23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada ğı gibi, kendi aralarındaki krizleri bile çözüyoruz...” Gerek AKP’nin gerekse AKP medyasının son dönemde öne çıkardığı durum şu: Dış politikada altın devrini yaşıyoruz. Başarıdan ba- şarıya koşuyoruz... Bugün çevremizde bir ufuk turu atalım, gerçek du- rum neymiş bakalım... Kıbrıs’ta 3 Eylül’de başlayan görüşmeler devam ediyor. Rumlar, Annan Planı’nın da ötesinde istek- lerde bulunuyor. Talat’la AKP hükümeti arasında tam bir uyum var. Talat hangi koşulda anlaşma yaparsa yapsın, AKP sorumluluk almayıp şunu söyleyecek: “Kardeşim orada bir yönetim var. Onlara saygı du- yuyoruz. Çözüm için bunu uygun bulmuşlar. Bırakın da milli irade işlesin...” Gelen haberler, Rumların Türkiye’nin garantörlü- ğünün tümüyle kalkmasını sağlayacak bir yöntem is- tediğini gösteriyor. Böyle olursa, Kıbrıs tümüyle Tür- kiye’nin dışında bir konu olacak. Bu, başarıysa buyrun! AKP çevresinin övüne övüne bitiremediği bir başka gelişme şu: Suriye ile ilişkilerimizi iyi düzeye getirdiğimiz gibi Suriye’nin İsrail’le sorunlarını çözmesine de yardımcı oluyoruz. Her şeyden önce Suriye ile ilişkilerin iyileşme sü- reci 1998’de Öcalan’ın sınır dışı edildiği günlere da- yanıyor. O günün sonrasında adım adım iyileştirildi. AKP de sürdürdü, bunu da kutluyoruz! Gerçi Suri- ye’ye Sünni gözlükle bakma eğilimi de var ama, ol- sun... Irak’tan gelen haberlerin hemen hiçbiri iyi değil. Peşmergeler Türkmenlerin olduğu bölgelerde et- kinliklerini giderek arttırıyor. Bunun artık haber de- ğeri de yok. Giderek güneye iniyorlar. Şimdi şu ha- ber olmaya başladı: Yakında Kürtlerle Araplar gerilecek! Kerkük’ün durumunu ABD kontrol ediyor. Türki- ye’nin sürekli tetikte kalacağı, Kürtlerin de kalıcı bir barış elde edemediği denge-sizlik politikası izliyor. Dün, Türkiye’de “çuvalcı general” diye bilinen ko- mutan Irak’ta güvenlik görevini devraldı. AKP hükümetinin dış başarılarına selam olsun! Bir başka övünç konusu, İran... Biz, hem ABD ile hem İran ile en üst düzeyde ko- nuşabilen bir ülkeyiz... Güzel... Her şeyi ama her şeyi bir kenara koyalım; İran’la yıllardır döne döne istediğimiz başlıca anlaşma, enerji... Var mı? Yok... Enerji Bakanı Hilmi Güler, başlangıçta her ay, son dönemde de her mevsim “İran’la enerji anlaşması- nın sonuna geldik” diyor... Bu son neresiyse, gele ge- le bir türlü gelemiyoruz! İran’la yeni anlaşmalar yapılamadığı gibi mevcut- ların korunmasında da sorun var. Arada bir doğal- gaz vanasını kesiyorlar. Sonra da vana mısın de- meyip, “Aksilik oldu, tez vakitte açarız” diyorlar. Balkanlar-Kafkaslar denkleminde boğazlarımıza ka- dar çıkmaza battık. Geçen şubat ayı ortasında bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı ABD ile birlikte ilk tanıyanlardan bi- ri olduk. Rusya, Kosova’nın statüsüne dayanıp Gü- ney Osetya ve Abhazya’yı tanıdı. Türkiye’ye de ses- lendi: “Bunlar da Kosova statüsünde, tanımayı düşünmez misin?” Ne diyelim? Övünürüz dövünülecek halimizle! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Ana muhalefet ile, medya ile birden yeni bir kav- ga başlatıyor. Yolsuzlukları, rüşveti, fakir fukaradan topladıkları paraları dinci siyasal amaçlarına ve araçlarına yatı- ranlarla ilgili haberleri yazan ve yayanlara veryansın ediyor. Yukarıdaki AKP’li de herkesin cumhurbaşkanı olduğunu kanıtlamak için “enerjimizi birbirimizle kavga ederek harcamamamızı” salık veren bir nutuk söylüyor. Üstelik “Tartışmalar saygıyla yapılmalıdır” diyor. Çankaya’daki gerçek anlamda tarafsız bir cum- hurbaşkanı ise, bu nasihatı ilk önce başbakanına söy- lemeli ve sürekli gerilim yaratan çıkışlardan vaz- geçmesini salık vermeli. Tabii sözünü geçireceğine inanıyorsa... Ama ne gezer. Fırsat buldu mu halk önünde bir- lik beraberlik çağrıları yapacak, tartışmalı konuları kav- gaya dönüştüren başbakanını uyaran tek bir hare- kette bulunmayacak, söz söylemeyecek! Ayrım gözetmeksizin herkesi kucaklayan bir cum- hurbaşkanı olacak, öyle mi? Rafta dolma var, yer- sen! RTE, medyayı şişlediği Şişli kongresinde herkesi küçümseyen tavrını yine sergiledi. “İnsan hiç yerini bilmez mi” diyor. Bulunduğu ye- rin, Başbakanlık’ın sadece yüzde 47 oyu temsil et- mediğini bir türlü sindirmiş değil. Yüzde 53’ün hak- kını korumaya çalışanlara saldırıyor. Böyle bir başbakanın sağa sola, ana muhalefete ve medyaya sürekli saldırması Refah Partisi’ndeki öğ- retmenlerinden Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın da sabrını taşırdı; “Başbakan’ın son dere- ce hırçın” olduğunu söylüyor. Kimi gazetelerde -Milliyet’te- manşet: “Başbakan’ın rutin öfkesi”. Yandaş kalemlerden de eleştiri: Örneğin Taha Ak- yol, “‘Otoriter mizaç’ Başbakan’ı öfkelere, çatışma- lara, toplumu geren tavırlara sürüklüyor” diye yazı- yor. Can Dündar, tarihte “öfkeyle kalkıp hasarla otu- ran nice sinir sahibinin öyküleri” olduğundan söz edi- yor. Bütün bu saptamalar iyi, güzel, doğru ama lakin usta kalemler RTE gerçeğine, içlerinde bulundukla- rı medyaya saldırmayı “rutin hale getirdikten” son- ra değiniyorlar... Kendine hâkim olamadığı izlenimini veren sinirli- liğin, hiddetin, saldırganlığın nedenine inemiyorlar. Oysa, evet oysa… RTE’deki anormal ölçütlerde- ki ani patlamaların ve artık önüne geçemediği sal- dırgan doğanın, sağlıksal bir nedeni olup olmadığı- na eğilmek gerekmiyor mu? Hürriyet’in 22 Haziran 2008 Pazar günü birinci say- fadan manşetten verdiği bir haber bu gereksinme- yi anımsattı. Haber RTE’nin 1998’de Medical Park Hastane- si’ndeki sağlık raporunu açıklıyor ve: “…üç kan tes- tinde …biyokimya, immünoloji ve hematoloji testle- rinin sonuçlarının RTE’nin şeker hastası olduğunu gös- terdiğini...” yazıyor. Kronik şeker hastalığının klasik belirtilerini açıklıyor: “…RTE’nin zaman zaman agresif (saldırgan) ol- masını şekerin düşüşüne, uyuklamasını ve bitkin gö- rünüşünü de şekerin yükselmesine bağlamak müm- kün… -Uzmanlar- RTE, (18 Ekim 2006’da) makam otomobilinde bayıldığında söylendiği gibi ‘latan’ ya- ni gizli şeker hastası olmadığı, tedavi altında bir di- yabetik olduğunu söylediler…” Ramazan ayındayız ve Müslüman toplum, Müs- lümanlığın kalesi bir kişi olarak bilinen RTE’nin oruç tuttuğuna inanıyor. Oysa: -uzmanlara göre- “şeker hastaları azar azar ve sık sık yeme şekline dayanan bir beslenme rejimi uygulamak zorunda oldukları için oruç tutmaları son derece sakıncalı. Oysa ramazan- da uzun süre aç kaldıklarından şeker düşmesi sonucu hayati tehlikeler söz konusu olabilir. İftardan sonra hi- perglisemi koması (kan şekerinin yükselmesi) olabi- lir, felç veya ölüme neden olabilir”. Oysa, RTE’yi iki haftadır parti kongrelerinde izli- yorum. Kanlı ve canlı. Sağlıklı. O zaman RTE’yi kızdıracak, Müslüman halka Müslüman başbakan jurnalleniyor diye algılanacak şu soru akla geliyor: “Yoksa RTE tutar gibi görünüp diyabet nedeniyle oruç tutmuyor mu?” Ya da oruca karşın bu kadar sağlıklı, ama saldır- gan nasıl olabiliyor? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 16 EYLÜL 2008 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 30 Edirne Y 33 Kocaeli PB 34 Çanakkale Y 29 İzmir PB 31 Manisa PB 36 Aydın PB 34 Denizli PB 34 Zonguldak PB 29 Sinop PB 29 Samsun PB 31 Trabzon PB 27 Giresun PB 29 Ankara B 33 Eskişehir Y 33 Konya PB 30 Sıvas PB 28 Antalya PB 31 Adana B 35 Mersin PB 32 Diyarbakır B 37 Şanlıurfa B 38 Mardin B 34 Siirt B 34 Hakkâri PB 25 Van PB 26 Kars PB 24 Oslo PB 14 Helsinki Y 13 Stockholm B 12 Londra PB 18 Amsterdam PB 18 Brüksel PB 16 Paris PB 17 Bonn PB 15 Münih PB 15 Berlin PB 17 Budapeşte Y 14 Madrid A 28 Viyana Y 13 Belgrad Y 20 Soyfa Y 27 Roma Y 25 Atina PB 30 Zürih Y 15 Moskova Y 10 Aşkabat B 33 Astana B 16 Taşkent B 32 Bakû PB 23 Bişkek B 30 Tiflis PB 24 Kahire A 36 Şam B 35 Yurdun kuzeybatı ke- simleri parçalı çok bulut- lu; sabah saatlerinde Marmara’nın batısı, İs- tanbul’un batı çevreleri, öğleden sonra Batı Ka- radeniz’in iç kesimleri, Bursa, Kütahya, Anka- ra’nın kuzey ve batı çev- releri ile Orta ve Doğu Ak- deniz’in iç kesimleri sa- ğanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. IŞIL ÖZGENTÜRK Tehlikenin Farkında mısınız? Bu gerçek, şaka de- ğil ama bu kez de hey- kelin kadõn mõ erkek mi olduğu kafa karõş- tõrõyor. Bunu gören ti- yatro müdürü heykeli giydirmek istiyor an- cak mollalar ona daha radikal bir çözüm öne- riyorlar, heykel par- çalanõp çöpe atõlõyor. Ve bir süre sonra da ti- yatro müdürünün işine son veriliyor ve tiyat- ro kapatõlõyor. Olaylar birbirini izliyordu, ka- dõnlarõn evlenme yaşõ 18’den 13’e çekiliyor, peçesiz kadõnlarõn yüzlerine kezzap atõlõ- yordu ve liberal ay- dõnlar bunu geçiş dö- nemi sancõlarõ olarak nitelendiriyorlar. Bü- tün bunlar olup biter- ken suyu taşõran son damla geliyor, Fransõz gazetesi Le Monde’da 2 Mayõs 1979’da bu- gün bile kimin tara- fõndan öldürüldüğü bi- linmeyen Ayetullah Mottahari’ye yapõlan suikastta Humey- ni’nin parmağõnõn ol- duğu bir yazõyõ okur- larõna duyuran Ayan- degan bizzat Humey- ni tarafõndan düşman kabul ediliyor ve ga- zete yazarlarõndan Sa- id Cevadi’nin “Faşiz- min Ayak Sesleri” adlõ makalesini yaz- dõğõ gün gazete bizzat Humeyni tarafõndan boykot ediliyor ancak halk gazetesine sahip çõkõyordu. Ama nere- ye kadar, Humey- ni’nin polisleri gaze- teyi satan bayileri kor- kutuyorlar, gazeteyi okuyanlarõ dövüyor- lar (Bu Cumhuriyet okurlarõ için çok bildik bir eylem) sonuçta ga- zetenin sahibi tutukla- nõyor, daha sonra da Türkiye üzerinden Pa- ris’e kaçõyor. Soner Yalçõn şöyle diyor: Ayandegan’õn başõna gelenleri “geçiş döne- minin olayları” diye düşünen İranlõ aydõn- lar Paris kafelerinde gördükleri gazetenin sahibi ihtiyar Daryuş Homayun’dan af dili- yorlar. Herhalde kõssadan hisse diye buna denir. Baştarafı Arka Sayfada Acaristanbul’a ruhsat verildi İstanbul Haber Servisi - Bey- koz Özel Serdaroğlu Ormanõ kat- ledilerek yapõlan Acaristanbul vil- lalarõnõn 13 Mart 2007 tarihinde yõ- kõmõna karar veren Beykoz Bele- diyesi, bir yõl sonra 26 Mart 2008’de villalarõn ruhsatõnõ yeni- leyerek bir skandala imza attõ. Mimarlar Odasõ İstanbul Büyük- kent Şubesi, kamu yararõna aykõ- rõ hareket eden Beykoz Belediye Başkanõ Muharrem Ergül ve di- ğer sorumlular hakkõnda savcõlõğa suç duyurusunda bulunacak. 59. Hükümetin Çevre ve Orman BakanõOsman Pepetarafõndan or- taya çõkarõlan Acaristanbul skan- dalõ ile ilgili Mimarlar Odasõ’nõn İstanbul 3. Bölge İdare Mahke- mesi’nde açtõğõ dava, 9 Mart 2006’da ruhsatlarõn iptal kararõy- la sonuçlanmõştõ. Acarlar İnşa- at’õn bu karara itirazõ ise Danõştay tarafõndan reddedilmişti. Danõş- tay’õn 9 Şubat 2007’de aldõğõ ka- rar üzerine Beykoz Belediyesi En- cümeni 13 Mart 2007’de villalara yõkõm ve para cezasõ vermişti. Acarlar İnşaat’õn encümen ka- rarõna itirazõ üzerine İdare Mah- kemesi 26.12.2007’de yõkõmõn durdurulmasõna hükmetti. Bey- koz Belediyesi de “ilginç” bir karara imza atarak itiraz edeceği- ni duyurduğu idare mahkemesinin kararõnõ dayanak gösterip 26 Mart 2008 tarihinde Acaristanbul vil- lalarõnõn ruhsatõnõ uzattõ. Mimarlar Odasõ İstanbul Bü- yükkent Şube Başkanõ Eyüp Muhcu, konuyla ilgili Beykoz Belediyesi’ne ve Orman Bölge Müdürlüğü’ne yazõ yazdõklarõnõ belirterek “Belediye Başkanı Mu- harrem Ergül imzalı 22.08.2008 tarihli yazıda ruhsatların yeni- lendiği bildiriliyordu. Kanlıca İş- letmesi Müdürü Rõfat Günen imzalı yazıda ise ruhsatların uzatıldığına ilişkin bilgileri bu- lunmadığı ifade ediliyordu” de- di. Konunun uzun süre kamuo- yunda tartõşõldõğõnõ, dönemin ba- kanõ Pepe’nin sorunu TBMM gün- demine kadar taşõdõğõnõ anõmsatan Muhcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn da o dönem yasalarõn gereğinin yapõlacağõnõ söylediği- ni kaydetti. Hukuk çiğnendi Muhcu, 9 Şubat 2007 tarihli Da- nõştay’õn ruhsatlarõ iptal eden ka- rarõna karşõn konunun belediye en- cümenine götürülerek uzatõldõğõ- nõ vurgulayarak encümenden çõkan yõkõm kararõna karşõn sürecin ter- sine işlediğini belirtti. Beykoz Belediyesi’nin 26.12.2007 tarihli idare mahke- mesinin aldõğõ yõkõmlarõ durduran kararõnõ temyize götürdüğünü açõk- ladõğõnõ anõmsatan Muhcu, bu- nunla ilgili hiçbir resmi belgenin de bulunmadõğõnõ söyledi. Turizmciler: Kıyıları bozmayın TBB: Taslak tek yanlı hazırlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tür- kiye Barolar Birliği’nden (TBB) yapõlan açõklamada, Yargõ Reformu Strateji Tasla- ğõ’nõn tek yanlõ hazõrlandõğõ vurgulanarak “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin ça- bası olmadan Ulusal Program’da öngörü- len değişikliklerin yaşama geçirilmesi mümkün değildir” denildi. TBB’nin yazõlõ açõklamasõnda, birliğin, hükümetin gönderdiği “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenil- mesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” hakkõndaki değerlendirmelerini Dõşişleri Ba- kanlõğõ’na ilettiği kaydedildi. Taslakta avukat sözcüğüne yer verilme- mesinin eleştirildiği kaydedilen açõklamada, barolar ve birliğin çabasõ olmadan Ulusal Program’da öngörülen değişikliklerin yaşa- ma geçirilemeyeceği öne sürüldü. Açõkla- mada, “Adalet Bakanlığı’nın yargı organ- ları ve barolar ile Türkiye Barolar Birli- ği’ne gönderilerek kesinleştirileceği yet- kililer tarafından defalarca söylendiği hal- de, Yargı Reformu Strateji Taslağı tek yan- lı hazırlanmıştır. Ulusal programın yargı bölümünün bu plan nazara alınarak ha- zırlandığı anlaşılmaktadır” denildi. Taslağa yönelik eleştiriler şöyle sõralandõ:  Savcõlõk ve savunma arasõnda silahlarõn eşitliği ilkesi açõsõndan alõnacak önlemler açõk olarak belirtilmelidir.  Yürütmenin Ceza Muhakemesi Kanu- nu’nda yer almayan kõsõtlayõcõ düzenlemele- ri, yönetmelikler aracõlõğõyla yürürlüğe koy- mak iradesi devam etmektedir.  İşkence ve kötü muameleye karşõ mü- cadele başlõğõ altõnda avukatlarõn anõlmama- sõ kabul edilemez bir durumdur. Bu başlõk al- tõna “Avukatların kolluk ve savcılıktaki tüm işlemlere her aşamada etkin şekilde katıl- maları sağlanacaktır” ifadesinin eklenme- si bir zorunluluktur.  Kolluk güçlerince avukatlara karşõ şid- det uygulanmasõ olaylarõ karşõsõnda etkin ve kararlõ tavõr alõnacağõnõn bu başlõk altõna eklenmesi gerekmektedir.  Ceza yargõlamasõnda görevlendirilen avukatlara yeterli ve zamanõnda ücret öden- mesi konusunda düzenlemeler yapõlmasõ ko- nusu mutlaka belgeye eklenmelidir.  Adli yardõmõn etkinleştirilmesi de dahil olmak üzere adalet erişiminin kolaylaştõrõlmasõ konularõnda sürdürülecek tüm çalõşmalarda avukatlarõn ve barolarõn etkin katõlõmõnõn sağlanacağõ belgede belirtilmelidir.  Türk Ticaret Kanunu tasarõsõnõn yasa- laşmasõndan sonrasõ için planlanan eğitimde avukatlara yer verilmemesi bir hatadõr.  Tüketici hakem heyetlerine eğitim sağ- lanmasõ öngörülen bu başlõkta avukatlarõn eği- timine yer verilmemesi bir eksikliktir. MURAT KIŞLALI ANKARA - Turizmciler sek- törün en önemli sorununun “kı- yı bölgelerindeki kontrolsüz büyüme ve yapılaşma” oldu- ğunu bildirdi. Sorunun “geri dö- nülmez çevre sorunlarına ne- den olduğunu” belirten tu- rizmciler, hükümeti “YTL’nin aşırı değerlenmesi ve KDV indirimi ile sağlanan faydala- rın diğer uygulamalarla geri alınması” nedeniyle de eleştir- diler. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlõ seyahat acenteleri ve turizmcilerin, 27 Ağustos’ta Ankara’da bir araya geldikleri Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Nazım Ekren’e ilettikleri sektör rapo- runda, en büyük sorunlarõnõn “kıyı bölgelerindeki kontrol- süz büyüme, yapılaşma ve ta- lep fazlası yatak arzı” oldu- ğunu bildirdiler. Turizmciler Bakan’a “Özellikle Akdeniz ve Ege kıyı bandımızdaki ya- tak arzının her geçen gün art- ması, arz/talep dengesizliğine ve haksız rekabete neden ol- makta, bu da beraberinde is- tenen seviyede nitelikli turist olmamasına ve geri dönül- mesi imkânsız ciddi çevre so- runlarına sebep olmaktadır” uyarõsõnda bulundu. Turizmci- ler Bakan’a şunlarõ söylediler: “Uluslararası rekabet orta- mında daha nitelikli turist çe- kebilmek amacıyla turizm ya- tırımlarının, ülkemizin sahip olduğu eşsiz kültürel ve doğal değerlerinin kullanılacağı, alt- yapısı ve planlaması doğru yapılmış, ülke sathına yayıl- mış, turizm getirilerinden he- men tüm bölgelerimizin fay- dalanabileceği bir modele kay- dırılması ve özendirilmesi ge- rekmektedir. Turizm iyi bir seyir izlemekle birlikte tu- rizmci düşük döviz kuru ne- deniyle kâr edemez duruma gelmiştir. Kurun iyice düş- mesi, başta otelci olmak üze- re turizmciyi zora sokmakta, işletmeler gelir yaratamaz ha- le gelmektedir. KDV konu- sundaki getirilen kolaylıklar da sonradan yapılan içki, amortisman ve yat düzenle- meleriyle geri alınmıştır.” Org. Başbuğ gazetecilerle ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Ge- nelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Baş- buğ, bugün ve 17 Ey- lül Salõ günü Genel- kurmay Karargâhõ’nda basõn-yayõn organlarõ- nõn genel yayõn yönet- menleri ve Ankara temsilcileri ile bulu- şacak. Genelkurmay Baş- kanlõğõ Genel Sekre- terliği tarafõndan dü- zenlenen iletişim top- lantõlarõ, bugün ve 17 Eylül tarihlerinde, Ge- nelkurmay Başkanlõğõ Karargâhõ’nda yapõla- cak. Bugünkü toplan- tõya gazetelerin genel yayõn yönetmenleri ile Ankara temsilcileri da- vet edildi. 17 Ey- lül’deki toplantõya da haber ajansõ ve tele- vizyonlarõn yönetici- leri katõlacak. Orgeneral Başbuğ göreve geldiğinde ilk adõm olarak, İletişim Daire Başkanlõğõ gör- evine Tuğgeneral Me- tin Gürak’õ getirerek bu daireyi albay rüt- besinden tuğgeneral- lik rütbesi seviyesine yükseltmişti. Bu ka- rar, Orgeneral Bağ- buğ’un, Genelkurmay Başkanlõğõ dönemin- de basõn yayõn kuru- luşlarõ ile iletişime ve- receği önemin işareti olarak yorumlanmõştõ. Harem Antalya’da GÜRSU KUNT ANTALYA - Aspendos an- tik tiyatrosunun onarõmõ için ça- lõşma başlatõlõrken tiyatroda son olarak Antalya Devlet Ope- ra ve Balesi’nin “Harem” ad- lõ eseri sahnelenecek. Geçen sezon Antalyalõlarõn yoğun ilgi gösterdiği “Harem”, 22 Eylül ve 9 Ekim’deki iki temsille As- pendos Antik Tiyatro’da sah- nelenecek. İki temsilden elde edilecek gelirle de Antalya Dev- let Opera ve Balesi’nin bale bö- lümüne point (özel bale ayak- kabõsõ) alõnacak. Teşvikiye Camii imamına soruşturma İstanbul Haber Servisi - Teşvikiye Camii imamõnõn dini bilgi vermek ama- cõyla düzenlenen vaaz sõrasõnda maksa- dõnõ aşarak o dönem Kara Kuvvetleri Ko- mutanõ olan Orgeneral İlker Başbuğ’a hakaret ettiği, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öz- türk’ü kastederek “terbiyesizce bir el hareketi” yaptõğõ iddia edildi. Şişli Müf- tülüğü ise konuyla ilgili sorular üzerine olayla ilgili araştõrma başlattõklarõnõ be- lirtti. Antalya’da yaşayan ve işi dolayõsõyla İstanbul’a gelen Nedim Özdemir, tem- muz ayõnda cuma namazõ kõlmak için Teşvikiye Camii’ne gitti. Namaz öncesi vaaz dinlemek isteyen Özdemir, hocanõn Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral İlker Başbuğ’a hakaret derecesine varan cümleler kullandõğõnõ savundu. Özdemir, camide vaaz sõrasõnda İmam’õn Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü küfür niteliğinde sözlerle eleştirdiğini, bunun üzerine tep- ki göstermemek için dõşarõ çõktõğõnõ an- lattõ. Özdemir, iddialarõnõ şöyle aktardõ: “Tekrar camiye girdiğimde ise hoca bu kez de o dönem Kara Kuvetleri Ko- mutanı olan Orgeneral İlker Baş- buğ’un İsrail’deki ağlama duvarı önünde çekilen fotoğrafı hakkında konuşuyordu. Türkiye’nin Genelkur- may Başkanı olacak bir kişinin orada fotoğraf çektirmesinin Ermenileri, Yahudileri desteklemekten başka bir şey olmadığını ima eden, ırkçılığı bile aşan cümleler kurmaya başladı. Bu ha- karetlerin ardından camiye namaz kılmak için gelen insanlar ayaklanarak hocaya, ‘Niye böyle konuşuyorsun? Saptõrõyorsun, çarpõtõyorsun’ diye ba- ğırmaya başladı. Büyük bir tartışma yaşandı. Daha sonra ise camideki ikin- ci hoca araya girerek ‘Kuran okuma- ya başlõyorum, herkes dinlesin’ diyerek olayı kapatmaya çalıştı” dedi. Yaşananlarla ilgili İstanbul İl Müftü- lüğü’ne elektronik posta ile şikâyet mek- tubu attõğõnõ belirten Özdemir, konunun İstanbul Valiliği’ne iletildiğini ve konuyla ilgili kendisine cevap gönderileceğine da- ir bir e-posta aldõğõnõ dile getirdi. Özde- mir, daha sonra konuyla ilgili hatõrlatma amaçlõ birkaç e-postasõna karşõlõk olarak Diyanet İşleri Başkanlõğõ’ndan konu- nun Şişli Müftülüğü tarafõndan incelen- diğine ilişkin elektronik postayla yanõt al- dõğõnõ söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear