14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 3 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Aşırı telefon boşanma nedeniymiş. Bir de yargılanma nedeni! Garantili Yöntem T. Münür Ormancıoğlu: “Hükümet, Karadeniz’deki NATO gemilerine çare arıyormuş. Enver Paşa yöntemiyle gemilere Türk bayrağı çeksinler!” No-belli Avni Kurtuldu: “Orhan Pamuk’un seks kokulu ‘Masumiyet Müzesi’nden sonraki romanının adı belli oldu: Parçala Behçet!” YağmurDeniz - Ramazan gelmiş... “Gelen rama-zam olmasın!” SKANDALLARA fena halde alıştık. Şöyle bir tablo düşünebiliyor musunuz: Bilmem Ne İşleri Bakanı, Başbakan’ın yanında gazetecilere Başbakan’ın programı ile ilgili bir açıklama yapıyor ve fakat Başbakan, Bilmem Ne İşleri Bakanı’nı doğrulamıyor. Yok, artık böyle bir şey de olmaz diyeceksiniz! Zaten olmadı! Fakat şöyle oldu: Bilmem Ne İşleri Bakanı değil bizatihi Başbakan RTE, Cumhurbaşkanı’nın Ermenistan’ın Erivan kentine gidip futbol maçı seyredeceğini açıkladı, ancak bizatihi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül böyle bir gezinti programının henüz kesinleşmediğini söyledi. Bu durumda şöyle diyebilirsiniz: Başbakan ile Cumhurbaşkanı birbirlerine yabancı değil; hatta “kanka” sayılırlar. Zaten Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın eski Dışişleri Bakanı. Üstelik Cumhurbaşkanı, sadece ve sadece Başbakan’ın partisinin milletvekilleri tarafından cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı seçildiği için partiden istifa etmiş olsa bile bu iş kâğıt üstünde kalmışa benziyor. Bir insan, kurucusu olduğu siyasi örgütü, zor günlerinde başbakanlığını yaptığı iktidar anlayışını bir kalemde silip atabilir mi? Daha dün partinin kapatılma olasılığına karşı Çukurambar’da gizlice buluşup hesap yapmadılar mı? Cumhurbaşkanı’na boşuna mı “Çankaya Noteri” veya “Çankaya’daki AKP’li” deniyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Başbakan ile Cumhurbaşkanı içli dışlı. Ha Ali Veli, ha Veli Ali veya ha Recep Abdullah ha Abdullah Recep! Belki de bu nedenle Başbakan tarafından açıklanan gezinti programının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmaması, “skandal” sınıfından sayılmaya değer bulunmuyor. Sonuçta, büyük olasılıkla, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı RTE’nin dediği olacak ve AKP’nin Cumhurbaşkanı yaptığı Abdullah Gül, Erivan’a maça gidecek. Kulak kabartırsanız Büyük Ortadoğu Projesi Başkanı’nın “Haydi maça bir iki” diye seyirci topladığını duyacaksınız. İşte bu durumda gözler, Erivan seyircileri arasında bir kişiyi daha arıyor: Üniformasını çıkarıp boynundaki “hizmet madalyası”nı duvarına astıktan sonra soluğu Fener maçında alan Yaşar Bey! Bu arkadaşı da Ermenistan’daki maça mutlaka götürsünler! Skandallar ancak yeni skandallarla sıradanlaşır! Haydi maça, bir iki! PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Elveda Ergenekon Geçen haftanın en önemli olayı yine şok edici si- yasal, sosyal ve kültürel yeni tartışmalara yol açan Ergenekon soruşturması ile ilgiliydi. Savcının 455 kla- sörde topladığı delil/kanıt belgeleri arasında rastla- nan bir ad gündeme bomba gibi düşmüştü. Dosya- da yer alan bir belgede ülkemizin yetiştirdiği büyük ses sanatçılarından, ama aynı zamanda da sahne- de sergilediği kıvrak mı kıvrak özgün yılan dansı ka- dar günümüzün öne çıkan liste başı şarkılarından “Hade… Hadeee… Haddeeeee…”nin yaratıcısı ola- rak kendine haklı bir ün yapmış Fatih Ürek’in ‘azılı bir işkenceci’ olduğu ileri sürülüyordu. Sanatçı, adının, hem de azılı bir işkenceci olarak, liberal aydınlarımız tarafından Cumhuriyet tarihinin en önemli davası olduğu söylenen Ergenekon ile ilişki- lendirildiğini öğrenince büyük sanatçılara özgü o va- karla, “Hade… Hadeee… Haddeeeee… Ne anlarım ben kırbaçtan?” diyerek tepkisini ortaya koymuştu. Ne var ki Ergenekon klasörlerinde adına rastlanan tek sanatçı Fatih Ürek değildi. Mesleği avukatlık olan bir muhbir yurttaşımızın derleyip kaleme aldığı ve önemli bulunduğu için soruşturma klasörüne konan “Azılı İşkenceciler Listesi”nde Kadir İnanır, Lale Man- sur, Hüner Coşkuner, Yeşim Salkım, Zuhal Olcay, Sibel Can, Hülya Avşar, Müjde Ar, Hande Ataizi, Emel Sayın, Ferhan Şensoy, Yıldız Tilbe, Ayşen Gruda, Tarık Tarcan, Göksel Arsoy gibi sanatçılar da bulunuyordu. Bu listenin yanında bir de okuyanların kanını don- duran “Azılının Azılısının Azılısı İşkenceciler” başlık- lı bir liste daha vardı. Futbolcu Oğuz Çetin, siyasetçi Fikri Sağlar, işadamı Halis Toprak, sinema oyun- cusu Fatma Girik, futbol kulübü başkanı İlhan Cavcav, eski başbakan eşi Özer Çiller ve bir süre önce yaşama veda eden AKP milletvekili Osman Yağmurdereli de bu listede yer alan isimler arasın- daydı. Durum böyle olunca konu doğal olarak hukuk ze- mininden çıkıp magazin dünyasına mal olmuştu. Ma- gazinciler Marmaris’i, Bodrum’u, Alaçatı’yı bir yana bırakmışlar şimdi ‘“azılı” ve “azılının azılısının azılısı” işkenceci oldukları “ihbar” edilen bu kişileri tartışı- yorlardı. İşin suyu bu denli çıkıp da boyumuzu aşınca, bi- ze bu Ergenekon meselesine şimdilik “Elveda!” de- mekten başka bir yol kalmıyordu. Yukarıda Marmaris, Bodrum… derken bir süre ön- ce tatilimin bir bölümünü geçirdiğim Akyarlar geldi gözlerimin önüne. Gidenler bilirler, Akyarlar Bod- rum’un en şirin, en dingin aynı zamanda da doğal- lığını korumayı başarmış ender koylarından biridir. Da- ha doğrusu “biriydi”, çünkü bir işletmeci, koyun de- nizden bakıldığında sağ yanda kalan kıyısında 1500 yataklı olacağı ve gelecek yıl açılacağı söylenen he- yula bir otel yaptırıyor. Otelin gerek yerleşim gerek- se mimari yaklaşım açısından koyun doğasıyla uyuşmazlığı bir yana, bir “tesettür tesisi” olacağı söy- leniyor. Eğer bu doğruysa vah Akyarlar’ın geleceği- ne… Yalnızca yerli turistlerin ilgisini çeken, bu neden- le de turizm sezonu çok büyük ölçüde yazları okul tatili dönemiyle sınırlı olan beldenin küçük işletme sa- hipleri, bu söylentinin doğru çıkması durumunda ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Haklılar çün- kü 1500 yataklı otelin doluluğu durumunda hizmet vereceği “mutaassıp” müşteri sayısı bir gecede ko- yun tüm lokanta, kafe, bar, pastane, börekçi vb. me- kânların alacağı müşteri kapasitesinin üzerinde ola- cak. Esnaf, haklı olarak otelin olası müşteri profilinin bugüne kadar Akyarlar’ı tatil beldesi olarak seçen müşterilerini uzaklaştıracağını düşünüyor. Soldan dönme liberallerimizin Türkiye için öngör- dükleri değişimin bir yanı da bu! Onlara göre Ke- çiören’de belediye görevlilerinin saat 23.00’ten son- ra içki satan tekel bayilerini dövüp hastanelik etme- leri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eline geçir- diği gastronomi işletmelerini kendi şirketlerine dev- redip içki yasağı getirmesi gibi –şimdilik bir olasılık da olsa- Akyarlar beldesinin mutaassıp Müslüman- ların kurtarılmış bölgesi ilan edilmesi de, birtakım san- cılara neden olması doğal olan bu köklü değişimin bir parçası. Bu köklü “dönüşüm”ü bugün çekildikleri gettola- rından alkışlayarak izleyenlerin, gün gelip de “dö- nüşüm” gettolarının sınırlarını zorlamaya başladığında, “Bu kadar da olmaz!” diye nasıl feveran edecekleri- ni görür gibi oluyorum. www.denizkavukcuoglukitaplari.blogspot.com dkavukcuoglu@superonline.com Yeni Genelkurmay Başkanõ- mõz Org. İlker Başbuğ’un 28 Ağustos’taki göreve başlama konuşmasõ günlerdir dillerde... Özellikle laikliğin “demok- rasinin de temel güvencesi” olduğunu en anlaşõlõr şekilde ve “ödünsüz” vurgulamasõ, laik- lik karşõtlõğõndan ötürü ceza- landõrõlan bir parti iktidardayken güncelliğini de koruyacaktõr... O gün Başbuğ’u TV’de din- lerken “açıkça ders veriyor” dediğimiz hemen tüm sözleri basõnda da yer aldõ... Ne var ki en az diğerleri kadar önemli olan “sivil toplum” değerlen- dirmelerini medya pek önem- semedi. Oysa bir “asker”, üstelik en üst komutan olarak “ünifor- ma”sõyla diyordu ki: “De- mokrasi, ancak sivil toplum kuruluşlarıyla güçlenir...” Kimilerine göre en “sivil” Başbakan’õn çevreye duyarlõ sivil toplum kuruluşlarõna “ba- ğırarak çattığı” günlerde böy- lesi bir “asker görüşü”nü başka hangi ülkede duya- bilirsiniz? Dahasõ, hükümet me- mur maaşlarõna “en az zam yapma ina- dı”nõ sürdürürken; “Herkesin insan onuruna yakışır asgari bir hayat seviyesini sağlamak, sosyal devletin bir görevidir...” diyen bir ordu var mõdõr? Kuşkusuz bu sorular, bizim ordumuzun da başka ordularda olmayan “tarihsel kimli- ği”nden kaynaklanõyor. Sõradan bir “devletin” değil, emperyalizme ve gericiliğe kar- şõ bağõmsõzlõk savaşõyla kurul- muş demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliğindeki “cumhuriyeti yaratan ulu- sun ordusu” olmak, 28 Ağus- tos’taki konuşmanõn da temel gerekçesini oluşturuyor... Nitekim şu son günlerdeki 30 Ağustos’u anma coşkumuz da bir ordunun başka ülkeleri iş- galinin değil, kendi ülkesini işgalcilerden kurtarmasõnõn bay- ramõdõr... Sevgili Nuri Kurtcebe’nin çizgileriyle aynõ bayram günü Cumhuriyet okurlarõna armağan edilen “Büyük Taarruz”un, gelmiş geçmiş “en sivil şair” ve insanlõğõn sevgilisi Nâzım Hikmet’in kalemiyle destan- laşmasõ, dünyanõn başka hangi ülkesinde yaşanabilirdi? Org. İlker Başbuğ da aynõ onurlu geçmişin temsilcisi ola- rak günümüz dünyasõndaki du- ruşumuz için şunu söyledi: “Küresel düşün, ulusal hare- ket et...” Bilmem ki küreselleşmeye uyum adõna kentlerimizdeki en değerli kamu arazilerini ulus- lararasõ sermayeye ayrõcalõklõ imar haklarõyla pazarlayanlar bu söze ne derler? Hele, aynõ pazarlamaya kar- şõ ulusal çõkarlar adõna karşõ çõ- kan sivil kurumlarõna çatan si- yasiler; hatta bu tür direnişleri çağdõşõ bulan şu “kentsel dö- nüşümcü” mimarlar, şehirciler acaba ne düşünürler? Ölçüt: Ülke çıkarı Org. Başbuğ, sivil toplum kuruluşlarõnõn demokrasinin güvencesi olabilmelerindeki “temel ilkeleri” vurgulamayõ da ihmal etmedi. Konuşmasõnda “birey” kav- ramõnõn ancak bir “topluluğa bağlılığın” ifadesi olarak an- lam kazandõğõnõ belirten Ge- nelkurmay Başkanõ, sivil top- lum için de aynen şunlarõ ek- ledi: “Bireyci toplumda so- run, asgari ortak bilinci korumaktır. Gerekti- ğinde kişisel çıkarlarını aşabilen, toplumun ge- nelini ilgilendiren konularda kamuo- yu oluşturabilen vatandaşlardan oluşan ‘kamu çõka- rõnõ gözeten sivil toplum’ olu- şumuna sahip olan ülkelerin bu sorunu büyük ölçüde aş- tığı görülmektedir. Bu ne- denle kendi çıkarları yerine, ülke çıkarlarını gözetebilen sivil toplum örgütlerine sahip olunması, demokrasinin vaz- geçilmez bir unsurudur...” İşte bunlarõ da dinlediğimden bu yana düşünüyorum: En çok emek verdiğim Mi- marlar Odası’nõn yanõ sõra, TMMOB’nin tüm odalarõ; di- ğer akademik meslek kuru- luşlarõ, kamu yararõna akõl al- maz özverilerle çalõştõklarõ hal- de Başbakan’õn “boş gezen- ler” diye küçümsediği sivil örgütler; yani “kendi çıkarları yerine ülke çıkarlarını göze- tebilen” tüm yurtsever, aydõn ve çağdaş kurumlarõmõz, bu- güne dek acaba hangi “sivil” siyasetçi ya da sivil parti lide- rince böylesine özenle seçilmiş sözcüklerle “kutsandılar?” Tam tersine hep “sakıncalı” sayõldõlar; hatta son olarak da Cumhurbaşkanõ Gül’ün tali- matõyla “denetleme” altõna alõndõlar... Söyler misiniz, hangi tutum sivil? Fındık ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Askerden ‘Sivil’lik Dersi... Okay Taşlı: “Yetim hakkı yedirmediği söyleyen zat, fındık üreticisinin de hakkını değil fındığını mı yiyor acaba” Kemal Öncü: “MHP yine AKP’ye akıl verip yol gösteriyormuş... AKP bu sefer garanti kapatılır!” HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com Hayrünnisa’nın unutulmaz rakı mezeleri ŞERİAT baskısı nedeniyle Kayseri’de türbanla yaşayıp Antalya tatilinde bikini ile denize giren bir kadından söz etmiştik geçenlerde. Yeni bir anı geldi Kayseri’den... Anıda sözü edilen yıllar eski. Üç aşağı beş yukarı 12 Eylül sonrası. Altaylı futbolcu Şeref İncirmen namı diğer “Büyük Şeref” Kayserispor’a transfer olmuş. Şimdilerde Beşiktaş’ın menajerliğini yapan Sinan Ergin de Kayserispor’da top koşturuyor. Sinan’ın çok güzel şarkılar söyleyen eşi Seda Sayan henüz bu kadar meşhur olmamış. Kayserispor’un gözde futbolcuları eşleriyle birlikte Kayserispor Başkanı ile aynı apartmanda oturuyor. Apartman komşularından biri de Abdullah adında bir bey. Abdullah Bey, henüz çocuk yaştaki Hayrünnisa adında biriyle yeni evlenmiş. Kızcağız evlenince hemen tesettüre sokulmuş. Abdullah Bey’in karısı çocuk yaşta ama mutfakta çok maharetli; enfes rakı mezeleri yapıyor. Komşular arada bir toplanıp Hayrünnisa’nın yaptığı mezeler ve Abdullah’ın kaldırdığı kadehlerle felekten çok güzel geceler çalıyor. Hele ikinci dubleden sonra Abdullah’ın sohbetine doyum olmuyor. Abdullah hem iyi içiyor hem de sohbeti iyi. Bu eski anıyı aktaran dostumuz sözü “Nereden nereye, evlerdeki içki sofralarından halka açık balıkçılara ulaştık hamdolsun” diyerek bağlıyor. Bize de “Hayırlı ramazanlar” demek kalıyor! SESSİZ SEDASIZ (!) ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 3 Eylül BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Jüpiter geze- genine verilen bir başka ad. 2/ Yapay reçine verniği ve tut- kalõ üretiminde kullanõlan beyaz ve billursu toz... Kadõnsõ tavõrlõ erkekler için kullanõlan bir sözcük. 3/ Os- manlõ devletinde saray örgütünde inşaat işlerinden sorumlu olan yönetici. 4/ Kadere, Tanrõ’nõn takdirine bo- yun eğme... Bir zaman birimi. 5/ Geniş ağõzlõ büyük testi... Bir müzik sesini belirtmeye yara- yan işaret. 6/ Çingene. 7/ Kayõnbirader... Bos- tanlarda her cins sebze için ayrõlmõş ve çevresi yükseltilmiş toprak parçasõ. 8/ Dürüst, iyi ahlaklõ... Çankõrõ’nõn Çerkeş ilçesinde bir kaplõca. 9/ Kuş yuvasõ... Selenyum elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Alõcõ. 2/ Memelilerde protein metabolizmasõnõn son ürünü olan ve idrarla dõşarõ atõlan bileşik... Özellikle kü- çük çocuklar için kullanõlan bir sevgi sözü. 3/ İstan- bul’un bir semti. 4/ Razõ olma, isteme... Dünyamõzõn uydusu. 5/ Edirne’nin bir ilçesi... Bir devletin başka bir devlete yaptõğõ bildiri. 6/ “akşamlar bir --- gibi biter- di” (Attilâ İlhan). 7/ Küçük erkek kardeş... Bir ay adõ. 8/ Özenli, düzgün... Büyük savaş davulu. 9/ Tevfik Fi- kret’in, şimdi müze olarak kullanõlan evi... Tavlada “üç” sayõsõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S I Ç A N L I K E S İ N E L A M L I Ğ A T I L S D A D A M I K E N E Z F A N İ B E N Ş E N M İ P E R İ T D O L A A L P İ N L O S T R O M O 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear