28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU ‘Faşist İzmir’ mi? Adı Demokratik Toplum Partisi (DTP) olsa da aslında etnik ayrımcılık partisinin toprak ağası olduğu söylenen başkanı, İzmir’de partisinin yakışıksız gösterisine yakışıksız biçimde tepki gösteren toplulukları “sivil faşist” olarak nitelemiş. Bu “sivil” sözü, öyle sanıyorum ki bizim “sivil darbe” tanımlamamızdan sonra moda olmaya başladı. Sivil darbeci’ler (yani AKP) ve yandaşları, şimdilerde “sivil” kavramını kötüleme, gülünç düşürme çabasındalar. Böylece hem AKP korunmuş, hem zaman zaman tavsar gibi olan “askeri darbe” korkutmacasının önü açılmış olacak… Nitekim DTP başkanı da hiç yeri yokken “sivil faşist” diyor. Böylece alttan alta ve aklınca, İzmir’in gerçekten sivil ve demokrat kimliğine de çamur atmış oluyor. Nitekim İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, bayram mesajında bu karalamaya gereken yanıtı verirken İzmir’in, demokrasiyi yılın her gününde ve dakikasında yaşayan bir kent olduğunu vurguladı… İzmir’deki DTP gösterisinin de, gösteriye karşı tepkinin de görüntüleri yakışıksızdı. İzmir en uygar kentlerimizin başında gelir. Bunun tarihsel, kültürel nedenleri vardır. Bu nedenleri irdelerken, işçi sınıfımızın tarihinde de İzmir’in öncü bir kimliğe sahip olduğunu bilmek gerekir. İşçi sınıfının ilk sosyalist örgütlenmeleri, daha 1900’lerin başlarında (İstanbul’un yanı sıra) İzmir’dedir. İngiliz ve Fransız tütün tröstlerinin krallığına karşı ilk büyük grevler, yine aynı yıllarda, İstanbul’la birlikte İzmir’dedir. İşgalci düşmana karşı Kurtuluş Savaşı’nı ateşleyen ilk kurşunun da İzmir’de atıldığını herkes biliyor. Bu nedenlerle, Cumhuriyet düşmanı, emek düşmanı, kökten dinci kafa İzmir’i fethedemez. Etnik ayrımcılığa, uygarlık dışı, şamatacı, kışkırtıcı görüntülere İzmir’de yer yoktur. Başkalarını “sivil faşist” olmakla suçlayanlar, önce kendi kafalarına ve Habur sınır kapısında başlayıp şimdi kent kent dolaşmakta olan ilkellik görüntülerine çekidüzen versinler… Yazıya DTP başkanı ile başladım, fakat onun yaptığı suçlamanın (daha doğrusu çirkef atmanın) beş beterini önceki gün “Vatan” gazetesindeki bir alıntıdan öğrendim. Alıntı Rasim Ozan Kütahyalı diye birinin “Taraf” gazetesinde yayımlanmış yazısından.. “Biri” diyorum, çünkü son yıllarda mantar gibi üreyen bu adı sanı belirsiz köşe yazarları, ancak “biri” sıfatını hak etmekteler. “Vatan” yazarlarından Tönbekici hanımefendinin (irkilmek bir yana, gönülden katılarak) yaptığı alıntıda, “bir İzmirli” olduğu belirtilen “Taraf” yazarı, “Faşizmin Başkenti İzmir” olarak nitelediği İzmir’e, sınır tanımaz bir ölçüsüzlükle, kin ve nefretini adeta kusuyor: “Şu an İzmir barbarlığın istilası altındadır. Entelektüel hayatı hiç olmayan, doğru düzgün dergisi ve yayınevi olmayan şehrimiz İzmir nedense tüm ırkçı, faşist, kana susamış yayın organlarının ve derneklerin başkenti durumundadır. İzmir’in paranoyak ve hastalıklı zihinsel iklimi şu an faşizm üretiyor…” vb… Paranoyak ve hastalıklı bir zihnin ürünü olabilecek bu sözleri eden kişinin belki gerçekten tedaviye gereksinimi vardır. Kendisine “Taraf”ta yer bulabilmiş olsa da dergiler ve yayınevleriyle bir sorunu olduğunu da tahmin ediyorum. Fakat, her şeye karşın, bir yayın organı, bir gazete, bir kentimize yönelik bu düzeysizlikte sözlere nasıl yer verebilir? Bunun adı düşünce özgürlüğü değil, ancak “alçakça” nitelemesini hak edebilecek bir saldırganlığa çanak tutmak, yataklık etmektir. İzmir’e saldırı Başbakan’ın salvosuyla başlamıştı… Belli ki her fırsatta devam edecek… İzmir’de ve AKP’nin güçsüz olduğu her yerde, DTP’nin yakışıksız gösterileri ve başkaca kışkırtıcı olaylar, bu partiyi mazlum ve AKP’yi demokrat gösterme yönünde istismar edilebilir ve ediliyor da. İzmir’deki gülünç, şamatacı, ilkel gösteriye, başka ve daha tehlikeli bir ilkellikle karşı çıkılması hiçbir biçimde kabul edilemez. Taş ve yumurta atmak, bağırıp çağırmak yerine, suskun ve ilgisiz kalarak şamatacıyı şamatasıyla baş başa ve yalnız bırakmak çok daha etkili ve anlamlı olabilirdi… Devrimci, demokrat, yurtsever, uygar İzmir’e faşist denilmesine gelince, bütün bunlar, “aydın” denilen kesimler içinde, ne kadar çok faşist, omurgasız, kimliksiz, kişiliksiz, bilinçsiz, ruhsuz, daha doğrusu sürüngen ve yalaka ruhlu yaratıkların bulunduğunun yeni bir örneğini oluşturuyor. ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Erdoğan üniversiteye girişte katsayõ farkõnõ kaldõran düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasõnõ eleştirdi ‘Danõştay kararõ ideolojik’ İstanbul Haber Servisi - Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan, Danõştay’õn üniversiteye girişte katsayõ farkõnõ kaldõran düzen- lemeyle ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararõnõ “ideolojik” bulduğunu ifade ederek, “Bu karar, Danıştay’ın kendi için- de ne denli çelişki içinde oldu- ğunu gösteriyor. Anlamakta zorlanıyoruz; bunun kabul edi- lir hiçbir yanı yok” dedi. Erdo- ğan, uyarõ grevine katõlan me- murlarla ilgili yaptõrõm uygula- nacağõnõ belirtti. Başbakan Erdoğan, dün sabah Eyüp Sultan Camisi’nde bayram namazõnõ kõldõktan sonra Kulak- sõz Mezarlõğõ’ndaki babasõ Ahmet Erdoğan’õn mezarõnõ ziyaret et- ti. Namaz çõkõşõnda gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Erdoğan, Danõştay’õn YÖK’ün üniversite- ye girişte katsayõ farkõnõ kaldõran kararõn yürütmesini durdurma- sõyla ilgili olarak şunlarõ söyledi: “Bu konuda yetkili merciin YÖK olduğunu söyleyen bir Danıştay’ın aynı yıl içerisinde tamamen o aldığı kararı mes- heden, yeni bir karar alması hiçbir şeyle izah edilemez. Bu karar tamamıyla ideolojik ka- rardır. Böyle bir ideolojik ka- rarı anlamakta ben şahsen zor- lanıyorum. Yargı organıdır, kararını almıştır, ama inanı- yorum ki, muhatabı olan YÖK de itirazını yapacaktır, tavrını belirleyecektir. Ama biz de bu ülkede mağdurların hakkını arama noktasında bir siyasi ik- tidar olarak yargı karşısında yapılması gerekenleri bayram- dan sonra biz de değerlendire- ceğiz tabii ki.” Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli’ye Mec- lis’te küfrettiği iddiasõyla kendi- sine dava açõlacağõ yönündeki açõklamalarla ilgili soruya da “Bizde küfretmek gibi bir şey olmaz. O seviye onların seviye- sidir. Biz o seviyeye düşmeyiz” yanõtõnõ verdi. ‘Ülke yol geçen hanı olur’ Memurlarõn uyarõ grevine ka- tõlmasõnõ da yasadõşõ olarak nite- leyen Başbakan Tayyip Erdo- ğan, “KESK yapısı itibarıyla kendi yasal haklarını kullansın. Yasal olmayan bir durumla il- gili olarak o kurumların yöne- ticileri gerekli olan neyse bunu tabii ki takip edecekler. Eğer yasaların çiğnendiği bir ülkede yasaların çiğnenmesine mü- saade edilirse ülke yol geçen ha- nına döner” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn YÖK’ün imam hatiplilerin üniversiteye girişte önünü açan katsayõ kararõnõn yürütmesini durduran Da- nõştay’õ ideolojik davranmakla suç- lamasõ tepki çekti. Eski Adalet Bakanõ Hikmet Sami Türk, Yükseköğretim Yasasõ’nõn kat- sayõ farkõ uygulamasõnõ düzenleyen 45. maddesine dikkat çekti. Yasanõn 45. maddesine bakõldõğõnda Danõştay’õn ne- den böyle bir karar verdiğinin anlaşõ- lacağõnõ ifade eden Türk, maddenin (a) fõkrasõnõn üçüncü bendinde “Bir mes- leğe yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek ay- nı alanda bir yükseköğretim kuru- muna girerken, başarı notları ayrı- ca tespit edilecek bir katsayı ile çar- pılmak suretiyle değerlendirilerek gi- riş sınavı puanlarına eklenir” hük- münün yer aldõğõnõ kaydetti. Türk, “Danıştay kararında da dayanılan gerekçe bu. Bütün yükseköğretim kurumlarına girişte meslek ile genel liseler arasında bir ayrım yapıl- ması bu hükmün gereği. Bu tabii eğitim politikası bakımından tartı- şılabilir. Bu kanun 1981 yılında yapıldı. Türkiye yeni bir eğitim po- litikası izlemeli deniliyorsa bu konu yasama organının belirleyeceği bir konu ve dolayısıyla bu hüküm bu- rada durduğu sürece katsayı farkı uygulaması olağandır. Eğer hükü- met artık koşulların değiştiğini, bu- na gerek olmadığını ve isteyen her insanın istediği yükseköğrenim ala- nında öğrenim görmesini uygun görüyorsa o zaman farklı bir hü- küm getirmek gerekir” dedi. Bazõ fakültelere gereksinimden faz- la, bazõlarõna ise az yönelme olduğunu ifade eden Türk, eşit puan verildiği tak- dirde eğitim alanõnda bir planlama yapma olanağõnõn da kalmayacağõnõ ve belli alanlarda aşõrõ yõğõlmalar yaşa- nacağõnõ kaydetti. Türk, “Bence Da- nıştay’ı ideolojik karar vermekle suçlamadan önce kanunun 45. mad- desindeki hükme yeniden bakmak gerekir” diye konuştu. EskiAdaletBakanõHikmetSamiTürk,BaşbakanErdoğan’õnsözlerinetepkigösterdi ‘Suçlayacağına 45. maddeye bak’ Başbakan Erdoğan, “Bu karar, Danõştay’õn kendi için- de ne denli çelişki içinde ol- duğunu gösteriyor” dedi. ‘Karara uyulmalı’ MAHMUT LICALI ANKARA - Danõştay’õn, YÖK’ün imam hatip liselilerin tõp, hukuk, mühendislik gibi alanlar dõ- şõnda tercih yaparken avantajlõ ha- le gelmelerini sağlayan düzenle- mesinin yürütmesini durdurmasõ- nõn ardõndan, kurulun yargõ kararõ- na uymasõ gerekiyor. YÖK, Danõş- tay’õn kararõnõn ardõndan katsayõ farkõ uygulamasõna devam etmesi gerekirken, katsayõ oranlarõ arasõn- daki makasõ iyice daraltmak için çalõşma yapõyor. Eski YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, en mantõklõ çözü- mün Danõştay kararõna uymak ol- duğunu kaydetti. Danõştay’õn YÖK’ün yetkisi olan bir konuda görüş bildirdiği yönünde eleştiriler yapõldõğõnõ kaydeden Eşme, kuru- lun alan dõşõ tercihlerde 0.3, alan içi tercihlerde de 0.8 olan katsayõ oranlarõ arasõndaki farkõ iyice azaltmaya hazõrlandõğõna işaret et- ti. Eski YÖK üyesi Bülent Serim, Danõştay’õn son kararõnõn 1998 yõ- lõndan beri Danõştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun aynõ yönde verdiği kararlarla örtüştüğünü be- lirterek kararõn hukuki bir karar ol- duğunu kaydetti. İmam hatiplilerin üniversiteye girişte alan dõşõ tercih- lerinde önlerinin açõlmasõnõn laik eğitim ilkesine ve anayasaya aykõrõ olduğunu kaydeden Serim, YÖK’ün kararõn gereğini yapmasõ gerektiğini söyledi. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş de, YÖK Genel Kurulu’nun Danõştay’õn kararõnõ A’dan Z’ye ciddi bir şe- kilde değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Eriş, “Danıştay’ın orta- ya koyduğu argümanlarla bu konu değerlendirilmeli. Bu ka- rarın yargı-yürütme çatışması olarak ve siyasi bir açıdan de- ğerlendirilmesi yanlış bir şey. Bu konuya yalnızca akademik olarak bakılmalı” dedi. YÖK’E UYARI Dekan atamasına toplu istifayla tepki İZMİR (Cumhuriyet) - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde, YÖK’ün Prof. Dr. Celal Artunç’u 9 oy almasõna karşõn dekan olarak atan- masõna karşõ yükselen tep- kiler toplu istifayla so- nuçlandõ. Hastane başhe- kimi Prof. Dr. Mehmet Sonugelen’in de arala- rõnda bulunduğu 14 öğre- tim görevlisi istifa etti. Görev süresi dolan Prof. Dr. Serhat Çınarcık’õn yerine geçmesi muhtemel olan adaylar, Prof. Dr. Çõnarcõk ile birlikte Prof. Dr. Necdet Erdilek ve Prof. Dr. Celal Artunç olarak belirlendi. 85 öğ- retim üyesinden 60’õnõn oyunu Prof. Dr. Çõnar- cõk, 16’sõnõ Prof. Dr. Er- dilek, 9’unu ise Prof. Dr. Artunç aldõ. ‘Arınç devrede’ 3 aday arasõndan en az oy alan Artunç’un dekan- lõğa atanmasõ tepkilere yol açarken öğretim üye- leri atamanõn, AKP’li Bü- lent Arınç ile AKP İzmir Milletvekili Mehmet Te- kelioğlu’nun desteğiyle gerçekleştiği iddialarõn- da bulundu. Sessiz direnişle bir sü- re Prof. Artunç’un istifa- sõnõ bekleyen öğretim gö- revlileri YÖK’ü protesto için toplu istifa etti. Has- tane başhekimi Mehmet Sonugelen, 4 hastane yö- netim kurulu üyesi, 3 fa- külte kurulu üyesi ve 6 anabilim dalõ başkanõ Prof. Artunç’a istifalarõnõ sundu. İstifalarla ilgili bi- reysel bir açõklama yap- mak istemediklerini be- lirten Diş Hekimliği Fa- kültesi hocalarõ, “Öğre- tim üyelerini, onların oylarını yok sayan YÖK’e karşı yapılmış bir protestodur, bu ata- maya itirazımızdır” de- di. En yüksek oyu alma- sõna karşõn YÖK’ün dev- re dõşõ bõraktõğõ Prof. Çõ- narcõk da öğretim üyele- rinin kendi seçtikleri ada- yõn atanmamasõna tepki gösterdiklerini belirterek “En yüksek oyu ben al- mıştım. Öğretim üyele- ri demokratik seçime karşın YÖK’ün bu ata- masına tepkilerini isti- falarıyla gösterdi” dedi. Prof. Artunç kendisine haksõzlõk yapõldõğõnõ sa- vunurken “Farklı yakış- tırmalarla beni farklı bir sınıfın, farklı bir gö- rüntünün içine sokmaya çalışıyorlar. Beni üzen bu. Aslında böyle bir gö- rüntüyü açıkçası hak et- miyorum” diye konuştu. EGE DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ 68’lilerden mücadele çağrısı İstanbul Haber Servisi - 68’liler Birliği Vakfõ, emperyalizme, faşizme ve her tür gericiliğe karşõ geçmişte verilen onurlu mücadelenin bugün de aynõ kararlõlõkla tüm alanlarda sürdürüleceğini belirtti. Başkanlar Kurulu açõklamasõnda, Türkiye’nin aydõnlõk geleceği için birlik, dayanõşma ve mücadele çağrõsõ yapõldõ. 68’liler Birliği Vakfõ’nõn Başkanlar, Yönetim ve Danõşma Kurulu’nun 21 Kasõm’da gerçekleştirildiği anõmsatõlarak, toplantõda alõnan kararlarla ilgili, “Emperyalizme, faşizme ve her tür gericiliğe karşõ geçmişte verdiğimiz onurlu savaşõmõ bugün de aynõ kararlõlõkla tüm alanlarda sürdürülecek” denildi. Başbakan Tayyip Erdoğan, bayram namazını Eyüp Sultan Camisi’nde kıldı. (Fotoğraf: AA) Hikmet Sami Türk
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear