29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
BAŞBAKAN, kavramları evirip çevirerek aslında kendine özgü ku- surları başkalarına maletmekte, maşallah, çok mahir. Geçen gün, yine yandaşlarının önünde konuşup tozu dumana karıştırırken bayram adları konu- sunu ele aldı ve “Ramazan Bayra- mı” yerine “Şeker Bayramı” denmesini yerden yere vurdu. Önce “bayram” sözcüğünden başla- dı. Din duyguları zayıf olanlar artık “bayram” yerine “tatil” diyorlarmış. Bayram gibi kutsal bir kavramı erozyona uğratmakmış bu. Tam da şu sırada üç günlük bir bayramı dokuz günlük bir ta- tile çevirenin kendi hükümeti olduğunu unutarak. Ama asıl erozyon “Ramazan” yerine “Şeker” denmesiymiş. “Şeker” sözcü- ğüyle bayramın “ulvî”liğine halel geti- rildiğine inanmakta. Neredeyse, böyle yapanları günahkâr ilan edecek. Bay- ramın tadını kaçırmaktan başka bir an- lamı var mı şu yaptığının? Olsa olsa şu yararı var: O bunu söy- leyince, ister istemez, altı yıllık ik- tidarı boyunca neleri, hangi kavramla- rı erozyona uğrattığını anımsıyorsu- nuz. Erozyon, bir coğrafya terimi: Rüzgâr, yağmur, sel gibi etkenlerin toprağı gö- türmesi, yeryüzünün kelleşmesi. Aynı bela kavramlara da musallat olunca kav- ramlar da kelleşmekte ve derinliklerini yitirmekte. Başbakan’ın laiklik konusu- na bakışını ele alın. Sık sık yaptığı gibi, laikliği sadece din ve ibadet özgürlüğü olarak tanımlayınca kavramın öbür ya- rısı, hatta siyasal açıdan daha da önem- li ve anlamlı olan “dinle devlet işlerinin ayrılması” güme gidiyor. Hayret verici olan, AKP’lilerin bu- nunla yetinmeyip “Laikliğin gerçek sa- vunucusu biziz” diyerek böylesine bir büyük iddiayla meydanlara çıkmalarıdır. Bereket, birçok açıdan laikliğe ters düşen, özellikle de politikaya bol miktarda din karıştıracak öyle çok davranışları var ki bu iddiaya ina- nan pek çıkmıyor. Erozyonla geçinmenin ve poli- tika alanında hemen hemen her ilkeyi çarpıtıp şurasından bu- rasından kırptıkları için sonuçta asıl erozyona uğrayan onlar olmakta, kişi- likleri, düşünceleri ve siyasetteki ağır- lıkları oluyor. Ne var ki, kendileri henüz tam anla- mıyla bunun farkına varmış sayılmazlar. Çünkü, kavramları erozyona uğratma alışkanlıkları parti tabanında yankı bul- maya devam etmekte. Ancak, parti gözlükleriyle bakmayanlar için erozyo- nu sezmek öylesine kolay ki, sezenler çoğu zaman yanlışlığı ya da eksikliği dü- zeltmek ya da doldurmak gereğini duy- muyorlar. Belki de, erozyona uğramış arazilerin birazcık kuvvetli bir yağmurda sele bo- ğulacaklarını iyi bildikleri için. mumtazsoysal@gmail.com CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2008 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Biraz Temiz Hava.. Biraz İzin.. Gözaltı mözaltı, ameliyat mameliyat derken be- nim için bu yılın yaz ayları o biçim geçti... Çevremdekiler diyorlar ki: - Güneye git, biraz temiz hava al... Eh, bayram da geliyor... Eskiden bayramlarda gazeteler çıkmazdı, yal- nız Gazeteciler Cemiyeti’nin “Bayram Gazete- si” yayınlanırdı... Hem gazeteciler ortaklaşa bir nefes alırlardı... Hem de halk gazete görmediğinden bayramı daha sakin geçirirdi.. Bu güzelim görenek artık tarihe karıştı.. Ne var ki bu bayramda güneye gidip biraz te- miz havayı solumak fikrine kafam fena takıldı... Çünkü Ankara’daki hava gerçekten kirli... İstanbul’daki hava pis... Temizlik deyince İslamcı iktidarın aklına kar- şıtlarını temizlemek güdüsü geliyor... Kutsal İslamda en pis ve kirli iş ne?.. Müslümanın Müslümanı, Müslümanlığı kulla- narak dolandırması... Eh siyasal iktidarda yaşadığımız olay bu değil mi?.. Sonuçta biraz temiz hava almak için Şeker Bay- ramı iznini kullanmak istiyorum... Yakında yeniden buluşmak umuduyla... AÇI MÜMTAZ SOYSAL Erozyon Siyasetin Kadõnlara İhtiyacõ Var K adõnlar tarihten günü- müze siyasetin hep içe- risinde oldular. Ancak, anaerkil Şaman geçmişten ata- erkil Sünni geleneğe dönüşle beraber kadõnõn siyasetteki rolü değişti. Gerici faşizm kadõnlarõ kendi esaretlerinin militan sa- vunucularõna dönüştürdü. Daha sonra da çağdaşlõk takõyyesi ve Avrupa kriterleri “kılıfı” içeri- sinde siyasette kadın kotaları gündeme getirildi. Bu yaklaşõm iktidarõ arkadan takip eden mu- halefet tarafõndan da hemen be- nimsendi. Siyasetimizin Se- zar’larõ, kolay lokma sandõkla- rõ kadõnlarõmõzõ otobüsün üstüne çõkarõp oy toplama hevesindeler. İdeolojinin yerine pazarlamacõ- lõğõ koyan yeni dünya düzeni ka- dõnõ “tüketmeye” çalõşsa da, bu açõlõm kadõnlarõn yükselen din merkezli eril siyasete sõzmasõ için çok iyi bir fõrsat yaratmõştõr. Kadõnõn yaradõlõştan gelen üs- tünlüğü, dayanõklõlõğõ ve kadim çağlara uzanan eğiticiliği, tõkan- mõş siyasete yeni ve farklõ bir ba- kõş açõsõ kazandõrabilir. Bu üs- tünlüklere sabõr, sadakat ve utan- ma duygularõndaki “pozitif ay- rımı” da ekleyebiliriz. Kadõn daha üretken, örgütçü, kucakla- yõcõ, paylaşmaya ve uzlaşmaya daha açõk, egosunun sevdasõ pe- şinde koşmuyor; savaştõğõnday- sa çok yõrtõcõ olabiliyor. Lakin, yeni dünya düzeni her alanda ol- duğu gibi kadõnlõkta da erozyo- na yol açtõ. Kimi kadõnlar canlõ bombalara dönüştü, kimisi tü- ketim çõlgõnlõğõna esir oldu, ki- misi de erkeği karşõ/rakip gören Dr. Mehmet NEŞŞAR 22. Dönem CHP Milletvekili Arkası Sa. 8, Sü. 3’te
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear