Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Kiminde ideolojik terör yaşandı, biz de yaşadık. Et-
nik kökene dayalı terörün kıskacına düşen oldu, biz
de... O nedenle Türkiye terör olgusunun sosyolojik,
toplumsal, uluslararası her boyutuyla ilgilenmek du-
rumundadır...”
Gerçekten de Türkiye, gerek bulunduğu coğrafyanın
kaderi gerekse iç dengeleri nedeniyle terör belasının
pek çok türüyle karşı karşıya kaldı... Hâlâ da kalma-
ya devam ediyor.
Ne yazık ki, pek çok ülke “bana zarar vermeyen te-
rör hareketlerine terör demem” yaklaşımında oldu-
ğu için Türkiye’nin işi daha da güçleşiyor.
İşte dibimizde Irak... Ülkenin kuzeyine hâkim olan
yönetime yıllardır “PKK terör örgütüdür” dedirteme-
dik...
Girişte vurguladığımız gibi, Türkiye terörün deyim
yerindeyse bin bir çeşidiyle uğraşırken gündeme ye-
ni bir terör örgütü düştü:
Ergenekon.
16 aydır devam eden bir operasyon.
Bu hafta kimilerine göre 8., kimilerine göre 9. dal-
ga yaşandı.
Dalga dalga yayılan bir terör örgütü...
Operasyonun ilk başladığı Haziran 2007’de, Üm-
raniye’de bir evde el bombaları ve çeşitli patlayıcılar
ele geçti.
Önce şunun altını çizelim:
Bir evde patlayıcı ele geçirilmişse, bu suçtur. Hiç
kuşku yok. Gereği neyse de yapılmalıdır.
Ancak, operasyonun o aşamasından sonra yaşa-
nanlar kamuoyu önünde seyrediyor. 2007 sonundan
itibaren dalga dalga yayılan operasyonlarla terör ör-
gütü üyelerinin şu mesleklere yayıldığı anlaşılıyor:
Profesör, gazeteci, asker, polis, yargıç, yayıncı, he-
kim, siyasetçi, dernek yöneticisi, sanatçı, manken...
Yaş ortalaması da kabaca 50!
Saydığımız meslek gruplarından insanların evlerinde
yapılan aramalarda da ne patlayıcı ne de terör ör-
gütlerinin kullandığı silahlar ele geçti.
Daha önce de vurgulamıştık; bu operasyon Tür-
kiye’nin toplam gücünü erozyona uğratan bir hal al-
dı. Özellikle AKP medyasının, kurallarını kendisinin
koyduğu özel medya mahkemesinde hükümler ve-
rip infazlar yaptığı bir ortamdayız.
Yeniden genele dönersek...
Terör özellikle genç kuşakları teslim alıyor. Yapı-
lan araştırmalar 14-18 yaş grubundan çocuk dene-
bilecek kişilerin terör örgütünün kıskacına düştüğü-
nü gösteriyor. Başta terör uzmanları olmak üzere ak-
lı başında her kesimin başlıca kaygısı şu:
Terörle mücadele için öncelikle örgüte katılımların
durdurulması gerekir.
Durdurulamazsa, terörle mücadele sepete su dol-
durmaya benzer.
Bu amaçla hükümet, devlet kurumlarıyla da birlikte
çalışarak “eve dönüş”ten “topluma kazandırma”ya ka-
dar bir dizi adla tam 7 yasa çıkardı. Tümünde temel
amaç şuydu:
Mademki, biz pek çok kişinin terör örgütüne katı-
lımını engelleyemedik, bari örgütten çıkmasını sağ-
layalım. Bunun için de eline silah almamış örgüt üye-
lerini eve dönmeye çağıralım, biz de yardımcı olalım.
Türkiye bir yandan terör örgütüne bulaşmış olsa da-
hi, insanlarının terörist olmasını engellemeye çalışı-
yor...
Bir yandan da kamuoyunun gözü önündeki pek çok
insandan kurulu yepyeni bir terör örgütünü toplumun
her katına bulaştırıp genişletiyor!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yetki veren hileli vekâletnameyi onaylayan İstan-
bul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ın AKP’li olduğu
saptanıyor.
Kardeşi Kayseri’nin Milli Görüş kökenli önde ge-
len siyasetçilerinden.
İstanbul’da şu kadar noter varken nedense RTE
de 10. Noter’i yeğliyor. Büyükşehir Belediye
Başkanı iken siyasal yasaklı duruma gelen RTE,
üyesi olduğu Fazilet Partisi’nden istifa dilekçesi-
ni genel merkeze 10. Noter aracılığıyla gönderi-
yor.
Bu ilişkiler yıllar içinde değişmiyor. Dünden bu-
güne dinciler arasındaki sıkı bağ kanıtlanıyor.
Dini siyasetle yoğurarak iktidar olanlar sadece
devlet bürokrasisini ele geçirmediler.
Din bağıyla birbirine bağlı büyük bir şebekenin,
her alanda yer ve yetki sahibi olmasını sağladılar.
Örneğin RTE, RTÜK gibi duyarlı ve önemli bir
kurumun başına sonradan Zahid adını alan Ay-
kut Akman’ı neden getirdi?
Aynı dergâha bağlı oldukları, Nakşibendi tari-
katının güçlü cemaatlerinden İskenderpaşa Der-
gâhı’nda yetiştiği ve hatta bu dergâhın şeyhi Mah-
mut Zahid’in ismini sonradan aldığı için…
Bakanların, bürokratların, milletvekillerinin pek
çoğu tarikat şebekeleriyle AKP’ye bağlı değiller mi?
AKP ancak tarikat şebekeleri içinde gördüklerini
bakanlığa, bürokraside önemli yerlere, milletve-
killiğine getirmedi mi?
RTE’nin bu yoldaki titizliği yadsınabilinir mi? Ha-
yır! Ya da din kültürü?
Başbakan hâlâ din kültürünü genişletme sev-
dasında. Kitap fuarını geziyor. Satın aldığı kitap son
yıllarda adı geçen ne bir roman, ne bir ilmi araş-
tırma, ne de siyaset üzerine.
Üstelik dünya liderleri arasında din kitapları dı-
şında başka kitap okumadığını açıklayan tek
başbakan, bu başbakan!
Din kitapları satan, RTE’ye iltifat ediyor: “Siz çok
kitap okuyorsunuz, biliyorum” diyor.
RTE’nin yanıtı tarihe kitap okuma zevkinden yok-
sun, hiç okumadan çok şey bilen adam diye ge-
çecek içerikte; “Ben okuyamıyorum. Bana okuyup
özet yapıyorlar” diyor.
Üstelik özetini dinlediği hangi kitaplar, bilmek ola-
naksız.
Lakin din üzerine yorum yapmaya ya da ahkâm
kesmeye geldi mi, RTE’yi tutabilirsen tut!
Şimdi Şeker Bayramı’nı Ramazan Bayramı di-
ye değiştirmenin öncülüğüne soyundu. “Şeker
Bayramı değil, Ramazan” diye tutturdu.
Kimi din bilimcilerinden RTE’ye de destek:
Ramazan Bayramı denilmesi gerekirmiş ama... Şe-
ker Bayramı denilirse “bir günahı, sakıncası” yok-
muş!
Bu adam insanda sabır taşını çatlatır.
Yatıyor din, kalkıyor din. Ama diyabet hastası
olduğu halde oruç tutuyor mu, tutmuyor mu so-
rusuna yanıt yok!
Gazete ve gazeteciye düşmanlığını her vesile
sergilemekten adeta zevk alıyor.
Deniz Feneri standı önünden geçerken resmi-
ni çekmek isteyen foto muhabirine “terbiyesizlik
etme” diye bağırması son bir örnek. Zira bu tür
söylemler, siyasete küfrü, hakareti edebi bir üs-
lup olarak yerleştiren bu Başbakan’a elbette ya-
kışıyor.
Tabii bu Başbakan, bu Başbakan’ın kadrosu
günden güne kan kaybettirdikleri çağdaş Türki-
ye’ye yakışmıyor.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 26 EYLÜL 2008 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul Y 20
Edirne Y 19
Kocaeli Y 21
Çanakkale Y 19
İzmir Y 21
Manisa Y 21
Aydın Y 25
Denizli Y 23
Zonguldak Y 21
Sinop Y 22
Samsun PB 22
Trabzon PB 22
Giresun PB 20
Ankara Y 19
Eskişehir Y 19
Konya Y 20
Sıvas Y 19
Antalya Y 26
Adana Y 29
Mersin Y 29
Diyarbakır Y 27
Şanlıurfa Y 27
Mardin Y 27
Siirt Y 28
Hakkâri B 20
Van B 20
Kars B 21
Oslo PB 16
Helsinki PB 14
Stockholm PB 17
Londra B 19
Amsterdam B 18
Brüksel B 16
Paris B 17
Bonn B 17
Münih PB 20
Berlin B 18
Budapeşte PB 17
Madrid PB 23
Viyana PB 15
Belgrad Y 12
Soyfa Y 14
Roma PB 22
Atina PB 16
Zürih PB 16
Moskova PB 12
Aşkabat Y 29
Astana PB 13
Taşkent PB 30
Bakû PB 22
Bişkek PB 28
Tiflis PB 24
Kahire B 32
Şam B 28
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’nun doğusu
dışında tüm yurt ge-
neli sağanak ve gök
gürültülü sağanak ya-
ğışlı geçecek. Yağış-
lar Marmara, Batı Ka-
radeniz, Kuzey ve İç
Ege’de kuvvetli ola-
cak. Sıcaklıklar tüm
yurtta azalacak.
Siyasetin Kadõnlara İhtiyacõ Var
Dr. Mehmet NEŞŞAR 22. Dönem CHP Milletvekili
ve/yani bir anlamda er-
keğe öykünen bir tavra
büründü. Her üç durum-
da da kadõn özgünlüğü-
nü/özgürlüğünü ve siya-
sette kendinden beklene-
cek farkõ koyma beceri-
sini yitirdi, çõkarcõlaştõ;
“kotalarla” getirildiği
“vitrinlere” oturmaya
razõ oldu. Kadõn siyasete
ve iktidara soyunacaksa
önce bu durumun tahlili-
ni yapmalõ, bir sonuca
varmalõ, aradõğõ ve iste-
diği kimliğini tanõmla-
malõ ve öyle yola çõkma-
lõdõr. Bu tahlil kuşkusuz
tüm kadõnlarõ tanõmlamõ-
yor ve bu kadar karam-
sarlõk kadõnõn siyasetteki
yerini almasõna engel de
değil. Tam aksine kadõn-
larõmõzõn silkinmesine ve
siyasete kadõn eli değ-
mesine her zamankinden
fazla ihtiyaç var. Türki-
ye’nin kurtuluşu Milli
Mücadele refleksine ne
kadar muhtaçsa, müca-
dele içerisinde destan-
laşmõş kadõnlarõn da ye-
niden dirilmeleri gereki-
yor. Erkeklerin devire-
mediği siyaset ağalarõnõ
kadõnlar devirebilir, din
sömürüsünün kurbanlarõ
arkadaşlarõnõ onlar kur-
tarabilir, siyasi kirlen-
meyi onlar durdurabilir,
en fazla kadõnlarõ vuracak
faşizme onlar dur diye-
bilir ve ülkeyi dar yerel
sõkõşõklõğõndan, çağdaş
evrensel bir vizyona on-
lar taşõyabilirler. Siyase-
tin Shamhat’lara, Ase-
na’lara, Amazon’lara,
Nene Hatun’lara, Şerife
Bacı’lara, Halime Ça-
vuş’lara, Simone de Ba-
euvoir’lara ve isimsiz
devrim savaşçõlarõna her
zamankinden daha fazla
ihtiyacõ var. Kadõnlarõn
artõk sivil toplum örgüt-
leriyle, sokak eylemle-
rinden öteye geçmeleri
ve özellikle can çekişen
akõlcõ-aydõnlanmacõ(!) si-
yasi partilere yönelmele-
ri gerekiyor. Daha fazla
kadõnõn siyasi partilere
üye olmasõ, örgütlerde
yer almasõ, mücadele ver-
mesi ve yükselmesi ge-
rek. Bunun için davete ve
kotaya da gerek yok, sa-
dece ihtiyacõn farkõna
varmalarõ, siyaseti iste-
meleri ve bu işe soyun-
malarõ yeter. Kadõnlarõn
kõsa dönemde, yani yak-
laşan yerel seçimlerde
kendilerine ayrõlan kota-
larõ iyi kullanabilmeleri
de mümkün. Kadõnlarõn
kendilerine sunulan kol-
tuklarõ almalarõ ve/fakat
iktidara geldikten sonra
özgür/özgün kimlikle-
riyle mücadeleyi sürdür-
meleri, siyasetin bugün-
kü görüntüsü içerisinde
hiçbir etik sorun yarat-
mayacaktõr.
Baştarafı 2. Sayfada
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Grup Başkanvekili
Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te
Uğur Dündar’õn “hakemliğinde”
yapõlan tartõşma programõnda AKP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Dengir
Fırat’õn ortağõ olduğu dönemde
Menas şirketinin hayali ihracat
yaptõğõ, Menas’õn gümrüklerde
“şüpheli” firmalar için kullanõlan
“kırmızı hat” kapsamõndan çõka-
rõlmasõ için şirketten ayrõldõktan
sonra devreye girdiğine ilişkin
belgeleri ilk kez kamuoyuna açõk-
ladõ. Bu belgelere yanõt veremeyen
Fõrat, Kõlõçdaroğlu’nu, “konuyla
ilgisi olmayan, başka belgeler ve
sahte belgeler” getirmekle suçla-
dõ. Dengir Fõrat ile Kemal Kõlõç-
daroğlu dün TBMM’de Uğur
Dündar’õn yönetiminde gerçek-
leştirilen oturumda karşõ karşõya
geldi. Dündar, iddialarõnõ ortaya
koymak üzere önce Kõlõçdaroğ-
lu’na söz verdi.
Erdoğan onayladı
Kõlõçdaroğlu, Fõrat’õn hakkõn-
da hayali ihracat suçlamasõnda
bulunan gümrük kontrolörünü Baş-
bakanlõk Teftiş Kurulu’na “haksız
servet edindiği” yönünde şikâyet
ettiğini, kurulun yaptõğõ inceleme
sonucunda bir işlem yapõlmasõna
gerek olmadõğõ sonucuna varõldõ-
ğõnõ, bu raporun Başbakan Tayyip
Erdoğan tarafõndan onaylandõğõ-
nõ söyledi. Başbakanlõk Teftiş Ku-
rulu’nun ilgili kontrolörü aklama-
sõna karşõn Fõrat’õn bu kez kont-
rolör hakkõnda görevini kötüye
kullandõğõ gerekçesiyle dava açtõ-
ğõnõ, Ankara 6. Asliye Mahke-
mesi’nin Fõrat’õn şikâyetini haksõz
bulduğunu belirten Kõlõçdaroğlu,
“Kim müfteridir, kim değildir”
sorusunu yöneltti.
Kõlõçdaroğlu’nun bu iddiasõna
yanõt veren Fõrat, her vatandaş gi-
bi haklarõnõ arama hakkõna sahip
olduğunu belirterek ilgili gümrük
kontrolörünün son 2 seçimde
CHP’den milletvekili aday adayõ
olup olmadõğõnõ sordu. Fõrat, asõl
meselenin kendisi hakkõnda uyuş-
turucu kaçakçõlõğõ iddiasõ oldu-
ğunu, ona dönmek gerektiğini
kaydederek, “Eğer ispat ederse
hemen istifa mekbunu kendisi-
ne vereceğim, zahmet edip
TBMM Başkanlığı’na götürür”
dedi.
Kõlõçdaroğlu, Mersin Cumhuri-
yet Savcõlõğõ’nõn takibata gerek ol-
madõğõna karar verdiği raporu dü-
zenleyen gümrük kontrolörünün
CHP’den aday adayõ olduğunu, an-
cak AKP’den aday olan çok sayõ-
da bürokrat olduğuna dikkat çek-
ti. Daha önce “Menas şirketi ha-
yali ihracat yaptı mı yapmadı
mı” diye sorduğunu anõmsatan
Kõlõçdaroğlu, 23 Ekim 2000 yõlõnda
Hazine kontrolörü Orhan Tur
tarafõndan hazõrlanan Menas şir-
ketiyle ilgili hayali ihracat raporunu
açõkladõ. Kõlõçdaroğlu, “Menas,
Mersin’de ihracat yapıyor. Teş-
vik alıyor. Fakat ihracattan son-
ra beklenen dövizler Türkiye’ye
gelmiyor. İhracat yapılmış gibi
gösteriliyor, döviz de iç piyasa-
dan toplanıyor. Mersin serbest
bölgeye götürüyorlar, orada bir
hesaba yatırılıyor ve yurtdışın-
dan geldi diyorlar ve prim teşviki
alıyorlar” dedi.
Yönetimdeydi
Bu rapor üzerine Mersin İdare
Mahkemesi’nde dava açõldõğõnõ,
davanõn sonucunda Menas’a öde-
nen parasal ihracat teşviklerinin ge-
cikme faizleri dahil geri alõnmasõ-
na karar verildiğini, bu kararõn
Danõştay 10. Dairesi tarafõndan
da onaylandõğõnõ anlatan Kõlõçda-
roğlu, şirketin söz konusu hayali ih-
racatõ yaptõğõ dönemde Fõrat’õn
şirketin yönetim kurulu başkanõ ol-
duğunu söyledi.
Kõlõçdaroğlu’nun ortaya koy-
duğu belgeler karşõsõnda Mersin
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn hayali
ihracat iddiasõyla ilgili soruştur-
maya gerek olmadõğõna ilişkin
başka bir raporu anlatan Fõrat, Kõ-
lõçdaroğlu’nun kendisinden özür
dilemesi gerektiğini, iddialarõnõn
asõlsõz olduğunu savundu.
Bunun üzerine Kõlõçdaroğlu,
“Birimiz elmadan bahsederken,
birimiz armuttan bahsediyor.
Sayın Fırat, açıkladığı rapordan
aklanmış zaten, benim orada
söyleyecek sözüm yok. Fırat’ın
sözüne ettiği rapor 1918 sayılı ya-
sayla ilgilidir. Savcı takipsizlik
kararı vermiştir, o da zamana-
şımına uğradığı içindir. İki bü-
rokrat bir dosyayı zamanaşımı-
na uğratırsa savcılığa gittikten
sonra zamanaşımına uğratan
bürokratlara hesap sorarsınız di
mi, hesap sorulmuyor. O büro-
kratlar terfi ettiriliyor” dedi.
Kendisinin gümrük kontrolörü-
nün değil Hazine kontrolörünün 24
Ekim 2000 yõlõnda hazõrladõğõ ra-
pordan söz ettiğine dikkat çeken
Kõlõçdaroğlu, “Ben size kesinleş-
miş kararı okuyorum, savcılığa
gönderilip zamanaşımına uğra-
tılan davadan bahsetmiyorum.
Bu CHP’den aday adayı olan
müfettişin raporu değil. Bunu
düzenleyenlerin siyasetle uzak-
tan yakından ilgisi yok” dedi.
Kõlõçdaroğlu, gümrük müfettiş-
lerinin hazõrladõğõ bir başka raporda
ise, Menas’õn İngiltere’ye yaptõğõ
ihracatta mallarõn ihraç edildiği
şirketin var olmadõğõ, şirketin ad-
resinin verildiği alanda ise terk edil-
miş depolarõn bulunduğu, bu bil-
gilerin İngiliz müfettişi tarafõndan
incelemeyi yapan gümrük müfet-
tişine verildiğine dikkat çekti. Kõ-
lõçdaroğlu’nun ortaya koyduğu
Danõştay kararõyla gümrük müfet-
tişinin İngiltere’ye yapõlan hayali
ihracatõyla ilgili belgeye yanõt ve-
remeyen Fõrat, Kõlõçdaroğlu’nun
açõklamalarõnõn çelişkili olduğu, bir
yerde Ukrayna, bir yerde İngilte-
re dediğini, Danõştay kararlarõnõn
da tarihlerinin birbirine uymadõğõnõ
savunurken “Bana yöneltilen suç
ayrı, şimdi söylenen şeyler bir-
birinden farklı” dedi.
Rapor Masak’a gitti
Kõlõçdaroğlu’nu sahte belge açõk-
lamakla suçlayan Fõrat, bu rapor-
larõ başka bir programda tartõşmayõ
önerdi. Kõlõçdaroğlu, kendisiyle
her zaman tartõşmaya hazõr oldu-
ğunu belirtirken, ortada 3 rapor ol-
duğunu, kendisinin 24 Ekim 2000
tarihli rapordan söz ettiğini, ancak
bu raporun gizlendiğine dikkat
çekti.
Kõlõçdaroğlu, “Bu rapor MA-
SAK’a gitti, Maliye bakanlı-
ğı’na gitti, onlar ne yaptılar
ben bilmiyorum. Burada yapı-
lan hayali ihracat. Benim iddi-
am neydi. Dengir Mir Mehmet
Fırat’ın en büyük ortağı oldu-
ğu Menas şirketi hayali ihracat
yaptı mı yapmadı mı? İşte 24
Ekim 2000 tarihli rapor ve Da-
nıştay kararı. Ben hiçbir zaman
hiçbir yerde Ukrayna’ya yapı-
lan ihracatla ilgili bir şey söy-
lemedim. Daha ne açıklaya-
yım” diye konuştu.
N O T L A R . . . N O T L A R
Fõrat yine
ağzõnõ bozdu
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - TBMM
Genel Kurulu’nda CHP
Grup Başkanvekili Ke-
mal Kılıçdaroğlu ile
AKP Genel Başkan
Yardõmcõsõ Dengir Fı-
rat arasõnda “canlı ya-
yında naklen” hesap-
laşma yaşanõrken, ta-
raflar belge alõşverişin-
de bulundu, birbirlerine
çok ağõr suçlamalar yö-
neltti. Son basõn toplan-
tõsõnda “Gelmeyen,
nokta, nokta” diyen Fõ-
rat, dünkü yayõn sõra-
sõnda yine ağzõnõ bozar-
ken “Sizin tosun...” gi-
bi ifadeler kullandõ.
CHP’li Kõlõçdaroğlu,
uyuşturucu atõşmasõ sõ-
rasõnda Coppola’nõn
“Baba” filmini anõmsa-
tõrken; Fõrat “Baron”
suçlamasõna “Ben ba-
ron değilim, Mir’im,
‘Mir’ ‘Bey’ demektir”
karşõlõğõnõ verdi.
TBMM’de ilk kez ka-
meralar önünde iki si-
yasetçi hesaplaştõ. Tar-
tõşma programõ 1 saat 35
dakika sürdü. Tatilde
olan TBMM’de görül-
memiş bir hareketlili-
ğin yaşandõğõ bugünden
bazõ notlar şöyle:
? AKP’li Fõrat konu-
şurken, kõsa bir süre son-
ra “ağzını bozdu”.
CHP’den aday adayõ
olan bir müfettişin ha-
zõrladõğõ rapordan söz
ederken, Kõlõçdaroğlu’na
“Bizim tosun, bizim
yakınımız olan müfet-
tiş ne yapmış diye so-
run...” diye seslendi.
Kõlõçdaroğlu ve Fõrat,
sõk sõk belge alõşverişi
yaptõ.
? Fõrat, uyuşturucu
savlarõna karşõ açõkla-
malar yaparken “O ta-
rihte şirkette değildim,
velev ki ayrılmadım,
MENAS bu işlerle uğ-
raşmaz” dedi. Bu söz-
ler, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn İs-
panya’da türban tartõş-
malarõnõ başlatan “velev
ki siyasi simge” sözle-
rini anõmsattõ. Fõrat,
CHP’li Kõlõçdaroğ-
lu’nun kendisini “Sa-
yın Baron” diye an-
masõna da “Ben baron
değilim, ‘Mir’im, ‘Mir’
‘Bey’ demektir” diye
tepki gösterdi.
MENAS’õn hayali ihracat yaptõğõnõ Danõştay belgesiyle ortaya koydu
Fırat yanıt veremedi
Kılıçdaroğlu ile Fırat’ın Meclis’teki tartışmalarını Uğur Dündar yönetti.
Eroin kaçakçılığı iddiasıToplantõnõn ikinci bölümünü Fõ-
rat’õn ortağõ olduğu Menas AŞ’nin
mallarõnõ taşõyan TIR’da 89 kg. ero-
in yakalanmasõyla ilgili iddia oluş-
turdu. CHP’li Kõlõçdaroğlu, iddia-
sõnõn “Fırat’ın ortağı olduğu Me-
nas AŞ’nin mallarını götüren
tırda 89 kg. eroin yakalandı mı
yakalanmadı mı” sorusu olduğu-
nu anõmsatarak Başbakan Tayyip
Erdoğan’dan da Fõrat’a bu soruyu
yöneltmesini istediğini anõmsattõ.
Menas’õn mallarõnõ taşõyan tõrda 27
Şubat 2008’de 89 kg. eroin yaka-
landõğõ konusunda tereddüt olma-
dõğõnõ, Fõrat’õn da bu tarihte fir-
madan ayrõldõğõ yönündeki açõk-
lamalarõ bulunduğunu kaydeden Kõ-
lõçdaroğlu, ancak daha sonra Güm-
rük Müsteşarlõğõ’na hitaben yazõlmõş bir belgenin
kendisine ulaştõğõnõ belirterek şunlarõ söyledi:
“Az önce Fırat’ın söylediği, Bayram Ço-
lak’ın raporunda beraat ettiğini söylediği doğ-
rudur, tereddüt yok. Bunları yazdıktan son-
ra diyor ki, ‘idaremizden müsteşarlõkta her tür-
lü engelleyici işlemin durdurulmasõ, bu konu-
da tarafõma bilgi verilmesini rica ederim’. Bu,
‘bizim ürünlerimiz sõnõrdan geçerken aramayõn,
artõk beraat ettik, hiçbir engelleyici işlem yap-
mayõn’ demektir. Diyebilir ama önemli şey,
yazının altında Mehmet Gürbüz’den sonra
Fırat deniyor, ondan sonra şirket adı yazıyor.
Ben iktidardaki bir partinin genel başkan
yardımcısı isem, Menas yönetim kurulu
üyesi değilsem, benim adımı Gümrük Müs-
teşarlığı’na yazılan yazıya kim hangi gerek-
çeyle koyabilir. Bunun ahlaki yönü var mı-
dır yok mudur? Sadece Menas olsa tereddüt
yoktu. Fırat siyasi nüfuzunu kullanmıştır.”
Bu yazõnõn akla yeni soru işaretlerini getir-
diğini kaydeden Kõlõçdaroğlu, Vatan gazetesi-
nin Tõr’da eroin yakalanmasõ olayõnõ 10 Mayõs
2008’de manşet yaptõğõnõ ve Fõrat’a da olayõ sor-
duğunu, Fõrat’õn ise kendisinin şirketten 1 Ey-
lül 2007 itibarõyla ayrõldõğõ açõklamasõ yaptõğõ-
nõ anõmsattõ. Kõlõçdaroğlu, “Aradan 8 ay ge-
çiyor. 8 ay sonra 9 Mayıs 2008’de notere gi-
dip, şu tarihte ayrıldı deniyor. Yani 1 Eylül
2007’den 8 ay geçtikten sonra notere gidili-
yor. Notere gitmek o kadar zor mu? Aklını-
za bir soru gelmez mi? Vicdanınızın sesini
dinleyin. Sonra ne oluyor? Ticaret Sicil Ga-
zetesi’ni de bulduk, hisselerin satıldığı var,
4 Haziran 2008 diye görünüyor. Oysa ay-
rıldım dediği tarih 1 Eylül 2007” dedi.
Fõrat’õn Vatan gazetesine verdiği demeçte,
“suçlular bulundu, şoför hapiste” dediğine de
dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, “Siz bugüne kadar
Türkiye Cumhuriyeti’nde uyuşturucu ba-
ronlarının yakalandığını duydunuz mu?
Van’da bir uyuşturucu baronunun karakol
basıp, polislerin burnunun kabzayla kırıl-
dığını biliyor musunz?” dedi. Gümrük’te
“güvenli firmaların hiç aranmadan geçtiği ye-
şil hat, belgelerinin incelenmesine gerek du-
yulan sarı hat ve mutlaka didik didik aran-
ma yapılması istenen kırmızı hat” deyimle-
ri olduğunu anõmsatan Kõlõçdaroğlu, Menas’õn
ise “kırmızı hat”ta yer aldõğõna dikkat çekerek,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kırmızı hatta olan bir firmayı, ‘bu
hattan çõkarõn’ diye Fırat’ın adının yer
aldığı bir belge var. Niçin bunu der-
ken, bunun altına Fırat’ın ismi yazı-
lır. İtiraz ettiğim nokta bu. Bu bü-
rokrasi üzerinde ciddi bir baskı an-
lamına gelir. Ben Fırat götürdü, ka-
çırdı bir şey demedim. İddiam şu: Fı-
rat’ın ortağı olduğu Menas’ın ürün-
lerini yurtdışına götüren firmanın tı-
rında 89 kg. eroin yakalandı mı, ya-
kalandı. Sayın Fırat’ın söylediği açık-
lamalar vardı: ‘Kõlõçdaroğlu’nun id-
dialarõnõ ispata lüzum yok. Şüphe uyan-
dõracak ön deliller ortaya koyarsa mil-
letvekilliğinden istifa edeceğim, ben
müfteriyim, aşağõlõk adamõm desin ba-
ğõşlayacam’ dedi. Arkadaşlar benim
söylediklerimin tamamı belgeye dayalı. As-
la bir tane belgesiz yok.”
“Velev ki ayrılmadım’
Fõrat ise önce Kõlõçdaroğlu’ndan Menas’õn kõr-
mõzõ hattan çõkarõlmasõ istemini içeren altõnda
adõ bulunan belgeyi istedi. Fõrat kendisinin Me-
nas’õn “en büyük” değil yüzde 30 ortağõ ol-
duğunu savundu.
Tekrar söz alan Kõlõçdaroğlu, Fõrat’õn Rusya
ve Ukrayna’ya yaptõklarõ ihracatta “çifte fatu-
ra kullandıkları” itirafõnda bulunduğunu be-
lirterek, “Sayın Unakıtan ne düşünüyor” di-
ye sordu. Fõrat’õn “şoförü suçlamakla” yetin-
diğine dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, şunlarõ söy-
ledi: “Düzgün çalışan bir firma şüpheli bir
adamı niye çalıştırır? Öyle şey olur mu. Ben
size yeşil hattan geçen firmaları da söyleye-
yim. Menas’ın kırmızı hattan alınmasını is-
teyen ben değilim. Son inceleme Ukray-
na’dan gelen yazı. Çok ilginçtir ki Ukrayna,
Rusya’ya yapılan ihraçta çift fatura düzen-
liyoruz diyor. Sayın Unakıtan ne düşünüyor.
Çift fatura terimini siz söylüyorsanız sistem
bitmiştir demek...”
Meclis’teki tartışmayı çok sayıda yurttaş TV’den izledi.