25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Pakistan’da ‘Yeni’ Dönem Pakistan Devlet Başkanı, General Pervez Mü- şerref, pazartesi günü istifa etti. Müşerref “Ben beş yıllığına seçildim, gitmem” diyerek bir süre diren- di. Bush yönetimi Pakistan’daki “adamını” kay- betmemek için elinden geleni yapmıştı. Ama so- nunda şubat ayında kurulan koalisyon hükümeti- nin istediği oldu, “sivilleşme” ağır bastı. Böylece Pa- kistan’da “yeni” bir dönem başladı… Diyorlarsa da hemen inanmayınız. Pazartesi günü Tarık Ali’nin Los Angeles Ti- mes’daki yorumunda vurguladığı gibi, “Müşerref gitti diye ülkenin sorunlar çözülecek değil”. Daha- sı, dünya son yıllarda, bizde de moda olan sözde demokratikleşme, sivilleşme eğilimlerinden, söz- de asker - sivil ikilemlerinden çok daha karmaşık. Müşerref’ten sonra… The Times of India gazetesi, Müşerref’in istifa- sıyla ilgili olarak pazartesi günü web sitesine koy- duğu yorumunda, bence, biraz da müstehzi bir edayla “Müşerref gittiğine göre koalisyon hükü- metinin çalışmamak için hiçbir mazereti kalmadı” diyordu. Doğru, ama ne için çalışacaklar acaba? Koalisyonun yapısına bakınca, bana, sivil siyasi- ler hemen ceplerini doldurmaya, bu arada gittik- çe daralan pastayı paylaşmak için birbirlerinin ku- yularını kazmaya çalışacaklar gibi geliyor. Koalisyona bakar mısınız? Başbakan, Pakistan Halk Partisi’nin lideri, suikasta kurban giden Be- nazir Butto’nun kocası, “Bay yüzde 10” olarak bi- linen Asif Ali Zardari. Ortağı Pakistan Müslüman Birliği lideri, Pakistan’ın en zengin işadamı ve yol- suzluk dosyası son derecede kabarık Navaz Şe- rif. Pakistan siyaseti coğrafyasının bu geleneksel iki rakip partisinin bir koalisyon kurmayı başar- masının tek nedeni Pervez Müşerref’ten kurtulmaktı. Müşerref 1999’da, yolsuzlukları skandal düzeyine çıkan Navaz Şerif hükümetine karşı darbe yapmış, 2002 yılında yaptığı bir anayasa değişikliğiyle, hak- kında tonlarla dosya olan Benazir Butto’nun tek- rar Başbakan olmasının önünü kesmişti. Pastaya gelince, hızla daraldığı bir gerçek. Neo- liberal model, burada da karaya oturmuş durum- da. Maliye Bakanı Şokat Aziz, özelleştirmeleri, ka- mu hizmetlerini tasfiye etmeyi hızlandırdı. Ama iş çevrelerine yakın The International News gazete- sinin editörünün kabul etmek durumunda kaldığı gibi, sıcak parayla finanse edilen ithalatı körükle- di, büyük bir dış açık sorunu yarattı (18/08). Diğer ekonomik göstergeler de iyi değil. Enflasyon yüz- de 15 düzeyinde. Ancak yoksulların temel gerek- sinimlerinden margarin, buğday, doğalgaz gibi mal- larda yılık enflasyon yüzde 20-30 arasında seyre- diyor. Haziran ayında yapılan bir kamuoyu yokla- ması, halkın yüzde 86’sının günlük temel gereksi- nimlerini karşılamakta zorluk çektiğini, bundan da sivil hükümeti suçladığını gösteriyordu. ‘Önemli olan sivilleşme ve demokrasi…’ Her şeye rağmen iki nokta vurgulanabilir. Birin- cisi, önemli olan “sivilleşme”, “demokratikleşme”, nasıl olsa bir çare bulunur. İkincisi, siviller ABD Sa- vunma Bakan Yardımcısı Negroponte’nin, Bü- yükelçi Patterson’un Müşerref’i görevinde tutmaya yönelik baskılarına direndiler. Bunlar önemli nok- talar. Ancak burada da görünene fazla inanmak- ta yarar var. Birincisi, Tarik Ali’nin işaret ettiği gi- bi, koalisyon hükümeti, Müşerref’i devirme ope- rasyonuna, Genelkurmay Başkanı Aşfak Kaya- ni’nin, ordunun tarafsız kalacağını garanti etme- sinden sonra başlayabildi. Kayani, Müşerref’in ye- tiştirmesi, ABD’nin ülkedeki ikinci adamı, ordu da Pakistan’ın en büyük sermaye grubu. Sivillerin ABD’ye Müşerref konusunda diren- melerine gelince, bunun arkasında, egemen sını- fın, yükselen ve sertleşen İslami hareketin etkisinden korkarak, can havliyle bir uzlaşma arama çabası var. Ancak gerçekleşme olasılığı gerçekten çok güçlü iki eğilimin kesişerek, yeni bir askeri müda- haleyi gündeme getirmesi söz konusu olabilir. Bi- rincisi, koalisyon ortakları birbirine düşer ve İsla- mabad’dan savunma konularında uzman Talat Me- sut’un işaret ettiği gibi zaten felç olmaya başlayan devlet makinesi (Christian Science Monitor, 18/08) tümüyle işlemez hale gelir, ekonomik durum da- ha da bozulur, orta sınıfın toplumsal muhalefeti ye- niden yükselmeye başlar. İkincisi, sivil hükümet, kendi siyasi ittifak kaygılarından dolayı, Afganis- tan sınırındaki otonom aşiretler bölgesinde gittik- çe güçlenen, Pakistan içinde intihar bombacılarıyla, Afganistan’a giden NATO konvoylarına yönelik, ar- tan sıklıktaki saldırılarla etkilerini hissettiren Tali- ban yanlısı, köktendinci militan gruplara karşı ge- reken sertliği gösteremez, ABD’nin askeri ope- rasyonlarını engellemeye ya da zorlaştırmaya ça- lışır. Bu koşullarda, “siyasiler yine her şeyi berbat et- tiği için” Kayani’ye veya bir başka generale, ABD’nin de desteğiyle siyasete yeniden çekidüzen vermek görevi düşebilir. Radikal İslamın, bağnaz feodalitenin, yarı işbirlikçi, yarı korsan sermayenin kıskacı, ABD’nin “terorizme karşı savaş” dediği em- peryalist projenin baskısı altındaki Pakistan halkı- na şimdilik başka bir gelecek görünmüyor. Bu gerçekleri göz önüne almadan demokratik- leşmeden ve sivilleşmeden dem vuranlar da, en faz- la, taraflardan birinin bir süre için cebini doldur- ma döneminin aracı oluyorlar… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Dişli’nin rüşvet olayõnõ ortaya çõkaran Kõlõçdaroğlu, AKP yönetiminin yolsuzluklara karşõ tavrõnõ eleştirdi ‘Yolsuzluklardan besleniyorlar’ AYŞE SAYIN ANKARA - AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’nin İstan- bul’da bir arsanõn imar planõ değişik- liği karşõlõğõnda 1 milyon dolar aldõ- ğõnõ belgeleriyle ortaya çõkaran CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçda- roğlu, AKP yönetiminin yolsuzluklar karşõsõndaki tavrõna sert tepki göster- di. Kõlõçdaroğlu, Dişli’ye parti yöne- timinin sahip çõkmasõ ve Başbakan Tayyip Erdoğan’õn sessiz kalmasõnõn altõnda “yolsuzluklardan beslenme” anlayõşõnõn yattõğõnõ belirtti. Şaban Dişli’nin karõştõğõ rüşvet ola- yõnõ kamuoyuna açõklayarak büyük yankõ uyandõran CHP Grup Başkan- vekili Kemal Kõlõçdaroğlu, konuyla il- gili sorularõmõzõ yanõtladõ. Şaban Diş- li’nin iddialara yanõt vermediği gibi, çelişkili açõklamalar da yaptõğõna dik- kat çeken Kõlõçdaroğlu, “Bu tamamen tipik bir yolsuzluk organizasyonu- dur” dedi. Dişli’nin kendisinin gün- deme getirdiği belgelerle ilgili ilk yaptõğõ açõklamada, “Akademi AŞ’nin hissedarı olduğunu ve te- minat olarak bu parayı bankaya bloke ettirdiğini” söylediğini anõm- satan Kõlõçdaroğlu, kendi kişisel çabasõ ile Akademi AŞ’nin kuruluşundan bu yana Ticaret Sicil Gazetesi’ni in- celediğini ve hiçbir şekilde Dişli’nin ortaklõğõnõn görünmediğini söyledi. ‘Yüzlerce Danıştay kararı’ Dişli’nin ortağõ olmadõğõ bir tüzel ki- şiye 1 milyon dolar para verdiğini söy- lediğini kaydeden Kõlõçdaroğlu, “Oy- sa yüzlerce Danıştay kararı var. Ya- kın akrabalar dahil, birisine karşı- lıksız para verildiğinin tespit edil- mesi halinde Maliye Bakanlığı bu- na mutlaka faiz işletir. Maliye Ba- kanı Kemal Unakõtan’a sordum, ne kadar faiz işletildi diye, hiçbir yanıt gelmedi. O halde Dişli, bu parayı Akademi AŞ’ye verdiyse ne karşı- lığında vermiştir, karşılığında ne al- mıştır? Bunlar bilinmiyor” dedi. Kemal Kõlõçdaroğlu, “tezgâh” diye ni- telendirdiği rüşvet olayõnõ şöyle anlattõ: “Olay tam bir yolsuzluk ve vur- gun, tipik bir yolsuzluk organizas- yonudur. Gözü doymamış işadamı, yolsuzluklara bulaşmış kirli siya- setçi, bu ilişkilerin altyapısını oluş- turan bürokrasinin bütün unsurla- rı... Tam bir sacayağı gibi. Arsa sa- hiplerine 100 bin YTL veriliyor. On- larla ilgili protokol yapılıyor ve bu arsanın satışı bir anlamda taahhüt ediliyor. Arsa sahipleri ile vurgunu yapanlar bir araya geliyor. Arsa üzerinden tasarruf yetkisi noterden alınıyor. Sonra gidiliyor TESCO’ya, ‘Bu arsa üzerinde her türlü imar de- ğişikliğini yapacağõz, bu imar deği- şikliklerini yerine getirmezsek, ayrõ- ca size 750 bin YTL ceza ödeyeceğiz’ taahhüdünde bulunuluyor. Buna karşılık kaparo olarak 1.5 milyon alınıyor. TESCO bu arazilerden birisinin üzerine 1. dereceden ipo- tek koydurarak, arsayı garantiye alıyor. Bu organizasyonun en ciddi ayağı, imar değişikliğini nasıl ya- pacağı. İmar değişikliği için güçlü bir adama ihtiyaç var, ama bu sı-Kemal Kılıçdaroğlu CHP’li Anadol, AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Dişli’ye çağrõda bulundu ‘Mal varlığını açıklasın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, İstanbul Si- livri’deki bir arsanõn imar değişikliği karşõlõğõ 1 milyon dolar rüşvet aldõğõ iddia edilen AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’ye mal- varlõğõnõ kendiliğinden açõklamasõ çağrõsõnda bu- lundu. Anadol, “Dişli’nin dişini söker gibi mal- varlığını biz açıklattıramayız. Eğer Dişli dürüstse, malvarlığını kendisi açıklamalıdır” dedi. Kemal Anadol, Meclis’te düzenlediği basõn toplantõsõnda bir gazetecinin TBMM Başkan- lõğõnõn, Dişli’nin malvarlõğõnõ açõklamaya yet- kili olmadõğõ yönündeki açõklamasõnõ anõmsa- tarak “CHP olarak siz mal varlığını açıkla- ması için yasal girişimde bulunacak mısınız?” sorusu üzerine böyle bir girişime gerek olma- dõğõnõ söyledi. Anadol, “Dişli biraz dürüstse, sıradan ve normal bir Türkiye Cumhuriye- ti yurttaşının davranması gereken davra- nışlara sahipse, malvarlığını kendisinin açık- lamalıdır” dedi. Yasama döneminin başõnda, bütün milletvekilleri kapalõ zarf içinde Meclis Başkanlõğõ’na mal bildirimini verirken, kendi- sinin daha sonra malvarlõğõnõ kamuoyuyla pay- laştõğõnõ anõmsatan Anadol, “Ben bunun için ceza mı gördüm. Mal bildiriminde bulun- manın böyle bir yaptırımı yok” görüşünü di- le getirdi. Dişli’nin hakkõndaki iddialar karşõ- lõğõnda, malvarlõğõnõ kendisi açõklamõyorsa, CHP olarak “Yeni bir kanun çıkarıp, Şaban Dişli’nin dişini söker gibi mal beyanında bu- lunduramayacalarını” belirten Anadol, “Bun- dan Şaban Bey’n utanması lazım. Utanç duyması lazım bu durumdan. Bu utançtan kurtularak, Şaban Dişli’nin örnek bir Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi mal beya- nını vermesi lazım” diye konuştu. AKP tüzüğünün 162. maddesinde Kurucular Kurulu üyelerinin göreve başlama tarihini iz- leyen 1 ay içinde mal bildiriminde bu- lunma zorunluluğu olduğunu anõmsatan Anadol, o nedenle Şaban Dişli’nin mal bildiriminin sadece Meclis Baş- kanlõğõ’nda değil, aynõ zamanda Baş- bakan Tayyip Erdoğan’da da bulun- duğuna dikkat çekti. Ana- dol, şu görüşleri dile ge- tirdi: “Şaban Dişli’nin di- şini söker gibi mal bil- diriminde bulunma- sını sağlayamazsak, muhatabımız Recep Tayyip Erdoğan. AKP Genel Başkanı. Tüzüğünü uygu- lasın” radan milletvekili olmaz, hem par- tide konumu güçlü olacak, hem de aynı zamanda milletvekili olacak. Onun için Şaban Dişli’ye gidili- yor. Onunla bir protokol yapılıyor, imar değişikliği yapılacak, banka- lardan kredi alınacak. O proto- kolde Silivri’deki arsaların imar de- ğişiklikleri ve kredi alınması için 2 milyon dolar, yine imar değişikliği sonrasında 8 milyon dolar civarı bir satış rakamı var. İmar değişikliği gerçekleştikten sonra Dişli’ye veya göstereceği gerçek veya bir tüzel ki- şiye 1 milyon doların ödenmesi ön- görülüyor. Tüm bunlar yapıldıktan sonra düğmeye basılıyor ve imar değişiklikleri süratle gerçekleşiyor, tapuya gidiliyor, tapudaki işlemler süratle tamamlanıyor. Bu organi- zasyonun özünde yatan, vurgun- cular kendi ceplerinden neredeyse hiç para harcamadan, iş bittiğin- de ceplerine 11 trilyonluk rant gir- mesidir. İşin özü bu. Bu nedenle dünyanın saygın demokraksilerin- de bu sorgulanır.” ‘İkrarda bulundu’ Yolsuzluk olaylarõ belgesiyle orta- ya çõkmasõna karşõn Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “suskun” kalmasõnõn son derece dikkat çekici olduğunu belirten Kõlõçdaroğlu, Erdoğan’a “yolsuzluk yapanın kellesini koparırım” sözü- nü bu süreçte sürekli anõmsattõğõnõ söy- ledi. Ancak Erdoğan’õn sözünün ar- kasõnda durmadõğõnõ kaydetti. Kõlõç- daroğlu, “Başbakan şimdi, Dişli ile yollarını ayırsa, parti içinde onun- la yolunu ayıracak çok kişi olduğu- nu biliyor. Ama Dişli’ye direkt des- tek de veremiyor, onun için sessiz- liğini koruyor. Ama sükut ikrardan gelir. Başbakan sessizliğini sürdü- rerek, bu konuda ikrarda (benim- seme, onaylama) bulunduğu anla- mına geliyor” görüşünü dile getirdi. AKP’nin “yolsuzluklarla besle- nen parti” görünümünde olduğunu kaydeden Kõlõçdaroğlu, bunun köke- ninin Başbakan Erdoğan’õn İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlõğõ dö- nemine dayandõğõnõ söyledi. Belediye başkanlõğõ döneminde Erdoğan’õn Va- kõfbank’ta bir off-shore hesabõ oluş- turarak, yasadõşõ edinilen paralarõn bu hesaba aktarõldõğõnõn dönemin İs- tanbul Valisi Erol Çakır tarafõndan Başbakanlõk’a bildirildiğini anõmsatan Kõlõçdaroğlu, “AKP’nin iktidar ol- duktan sonra da bu anlayışı sür- dürdüğü anlaşılıyor. Dişli’nin ka- fasının koparılmamasının altında bu vardır diye düşünüyorum” dedi. ‘Unutulur beklentisi’ Başbakan Erdoğan’õn “bu olay 3-5 gün yazılır, sonra unutulur” bek- lentisi içine girmemesini de isteyen Kõ- lõçdaroğlu, Meclis açõldõktan sonra ko- nuyu genel kurulda, komisyonlarda ve denetim yollarõnõ kullanarak her fõrsatta gündeme getireceklerini ve peşini bõ- rakmayacaklarõnõ söyledi. “İstan- bul’u hortumcuların başkenti hali- ne getiren AKP’dir” diyen Kõlõçda- roğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanı Kadir Topbaş’a da soruyorum: Hangi demokratik, saydam ülkede belediye, 48 saatte, bir grup işada- mına 11 trilyonluk rant sağlar? Böyle bir rant sağlamak siyasi nü- fuz kullanılmasını gerektirir. Kadir Topbaş bunun hesabını vermeli- dir. Topbaş diyor ki, CHP’li üyele- rin de bu kararda imzaları var. Kendisine bağlı birimlerin çekin- celeri ve karşı oylarına rağmen bu kararı belediye meclisine getirme- yi hangi güç istemiştir? Bu güç, sa- de milletvekili gücü değildir. AKP Genel Başkan Yardımcılığı pozis- yonunda bir güçtür. Yolsuzluğun üzerine kim olursa olsun gitmek CHP’nin boynunun borcudur.” Diyanet İşleri Başkan Yardõmcõsõ Şevki Aydõn din eğitimine farklõ bir bakõş açõsõ getirdi ‘Din eğitimi bireyi kalõplamamalõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Diyanet İşleri Başkan Yar- dõmcõsõ Şevki Aydın, kalõplayõcõ din eğitimi almõş bireylerin, ken- di varlõğõnõ ve dindarlõğõnõ bizzat inşa eden mimar olamadõğõnõ be- lirterek “Varlığın mimarı ola- mayan, onu yönetemez. Böyle bi- ri iyi niyetle, ihlasla, batıl yolda yürüyor olabilir” dedi. Aydõn, Diyanet dergisinin ağus- tos sayõsõndaki “Din Eğitimi Bi- reyi Kalıplamamalı” başlõklõ ya- zõsõnda, kalõplayõcõ bir din eğiti- minin, bireyin insani yetenekleri- ni geliştirmesini engelleyeceğini, özgür ve bağõmsõz kişilik oluştu- rulmasõnõn önünü tõkayacağõnõ be- lirtti. Kalõplaşmõş dindarõn, kendisi adõna seçilmiş olanõ kabullen- mekten başka bir olanağõ bulun- madõğõna dikkat çeken Aydõn, din eğitiminin oluşturduğu esaretten kurtulmanõn, genel eğitime kõyas- la daha zor olduğunu kaydetti. Din eğitiminin eleştirel düşünme- ye pek yer vermediğini, öğreti- lenlerin sorgulanmasõna fõrsat ta- nõmadõğõnõ vurgulayan Aydõn, “İs- lam’a göre, Kuran karşısında bi- le insanın özne kalması, onu in- celeyip anlamlandırması, ondan yararlandırılması istenmekte- dir” görüşüne yer verdi. Kalõpla- yõcõ din eğitimi alan ve bu dinsel bilgi karşõsõnda nesnelleşen öğ- rencinin, seçme ve karar verme ye- teneğinin gelişmediğini vurgulayan Aydõn, bu insanlarõn kendi din- darlõğõnõ bizzat oluşturan özne olamadõğõnõ, kendisi adõna başka- larõnõn verdiği kararlarõ, onlarõn dindarlõk algõlarõnõ yerine getiren konuma düştüğünü belirtti. THY’niniştençıkardığı pilot Altan Pegasus’ta İstanbul Ha- ber Servisi - Türk Hava Yol- larõ’nõn (THY) iş sözleşmesini feshettiği kap- tan pilot Baha- dır Altan, Pe- gasus Havayol- larõ’nda göreve başladõ. Arala- rõnda Denizci- lik Müsteşarõ Hasan Nebioğ- lu’nun da bu- lunduğu VIP yolcularõnõ uçağa almadõğõ iddiasõyla işten çõka- rõlan Bahadõr Altan’a özel sek- tör havayolu kuruluşu kapõla- rõnõ açtõ. Uçaklarõnõn kokpiti- ni tecrübeli kaptana teslim eden Pegasus Havayolu yetki- lileri, “Biz şirket olarak uçuş güvenliğinden taviz verme- yen, disiplinli personel ile çalışmayı benimsemiş bir ku- ruluşuz. Bahadır Altan kap- tanı, uçuş güvenliği ilkele- rinden taviz vermeyen özel- likler taşıdığı için kadromu- za almayı uygun gördük” dediler. Pilot Bahadõr Altan’õn, THY’nin gerekli kurullarõnda savunmasõ bile alõnmadan “İc- ra kurulu kararıyla” görevi- ne son verilmesi, Uluslararasõ Taşõmacõlõk İşleri Federasyonu (ITF), Avrupa Taşõmacõlõk İş- çileri Federasyonu (ETF), Uluslararasõ Çalõşma Örgütü (ILO) gibi işçi kuruluşlarõ ve çok sayõda meslek örgütü ve sendika tarafõndan eleştiril- mişti. Kemal Anadol düzenlediği basõn toplantõsõnda, ‘Dişli’nin dişini söker gibi malvarlõğõnõ biz açõklattõramayõz’ dedi. CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu, Dişli’nin bir arsanõn imar planõ değişikliği karşõlõğõnda 1 milyon dolar aldõğõnõ belgeleriyle ortaya koymasõna karşõn, Başbakan Erdoğan’õn suskunluğunu korumasõnõn çok anlamlõ olduğunu belirtti. ÖZEL SEKTÖR KAPILARINI AÇTI Pilot Bahadõr Altan, VİP yolcularõnõ uçağa almadõğõ iddiasõyla işten çõkarõlmõştõ. Pilot Bahadõr Altan’õn savunmasõ bile alõnmamõştõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear