Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
2009 Yılına Başlarken...
Yeni bir yıldayız ve ilk günlerinde...
Tarihte geleceği tam bilemeyiz; sadece sezinle-
riz. Şimdiden söyleyeceğimiz de şu: 2009 çetin bir
yıl olacak.
Göbeği de 2008’de bağlandı...
Özellikle 1990’larla beraber, olan bitene kapita-
lizmin gözlükleriyle bakanlar, yaşananın “ekonominin
küreselleşmesi” olduğunu söylüyor ve mümkün olan
yegâne ekonomi politikasının da “yeni liberalizm”
ve “piyasa” olduğunu şakıyorlardı.
Bu şarkıların altında dünyaya ve insana nasıl bir
tehlikenin olduğunu önceden haber verenler de var-
dı. Geçen yılın sonbaharında Amerika’daki (ABD)
korkunç iflaslar, örtüyü çekti ve gerçekler ortaya çık-
tı: Kapitalizmin bağrında ölümcül bir yara vardır.
Bu dert, bütün insanlığı da tehdit ediyor.
Aydınlara düşen, olan bitenin üstüne eğilmek; ve
gerçeklerin safında yer alıp mücadele etmektir.
Amerika’da, Avrupa’da, Asya’da ve Türkiye’de...
Dünya zorlaştı ve Türkiye’yi de bir kanser sar-
mıştır.
AKP, Amerika’nın kucağında doğdu ve onun gü-
dümündedir.
Ve AKP, gökten inmedi: Bizim yanlışlarımızın da
eseridir.
Türkiye, bugün bir yol ayrımına gelmiştir; işte bu
yanlışı düzeltmenin noktasındayız.
Herkes, artık hangi tarafta olduğunu belirleme-
lidir. Gün, karar günüdür. Aydınlar arasında bu ka-
rarı en önce vermesi gerekenler ise, hiç kuşkusuz,
“sol”da olduğunu söyleyenlerdir. Niçin öyledir? Çün-
kü emeğin, ezilenlerin, kadının, çevrenin, özgür-
leşmenin, eşitleşmenin dostu yine ve hep “sol”dur.
Böylece, onların tavırları gelecek için önemlidir.
AKP, korkunç yanlışlar yaptı: Önce cahilliği yü-
zünden yaptı; devleti yönetmenin kadar, tarihinin
de bilgisinden yoksun idi. “Babalar gibi satacağım”
derken, ülkenin yarınlarını satıyordu. Bir de, 1923
Devrimi’ne düşman olduğu için, onun kazandır-
dıklarını, başta da laik eğitimi çiğniyordu. Araştır-
malar şunu da ortaya koydu: Anadolu’da, “AKP
kadroları” marifetiyle, “mahalle”nin devlet eliyle uy-
guladığı bir “İslamîleştirme” yaşanıyor.
Ne mi bunların anlattığı?
Şu: Türkiye’yi kurtarmak ve onu yeniden kurmak,
sosyal-demokrat partileri de aşan bir sorun olup çık-
mıştır.
Hem, ne yazık ki, sosyal-demokrat partiyi de ku-
ramadık!
Ya gençler? “Ey umudun parlak çehresi” olan-
lar?
12 Eylül, üniversitede, “çoğulcu düşünme orta-
mı”nı söndürürken, gençlere de “daha iyi bir top-
lum uğruna mücadele etme enerjisi, bilgisi ve yön-
temi veren siyaset”i yasaklamıştır. Siyasetin fikir ve
örgütleniş olarak bütün kapıları gençlere sımsıkı ka-
palıdır.
Ancak, şu da bir gerçektir: “Heyecan verici bir
proje”, “coşkulu bir kalkınma seferberliği”, her şe-
yi değiştirebilir. Var olan köhne yapıyı yıkarak “özerk
ve demokratik üniversite”yi kurmak da onların
arasındadır...
Hayat da fırsatlar hazırlıyor.
İşte İstanbul Üniversitesi’ne rektör atama olayı!
Seçimlerde, en çok oy sağlayan iki adaydan Prof.
Ali Akyüz 483 oyla birinci; Prof. Yunus Söylet de
467 oyla ikinci olmuştu. YÖK’ün başındaki kişilik-
siz zat, ikincisini başa alarak listeyi Cumhurbaş-
kanı’na sunmuştu. Cumhurbaşkanı’na yakışan, bu
kişiliksizliği de cezalandırarak, Prof. Ali Akyüz’ü ata-
mak olacaktı. Tersi oldu. Niçin? Çünkü, Prof.
Söylet, Başbakan’ın aile hekimi ve daha da önem-
lisi, tarikat-cemaat çevresinden geliyordu. Abdullah
Gül de, İslamcı geçmişine bağlılığını hatırladı her-
halde.
Ortada olan, bir skandal ve bir rezalettir...
Gençler, bunun üstünde durunuz!..
Ödüller, eğitim dünyamızı da onurlandırdı: Prof.
Şerafettin Turan, Mustafa Gazalcı ve Adnan Bin-
yazar değerlendirildi. Bizler de gönendik...
Bir de, okurlardan Can Dündar’ın “Mustafa” fil-
mi vesilesiyle düşündüklerimi soranlar oluyor: Öğ-
retmen Dünyası dergisinin, Aralık 2008 tarihli sa-
yısında Zeki Sarıhan’ın nefis yazısını okumayı öne-
ririm okurlara. Onun gibi bakıyorum ben de...
Nice yıllara, güzel yıllara sevgili okurlar!..
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik bom-
bardımanı gösteriyor ki, Ortadoğu iyi-
ce kızışıyor. Salt sivil katliamına dönü-
şen saldırılar değil, İsrail Savunma Ba-
kanı Ehud Barak’ın, “Hamas’la topye-
kûn savaş halindeyiz” demesi de şid-
detin önümüzdeki günlerde ulaşacağı
boyutları anlatıyor. Peki; İsrail’in, Ame-
rika’nın ve de diğer destekçilerinin
olayları başlatmakla suçla-
dığı radikal dinci Hamas ör-
gütü İntifadadan 20 bin ki-
şilik askeri bir güce nasıl
ulaştı?..
Aslında Mısır’daki “Ihvan-
ı Müslimin” (Müslüman Kar-
deşler) örgütü referans alı-
narak şekillendirilen “İslami
Direniş Hareketi” Hamas’ın
ardında Filistin Kurtuluş Ör-
gütü’nün (FKÖ) efsanevi li-
deri Yaser Arafat’ın bir ço-
cukluk arkadaşı vardı... Bu
kişi herkesin “Şeyh Ahmed
Yasin” diye tanıdığı Şeyh
Ahmed İsmail Hasan Yasin’den baş-
kası değildi. Yasin 1938’de Filistin’in As-
kalan şehrinin El Cura köyünde doğmuş
ancak genç yaşta boyun kemiğini kır-
dığı için felç olmuştu. 1948’de İsrail dev-
letinin kurulmasının ardından ailesiyle
birlikte Gazze bölgesine göç etmişti. An-
cak o, mülteci kamplarındaki günlerini
çok iyi değerlendirmiş ve etkili vaazlarla
öfkelerini güce dönüştürmeyi hedefle-
yenlerin sesi haline gelmişti. Bu şöhreti
onun bir süre sonra Gazze İslam Ens-
titüsü’nün yöneticiliğine getirilmesini
de sağlamıştı.
Şeyh Ahmed Yasin ve yakın arka-
daşları 1984 yılında yasadışı örgütlen-
me gerekçesiyle tutuklandı
ve 13 yıl hapse mahkûm
edildi. On bir ay sonra ser-
best bırakılan Yasin, 8 Ara-
lık 1987’de Gazze’de baş-
layan İntifadayı, direnişin ör-
gütlenmesinde bir laboratu-
var olarak kullandı. 15 Ara-
lık 1987’de ise Hamas’ın
kuruluşunu ilan etti.
İntifadadan doğan bu güç,
İsrail için kısa sürede büyük
tehdit haline geldi. Şeyh Ah-
med 1989 yılının mayıs ayın-
da şiddet eylemlerine ön-
cülük ettiği ve terörist ör-
gütlenmeye girdiği iddiasıyla ikinci kez
tutuklandı ve işkenceden geçirildi. An-
cak Yasin’in cezaevinde olması taraf-
tarlarını daha da kamçıladı ve küçük İn-
tifada grupları eylem timlerine dönüş-
türüldü!
El Ezher’li lider!..
Yasin, Ramallah Cezaevi’nde 8 yıl kal-
dıktan sonra iki İsrail istihbarat görev-
lisiyle takas edilerek serbest bırakıldı. Ür-
dün’deki tedavi sürecinin ardından
Gazze’ye döndüğünde artık İsrail’in
karşısında güçlenmiş ve deneyim ka-
zanmış bir örgüt vardı. Ancak Şeyh Ya-
sin, Hamas’ı Filistin’in tamamında güç-
lenmiş ve direnişin çekim merkezi bir ör-
güt haline getirmekte kararlıydı. İzzed-
din El Kassam Tugayları bu yüzden
oluşturuldu. Hamas’ın bu askeri yapı-
lanması tekerlekli sandalyeye mah-
kûm olan Şeyh Ahmed Yasin’i iyice he-
def yapmıştı. MOSSAD, Aksa’da 29 Ey-
lül 2000’de başlayan ikinci İntifadayı
yönlendiren Yasin’i ortadan kaldırma-
ya kararlıydı. İsrail ordusu 15 Aralık
2001’de Hamas’ı etkisizleştirmek için
büyük bir operasyon başlattı. Bu sıra-
da Şeyh Yasin’in namaz kıldığı camiye
füzeler atıldı ancak taraftarları onu böl-
geden hızla uzaklaştırdı.
2003’te Hamas liderlerinin toplantı
merkezine yönelik bombardımandan da
kurtulan Şeyh Ahmed Yasin, 22 Mart
2004’te cami çıkışında bir İsrail heli-
kopterinden atılan füzeyle öldürüldü.
Daha sonra Hamas’ın başına geçen an-
cak Yasin’le aynı sonu paylaşan Ab-
dülaziz er-Rantissi, “Yasin bir ulusun
içinde adam, adamın içinde bir ulustu...”
demişti!
Geride ABD ve Avrupa ülkelerinin te-
rör örgütü listesine aldığı Hamas ile
onun İsrail’e kök söktüren askeri kanadı
El Kassam kalmıştı... Hamas’ın vuru-
cu gücüne adını veren İzzeddin El Kas-
sam, 1882’de Suriye’de doğmuş bir
şeyhti. Kahire’de Ihvancıların medresesi
olan El Ezher Üniversitesi’nde oku-
muştu. Mısır ve Suriye’de şöhreti kısa
sürede yayılan El Kassam, katı İslam-
cı anlayışını yaymakta zorluk çekme-
mişti. El Kassam önce İtalyanların
1911’de bölgede egemenlik kurması-
nı engellemek için çabaladı. Suriye’deki
Fransızları geri püskürtmek için protesto
gösterileri ve sonraları Hamas’a miras
kalacak gerilla mücadelesini de örgüt-
leyince düşmanlarının tepkisini çekti.
1922’de Filistin’e yerleşen El Kassam,
medreselerde öğretmenlik yaparken
bir yandan da bağımsız bir devlet için
uğraş verdi. 1935’te bölgedeki Yahu-
dilere destek veren İngiliz askeri birli-
ğince öldürüldükten sonra mücadele
anlayışı unutulmadı. Şeyh Yasin, Ha-
mas’ın askeri yapılanmasına işte böy-
lesine efsane olmuş bir fikir ve eylem
önderinin adını vermişti.
Aynı kökte, farklı hücreler..
İsrail’in bir haftadır hava operas-
yonlarıyla yok etmeye çalıştığı Ha-
mas salt fikirsel açıdan değil siyasi ve
askeri yönden de yapılanmasını ta-
mamlamış bir örgüt olarak dikkat çe-
kiyor. Siyasi, askeri, istihbarat, direniş
ve sosyal hizmet kollarından oluşan
Hamas’ı, karar mercii olan Şûra Mec-
lisi koordine ediyor. Siyasi bölümün ba-
şındaki Halid Meşal Su-
riye’de sürgünde bulunu-
yor. Askeri bölüm ise İz-
zeddin El Kassam Tugay-
ları’nı koordine ediyor. Bu
birimde tıpkı Türk Hizbul-
lahı’nın askeri örgütlen-
mesi olan üzüm salkımı
modelini esas alan, aynı
kökte farklı hücre yapısı
kullanılıyor. İsrail hükü-
metine iki kez kan kustu-
ran İntifada grupları ile te-
rör timlerini de bu birim
yönlendiriyor.
Ehud Barak’ın “topye-
kûn savaş” ilan ettiği Hamas, kurulduğu
1987’den itibaren İsrail devletine bü-
yük sıkıntı yaşattı. Örgüt intifada ey-
lemlerinin yanı sıra, suikast ve bombalı
intihar saldırılarıyla korku ve kaos ya-
rattı. Hamas militanları 1989-1992 ara-
sında İsrail askerlerini hedef aldı.
1993’te ise sinsi ölümü, yeni intihar sal-
dırılarını başlattı. 1998’e kadar süren bu
saldırılarda yüzlerce İsrailli yaşamını yi-
tirdi. Hamas bu eylemlerle, MOSSAD
ajanlarının 1970’lerin başından itibaren
FKÖ liderlerine yönelik Ortadoğu’nun
çeşitli bölgelerinde düzenlediği sui-
kastların da adeta intikamını almış
oluyordu!
İsrail ise Hamas’ı etkisizleştirmek için
liderlerine yönelik sayısız saldırı ve
suikast düzenlemeyi sürdürdü. Örgü-
tün bombacısı olarak bilinen Yahya Ay-
yaş, MOSSAD’ın 1996’da bir
cep telefonuna yerleştirdiği
bombaya kurban gitti. El Kas-
sam Tugayları’nın üst düzey
komutanlarından Hamid Sa-
lem 1993’te, Tahir Kofiş-
nah ise 1995’te İsrail asker-
lerince öldürüldü. İsrail ajan-
ları yalnızca Hamas’ın değil
FKÖ ve İslami Cihad’ın çok
sayıda yöneticisini de
1998’den itibaren suikastlar-
la ortadan kaldırdı. Bunlar
arasında İslami Cihadcı Fet-
hi Şakaki ile El Kassam ko-
mutanlarından Muhiddin el
Şerif de vardı. Son bir hafta içinde yüz-
lerce militanının yanı sıra milis grupla-
rı ve sivil sempatizanlarını da yitiren Ha-
mas, intihar eylemleri ve suikastlar ne-
deniyle Batı’da terör örgütü, Ortado-
ğu’da ise İslami direnişin önderlerinden
biri olarak adlandırılıyor. Ancak gerçek
şu ki, örgütün en küçük hareketi Or-
tadoğu’yu savaşın eşiğine getirmeye
yetiyor... İsrail’in onu alt etmesi çok zor
görünüyor.
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
El Kassam’dan Şeyh Yasin’e: Hamas...
Krizin şekli V değil,
U değil, daha kötüsü; L
Ama unutulmamalõ; Çöküntüye uğrayan ka-
pitalizmdir. Bu enkazõn nasõl ayağa kalkacağõ,
sermaye birikiminin yeni yatağõnõn ne olacağõ ve
bunun yolunun nasõl bulunacağõ ise bir muamma.
Ters dönmüş bir kaplumbağanõn halidir bu. De-
belenmekte, ama ayağõ üstüne dönmek için mut-
lak bir dõş yardõma ihtiyaç duymaktadõr global
kapitalizm kaplumbağasõ. O müdahale
devletten umulmaktadõr. Ama
devlet müdahalesinin bile he-
nüz işe yaramadõğõ bir yõl
oldu 2008.
Kõyamet aslõnda yõlõn
ikinci yarõsõnda koptu.
ABD ekonomisinin ilk
iki çeyrekte büyümesi,
finans krizinin resesyo-
na yol açmadan atlatõla-
cağõ yanõlgõsõna yol
açtõ. Derken, “ayrışma”
teorisi geliştirildi. ABD yavaşlasa bile Asya’nõn,
hele Çin gibi ülkelerin bundan fazla etkilenme-
yeceği ileri sürüldü. Küresel büyüme balonuyla
petrol 147 dolarõ gördü. Kõymeti kendinden men-
kul kuruluşlar, petrol 200 dolar olur balonunu
uçurdu. Paralelinde gõda maddeleri fiyatlarõ yük-
selişe geçti, küresel enflasyon paniği yaşandõ.
Avro, 1.60 dolarõ aştõ, altõnõn onsu 1000 dolarõn
üzerine çõktõ. Ancak ikinci yarõ rüzgâr döndü.
Anlaşõldõ ki, ABD resesyona girecek ve kriz
AB ile Japonya’ya yayõlacak, hatta başta
Çin olmak üzere çevre-bağõmlõ ülkele-
rin ayrõşmasõ mümkün değil. Küresel
yavaşlama senaryosu petrol fiyatõnõ
hõzla yere, 40 dolarõn altõna indirdi.
Avro 1.30 dolarõn, altõn 900 dolarõn al-
tõna indi. Enflasyon paniği yerini def-
lasyon paniğine bõraktõ. 15 Eylül’de
Lehman Brothers’õn iflasõ küresel fi-
nansta çöküşü getirdi.
2008, yaşlõ dünyamõzõn tarihine,
“Başka bir tarihin sonu” olarak ge-
çecek. Tõpkõ, 1990’da duvarõn yõkõlmasõ
ile reel sosyalizmin sonunun gelmesi gi-
bi. O zaman da buna “tarihin sonu”
denilmişti. 2008 de bir milat!.. Başka
bir tarihin sonu… Piyasa her şeye ka-
dirdir ezberinin sonu. Küreselleşme ile
dünya bir köy haline geldi ezberinin so-
nu… Ulusal devlet yok, küresel ku-
rumlar var ezberinin sonu. Çevre ül-
kelere “ihracatçı olun” ezberinin so-
nu... Ve daha birçok şablonun, ezberin
sonu…
Artõk kimse, “piyasa”nõn ilahi gü-
cüne inanmõyor, aralarõnda Kemal
Derviş’in de olduğu piyasaperestler,
şimdi “devlet kontrollü piyasa” çiz-
gisine -mahçup biçimde- gerilediler.
Seyfettin Gürsel 20 Kasõm 2008 ta-
rihli Referans’ta, diyor ki;
“Piyasanın dengeleyici özelliğine
olan sarsılmaz inancı ile yeni klasik
iktisat ve bu inancın dayattığı, ta-
rihten kopuk, aşırı uzmanlaşmaya
dayanan iktisat eğitimi krizden so-
rumlu mudurlar? Evet, bir hayli
sorumludurlar! Yeni klasik iktisat
krizin geldiğini tahmin edemezdi.
Çünkü piyasaların, rekabet kuralları
hariç, ne kadar az kurala tabi tutu-
lurlarsa o kadar etkin çalışacaklarını
kabul ediyordu…”
Ne hayal kõrõklõğõ!...
Piyasanõn iflasõ mõ sadece? Son 30 yõ-
lõmõzõn ilahi sözcüğü “Küreselleşme”
de yerle yeksan... Artõk kimse ağzõna al-
maya cesaret edemiyor neredeyse. Kü-
reselleşme, yerini ulusal korumacõlõğa,
kapitalist devlet müdahaleciliğine, hat-
ta devletçiliğe bõrakõyor adõm adõm..
Fransa’daki “ekonomik yurtseverli-
ğin” ardõndan İtalyan Başbakanõ Ber-
lusconi “İtalyanlıktan”, söz ediyor. Ne
iş? ABD’de, Bear Stearns için 30 mil-
yar dolarõ Morgan Chase’e hediye
edilmesi, Fannie Mae ve Freddie
Mac’õn, dünyanõn en büyük sigortacõ-
larõndan AIG’õn, en büyük tasarruf
sandõklarõndan Washington Mutual’õn
kamulaştõrõlmasõ, İngiltere’de Nort-
hern Rock ve Bradford & Bingley’in
devletleştirilmesi, yine AB’de Fortis,
Dexia ve Hypo Real Estate’in kamu-
laştõrõlmasõ… Nedir bunlar? Nasõl bir
ezber bozulmasõ ?..
Ya IMF’nin geçen günlerde İspan-
ya’da, “ihracata dönük çevre ülke-
leri” iç pazarõ canlandõrmaya çağõrmasõ,
çağõrma ne kelime, adeta iç pazarõnõ-
zõ canlandõrõn diye yalvarmasõ, ne
acizlik, ne iflas!...
Kim ne derse desin, bir tarihin sonu
ve yeni bir sayfanõn açõlmasõ bu... Ka-
pitalizmden başka hiçbir alternatif kal-
madõğõna iman edenler şimdi gördüler
ki, kapitalizmin bu türünün sonuna ge-
linmiş, yeni bir türünün olduğuna olan
güven ve inanç ise çok mu çok zayõf..
“Sermayenin en büyük engeli yi-
ne sermayedir” önermesiyle Karl
Marks yeniden hatõrlanõr oldu 2008’de.
Yok satmaya başladõ neredeyse kla-
sikler. SSCB, Çin ve Doğu Avrupa’da
yaşananlarõn “reel sosyalizm”in, sos-
yalizmin başarõsõz bir deneyimi oldu-
ğuyla yüzleşerek, kitleler yeniden sos-
yalizmi konuşmaya, hayal etmeye ve
cesaretle dillendirmeye başladõlar
2008’de...
M
erkez ülkelerde patlak veren finansal kriz reel sektöre yayõldõ. 2009, ABD’de oto-
motivden başlayan bir dizi reel firma çöküşlerini önlemeye dönük devlet müdaha-
leleriyle geçecek. Krizde dip görünmezken işsizlikte patlama en büyük kâbus!..
D E V L E T T E N C A N S İ M İ D İ
Ekonomik krize ‘gardını’ almaya
çalışan Bush’un kurtarma
paketleri de işe yaramadı.
Tayfun temmuzda koptu
Krizi 2006’da tahmin etmesiyle ün-
lenen New York Üniversitesi Profesö-
rü Nouriel Roubini, U.S. News &
World Report’un sorularõnõ yanõtlarken,
ABD ve küresel hisse senetlerinin yüz-
de 15-20 daha değer kaybedeceğini
öngörüyordu. Roubini, hedge fon if-
laslarõnõn da düşüşte rol oynayacağõnõ
öngörürken henüz krizin ortasõnda bu-
lunulduğunu tahmin ediyordu. Roubi-
ni, 2008’de yüzde 6 olan ABD’de iş-
sizlik oranõnõn 2010’da yüzde 9’u ge-
çeceğini ve 2006’dan bu yana yüzde 25
değer yitiren konutlarõn ise yüzde 15-20
daha değer kaybõna uğrayacağõnõ söy-
lüyordu. Roubini’ye göre, ABD hükü-
meti her adõmõ doğru atsa bile, son 60
yõlõn en derin durgunluğunun önüne ge-
çemeyecek. Ancak Roubini, ABD hü-
kümetinin özel talebi canlandõrmaya yö-
nelik mali teşvik planlarõ yürürlüğe
koyabileceğini belirtiyordu. Roubini’ye
göre, bu çerçevede, altyapõ yatõrõmlarõ,
işsizlik yardõmlarõ ile eyalet ve yerel yö-
netimlere destek gibi 500 ila 700 mil-
yar dolarlõk teşviğe gereksinim vardõ.
Ayrõca bankalara ek olarak, aracõ ku-
rumlar, finans şirketleri ve sigorta şir-
ketleri de yeniden sermayelendirilme-
liydi. Son olarak da, tüketicilerin borç
yükü, kredilerin değişken faizleri uzun
vadeli sabit oranlara çevrilerek ve mort-
gage kredileri devlet tarafõndan alõnarak
hafifletilmeliydi.
Roubini, büyük bir mali teşvik gel-
memesi halinde, U şeklinde olabilecek
bir durgunluk sürecinin 1990’lar Ja-
ponya’sõndaki gibi L şeklini alabilece-
ği uyarõsõnda bulunuyordu. Evet, krizin
şimdiki hali bir “L” hali. Yani, çöküş
başlamõş, dibe vurup vurmadõğõ belli de-
ğil, vurmuşsa da bir “V” yapamõyor,
“U” yapamõyor, hâlâ yerlerde sürüne-
rek “L” halinde.. L’nin altõ çizgisinin
uzunluğunun boyutu ise henüz biline-
miyor...
YARIN: ŞİMDİ NEREDEYİZ, GLOBAL KRİZ VE ÇEVRE BAĞIMLI ÜLKELER
Şeyh Ahmed
Yasin
İzzeddin
El Kassam