26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B ? OCAK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 7haticetuncer@hotmail.com Akademisyen eğitimci ve icracõ Doç. Dr. Erol Parlak, ‘Yalõnkat’ albümünde Doğu Anadolu’dan Rumeli’ye kadar uzanõyor Türküyle yüzleşen bir yürekHATİCE TUNCER Halk müziğine, yõllardõr araştõrmacõ, akademisyen eğitimci ve icracõ olarak hiz- met eden Doç. Dr. Erol Parlak, iki ay ön- ce İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ Ses Eğitimi Başkanlõğõ’na getirildi. Parlak yo- ğun çalõşmalarõ arasõnda çõkardõğõ “Yalın- kat” albümünde de deyişler ve türkülerle halk kültürünü algõlayõşõnõ yansõtõyor. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatu- varõ Yönetim Kurulu üyesi olan Doç. Dr. Erol Parlak, öğretim üyesi olarak da görevini sürdürüyor. Parlak, İTÜ Konser- vatuvarõ’nda yönetim değişikliğinin ardõn- dan konservatuvar müdürlüğüne getirilen Prof. Dr. Cihat Aşkın’õn önerisini onur duyarak kabul ettiğini ifade ediyor: “İTÜ Türk Musikisi Devlet Konser- vatuvarı yapısıyla, ülkemizin alanında- ki ilk örneği olmasıyla ve değerli öğre- tim kadrosu ile dünyanın sayılı müzik eğitim kurumlarından birisi. Bizler bu kurumdan yetişmiş bireyler olarak el- birliği ile hem ülkemiz kültürüne hem de bizi yetiştiren okulumuza karşı tari- hi sorumluluğumuzu yerine getirme bi- linciyle görev yapmaktayız.” AKADEMİK ÇALIŞMALAR Ağrõ’nõn Eleşkirt ilçesinde 1964 yõlõnda doğan Parlak, Ankara’da büyümüş ve eği- tim almõş. İTÜ Konservatuvar bölümünü 1986 yõlõnda tamamlayan Parlak, 1986- 1990 yõllarõ arasõnda öğretim görevlisi olarak çalõştõ. Yüksek lisansõnõ “Bozlak- lar” konulu tezi ile tamamlayan Parlak, 1988-1998 yõllarõ arasõnda TRT İstanbul Radyosu’nda görev yaptõ. Sanat doktorasõ- nõ 1998’de “Türkiye’de El İle (Tezene- siz) Bağlama Çalma Geleneği ve Çalış Teknikleri” adlõ tez çalõşmasõ ile tamam- ladõ. 2002-2006 yõllarõ arasõnda Yõldõz Teknik Üniversitesi Sanat Tasarõm Fakül- tesi’nde öğretim görevlisi olarak çalõştõ: “Ben müzikle nefes alıp veren bir in- sanım, müzik, yaşantımda böyle bir noktaya oturur. Hani derler ya ‘işini çok seven işe gitmez’ diye. Ben sanatı as- la iş diye tarif edemem. Müzik yaşamım boyunca hep hayalimin ve idealimin emekçisi olma yolunda çaba göstermeye çalıştım. Sanat çok doldurdu benim ya- şantımı. Anadolu müziği dünyanın en zengin müziklerinden ama bir o kadar da talihsiz. Aynı Anadolu toprağının kaderi gibi. Nasıl ki Anadolu toprağı ta- rih boyunca hep yağmalanmıştır tek ta- raflı olarak, müziği de benzer bir akıbe- te uğramıştır. Benim bu sanata ‘emek koymalõyõm’ diye hissedişimin başlangı- cı buradandır.” ‘Ayağõmõtopraktankaldõrmam’ Akademik çalõşmalarõ sõrasõnda 10 yõl boyunca Anadolu’nun çeşitli yörelerinde “Bağlama Çalış Tek- nikleri, Saz ve Ses Tavırları’’ ko- nusunda araştõrma ve incelemeler yapan Parlak, yaklaşõk bin halk ez- gisi derledi: “Müzik, kapıları sonsuzluğa açılan bir hayal ve mana âlemi. Ve Anadolu, bu âlem içerisinde ken- dine has karakteri ile en özel, en zengin coğrafyalardan biri. Bir müzisyenin Anadolu’dan başla- ması muadillerine göre çok önde başlaması demek. Anadolu müzik medeniyeti büyük bir umman. Benim üretimlerim hep bu um- manı anlamaya ve kendimce ifa- de etmeye yönelik olmuştur. Hiç- bir zaman ayağımı topraktan kal- dırmam, her zaman oraya sağlam bir şekilde basmaya ve hep o top- rağın binlerce yıldır akıp gelen se- sine ve duygusal mantığı temeli üzerine bir şeyler yapmaya çalı- şırım.” BAĞLAMA BEŞLİSİ Arif Sağ ve Erdal Erzincan ile 1995 yõlõnda oluşturduklarõ bağlama üçlüsü ile çeşitli ülkelerde konser- lere çõkan Parlak, 2000 yõlõ başla- rõnda öğrencileriyle oluşturduğu “Erol Parlak Bağlama Beşlisi” ile de yurtiçi ve yurtdõşõnda çok sa- yõda konser verdi. Bağlama beşlisi ile “Eşik” adlõ bir albüm çõkardõ. “Ah Bu Türküler” adlõ ilk solo al- bümünü 1995 yõlõnda yayõmlanan Parlak 1998’de çõkardõğõ enstrü- mantal “Göç Yolları” albümünde ezgileri şelpe tekniğiyle yorumladõ. Daha sonra “Pervane” ve “Katre” adlõ solo albümleri çõkaran Parlak, 4 karma albümde yer aldõ: “Bugün bile, bazen elim boş kalır üç-beş gün, ne yapacağımı, nereye gideceğimi şaşırırım. Çün- kü hayatımı ona göre planlamı- şımdır.” MUHAFAZÂKAR AMA MÜZECİ DEĞİL Halk müziğinde deneysel yeni- liklere dönük çalõşmalar yapmasõna karşõn bu konuda “çok muhafaza- kâr” olduğunu da anlatan Parlak “muhafazakârlığım asla müzeci- lik değildir” diyor: “Elimizde çok dinamik bir kül- tür var, eğer biz onu baskılayıp, kapatıp yalnızca olduğu gibi bı- rakırsak öncelikle yazık etmiş oluruz. Farklı donanımlı, farklı eğitim almış insanlar olarak, kül- türü ait olduğu topraktan ko- parmadan, müziğin özünü doğru algılayarak, mayasını, kimyasını bozmadan, içinde var olan o di- namizme açılıp genişletilmeliyiz.” ‘Anadolu’nunkültürel bütünlüğünesahip çıkmayaçalışıyorum’ D oç. Dr. Erol Parlak Arda Mü- zik’ten çõkan “Yalınkat” al- bümünde Orta Anadolu Abdal müziği, Alevi-Bektaşi tarzõ, Kuzey- doğu Anadolu âşõk tarzõ ve Rumeli yö- resinden ezgilerle Anadolu’nun fark- lõ renklerini bir araya toplamõş: “Genellikle ‘Anadolu bir mozaik- tir’ denilir de nedense ‘haydi mozaiğe sahip çõkalõm’ denildiği noktada he- le de maalesef toplumumuzun git- gide cemaatçiliğin içine düşürüldüğü bugünlerde, hemen herkes ayrımcı bir tutum sergiliyor. Herkes kendi içine kapanarak sadece kendi ce- maatinin müziğine sahip çıkıyor. Sa- dece müzik oymuş gibi alıp salt belli bir cemaatten nemalanmaya çalışıyor. Ben her zaman elimin yettiğince, dilimin döndüğünce Ana- dolu’nun kültürel bütünlüğüne sa- hip çıkıp, ifade etmeye çalıştım.” İMAJLAR UÇAR Albüm kapağõnda “Türkülere vurgun, türkülere pervane yüreğin, türküyle yüzleşme anıdır Ya- lınkat. Candan, he- sapsız, gözü kara, çı- rılçıplak oluşudur, ha- yal ve mana âleminin sonsuzluğunda” diyerek anlatõyor Yalõnkat’õn anlamõnõ. Parlak bu sözcüğü yakõnlar- da kaybettiğimiz büyük ozan Âşık Sefil Selimi’den duymuş ama da- ha farklõ bir an- lam yüklemiş: “Türkü ile yan yana geldiğiniz z a m a n imajlarınız, takındığınız tavırlar, gösteriş- ler hepsi uçup gider, çırılçıplak ka- lırsınız. Öyle olamıyorsanız türkü ile bütünleşemezsiniz ve yapma- cıklığınız ortaya çıkıverir.” GENÇLERLE PAYLAŞIM Parlak, Yalõnkat albümünün yö- netmenliğini ve aranjelerini de ken- disi üstlenmiş. Mehmethan Diş- budak ve Ömer Avcı’nõn da bazõ eserlerde katkõlarõ olmuş. İki eserin düzenlemelerini de “Erol Parlak Bağlama Beşlisi”nden Güven Türkmen ve Ali Kazım Akdağ’a bõrakarak gençlerle paylaşõma girmek istemiş. Beyhude eserinde ise eşi Nil- gün Akkuş Parlak eşlik ediyor. Albümlerinde bir ya da iki eseri ge- leneksel haliyle sadece bağlama ile yorumlayan Parlak, bazõ eserleri de belli bir orkestrasyon anlayõşõ içeri- sinde sunuyor. İzmir’de yaşayan Halil Çokyü- rekli, “Selanik Türküsü”nde Balkan tarzõnda çaldõğõ zurnayla türküye muhteşem bir hava katmõş. Parlak, Orta Anadolu’nun klasik ezgisi Bad- õ Saba’nõn orkestrasyonunda Balkan trompeti kullanmõş ve sonra Neşet Ertaş’a dinletmiş: “Beğenmediğini belirtse ya da hissetseydim al- bümden çıkaracaktım. Ama çok yakıştığını, beğendiğini ifade etti.” BÖLGECİLİK OLMASIN Ailesinin kökleri Kars’tan gelen Erol Parlak, “bölgecilik yapıyor” denilmesin diye bugüne kadar mem- leketinden türkü okumamõş. Bu al- bümde Kuzeydoğu Anadolu âşõk ağzõnõn en güzel örneklerinden biri olan büyük usta Âşık Dursun Cev- lani’nin “Sevmeli Canını Can-ı Gönülden” türküsünü seslendiri- yor. Parlak, “Bir Çift Turna Gör- düm” adlõ Yozgat türküsünü ise tek bağlama ile Nida Tüfekçi ho- casõnõn anõsõna albüme almõş. “E ngeller Koymuyor Yar Sana Varsam” adlı Trabzon türküsünün ne- den alışık olduğumuz Karadeniz havalarını andırmadığını sorduğu- muzda Erol Parlak Trabzon’da günümüzde tek bir müzikal yapının akla gelmesine karşın geçmişte farklı kültürel renkler olduğunu anlatıyor. Bu tür- küyü ilk dinlediğinde Karadeniz esintisine karşın derinliklerinde farklı bir şey- ler olduğunu hissettiğini söyleyen Parlak bu türküye Neşet Ertaş’tan da söz ek- lemiş: “Ritmini ağırlaştırıp, hançere yapısını da farklı şekillendirince bir Orta Anadolu klasiğine dönüştü. Nitekim sonradan öğrendim ki bu eser aslında Ka- radeniz değil Rumeli’den oraya taşınma bir ezgiymiş. Türkü ilk haliyle kim- senin hatırında bile değildi ama çok büyük bir sanat eserine dönüştü. ‘Sa- natsal halk müziği’ diye bir olgu gelişiyor. Bu; kentlerde önce Ana- dolu birikimini zaman içerisinde kavramış Anadolulu kökenli ustaların ortaya koydukları ve bugün artık belirginleşmeye ve yerleşmeye başlayan yeni bir yol, yeni bir tavır.” Sanatsal halk müziği
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear