Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
İstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon soruşturmasõnõ yürüten
cumhuriyet savcõlarõnõn, emekli
Orgeneral Hurşit Tolon’un
nöbetçi mahkeme tarafõndan
serbest bõrakõlmasõna yaptõğõ
itiraz reddedildi. Ergenekon
savcõlarõnca İstanbul 12.
Ağõr Ceza Mahkemesi’ne
sunulan itiraz dilekçesin-
de, Tolon hakkõndaki
yakalama emri çõkarõl-
masõ istendi. 12. Ağõr
Ceza Mahkemesi heyeti,
savcõlõğõn Tolon’un tahliyesine yap-
tõğõ itirazõ “sağlık ve yaş durumunu” dikkate
alarak reddetti. Mahkeme gerekçesinde “To-
lon’un kuvvetli şüphe ve tutuklama nedenle-
rinin devam ettiği ancak yaşı ve sağlık duru-
mu nedeniyle tutuksuz yargılanmasına karar
verilmesi gerektiği” belirtildi.
7 ay tutuklu kalan Tolon, geçen hafta sonu de-
lil yetersizliğinden tahliye edilmişti. Tolon’un
tahliyesine karar veren 12. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nin gerekçesinde Tolon dahil birçok kişinin
tutuklanmasõna neden olan Ergenekon belgesi-
nin, 2001’de basõn organlarõnca ifşa edildiği
için gizliliğinin bulunmadõğõ vurgulanmõştõ.
Öte yandan Tolon’un avukatlarõ Zaman
gazetesinde yayõmlanan “Tolon’un avu-
katları tahliye talebi için 12. Ağır Ce-
za’nın nöbetini beklemiş” başlõklõ ha-
ber için suç duyurusunda bulunacak.
ZEYNEP ŞAHİN
Türkiye Devrimci İşçi Sendika-
larõ Konfederasyonu (DİSK) Genel
Başkanõ Süleyman Çelebi,
AKP’nin ekonomik krizi yönet-
mediğini, yönetirmiş gibi yaptõğõ-
nõ vurgulayarak “Türkiye yangın
yeri! AKP kendi yarattığı bu
tablo üzerinden, insanları sada-
ka toplumuna biat etmeye yö-
neltiyor. Yoksulluğu kendisine
bağımlı hale getiriyor” dedi. Çe-
lebi, ekonomik krizin giderek bir iş-
sizlik krizine dönüştüğünü ve çalõ-
şan yoksul sayõsõnõn arttõğõnõ vur-
guladõ.
Emekçilerin sesini duyurmak için
pazar günü, KESK ve Türk-İş’le
birlikte Kadõköy’de miting düzen-
leyecek olan DİSK, ekonomik kriz-
le birlikte çalõşanlarõn yaşadõğõ hak
kayõplarõna dikkat çekecek. Cum-
huriyet’e emekçinin yaşadõğõ sõ-
kõntõlarõ ve beklentilerini anlatan Çe-
lebi, “Türkiye yangın yerine dön-
dü, ama bunu gizlemek için ger-
çek gündem karartılıyor, üzerine
perde çekiliyor” dedi.
‘KİMİN PARASINI KİMİN
ADINA VERİYORSUN’
Çelebi şöyle devam etti: “Evde
tencere kaynamıyor, baba eve ek-
mek götüremiyor, çocuk okulu-
na harçlıksız gidiyor, emeklilere
yaşam zindan ediliyor, gençler iş-
sizlik ve gelecek kaygısından bu-
nalmış, sağlık ve eğitim hakkı di-
ye bir şey bırakılmamış, toplum
geleceğinden umutsuz... İktidar-
sa bu süreci yönetemiyor, sade-
ce yönetirmiş gibi yapıyor. AKP,
kendi yarattığı bu tablo üzerin-
den insanları sadaka toplumuna
biat etmeye yönelten siyaset yü-
rütüyor. Demokrasicilik oyu-
nuyla da yoksulluğu kendisine
bağımlı hale getiriyor. Suyu ol-
mayan yere çamaşır makinesi,
elektriği olmayan yere buzdola-
bı ve fırın göndermenin mantığı
ne olabilir? Kimin parasını kimin
adına veriyorsunuz?” “Kriz bir
işsizlik krizine dönüşüyor ve iş-
sizlerle birlikte, çalışan yoksul-
ların sayısı da artıyor” vurgusu-
nu yapan Çelebi, ekonomik krizin
faturasõnõ verdiği şu örneklerle so-
mutlaştõrdõ:
“Denizli, Bursa, Kocaeli, Ga-
ziantep gibi ucuz emeğe dayalı
ihracat merkezlerindeki faali-
yetler durma noktasına geldi.
İşten çıkarmalarda metal ve
tekstil işkolları başı çekiyor.
Bankacılık, medya, turizm, in-
şaat ve demir-çelik gibi sektör-
lerdeyse işten çıkarma yaygın-
laşarak sürüyor. Emekçilerin
reel ücretleri ve özellikle asgari
ücretin gerçek karşılığı sürekli
eriyor.”
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Türkel Minibaş’la
Giden ve Kalan...
Prof. Türkel Minibaş’ın ölümüyle, iktisat bilimi
mümtaz bir araştırmacısını ve üniversitede hocası-
nı; işçi sınıfı, büyük bir dostunu; kadın sorunu da,
yakından izleyen ve araştırmalarıyla çözümler öne-
ren unutulmaz bir feministi kaybetti.
Onlara, çağdaş Türkiye adına sürdürülen müca-
deleye, her adımda katılan eylemciyi de katmalıyız.
Özetle, Cumhuriyet aydın bir kızını kaybetti.
Belki, hepsinden fazla olarak da, onun zamansız
bir çağında aramızdan ayrılması acımızı katmer-
leştiriyor.
Kuşkusuz hep hatırlanacak, hatırlayacağız...
Arda kalanların başta gelen görevi de, Tür-
kel’den kalan fikri mirası, bütün olarak yayımlatmaktır.
Cumhuriyet Kitapları, onun, birkaç yıl önce yayım-
ladığı “Bu Kez Düşmanın Adı: Terör” pek önemlidir.
Minibaş’ın Cumhuriyet’teki haftalık yazıları, başka
kitaplarda toplanmalıdır.
Yayımlanmayı bekleyen incelemelerini de hatır-
lıyoruz.
Bir de, onu gençlerde yaşatmak ödevi var: Dur-
madan koşan, düşüncelerle sosyal mücadeleyi iç
içe alıp topluma mesaj veren bir aydındı Türkel. O
meşaleyi gençliğin ellerine tutuşturmak da bizlerin
görevidir.
Ayrıca, ölümüne bakıp tarihe not düşmeliyiz:
Nerede idik, nerede kaldık?
Kapitalizm ağır bir bunalıma girmiştir. Dünyada ne-
reye baksak ekonomik bir çöküş, sosyal karışıklık-
lar ve başkaldırılar.
“Başka bir dünya mümkün” diyorlar...
Türkiye, apayrı bir karmaşayı, dahası kargaşayı ya-
şıyor. Emperyalizm, “Büyük Ortadoğu Projesi” ile te-
tikledi bu süreci; ama AKP, dinci yapısı ve bakışıyla
olan bitene damgasını vurdu. 29 Mart yerel seçim-
lerinden olumlu bir çözüm beklemek yanlıştır. Ne var
ki, yine de gözler ve dikkatler 29 Mart’a çevrilmiştir.
Bizi bu kargaşadan kurtaracak çözümlerden bi-
ri, Sosyal Demokrat Parti’dir. Ne acıdır ki, böyle bir
partiyi kuramadık, 1923 Devrimi’nde büyük bir
payı olan CHP, 27 Mayıs Devrimi’nden sonra,
böyle bir geleceğe adaydı ve adımlarını atıyordu. Acı-
dır ki, 12 Eylül, en başta sola vururken, sosyal de-
mokrat gelişmeyi de parçaladı: CHP, Deniz Bay-
kal’ın eline düştü; o tarihten beri, 1923 Devrimi par-
tisinin ne tür bir bataklığa sürüklendiği de ortada.
Koşulların, sosyal demokrat bir partinin takatini
aştığı bir ortamda CHP’de olan biten, “skandal”dır:
CHP, çarşaf ve Kuran kursu açılmalarına giderken,
inanç üzerinden siyaset yapmış oluyor ve siyaset ra-
yından çıkıyor.
En başta, CHP’liler buna karşı çıkmalılar!
AKP, “sosyal devlet”i batırdıktan sonra, “yoksul
halka yardım” numarasıyla seçmenlere rüşvet ve-
rerek seçimlerin üstüne gölge düşürüyor.
Öte yandan, Ergenekon davası ilerledikçe, yargının
üstüne düşen tozlara da bakıp kaygılara düşüyor-
duk: Son bir olay olarak, Hurşit Tolon olayında,
mahkeme, savcı Zekeriya Öz’ün emekli orgenerale
yönelttiği suçlamaları dayandırdığı kanıtların yeter-
siz olduğuna karar verince, oturup düşünüyoruz:
Hurşit Tolon’un sağlığını altüst eden yedi ayın he-
sabını kim verecek?
Ya Tolon’la aynı durumda olanlar içeride yatıyorsa,
onların hukuksal durumu ne olacak?
Ergenekon davası çok şeyleri yıktı. Şimdi, bizzat
yargı bir karara varmalı değil mi?
Özetle, toplumu her yönden kuşatan zehirli bir ha-
va, soluk alıp vermemizi gitgide güçleştiriyor.
Türkiye, hiç böyle olmamıştı.
Ve bu da sürmeyecek...
Şiddeti yöntem olarak kullananlar, siyasal
ideolojilerini derin hesaplara dayandırırlar!.. Ay-
rılıkçı ya da dinci terör örgütleri toplumu sin-
dirmek için kanlı eylemleri bir gereklilik olarak
görürler. Bunların dışındaki şiddet yapılanmaları
ise çoğu kez mafya örgütlerinin, organize suç
şebekelerinin, gladyo yapılanmalarının, istih-
barat örgütlerinin ya da rantiyenin maşaları
olurlar! Sonuçta şiddetin aktörlerinin hedefleri
her zaman rejimler ve insanlardır. Peki, doğaya
ve tarihe yönelik kıyım da terör değil midir?..
Sorunun yanıtı, Harran’ın kümbet evlerinde çığ-
lık atıyor!
Harran salt Urfa’daki bir ovanın adı değil!..
Susuzluk bir dönem orada adeta kuraklığın ta-
rihini yazdı!.. Çatlamış topraklar insanları böl-
geden ister istemez uzaklaştırdı!.. Ama, tarih
ve kültür her zaman yerinde kaldı!.. En eski
adamların elleriyle şekillenen yapılar, su olmasa
da, kuşlar uçmasa da, kervanlar geçmese de
doğaya ve insana direnerek orada inatla dur-
du!..
Sonraları bölgenin makus talihini yenme uğ-
runa çabalar başladı. İnsanı tüketen kuraklık,
toprakla suyu kavuşturma mücadelesinin
bayraktarı oldu. Fırat Nehri imdada çağrıldı!..
Ancak uçsuz bucaksız bu ovada, GAP gibi de-
vasa bir projenin kurtarıcı olmaya çalışması
Harran’ın yalnızca ekonomik çekiciliğini arttı-
rabildi!.. Oysa Harran’ı çekim merkezi yapan
gerekçe, onun tarihlerin harman olduğu kül-
türel yapısında gizliydi. Bu gücün altında, Har-
ran adının 4 bin yıldır değişmeden günümü-
ze ulaşmasının da etkisi vardı.
Orada insanlığın en eski nefesini bünyesinde
dolaştıran konik kubbeli evler vardı ve onlar
görenleri her zaman şaşırttı. Sırtını tarihin yı-
kımına yaslamış surlar, tahribata rağmen gi-
zemini kaybetmeyen İç Kale, Emevi dönemi-
ne ait Anadolu’nun en eski ve en büyük iba-
det merkezi olan Ulu Camii bölgeyi vazgeçil-
mez kıldı.
İçerisinde 7000 yıllık kültür tabakalarını ba-
rındıran höyüğü dünya arkeolojisinin
dikkatini her dönemde çekti. Sur içe-
risine yayılmış mimari kalıntıları Har-
ran’ı, Anadolu’nun en önemli kültür
ve turizm merkezlerinden biri haline
getirdi.
Bir kentin idam fermanı!..
Harran işte bu gerçekleriyle adını
adeta tarihin markasına dönüştür-
dü!.. Hz. İbrahim’den dolayı oraya
“İbrahim’in Şehri” de denildi. Yakup
Peygamber kuyusunun derinliğinde
inanç tarihinin ruhani sesleri yankı-
landı. Bir yanda İslam âlimlerinden
Hayat el Harrani’nin türbesi, diğer yanda Ba-
bil ve Asur dönemlerindeki pagan inancına ait
“Sin Mabedi”, bölgenin dinlerin merkezi ol-
duğunu gösterdi...
Harran, Moğol saldırılarında büyük bölümü
yerle bir edilmiş olsa da, tüm soyluluğuyla yüz-
yılın ortalarına kadar gelebildi. 1940’larda il-
çe statüsünde olan mücevher değerindeki bu
belde, 1950’lerde susuzluk ve terk edilmişlik
yüzünden köy statüsüne alındı. Ne yazık ki gü-
nümüze ulaşan yıkım 1980’lerin başında ha-
rekete geçti. Özal iktidarı “Su gelecek” diye
Harran’a 1984’te yeniden ilçe statüsü ka-
zandırınca yörenin idam fermanı da imzalan-
dı!.. Bölgenin 25 yıldır süren erozyonu da iş-
te o günlerde başladı... Önce kamu binaları
sonra gecekondular çığ gibi arttı...
Bu gizemli şehri kurtarmak gerekiyordu. Har-
ran önce UNESCO’nun dünya kültür mirası lis-
tesine aday oldu... Kültür Bakanlığı Anıtlar Yük-
sek Kurulu, tahribatı durdurmak için 1979 yı-
lında üzerindeki tüm taşınmaz varlıklarıyla bir-
likte bölgeyi “Arkeolojik Sit Alanı” olarak tes-
cil etti. 1992 yılında ise yörede “Harran Koruma
Amaçlı İmar Planı” yürürlüğe girdi!.. Sit alan-
larında kazı, sondaj ve inşaat gibi her türlü fi-
ziki müdahale de yasaklandı...
Tüm bunlara karşın bir dönem toprağın göz-
yaşlarının bile kuruduğu bu ovada, tahribat dur-
durulamadı, aksine teröre dönüştürüldü!..
Belli ki bir süre sonra tarih orada gözyaşları-
nı silecek bir duvar bile bulamayacak!.. Çün-
kü bölgenin kültürel zenginliği son bir yıldır
AKP’li belediyenin siyasal rant hırsına kurban
ediliyor. Cehaletin kazmaları, bünyesinde 4 uy-
garlık barındıran tarihi kente amansız saldırı-
lar düzenliyor!.. Dünyada eşi benzeri
görülmeyen kümbet evler yıkılıyor ve
yerlerine betonarme gecekondular in-
şa ediliyor. Uzmanların saptamalarına
göre yerel seçimlerin yaklaşmasıyla bir-
likte son iki ayda tarihi kent içinde yı-
kılan kubbeli evlerin yerine 100’den
fazla hilkat garibesi konduruldu!..
Modern Moğollar
işbaşında!..
Sırtını milletvekili eşi Çağla Özya-
vuz’a dayayan Harran’ın AKP’li Bele-
diye Başkanı İbrahim Özyavuz ise bu
kentsel terörü seyretmekle yetiniyor...
Urfa’nın Urfa olmasında adeta damga görevi
üstlenen ovada katliam pervasızca sürüyor...
Yüzyıllardır ayakta duran mimarlık harikası
kümbetlerin duvarlarında, kahverenginin en
mazlum tonu çimentonun grisine karışıyor...
Harran, Harran olmaktan çıkıyor; doğanın
ancak binlerce yılda yıpratabildiği eserler,
göz göre göre yok ediliyor!
Urfa’da bu yağmayı fark eden sivil toplum
örgütleri Harran’ın çığlığını duyurmak için gi-
rişim başlattı. Kentteki duyarlı çevreler Şan-
lıurfa Vakfı’nın öncülüğünde “Harran Yok Ol-
masın Sivil Girişimi”ni oluşturdu. Önce bir bil-
diriyle, “Kaçak yapılaşmalar derhal durdurul-
madığı takdirde dünyada ve Türkiye’de kültürel
mirasla ilgili tüm sivil toplum örgütlerini, tüm
adli makamları harekete geçirmek için girişimde
bulunacağımızı tarih önündeki sorumluluğu-
muzun bilinciyle duyururuz” denildi.
Sivil girişim üyeleri daha sonra Vali Yusuf
Yavaşcan’ı ziyaret ederek kıyımın acilen dur-
durulmasını istedi. Yavaşcan bir gün sonra gi-
rişim temsilcileri avukat Müslüm Akalın, Ur-
fa Barosu Başkanı Yahya Demirkol, kültür ve
müze müdürleri ile ikinci bir toplantı yaptı. Har-
ran Belediye Başkanı da bu toplantıya çağı-
rılarak uyarıldı. Toplantıda yapılaşmanın dur-
durulması, kaçak inşaatların yıkılması karar-
laştırıldı. Urfa Barosu dün Cumhuriyet Baş-
savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Top-
lanan imzalar da basın bildirisiyle birlikte Kül-
tür Bakanlığı’na da gönderildi.
Bürokratik ahmaklık, toplumsal şiddet ve
köhneleşmiş cehalet, modern Moğollar kılı-
ğında efsanelerin ovasında terör estiriyor!
Umudu tarımdan önce turizm olan bir belde-
de gaflete düşenler, kendi ayaklarına kurşun
sıkıyor!..
Harran’ın ayakta kalabilen kolları ise yıkılmış
bir minareye gizlenmiş son güvercinleri çığlı-
ğın habercisi olarak kullanıyor!..
Urfa tarihinin en büyük sivil toplum örgüt-
lenmesi insanlık mirasına yönelik terörü dur-
durmak için çırpınıyor. Sivil girişim, tarihe ve
kültüre duyarlı tüm kesimleri Harran’ın çığlı-
ğını duyurmaya ve acısını dindirmeye çağırı-
yor!..
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Terör Yalnızca İnsana mı?..
Çelebi, kriz için öncelikli uygulan-
masõnõ istediği önlemleri ise şöyle sõra-
ladõ: ? İstihdamı artırmaya ve işsizliği
önlemeye yönelik tedbirler alınmalı.
? Kayõtdõşõ istihdam ve kayõtdõşõ üretime
karşõ önlemler yaşama geçirilmeli.
? Hayat pahalılığına karşı sosyal ko-
ruma önlemleri alınmalı.
? Kredi kartlarõ borçlarõ konsolide
edilmeli.
? Eğitim hizmetlerine katkı ya-
pılmalı.
? Ücretlerin düşmesine son ve-
rilerek, nakdi ücretler artõrõlmalõ.
? Ödeme, işletme sermayesi, tah-
silât gibi sıkıntılar çeken işletmelerin so-
runlarıyla ilgilenilmeli.
? Yatõrõmlar genişletilmeli.
? İşsizlik sigortası işten atılanlar tara-
fından etkin kullanılmalı.
Çelebi, işverenlerin bile sõzlandõğõ bir
ortamda, bedelin yine emekçilere
ödettirileceğine dikkat çekerek mitingi,
sürecin tüm mağdurlarõ için düzenleye-
ceklerini söyledi ve “Bütün halkõmõzõ,
krizden mağdur olan tüm kesimleri 15
Şubat’ta Kadõköy’e bekliyoruz” çağrõ-
sõnda bulundu. Kriz sürecinde, “asgari
ücretin bile altõnda maaşõn, mesailerin
ödenmemesinin, iş güvenliği standartla-
rõnõn yok sayõlmasõnõn, ücretli tatil izni-
nin ihlal edilmesinin, yarõm ücretle ça-
lõştõrmanõn” adeta kurala dönüştürül-
düğüne dikkat çeken DİSK Başkanõ,
“Sermaye, iktidarlar ve uluslararasõ
mali kurumlar, bu saldõrõlarõ krizden çõ-
kõş yolu olarak savunuyor” dedi.
‘15 ŞUBAT’TA KADIKÖY’E’
DİSK Genel Başkanõ Çelebi, ekonomik krizin işsizlik krizine dönüştüğünü söyledi
‘Türkiye yangõn yeri’
DİSK’İN UYGULANMASINI İSTEDİĞİ ÖNLEMLERErsöz’ün tahliye
istemine ret
İstanbul Haber
Servisi - Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda
tutuklu bulunan emekli
Tuğgeneral Levent Er-
söz’ün tutukluluğunun
kaldõrõlmasõna yönelik
yapõlan itiraz reddedildi.
Ersöz’ün avukatõ Ali Rõ-
za Dizdar tarafõndan ya-
põlan başvuru, İstanbul
11. Ağõr Ceza Mahkeme-
si Nöbetçi Hâkimliği’nce
değerlendirildi. Hâkim,
Ersöz’ün tutukluluğunun
devamõna karar verdi.
MHP’den
boykot tepkisi
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - MHP
Grup Başkanvekili Oktay
Vural, gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtlarken Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn
medyayõ boykot çağrõsõ-
nõn devam ettiğine dikkat
çekerek, bunun yurttaşla-
rõn haber alma hakkõna
saldõrõ olduğunu söyledi.
Vural, “Sayõn Başbakan,
eğer bu medya olmasaydõ
põrlanta ortaklõğõndan na-
sõl haberdar olacaktõk?
Eğer bu medya olmasay-
dõ Gökçek, nasõl Gülbağõ
Konut Yapõ Kooperati-
fi’nden haberdar olacak-
tõ? Pes doğrusu...” dedi.
Erdoğan’ın açtığı
davaya ret
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan
ile parti tüzel kişiliğinin,
TBMM’de yaptõğõ bir
konuşmada, “suçlayõcõ ve
aşağõlayõcõ ifadelere yer
verdiği” gerekçesiyle
MHP lideri Devlet Bah-
çeli hakkõnda açtõğõ 100
bin TL’lik tazminat da-
vasõ Ankara 25. Asliye
Hukuk Mahkemesi’nde
karara bağlandõ. Mahke-
me, Bahçeli’nin sözlerini
ifade özgürlüğü kapsa-
mõnda değerlendirerek
davayõ reddetti.
1 El Kaide üyesi
yakalandı
KONYA (Cumhu-
riyet) - Konya Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mü-
cadele Şube Müdürlüğü
ekiplerinin 16 Ekim
2008’de Meram’da yap-
tõğõ operasyondan bu ya-
na aranan El Kaide üye-
si M.K. Konya’da yaka-
landõ. M.K, emniyet
müdürlüğü ekiplerinin
kimlik kontrolü sõrasõn-
da gözaltõna alõndõ.
HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 52. duruşmasõnda sa-
vunmasõnõ yapan tutuklu sanõk İşçi Partisi Ba-
sõn Bürosu Başkanõ Hikmet Çiçek, Karargâh
Evleri’nin kurgu olduğunu söyleyerek “Ka-
rargâh Evleri MİT imalatıdır” dedi.
Çiçek, Karargâh Evleri şemasõnda adõ geçen
subay ve askeri öğrencilerle İP arasõnda bağ-
lantõnõn olmadõğõnõ ifade etti. Genelkurmay Baş-
kanlõğõ’nõn 18 Temmuz 2008’de “Hava Kuv-
vetleri Komutanlığı’nda uzun süredir devam
eden bir soruşturmanın yeni bir olay gibi ka-
muoyuna yansıtıldığını” belirttiğini kaydeden
Çiçek, “bu soruşturmanın Türkiye’nin gün-
demindeki soruşturmayla ilgisinin bulun-
madığının” açõklandõğõnõ anõmsattõ. Çiçek
“Fethullahçı gladyo, TSK dışında Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin silahlı gücü olan Em-
niyet Genel Müdürlüğü’nde hâkimdir” diye
konuştu. Çiçek, kendisinde bulunan “MİT,
Medya, Ajan Gazeteciler” adlõ belge nedeniyle
suçlandõğõnõ, bu belgenin 12 Ağustos 2001 ta-
rihli Aydõnlõk gazetesinde yayõmlandõğõnõ ve be-
raat ettiğini anlattõ.
NATO’YA SABOTAJ PLANI...
Çiçek’in sorgusunun ardõndan savunmasõnõ ya-
pan Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Öz-
can, kendisinde ele geçirilen bir CD’de İzmir
NATO üssüne ilişkin krokiler ve sabotaj yapõ-
lacağõna ilişkin notlarõn bulunduğu iddiasõnõ
“gladyonun tertibi” olarak nitelendirdi. Bil-
gisayar kullanmayõ 2 yõl önce öğrendiğini ve ken-
disinde böyle bir CD bulunmadõğõnõ savunan Öz-
can, arama tutanaklarõnda da bulunmayan bu
CD’nin, kendisinden alõnan belgelere polis ta-
rafõndan sonradan eklendiğini söyledi. Özcan,
İstanbul emniyetinde bulunan bilgisayarõnõn
incelenmesini istedi. Özcan, “Hayatta NA-
TO’nun binasına girip fotoğraf çekmem söz
konusu olamaz. Ben NATO’ya akredite de-
ğilim. Ama NATO’ya karşıyım. Bu bir va-
tandaşlık görevidir” dedi.
BABA-OĞUL KADAR YAKIN
Ergenekon iddianamesinde “Gizli Tanık 9”
olarak anõlan tanõğõn ifadelerinin bir bölümü da-
ha avukatlara verildi. Sanõklar ve avukatlarõ ta-
rafõndan Danõştay saldõrõsõ hükümlüsü Os-
man Yıldırım olduğu iddia edilen “Gizli Ta-
nık 9”, ifadesinde Cumhuriyet gazetesine
bomba atan ve Danõştay’a saldõran Alparslan
Arslan’õn emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile
“baba oğul” kadar yakõn olduğunu anlatõyor.
Cumhuriyet’e ve Danõştay’a yönelik saldõrõla-
rõn Muzaffer Tekin tarafõndan Ataşehir’deki
bir evde kendisine teklif edildiğini öne süren giz-
li tanõk, para konusundaki anlaşmazlõk nedeniyle
bu işin Arslan’a ihale edildiğini iddia ediyor.
Gizli tanõk ifadesinde Muzaffer Tekin’in ko-
rumasõnõn kendisini arabayla götürdüğü Ata-
şehir’deki evin adresini net olarak hatõrlama-
dõğõnõ kaydediyor. Ergenekon davasõ duruş-
malarõnda sanõklar ve avukatlarõ Gizli Tanõk 9’a
sorgu sõrasõnda savcõ Mehmet Ali Pekgü-
zel’in “Osmanım” diye hitap ettiğine dikkat çe-
kerek sürekli eleştirilerde bulunuyorlar.
‘Karargâh Evleri kurgu’ Tahliyeye
itiraza ret
ERGENEKON SANIĞI İP’Lİ ÇİÇEK SAVUNMASINI TAMAMLADI
‘Hastane yatağında elektrik çarptı’
İstanbul Haber Servisi - Kartal Yavuz Se-
lim Devlet Hastanesi’nde kalça kemiğinden
ameliyat olan Sabriye Ene’nin (66), yataktaki
elektrik kaçağõ nedeniyle akõma kapõldõğõ ileri
sürüldü. Ene’nin kõzõ Nurcan Ene, “Hastanenin
ilk tedavi uygulamasõ ve bize yaklaşõmõ oldukça
iyiydi. Annemi elektrik çarpõnca omuzlarõnda çõ-
kõklar görüldü. Filmler çekildikten sonra çõkõk
değil kõrõk olduğu ve ağõr bir tedavi gerektiği
söylendi. Hem yataktaki elektrik kaçağõ hem de
yanlõş operasyon annemizi buraya getirdiğimiz-
den daha kötü bir duruma getirdi” dedi. Hastane
yönetimi elektrik kaçağõ olmadõğõnõ ancak iddia-
lara ilişkin incelemelerin sürdüğünü söyledi.
12. AĞIR CEZA MAHKEMESİ