24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Cumhuriyet Halk Partisi, Demokratikleşme ve Kürt Sorunu (1) Ne zaman CHP’yi eleştirecek olsam kimi okurlarımın tepkisiyle karşılaşıyorum. Doğrusu bu anlayabildiğim bir durum değil, çünkü her kurum ve kuruluş gibi siyasal partiler de eleştirilerek kendilerini yenilerler. Geçen pazar günkü yazımda İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın “yol haritası” olarak açıkladığı konuları bire bir sıralayarak, CHP’nin bu konulara/önlemlere bir itirazı olmaması gerektiğini ileri sürdüm. Okur eleştirilerinin nedeni de buydu. Oysa bu okurlar “resmi” CHP belgeleriyle İçişleri Bakanı’nın söylediklerini karşılaştırsalar arada hemen hiçbir fark olmadığını göreceklerdi. Bugünküyle birlikte peş peşe üç yazımda bu örtüşmeyi göstermeye çalışacağım. 10 yıl öncesine dönüp CHP’nin 1999’da hazırladığı CHP Doğu ve Güneydoğu Raporu’na bir göz atalım. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan CHP, bu anlayış ve ‘çok yönlü strateji’ çerçevesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanmakta olan sorunların topyekün çözümüne, ‘terörün bitirilmesine, sosyo-ekonomik gelişmenin sağlanmasına, Kürt sorununun çözümlenmesine’ öncülük etmeyi sosyal demokrat kimliğinin ertelenemez bir temel sorumluluk alanı olarak görmektedir. Doğu ve Güneydoğu adlı bu rapor ağırlıklı olarak sorunların sosyal ve ekonomik boyutlarını irdelemek ve onunla sınırlı çerçevede, sorunların çözümüne yönelik öneriler oluşturmak amacı ile hazırlanmıştır.” (CHP, Doğu ve Güneydoğu Raporu, Madde: 2.1.3.b) CHP, 2001 yılında yayımladığı Demokratikleşme Raporu’nda ise Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu dönemi şöyle belirlemektedir: “Bireyin hak ve hukukunun korunmasının; ‘kültürel çoğulculuk, katılımcılık ve hoşgörü’ eşliğinde, her alanda demokratikleşme arayışlarının temel çıkış noktasına dönüştüğü bir dönemden geçmekteyiz.” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4) Aynı maddede Sayın Deniz Baykal’ın şu sözleri yer almaktadır: “Biz, ülkemizde; insan haklarını, özgürlüğü, eşitliği ve laikliği; kısaca, katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi, her türlü tehdit karşısında sonuna kadar savunmaya kararlı olan bir siyasi partiyiz... Güçlü demokratik kurumlar ve hukukun üstünlüğü ile insan hakları ve temel özgürlükler, siyasetimizin çıkış noktasıdır.” CHP bu raporda geleceğe, bugüne ilişkin doğru öngörülerde bulunmaktadır. “Demokrasi kültür ve birikiminin dünya ölçeğince derinleşmekte oluşu, insan hak ve özgürlüklerinde de yeni arayışları gündeme getirmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde, inanç, etnik köken, anadili ve benzeri farklılıklardan beslenen alt kültürlerin, bu zeminde oluşan alt kimliklerin özgürce sahiplenilme ve geliştirilmesi arayışlarının, ‘Kimliğin Korunması ve Saygı Gösterilmesi Hakkı (3-6/1)’ gibi yeni insan hakkı alanlarına dönüşeceği açıkça görülmektedir.” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4) “Kültürel çoğulculuğun ve kültürel hakların, eğitim alanı dahil güvence altına alınması” (CHP, Demokratikleşme Raporu, Madde 4.2) CHP’nin 8 yıl önceki talepleri arasındadır. Devam edelim: “Ülkemizde bazı kesimlerce Güneydoğu Sorunu, diğer bazı kesimlerce ise Kürt Sorunu olarak tanımlanan ‘sorun’, CHP Parti Programı’nda, ‘Etnik Duyarlılıklara Demokratik Çözüm’ olarak tanımlanmış olan, devletin tüm alt kimliklere saygı, eşitlik ve hoşgörü içinde yaklaşmasını temel alan politikası çerçevesinde ele alınması gereken bir çoğulcu demokrasi sorunudur. Bu bakışla; devletler, dinler arasında tercih yapamazlar, yapmamalıdırlar; devletler, her mezhep ve inanca eşit mesafede bulunmakla yükümlüdür. Benzeri şekilde; devletlerin, etnik tercihleri olamaz, olmamalıdır; devletler, her ırk ve etnik gruba eşit mesafede durmak zorundadır. Her toplumda, tüm kişi ve gruplara karşı her tür ayrımcılıklar, artık geride bırakılmalıdır. Bütünleşme ve hoşgörü hepimiz için anahtar sözcük olmalıdır. Diğer birçok Avrupa Birliği ülkeleri gibi, Türkiye de çok etnisiteli (kökenli), çok kültürlü ve çok dilli bir toplumdur. Osmanlılar döneminde bile Türk toplumunun bu özelliği, engin bir hoşgörü anlayışına kaynak olmuştur.” (CHP Demokratikleşme Raporu, Madde 6.2) Konuyu sürdüreceğiz. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com TBMM’deki “kıran kırana” görüşmelerde bile anlaşõlamayan “demokratik açılım”õ zeytin- cilerimiz gayet iyi “kavra- mış”lar.. Kanal B’deki İmar Dosya- sõ’na konuk olan Güney Mar- mara Çevre Derneği Edremit Körfez Şubesi Başkanõ Mimar Mehmet Akif Öznal diyor ki; “Demokratik açılımla birlikte talan yasaları hızlandı… Zey- tinlikleri gözden çıkartan tasarı da aynı gürültü arasında ses- sizce devreye sokuluyor”. Prog- rama katõlan Ziraat Mühendisleri Odasõ Genel Başkanõ Gökhan Günaydın’õn saptamasõ da ben- zer; “Odamız bir yana, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin bi- le haberi olmadan yasayı de- ğiştirmeye çalışmak, demo- kratik açılımın gerçek yüzü olmalı”… Nitekim tasarõyõ hazõrlayanlar, “zeytin yetişmeyen” illerin AKP milletvekilleri… Bu nedenle kendi seçim bölgelerindeki yerel basõna bile yansõmayan tasarõyõ, “asıl ilgililer”inden kaçõrarak TBMM’nin gündemine getir- mek üzereler... Peki, tasarõ “ne”yi değiştiri- yor? Toprağõ ve havayõ kirletebile- cek tesislerin zeytinliklere 3 km’den fazla yaklaşamayacağõ- nõ öngören yasal kural kaldõrõlõ- yor. Böylece zeytinliklerin ya- kõnõnda kurulamayan; ya da “ka- yırma”yla izin alsalar bile yar- gõnõn engellediği tesislere, “bu- yurun, işletmenizi artık kura- bilirsiniz” denilmek isteniyor. Öznal diyor ki; “Başta altın- cılar, diğer madenciler ve hat- ta taş ocakları, yasadaki bu yurtsever engeli aşmayı bekli- yorlar...” Altõn madencileri, Kaz Da- ğı’ndaki siyasal destekli işgalle- rini, Akdeniz’in dünyaca ünlü zeytin ve zeytinyağõnõ Anado- lu’ya armağan eden zeytinlikle- rimize doğru genişletmek pe- şindeler.. Gökhan Günaydõn da son yõl- larda çoğalan “çimento” fabri- kalarõna dikkat çekerek şunu ek- liyor; “AB ülkelerinin çimento ihtiyacını ‘Avrupa’yõ kirletme- den’ karşılamak için tarım top- raklarımıza göz dikilmiş du- rumda”... Kaz Dağı ile Kandil Dağı İşte böylesi “yüz kızartıcı ni- yetlerin yasa tasarısı”na karşõ harekete geçen Egeli zeytincile- rimiz Burhaniye’de toplandõ- lar… 1995’te Zeytincilik Yasa- sõ’nõ ülkeye kazandõran Balõke- sir Milletvekili Melih Pabuç- çuoğlu’nun mezarõnõ ziyaret ede- rek, ölümünün 100. gününde lokma döktürüp zeytin fidanõ diktiler… Tasarõnõn reddedil- mesi için TBMM’ye ve hükü- mete sunacaklarõ dilekçedeki “ıslak imza” sayõsõ 100 bini bulunca da 4 otobüsle Anka- ra’nõn yolunu tuttular… 20 Ekim sabahõ Anõtkabir’de Ata- türk’ün huzurundaydõlar; ardõndan da Meclis’te... Ne var ki aynõ gün An- kara, demokratik açõlõmõn “doruğa çıktı”ğõ Ha- bur’daki karşõlama göste- risiyle meşguldü. Kaz Da- ğõ’ndan Ankara’ya “va- tan değerlerini savun- mak için” yola çõkanlarla ne medya, ne de yetkililer ilgilendiler... Kandil Da- ğı’ndan gelenler ise adeta “barışın kahramanları” ilan edilmişlerdi! Oysa, tarihten günümüze “barış”õn da evrensel simgesi “zeytin dalı” değil miy- di? Hemen tüm inançlarda da en “kutsal” ağaç yine zeytin ol- masõna rağmen, iktidarõn en din- darlarõ bile oralõ değillerdi... Güm-Çed Edremit Körfez Şu- besi’nin “kuşaktan kuşağa ba- rışın efsanevi ağacını ve mey- vesi”ni yağmacõlara ve rantçõla- ra karşõ korumak için önderlik et- tiği “Kaz Dağı’ndan Anka- ra’ya” yürüyüşüne katõlanlarõ başkentte “Tarım Bakanı” bile karşõlamamõştõ. Kandil’den ge- lenleri ise hâkimlerimiz “sınır- da” karşõlayarak serbest bõrak- tõlar... Sözü yine Öznal’a bõrakalõm: “Bir Akdeniz mucizesi olan zeytinin anavatanı Anado- lu’dur. Bu topraklardaki 150 milyon zeytin ağacı; hem 365 gün kaybolmayan yeşiliyle, hem de sağlığımızı besleyen meyve suyu ‘zeytinyağõ’yla, ya- şamımıza inanılmaz katkılar yapmaktadır. Böylesi bir ni- metin topraklarını rant için fabrika arsası yapmaya niyet- lenmek, nasıl bir anlayıştır?” Başbakan’õn “demokratik açılım her alanda sürecektir” sözünü, zeytin yasasõ için de anõmsamasõ; zeytincilerin 100 bin imzayla isyan ettikleri tasa- rõyõ yõrtõp atmasõ gerekiyor... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 100 Bin ‘Islak İmza’... HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HARBİ SEMİH POROY 18 KASIM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Gül, telekulak için ne yapıyor? Dinlemede uyum sağlamaya çalışıyor! Maskeli Tarık Emre: “Bülent Arınç’ın gözlerinin altı morarmış civanım delikanlısı Recep, Maskeli Beşler gibi kapatsın yüzünü, ne morluklar görünür ne de gözü!” İki oğlan Memduh Menekşe: “Sizin çocuklarınız hiç şehit oldu mu, diye soran Recep’in hamdolsun bir oğlu çürük çıktı, öteki bedelliden üç hafta tatil yaptı!” Tekel Avni Kurtuldu: “Recep yasama, yürütme ve yargıyı tekeline alarak, demokrasinin temel ilkesi kuvvetler ayrılığını, kuvvetler birliğine çeviriyor!” YağmurDeniz Şimdi de itirafçı yargı mensupları! SULTAN hazretleri tarafından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı koltuğuna oturtulan ve koltuğu halen yasa dışı işgal eden Fethi Şimşek, yasadışı telefon dinlemelerinden sıyırmak için düzenlediği basın toplantısında “Bir ülkenin başbakanın altı yıl hakim kararı olmadan dinlendiğini” açıkladı. Hangi ülke, başbakan kim, hangi yıldan hangi yıla kadar dinlenmiş, nerede, kim dinlemiş belli değilken büyük merak içindeki ahaliyi Allah’tan Fatih Sultan Recep hazretleri aydınlatıverdi: “Altı aya yakın zamandır beni de hiçbir mahkeme kararı olmadan farklı yerlerden, kimlerin olduğu tabii çıkacak ortaya, dinledikleri ortaya çıktı. Bütün bunlar açık ortada ve yargının mensupları da bunu itiraf ediyorlar, ‘Evet, bu ülkede başbakan dinlendi’ diyorlar...” Tut kelin perçeminden! Hani, bir ülkenin başbakanı altı yıldır dinleniyordu? Şimdi ne oldu da altı aya indi. Bu arada demek ki o ülke Türkiye ve başbakanı da Recep’miş! Üstelik Recep, farklı yerlerden dinlendiğini biliyormuş! Fakat bir soruya yanıt gerekiyor: Recep’in dinlendiğini itiraf eden yargı mensupları acaba kim? “Bu ülkede başbakan dinlendi” diyen yargı mensubu acaba yaşa dışı bir şekilde “Telekulak İletişim Başkanlığı” koltuğunda oturan eski savcı Fethi Şimşek olmasın! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İNGİLİZ subay, diplomat ve yazar Mark Sykes’ten söz ediyor Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu Anadolu ve Ortadoğu’da “inceleme”ler yapan Sykes, Sevr Anlaşması’ndaki toprak paylaşımını belirleyen kişidir aynı zamanda. Yıldırım, Sykes’in “Dar-ül İslam” kitabından bir bölüm aktarıyor: “Şırnak’ta gri taşlardan yapılmış, duvarlarında pek çok mazgal bırakılmış ve garip bir şekilde dağ keçisi boynuzlarıyla süslenmiş iki güzel kale gördük. Kalelerden daha büyük olanının ağası kendini beğenmiş biriydi. Onu aşiret reisi sanarak takdim mektubumuzu verdik. Mektubu elimden kaba bir şekilde kaptı ve yarım saat süren bir konuşmanın sonunda mektubun kendisine değil 30 metre ötedeki kalede oturan amcasına ait olduğunu söyledi. Mektubu amcasına kendisinin vermesini teklif ettiğimizde bir sürü sebeplerle karşı çıktı. Sonunda anlaşıldı ki amca ve yeğen aşiret reisliği meselesi yüzünden anlaşmazlığa düşmüşler ve karşılıklı iki kale arasında son on gündür ateş teatisi sürüyormuş.” Söz Mustafa Yıldırım’da: “O dönemde bölgede devletin yasaları geçmiyor; tüm insanların geleceği aşiret reislerinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlıydı. Reislikten daha güçlüsü, ağalık ve şıhlık yetkesinin bir kişinin kutsal bedeninde birleşmesiydi. Osmanlı hanedanları da yetkiyi ağalara, reislere, şıhlara bırakmıştı. Cumhuriyet devleti, 1923’ten sonra tüm yurtta olduğu gibi, doğuda da yurttaşlara eşit haklar tanımaya, yasalarla ve kurallarla örülü düzen kurmaya kalkınca işler karıştı. Direniş başladı; reisler, ağalar, şıhlar ve dahi birtakım dedeler, saltanatlarından olmak istemiyorlardı. Nerede yasalar egemen kılınmak istenirse orada çatışma başladı. Batılı devletlerin bağımsız Cumhuriyet devletini dağıtmak amacıyla yaygınlaştırdığı isyanlar, İngiliz ve Amerikan güdümlü tarih yazıcılarının yazdığı gibi milliyetçi bir kalkışma değil, düpedüz reislerin, ağaların, şıhların kendi çıkarlarını korumak için silaha başvurmalarıydı. Tebaa ve mürit karışımı halk, dinci kışkırtmaların da güdüsüyle devlet kurumlarına saldırdı. Olaylarda ölenler çok oldu. Sonunda halk görmeye başladı yeniliklerin yararlarını. Cumhuriyet’in iktisadi kalkınması refahı yükselttikçe, eğitim yaygınlaştıkça yasalar önündeki eşitlik yaygınlaşıyordu. İşte bu yüzdendir ki aşiret ağalarının çıkardığı isyanlardan çok çekmiş olan Tunceli ilinde seçimleri cumhuriyeti kuran parti kazanıyordu!” Ama sonra... Mark Sykes SESSİZ SEDASIZ (!) HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Kandil’den değil, Kaz Dağı’ndan geldiler... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Konya’nõn De- rebucak ilçesinde bir mağara. 2/ Ada- pazarõ Ovasõ’na ve- rilen bir başka ad... En küçük izci ku- ruluşu. 3/ Alüv- yon... Sodyum ele- mentinin simgesi... Aldatma işi, hile. 4/ Okutman. 5/ Uzak... “ --- mana- ya derler/Suret ile kaş değil” (Kaygusuz Ab- dal). 6/ Havuçla yapõlan, lokuma benzer bir tatlõ. 7/ Tarlalar arasõnda sõnõr çizgisi olarak kullanõlan ekilmemiş bölüm... Bir soru sözü... “Git, defol” anlamõnda argo sözcük. 8/ Balõkesir ilinde bir kap- lõca. 9/ Çevik... Başõnda ok biçiminde bir tel demeti bulunan balõkçõl kuşu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tokat’õn Pazar ilçesinde, sarkõt ve dikitleriyle tanõnmõş bir mağara. 2/ Işõk kaynağõnõn 1 saniyede çevresine yay- dõğõ õşõk enerjisi... Açõk yeşil renkli, mayhoş ve kokulu bir elma cinsi. 3/ Halk dilinde fasulye ya da börülceye veri- len ad... Bir nota. 4/ Tuzağa düşürülen şey... Düzenli ola- rak ekim yapõlan arazi. 5/ Metal sarnõç... Batõ Avrupa’da bir õrmak. 6/ “Falih Rõfkõ ---”: Gazeteci ve yazarõmõz... Bir nota. 7/ Japon lirik dramõ... Bir iş için ayrõlan belli para. 8/ Bir anlatõmõ oluşturan sözcük ya da tümcelerin tümü... Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 9/ Arna- vutluk’un plaka imi... İnsan topluluğu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A B Z I M A L I R A S E R İ M Z A R A T A A I A N T K O Ç L A K E N R A I R A K A B A K S E R A Z A K I I N C A L I Z Z A L K A R A S I 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear