25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
‘BİZ İSTİHDAMDA KİTLESEL KAYIP YAŞAMADIK’ SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ 12 PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ CMYB C M Y B ‘Toparlanma ancak 2010’da’ Küresel kriz gündemde bile yokken uyarõlarõna başlayan Tuncay Özilhan, siyasetçiyle işadamõnõn algõlarõnõn farklõ olduğunu söylüyor. İş dünyasõnõn krizin verilerini önceden alabildiğini vurgulayan Özilhan, “Daha dibe vurduk demek için erken” diyor ÖZLEM YÜZAK Uzağõ önceden gören ve dobra dobra ko- nuşan bir kişi Tuncay Özilhan. Daha küre- sel kriz gündemde bile yokten uyarõlarõna baş- lamõş, cari açõğõn çok yüksek olmasõnõn Tür- kiye açõsõndan büyük risk olduğunu õsrarla vurgulamõştõ. Kriz başladõktan sonra da zaman zaman hükümete krize önlem almakta ge- ciktiği yolunda serzenişlerde bulunmuştu. 20 bini aşkõn kişinin çalõştõğõ dev bir grup Anadolu Grubu. Amiral gemisi Efes Pilsen, yurtdõşõnda da tanõnan bir marka. Rusya, Ka- zakistan, Moldova, Sõrbistan-Karadağ ve Romanya’da Efes Pilsener markasõyla üretim yapmasõnõn yanõ sõra birçok yerel markayõ da üretiyor, satõşõnõ gerçekleştiriyor. Anadolu Grubu’na bağlõ Coca Cola da, Anadolu Sağlõk Merkezi de büyümeye, hat- ta yeni yatõrõmlar yapmaya devam ediyor. Oto- motivdeyse zorunlu olarak üretime ara ve- rilmiş durumda. Buna karşõn Özilhan gerek küresel konjonktürden, gerekse Türkiye’de- ki gelişmelerden oldukça karamsar. “Herkes gibi ben de önümü göremiyorum. Da- vos’tan döndükten sonra ekonominin iyi- leşmesi tahminlerimi daha da ileriye çek- tim. Gerek dünya, gerekse Türkiye açı- sından 2010 ortalarından önce toparlanma mümkün değil” diyor. Özilhan’la hem süregelen krizi hem de ken- di grubunun faaliyetlerini konuştuk... Kriz “geliyorum” diye diye geldi. İş dünyasının hemen hemen tümü, ekono- mistler, iktisatçıların bir kısmı uyarıları- nı önceden yaptılar. Buna karşın hükümet “bize bir şey” olmaz tavrından vazgeçmedi. Sizce neden? Şöyle bir yorumum var: Siyasetçinin beyninin kimyasõ ile işadamõnõn beyninin kimyasõ farklõ çalõşõyor. Kimisi 6-6.5 rih- ter ölçeğine dayanõklõ, kimisi 4 dedin mi his- sediyor. Tabii bizim kõlcal damarlarõmõz her tarafa yayõlõyor. Bayiler, distribütörler, tedarikçilerle köylüsü, ticaret erbabõ ve sanayicisiyle sü- rekli irtibat halindeyiz. Yalnõz Türkiye değil, iş yaptõğõmõz diğer ülkelerle yakõn ilişki ku- ruyoruz. Birtakõm sinyalleri önceden alõyo- ruz. Elimiz taşõn altõnda olduğu için önceden bariz hissediyoruz ve elimiz yandõ mõ elimi- zi çekiyoruz. Tabii Türkiye’nin kriz or- tamõndaki bu sõkõntõsõnda seçime denk gelmenin de katkõsõ var. Maalesef Türkiye’nin gündemi ekonominin çok dõşõndaki konulara odaklan- mõş durumda. Bu, hem iktidar hem de muhalefet açõsõndan geçerli. Tabii şunu da vurgulamak lazõm: İlk kez Türkiye’den kay- naklanan bir kriz değil. Bundan evvel 17- 18 IMF programõ yaptõk, bunlarõn hepsi yal- nõz Türkiye’den kaynaklanan krizlerdi. İlk kez global sistemden kaynaklanan bir kriz- le karşõ karşõyayõz. ‘Dibe vurmak için daha zaman var’ Peki sizce krizin hangi noktasındayız. Dibe vuruldu mu? Daha dibini bulduk mu? Herkesin bunda tereddüdü var. Daha zaman var, Davos’ta bunun sinyallerini açõkça aldõk. Ben Da- vos’a giderken 2009’un 3’üncü, 4’üncü çeyreğinden sonra krizin yavaşlayacağõnõ, sene sonunda tekrar büyümeye doğru yö- nelebileceğini düşünüyordum, ama bu top- lantõlarda aldõğõm bilgiler bu düşüncemi değiştirdi. Artõk 2009’a tamamen kayõp bir yõl gözüyle bakõyorum. 2010’da ancak ABD birtakõm sorunlarõnõ çözecek, ondan sonra Avrupa. Ancak ondan sonra Türkiye bir büyüme trendine girecek, o da 2010 or- talarõdõr diye tahmin ediyorum. ‘Yerli bankalarõn önemi arttõ’ T ürk bankacılık sisteminde ya- bancı payı son yıllarda giderek arttı. Siz kriz başladıktan sonra “bankacılıkta dengeye dikkat edilmeli” tarzında bir uyarıda da bulunmuştu- nuz... Kriz bize şunu da öğretti: Mutlaka yer- li büyük bankalara ihtiyacõmõz var. Ya- bancõ banka tabii gelmeli, ama bu bir den- ge içinde olmalõ. Biz dengeyi biraz aştık mı? Yoo aşmadõk. Büyük yerli bankalarõmõz var, İş Bankasõ, Ziraat Bankasõ, Halk Bankasõ, Vakõflar Bankasõ ve birkaç tane küçük ve orta boy yerel bankayõ koydu- ğumuz zaman aşmõyor. Ama devlet ban- kalarõnõn iyi yönetilmesi ve ekonomiye kat- kõ sağlamasõ koşuluyla... Kredi vermesi ve siyasetçinin bulaşmadan kendi istemi için- de çalõşmasõ koşuluyla. Bu yüzden bu ban- kalara büyük görev düşüyor. Ve bu den- ge de fazla bozulmamalõ, çünkü yabancõ- lar Türkiye’nin finansal ve yapõsal den- gesini çok iyi bilmiyor, başlarõnda Türk ge- nel müdür olsa bile sonuçta düğmeye dõ- şarõdan basõlõyor. D üzelme için 2010 ortaları diye bir takvim öngörüyor- sunuz... Nereden bakarsak en az 1.5 yıllık bir zaman dilimi. Şu anda gelinen noktada Türkiye ne ka- dar hazırlıklı? Şimdi bir de IMF ile anlaşmanın tökezlemesi söz konusu, nasıl bir tavır geliştirilmeli sizce? Gelişmiş ülkelere bakõyorum, yüzler- ce milyon dolarlõk paket üzerine paket açõlõyor. Önce finans sistemlerini sağlam tutmaya veya kurtarmaya, ardõndan reel sektörün çalõşabilmesini sağlayacak kay- nağõ geliştirmeye çalõşõyorlar. Türkiye de birtakõm ufak tefek şeyler açõkladõ, ama bana göre yeterli değil bunlar. Ama Türkiye’nin önemli bir şansõ 2001 kri- zinden sonra finans sektörünün çok güç- lendirilmiş olmasõ. BDDK sermayeleri, kredileri, açõk pozisyonlarõ çok yakõndan takip ediyordu, çok iyi bir regülasyon oluşturulmuştu. Tüm bunlar bizi krize sağlam bir bankacõlõk pozisyonuna sok- tu. Ama reel sektör bariz şekilde etkile- niyor. Ekim, kasõm, aralõk verilerine baktõğõnõz zaman yüzde 8, 14, 17 sana- yi üretiminde daralma var. Demek ki sa- nayici o aylardan itibaren bunu hisset- meye başlamõş, frene basmõş, bir iki ay dayandõktan sonra da mecburen işçi çõ- karmaya başlamõş. Onlara kredi verseniz de daha fazla bir şey yapamazsõnõz, ne- ticede bu üretime gitmeyecek, talebi canlandõrmayacak. Yani önce dibe vuracağõz, sonra gü- ven oluşacak. Eski krizlerde “yandım al- lah” diyerek IMF’ye ve gelişmiş ülkelere gidiyorduk, ayrõca likidite bolluğu var- dõ. Herkes bir iki puan yüksek faiz aldõ mõ, para musluğunu açõveriyordu. Sistem de çok çabuk kendini tamir ediyordu. Şimdi böyle bir şey yok. Bõrakõn para kre- di almamõzõ, onlar sizden para istiyor. Paket falan beklemeyelim. Ülkenin kaynaklarõ yetersiz; o vergiyi indir, onu kaldõr, bunu kaldõr mümkün değil, faz- la bir şey beklememek lazõm. O imkân- larõ yok, var olan kaynaklarõ kullanma is- tekleri de yok. Bir savaş dönemi olarak görüp iç kaynaklarla çarkõmõzõ çevire- ceğimiz dönem bu. Yeter ki kaynaklarõ doğru ve verimli kullanalõm. E nerji sektöründe ciddi bir atılım içindesiniz. Doğan, Doğuş ve Unit gruplarıyla 4’lü konsorsiyum oluşturulmuştu. Aslancık Barajı ve hidroelektrik santralı inşası ne durumda şimdi? O proje yürüyor. İnşaat teklifleri toplanõyor. Bunun yanõ sõra Sinop’ta geçen sene sonunda termik santral müsaademiz çõktõ. Bu kömüre dayalõ, ama son teknolojiyle çevreyi kirletmeyen bir proje. Bacasõndan su buharõ çõkõyor. 1 milyar Avro’luk büyük ve uzun vadeli borçlanmayla yapõlacak bir proje. Bankalarla yavaş yavaş konuşuyoruz. Yapma arzusu ve isteği var. Bir de Gürcistan’da Paravani nehri üzerinde bir HES projemiz var. Avrupa İmar ve Kalkõnma Bankasõ (EBRD) finanse edecek. Yabancõ ortağõmõzsa İngiltere’de kurulu Energon International şirketi. 80 mega vat gücünde ve yõllõk yaklaşõk 420 milyon kilovat üretim kapasitesine sahip santralõn 2012 yõlõnda devreye girmesi planlanõyor. Davos’ta bir söyleşide Doğu ve Güneydoğu’da Etap Yatırım ile 500 milyon dolarlık ciddi bir tarım yatırımı gerçekleştireceğinizi söylediniz. Nasıl bir yatırım bu? Onu kimse bilmiyor, çünkü Anadolu Efes halka açõk olduğu için SPK gereği neyse o kadar açõkladõk. Son dönemde çok heyecan duyduğumuz bir proje. Etap Tarõm Özgörkey ailesine ait bir şirket. Meyve toplayõp, konsantre çõkartõp Coca Cola’ya satan bir firma. Bu projede Etap Gõda’ya üçte bir oranõnda Anadolu Efes, üçte bir de bu alanda dünyanõn en güçlü firmalarõndan biri olan Brezilyalõ bir yabancõ grup ortak olacak. Üçte birse Özgörkey ailesinde olacak. Projeyle Türkiye’de çekirdekli meyve ağacõ ekimi planlanõyor. Bu meyvelerin toplanõp konsantre hale getirilerek hem Coca Cola’nõn dünya ihtiyacõna hem de Türkiye’nin ihtiyacõna yanõt verecek bir proje. 10 yõlda 500 milyon dolarlõk bir yatõrõm planõmõz var. 15 yõlda da 10 milyon ağaç. Projenin birkaç ayağõ var. Bazõ arazi sahipleriyle 10-20 yõllõk anlaşmalar yapacağõz, ama çok önemli bir kõsmõnõ da kendimiz ya arazi alõp ya da kiralayarak gerçekleştireceğiz. Bu biraz da sosyal bir proje. Güneydoğu ve Doğu’da yapõlacak. Zaten Coca Cola’nõn dolum tesisini Elazõğ’a kurmamõzõn bir sebebi de bu. Yabancõ ortak bütün teknolojisini ve know-howunu getiriyor. Şu anda denemeler sürüyor, seneye hõzlanacak. Bu 10 bin kişilik bir istihdam anlamõna geliyor. Devletin de gerekli desteği sağlayacağõna inanõyorum. Tabii bir de emsal olmasõ önemli. Böyle büyük bir iki proje tarõmda Türkiye’nin de önünü açar. Özilhan önümüzdeki dönemi bir savaş dönemi olarak görmek gerektiğini belirtti. Anadolu Grubu kurucula- rõndan İzzet Özilhan’õn oğ- lu olan Tuncay Özilhan 1947 yõlõnda Kayseri’de doğdu. Lise eğitimini Saint Joseph Lisesi’nde tamamladõktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. ABD’de Long İsland Üniversitesi’nde işletme mas- terõ yaptõ. Erciyas Biracõlõk Genel Müdürlüğü, Anadolu En- düstri Holding Bira Grubu Koordinatörlüğü ve Anadolu Endüstri Holding Genel Koordinatörlüğü görevlerinde bu- lundu. Özilhan 1984 yõlõndan beri Anadolu Grubu İcra Ku- rulu Başkanõ. 2001 yõlõ başõnda bir dönem TÜSİAD Baş- kanlõğõ da yapan Özilhan, aynõ zamanda Efes Pilsen Spor Kulübü’nün de başkanlõğõnõ yürütüyor. Yaklaşõk 20 bini aşkõn insanõn çalõştõğõ grup içecek, otomotiv, finans, kõr- tasiye, sağlõk ve enerji alanlarõnda faaliyetlerini sürdürüyor. P aket falan beklemeyelim. Ülkenin kaynaklarõ yetersiz, o vergiyi indir, onu kaldõr, mümkün değil. O imkânlarõ yok, ama var olan kaynaklarõ kullanma istekleri de yok. Ben konuşmalardan böyle yorumluyorum. Bir savaş dönemi olarak görüp iç kaynaklarla çarkõmõzõ çevireceğimiz dönem bu. Yeter ki kaynaklarõ doğru ve verimli kullanalõm. Dalgıç hakim karşısında İZMİR (Cumhuri- yet Ege Bürosu)- Geç- tiğimiz hafta gözaltõna alõnan Alaçatõ Belediye Başkanõ Muhittin Dal- gõç, bugün hakim karşõ- sõna çõkacak. Dalgõç’õn serbest bõrakõlõp bõrakõl- mayacağõ bugünkü du- ruşmanõn ardõndan belli olacak. Öte yandan Gü- zelbahçe Belediye Baş- kanõ Ertan Avkõran’õn tutukluluk haline bugün bir kez daha itiraz edi- leceği kaydedildi. CHP’ye katılım İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Anavatan Partisi Karşõyaka ilçe ör- gütü, yönetim kadrosu ve bir grup parti üyesiyle birlikte CHP’ye katõldõ. CHP İzmir milletvekille- ri Mehmet Ali Susam ve Canan Arõtman’õn da ka- tõldõğõ törende konuşan CHP Karşõyaka İlçe Baş- kanõ Ertam Özen, seçim yürüyüşünde yeni üye- lerle birlikte yürümekten mutluluk duyduğunu söyledi. Eski Anavatan Partisi Karşõyaka İlçe Başkanõ Halil Taşçõ da konuşmasõnda “Birleşti- rici olmak, ülkeye, İz- mir’e ve Karşõyaka’ya hizmet etmek için CHP’yle bir araya gel- dik. Bu seçim, bir refe- randumdur” dedi. Aksoy çalışmaya başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- AKP İz- mir Büyükşehir Beledi- yesi başkan adayõ Taha Aksoy, seçim kampan- yasõnõ Alsancak Spor Sa- lonu’nda düzenlenen tö- renle başlattõ. İlçe beledi- ye başkan adaylarõnõn da katõldõğõ törende konu- şan Aksoy, “Dünya ko- şarken İzmir durup sey- redemez. İzmir duramaz, çünkü kalkõnmanõn, ileri gitmenin, özgürleşmenin dinamosudur” diye ko- nuştu. Vekillere hayvan hakları mektubu ANKARA (AA) - Hayvan Haklarõ Fede- rasyonu, hayvanlara kö- tü muamelenin önlen- mesi ve kötü muamele- de bulunanlarõn hapis cezasõna çarptõrõlmasõ için milletvekillerine mektup göndererek destek istedi. Hayvan Haklarõ Federasyonu Başkanõ Ahmet Kemal Şenpolat, mektubunda, hayvanlara işkence edenlerin hapis cezasõ- na çarptõrõlmasõnõ öngö- ren yasa teklifinin yasa- laştõrõlmasõ gerektiğini belirtti. RTÜK’e taksit önerisi ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Rad- yo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Mehmet Dadak, ekono- mik krizden en fazla et- kilenen sektör arasõnda yer alan medya sektörü- ne destek olmak için yeni bir girişimde bu- lundu. Dadak, Kurul Başkanlõğõ’na sunduğu dilekçeyle televizyonla- rõn yayõn izni ve lisans ücretlerinin 5 eşit taksi- te bölünmesini istedi. Gazeteci Taner vefat etti ANTALYA (Cum- huriyet) - Antalya ga- zetesinin sahibi 85 ya- şõndaki Sevgi Taner, geçirdiği kalp krizi so- nucu yaşamõnõ yitirdi. Basõn Şeref Kartõ bulu- nan Sevgi Taner (85), ablasõ Emel Taner ile birlikte Antalya’nõn ilk kadõn gazetecisiydi. Ta- ner’in cenazesi, bugün Muratpaşa Camisi’nde öğlen kõlõnacak cenaze namazõnõn ardõndan Andõzlõ Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. PORTRE Krizin Anadolu Grubu’na yansımaları nasıl oldu? Otomotiv en çok etkilenen sektör oldu. Ama bu konuda belki de göz önünde olmayan bir şey daha var. Türkiye 1 Ocak itibarõyla emisyon standardõ olarak Euro 3’ten Euro 4’e geçti. Daha gelişmiş bir sistem. Daha teknoloji ağõrlõklõ olduğu için maliyet farkõ var. Biz üreticiler olarak bu yüzden son 3-4 aydõr çok daha fazla üretim yaptõk. Stoklar yükseldi. Ağõrlõklõ olarak ihracat da yapan bir sektör olduğu için siparişlerin iptalindan dolayõ bir bir talep düşmesi yaşandõ. Şimdi Anadolu İsuzu stok eritmeye çalõştõğõ için üretime ara verdi. Ayda toplam 1000 adet otobüs ve kamyon satõyorduk. Bunu belki 5-6 ayda satacağõz. Bir iki showroom kapattõk, ama kitlesel bir istihdam kaybõ yaşanmadõ Anadolu İsuzu’da. İçecek grubundaysa Coca Cola’nõn 6. dolum tesisi yeni devreye girdi. Deneme üretimlerini yapõyor. Bira ve kola bir miktar etkileniyor tabii, ama içecek sektöründe otomotiv ve inşaat gibi derin düşüşler olmuyor. Birim fiyatlarõ küçük olduğu için herkesin tüketebileceği ürünler bunlar... ‘ÇARK İÇ KAYNAKLARLA DÖNECEK’ Doğu ve Güneydoğu’da tarõm yatõrõmõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear