26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 21 KASIM 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Uygarlık Tarihimiz Server Tanilli Hocamız, ülkemizin en çalışkan bilim insanlarının ön sıralarında yer alır. Yaşadığı, bizim açımızdan dramatik, kendi açısından direncini ve bilimsel üreticiliğini kamçılayan olaylar geride kalmış olsa da ibret vericidir. Tanilli Hocamızın “Uygarlık Tarihi” adlı yapıtı ilk yayımlanışının 35’inci yılını kutlamaya hazırlanıyor. 23’üncü baskısı da Cumhuriyet Kitapları’nın inceleme dizisinde kısa bir süre önce gerçekleşti. Önce Tanilli’nin önsözünden alıntılar yapalım. “Bu kitap 1972-1975 yıllarında yazıldı. Amacı da liselerden üniversite ya da yüksekokullara gelen öğrencilerin ‘kültür açığı’nı gidermekti...” ............. “Çünkü Türkiye’de egemen sınıflar, özellikle 50’li yıllarla beraber, gençlerin uyanmasını istemiyorlardı. Öyle olduğu için de daha liseden başlayarak, gözlerinin önüne bir ‘duman’ perdesi çekip, içinde yaşadıkları çağa ve topluma yabancılaştırıyorlardı onları. Yaman bir oyundu oynadıkları ve doğrusu maharetle oynuyorlardı.” ................. “1972-1973 ders yılına girerken, İstanbul’da sonra fakülte haline gelecek olan bir yüksekokul, Şişli İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu”, uyanık yöneticisi Prof. Kıvanç Ertop’un önayak olmasıyla, bu yolda ilk adımı attı: İlk sınıfına bir ‘Uygarlık Tarihi’ dersi koydu ve öğretimi de bana verdi. Oturdum, bu kitabı yazdım ben de. Doğrusu ummadığım bir ilgiyle karşılandı yazdıklarım. Ama arkasından yığınla tepki de çıkageldi. Yargılanmalar, kurşunlanmalar; özetle acılar, gözyaşları..” Uygarlık Tarihi’ni yeni baskısından bir kez daha okudum. Yenilediğim ya da yeniden edindiğim bilgilerle ülkemizde son dönemde yaşananları bir kez daha anımsadım. Örneğin anayasasında sosyal bir hukuk devleti olduğu “değiştirilemez” nitelikler arasında vurgulanan Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanmakta olanlar. Yasalardaki boşluklardan ya da belirlenmiş kurallara titizlikle uyulmadan yapılabilen, böylece de Türkiye’yi korku imparatorluğuna dönüştürdüğü belirtilen telefon ve ona eklenen ortam dinlemeleri. Adalet bakanlarını, önce haklarında şikâyet bulunan yargıç ve savcıların soruşturmalarına başlanılmasını Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) isteyen, yetkili olmasını sağlayan, ardından da savunma yapmaları için HSYK Başkanı sıfatıyla çağrı yapmasını sağlayan sistemin hukukla ilgisinin sorgulanmaması. Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan siyasal partilerin, bırakın ülkeyi demokratikleştirmelerini, demokratikleşmeyi içselleştirmemekte direnmeleri. Türkiye’yi teğet geçen ekonomik krizin iflas ettirdiği ya da küçülmeye zorladığı çok sayıdaki işyeri nedeniyle işsizliğin de çığ gibi artmasına kılıf bulma başarıları... Örnekleri çoğaltmak mümkün ama köşemiz sınırlı. Tanilli Hoca, yukarıdaki örneklerin ortaya çıkma nedenlerini “Uygarlık Tarihi” kitabında anlatıyor. Uygarlık ne demektir sorusuna yanıt ararken yazdıklarından biri de şu paragraf: “Bir başka anlamıyla uygarlık, bir halkı başka halklardan ayıran, onun özgün yanını ortaya koyan, yaşayış biçimlerinin, kullanılan aletlerin, çalışma biçim ve yöntemlerinin, inançların, düşünsel ve sanatsal faaliyetlerin, siyasal ve sosyal örgütlenme biçimlerinin bütünü.” “Her uygarlık, belli bir iktisadi yapının biçimlendiği bir değerler sistemidir” vurgusu da sorunun “Uygarlığı yapan nedir?” bölümünün yanıtı. Uygarlık Tarihi’ni, Türkiye’yi Atatürk’ün “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma” hedefini gerçekleştirme iddiasında olan siyasetçiler mutlaka okumalılar. oerinc@cumhuriyet.com.tr “Ankara’da yaptõğõ gazeteciliğin” iddianamede suç olarak gösterildiğine dikkat çeken gazetemizin Ankara temsilcisi ve yazarõmõz Mustafa Balbay, savcõlõk her nottan niyet çõkarõrsa olacaklarõ özetledi ‘Ankara’da gazeteci kalmaz’ HATİCE TUNCER / ÖZLEM GÜVEMLİ Gazetemizin Ankara temsilcisi ve yazarõ- mõz Mustafa Balbay’õn savunmasõnõn ikin- ci gününde duruşma salonunda heyetin otur- duğu bölümdeki kartonpiyerden yapõlma ta- van çöktü. Mahkeme Başkanõ Köksal Şen- gün ile kõdemli üye hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin arasõna düşen kaplamalar, Şen- gün’ün kolunu sõyõrarak geçti. Firma yetki- lilerinin onarõmõn en az 2 gün süreceğini be- lirtmeleri ve can güvenliği nedeniyle duruş- ma, 23 Kasõm Pazartesi gününe ertelendi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tara- fõndan Silivri Cezaevi yerleşkesinde görü- len 2. Ergenekon davasõnõn dün 18. duruş- masõ gerçekleştirildi. Duruşmaya, Bal- bay’õn savcõlõğa verdiği ek ifadenin mah- keme başkanõ Köksal Şengün tarafõndan okunmasõyla başlandõ. İfadesinin okunma- sõ sõrasõnda savcõlarõn sorularõna ilişkin yeniden açõklamalar yapan Balbay, “An- kara’da yaptığı gazeteciliğin” iddianamede suç olarak gösterildiğine dikkat çekti. Bal- bay, “Ankara’daki arkadaşlarıma mek- tup yazdım, Ankara gazeteciliğini an- latmaları için. Yanıt vermediler ya da mektuplarım ulaşmadı” dedi. Sorular üzerine Balbay, “Sayılan Alpars- lan Işõklõ, Cevat Geray, Servet Atacanlõ gi- bi isimleri tanımam değil, tanımamam ayıp olurdu. Onlarla kaç kez görüştüğümü bilmiyorum, çetele tutmadım. Şu anda ka- çıncı duruşmanın yapıldığını da bilmiyo- rum” dedi. Şener Eruygur’u albayken ta- nõdõğõnõ, mesleği nedeniyle görüştüklerini an- latan Balbay, Eruygur emekli olduktan son- ra da gazetede yayõmlanacak bir ilana indi- rim yapõlmasõ ile ilgili telefonda görüştüğü- nü, gazetenin sosyal içerikli ilanlara indirim yaptõğõnõ belirtti. Şengün’ün, savcõlõk ifade- sinde eski Jandarma İstihbarat Dairesi Baş- kanõ Levent Ersöz ile ilgili çelişki bilgiler bu- lunduğunun belirtildiğini söylemesi üzerine Balbay, “Ersöz de birkaç kez görüştüğü- müzü söylüyor, ben de birkaç kez görüş- tüğümüzü söylüyorum. Burada çelişki görüyor musunuz” dedi. Eski Türk Metal Sendikasõ Başkanõ Mus- tafa Özbek’e yaptõğõ danõşmanlõk görevi ne- deniyle 4 yõlda toplam 48 bin TL kazandõğõnõ ifade eden Balbay, Soner Yalçın’õn bir ki- tabõnda ve Oray Eğin’in köşesinde bir ga- zetecinin bu işten aylõk 105 bin dolar ka- zandõğõnõ yazdõğõnõ anõmsattõ. Balbay, ADD’nin bazõ konferanslarõna konuşmacõ ola- rak katõldõğõnõ ifade ederek kendisine dernekte görev yapmasõ için yapõlan teklifi de pren- siplerine aykõrõ olduğu için kabul etmediği- ni söyledi. K endisinde bulunan gizli belgelerin gazetecilik faaliyeti olduğunu yine- leyen Balbay şunlarõ söyledi: “Yaz boyunca birçok haberin arşivini yap- tım. 9 ayda 3 koğuş değiştirdim. En son taşınırken gardiyan bana ‘TIR tutalõm’ de- di. Ben de ‘henüz o kadar tõrlatmadõm’ de- dim. Bırakalım yaptığım arşivi, birkaç gündür çıkan haberlere bakalım. Zaman gazetesinde çıkan 3. ihbar mektubu ile il- gili haberde 3 bin askeri belgeden bah- sediliyor. Taraf ve Yenişafak gazetele- rinde bu belgelerden örnek verilerek haber yapılıyor. O muhabirlerin evleri- ni, ofislerini arasanız birçok gizli belge bu- lursunuz. Birkaç gündür haberlerde bah- sedilen belgeler ben de bulunan belge- lerden daha fazladır.” Şengün’ün notlarõnõ okuduğu bölümde Balbay, notlarõnõ tek tek göstererek “Not- larım 3 kez el değiştirmiş. Sizin önünüze gelirken dahi notlarım parçalanmış” de- di. Güven Erkaya ile yaptõğõ görüşmeye ilişkin tuttuğu notlarla ilgili Balbay şunla- rõ anlattõ: “Notlar, gazetecilik çalışmala- rımın yatak odasıdır. Erkaya konuşma- larımızı yazmamamı istedi. Bilal Çetin o dönemde bu görüşmelerden 28 Şubat ile ilgili yazı dizisi yaptı. Biz de yorumlar yaz- dık. Bu niyet okuma değildir de nedir?” Duvarlarla konuştum “9 ay cezaevinde duvarlarla konuştum” diyen Balbay, Mahkeme Başkanõ Şengün’e “Sizin bana duvar olmanızı istemiyo- rum. Empati kurmanızı beklemiyorum ama...” diye seslendi. Aksiyon dergisinde yayõmlanan Ankara temsilcileri ile görüşe- rek yapõlan Ankara gazeteciliğine ilişkin ha- beri okuyan Balbay, Star’õn Ankara tem- silcisi Şamil Tayyar’õn, “uğraşmadan belgeler geliyordu” yorumuna ilişkin “Şa- mil Tayyar şanslıymış. Bütün belgeler için ben emek verdim. Ama böyle de yapılır bazen bu iş” dedi. Karar kaç sayfa? Mahkeme heyetine, yapõlan duruşmalar sonunda aşağõ yukarõ 5 sayfalõk kararlar ya- yõmladõklarõnõ söyleyen Balbay, “5 sayfa- lık kararın dosyası kaç sayfadır? Yüz- lerce... Köşe yazılarım da benim kara- rımdır. Yazıları yazarken görüşmeler yaparım. Onları damıtır yazı yazarım. Ankara’da gazeteci siyaseti yaşar. An- kara’da iken kendimi her şeyden so- rumlu hissediyordum. Şu an ben yaza- mıyorum ama gazete çıkıyor. Bu çok ga- rip bir his” diye konuştu. Konu ile ilgili açõklamasõnõ tamamlamasõnõn ardõndan Şen- gün, “Konuşmanızı bölmedim. Mahkeme kimseye önyargılı değildir, olamaz” dedi. Balbay da, “O sözümü geri alıyorum o za- man. Savcılık soruları o kadar önyargı- lı ki o yüzden öyle dedim” şeklinde de- ğerlendirme yaptõ. Ankara gazeteciliği budur Bilgisayarõndan özel yöntemlerle çõka- rõlmõş notlara bakõlõnca “Balbay’da ne gizli bilgiler varmış” denilebileceğine dik- kat çeken Balbay şöyle devam etti: “Fikret Bila’nın ‘Ankara’da Irak Sa- vaşlarõ’ kitabında bu belgelerin 5 katı var. Bila darbe mi yapmış oldu. Ankara ga- zeteciliği budur. Savcılık her nottan niyet çıkarırsa Ankara’da gazeteci kalmaz.” İd- dianamede 1998 yõlõndaki notlarõ ile 2004’te- ki 28 Şubat sürecine ilişkin notlarõnõn bir ara- ya getirilmesini eleştiren Balbay, “Baştan elbise çizilmiş, 48 beden. Baştan niyet oluşturulmuş. Savcı Zekeriya Öz’ün şe- kilde bir araya getiririz dediğini düşü- nüyorum” dedi. Cumhuriyet’in halka açılması Balbay, Cumhuriyet gazetesini halka aç- maya karar verdiklerinde Aydın Doğan’õn 30 bin dolar, Mehmet Emin Karamehmet ve Gürbüz Çapan’õn da bir miktar para koyarak gazetenin ortaklarõ olduğunu an- lattõ. “İlhan Selçuk ‘Bizim altõn üçgeni- miz var’ der. Savcılar onu darbe planı sanmış. Üstte Cumhuriyet Vakfı vardır. Diğer köşelerde Yenigün Haber Ajan- sı ve Yenigün Holding AŞ vardır. Hol- dingi halka açmaya karar verdik. Gür- büz Çapan o dönem Esenyurt Belediye Başkanı idi. Ortak olunca ‘Cumhuriyet mafyaya satõldõ’ diye haberler çıktı. New York Büyükelçisi arayıp bir şeyler olmuş dedi. Kimileri onu ‘baba başkan’ diye ta- nımlarken Ankara’da ‘mafya’ diye yan- sıyordu. Doğruları anlattık. Atilla Ateş hatta Dışişleri Bakanlığı’ndan bile ara- yanlar oldu.” ‘Notlarım parçalanmış’ TAVANDAN PARÇALAR DÜŞTÜ ‘Bunu da mı Ergenekon yaptı?’ B aşkan Şengün, Balbay’õn savcõlõk ifadelerini okurken aniden duyulan çatõrtõ sesiyle heyetin tam üzerindeki tavandan 4 kare tavan kaplama malzemesi düştü. Tavan kaplama malzemesi Başkan Şengün ile kõdemli hâkim Hasan Hüseyin Özese arasõna düştü. Bu sõrada önce şaşkõnlõk nidalarõ yükselen izleyici sõralarõndan daha sonra kahkaha sesleri yükseldi. “Takdiri ilahi”, “Bunu da mı Ergenekon yaptı?” sesleri duyulurken görevliler salonu bir süreliğine boşalttõ. Başkan Şengün, 13.30’da duruşmaya ara verdi. Salondan çõkmayan Şengün, tavan malzemesi çarpan kolunu tutarak uzun süre tavanõ inceledi. Duruşmaya saat 14.00’te yeniden başlandõğõnda Başkan Şengün, metal havalandõrmanõn üzerindeki bazõ parçalarõn düştüğünün tespit edildiğini belirtti. Firma yetkililerinin arandõğõnõ kaydeden Başkan Şengün, onarõmõn en az iki gün süreceğinin öğrenildiğini, can güvenliği açõsõndan duruşmaya devam edilemeyeceğine karar verildiğini söyledi. Mahkeme heyeti davayõ 23 Kasõm Pazartesi gününe erteledi. Balbay’õ görmezden geldiler İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz Ankara temsilci- si, yazarõmõz Mustafa Balbay’õn Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanmasõnõ manşetlerinden veren medya, Balbay’õn 9 ay sonraki savunmasõnõ ise görmezden gel- di. İktidar yandaşõ ve dinci medyanõn öne çõkan yayõn or- ganlarõ Zaman, Yenişafak ve Anadolu’da Vakit gaze- teleri, Balbay’õn ifadeleri üzerinden yine Balbay’a saldõrdõ. Milliyet gazetesi haberinde, Balbay’õn savunmasõn- daki önemli ayrõntõlara “Balbay’dan 3 önemli itiraz” başlõğõyla 1. sayfasõnda ve iç sayfalarõnda geniş yer ver- di. Vatan gazetesi ise 1. sayfasõndan anonslu verdiği ve iç sayfalarõnda geniş yer ayõrdõğõ haberinde, Balbay’õn savunmasõnõn ayrõntõlarõyla aktardõ. Akşam ga- zetesi Balbay’õn savunmasõnõ “Balbayca sa- vunma” üst başlõğõ ve “İddianame mi, idam- name mi” başlõğõyla 1. sayfasõndan duyurdu. Habertürk, Radikal, Hürriyet ve Taraf ga- zeteleri Balbay’õn savunmasõna iç sayfalarda yer verdi. Zaman gazetesi Balbay’õn savunmasõnõ “Bal- bay, günlükleri kabul etti” başlõğõyla 1. say- fasõndan duyurdu. Haberde “Balbay, günlü- ğündeki darbe notlarının gazetecilik faaliyeti olduğunu savundu” diye yazdõ. Star, iç sayfalarõnda yer verdiği haberinde yine Balbay’a saldõrdõ. Balbay’õn savunmasõnda emekli Oramiral Özden Örnek’in günlüklerinin yayõmlan- madan çok önce kendisine ulaştõğõnõ açõkladõğõnõ yazan gazete, “Balbay, Örnek’in günlüklerini niye haber yapmadığını açıklamadı” ifadelerine yer verdi. İç sayfalarõnda kõsa bir habere yer veren Yenişafak, savunmaya ilişkin tutarlõ ayrõntõlarõ görmezden gelerek Balbay’õn yalnõzca “İlhan Selçuk için ölürüm” söz- lerine yer verdi. Dinci Anadolu’da Vakit gazesi de Bal- bay’õn darbe günlüklerini savunduğunu yazdõ. A hmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanõ olacağõnõn kesinleştiği 6 Mayõs 2000 günü yaptõğõ telefon gö- rüşmesinin hayatõndaki en dramatik konuşma olduğunu söyleyen Balbay, “Haberi alınca çok sevinmiştim. ‘Bundan sonra da hep konuşacağõz ama bunlarõ yazmanõ istemiyorum’ dedi. Son cümlesi beni yıktı. Mes- lek hayatımın en dramatik ko- nuşmasıydı. Hem sevindiren hem üzen bir konuşmaydı” dedi. Balbay, “Günlük” adõ verilen notlara ilişkin bölüm okunurken “Benim üzerimden bazı kişilerin suçlanması, benim vicdanımı ra- hatsız ediyor. Bunlar bağlayıcı olmayan notların parçaları” diye konuştu. Balbay’õn notlarõ olduğu id- dia edilen bölümler okunurken sav- cõlõktaki sorularla ilgili “Pek çok bü- rokratla bağlantım var. Zorlama sorular bunlar” diye yorum yaptõ. Şaşırtan soru Balbay, savcõlõk sorgusunda hay- rete düştüğü şu soruyu aktardõ: “Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu bana ‘Yargõnõn temiz olmasõ gerekir’ dedi. Özde- mir Asaf’ın ‘Bütün renkler kirle- niyordu birinciliği beyaza verdiler’ şiirinden bir bölüm okudu. ‘Be- yaz kimdir’ diye sordular.” Bal- bay’õn bu anlatõmlarõ salonda gü- lüşmelere neden oldu. BALBAY’DAN MAHKEME BAŞKANI ŞENGÜN’E İ fadesinin okunmasõ sõrasõnda savcõlarõn soru- larõna ilişkin yeniden açõklamalar yapan Bal- bay, “Ankara’da yaptõğõ gazeteciliğin” iddia- namede suç olarak gösterildiğine dikkat çekti. S on günlerde 3. ihbar mektubu ile ilgili haber- lerde 3 bin askeri belgeden bahsedildiğini be- lirten Balbay “O muhabirlerin evlerini, ofislerini arasanõz birçok gizli belge bulursunuz” dedi. M ahkeme Başkanõ Şengün ile kõdemli üye hâ- kim Hasan Hüseyin Özese’nin arasõna dü- şen kaplamalar, Şengün’ün kolunu sõyõ- rarak geçti. Duruşma pazartesi gününe ertelendi. En dramatik görüşmemi Sezer’le yaptõm Balbay kendisine atfedilen notlarõn iddianamenin ham halindekiyle iddianamedekinin farklõ olduğuna dikkat çekerken “Bir seçki yapılmış. Notların bir bölümünde birçok görüşmelerime yer verilirken eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakõş’õ koymamışlar. Bütün notlar iç içe girmiş, bazen bölünmüş, bir görüşme gibi ele alınmış” dedi. Savcõlõktaki eski MİT Müsteşarõ Şenkal Atasagun ile ilgili görüşmelere ilişkin soru okunurken Balbay, şöyle konuştu: “MİT Müsteşarlığı döneminde Şenkal Atasagun, belki bir belge, belki çeşitli konularda görüş alabilmek için görüşülen kişilerdendi. Atasagun mahkemede dinlenebilir. Birçok konuya açıklık getirebileceğini düşünüyorum.” Başkan Şengün’ün “kanunlar izin vermiyor” sözleri üzerine Balbay, “Takdir sizin” dedi. Balbay, savcõlõk ifadesinde İlhan Selçuk ile görüşmelerine ilişkin bölümde “kuşatma nasıl yarılır” sözlerine ilişkin “İlhan Selçuk, borç dönemlerinden çıkılır gibi olduğunda, ‘kurtuluyoruz’, anlamında bu sözü söyler” dedi. NOTLARDA YAKIŞ’I KOYMAMIŞLAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear