28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Erdoğan Bunu Becerdi Bari Biz Dikkat Edelim İzmir olaylarının yansımaları daha sürerken, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde meydana gelen gerginlik, Türkiye’de çok tehlikeli bir tırmanışın yaşanmakta olduğunu gösteriyor. Futbol alanlarından başlayarak, ülkenin yüzeyine yayılma eğilimi gösteren olayların Tayyip Erdoğan’ın ünlü “açılım”ıyla birlikte başlamış olması, olayın baş sorumlusunu, bizzat Tayyip Bey’den başka yerde aramanın ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. Şurası yadsınamaz bir gerçektir ki, Türkiye açılım sonrası, açılım öncesinden çok daha gergindir. Bunun nedeni ise, geçen gün de yazdığım gibi, Erdoğan’ın ABD siparişiyle başlattığı açılımı iyi yönetemeyip, yüzüne gözüne bulaştırmış olmasıdır. Burada bir yanlış anlamaya düşmemeye özen göstermek gerek. Kangren olmuş bu konunun demokratik tartışmaya açılması, askeri önlemler ihmal edilmeden, ama onun dışında ekonomik, sosyal, siyasal çözümlerin aranması gerekliydi. Şimdi kimileri unutmuş olsa bile, arazide çarpışan askerler bile bu zorunluluğu, bir değil, birçok kez dile getirmişlerdi. Bu yüzden, itirazlarımız açılımın kendisine değil, içeriğine ve yönetiliş biçimine dönüktür. Olayın fiyaskoya dönüşmesinin birinci nedeni, açılımın ne olduğunun anlatılamaması oldu. Zaten Tayyip Bey açılımın şümulünü, dolayısıyla sınırlarını kendisi de bilmiyor, ne yapıp, nereye kadar gideceği konusunda bir düşünceye sahip bulunmuyordu. Bu durum, bir yandan taraflardan birinde, gerçekleşmesi güç, hatta olanaksız kimi beklentiler yaratırken, öbüründe de, o beklentilere karşı kimi tepkilerin doğmasına neden oluyordu. İki öğe de bu gelişmeleri hızlandırıp güçlendirdi. Birisi “sahra mahkemelerinin” kurulduğu Silopi gösterileriydi. Silivri’nin ceberut rejimi Silopi’de cart curt rejime dönüşürken, kimilerine “ne oluyoruz?” sorusunu sorduruyordu. Koordinasyonu olmayan açılımın koordinatörü İçişleri Bakanı Atalay’ın bunun bir süreç olduğunu söylemesi, açılımın ucu açıklığının altını özenle çizmesi de, “Bu işin nerede duracağı belli değil. Nerelere kadar uzanacak, her aşamada yeni bir taviz vererek bölünmeye mi gidilecek?” sorusuna yol açtı. Bütün bunlardan sonra Hasip Kaplan’ın nüfus sayımında herkesin etnik kökeninin sorulması önerisi soru işaretlerini daha da arttırdı. Sorunun enine boyuna tartışılması sırasında bütün bu evrelerin kaçınılmaz olduğunu söylemek belki de mümkündü, ama bu sürecin iyi yönetilmesi de şarttı. Öte yandan, mademki sorunun özü Kürtler ile Türklerin birlikte yaşama arzularıydı, bunun var olup olmadığının saptanması için tutulacak yol da belliydi. Herkesin etnik kökeninin sorulması, sonra da kaçınılmaz bir başka sorunun gündeme gelmesi, belki de bu toplumdaki birlikte yaşama arzusunun belli olmasının güvencesiydi. Bütün bunlar iyi yönetilerek topluma her şey açıklıkla, ama duyguları coşturarak değil, aklı öne koyup anlatılarak yürütülebilirdi. Oysa, Başbakan ne kadar tehlikeli bir yöntem olduğunu düşünmeden, duyguları coşturmayı yeğleyerek, tıpkı kristal dükkânına girmiş bir fil gibi davranıyordu. Kendisi, bütün bunları görmemektedir ve baş sorumlusu olduğu fiyaskodan dolayı DTP’lilerin tutumundan şikâyetçidir. Ama DTP’liler açılımdan önce ne idiyseler, açılımdan sonra da odurlar, değişmediler ki... Bu yapılarının örneğini geçmişte de vermişlerdi, doğrusu davranış biçimleri yeni ve aldatıcı değildi. Başbakan yakın geçmişin olaylarına bakıp bu gerçeği görebilirdi. Ama onu da göremedi ve Türkiye’yi çok tehlikeli bir gerginliğin eşiğine getirdi... Şimdi de sorumluluğu üzerinden atmak için mezbuhane bir gayretle etrafa çatıyor. Artık ondan sağduyu beklemek abes, iş başa düştü. Bari biz toplum olarak akıllı davranalım. asirmen@cumhuriyet.com.tr ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, muhabi- rimiz İlhan Taşcı ile yaptõğõ telefon görüşmesindeki “Bom- baları patlatıyorsunuz” cüm- lesini şüpheli bulduklarõ için Ergenekon iddianamesinin delil klasörüne koyduklarõnõ ileri süren savcõlarõn mahke- meye sunduklarõ savunmala- rõnõ “suçüstü belgesi” olarak nitelendirdi. Savcõlarõn “hem suçlu hem güçlü” deyimine uygun dav- randõklarõna işaret eden Kõlõç- daroğlu, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Savunmaları, kendile- rine yasaların verdiği görev- leri sorumsuzca kullandıkla- rını açıkça gösteriyor. Yetki- ler savcılar tarafından özenle, dikkatle kullanılmazsa doğu- racağı sonuç haksızlığa da- vetiyedir. Savcılar diyor ki, ‘Bombalarõ patlatõyorsunuz cüm- lesini mahkemenin dikkatini çek- mek için iddianameye koyduk.’ Kendilerinin de hiçbir iddiası yok. Mademki bir iddiaları yok, mahkemenin dikkatini niçin çek- sin? Bu söze dikkat eden savcı- lık, onun bir üstündeki dinlenen kişinin Mustafa Balbay olduğunu biliyor, İlhan Taşcı ve benimle il- gili bir dinleme kararı olmadığını da biliyor, dinleme kararı ol- mayan dinlenmenin mutlaka im- ha edilmesi gerektiğini de biliyor; çünkü bilmemeleri hukuk açı- sından affedilemez bir olgudur. Bütün bunları bilen bir savcılık, nasıl olur da imha edilmesi ge- reken bir tutanağı dava dosya- sının içine koyar? Bütün bunlar, Ergenekon iddianamesinin nasıl sorumsuzca hazırlandığını gös- teren somut örneklerdir.” Telefon görüşmesini deşifre ede- rek yasalarõ çiğnedikleri gerekçe- siyle Ergenekon savcõlarõnõ Ada- let Bakanlõğõ’na şikâyet ettiğini anõmsatan Kõlõçdaroğlu, “Bakan- lık buna izin vermedi. Bu da gös- teriyor ki, Ergenekon süreci ik- tidarla beraber giden bir sü- reç” değerlendirmesini yaptõ. Ne İlhan Taşcõ ne de kendisi hakkõnda mahkemeden alõnmõş bir dinleme kararõ olmadõğõna işa- ret eden Kõlõçdaroğlu, karar ol- maksõzõn dinleme yapõlmasõnõn ve bunun afişe edilmesinin açõkça suç olduğunu vurguladõ. Ergenekon savcõlarõnõn, Taş- cõ’nõn açtõğõ davanõn, “kendileri- ne baskı amacıyla açıldığı” sa- vunmasõna da değinen Kõlõçda- roğlu, şunlarõ söyledi: “Savcıların hak aramayı, yar- gı üzerinde baskı olarak adlan- dırmaları da başka bir hukuk ayıbıdır. Hak aramayı suçmuş gi- bi göstermek, totaliter rejimin ti- pik bir göstergesidir. Hem yasa- dışı dinleme yapacaksınız, hem dinlemeden mağdur olan hakkı- nı aradığı zaman da ona gözda- ğı vereceksiniz. Bunu yapan ki- şi de hukuk adamı olacak. O ki- şilerin hukuk adına konuşma hakkı yoktur. Özür dileme er- demini gösterselerdi, hata yap- tıklarını kabul etselerdi, belki toplum vicdanında kabul göre- bilirlerdi. Hukuksuzluğu ilke edinenler ve bunu yaparken de hukukun arkasına saklananlar, dünyanın hiçbir demokratik ül- kesinde hukuk adamı olarak gö- rülmezler. İktidara endekslenen kişiler hukuk adamı olamazlar. Onlar cumhuriyeti de koruya- mazlar. AKP savcısı olmak ile cumhuriyet savcısı olmak fark- lı kavramlardır.” Şõrnak’ta ölen er toprağa verildi Şırnak’ta vatani görevini yaparken inti- har ettiği ileri sürülen Piyade Er Sedat Horuz’un (21) cenazesi, Adana’da top- rağa verildi. Küçükoba Mezarlığı’na gö- türülen er Sedat Horuz’un cenazesi de- fin edilecekken ailenin bir yakını, “Bu kanın durması için yapılan adımlara destek verilmeli” diyerek ölümünden, bazı siyasi partilerin ve devletin de so- rumlu olduğunu söyledi. Bu kişi, cenaze törenine katılanların tepki göstermesi üzerine uzaklaştı. Mezarlıkta oğlunun bir arkadaşına sarılarak Türkçe ve Kürtçe ağıtlar yakan baba Zeki Horuz, oğlunun intihar etmesi için hiçbir neden olmadığını belirterek “Bir ay önce abisi- nin düğününe katılmak için gelmişti. Te- lefonda da konuşuyorduk, ne maddi, ne de askerlikle ilgili bir sorunu vardı. Bay- ramdan sonra gerekli araştırmalarımızı yapacağız” diye konuştu. (Fotoğraf: AA) GÜNEY’İN İFADELERİ İSRAİL İLE YÜRÜTÜLEN İHA PROJESİNDE GÖRÜŞMELERE DEVAM KARARI Başsavcılık TRT için takipsizlikte ısrarcı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Tuncay Güney’in TRT’deki açõkla- malarõyla ilgili olarak kanal yöneti- cileri hakkõnda verilen takipsizlik kararõnõ kaldõran Sincan 1. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nin kararõnõn, kanun yararõna bozulmasõ istemiyle Adalet Bakanlõğõ’na başvurdu. Savcõ Harun Kodalak tarafõndan hazõrlanan dilekçede, TRT Haber ve Spor Yayõnlarõ Dairesi Başkanõ Ah- met Çavuşoğlu, program yapõmcõsõ Cengiz Yel ve program sunucusu İbrahim Gürkan Sarı hakkõnda ve- rilen takipsizlik kararõnõn Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan kal- dõrõldõğõ anõmsatõldõ. Soruşturma konusu iddialar ve ey- lemlerle ilgili olarak verilen kovuştur- maya yer olmadõğõ kararõnõn gerekçe- lerinde, “atılı suçların şüpheliler açı- sından yasal unsurları itibarıyla oluşmadığının açıkça belirtildiği” aktarõlan dilekçede, “Bir başka deyişle, şüpheliler hakkında atılı suçlarla il- gili söz konusu programdaki eylem- lerinin suç oluşturmadığı, dolayı- sıyla haklarında dava açmayı ve gö- revli mahkemece değerlendirmeyi ge- rektirecek bir delil bulunmadığı net olarak vurgulanmıştır” denildi. Di- lekçede, iddia edilen eylemlerin suç ol- madõğõ kanaatine varõldõğõnda ise ko- vuşturmaya yer olmadõğõna dair karar verileceği kaydedildi. SERTAÇ EŞ ANKARA - Türkiye’nin te- rörle mücadelede yoğun olarak ih- tiyaç duyduğu insansõz hava araç- larõnda (İHA) İsrail ile yürütülen projede yeniden görüşmelere baş- lanmasõ kararõ alõndõ. Türkiye, hem yerli olanaklarla hem de yabancõ firmalarla yü- rüttüğü ortak projeler aracõlõğõy- la İHA gereksinimini gidermeye çalõşõyor. Modern ordularõn he- men tamamõnõn envanterinde yer alan İHA, havadan gözetleme ve istihbarat konusunda çok ciddi avantajlar sağlõyor. Türkiye, par- çalarõndan bazõlarõnõ ASEL- SAN’õn üreteceği 10 adet Heron projesini İsrailli firmalarla yürütü- yor. Projedeki gecikme sürerken 2 yõldõr sürdürülen görüşmelerden bir sonuç alõnamadõ. ‘İstihbarat desteği’ Türkiye’den sonra sipariş veren İsrail Hava Kuvvetleri, sistemleri envanterine kattõ. Karme Ekonomik Toplantõlarõ (KEK) için Türkiye’ye gelen İsrail Sanayi Bakanõ Binya- min Ben Eliezer ile yapõlan gö- rüşmelerde konunun gündeme gel- diği öğrenildi. Heyetlerin Heron ko- nusunda yeniden görüşmelere baş- lanmasõnõ benimserken, temaslar- dan bir sonuç alõnõp alõnamayaca- ğõ bilinmiyor. Türkiye, bu projede ciddi zaman kaybõna uğradõğõ gibi, ihtiyacõn kiralõk İHA yöntemiyle gi- derilmesi için de ayrõca kaynak ayõ- rõyor. Türkiye, ihtiyacõ olan İHA’la- rõ edinememenin yanõ sõra Irak’õn kuzeyindeki terör faaliyetlerine yönelik “anlık istihbarat” konu- sunda da ABD’ye bağõmlõ bulu- nuyor. Bir hava kuvveti olmamasõ nedeniyle Irak’õn hava sahasõnõ kontrol eden ABD ile varõlan uz- laşma gereği Türkiye’ye “istihba- rat desteği” sağlanõyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeff- rey’nin 23 Ekim 2009 tarihinde ga- zetecilerle yaptõğõ söyleşideki de- ğerlendirmesi, bu ülkenin Irak’tan çekilmesiyle anlõk istihbarat des- teğinin bir yõl içinde zora gireceğini ortaya koyuyor. Jeffrey’nin, “istihbarat pay- laşımı sürecek mi” sorusuna verdiği yanõt şöyle: “Evet, Türkiye’ye desteği- miz sürecek. Şimdiye kadar is- tihbarat paylaşımıyla birkaç operasyonu kolaylaştırdık. Bi- zim platformlarımız (hava sis- temleri) PKK’ye karşı kulla- nıldı. Afganistan’daki komu- tanlarımız ısrarlı bir şekilde bu platformları istiyor. PKK, Türk karakollarına saldırdı. Ben- zeri saldırılar iki kez Afganis- tan’da ABD askerlerine de oldu. Kayıplar verdik. Çünkü istihba- rat yoktu. Hava platformları- mızı Türkiye için Irak’ta tutu- yoruz. Bunun bir maliyeti var. Fedakârlık yapıyoruz.” ABD’nin başõnõ çektiği koalisyon güçleri son dönemde Afganistan’da ciddi kayõplar veriyor. Bahçeli, Ankara’dan başlıyor AYŞE SAYIN ANKARA - MHP, AKP hükü- metinin “Kürt açılımı”na karşõ mu- halefeti genişletmek ve kamuoyu tepkisini diri tutmak için meydanla- ra iniyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, açõlõma karşõ ilk mitingini ise 13 Ara- lõk’ta Ankara’da yapacak. MHP lideri Bahçeli, AKP’nin “açılım” projesine karşõ “Bin yıl- lık kardeşliği yaşa ve yaşat” te- masõyla gerçekleştireceği miting programõna bayram sonrasõ başla- yacak. Meydanlarda AKP’nin açõ- lõmõnõ, “cumhuriyet rejimi ile he- saplaşma” olarak değerlendiren Bahçeli, bölgesel düzeyde miting- ler yapacak. Bu çerçevede, İç Ana- dolu bölgesinden mitingleri başla- tacak olan Bahçeli, ilk yer olarak da “cumhuriyet”in başkenti olan An- kara’yõ seçti. MHP ilk mitingin ta- rihini, TBMM Genel Kurulu’nda “Kürt açılımı” ile ilgili görüşme- lerin yapõldõğõ 13 Kasõm tarihinden tam 1 ay sonra olmasõ nedeniyle de 13 Aralõk olarak belirledi. Ankara Tandoğan Meydanõ’nda yapõlmasõ planlanan miting, Bahçe- li’nin 2005 yõlõndan sonra Ankara’da yaptõğõ ilk büyük çaplõ etkinlik ola- cak. Parti yönetimi, 100 bin kişiyi toplamayõ hedeflediği miting için ge- niş çaplõ çalõşma başlattõ. Bu çerçe- vede, çevre illerden de partililerin başkente getirilmesi planlanõyor. Bahçeli, miting programõ çerçe- vesinde 7 bölgede en az birer miting yapmayõ planlõyor. Ancak kõş mev- simine denk gelmesi nedeniyle, ya- põlacak bölge mitingleri de hava koşullarõna göre belirlenecek. Bah- çeli’nin Doğu ve Güneydoğu’da ya- pacağõ mitingler için ise henüz il sap- tanmadõ. İzmir’deki DTP konvoyu- na saldõrõnõn ardõndan DTP’lilerin “MHP Diyarbakır’a nasıl gidecek” sorusuna “Diyarbakır’a ne zaman gideceğimi bilirim” yanõtõ veren Bahçeli’nin bu ilde miting yapõp yapmayacağõ kesinleşmedi. Ne İlhan Taşcõ ne de kendisi hakkõnda mahkemeden alõnmõş bir dinleme kararõ olduğuna işaret eden Kõlõçdaroğlu, karar olmaksõzõn dinleme yapõlmasõnõn açõkça suç olduğunu vurguladõ. Ergenekon savcõlarõnõn yaptõğõ savunmanõn davanõn iddianamesinin de ne kadar sorumsuzca hazõrlandõğõnõn göstergesi olduğunu belirten Kõlõçdaroğlu, “Hak aramayõ suçmuş gibi göstermek, totaliter rejimin tipik bir göstergesidir. AKP savcõsõ olmak ile cumhuriyet savcõsõ olmak farklõ kavramlardõr” dedi. CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu, telefon görüşmesini deşifre eden savcõlarõn savunmalarõnõ değerlendirdi ‘Savunmalarõsuçüstübelgesi’ MHP, ‘cumhuriyetin kurulduğu yer’ olduğu gerekçesiyle Kürt açõlõmõna karşõ ilk mitingini 13 Aralõk’ta başkentte Tandoğan Meydanõ’nda yapma kararõ aldõ İnsansõz hava araçlarõ modern ordularõn tamamõna yakõnõnõn en- vanterinde bulunuyor. Bu araçlar istihbaratta önemli avantajlar sağlõ- yor. Türkiye’nin İsrail ile yürüttüğü projede 2 yõldõr görüşmeler sürme- sine karşõn sonuç alõnamadõ. Heron’da yine belirsizlikHakkâri’de korsan gösteri HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’de, terör örgütü- nün kuruluş yõldönümü nedeniyle gösteri yapan gruba polis müdahale etti. Yola barikat kurduk- tan sonra terör örgütü lehine slogan atan göste- riciler, polis araçlarõnõ da taşladõ. Zõrhlõ araçla- ra baltalarla saldõran göstericileri polis gaz bombasõ ve basõnçlõ su kullanarak dağõttõ. Memurlar 117 gün tatil yapacak ANKARA (AA) - Kamu çalõşanlarõ, gelecek yõl 248 gün çalõşacak, 117 gün tatil yapacak. 2010’da yeni yõl tatili, 23 Nisan Ulusal Ege- menlik ve Çocuk Bayramõ, 19 Mayõs Gençlik ve Spor Bayramõ ile 30 Ağustos Zafer Bayra- mõ’nda birer gün, Ramazan Bayramõ’nda 3.5, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ’nda 1.5 ve Kur- ban Bayramõ’nda da 4.5 gün resmi tatil olacak. Alili Makedonya’ya gitti İstanbul Haber Servisi - Ulusal Kanal çalõşanõ Teoman Alili, Yabancõlar Şube Müdürlüğü tara- fõndan sõnõr dõşõ edildi. İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu Üyesi Şule Perinçek, Yugoslav kökenli olan ve 2000 yõlõnda pasaportunun süre- si dolan Alili’nin, “vatandaşlõk hakkõ olmadõğõn- dan” sõnõr dõşõ edildiğini belirtti. Sabiha Gökçen Havalimanõ’ndan polis nezaretinde Makedon- ya’ya gönderilen Alili’yi ailesi, Ulusal Kanal ça- lõşanlarõ ve bazõ İP üyeleri uğurladõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear