28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 2 OCAK 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 İsmail Yıldız: “Kusura bakmayın ama bugün bile Anadolu topraklarında hak iddia edenlerin Osmanlı can çekişirken hiçbir şey yapmadığını mı sanıyorsunuz!” Erdoğan’dan seçim konuşması: “Gökçek azapta gerek!” ModaEngin Balım: “Kankası Mehmet Ali Erbil’den sonra Serdar Ortaç da Fetoş’u övmüş. Barlarda fink atıp, laikliğe vurmak moda!” Psikiyatr Avni Kurtuldu: “Doktorluğunu ilan eden RTE’nin seçimlerden sonra Medical Park hastane zincirinde psikiyatr olarak işi hazır!” Erbil Tuşalp: “Et kokarsa tuz. Tuz kokarsa kılıç!” YağmurDeniz Ampul partisi için her yol mubah! İSLAMCI faşist saldırı olasılığı karşısında can güvenliği nedeniyle adı bizde saklı kalsın, İstanbul’dan bir üniversite öğrencisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden iki yıldır aldığı eğitim bursunun bu yıl kesilmesi üzerine belediyeden gönderilen e-postayı anlatıyor: “AKP’li belediye yönetimi açıklamasında CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı iptal başvurusunu gündeme getiriyordu. Mesajda ‘İlk kez 1994 yılında Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde eğitim yardımı yapılmaya başlandı... 2008-2009 eğitim, öğretim yılında tam 50 bin üniversite öğrencisine eğitim yardımı yapacaktık... Burs alacakların listesini hazırladık... Ancak ana muhalefet partisi CHP’nin yaptığı iptal başvurusunu görüşen Anayasa Mahkemesi, belediyelerin burs vermesine imkân sağlayan ilgili yasa maddesini iptal etti. Böylece belediyelerin burs vermesi, yasal dayanaktan yoksun hale geldi.’ deniyordu. Bu mesaj benim kanımı dondurdu. Sanki Milli Eğitim Bakanlığı belediyedeki listelerin kendilerine yollanması halinde bursların Bakanlık bünyesinden dağıtılabileceğini belirtmemiş gibi davranıyorlardı. Kadir Topbaş’ın yönetimindeki belediye, dar gelirli öğrencilerin üç kuruşluk burslarını seçim propagandasına alet etmekten geri kalmıyordu.” - Yeni liranın adı yeniden lira olmuş... “O zaman biz bunu niye yaptık!” 1940’lı yıllarda Ismayil Hakkı Baltacıoğlu’nun yayımladığı Yeni Adam dergisindeki bir yazı eline geçmiş çizer arkadaşımız Zafer Temoçin’in. “Demokratlık” başlıklı yazı, güncelliğini aynen koruyor: “O gün Köprü’ye ayağımı basar basmaz arkamdan biri omzumdan yakaladı. Dev gibi bir adam! İlk sözü şu oldu: - Demokrat mısın, değil misin? Ne diyeceğimi şaşırdım: - Vallahi ben de bilmiyorum ki, demokrat mıyım, demokrat değil miyim, dedim. - Peki öyleyse, tam demokrat olacaksın, dedi. - Baş üstüne, olurum efendim, siz beni demokratlığa layık gördükten sonra, dedim. Dev gibi adam ufak, keskin gözleriyle gözlerimin içine baktı, sonra manalı manalı: - Demokrat olacağım ama demokratlık nedir, söyle de olayım demek istiyorsun, değil mi, dedi. Adamcağızın yargısına şaşakaldım, sırıtmaya başladım. Dev gibi adam demokratlığın şartlarını söylemeye başladı: - İlk şart ben demokratım, sen demokrat değilsin diye her yerde bağırıp çağıracaksın. İkinci şart demokratlık üzerine bir kaside yazacaksın. - Bağırıp çağırma elimden gelir ama berikini hiç beceremem, dedim. Dev gibi adam yavaşça sordu: - Neden? - Eee. Öyle ya, ömrümde bir kere şiir yazmadım, dinlemedim, okumadım. Nasıl olur efendi ağabey, dedim. Ben bu sözleri söyler söylemez dev gibi adam suratıma öyle bir tokat aşk etti ki gözlerimde şimşekler çaktı! - Seni gidi faşist seni, diye elini bir daha havaya kaldırınca bendeniz de can havliyle: - Demokratım demokrat! Demokratım demokrat, diye şiir söylemeye başladım!” 1940’lardan geldik 2000’lere. Aradan 60 küsur yıl geçmiş. Değişen hiçbir şey yok. Sahte demokratlar sürü halinde tüm yurdu sarmış. Liboşlar, dinciler, ikinci cumhuriyetçiler, cumhuriyete kin besleyenler, enteller, danteller, işbirlikçiler, mandacılar, demokrasi adına halkı tokatlayıp duruyor. Demokratlık BAKIŞ AÇISI GÜRBÜZ ÇAPAN Gayrı Ölsem de Gam Yemem! “Aklın halkında kalmasın, onlar hep yanında. Kendine iyi bak / Bizi düşünme! / Su akar yatağını bulur / Hak el- bet yerini bulur / Kendini ve kentini kurtar / Yağmur yü- rekli başkan./” Yonca. Mutluluğun resmini yapıyoruz Nâzım Usta! İşin kola- yına kaçmadan hem de. Mutluluğun meyvesini, müjdesini, çiçeğini yapıyoruz. Mutluluğun umudu, sevinci ve dahi kendisisin. Can Yonca. Artık ölebilirim! Gayrı ölsem de gam yemem, gördüm ya bugünleri. Bü- yüdü fidanlarımız, meyve veriyor. Dosta düşmana inat, gençlerimiz, çocuklarımız; bizim olan yarımlarımız. Benim sevdam, aşkım, canlarım; yüreklerini kanat ya- pıp beni sarıyorlar. Alıp götürüyorlar mektup mektup öz- gürlüğe. Bu kavga başka kavga! Hey, hey, hey… Artık ne gam bana. Duyurun dosta düşmana; hazırım kavganın son raunduna. Bir ömre bedel yaşadıklarım. Beni zindanda tutsanız ne, öldürseniz ne... Ben kazandım! “İnsanın kanadı yüreğinde...” Yanınızdayım sarın beni. Düşman belleyenler durmayın gelin; vurun, vurun, vu- run beni!.. Ömrüm, on beş yılda bir koca hayat kazandı. Kazandım! Artık ölebilirim! “Ben Yonca ŞEN Evet, soyadım Şen ama bu aralar hiç de ‘şen’ deği- lim. ‘Mahpusluk zor’ derler. Mahpustakiler için… Zor hem de çok zor. Dört duvar arasında, parmaklıklar ardında, de- mir kapı, kör pencere… Siz içeride, biz dışarıda bekle- mekteyiz. Bu öyle bir bekleyiş ki yüreğimizi acıtan, ca- nımızı yakan… Ama bizimki haklı bir bekleyiş. Ben 3 yaşındayken Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve 15 yıl hep Gürbüz Çapan. Anlayacağınız sizinle büyüdüm, gözümü sizinle açtım. Açtım bir daha hiç ka- patmamak üzere ve hâlâ kapatmıyorum. Sadece biraz ıs- landı o kadar… Yağmurlar yağıyor, içim burkuluyor. Göz- yaşları yağmur gibi, yağmur misali camlara vuruyor. Bek- leyiş dedim ya ıslak bir bekleyiş… Anlamlı yere gözleri- mi dolduran ıslaklık yağmurlar nezaretinde bekleyiş içe- risinde… Bekleyiş; sessiz, hırçın, umut dolu, yer yer ka- ranlık, buğulu, parçalı bulutlu bir bekleyiş. Bugün sizin için kafes kafes kuş azat edildi. Hepsi ala- bildiğine özgür kanatlanıp uçtular. İçlerinden biri uçamadı, onun kanadı kırılmıştı. O kuşların başıydı, öncüsüydü. On- ların yönlerini gösterecekti ama uçamadı. O kuşların hep- sinin adı Gürbüz Çapan’dı. Kanadı kırık, yüreği yaralı kuş da Gürbüz Çapan’dı. O uçamadı, diğer kuşlar nereye gi- deceklerini bilemediler. O uçamadı, diğer kuşlar rüzgârda savruldular, uçamadılar. Tıpkı bizim gibi... Esenyurt gi- bi… Sizin kanadınız kırık, yüreğiniz yaralı, hep beraber sa- rılacak bu yaralar… Elbet bir gün gelecek kuşlar hep be- raber el ele, kol kola, yan yana uçacaklar göğün mavi- liklerine doğru… İşte o zaman göklere umutla bakan bin- lerce Gürbüz Çapan daha da yüreklenecek; çırpınma- yacaklar bu bataklıkta daha fazla mağrur ve bitkin vazi- yette. Dalgalanan bayraklar satıldıkları toprakların üzerinde seni bekliyorlar. Onlar da bekleyişte ve döndüğünde ‘Ol- sun sana dökülen kanların hepsi helal’ diye bağırıp da- ha bir coşkuyla dalgalanacaklar. Bir satırda dedim ya göz- yaşlarımız yağmur gibi camlara vuruyor ama biliyoruz ki; ‘Ağladıkça dallarımız yeşerecek’ ‘Ağladıkça geceyi tutacağız’ ve herkes görecek. Meydanlar doldu taştı, sığamadık, yetmedi… Akşam ol- du, saat 19.00, şimdi haberler… Kanal D spikeri konu- şuyor: ‘Esenyurt eski belediye başkanı hapiste tutuklu olmasına rağmen nasıl miting düzenleyebiliyor.’ Evet dü- zenliyor, çünkü unuttuğunuz bir şey var sayın spiker, o meydanda binlerce Gürbüz Çapan var. Hadi alın hepi- mizi içeri, takın kelepçeleri, duygularımızı, düşünceleri- mizi hapsedin dört duvara; sonra… O meydan boş mu kalacak zannediyorsunuz? İşte her babayiğidin harcı de- ğil o meydanı doldurmak… Mektubumun sonuna geldim. Daha neler yazılır belki ama… Çok şükür o bedbaht durumda, sözün bittiği yer- de değiliz. Kelimelerimi sizi makamınıza oturttuktan sonra sarf edeceğim. Ben Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde öğrenciyim. Aklınız halkınızda kalmasın. Onlar hep yanınızda. Biz de tabii. Kendine iyi bak. Bizi düşünme. Su akar yatağını bu- lur. Hak elbet yerini bulur. ‘Kendini ve kentini kurtar.’ Yonca Şen’den ‘yağmur yürekli başkana saygıla- rımla…’ ‘Her zaman yanınızdayız.’ Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür. Bir orman gibi kardeşcesine…” MERİÇ VELİDEDEOĞLU 1988, İsrail Devleti’nin kuru- luşunun 40. yılıydı ve 40 yıldır sürüyordu, İsrail ile Filistin hal- kı arasındaki savaş. 1967 Savaşı’yla sınırlarını da- ha da genişletmişti İsrail. Si- na’ya, Golan Tepeleri’ne, Gaz- ze Şeridi’ne, Batı Şeria’ya dek uzanmıştı. O yıldan 1987’ye dek uzanan süreçte çıkan çatışmalar, yapı- lan uzlaşmalar, görüşmeler, sözde barış antlaşmaları, Mı- sır’ın Sina, Suriye’nin Golan Tepeleri sorununa çözüm ara- yışlarına dayanıyordu, demek pek de yanlış olmaz. Nitekim durumu gören Filis- tinliler, yaklaşık 3500 yıllık tarih boyunca anayurtları olan Gaz- ze Şeridi’ni ve Batı Şeria’yı, İs- rail işgalinden kurtarmak için 1987’nin son ayında, başka bir “yöntem”le harekete geçtiler. Ne “silah”, ne de “araç” kul- lanılacaktı. Tek silah, “taş” ola- caktı. Böylece “İntifada” başla- dı. 1988 yılında gelişti, yayıldı. Savaşanlar “çocuk”lardı. Şaşıran İsrail kendini çabuk toparladı. İki ay sonra aynı yön- temle yanıt vermeye başladı. 1988’in 26 Şubat günü dün- ya TV’leri, tam “donanım”lı İs- rail askerlerinin, taş atan Filistinli gençleri yakalayıp, “taş”la vura vura onların kemiklerini nasıl kırdıklarını gösteriyordu. Bugünkü gibi dünya kamuo- yu ayağa kalktı. İsrail Savunma Bakanı İzak Rabin’in bu as- kerleri cezalandırması istendi. İsrail’in bu durumu değer- lendirmesine geçmeden önce şunu belirtmeliyiz. İsrail’in bir “anayasa”sı yoktur. Özellikle Filistin sorununda (bizim Tevrat dediğimiz), kutsal kitapları “Ah- di Atik”in metinleri “devletin anayasası” gibi algılanıp onun yerine geçmesi çoğunluk tara- fından kabul görür. Bu bakım- dan, Ahdi Atik’e İsrail’in ana- yasası denilse pek de abartılmış olmaz. Durum böyle olunca Savun- ma Bakanı Rabin’in, dünyayı öf- kelendiren askerlerini “ceza”lan- dırması söz konusu olamazdı. Çünkü onlar “suç” işlememiş- lerdi. Yaptıkları kutsal kitapta yer alan: “İsrailliler kendilerine hasım olan milletlerin kemiklerini kıra- caktır” (Sayılar 24/8) yaptırımı- na uymalarıydı. Nitekim aynı yılın mart ayın- da İzak Rabin: “Filistinlileri ez- meye kararlıyız!” diyerek mey- dan okurken o da: “İsrailoğulları düşmanı yerin tozu gibi ezer” (Samuel II, 22/43) diyen kutsal kitaba dayanmış oluyordu. Böylece “inanç” siyasetle ça- kıştırılıyordu. Din kullanılıyor- du. Ama Filistinlilerin binlerce yıl- lık topraklarında İsrail Devleti’nin kurulmasında bu “kullanma” nın rol oynadığı da unutulma- malı. Sonunda, İsrail’in izlediği bu yol bir bakıma Filistinlileri de bu doğrultuda açıkça harekete ge- çirir. “Filistin Kurtuluş Örgütü” gibi kuruluşların yanında, “din” temelli “Hamas”ın adı 1988’ler- de duyulmaya başlar. “Ey peygamber! İnsanları sa- vaşa teşvik et!” (Enfal 65); “Ar- kasını düşmana dönen bir kim- se Allah’ın gazabına uğrar” (En- fal 16) gibi ayetler artık tam an- lamıyla uygulanma yolundadır. Böylece baştan beri “inan”cı kullanan “işgal”e, “savunma” da ister istemez katılır. Çatışma, “din”sel görüntü düzlemine çe- kilir. Nitekim bu görüşü adeta des- tekleyen bir durum, 2001 yılın- da yaşandı. İsrail’in bugünkü Savunma Bakanı Ehud Barak o yıl “başbakan”dı. İsrail’i “laik” bir “anayasa”ya kavuşturmak is- tiyordu. Çalışmalar henüz baş- lamıştı ki, karşı çıkışlar da hiç za- man kaybetmeden beliriverdi. Bunlara göre, “laik” bir ana- yasa kutsal kitabın “geri” çekil- mesi demekti. Baskılar sonu- cu Barak başbakanlıktan çekil- di. Anayasa çalışmaları durdu- ruldu. Ne var ki yedi yıl sonra hü- kümette yeniden görev alan ve Savunma Bakanı olan E. Barak, geçtiğimiz cumartesi günü İs- rail’in “insanlık dışı” saldırısının mimarıydı. “Dersini almış” bir kişi eda- sıyla ne diyordu: “Topyekûn savaşacağız. Sonuna dek!” Yani karadan, denizden, ha- vadan saldıracağız. “Gazze”ye ölüm saçacağız. Tıpkı Tevrat’ın “Her şehri, ka- dınlar, erkekler ve çocuklarla beraber yok ederek” (Tesniye 3/6) diye belirttiği gibi. O da yola gelmişti. Anayasa kutsal kitaptı... İlk anda bu durum, İsrail’in saldırdığı gün ölen, bundan sonraki savaşlar “din savaşları” olacak diyen S. Huntington’ı haklı çıkarır gibi bir görüntü veriyor. Ama artık tarihte olanlar gibi “din” neden olarak öne çıkmı- yor, inanılmaz boyutta “araç” olarak kullanılıyor, inananları savaştırmak için. Emperyalizmin elinde daha ne oyunlar var... Kusur SESSİZ SEDASIZ (!) 20 Yıl Önce 20 Yıl Sonra m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com 2 Ocak HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com Çürüme BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Gaziantep’in Yavuzeli ilçesin- de, ünlü bir kale ve kent kalõntõsõ. 2/ Telefon sözü... Nemli toprak. 3/ Taş kõrmakta kul- lanõlan büyük çe- kiç... Olumsuzluk belirten bir önek. 4/ Yemek... Zeyti- ne benzer meyvesi sakõz gibi çiğne- nen bir palmiye türü. 5/ Büyük ve süslü balõkçõ kayõğõ. 6/ Rusya parla- mentosuna verilen ad... “Süsen” de denilen bir süs bitkisi. 7/ Bitkisel kö- kenli bir yiyecek ya da içeceğin damakta algõla- nan hoş kokusu... İsteni- len nitelikleri taşõyan. 8/ Osmanlõlarda yeni evle- nen erkeklerden alõnan vergi. 9/ Haberci... Oğuz Kağan ile özdeşleştirilen ünlü Hun imparatoru. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kilis ilinde ünlü bir kale. 2/ Sõvas'õn bir ilçesi... Asya ile Avrupa'yõ ayõran dağ sõrasõ. 3/ İnci Aral’õn bir ro- manõ... Gemide yelkenlerin açõlmasõ. 4/ Çam ağacõnõn çiğnenip emilen iç kabuğu. 5/ Eski Yunan kentlerinde pazaryeri... İskambilde bir kâğõt. 6/ Kan kanseri... Paro- la. 7/ Hayvanlara vurulan damga... İstanbul’da, Bizans mozaik sanatõnõn en güzel örneklerini barõndõran yapõ. 8/ Kendini beğenme, bencillik. 9/ Temel, esas... Hatay ilinde bir õrmak. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 G A C A L L A R Ö R E K E Z U M R A B I T A B A A L E O N G U N N L İ N K A İ L A L Y E Z İ T A N E M A S R A R O Z E Ö Ğ E T İ N E R M İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 gurbuzcapan@eksev.org.tr/Faks: 02126727171 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com TÜRK KALP VAKFI Emekli Sandığı, SSK, Bağkur, Kamu Çalışanları Hastalarının Hizmetinde 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear