28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2009 PAZARTESİ 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Risk Hesabı Cep telefonları beyinde tümör oluşturuyor mu? Yıllardır tartışılan bir konu. Özellikle bazı telekomünikasyon uzmanları “Hayır, ilgisi yok,” demesine rağmen, tartışma ve araştırmaların sonu gelmiyor. Gelmemesi de gerek. Çünkü insanoğlunun yaşamı giderek daha çok kablosuz iletişim araçları ile mikro dalga ve elektro manyetik alanlarda yoğunlaşıyor. Cep telefonunun hayatımıza girmesi şunun şurasında 15 yıl kadar oldu. Bu süre, belki “kısa vadeli etkileri” ölçmek için yeterli olabilir, ancak orta ve uzun vadeli etkilerini ölçmek için yetersiz. Ayrıca cep telefonu ve teknolojileri ucuzladıkça kullanıcı sayısı artıyor; hepsinden önemlisi kullanıcı yaşı düşüyor, neredeyse bebek arabalarına girecek cep telefonları! Geçen cuma günü Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’de (CBT) “Kaygı uyandıran 15 bulgu” başlığı ile “cep telefonları” üzerine bir araştırmanın ilginç sonuçlarını yayımladık, dikkatinizi çekti mi? Araştırmayı yapanlar “Bağımsız bilim insanları”. Bizim dergideki bu yayından birkaç gün önce de gazetelerde yine cep telefonları üzerine yapılan ancak henüz resmen açıklanmayan kapsamlı bir başka araştırmanın, bir İngiliz gazetesine “sızan” sonuçları vardı. Bu sızan haberin kaynağı, Dünya Sağlık Örgütü’nün de desteklediği İnterPhone adıyla bilinen ve 13 ülkeden bilim insanlarının katıldığı bir araştırmaydı. Finansörleri ise “kablosuz iletişim cihazları sanayi” idi. Araştırma 30 milyon dolara mal olmuştu. Rapor, cep telefonlarını üç tür beyin tümörü ve bir de tükürük bezleri tümörü ile ilgili buldu. Ana fikir: “10 yılı aşkın cep telefonu kullananlarda beyin tümörü oluşma riskini önemli ölçüde arttırabilir.” Şimdi CBT’deki “Bağımsız Bilimcilerin” araştırmasına dönelim: Bu araştırma, İnterphone araştırmasını da eleştiriyor. Diyor ki “cep telefonu ile beyin tümörü arasındaki ilişkiyi olduğundan küçük gösteriyorlar... Pek çok beyin tümörü kapsam dışında tutuldu... Çocuklar ve gençler araştırmaya dahil edilmedi..” vb.. Sonra, “kaygı uyandıran 15 bulgu” üzerine madde madde açıklamalar yapıyorlar: Kablosuz iletişim sanayinin desteklediği çalışmaların hemen hepsi, uzun süreli cep telefonu kullanımı ile beyin tümörleri arasında risk ilişkisini gösteriyor. Ancak bu risk küçümsenerek sunuluyor. Sanayiden bağımsız yapılan araştırmaları ise doğrudan beyin tümörü riskini gösteriyor/ kanıtlıyor. “Kablosuz telefon kullanım saatleri kümülatif olarak ne kadar fazlaysa, risk de o derece yüksektir. Ayrıca kullanıcı ne kadar gençse, risk de o derece yükselir. Çünkü yaşı gereği çok uzun süre kullanıcı olacaktır. Ayrıca telefonun başın hep aynı tarafında tutulması da riski arttırıyor.” İstatistiki olarak beyin tümörleri sayısı da ikiye katlanıyor. Elektromanyetik dalgalara maruz kalma limiti, sadece ısınma tehlikesine göre belirleniyor. Oysa cep telefonları mikro dalga da yayıyor. Bu dalgaların biyolojik etkileri üzerinde duruluyor. Cep telefonu radyasyonu, DNA üzerinde bozucu etki yapıyor. DNA hasarı kansere yol açıyor. Ayrıca, yayın radyasyon kan beyin bariyerinde sızıntıya yol açıyor. Böylece bu bariyerin, beyni zehirli maddelerden koruma görevi zayıflıyor. Kablosuz (DECT) telefon cihazları ile kişi arasında en az 20 cm mesafe öngörülüyor. Gençlerin cep telefonlarını ceplerinde taşıması, radyasyonun sperm kalitesini etkilediğini gösteriyor, ayrıca testis kanseri riski de yüzde 93 artıyor. “4 saat cep telefonu ile konuşan bir erkeğin sperm sayısında, hiç kullanmayana göre yüzde 59 azalma var.” Öneriler: “Cepten de kablolu veya hoparlör modunda konuşun! Uzağınızda tutun, en iyisi radyasyona karşı koruyucu malzemeden yapılmış kemer kılıf.. Baz istasyonu uzaklığı ile telefonun radyasyon yayımı arasında doğru bir orantı var. Evlerde kablolu telefon. 18 yaşındakiler mümkünse cep kullanmasın...” Araştırmanın orijinali pek çok sitede, örneğin: www.powerwatch.org.uk İstanbul kendi yarattõğõ problemlerle uğraşõrken çevresindeki bölgelerde de sorun üretiyor Hem kirleniyor, hem kirletiyor İstanbul Haber Servisi - İs- tanbul; bir yandan ormansõzlaşma, dere yataklarõnõn ve su havzala- rõnõn yapõlaşmaya açõlmasõ, deniz kirliliği, tehlikeli atõklarõn depo- lanmasõ gibi bir dizi sorunla uğ- raşõrken diğer yandan başta Trak- ya olmak üzere yakõn çevresin- deki kirliliğin de ana kaynağõ. İstanbul’un en önemli sorun- larõnõn başõnda ormanlarõn yok edilmesi geliyor. Kentin akci- ğerleri sõk sõk değiştirilen yasa- lar, özel tahsisler, boğaz köprü- leri, satõlmasõ beklenen 2B yasasõ ile talan edildi. Kentteki en yo- ğun orman kõyõmõ, 1975-1979 ile 1984-1990 ve 1992 yõlõndan son- raki 3 ayrõ dönemde gerçekleşti. 2. Köprü’nün hazõrlõk çalõşma- larõnõn başladõğõ 1987’den 1996’ya kadar olan 10 yõllõk sü- reçte Boğaz’õn yalnõzca doğu yakasõnda, TEM Otoyolu’nun kuzey ve güneyinde 3005 adet yeni orman içi açma ve yerleşme suçu işlendi bu eylemler sonucu 4 milyon 610 bin 937 metreka- relik orman alanõ yok edildi. Yi- ne aynõ bölgede yapõlan talan so- nucu “orman niteliğini kay- bettiği” gerekçesi ile 118 milyon 560 bin metrekarelik alan orman rejimi dõşõna çõkarõldõ. Yalnõzca 2. köprü nedeni ile Anadolu ya- kasõnda İstanbul’un 171 milyon 559 bin 352 metrekarelik or- man alanõ yok edildi. 3. köprü ile de 5 bin hektarlõk ağaç varlõğõnõn yok edileceği tahmin ediliyor. ATIK SORUNU İstanbul’da kayõtlõ 12 bin, ka- yõtsõzlarla birlikte 30 bin sanayi tesisi olduğu ve bunlarõn 1-2 milyon ton tehlikeli atõk ürettiği resmi makamlarca biliniyor. An- cak bu atõklarõn nerede ve nasõl depolandõğõ veya bertaraf edildi- ği ise bilinmiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2006 yõlõ verilerine göre İstan- bul’da toplam 4.7 milyon ton belediye atõğõ üretiliyor. Geri dönüştürülen atõk miktarõ gelişmiş ülkelerin çok altõnda kalarak yüz- de 3 civarõnda kaldõ. MARMARA KİRLENDİ Marmara Denizi, evsel atõklar, endüstriyel deşarjlar ve ulaşõmdan kaynaklanan kirlenme nedeniyle can çekişiyor. İstanbul’un çev- resindeki 4500-5000 kadar en- düstri kuruluşu her yõl 0.3 milyon metreküp civarõnda atõksuyu Mar- mara’ya deşarj ediyor. İstanbul Haber Servisi - Dünya ölçe- ğinde 305 Önemli Doğa Alanõ’ndan (ÖDA) biri olan Aksu Vadisi, hidroelek- trik santrallar (HES) nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşõ karşõya. Aksu Deresi’nin Çoruh Nehri’ne karõş- madan önce 35 kilometre boyunca aktõğõ Aksu Vadisi “mutlak koruma altında bulunması gereken” hayvan türlerine ev sahipliği yapõyor. Bölgede tüm hõzõyla sü- ren inşaatlar başta soyu tükenmek üzere olan kõrmõzõ benekli alabalõk olmak üzere çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, su sa- muru ve ayõlar için büyük tehdit oluşturu- yor. Yaşananlarõn doğa için tam anlamõy- la bir kõyõm olduğunu öne süren Aksu Va- disi ve Köyleri Doğal Yaşamõ Koruma Derneği Başkanõ Yakup Kaplan, dere ya- tağõnda herkesin ortak kullanõmõndaki asõrlõk ceviz ve meyve ağaçlarõnõn HES için inşa edilen tünellerden çõkan on bin- lerce ton molozun altõnda kaldõğõnõ belirte- rek bunu alabalõk ve su samurlarõnõn ölü- münün izleyeceğini belirtiyor. Aksu köyü muhtarõ Mehmet Kısı ise bölgeye bile gelmeden inşaat şirketlerine olumlu rapor- lar hazõrlayan bilim adamlarõ hakkõnda suç duyurusunda bulunacaklarõnõ da ekliyor. Doğa Derneği de Aksululara her konuda destek oluyor. Doğa Derneği Başkanõ Gü- ven Eken, Çevre ve Orman Bakanlõğõ’nõn birtakõm “sahte” raporlara bakarak bu kat- liama göz yumduğunu fakat bu durumun daha fazla gizlenemeyeceğini belirtiyor. AKIN BODUR İSKENDERUN - Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, Erzin Termik Santral Karşõtõ Platform’un TBMM’ye gönderdiği 12 bin imzalõ “Termik Santral İste- miyoruz” yazõsõnõn ardõndan Hatay il müdürlüğünden Erzin ilçesinde yapõlmasõ planlanan termik santrala ilişkin rapor is- tedi. Kültür ve Turizm Hatay İl Müdürlüğü’nden bir heyetin, Erzin Çevre Koruma Derneği Başkanõ Cemal Ertaç ile görü- şüp bilgi aldõğõ ve Ertaç’tan da bir rapor hazõrlamasõnõ istediği belirtildi. Ertaç’õn yetkililere teslim ettiği raporda ilçenin bir- çok medeniyete ev sahipliği yaptõğõ, tarõm, hayvancõlõk ve ba- lõkçõlõkla geçindiği vurgulandõ. Yapõlmasõ planlanan termik santrallardan çõkacak baca gazõ ve çeşitli emisyonlarõn narenci- ye bahçelerini kurutacağõna dik- kat çekilen raporda, bölgenin ço- raklaşacağõnõn Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafõndan hazõrlanan raporla kanõtlandõğõ ifade edildi. Termik santrallarõn õsõnan suyu denize bõrakarak, de- niz suyunun 2 derece õsõnmasõ- na yol açacağõna dikkat çekilen raporda, bu durumun toplu ba- lõk ölümlerine yol açacağõ ifade edildi. Ertaç, raporunda termik santralõn yapõlacağõ alanõn he- men yanõnda tarihi İssos Su Ke- meri ve tarihin en önemli sa- vaşlarõndan biri olan Büyük İs- kender ile Pers Kralõ Dari- us’un savaştõğõ İssos kentinin bulunduğuna dikkat çekti. AKSU VADİSİ’NDE DOĞA KATLİAMI ERZİN TERMİK SANTRALI Bakanlõktan inceleme Kente su sağlayan Ömerli, Elmalı, Terkos, Sazlıdere su havzalarında yasadışı yapılaşmalar, koruma bantlarına göz göre göre kurulan sanayi tesisleri İstanbul’un su kaynakla- rını hem kirletiyor hem de geri dönüşü olmaksızın yok edi- yor. Mevcut su havzaları hızla kirlenirken bir dönem kentin en önemli su havzalarından biri olan Küçükçekmece Gö- lü’nü artık kimse hatırlamıyor. Çevresindeki fabrikaların atıkları ile neredeyse bataklığa dönen gölün hangi kurumca temizleneceğinin bir türlü belirlenememesi nedeniyle yetki- liler, kesin çözümü, gölün su havzası statüsünü kaldırmak- ta buldular. Ayamama Deresi örneğinde olduğu gibi dere yataklarının yapılaşmaya açılması, İstanbul gibi bir metro- pole yakışmayacak sonuçlar doğurdu. Kenti etkisini alan yağmur sele döndü, sel de 30 kişinin canına maloldu. Çevre ve Orman Bakanlõ- ğõ’nõn yaptõğõ sõnõflandõrmada İstanbul, bütün ilçeleri ile bir- likte “I. Grup Kirli İlçeler” sta- tüsünde yer alõyor. Kirliliğin en önemli kaynağõ ise kömürle õsõnma. Geçen yõl 120 bin ton kömür dağõtõmõ yapan İstanbul Valiliği, bu yõl da 130 bin ton kömür dağõtõmõ yapõlmasõnõ ka- rarlaştõrdõ. Gelişen teknoloji ile birlikte kentteki baz istasyonla- rõnda da ciddi oranda artõş ya- şandõ. Ancak İstanbul’un “elek- tromanyetik kirlilik haritasõ” henüz çõkarõlmadõ. SU HAVZALARI YAPILAŞMAYA AÇILDI İnsan için gürültüde tehlike sõnõrõ 65 desibelde başlõyor. 90 desibelden sonra vücut dengeleri bozuluyor ve baş ağrõlarõ hissediliyor. Yapõlan ölçümlere göre en gürültülü yerler Mecidiyeköy, Beşiktaş ve Bağdat Caddesi çõktõ. Bura- lardaki gürültü seviyesi 90 de- sibele kadar yükselebiliyor. HAVASI KİRLİ EN GÜRÜLTÜLÜ İL MELEN VE ERGENE BİTTİ ANMA ÜMİT ÇETKİN HİÇYILMAZ 6 EKİM 1957 - 2 KASIM 2004 aziz anõsõna saygõyla. NURETTİN HİÇYILMAZ VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Fakültemiz Dekanlarõndan, Avrupa Hukuku Araştõrma ve Uygulama Merkezi’nin Kurucusu ve Ticaret Hukuku Anabilim Dalõ emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr.REHA POROY’u kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Değerli Hocamõza Tanrõ’dan rahmet, ailesine başsağlõğõ dileriz. Merhumun cenazesi 3 Kasõm 2009 Salõ günü (bugün) saat 09.30’da İstanbul Üniversitesi Merkez Bina’da yapõlacak törenin ardõndan, Teşvikiye Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõ müteakip Karacaahmet Mezarlõğõ’nda defnedilecektir. İstanbul Üniversitesi İ.Ü.H.F. Eğitim Öğretim ve Hukuk Fakültesi Dekanlığı Yardımlaşma Vakfı VEFAT Baromuzun 2832 sicil sayõsõnda kayõtlõ AVUKAT PROF. DR. İZZET REHA POROY vefat etmiştir. Aziz meslektaşõmõzõn cenazesi 03.11.2009 (Salõ) günü, Teşvikiye Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõ müteakip ebedi istirahâtgahõna defnedilecektir. Merhuma Tanrõ’dan rahmet, kederli ailesine, yakõnlarõna ve baromuz mensuplarõna başsağõlõ dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI NOT: 03.11.2009 SAAT 09.30’DA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MERKEZ BİNASI ÖNÜNDE TÖREN YAPILACAKTIR. ‘KÜÇÜK BİR ÖYKÜ BU...’ Kalın bağırsağını boşaltacaktı. Zamanı gelmiş- ti. Korumalarını kapı dışında bırakıp içeri girdi. Aynadaki görüntüsüne şöyle bir baktı, iyi görünüyor- du. Şapka ve ceketini askıya astı, klozete yöneldi. Pantolonunu ve donunu sıyırdı, oturdu. Aynı anda testislerindeki acıyı hisetti. Klozetin içinden çıkan bir el, fena yakalamıştı hassas yerini. Eğilip baktı apışarasından, eli tanıdı. Bir şeyler söylemek istedi ama konuşturmuyordu el... - Bunu bana nasıl yaparlar, dedi içinden. Her sene kendisine siyah çanta içerisinde bir şey- ler getiren, defalarca dostlukla sıktığı, uzaklar- dan gelen bu elden gözünü ayıramıyordu. Arka taraftan hareketlenen küçük bir kulaklık sağ kulağına yerleştiğinde yeniden irkildi. Bir şeyler fısıldanıyordu kulağına... Peki, olur anlamında başını sallayabildi ancak. El gevşedi, kulaklık geldiği yere döndü. Rahatlamıştı, hemen kalktı klozetten. Oraya ne için oturduğunu bile unutmuştu. - Teknoloji, diye mırıldandı. Beş adım ötesindeki denizin kokusunu derin derin soluyarak içine çekti. MÜJDAT KILIÇKIRAN Düzce’deki Melen Çayõ’ndan İstanbul’un ihtiyacõnõ karşõlamak için aşõrõ su çekilmesi çayõn do- ğal dengesini bozdu. Eskisine oranla avlanan balõk sayõsõ düş- tü. 170 km. uzaklõktaki Me- len’den İstanbul’a su getirme projesi yüzünden civardaki or- manlõk alan da tahrip edildi. İs- tanbul’dan Trakya’ya kaydõrõlan sanayi tesisleri bölgenin can da- marõ olan Ergene Havzasõ’nõ ne- redeyse tamamen yok etti. Türki- ye’nin en verimli tarõm arazileri- nin bulunduğu havzada düşen ve- rim, çiftçiyi de zor durumda bõ- raktõ. Üretici, 80 bin dekarlõk çel- tik ekim alanõnõ geçen yõl 30 bin dekara düşürmek zorunda kaldõ. Geçen eylülde kenti vuran selde 30 kişi ya- şamını yitirmişti. obursali@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear