Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Terbiye mi?
Boşuna Aramayın!
Siyasette terbiye olur mu?
Doğrusunu isterseniz ben işin bu kısmına fazla de-
ğer vermem.
Düşünün, kişiyi 3-5 kuruşa 10-12 saat çalıştırıyor,
akşam eve gönderirken “Size iyi akşamlar diliyorum,
yemeğiniz bereketli, geceniz mutlu olsun” diyor-
sunuz.
Küfür müfür yok.
Ama gerçekte küfrün âlâsını, daniskasını mı desem,
sallamışsınız; kimse farkında değil.
Ya da devletin resmi kuruluşu açlık sınırını, yoksulluk
sınırını açıklıyor, üstelik rakamların akıl almazlığına da
“Ne yapalım, uluslararası standartlar böyle” diye
burun kıvırıyor, siz de büyümeden dem vuruyor, ih-
racat rakamlarıyla göz boyamaya hız veriyorsunuz.
Bir nezaket bir nezaket.
Şimdi Deniz Feneri davasında Alman savcı, komi-
ser sıkıştırınca, eski defterleri karıştırıp Doğan Med-
ya üzerinden basına veryansın.
Bu iyidir. Gerçek acıtır. Demokrasi balonu söner,
Liberalin foyası meydana çıkar. Bela, çamurun için-
den kafasını çıkarır.
Bu kadar bela da ancak küfürle iyi gider!
“Çok bağırıyorlarsa, vardır bir hikmeti” der hal-
kımız. Üstü örtülecek, gargaraya getirilecek bir şey-
ler vardır.
İşte tam da bu nedenle...
Küfür gerçeğin aynasıdır.
Aynasıdır da, sakın patırtı gürültü arasında gerçekler
kaynayıp gitmesin.
Küfredene değil, gürültünün gizlemek istediğine ba-
kacaksın.
Şu Deniz Feneri çok önemli bir meseledir.
Kanal 7 de öyle.
Gündemi kaydırmayalım. Kavganın arkasındakini
keşfedelim.
Biz bu özgür medyayı da, yandaş medyayı da, ik-
tidarla patron arasında gidip gelen kalem erbabını da
yakından izleriz.
Çünkü bizim asıl merakımız ondan sonra başlar. Ga-
zetelerde görüyorsunuz. Öncelikle mahkeme mah-
keme koşturan, belgelerin peşine düşen muhabirler,
sonra onları değerlendiren, perde arkasını göstermeye
çalışan yazarlar, canla başla çalışıyorlar.
Kimileri ise bu kavgadan her anlamda mustariptir.
“Nerden çıktı şimdi bu kavga?” derler. İşler bozu-
labilir, AB ile ABD ile kurulmuş dengeler sarsılabilir di-
ye düşünürler. Dile getiremedikleri kişisel kaygıları da
vardır. Eski bilgilerini unuttukları için, sistemin işleyi-
şini anlamakta zorlanırlar.
Aslında anlatmak işlerine gelmez.
Ama biz “serbest piyasa ekonomisi” denilen sis-
temin, daha doğru ve açık adıyla kapitalizmin, ye-
me içme, kayırma, kavga gürültü, paylaşma, yeniden
paylaşma, birbirini tepeleme, bürokrasiyi kullanma ol-
madan işlemeyeceğini biliriz.
Kapitalizmin doğasında vardır.
Çatışmalar, paylaşmalar, yeniden paylaşmalar sı-
rasında gerçeklerin ucu görünür. Gazetecilerin işi bu
görünen gerçeği, siyasetçilerin, patronların elinden kur-
tarıp kamuya duyurmak, arkasını aramaktır.
Gizlenenler önemlidir.
Ne örtbas ediliyor, memleketin hangi can alıcı me-
selesi karartılıyor, niye Boğazlardan gemiler gidip gi-
dip geliyor?
Yani sizin yediğiniz, içtiğiniz memleket bütçesinde
fazla bir yekûn tutmaz. Önemli olan bütçenin dayandığı
sistem. İnsanlarımızın daha bir süre açlık sınırının, yok-
sulluk sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye ça-
balayacaklarını da biliyoruz.
Yine de kavga, gürültü, itiş kakış arasında parla-
yıveren gerçek kırıntılarının peşinden gitmek, görünen
ipuçlarını yakalayıp çekmek bizim işimiz.
Memnunuz bu nedenle Deniz Feneri’nden, Baş-
bakan’ın öfkesinden, havada uçuşan küfürlerden.
e-posta. guray@cumhuriyet.com.tr
Ulusal basõn temsilcileriyle bir araya gelen ve birçok konuda açõklamalar yapan Orgeneral İlker Bağbuğ:
Ergenekon’da hukuk
devletine güveniyoruzANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Genelkurmay Başkanõ Orgene-
ral İlker Başbuğ, Türk Silahlõ Kuv-
vetleri’nin laiklik konusundaki has-
sasiyetinin 28 Şubat döneminde nasõlsa
bugün de aynen öyle olduğunu söy-
ledi. Orgeneral Başbuğ, “Türki-
ye’nin stratejik önemi sadece coğ-
rafyasından değil, aynı zamanda de-
mokratik ve laik rejiminden kay-
naklanıyor. Avrupa Birliği Türki-
ye’nin çağdaşlaşması yolunda bir
araçtır, amaç değildir. AB ulus
devlet ve üniter devlet ilkelerimizi
zaafa uğratacak isteklerde bulun-
mamalı, eşit davranmalı” dedi.
Terör örgütünün kõrõlma noktasõna
yaklaştõğõnõ yineleyen Başbuğ, “Ku-
zey Irak’ta ABD ile ilişkilerimiz mü-
kemmel. Kimse bize Montrö’yü
sormadı, soramaz” değerlendirme-
sini yaptõ. Emekli paşalara TSK adõ-
na ziyaretin her yönüyle planlõ oldu-
ğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ,
“Bu ziyaret insani amaçlı, vefaya
dayalı ve yarım asra yaklaşan
TSK’ye hizmetin gereği olduğu-
nu” söyledi, Ergenekon soruşturma-
sõyla ilgili yargõya güvenlerinin tam ol-
duğunu vurguladõ.
Orgeneral Başbuğ, dün Genelkur-
may karargâhõnda gazetelerin genel
yayõn yönetmenleri ve Ankara tem-
silcileriyle yaklaşõk 4 saat söyleşide
bulundu. Saat 10.00’da başlayan soh-
bet toplantõsõ 13.45 sõralarõnda sona er-
di. Toplantõ Orgeneral Başbuğ’un
bilgilendirmesi, TSK-medya ilişki-
leriyle ilgili sorular ve genel konular
olmak üzere üç ana bölümde yapõldõ.
Orgeneral Başbuğ, medya ile iliş-
kilerinin daha sõkõ olmasõnõ hedefle-
diklerini söyledi.
İlki 26 Eylül Cuma günü olmak
üzere bundan böyle her hafta cuma gü-
nü saat 11.00’de Genelkurmay ka-
rargâhõnda haftalõk basõn toplantõsõ ya-
põlacağõnõ açõkladõ. Org. Başbuğ şu bil-
gileri verdi:
“Bundan böyle iletişim dairesin-
de 24 saat gazetecilerin sorusuna ya-
nıt vermeye hazır bir görevli olacak.
Sorularınıza anında yanıt verile-
mese bile bilgi alınıp mutlaka ileti-
şim sürdürülecek. Türkiye’de sa-
vunma ve güvenlik konularında
yetişmiş eleman eksikliği var. Buna
TSK dahil. Uluslararası düzeyde uz-
manlarımız olabilmeli. Bu yönde is-
tek gelirse medyadan da uzmanla-
rın yetişmesine yardımcı olmayı
planlıyoruz. Burada en önemli un-
sur yorumdan çok haber.”
Org. Başbuğ, görsel medyanõn gün-
lük olarak çok etkili olduğunu, ama ka-
lõcõ olmadõğõnõ, yazõlõ medyanõn daha
kalõcõ ve etkili olduğunu söyledi. Bu-
nu anlatõrken de The Military and The
Press adlõ İngilizce kitaptan örnekler
verdi.
Orgeneral Başbuğ, medya dahil
hiç kimsenin TSK üzerinden siyaset
yapmamasõnõ istedi.
‘Katı akreditasyon
kriterimiz yok’
Org. Başbuğ, medyanõn eleştirilerine
açõk olduklarõnõ, ancak karalamaya, ka-
sõtlõ önyargõlõ yayõnlara karşõ da ken-
dilerini korumalarõnõn doğal olduğu-
nu söyledi. Yeni Şafak ve Star gaze-
telerinin de toplantõya çağrõlmasõyla il-
gili olarak şu bilgiyi verdi:
“Akreditasyon konusunda kesin
bir kriterimiz yok. Buradaki tek da-
yanağımız basın meslek ilkeleri.
Basın Konseyi ve Gazeteciler Ce-
miyeti ile de birlikte çalışmak isti-
yoruz. Sorunları onlarla çözmeye
çalışacağız. Örneğin yanlış anla-
mayın ama, bir kişi yargı kararıy-
la suçlu bulununcaya kadar suç-
suzdur. Medya bu kurala bile uy-
muyor. Bir açılım yaptık, bu ge-
nişleyebilir de, daralabilir de... Her
şey medyanın basın meslek ilkele-
rine uymasına bağlı.”
Orgeneral Başbuğ, TSK’nin inter-
net sitesinin daha yoğun bilgilendir-
mede bulunmak üzere yeniden plan-
landõğõnõ söyledi.
Toplantõnõn soru-yanõtlõ bölümü
şöyle:
- Güneydoğu’daki yerel muha-
‘AB hedef değil araçtõr’- AB’ye tam üyelikte TSK’nin son dönemde is-
tekli vurgular yapmadığı dikkati çekiyor. Ne dü-
şünüyorsunuz?
- TSK’nin bu konuda ters bir görüşü yok. Devir-
teslim töreninde söyledim, AB’ye tam üyelik bizim
için Atatürk’ün hedeflerine de ulaşmada önemli bir
araçtõr. Bir hedef değil, araçtõr. Bu süreçte AB’den
beklentimiz eşit davranmasõdõr. Ulus devlet üniter
devlet konularõnda bizden talepte bulunmamasõdõr.
AB’den bu yönde talep gelirse uygun bulmayõz. So-
ruyorum, ABD’den daha ileri ulus devlet var mõ?
Ulus-üniter devlet bizim için çok önemli. AB’ye söy-
leyeceğimiz de şu: Türkiye’yi üye yapmazlarsa AB
Balkanlar’da biter. Türkiye’nin önemi sadece coğ-
rafi stratejisine bağlanamaz. Türkiye’nin laik ve de-
mokratik rejimi de son derece stratejik bir durum-
dur. Stratejiyi asõl olan iyi kullanabilmektir. 1. Dün-
ya Savaşõ’nda kötü kullandõk, sonuç ortada.
- Gül’ün Ermenistan gezisini nasıl değerlen-
diriyorsunuz?
- Cumhurbaşkanõ’nõn kararõdõr.
- Terörle mücadelede öteden beri ayrı bir ya-
pılanma öneriyordunuz. Son durum nedir?
- Bu konuyu defalarca gündeme getirdik, ben de
getirdim, olmayõnca artõk başka planlamalar içine
girdik. Terörle mücadele asker sivil bir bütün.
Herkes böyle bakmalõ. Bu konuda TSK, polis, jan-
darma diyaloğunda da hiçbir sorun yok.
- Bugüne kadar kaç terörist etkisiz hale geti-
rildi? Ne kadar şehit verdik?
- Rakamlarõ açõklayayõm: Toplam 32 bin terörist
etkisiz hale getirildi. Tutuklananlarla birlikte sayõ 46
bin. Terörde en kritik dönem 1994 yõlõydõ. O yõl 867
şehit verdik, ama 7 binin üzerindeki teröristi de et-
kisiz hale getirdik.
Bugüne kadar toplam 4 bin 937 şehit verdik, ko-
rucularla birlikte rakam 6 bin 482. Teröre kurban gi-
den yurttaş sayõsõ ise 5 bin 660. Tablo ortada. Şe-
hitlere anne babalarõndan sonra en çok üzülen biziz.
Kimileri TSK’nin terörün bitmesini istemediği yö-
nünde yorumlar yapõyor. Bunu söyleyen çok açõk
ifade ediyorum, haindir.
- Katılım ne durumda?
- Bu çok önemli bir konu. Türkiye’den, İran’dan
ve Suriye’den katõlõm var. Şu anda terör örgütü kad-
rosunun dörtte birden fazlasõ Suriye kökenli. Tür-
kiye’den katõlõm derken sadece Güneydoğu’dan de-
ğil. Öteki kentlerden de çok katõlõm var. Burada 14-
18 yaş arasõnõ koruyabilmek çok önemli. TSK’nin
terörle mücadelesinde bir dizi unsur var. Biz bu mü-
cadelemizi kimseye tartõştõrmayõz, bu konuda kim-
seyi konuşturmayõz. Çünkü bu bizim işimiz. Elbette
yapõlanlarõ inceleriz, eleştirileri dikkate alõrõz. Ama
bu bizim işimiz.
Lütfen şehitler üzerinden kimse siyaset yapma-
sõn. Bu haberleri verirken sizden ricamõz, örneğin
yine şehit verdik deniyor. Bu olur mu? Bu mücadele
varsa şehit de verilecek. Örneğin bir baba da bir ev-
ladõm daha var mücadeleye katõlacak diyor. İşte onu
verin. Feryat kõsmõnõ da bağrõnõza basõn.
- Son bölge geziniz nasıldı?
- İki şey çok önemliydi: 1- Vatandaşõn bakarken
gözlerindeki sevgi. 2- Bölgedeki terörle mücadeleyle
görevli arkadaşlarõn gözlerindeki kararlõlõk. Bu
mücadele sürecek. TSK kişilere bağlõ bir kurum de-
ğil. TSK’nin mayasõ sağlamdõr ve çok büyüktür.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
- Gürcistan’ın NATO’ya katılması olası mı?
- Biz dengeli bakacağõz. Rusya faktörü de önemli.
Burada şunu da vurgulamalõyõm; kimse bize Montrö’yü
sormadõ, soramaz. Montrö’yü tarafsõz olarak uygula-
mak bizim temel görevimiz. Böyle yapmaya devam
ediyoruz. Bundan kimsenin de şikâyeti yok.
- Karadeniz için tartışmalar var.
- Karadeniz’e bizim bakõşõmõz şu: Karadeniz, Ka-
radeniz’e kõyõsõ olan ülkelere
ait bir konudur. Biz Kara-
deniz’le ilgili her türlü iş-
birliğine hazõrõz. Geçmişte
de kõyõdaş ülkelerle olumlu
işbirlikleri yaptõk, yapmaya
devam edeceğiz.
- Resepsiyonda sizler
konuşunca kötü bir gö-
rüntü oluşuyor. Bunu de-
ğiştirmeyi düşünüyor mu-
sunuz?
- Aslõnda haklõsõnõz. Çir-
kin bir manzara oluşturuyor.
Çok konuşanlardan biri de
benim. Üstelik bu konuşmalarõn iki tehlikesi oluyor:
Bir, doğru anlatmak, ikincisi yanlõş anlaşõlmasõ. Gü-
zel bir görüntü değil. Ne yapabiliriz, ben de bakaca-
ğõm.
- Sınır ötesi operasyon tezkeresinin uzatılıp uza-
tılmayacağı tartışılıyor. Son durum nedir?
- Operasyon yetkisinin süresi 17 Ekim’de doluyor.
Sanõyorum Bakanlar Kurulu’nda görüşülecek. Ben uza-
tõlmasõ konusunda herhangi bir olumsuzluk olduğunu
düşünmüyorum. Bu konuda endişemiz yok.
birler bilgilendirme bakımından
ayrıca önemli. Bu konuda planla-
manız var mı?
- Önemli bir konu. Bunu dikkate
alacağõz.
- Genelkurmay karargâhındaki
bilgilendirme öteki kuvvet komu-
tanlıklarıyla da ilgili soruları kap-
sayacak mı?
- Olabildiğince evet. Dileğimiz bü-
tün muhatap noktanõzõn karargâh ol-
masõ.
‘28 Şubat hassasiyeti
sürüyor’
- Akreditasyondaki genişleme
TSK’nin 28 Şubat sürecindeki la-
iklik hassasiyetinde de yeni bir ba-
kış olduğu anlamına gelir mi?
- Hayõr. Türk Silahlõ Kuvvetle-
ri’nin 28 Şubat dönemindeki o günün
koşullarõ içinde gerekli gördüğü du-
yarlõlõk nasõlsa bugün de aynõdõr.
Medya ile ilişkilerimizi geliştirmeyi
başka konulara bağlamayõn. Laik sis-
temle ilgili TSK’nin görüşü dün ney-
se bugün de öyledir, yarõn da öyle ola-
caktõr.
- Kişisel akreditasyon söz konu-
su olabilir mi?
- TSK olarak herkese eşit davranõ-
yoruz. Bu konuya kurumsal bakõyo-
ruz.
- TSK’nin geceyarısı açıklamaları
sürecek mi? Bu açıklamalarda iha-
net sözcüğünün sık kullanılması, bil-
dirinin ağırlığını tartışmalı hale
getiriyordu. Dil konusunda hassa-
siyet gösterilecek mi?
- Medya ile daha iyi ilişkiler içeri-
sinde olacağõmõzõ söyledim. Ne ko-
nuda açõklama yapõlmasõ gerekiyorsa
uygun şekilde yapõlõr. Dil konusunda
öteden beri hassasiyetin sürdüğünü dü-
şünüyorum.
- 27 Nisan bildirisi çok tartışıldı.
Sizin bu bildiriyle ilgili düşünceniz
nedir?
- Benim 27 Nisan bildirisine bir ba-
kõşõm olamaz. TSK adõna Genelkur-
may Başkanõ tarafõndan yayõmlanmõş
bir bildiridir. Emir komuta zinciri
içinde TSK’yi Genelkurmay Başkanõ
temsil eder. Benim o bildiriyle ilgili
herhangi bir değerlendirmem olmaz.
- Konuları yumuşak bir üslup
içinde anlatıyorsunuz...
- Ama bazõlarõ sert diyor...
- Biz de ona gelecektik. Yurtdı-
şında sizin daha sert komutan ola-
cağınız değerlendirmeleri yapıldı.
Nasıl karşıladınız?
- TSK’nin ana konulara bakõşõ de-
ğişmez. Sadece üslup farklõlõklarõ
olur, o kadar.
Dõş basõndaki yazõlarõ okudum, on-
lar bizi etkilemiyor. TSK’nin çizgisi
zaten belli.
‘Sosyal devlet çökerse
cemaat yükselir’
- Devir teslim töreninde cemaat
vurgusu yaptınız. Bunu açar mısı-
nız?
- Ben onu sosyal devlet kavramõ açõ-
sõndan söyledim. Toplumsallaşma-
nõn temel çõkõş noktasõ ekonomidir.
Aslõnda her sosyal faaliyetin altõnda
ekonomik bir çõkar da yatar. Anaya-
samõz sosyal devletin uygulanmasõnõ
iktidarlara bõrakmõş durumda. Eğer
devlet bu görevini yapmazsa işte or-
taya törende sözünü ettiğim yapõlar çõ-
kar. Diyelim ki Konya’dan bir çocuk
Malatya’yõ kazandõ. Gidince ne ya-
pacak? Eğer kendisine devlet sahip
çõkmazsa toplumsallaşmõş kurumlar-
dan biri onu bulacak ve o genç onla-
rõn etrafõnda biçimlenecek.
- Amerikan Genelkurmay Başkanı ile uzun bir
görüşme yaptınız. Hangi konular gündeme geldi?
Açar mısınız?
- Amiral Mullan ile çok dar kapsamlõ ama her ko-
nuyu ele aldõğõmõz uzun bir görüşme yaptõk. ABD-TSK
ilişkileri çok önemli. Bu kapsamlõ ilişkilerin bazõ yön-
leri kötüye gidebilir. Eğer onlara takõlõp kalõrsanõz bü-
tünü göremezsiniz. Asõl olan stratejik ilişkiyi sağlam
tutmaktõr. ABD ile Kuzey Irak’taki terör odaklarõyla
mücadele konusunda ilişkimiz mükemmel diyebile-
ceğim noktada. Ama öteki konularõ da karşõlõklõ say-
gõ çerçevesinde her yönüyle konuştuk.
- Terörle mücadele hangi aşamada?
- 1984-2008... 24 yõl geçti. Bu zaman içinde çok sõk
kõrõlma noktalarõna gelindi. Bundan istifade edebildik
mi? Biraz açmak istiyorum. 1984’te ilk eylem oldu.
85’de bitiyordu. Ama eylemlerin azalmasõnõ her şey
bitti diye yorumladõk, yanlõş yaptõk. 87’de sõkõyöne-
timden OHAL’e geçildi, ne getirip götürdü, iyi ba-
kõlmalõ. 88 Halepçe’de tüm dengeler bozuldu. 91’de
birinci Körfez harekâtõnõn sonrasõnda terörist sayõsõ
200’den 10 bine kadar çõktõ. İşte şu anda örgüt yeni-
den bir kõrõlma noktasõna doğru gidiyor. Vurgulamak
istediğim bu. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. ABD ile
istihbarat paylaşõmõmõz mükemmel. İlk 2007 Aralõk
ayõnda hava harekâtõ başladõ. Bir tek sivil bile ölme-
di. Bütün dünya bu başarõmõzõ gõptayla izliyor.
- Irak’ta durum ne?
- Dohuk, Erbil, Süleymaniye’de güvenlik 30 Ma-
yõs 2007’de devredildi. Kime? Merkezi yönetime ol-
masõ gerekirken Kuzey Irak’taki Kürt gruplara. Irak
Anayasasõ’na göre tartõşmalõ bir durum. Şu anda
Irak’taki terörist gruplardan yönetim sorumlu.
- Bunu kime söylediniz? ABD’ye mi?
- Herkese. Terörle mücadele herkesin görevidir.
Irak’õn bütünlüğünün en çok bize zarar vereceğinin bi-
lincindeyiz. Kerkük ayrõca önemli. Belki orada yerel
seçimler yapõlmayacak. Irak’taki temel konu politik
güçle kaynaklarõn paylaşõmõ dengesinden kaynakla-
nõyor.
- Türkiye’nin çevresindeki gelişmelere güvenlik
açısından bakışınız nedir?
- ABD ile en son Bulgaristan’da katõldõğõm NATO
toplantõsõnda NATO üyeleriyle konuşulan konular te-
melinde Türkiye’nin etrafõnda şekillenen sorunlar. Ko-
sova, Gürcistan, Afganistan, Irak. Afganistan bir
NATO sorunudur ve orada terörle mücadele edilirken
kurallar tam uygulanmadõğõ için güvenlik sorunu
Irak’tan da ciddi bir hal almõştõr. Bizim çevremizde-
ki bütün konulara bakõşõmõz denge üzerine olacak. Den-
geli bakacağõz.
‘Montrö’yü
kimse bize
soramaz’
‘Terör hepimizin meselesi’