Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2009 SALI
12 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Damıtılmış Sözler
Bir kitapta okuduğumuz düşündürücü sözler
belleğimize hemen yerleşiverir. Onu bir yere ya-
zar, yeri gelince de kullanırız. Özdeyişleri yaşam
felsefesi sayanlar da az değildir.
Köy Enstitüsünde; köyümüzün, mahallemizin ye-
rel sözcüklerini saptayıp bir deftere yazmak ka-
çınılmaz ödevimizdi. Sınıf arkadaşım Osman
Şahin’in, bu bilgi mirası sözcükleri öykülerinde sık-
ça kullandığı görülür.
Enstitünün 2. sınıfındayken ben de, özellikle
anamdan duyduğum sözleri fişlere yazıyor, Ata-
türk’ün Türk Dil Kurumu’na gönderiyordum.
Yurdun dört bir yanından derlenen sözlerin bir
araya getirilmesiyle oluşan 12 ciltlik Derleme Söz-
lüğü bu toplum imecesinin verimidir. Cumhuriyet
döneminin bu benzersiz sözlüğünde, saptadığım
300’ü aşkın sözcükle benim adım da yazılıdır.
Damıtılmış Sözler (Yapı Kredi Yayınları) kitabı-
nın derleyicisi M. Ertuğrul Saraçbaşı da daha Si-
yasal Bilgiler Okulu öğrencisi iken, Hasan Âli Yü-
cel dönemi Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Dünya
Edebiyatından Seçmeler” dizisinde yer alan Do-
ğu’dan, Batı’dan kitapları taramış; orada nice bilgin,
şair, filozof, düşünürden özdeyiş niteliğindeki söz-
leri bir deftere yazarak başlamış bu işe.
Kaymakamlığı sırasında da, köylülerin kullandığı
atasözlerini, deyimleri tarayarak kitabının temelini at-
mış.
Sanki çağımızda bir Kaşgarlı Mahmut!
Şimdi elimizdeki kitapta 400’ü aşkın konuda
11.171 söz var.
Bu da gösteriyor ki, Atatürk döneminde olduğu gi-
bi, ancak devletin yönlendirdiği kapsamlı çalışma-
larla kültürümüze değerli yapıtlar kazandırılabilir.
Saraçbaşı’nın derlemesinin değeri şundan da
bellidir ki, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi üstün
bir edebiyatçı, bu kitaba “Giriş” yazmıştır:
“İnci avının ne kadar zahmetli bir iş olduğunu, he-
pimiz ortaokul kitaplarında okumuşuzdur. İnci avcı-
sının, bazen sivri kayalardan derisinin dilim dilim sıy-
rıldığı olur da, kanına boyanmış deniz suyundan çı-
karken elinde bir avuç boş istiridye kabuğundan baş-
ka bir şey bulunmaz. Sayın Ertuğrul Saraçbaşı, yüz-
lerce kitap arasından yaptığı taramalarda aynı zah-
meti çekmiştir ama aynı kazaya uğramamıştır.”
Davos’ta Şimon Peres’e öfkelenen Başbakan Er-
doğan’ın tutumu üzerine olumlu ya da olumsuz yo-
rumlar yapılıyor.
Kitaptan aktarılan şu “damıtılmış” sözler, öfkenin
pek de hoş karşılanmadığını yorum gerektirmeye-
cek yalınlıkta açıklıyor:
- “Öfke düşmandır, onu kendine musallat etme.”
(Hz. Ali)
- “Öfke ile beraber akıl da uçup gider.” (Lessing)
- “Öfkeyle değil, gülmeyle öldürür kişi.” (Ni-
etzsche)
- “Öfkenin ateşi önce sahibini yakar, kıvılcımı düş-
mana ya varır ya varmaz.” (Şeyh Sa’dî)
- “Öfkeyi şefkatle, kötülüğü iyilikle, zulmü affet-
mekle, yalanı doğruyla yatıştıralım.” (Sophokles)
Uluslararası ilişkilerde gerilimlerin yaşandığı bir dö-
nemde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı:
Yüreğine “musallat” olan öfke ateşinin kendini ya-
kacağını bilemez miydi?..
Öfkeyi duygularının kaynar kazanından aklının hoş-
görü ülkesine aktaramaz mıydı?..
Öfke kıvılcımlarının Davos’un başoyuncularına te-
ğet geçeceğini düşünemez miydi?..
Şair Minhacî’nin, “damıtılmış” sözlerinden “Ara-
dım kitapta buldum yerini/Sabır gibi devlet bulunmaz
imiş” ikiliğini ruhunda duyumsayıp, Peres’e sabırlı ol-
manın erdemini gösteremez miydi?..
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
T
iyatromuzun seyirci ile olan ilişkisinin
12 Eylül’den bu yana değiştiğini yad-
sõyamayõz. 1960’lõ ve 70’li yõllarda po-
litik-ekonomik-kültürel mekanizmalara tartõş-
macõ-irdeleyici bir açõdan yaklaşan sahne ya-
põtlarõ, bu arada da belgesel oyunlar, tarihte ve
günümüzde oluşmuş dinamikleri sanat boyutu-
na taşõrdõ. Tiyatro-seyirci ilişkisi önemli ölçüde
düşünce ve bilinçlilik üretmeye yönelikti.
Sonra tiyatro ile farklõ ilişkiler içine girdik. Po-
litik tiyatroyu rafa kaldõrdõk. Sahne olayõnõn bi-
reysel düzeydeki dokunuşlarõna kapõldõk. Ti-
yatroda alõşõlmamõş ilişkilerin, dehşet verici/utan-
dõrõcõ şiddet/acõ çekme sahneleriyle karşõmõza ge-
tirildiği alternatif tiyatro oyunlarõnõn ya da post-
modernitenin gerçek-yanõlsama arasõndaki ayrõmõ
yok eden işitsel/görsel hünerlerinin çekiciliğine
kapõldõk. En çok da eğlendirici yanõnõ yeğledik
sahne olayõnõn...
Geçen 30 yõl içinde tiyatronun
yeni biçemlerle tanõştõğõnõ, ya-
zarlõk ve sahneleme yaklaşõm-
larõnõn değişime uğradõğõnõ da
unutmamak gerek. Ne ki bu de-
ğişim tiyatronun politik-toplum-
sal olgularõ sorgulama, insanõ ve
yaşamõ değiştirme, dönüştürme
yönündeki işleviyle çok az ilişki-
lendirildi.
İşte tam da bu nedenle, Genco
Erkal, yakõn tarihimizin en utanç verici olayla-
rõndan biri olan Madõmak Oteli yangõnõnõ yõllar
sonra sahneye getirirken, içeriği baştan sona yal-
nõzca belgeleri kullanarak oluşturmuş, yalnõzca
bir kez gerçekleştirilebilecek özgün bir görsel-
işitsel biçem denemişti. ‘Sivas ‘93’ün başarõsõ,
gösterinin yalnõz içeriğiyle değil, biçimiyle de il-
giliydi.
Ankaralõ genç bir topluluk olan Canlar Tiyat-
rosu, 1978’de yaşanan Maraş olaylarõndan tam
30 yõl sonra ‘Yangın Yeri Maraş’õ sahneledi.
Oyunun yazarõ Serdar Doğan, Madõmak Oteli
yangõnõnda kardeşini yitirmiş, kendisi de
ölümden dönmüş bir yazõn eri. Dokuz Ey-
lül Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde
yazarlõk eğitimi görmüş. Belgesel nite-
likli oyunlar yazõyor. Alevi yurttaşlarõ-
mõzõ yok etmeye yönelik ‘sürü psiko-
lojisi’nin tetiklenmesiyle yakõn tarihi-
mizde ortaya çõkmõş olaylarõn sorgula-
masõnõ yapan iki oyunu var. Madõmak
Oteli yangõnõnõ anlatan ‘Simurg’ adlõ
oyunu yine aynõ tiyatroda sahnelenmiş.
Anlaşõlacağõ gibi, Canlar Tiyatrosu’nun ve ya-
zar Serdar Doğan’õn ‘duruş’u politik tiyatrodan
yanadõr.
1960’lõ, 70’li yõllarda olduğu gibi, politik tiyatro
yoluyla bir ‘hesaplaşma’ alanõ oluşturulmasõ öz-
lenen bir gelişme. Ancak, bu yolda yazarlõk, yö-
netmenlik, oyunculuk açõsõndan aksamalara izin
vermemek vazgeçilmez bir önkoşul. Canlar Ti-
yatrosu’nun ‘Maraş’õ ise, resmi rakamlara gö-
re 105, tanõklara göreyse 500 kişinin öldürüldü-
ğü bir olayõ, ‘anımsansın’ ve ‘benzerleri artık
yaşanmasın’ diye, alkõşlanacak bir yüreklilikle
sahneye taşõmasõna karşõn, her üç açõdan da za-
yõflõk içeriyor.
Doğan’õn metni, doğru dengelenmemiş fark-
lõ odak noktalarõna kaydõrõldõğõ için, ana konu-
nun tarihsel-toplumsal açõdan vurgusunu yap-
makta yetersiz kalmõştõr. Faşizmi eleştiren bir ser-
gi için hazõrlõk yapan günümüzdeki sanatçõ ka-
dõn, onu küçüklüğünde yaşadõğõ Maraş olayla-
rõyla yüzleşmeye çağõran ‘2. ben’i, işkencecisiyle
karşõlaşan ‘solcu’ figürü, küçük kõzõn ailesine yö-
neltilmiş kõyõm eylemini gerçekleştiren mahal-
le komşularõ oyun malzemesini kalabalõklaştõrõp
tõkõzlaştõrmakta. Yönetmen Cengiz Sezgin de
kaydõrõlmõş odak noktalarõnõ denetimli ve hõzlõ
bir hareket temposu içinde toparlamak yerine,
oyunun dokusunun olabildiğince gevşemesinde
sakõnca görmemiş. Oyuncularõn ‘yöresel ağız
kullanımı’ ise, televizyon güldürülerini çağrõş-
tõran jest ve mimiklerle de eşleştirildiği için, oyu-
nun amacõna bütünüyle ters düşmüş. En kötüsü
de ‘gerçekten yaşanmış’ bir şiddet olayõnõ sah-
nede ‘gerçekçi anlatım’ yoluyla bire bir can-
landõrma işleminin uygulanmasõ. Etkili olsa da,
gerçeğin taklidi, ‘taklit’ olmaktan öteye gide-
miyor.
Canlar Tiyatrosu’nun ‘Maraş’ çalõşmasõnõn ‘ta-
rihsel gerçek’ boyutunda taşõdõğõ ‘vuruculuk’,
sahne olayõna bu nedenlerle taşõnamamõş.
Maraş katliamõ 30 yõl sonra sahneye getirildi
Serdar Doğan’õn yazdõğõ, Canlar Tiyatrosu’nun sahnelediği ‘Yangõn Yeri
Maraş’ politik tiyatro olgusunu bir kez daha gündeme taşõyor. Cengiz Sezgin’in
sahnelediği oyunun müziğini Hasan Yükselir, dekorunu Rõfat Batur yapmõş.
Kültür Servisi - Goethe Enstitüsü, 12 Şubat
saat 18.00’de ‘1968 - Mitos ve Gerçek’
adlõ filmin gösterimini yapacak. Peter
Hartl ve Jean-Christoph Caron’un yö-
netmenliğini yaptõğõ 44 dakikalõk belge-
sel, ABD, Almanya, Prag ve Paris’te ger-
çekleşen olaylar örneğinde, “68’liler”in
amaç, talep ve yanõlsamalarõnõ konu alõ-
yor. (0 212 249 20 09)
‘MitosveGerçek’...
‘Gülsin Onay in Concert’ adõyla piyasaya çõkan DVD için yurtdõşõndaki
çeşitli müzik mağazalarõnõn internet siteleri üzerinden sipariş verilebilir
Onay VAI etiketiyle Amerika’da
Kültür Servisi - Gülsin Onay’õn Bil-
kent Senfoni Orkestrası eşliğinde verdiği
konserlerde canlõ kaydedilen DVD, katalo-
ğundaki önemli yorumcular ile öne çõkan VAI
Müzik etiketiyle ABD’de geçen hafta piya-
saya sunuldu. Gülsin Onay, bu DVD’de
Grieg’in la minör Piyano Konçertosu ile Sa-
int-Saens’õn 2. Piyano Konçertosu’nu yo-
rumluyor. Bilkent Senfoni Orkestrasõ’nõ ilk
yapõtta Emil Tabakov ve ikinci yapõtta Avi
Ostrowsky yönetiyor. Daha önce Leyla
Gencer’in kayõtlarõnõ yayõmlayan VAI Mü-
zik, geçmişin büyük yorumcularõnõn yanõ sõ-
ra günümüzden de seçkin örneklere yer ve-
riyor. Kataloğunda David Oistrakh, Mart-
ha Argerich, Kiri te Kanawa gibi sanatçõ-
larõn bulunduğu firma, önümüzdeki günler-
de Gülsin Onay’õn Miami Uluslararasõ Piyano
Festivali kapsamõnda verdiği konserlerin
kaydõnõ da DVD olarak yayõmlayacak.
Eleştirmenler Onay’õ resitalde “dram ve za-
rafetin ideal bileşimi” şeklinde tanõmlarken,
Chopin’in 2. Piyano Konçertosu’nun yoru-
munu da “Güçlü ve doyurucu olmakla
kalmıyor, aynı zamanda son derece kişisel
dokunuşlara sahip ve özgün” olarak de-
ğerlendirmişlerdi. “Gülsin Onay in Concert”
adõyla piyasaya çõkan DVD için yurtdõşõndaki
çeşitli müzik mağazalarõnõn internet siteleri
üzerinden sipariş verilebilir. Bunlarõn arasõnda
VAI’nin yanõ sõra Amazon, Arkiv Music gi-
bi siteler yer alõyor.
Kültür Servisi - Çağdaş Türk ressamõ
Mehmet Gün’ün, Samuel Beckett’õn
“Worstward Ho” ve “Piece of Monologue”
adlõ yapõtlarõ için özel olarak tasarladõğõ fo-
toğraf ve videolarõ ilk kez Berlin’in en önem-
li müzelerinden Scharf- Gerstenberg Collec-
tion- National Gallery’nin özel mekânõnda ser-
gilendi. Ülkemizde özellikle ‘Godot’yu Bek-
lerken’ adlõ oyunu ile tanõnan 1970 Nobel Ede-
biyat ödülü sahibi Samuel Beckett’õn iki bü-
yük yapõtõnõ kendi yorumuyla tasarlayan Gün,
tasarõyõ iki yõl boyunca aralõksõz çalõşarak ger-
çekleştirdi. Bu uzun soluklu çalõşmanõn so-
nucunda ortaya çõkan canlõ gösteri ise iki İn-
giliz aktör tarafõndan sahneleniyor; “Worst-
ward Ho” film ve tiyatro aktörü Jeff Boyd ta-
rafõndan sunulurken “A Piece of Monologue”
sunucu ve aktör Jonathan C. Sloane tara-
fõndan sahneleniyor. Gün tasarõsõnõ: “Bec-
kett’ın kelimelere deneyimsel yaklaşımını
göz önünde tutarak projeyi oluşturdum. Bir
bakıyorsunuz fotoğraflar kelimeleri, ba-
zende videolarla bir bütün cümle simgele-
niyor” sözleriyle anlatõyor. Gösteri önümüz-
deki günlerde sõrasõyla Paris Place De Pom-
bidou ile İtalya ve İngiltere’de yapõlacak. 2009
yõlõ içinde ise Fransa, İtalya ve İngiltere’de de
sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Beckett’õn yapõtlarõndan sergi...
Mehmet
Gün’ün
sergisine
Samuel
Beckett’ın
arkadaşları
katıldı.
ERSİN ANTEP
T
ürk müzikbiliminin öncülerinden
Rauf Yekta Bey 1871 ile 1935 yõl-
larõ arasõnda yaşadõ. Aynõ zamanda
besteci ve neyzendi. Döneminde mü-
zikbilim çalõşmalarõnda öncü çalõş-
malara imza atmõştõ. Besteci İlhan Ba-
ran’a göre de geleceğe ilişkin sağlam
öngörüleriyle haklõ çõkmõştõ. Doktor
İlhami Gökçen, onun Fransa’da ya-
yõmlanan dört makalesiyle hakkõndaki
yazõlarõ bir araya toplayarak Türkçe-
ye kazandõrdõ. Ürün Yayõnlarõ’ndan
geçen ay çõkan “Rauf Yekta: Fran-
sızca Musiki Yazıları” başlõklõ ki-
tapta, genç müzikbilimciler ve mü-
zisyenler için değerli düşünceler ve ta-
rihsel bilgiler yer alõyor.
Ürün Yayõnlarõ, geçen ay, Türk müziği ala-
nõnda yurtdõşõndaki yayõnlarõn kay-
nakçasõnõ içeren ve yine Gökçen’in ha-
zõrladõğõ “Türk Musikisine Katkı-
lar” başlõklõ kitabõ, Metin Turan’õn
güncel halk şiirlerine yer verdiği “Su-
ları Islatan Mecnun” adlõ kitabõnõn
9. baskõsõnõ ve Folklor-Edebiyat der-
gisinin 56. sayõsõnõ da yayõmladõ.
Özellikle edebiyat ve toplumsal bi-
limler alanlarõnda 14 yõldõr hakemli ya-
yõn yapan ve yurtdõşõndaki okurlarõ ço-
ğunlukta olan Folklor-Edebiyat der-
gisi yayõn dünyasõnda hak ettiği ilgi-
yi görmekte. Yayõnevinin sahibi Me-
tin Turan’õn çabasõyla ayakta tuttuğu
her yazõlõ ürün, toplumsal bilimlere ve
yazõna büyük katkõ sağlõyor. (urun-
yayinlari@gmail.com)
MÜZİKBİLİMİN ÖNCÜLERİNDEN
Rauf Yekta’nın
Fransızca
yazılarıTürkçede
‘Kara İstanbul’
Kültür Servisi - ABD ve Türkiye arasõnda bir
kültür ve sanat köprüsü oluşturmak amacõyla
2002’de kurulan New York Moon and Stars
Projesi, bugün New York’taki yerinde Mustafa
Ziyalan ve Amy Spangler’õn editörlüğünü
yaptõğõ ‘Kara İstanbul’ kitabõ için bir okuma ve
tartõşma etkinliği düzenliyor. Akashic
yayõnevinin kara (noir) öykü antolojilerinden
oluşan ünlü serisinden çõkan seçki, aralarõnda
Barõş Müstecaplõoğlu, Mustafa Ziyalan, Behçet
Çelik, İnan Çetin, Sadõk Yemni ve Müge
İplikçi’nin de bulunduğu 16 yazarõn
İstanbul’un farklõ semtlerinde geçen öykülerini
bir araya getiriyor.
Kültür Servisi - Howard Griffiths yöneti-
minde İstanbul Devlet Senfoni Orkes-
trası 6 Şubat Cuma akşamõ saat 19.30’da
Caddebostan Kültür Merkezi’nde konser
verecek. Piyano sanatçõsõ İdil Biret’in so-
list olarak katõlacağõ konserde L. Van Be-
ethoven’in ‘Fidelio Uvertürü, Op. 72B’,
‘2. Piyano Konçertosu’, Bizet ve Sched-
rin’in ‘Karmen Süiti’ seslendirilecek.
BiretİDSO’nunkonuğu
Utancõ canlandõrmak
TÜRK
KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8
Şişli / İSTANBUL
Telefon:
(212) 212 07 07 (pbx)
http://www.tkv.org.tr
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
Garip Bingül
T.C. YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME
VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN
DUYURU
TC Sağlõk Bakanlõğõ’nõn 657 sayõlõ Devlet Memurlarõ Kanunu’nun 4/B maddesine göre istih-
dam edeceği sözleşmeli pozisyonlara yerleştirme yapmak amacõyla adaylardan tercih alõnacaktõr.
Bu amaçla hazõrlanan Kamu Personel Seçme Sõnavõ KPSS-2009/1 TC Sağlõk Bakanlõğõ Ter-
cih Kõlavuzu’nda orta öğretim, önlisans ve lisans düzeyindeki sözleşmeli pozisyonlar yer al-
maktadõr.
Kõlavuzda yer alan sözleşmeli pozisyonlardan tercih yapabilmek için 28-29 Haziran 2008 ta-
rihlerinde yapõlmõş olan 2008-KPSS Lisans ve 21 Eylül 2008 tarihinde yapõlmõş olan 2008-KPSS
Ortaöğretim/Önlisans’a girilmiş ve ortaöğretim mezunlarõ için KPSSP94, önlisans mezunlarõ için
KPSSP93 ve lisans mezunlarõ için KPSSP3 puanõnõn alõnmõş olmasõ gerekir.
Adaylar tercihlerini 9-13 Şubat 2009 tarihleri arasõnda ÖSYM’nin www.osym. gov.tr internet
sitesinde yayõmlanacak olan kõlavuzda yer alan kurallara göre internet üzerinden kendileri yapa-
caklardõr. ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmaya-
caktõr.
KPSS-2009/1 TC Sağlõk Bakanlõğõ Tercih Kõlavuzu’na göre yapõlacak yerleştirmeye başvura-
cak adaylarõn bu kõlavuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir.
KPSS adaylarõna duyurulur.
ÖSYM Başkanlõğõ Basõn: 5415