok eğer böyle bir durum söz konusu değilse, ASALA cinayetlerinden dolayı Gakavian salt Ermeni olduğu için neden özür dilemektedir ki? Böyle bir davranış, ASALA cinayetlerinden bü- tün bir Ermeni ulusunu sorumlu tutmak demektir. Ben ASALA cinayetleri konusunda, o günlerde, bugün de Arman Gakavian gibi düşünmüyor, bu cinayetlerden bütün Ermeni halkının sorumlu ol- duğunu ileri sürmenin ırkçı bir tavır olduğunu söy- lüyorum. Bilmiyorum Arman Gakavian’a kendi halkını bu şekilde suçlama hakkını kim vermiş? Herhalde bizim mümzi (imzacı) ve muziç “ay- dınlarımıza ”, kendi halkını ırkçı bir biçimde, yıllar boyu suçlamaları hakkını vermiş olan zihniyet ol- sa gerek. Bütün bu görüşlerim, iki halkın geçmişte yaşa- dıkları ortak olaylardan doğan acılarını paylaşma- mızı düşünmeme de engel olmaz. asirmen@cumhuriyet.com.tr Olağanüstü Kongre’de Uras’tan genel başkanlõk koltuğunu alan Kozanoğlu yeni dönemi değerlendirdi ‘Ergenekon süreci risk taşõyor’ AYŞE SAYIN ANKARA - ÖDP’nin ön- ceki gün başlayan ve dün tamamlanan 5. Olağanüstü Kongresi’nde “özgürlükçü sol”un adayõ İstanbul mil- letvekili Ufuk Uras’tan ge- nel başkanlõk koltuğunu dev- ralan “devrimci dayanış- ma” grubunun adayõ Hayri Kozanoğlu, partisinin yeni döneminin, programõnda da yer alan “antiemperyalist, antikapitalist ve enternas- yonalist kimliğinin daha çok vurgulandığı” bir dö- nem olacağõnõ söyledi. Ko- zanoğlu, Ufuk Uras’la temel ayrõşma konusunu oluşturan Ergenekon sürecini ise “Er- genekon sürecinin, demo- kratikleştirilmenin ötesin- de, Türkiye’yi daha baskı- cı, daha polis devleti yap- ma yolunda ciddi riskler ta- şıdığı görülüyor” sözleriy- le değerlendirdi. ÖDP’de Ufuk Uras, “de- lege üzerinde güven taze- lemek” için gittiği olağan- üstü kongreden, genel baş- kanlõğõ kaybederek çõkar- ken zafer, Devrimci Yol ge- leneğinden gelen Kozanoğ- lu ekibinin oldu. Kozanoğ- lu, son derece çekişmeli ge- çen kongre sonrasõnda par- tisinin bundan sonra izleye- ceği politikalarõ gazetemize değerlendirdi. ÖDP’nin programõnda da yer alan antikapitalist, anti- emperyalist, enternasyonalist kimliğinin daha fazla vurgu- landõğõ anlayõşõn yeni dö- nemde daha güçlü dile getiri- leceğini belirten Kozanoğlu, “Bir taraftan Amerika, AKP ve bunun büyük ölçü- de ideolojik propagandası- nı yapan liberal kesim, di- ğer taraftan milliyetçi oto- riter kesim arasında Türki- ye sol hareketinin, sosya- list hareketinin, üçüncü yol açması gerekiyor. Özellikle dünyada teşhir olan neoli- beral politikalara, özelleş- tirme politikalarına, tekrar IMF tahakkümüne giril- mesine karşı üçüncü bir hat oluşturulmalı. Biz bunu önemsiyoruz” dedi. Tek başõna milliyetçilikle uğraşmayan, antiemperyalist politika yapan sol anlayõşla her zaman işbirliğine hazõr ol- duklarõnõ belirten Kozanoğlu, yerel seçimlerde DTP’nin de aralarõnda bulunduğu “sol güç birliği” ile ortak aday çõ- karma kararlarõnda bir deği- şiklik olmayacağõnõ söyledi. Kozanoğlu, Ergenekon süre- cine ilişkin bakõş açõsõnõ ise şöyle anlattõ: “Ergenekon davasının bir hukuki yönü var. Hukuki yönü içinde İbrahim Şa- hin’den Veli Küçük’e ka- dar, suç işlemiş, kontrge- rilla faaliyetlerine karışmış bir kısım figürlerin uzun süre dışarıda dolaştığı bir yapı var. Ve 2002’den bu yana iktidarda olan AKP’nin bu zamana kadar devreye girmemesini eleşti- riyoruz. Ama işin siyasi yö- nünden bakınca, Ergene- kon davasını, Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüklere açılması için bir merhale olarak tanımlamanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Özellikle 1.5 milyon yurtta- şın dinlendiği, darbeciliğe karşı hamle yapıyorum der- ken, polis devletinin meş- rulaştırıldığı, muhatapla- rın büyük ölçüde AKP’nin muhafazakârlaştırma-İs- lamlaştırma politikalarına karşı kesimlerden çıkması- nı eleştiriyoruz. AKP’nin genel politikalarının, örneğin türban yasasını destekleyen MHP gibi BBP gibi siyasi partilere, polis teşkilatlarına hiç dokunulmadığını görü- yoruz. Bu anlamda Erge- nekon sürecinin, Türki- ye’nin demokratikleştiril- mesi önünde bir adımdan öte, Türkiye’yi daha baskı- cı, daha polis devleti yapma yolunda ciddi riskler taşıdı- ğı görülüyor.” Daha önceki genel başkan- lõk döneminde ilk kez Kürt muhalefetinin, sosyalist parti- lerin ve SHP’nin içinde bu- lunduğu güç birliği içinde ÖDP’nin yer aldõğõna dikkat çeken Kozanoğlu, bu anlayõ- şõn bundan sonra da devam edeceğini ifade etti. Bakanlõk, valilerden üniversitelerdeki içkili tanõtõmlara karşõ önlem istedi MEB’den içki genelgesi Genelgede, toplantõlarda içki içen öğrencilerin MEB Ortaöğretim Kurumlarõ Ödül ve Disiplin Yönetmeliği kapsamõnda cezalandõrõlacağõ kaydedildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB) tarafõn- dan tüm valilik ve il milli eğitim mü- dürlüklerine gönderilen genelgede, üni- versitelerdeki tanõtõm gezilerinde “öğ- rencileri içki içmeye teşvik edici içkili eğlenceler düzenlendiği” belirtilerek okul idarelerinden bu konuda gerekli ön- lemlerin alõnmasõ istendi. MEB Müsteşarõ Muammer Yaşar Özgül’ün imzasõyla 81 ilin valilikleri- ne ve il milli eğitim müdürlüklerine gön- derilen 26 Aralõk 2008 tarihli, “Üni- versiteleri Tanıtım Gezileri” konulu genelgede, bazõ üniversiteler tarafõndan gerçekleştirilen tanõtõm programlarõnda düzenlenen içkili eğlencelerin öğren- cileri psikolojik ve pedagojik anlamda olumsuz etkilediği kaydedildi. Genelgede, tanõtõm programõ öncesi, program süresi ve program sonrasõnda öğrencilerin davranõşlarõnõ olumsuz yönde etkileyecek ortam ve davranõş- lardan uzak tutulmasõ, tanõtõm progra- mõnõn amacõ dõşõna çõkmamasõna özel- likle özen gösterilmesi konularõnda ge- rekli titizliğin gösterilmesi ve okul ida- relerinin gerekli tedbirleri almasõ istendi. Genelgede, aksi davranõşlarda bulu- nan öğrenciler hakkõnda MEB Ortaöğ- retim Kurumlarõ Ödül ve Disiplin Yö- netmeliği hükümlerinin uygulanacağõ- nõn öğrencilere duyurulmasõ istendi. HÜLYA KESKİN Eski DİSK genel başkanlarõndan Kemal Türkler’in avukatõ Rasim Öz, Türkler’in katledilmesi davasõnda Yargõtay’õn sanõk Ünal Osmanağa- oğlu hakkõnda verilen beraat kararõnõ bozmasõnõ, “Ankara’da yargıçlar ol- duğuna hep inanmıştım, beni mah- cup etmediler. Karar gerçeğin ifa- desidir. Bu kararı veren yargıçların hepsini kutluyorum” diye konuştu. Bakõrköy 2. Ağõr Ceza Mahkemesi, Türkler’i öldüren kişiler arasõnda bu- lunduğu iddiasõyla yargõlanan Ünal Os- manağaoğlu’nun “üzerine atılı suçları işlediğine dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı” gerekçesiyle beraatõna karar vermişti. Yargõtay 9. Ceza Dai- resi ise sanõk Osmanağaoğlu hakkõn- da verilen beraat kararõnõ bozdu. Yar- gõtay, “Kemal Türkler’in Mer- ter’deki evinin önünde öldürülme- si eyleminde Osmanağaoğlu’nun eylem yerinin belirlenmesi, keşif yapılması, planlama aşamasında görev alması ve olay sırasında silahla ateş ederek suça asli maddi fail ola- rak katıldığının anlaşıldığına” işaret etti. Osmanağaoğlu hakkõnda mah- kûmiyet yerine beraat kararõ verilme- sini yasaya aykõrõ bulan Yargõtay 9. Ce- za Dairesi, yerel mahkemenin beraat kararõnõ oybirliğiyle bozdu. Karara ilişkin değerlendirme yapan Savaşyo- lu Dergisi Genel Yayõn Yönetmeni avukat Rasim Öz, Yargõtay’õn kararõ- nõn beklediği bir karar olduğunu söy- ledi. Mahkemenin Türkler davasõnõ za- manaşõmõna uğratma taraftarõ olduğunu ifade eden avukat Öz, “Türkler davası 29’uncu yılında. Onların amacı da- vayı zamanaşımına uğratmak. Sa- nığı korumak amacıyla verilmişti ka- rar. Ama yasalar gayet açık ve net bir şekilde söylüyor: İnsanlık suç- larında zamanaşımı olamaz. Türk- ler’in katilleri için 30 yıl da değil 100 yıl geçse mahkûmiyet kararı gere- kir” diye konuştu. “Makul süre içerisinde adil yar- gılama yapılmadığı için AİHM’ye başvuracağım” ifadesini kullanan Öz, davanõn adil yargõlama içerisinde yürütülmediğini söyledi. Öz, “29 yıl oldu hâlâ karar çıkacak. Yargıtay 2 kez karar bozdu. Zamanaşımı için 1 yıl kaldı. Mahkeme MHP ile ilgi- li dosyaları bilinçli olarak zamana- şımı konusunda, 6 yıl Ankara’dan İstanbul’a getirmedi. Dosyalar gel- dikten sonra da 8 ay boyunca hiç açılmadı. Sonra ne oldu? Dosyalar yarım saat içinde okundu ve mah- keme bu dosyaların dava ile ilgili ol- madığına karar verdi. Böyle bir durumda adil yargılamadan nasıl bahsedebilirsiniz?” diye konuştu. Öz, gerekçeli kararõn 1 ay içinde açõklanmasõnõ beklediğini söyledi. ÖDP’nin yeni Genel Başkanõ Hayri Kozanoğlu, Ergenekon davasõnõn hukuki yönünün yanõ sõra siyasi yönünün de bulunduğunu belirtti. Kozanoğlu “Polis dev- letinin meşrulaştõrõlmasõnõ, muhataplarõn büyük ölçüde AKP’nin muhafazakârlaş- tõrma-İslamlaştõrma politikalarõna karşõ kesimlerden çõkmasõnõ eleştiriyoruz” dedi. Hayri Kozanoğlu. Devlet olanaklarıyla açılış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mart’ta yapõlacak yerel seçimler için propaganda çalõşmasõnõ cumartesi günü Ankara’da başlatacak. Erdoğan, çarşamba günü Atatürk Kapalõ Spor Salonu’nda düzenlenecek toplantõ ile Ankara adaylarõnõn tamamõnõ tanõtacak. Cumartesi günü ise yine Ankara’da “Türkiye kampanyasõ açõlõşõ” yapõlacak. Açõlõşa çok sayõda partili ve AKP’li aday katõlacak. Erdoğan, 29 Mart seçimleri için yapõlacak propaganda çalõşmalarõ kapsamõnda ilk mitingini ise Kocaeli’nde düzenleyecek. Önceki seçimlerde mitingin öncesinde ya da sonrasõnda toplu açõlõş yaparak tepki çeken Erdoğan, Kocaeli’ndeki mitingin ardõndan da toplu açõlõş törenine katõlacak. Böylece açõlõş bahanesiyle devlet olanaklarõ da sonuna kadar kullanõlacak. İstanbul Haber Servisi - Türkiye Ko- münist Partisi 9. Kongre Türkiye Kon- feransõ, önceki gün İstanbul Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen geniş katõlõmlõ toplantõyla sona erdi. Konferansta, 9. Kongre’ye önerilmek üzere yeni bir Merkez Komitesi bileşimi belirlendi. Gerçekleştirilecek tüzük değişikli- ğiyle birlikte, TKP’nin yeni Merkez Ko- mitesi, 27 kişi olacak. Önümüzdeki dö- nemde partinin merkezi kurullarõnõn arasõna 85 kişilik bir Parti Konseyi de katõldõ. 9. Kongre’nin bu hafta ta- mamlanacak çalõşmalarõyla birlikte, Türkiye Komünist Partisi’nin “Ko- lektif önderliği” sõfatõyla görev yapan Siyasi Büro’nun da 3 kişiden 7 kişiye çõkarõlacağõ ilan edildi. Uzun bir süredir TKP’de eşit so- rumlulukla çalõşan Süleyman Baba, Aydemir Güler ve Kemal Okuyan’õn önümüzdeki dönem de Siyasi Büro’da görev üstlenecekleri, kurula Erkan Baş, Erhan Nalçacı, Kurtuluş Kılçer ve Mehmet Kuzulugil’in yeni üyeler olarak katõlacağõ duyuruldu. TKP’de yeni yönetim Öz: Yargõçlarõ kutluyorum Eski DİSK genel başkanõ Türkler’in avukatõ, Yargõtay’õn sanõk Ünal Osmanağaoğlu hakkõndaki beraat kararõnõ bozmasõnõ, “Ankara’da yargõçlar olduğuna hep inanmõştõm. Karar gerçeğin ifadesidir” diye yorumladõ. MERKEZ KOMİTESİ 27 KİŞİ OLACAK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear