Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2009 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Erdoğan Bunu Becerdi
Bari Biz Dikkat Edelim
İzmir olaylarının yansımaları daha sürerken,
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde meydana
gelen gerginlik, Türkiye’de çok tehlikeli bir
tırmanışın yaşanmakta olduğunu gösteriyor.
Futbol alanlarından başlayarak, ülkenin
yüzeyine yayılma eğilimi gösteren olayların
Tayyip Erdoğan’ın ünlü “açılım”ıyla birlikte
başlamış olması, olayın baş sorumlusunu,
bizzat Tayyip Bey’den başka yerde aramanın
ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor.
Şurası yadsınamaz bir gerçektir ki, Türkiye
açılım sonrası, açılım öncesinden çok daha
gergindir.
Bunun nedeni ise, geçen gün de yazdığım
gibi, Erdoğan’ın ABD siparişiyle başlattığı
açılımı iyi yönetemeyip, yüzüne gözüne
bulaştırmış olmasıdır.
Burada bir yanlış anlamaya düşmemeye
özen göstermek gerek.
Kangren olmuş bu konunun demokratik
tartışmaya açılması, askeri önlemler ihmal
edilmeden, ama onun dışında ekonomik,
sosyal, siyasal çözümlerin aranması gerekliydi.
Şimdi kimileri unutmuş olsa bile, arazide
çarpışan askerler bile bu zorunluluğu, bir değil,
birçok kez dile getirmişlerdi.
Bu yüzden, itirazlarımız açılımın kendisine
değil, içeriğine ve yönetiliş biçimine dönüktür.
Olayın fiyaskoya dönüşmesinin birinci
nedeni, açılımın ne olduğunun anlatılamaması
oldu. Zaten Tayyip Bey açılımın şümulünü,
dolayısıyla sınırlarını kendisi de bilmiyor, ne
yapıp, nereye kadar gideceği konusunda bir
düşünceye sahip bulunmuyordu.
Bu durum, bir yandan taraflardan birinde,
gerçekleşmesi güç, hatta olanaksız kimi
beklentiler yaratırken, öbüründe de, o
beklentilere karşı kimi tepkilerin doğmasına
neden oluyordu.
İki öğe de bu gelişmeleri hızlandırıp
güçlendirdi.
Birisi “sahra mahkemelerinin” kurulduğu
Silopi gösterileriydi. Silivri’nin ceberut rejimi
Silopi’de cart curt rejime dönüşürken,
kimilerine “ne oluyoruz?” sorusunu
sorduruyordu.
Koordinasyonu olmayan açılımın
koordinatörü İçişleri Bakanı Atalay’ın bunun bir
süreç olduğunu söylemesi, açılımın ucu
açıklığının altını özenle çizmesi de, “Bu işin
nerede duracağı belli değil. Nerelere kadar
uzanacak, her aşamada yeni bir taviz vererek
bölünmeye mi gidilecek?” sorusuna yol açtı.
Bütün bunlardan sonra Hasip Kaplan’ın
nüfus sayımında herkesin etnik kökeninin
sorulması önerisi soru işaretlerini daha da
arttırdı.
Sorunun enine boyuna tartışılması sırasında
bütün bu evrelerin kaçınılmaz olduğunu
söylemek belki de mümkündü, ama bu sürecin
iyi yönetilmesi de şarttı.
Öte yandan, mademki sorunun özü Kürtler
ile Türklerin birlikte yaşama arzularıydı, bunun
var olup olmadığının saptanması için tutulacak
yol da belliydi.
Herkesin etnik kökeninin sorulması, sonra da
kaçınılmaz bir başka sorunun gündeme
gelmesi, belki de bu toplumdaki birlikte
yaşama arzusunun belli olmasının
güvencesiydi.
Bütün bunlar iyi yönetilerek topluma her şey
açıklıkla, ama duyguları coşturarak değil, aklı
öne koyup anlatılarak yürütülebilirdi.
Oysa, Başbakan ne kadar tehlikeli bir
yöntem olduğunu düşünmeden, duyguları
coşturmayı yeğleyerek, tıpkı kristal dükkânına
girmiş bir fil gibi davranıyordu.
Kendisi, bütün bunları görmemektedir ve baş
sorumlusu olduğu fiyaskodan dolayı DTP’lilerin
tutumundan şikâyetçidir.
Ama DTP’liler açılımdan önce ne idiyseler,
açılımdan sonra da odurlar, değişmediler ki...
Bu yapılarının örneğini geçmişte de
vermişlerdi, doğrusu davranış biçimleri yeni ve
aldatıcı değildi. Başbakan yakın geçmişin
olaylarına bakıp bu gerçeği görebilirdi.
Ama onu da göremedi ve Türkiye’yi çok
tehlikeli bir gerginliğin eşiğine getirdi...
Şimdi de sorumluluğu üzerinden atmak için
mezbuhane bir gayretle etrafa çatıyor.
Artık ondan sağduyu beklemek abes, iş başa
düştü. Bari biz toplum olarak akıllı davranalım.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Grup Başkanvekili
Kemal Kılıçdaroğlu, muhabi-
rimiz İlhan Taşcı ile yaptõğõ
telefon görüşmesindeki “Bom-
baları patlatıyorsunuz” cüm-
lesini şüpheli bulduklarõ için
Ergenekon iddianamesinin
delil klasörüne koyduklarõnõ
ileri süren savcõlarõn mahke-
meye sunduklarõ savunmala-
rõnõ “suçüstü belgesi” olarak
nitelendirdi.
Savcõlarõn “hem suçlu hem
güçlü” deyimine uygun dav-
randõklarõna işaret eden Kõlõç-
daroğlu, şu değerlendirmeyi
yaptõ: “Savunmaları, kendile-
rine yasaların verdiği görev-
leri sorumsuzca kullandıkla-
rını açıkça gösteriyor. Yetki-
ler savcılar tarafından özenle,
dikkatle kullanılmazsa doğu-
racağı sonuç haksızlığa da-
vetiyedir. Savcılar diyor ki,
‘Bombalarõ patlatõyorsunuz cüm-
lesini mahkemenin dikkatini çek-
mek için iddianameye koyduk.’
Kendilerinin de hiçbir iddiası
yok. Mademki bir iddiaları yok,
mahkemenin dikkatini niçin çek-
sin? Bu söze dikkat eden savcı-
lık, onun bir üstündeki dinlenen
kişinin Mustafa Balbay olduğunu
biliyor, İlhan Taşcı ve benimle il-
gili bir dinleme kararı olmadığını
da biliyor, dinleme kararı ol-
mayan dinlenmenin mutlaka im-
ha edilmesi gerektiğini de biliyor;
çünkü bilmemeleri hukuk açı-
sından affedilemez bir olgudur.
Bütün bunları bilen bir savcılık,
nasıl olur da imha edilmesi ge-
reken bir tutanağı dava dosya-
sının içine koyar? Bütün bunlar,
Ergenekon iddianamesinin nasıl
sorumsuzca hazırlandığını gös-
teren somut örneklerdir.”
Telefon görüşmesini deşifre ede-
rek yasalarõ çiğnedikleri gerekçe-
siyle Ergenekon savcõlarõnõ Ada-
let Bakanlõğõ’na şikâyet ettiğini
anõmsatan Kõlõçdaroğlu, “Bakan-
lık buna izin vermedi. Bu da gös-
teriyor ki, Ergenekon süreci ik-
tidarla beraber giden bir sü-
reç” değerlendirmesini yaptõ.
Ne İlhan Taşcõ ne de kendisi
hakkõnda mahkemeden alõnmõş
bir dinleme kararõ olmadõğõna işa-
ret eden Kõlõçdaroğlu, karar ol-
maksõzõn dinleme yapõlmasõnõn
ve bunun afişe edilmesinin açõkça
suç olduğunu vurguladõ.
Ergenekon savcõlarõnõn, Taş-
cõ’nõn açtõğõ davanõn, “kendileri-
ne baskı amacıyla açıldığı” sa-
vunmasõna da değinen Kõlõçda-
roğlu, şunlarõ söyledi:
“Savcıların hak aramayı, yar-
gı üzerinde baskı olarak adlan-
dırmaları da başka bir hukuk
ayıbıdır. Hak aramayı suçmuş gi-
bi göstermek, totaliter rejimin ti-
pik bir göstergesidir. Hem yasa-
dışı dinleme yapacaksınız, hem
dinlemeden mağdur olan hakkı-
nı aradığı zaman da ona gözda-
ğı vereceksiniz. Bunu yapan ki-
şi de hukuk adamı olacak. O ki-
şilerin hukuk adına konuşma
hakkı yoktur. Özür dileme er-
demini gösterselerdi, hata yap-
tıklarını kabul etselerdi, belki
toplum vicdanında kabul göre-
bilirlerdi. Hukuksuzluğu ilke
edinenler ve bunu yaparken de
hukukun arkasına saklananlar,
dünyanın hiçbir demokratik ül-
kesinde hukuk adamı olarak gö-
rülmezler. İktidara endekslenen
kişiler hukuk adamı olamazlar.
Onlar cumhuriyeti de koruya-
mazlar. AKP savcısı olmak ile
cumhuriyet savcısı olmak fark-
lı kavramlardır.”
Şõrnak’ta ölen er
toprağa verildi
Şırnak’ta vatani görevini yaparken inti-
har ettiği ileri sürülen Piyade Er Sedat
Horuz’un (21) cenazesi, Adana’da top-
rağa verildi. Küçükoba Mezarlığı’na gö-
türülen er Sedat Horuz’un cenazesi de-
fin edilecekken ailenin bir yakını, “Bu
kanın durması için yapılan adımlara
destek verilmeli” diyerek ölümünden,
bazı siyasi partilerin ve devletin de so-
rumlu olduğunu söyledi. Bu kişi, cenaze
törenine katılanların tepki göstermesi
üzerine uzaklaştı. Mezarlıkta oğlunun
bir arkadaşına sarılarak Türkçe ve
Kürtçe ağıtlar yakan baba Zeki Horuz,
oğlunun intihar etmesi için hiçbir neden
olmadığını belirterek “Bir ay önce abisi-
nin düğününe katılmak için gelmişti. Te-
lefonda da konuşuyorduk, ne maddi, ne
de askerlikle ilgili bir sorunu vardı. Bay-
ramdan sonra gerekli araştırmalarımızı
yapacağız” diye konuştu. (Fotoğraf: AA)
GÜNEY’İN İFADELERİ
İSRAİL İLE YÜRÜTÜLEN İHA PROJESİNDE GÖRÜŞMELERE DEVAM KARARI
Başsavcılık
TRT için
takipsizlikte
ısrarcı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ,
Tuncay Güney’in TRT’deki açõkla-
malarõyla ilgili olarak kanal yöneti-
cileri hakkõnda verilen takipsizlik
kararõnõ kaldõran Sincan 1. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’nin kararõnõn, kanun
yararõna bozulmasõ istemiyle Adalet
Bakanlõğõ’na başvurdu.
Savcõ Harun Kodalak tarafõndan
hazõrlanan dilekçede, TRT Haber ve
Spor Yayõnlarõ Dairesi Başkanõ Ah-
met Çavuşoğlu, program yapõmcõsõ
Cengiz Yel ve program sunucusu
İbrahim Gürkan Sarı hakkõnda ve-
rilen takipsizlik kararõnõn Sincan 1.
Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan kal-
dõrõldõğõ anõmsatõldõ.
Soruşturma konusu iddialar ve ey-
lemlerle ilgili olarak verilen kovuştur-
maya yer olmadõğõ kararõnõn gerekçe-
lerinde, “atılı suçların şüpheliler açı-
sından yasal unsurları itibarıyla
oluşmadığının açıkça belirtildiği”
aktarõlan dilekçede, “Bir başka deyişle,
şüpheliler hakkında atılı suçlarla il-
gili söz konusu programdaki eylem-
lerinin suç oluşturmadığı, dolayı-
sıyla haklarında dava açmayı ve gö-
revli mahkemece değerlendirmeyi ge-
rektirecek bir delil bulunmadığı net
olarak vurgulanmıştır” denildi. Di-
lekçede, iddia edilen eylemlerin suç ol-
madõğõ kanaatine varõldõğõnda ise ko-
vuşturmaya yer olmadõğõna dair karar
verileceği kaydedildi.
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Türkiye’nin te-
rörle mücadelede yoğun olarak ih-
tiyaç duyduğu insansõz hava araç-
larõnda (İHA) İsrail ile yürütülen
projede yeniden görüşmelere baş-
lanmasõ kararõ alõndõ.
Türkiye, hem yerli olanaklarla
hem de yabancõ firmalarla yü-
rüttüğü ortak projeler aracõlõğõy-
la İHA gereksinimini gidermeye
çalõşõyor. Modern ordularõn he-
men tamamõnõn envanterinde yer
alan İHA, havadan gözetleme ve
istihbarat konusunda çok ciddi
avantajlar sağlõyor. Türkiye, par-
çalarõndan bazõlarõnõ ASEL-
SAN’õn üreteceği 10 adet Heron
projesini İsrailli firmalarla yürütü-
yor. Projedeki gecikme sürerken 2
yõldõr sürdürülen görüşmelerden
bir sonuç alõnamadõ.
‘İstihbarat desteği’
Türkiye’den sonra sipariş veren
İsrail Hava Kuvvetleri, sistemleri
envanterine kattõ. Karme Ekonomik
Toplantõlarõ (KEK) için Türkiye’ye
gelen İsrail Sanayi Bakanõ Binya-
min Ben Eliezer ile yapõlan gö-
rüşmelerde konunun gündeme gel-
diği öğrenildi. Heyetlerin Heron ko-
nusunda yeniden görüşmelere baş-
lanmasõnõ benimserken, temaslar-
dan bir sonuç alõnõp alõnamayaca-
ğõ bilinmiyor. Türkiye, bu projede
ciddi zaman kaybõna uğradõğõ gibi,
ihtiyacõn kiralõk İHA yöntemiyle gi-
derilmesi için de ayrõca kaynak ayõ-
rõyor. Türkiye, ihtiyacõ olan İHA’la-
rõ edinememenin yanõ sõra Irak’õn
kuzeyindeki terör faaliyetlerine
yönelik “anlık istihbarat” konu-
sunda da ABD’ye bağõmlõ bulu-
nuyor. Bir hava kuvveti olmamasõ
nedeniyle Irak’õn hava sahasõnõ
kontrol eden ABD ile varõlan uz-
laşma gereği Türkiye’ye “istihba-
rat desteği” sağlanõyor. ABD’nin
Ankara Büyükelçisi James Jeff-
rey’nin 23 Ekim 2009 tarihinde ga-
zetecilerle yaptõğõ söyleşideki de-
ğerlendirmesi, bu ülkenin Irak’tan
çekilmesiyle anlõk istihbarat des-
teğinin bir yõl içinde zora gireceğini
ortaya koyuyor.
Jeffrey’nin, “istihbarat pay-
laşımı sürecek mi” sorusuna
verdiği yanõt şöyle:
“Evet, Türkiye’ye desteği-
miz sürecek. Şimdiye kadar is-
tihbarat paylaşımıyla birkaç
operasyonu kolaylaştırdık. Bi-
zim platformlarımız (hava sis-
temleri) PKK’ye karşı kulla-
nıldı. Afganistan’daki komu-
tanlarımız ısrarlı bir şekilde bu
platformları istiyor. PKK,
Türk karakollarına saldırdı. Ben-
zeri saldırılar iki kez Afganis-
tan’da ABD askerlerine de oldu.
Kayıplar verdik. Çünkü istihba-
rat yoktu. Hava platformları-
mızı Türkiye için Irak’ta tutu-
yoruz. Bunun bir maliyeti var.
Fedakârlık yapıyoruz.”
ABD’nin başõnõ çektiği koalisyon
güçleri son dönemde Afganistan’da
ciddi kayõplar veriyor.
Bahçeli, Ankara’dan başlıyor
AYŞE SAYIN
ANKARA - MHP, AKP hükü-
metinin “Kürt açılımı”na karşõ mu-
halefeti genişletmek ve kamuoyu
tepkisini diri tutmak için meydanla-
ra iniyor. MHP lideri Devlet Bahçeli,
açõlõma karşõ ilk mitingini ise 13 Ara-
lõk’ta Ankara’da yapacak.
MHP lideri Bahçeli, AKP’nin
“açılım” projesine karşõ “Bin yıl-
lık kardeşliği yaşa ve yaşat” te-
masõyla gerçekleştireceği miting
programõna bayram sonrasõ başla-
yacak. Meydanlarda AKP’nin açõ-
lõmõnõ, “cumhuriyet rejimi ile he-
saplaşma” olarak değerlendiren
Bahçeli, bölgesel düzeyde miting-
ler yapacak. Bu çerçevede, İç Ana-
dolu bölgesinden mitingleri başla-
tacak olan Bahçeli, ilk yer olarak da
“cumhuriyet”in başkenti olan An-
kara’yõ seçti. MHP ilk mitingin ta-
rihini, TBMM Genel Kurulu’nda
“Kürt açılımı” ile ilgili görüşme-
lerin yapõldõğõ 13 Kasõm tarihinden
tam 1 ay sonra olmasõ nedeniyle de
13 Aralõk olarak belirledi.
Ankara Tandoğan Meydanõ’nda
yapõlmasõ planlanan miting, Bahçe-
li’nin 2005 yõlõndan sonra Ankara’da
yaptõğõ ilk büyük çaplõ etkinlik ola-
cak. Parti yönetimi, 100 bin kişiyi
toplamayõ hedeflediği miting için ge-
niş çaplõ çalõşma başlattõ. Bu çerçe-
vede, çevre illerden de partililerin
başkente getirilmesi planlanõyor.
Bahçeli, miting programõ çerçe-
vesinde 7 bölgede en az birer miting
yapmayõ planlõyor. Ancak kõş mev-
simine denk gelmesi nedeniyle, ya-
põlacak bölge mitingleri de hava
koşullarõna göre belirlenecek. Bah-
çeli’nin Doğu ve Güneydoğu’da ya-
pacağõ mitingler için ise henüz il sap-
tanmadõ. İzmir’deki DTP konvoyu-
na saldõrõnõn ardõndan DTP’lilerin
“MHP Diyarbakır’a nasıl gidecek”
sorusuna “Diyarbakır’a ne zaman
gideceğimi bilirim” yanõtõ veren
Bahçeli’nin bu ilde miting yapõp
yapmayacağõ kesinleşmedi.
Ne İlhan Taşcõ ne de kendisi hakkõnda mahkemeden alõnmõş bir dinleme kararõ
olduğuna işaret eden Kõlõçdaroğlu, karar olmaksõzõn dinleme yapõlmasõnõn açõkça suç
olduğunu vurguladõ. Ergenekon savcõlarõnõn yaptõğõ savunmanõn davanõn iddianamesinin
de ne kadar sorumsuzca hazõrlandõğõnõn göstergesi olduğunu belirten Kõlõçdaroğlu, “Hak
aramayõ suçmuş gibi göstermek, totaliter rejimin tipik bir göstergesidir. AKP savcõsõ olmak
ile cumhuriyet savcõsõ olmak farklõ kavramlardõr” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu, telefon görüşmesini deşifre eden savcõlarõn savunmalarõnõ değerlendirdi
‘Savunmalarõsuçüstübelgesi’
MHP, ‘cumhuriyetin kurulduğu yer’ olduğu gerekçesiyle Kürt açõlõmõna karşõ
ilk mitingini 13 Aralõk’ta başkentte Tandoğan Meydanõ’nda yapma kararõ aldõ
İnsansõz hava araçlarõ modern
ordularõn tamamõna yakõnõnõn en-
vanterinde bulunuyor. Bu araçlar
istihbaratta önemli avantajlar sağlõ-
yor. Türkiye’nin İsrail ile yürüttüğü
projede 2 yõldõr görüşmeler sürme-
sine karşõn sonuç alõnamadõ.
Heron’da yine belirsizlikHakkâri’de korsan gösteri
HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’de, terör örgütü-
nün kuruluş yõldönümü nedeniyle gösteri yapan
gruba polis müdahale etti. Yola barikat kurduk-
tan sonra terör örgütü lehine slogan atan göste-
riciler, polis araçlarõnõ da taşladõ. Zõrhlõ araçla-
ra baltalarla saldõran göstericileri polis gaz
bombasõ ve basõnçlõ su kullanarak dağõttõ.
Memurlar 117 gün tatil yapacak
ANKARA (AA) - Kamu çalõşanlarõ, gelecek
yõl 248 gün çalõşacak, 117 gün tatil yapacak.
2010’da yeni yõl tatili, 23 Nisan Ulusal Ege-
menlik ve Çocuk Bayramõ, 19 Mayõs Gençlik
ve Spor Bayramõ ile 30 Ağustos Zafer Bayra-
mõ’nda birer gün, Ramazan Bayramõ’nda 3.5,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ’nda 1.5 ve Kur-
ban Bayramõ’nda da 4.5 gün resmi tatil olacak.
Alili Makedonya’ya gitti
İstanbul Haber Servisi - Ulusal Kanal çalõşanõ
Teoman Alili, Yabancõlar Şube Müdürlüğü tara-
fõndan sõnõr dõşõ edildi. İşçi Partisi (İP) Merkez
Karar Kurulu Üyesi Şule Perinçek, Yugoslav
kökenli olan ve 2000 yõlõnda pasaportunun süre-
si dolan Alili’nin, “vatandaşlõk hakkõ olmadõğõn-
dan” sõnõr dõşõ edildiğini belirtti. Sabiha Gökçen
Havalimanõ’ndan polis nezaretinde Makedon-
ya’ya gönderilen Alili’yi ailesi, Ulusal Kanal ça-
lõşanlarõ ve bazõ İP üyeleri uğurladõ.